forum.cimbom.org

Yok oyle uzun uzun yazacak degilim. AMa cesni olsun bu da burda olsun babindan biraz bilgi vereyim gecen haftaki tatilimden. Deniz yolculugu bence artik yasi kemale erenler icin ideal. Oyle kostur kostur ya da saatlerce direksiyon sallamak yok. Bu sene yine tatili bir deniz yolculugu ile yapalim dedik. Soyle bakiniyordum ve fiat olarak Celebrity Line gayet ehven cikti 7 gecelik Bermuda seyahati icin. Isin en cekici yani ise oyle havaalani ucak yakalama kacirma derdi olmadigi icin geminin New Jersey'deki Bayonne rihtimindan kalkmasi. New York'a da yakin oldugu icin burayi guzel yapmislar. Gule oynaya Pazar gunu yatagimizdan rahat bir sekilde kalkip saat 5 de kalkacak gemi icin ogle uzeri evden ayrildik. 45 dakika icinde geminin onunde idik. Artik bu gemiye binme isini tam bir kurgu haline cevirmisler. Isler tikir tikir yuruyor. Evinizdeki komputerdan butun bilgileri yukluyorsunuz. Elinize ucaklarda oldugu gibi kapidan gecis belgesini bastiriyorsunuz. Hemen elinizden kapida bavullari aliyorlar. Ustlerinde etiketleri var zaten sizin verdiginiz bilgilerle bilgisayara girdiginiz. Elinizi kolunuzu sallayarak gemiye binmek icin pasaport kontolundan gecip elinize gemide para icin kullanacagiz kredi kardina baglantisi yapilmis kartlari once resimlerinizi cekerek veriyorlar. Bu islemler 15 dakika icinde tamamlaniyor ve geminin merdivenlerinden giris yapiyorsunuz. Bu kadar planli ve programli olabilir yani.

Kamaraniz saat bir bucuk gibi hazir olur ac iseniz lutfen 10. kattaki acik bufe ogle yemegine buyrun dediler. Kendimizi 10. katta bulduk. Gemi yari yolcusunu almis gibi idi zaten. Acik bufe yemegimizi yedik. Bundan evvel iki kere RC ile seyahat ettigimiz icin ancak onlarla karsilastiracagim. Bir kere RC Celebrity Cruize Line (CCL) yaridan fazla hisseseini aldigini yemekte yandaki masada oturan bir ciftten ogrendik. Bana is yerimde CCL'nin RC'ye gore bir ust seviyede oldugunu soylemislerdi. Yine gemide ogle yemeginde tanistiklarimiz ayni seyi soylediler. Ama boyle yemek cesidi ve lezzetine bakinca ben arada bir fark goremedim. Derken anons yaptilar. Odalariniz hazir diye. Bizim kamara 3. katta idi. Hemen gidip bulduk. Yine oada durumuna bakarak soyluyorum ben oda konusunda da bir fark goremedim. RC'in Adventure of Seas and Oasis of Seae gemileri ile birer haftalik Karaib gezisi yapmistim. Oasis dev bir gemi idi 6000 yolcu kapasiteli 16 katli. Adventure of Seas de Summit'e gore daha buyuk bir gemi idi. 138 bin ton ve 3800 yolcuya 92 bin ton 2250 yolcu gibi. Summit derli toplu bir gemi goruntusu icinde idi. RC gemilerinde balkonlu odalarimiz vardi burada ise Balkonlu oda bulamayinca pencereli bir odamiz oldu. Ilk once goze kucuk gozukuyor ama bizim hanimin tika basa doldurdugu bavullari acinca herseye bir cekmece ve aski bulabildik. Yerlesince insan bir soluklaniyor. Soyle sele serpe yataga uzanip artik limandan cikacagimiz zamani beklerken her gemi yolculugunda yapilan gemi limandan ayrilmadan emniyet semineri yapilacagi hoporlerden ilan edildi. Neyse homurdanarak bir ustteki tiyatroda bu semineri Yunanli kaptan'in agir aksani ile dinledik. Odaya tekrar dondugumuzde gemi yavas yavas igralandi. Saat daha 5'i bulmadan butun yolculari aldigi icin halatlari cozdu.

Bu arada yolculuga cikacagiz diye haberlere filan bakmadigimiz icin Emniyet seminerinde kaptan'dan guneyde Katya diye bir tayfunun olusmakta oldugunu ve bu yuzden tam hizla Carsamba sabahi Bermudaya saat 7:00 de varma yerine Sali gunu ogleden sonra 2 civarinda varacagimizi soyledi. Boyle yaparak hem kabaran dalgalardan korunacagiz hemde size Bermuda da yarim gunden fazla bir sure hediye edecegiz dedi. Eh Iren'den sonra katya biraz canimi sikmadi degil. Cunku Iren epey can yakti buralarda. Ama sonradan duyduk ki Iren yuzunden bizden iki hafta onceki group denizde bir gun ekstra kalmis ve gecen haftaki yolculuklari da 7 gece yerine 6 gece yapilmis. Eh ne yapalim buna da sukur dedik. Is sansa kalmisti.

Bu arada geminin restruant managerinin Turk oldugunu ogrendim. Aksam yemeginde de arkamizdaki masanin garsonu Turk cikti. Gemide personel olarak 72.5 millet var diyecektim ama aksam ilk acilis eglencesinde geminin eglence muduru 1000 kisilik murettebatin 59 milletden olustugunu soyledi de ogrendik. Garson ve oda temizlikcilerinin yuzde 90'ni Dogu Avrupa kokenli idi. Sirplar/Hirvatlar/Macarlar ve cokca Romenler. Bunlarin icinede 30-40 Turk sIkIsmIs. Yemekten once karim yine dukkanlari dolasmis olacak ki elinde bana aldigi guzel bir T-Shirt bicimli bir ustlukle geldiginde Hediyelik dukkaninda calisan kizin adi Zeynep ve Antalyali imis yemekten once bir ugra tanis dedi. Ben de yemegi beklemeye luzum yok telefon edeyim dedim. Zeynep hanim telefona cikti. Kariniza Antalya dedim ama aslen Burdur'luyum dedi. Sonra bana hemen icimizde en kidemli olanimiz Hakan bey ve bu gemide restruantlarin mudurudur kendisi ben kendisine haber vereyim o sizi arasin dedi. Hakikaten bes dakika sonra Hakan bey telefonda kendini tanitti. Aksam masaniza ugrarim ben burada planda gordum nerede oturacaginizi dedi eksik olmasin. Aksam yemekte ugradi. Gencten bir arkadas. Bir iki dakika konusurken devamli telefonu caldi. Ben siz lutfen isinize bakin bir sakin zamaninizda bir kahve iceriz dedim. O aksam kaptan resmi yolculuk acilis konusmasini ve sampanya kutlamasini geminin tiyatrosunda yapti. Geminin kaptan kosku ve makina dairesi murettebati kendisinden dolayi olsa gerek ki Rumdu. Ikinci kaptan Italyan ve makine dairesinde de bir hirvat var galiba. Hakan bey ahcinin ustunde ama Yiyecek ve Icecek mudurunun altinda sahnede siralanan anahtar murettebatin icindeydi. Bu da guzel bir sey elbette.

Ertesi gunu pupa yelken diyecegim ama istim ustunde sulari yara yara Bermuda'ya yollaniyorduk. O gun sagda solda dolastik ve geminin havuzunda yuzdum. Havuzda tuzlu su vardi elbette. Yemek masamiz 5 kisi idik. Bir cift Connecticut hartford'dan. Kerem'in kulaklari cinlasin. Hanim orada AETNA sigorta sirketinde caliyor. Bey de United Technologies sirketinde insan kaynaklari bolumunde imis. Obur sahis ise yalniz kirma (zenci beyaz karisimi) bir muhasebeci idi. Evli olup olmadigini anlayamadik ama yari emekliyim dedi. Soframiz cok entellektueldi. Her konuda rahat rahat konustuk. Herkez arkadasliktan bence memnun kaldi. Yemeklerden sohbet yunden gec cikiyorduk.

Yine pazartesi gunu dolanirken Bermuda da gezi duzenleyen gemi koordinatoru bu geziler hakkinda bir seminer veriyordu. Girdik oturduk. Bu arada sonradan Macar oldugunu ogrendigimiz Sofia seminer sonunda iki bedava gezi bileti verecegim dedi. Ben biraz yorgunluktan mi ne monoton ve agir aksanli slide gosterisinde uyuklarken isiklar yandi karimda uyan artik ayip oldu dedi. Sonunda is tombala cekimine kaldi. O da ne! Benim boyle seylerde hic sansim filan yoktur. Pat diye dibi akvaryumlu tekne gezisi benim bilete vurmasin mi. Hemen bir bilet de bizimkine aldik. Persembe aksami $55 dolarlik bedava bileti cebime koydum ve ciktik. Bu arada ertesi gunu icin plajlara goturen turada bilet aldik.

Ertesi gunu kaptan dedigi gibi saat 12 civarinda adadan gelen pilot kaptani aldi ve (Yemek yerken pencereden gordum) ve saat ikide Bernuda'ya yanasti. Ortada Tayfun filan yoktu ama kaptan yarin belki yagmurlu ve ruzgarli oacak firtina 500 mil guneyde dedi. Uce dogru Royal Navy rihtimi (obur adi da King Warf) indik. Hava acayip sicakti. Soyle iskeledeki bir iki dukkana baktik. A/C yok. Burada Mall var mi dedik var dediler. Orada bu Mall bulduk ve orada biraz ufuruk gibi A/C var gibi idi. Bizimkine ben dayanamayacagim hadi su parkta biraz oturalim sonrada gemiye gider yuzeriz dedim. Kabul olundu dediklerim. Gemi zaten bosalmisti. Bermudaya cok sikca gelenler adanin bassehri Hamilton'a ya da ikinci sehri St. George'un yolunu tutmustu. Gemi bosalinca iyi olmus. Bizde yuzup serinledik. Aksam yemekte Hartford'lilar geminin yanastigi yere yurume mesafesinde bir plaja gitmisler (Snorkel Park). Plaj insan yapimi ama reef filan yapmislar renkli baliklar var snorkel'den cok guzel gozukuyor dediler. Yemekte muhasabeci ilk kotu haberi verdi. Ben plajlar turuna bilet almistim ama iptal olmus suya adam sokmuyacaklarmis dedi. Bizde odaya gelince gezinin iptal haberini aldik. Telefon edip Sofya'nin kopillerine yahu eger bu akvaryum dipli motor gezisini de iptal edeceksiniz haber verin de bari karadaki yerleri gormek icin bilet alalim dedik. Yok Persembe aksami icin daha bir iptal yok dediler. Ama sonradan anlatacagim gibi vehbinin kerrakesi anlasildi.

Ertesi gunu hava kapali idi ama yagmur yoktu. Biraz ruzgar vardi. Snorkel park acik dediler. Madem meshur plajlara bietimizi iptal ettiler gidelim snorkel park'da yuzelim ve snorkel yapalim dedik. Iyi de yapmisiz. Gemide Snorkel park icin de para istiyorlardi. Herhalde Tayfun mayfun derdine kapida ne bilet kesen vardi ne de sezlong icin para isteyen. Zaten biz dahil toplasan 10 kisi yoktu plajda. Hava kapali olunca buyuk bir hata yapip karimada gunes yok bosuna yaglanip ballanmayalim dedim. Kadinin kanina da girdim. Biz bu arada uc saat filan denizde renkli balik pesinde bu kaya senin bu kaya benim dolastik durduk. Bu arada karim bir yosun yuzunden panikledi ve ayagini kayaya vurdu. Kucuk ayak parmagi ve yanindaki siyrik biraz kanadi. Bu arada kucuk sari ve siyah renkli bir balik buna musallat oldu. Bana da yapti bu kelekligi kerata. Arada bir topuk civarindan isiriyor gibi ama disi yok emiyor herhalde. Bizimki iyice huylandi zaten cani da cok kiymetlidir. Artik gidelim dedi. Iyiki de demis. Ciktik. Bu arada gunes cikar gibi oldu. Oyle fazla ruzgar filan yok. Odaya donduk. Bir baktim ki bizimkinin sirti ciger gibi kizarmis. Ben de var kirmizilik ama daha cok kollarimda. Dedimki sabun surme daha da kotu olur diye. Ama sakalimiz yok ki. Ben bu tuzlu suyu duru suyla cikaramam dedi iyice sabun bezi ile de sabunlanmis. Aksam oldu. Bizim sirtlar basladi yanmaya. Devamli o yesil kaktus ozlu seyden suruyoruz ve de iyi bir nemlendirici krem getirmis yaninda. Epey fark ediyor. Ama aksam o da bende pek dogru durust uyuyamadik. Ertesi gunu elbette canimiz disariya cikmak istemedi. Ama artik buraya kadar gelmisiz gidip Hamilton'i gorecegiz.

Bermuda ayni bir cengel seklinde olusmus birkaca ada ile koprulerle birlestirilmis bir ada silselesi. Cengelin kuzey ucunda bizim yanastigimiz rihtim var. Ortaya dogru St. George sehri var. Cemberin gobeginde ic tarfinda da Hamilton var. cengelin obur ucunda da o meshur Horse Shoe denilen (yani nal) uzun bir plaj var. Cengelin iki ucunun arasi 21 mil. Ve Adanin en genis yeri ise 2 mil'den biraz fazla. Karaiblerde en zengin ada olarak biliniyor. Finans ve Sigorta uzerine sirketler varmis. Diger adalardaki gibi turistik yerlerinden ayrilinca fakirligin yuze vuruldugu bir yer degil. Hamilton'da calisanlar genel olarak ozel ya da hukumet is yerlerinde giyinisleri ile dikkat cekiyorlar. Erkekler beyaz ya da "solid" denilen tek renk gomlek giyip genellikle kravat bile takiyorlar. Altlarinda diz kapaklarina kadar adinini Bermuda'dan alan normal kumas sortlar giyorlar. Ayaklarinda normal takim elbise ile giyilen ayakkabilar ve dizlerine kadar cekilmis yuksek konclu coroplar var. Kadinlar ise kumas guzel bir tek ve gomlek gibi bluzlar giyip saclarini gayet guzel taratip bir Ingiliz hanimefendisi gorunusundeler. Ada da yiyecek ve icecek cok pahali. Soyle eli yuzu duzgun bir yerde hamburgeri 16-18 dolara satiyorlar. Coca Cola 4-5 dolar. Fiyatlar oldukca ucuk. Bu yuzden turist para birakir ya da birakmaz dertleri fazla yokmus. Cunku sirketlerin gelirleri yeterli gorunuyormus. ABD'de asgari saat ucreti $8.25 filan burada ise $17 filanmis. Elbette benzin cok pahali. Bu yuzden mopetlerle gezinen cok.

Gemiye donduguimuzde ruzgar bayagi siddetini artirdi. Hava yine de acikti. Yalniz sicak ruzgar insani sersem ediyordu. Gemiye dondugumuzde korktugum basima geldi. Bizim kavanoz gotlu tekne gezisi iptal olmustu. Ama kafam atti. Sofya ve kopilleri saat 5:30 donecegiz diye mesaj birakmislardi. Ben de bu arada Hakan beyi aradim. Eger vakti varsa biraz oturup konusalim dedim. Var buyrum bir kahve icelim dedi. Bizimki ben dinlenecegim zaten sizde rahat rahat Turkce konusun dedi. Adamla bulustuk. Ben cekirdekten yetistim. Aslen Musluyum dedi. Istanbuldu buyudum ve FB'de dalyan resturanda bu ise basladim. Agabeyim gemilere baslayinca beni de aldirdi. 15 senedir gemilerdeyim dedi. Yemek kalitesinden filan konustuk. Kolay degil gunde 9000 ogun yemek hazirlaniyor dedi. Galiba yaninda yanlis duymadiysam Nese hanim diye bir yardimcisi daha varmis. Iki yasinda bir oglum var. Annesi ile gemide tanistim ve evlendik dedi. Evvelki hafta donduler. Gelip yanimda isteseler 2 ay filan kalabilirler ama kucuk sIkIldi dedi. Anladigim kadari ile iyi bir is. Gemide calisan genelde 4 ay calisip iki ay tatil yapiyor. Gemide yeme icmeye ve kaldiklari yere para vermiyorlar. Hele mudur filan olursan guzel bir suite de kaliyorlardi. Iki Kaptan tandigim vardi. Bunlar silepte calisirlardi. Kaldiklari yerler koca apartmant dairesi gibi yerlerdi. Kendilerine ozel yuzme havuzu filan vardi. Evet okyanus buyuk git git bitmiyor ama dort ay calsip iki ay tatil yapmak hic de kotu brsey degil. Hem de yedigin ictigin onunde olduktan sonra.

Turkiyede bu isi niye yapmiyorlar dedim. Ulusoy gemi aliyormus galiba dedi. Bu da olur dedi. Hayatindan memnun gozukuyordu. Allah daha iyi etsin. Ondan kaptan koskune ve makine dairesine gezi icin yardim istedim. Hemen bir telefon edip bizi listeye soktu.

Saat bes bucukta tur masasinda bittim. Sofya'nin kopillerinden biri "anladim ama size baska bir tur verelim" dedi iceri gitti. Cikti geldi. Yarin Snorkel Park'a yollayacagiz sizi dedi. Yahu siz kimi kandiriyorsunuz biz dun orada idik bir kurus para vermedik olmaz sen su Sofya'yi cagir dedim. Gitti cagirdi. Sofya'ya bana plaj deme zaten istakoz gibi yandik sunu gemi icinde harcayacagimiz bir sertifikaya cevir dedim. Katiyen olmaz biz bunu tur operatorunden bedava aliyoruz. Baska tura da ceviremem ama cuma gunu hava guzel olacak seni snorkel yapacagin bir katamaran teknesi ile yollayim dedi. Dusundum. Bizimki asla plaja icin tekneye mayo ile bu yanik sirti ile binmez. Peki dedim. Bana yeni bir bilet verdiler. Cuma sabahi saat 8:30'da geminin onunde ol dediler. Karim sen aklini peynir ekmekle mi yedin bu sirtin yara olur yara, sonra nerede yatacaksin dedi ki hakli idi. Hala sirtimda hafif bir sicaklik duyuyordum. Ertesi gunu kari sozu dinledim ve gitmedim. Boylece haydan gelen huya gitti. Kirk yilda bir bedava bir sey cikmisti bahtima onu bile kullanamadim.

Cuma gunu hava guzeldi. Biraz disarda dolastik. Bu arada sagdan soldan duyduklarimiza gore bizle ayni gunde Karayiblere gitmek icin yola cikan gemilerden hicbiri denize acilamamis. Florida civarinda dolanip durmuslar. Bizim kaptan Panos akilli cikti. Is bilenin kilic kusananin demisler. Bizi Bermudaya atti. Evet ruzgari durduracak hali yoktu ama hic olmazsa sakir sakir yagmur filan yagmadi. Erttesi gunu kaptan koskunde kendisi ile cok kisa konustuk. Gemi oto-pilot da gidiyor. GPS ile gyroskop sag olsun. Rotayi veriyorsun gemi o rotada gidiyor. Komputer ile stabilizer kontol ediliyor. Dalganin ritmine gore yalpalanma en kucuk seviyeye dusuruluyor. Hala kaptan koskunde okyanusu gozu ile tarayan bir denizci var. Ne olur ne olmaz diye. Limana girerken pilot kaptan aliyor. Yani kaptanlik isi epeyce kolaylasmis gozukuyor. En cok cekindiginiz nedir dedim. Bana yolcu gemilerinde hic bir zaman risk almayiz dedi.

Tayfun biraz keyif kacirsada ben yolculuktan memnun kaldim. CCL fena bir sirket degil. Gemi 10 senelik yani biraz eski bile olsa bence iyi durumda idi. Servis gayet guzeldi. Odalarimizi cok temiz tuttular. Gunduz kahvalti sirasinda oda temizleniyordu. Aksamda biz yemek yerken ikinci temzilik yapilip ve yatagimizi aciyorlar.

Ben yemeklerde de asil yemek odasinda yemegi tercih ettim. Ama gemi iskelede iken yemek odasi acilmiyor sadece yemek acik bufe olarak 10. katta veriliyordu. Elbette yemek bufe usulu olunca cesit artsin ama tad o kadar onemli degil gibi dusunuluyor. Millet de tika basa yiyor. Acik bufede sicak yemekler, corba, "carvery" denilen et, hindi, filan gibi firinlanmis yiyecekler, sandavichler, pizza, makarna filan hergun cikyor. Cesitli tatlilar, dondurma, ve meyvada var. Soda denilen karbonatli icecekler parali. Buzlu cay, limonata, tomates suyu, elma suyu, gibi seylere para vermiyorsunuz. CCL bir iyiligide gemiye iki sise sarap ve turlerini (sampanya mesela) sokabiliyorsunuz. RC boyle bir sey yoktu. Ama sarabi aksam yemeklerinde icmek isterseniz mantar parasi adi altinda $25 aliyorlar ki boyle bir sey yapmanin abesligi ortaya cikiyor. Genellikle kendi sarabini millet tiyatroda ya da odosinda iciyor. Ben de iki sise sampanya getirdimdi aynimda ama sadece birini actim. Elbette odaya oda servisi yaptirabilirsiniz ya da acik bufeden meyva/tatli filan getirebilirsiniz.

Tavsiye ederim hic olmazsa bir kere de olsa deniz yolculugunu deneyin.

Cengiz Abi selam,

Tatilinizin iyi gectigine sevindim,bu mevsim tehlikeli biraz.

Ben de bir gemi seyahati yapmayi dusunuyorum, ama gidecegim (yolu)yeri dusunuyorum.
En uzun gemi seyahatim bundan 20 kusur sene once Izmir'den Istanbul'a arabali vapurla gittigim seyahatti. Yol biraz gozumde buyuyor ama, geminin konforu o problemi ortadan kaldirir herhalde.Abi sana sacma bir sorum olacak. Gemi'de ozel monu gordun mu hic?
Ne bileyim diyabetli monusu, colyak hastalari icin glutensiz menu gibi.

Selcuk Samli wrote:Cengiz Abi selam,

Tatilinizin iyi gectigine sevindim,bu mevsim tehlikeli biraz.

Ben de bir gemi seyahati yapmayi dusunuyorum, ama gidecegim (yolu)yeri dusunuyorum.
En uzun gemi seyahatim bundan 20 kusur sene once Izmir'den Istanbul'a arabali vapurla gittigim seyahatti. Yol biraz gozumde buyuyor ama, geminin konforu o problemi ortadan kaldirir herhalde.Abi sana sacma bir sorum olacak. Gemi'de ozel monu gordun mu hic?
Ne bileyim diyabetli monusu, colyak hastalari icin glutensiz menu gibi.

Sorun niye sacma olsun. Elbette ellerinden geldikleri kadar her turlu hastaliga karsi ozel menu istenebiliyor. Bunu bilet alirken verdigin bilgilerle bildiriyorsun. Gemiye bindiginde bizim Turk arkadasin lokantalarin genel muduru olmasi gibi lokantalarin mudurunden sana su saatte beni gorun ogunlerinizi ayarlayalim filan diye mesaj mektubunu buluyormussun. Ben kendimden degil de bundan once bu tur seyahatlere cikmis olanlardan sana bildiklerimi soyluyorum. Zaten oyle belli seyler icin yani diyabetik gibi ABD her 7 kisiden birinde olan sorun icin ozel tatlilar, dondurma, icine seker koymadik dedikleri yiyecekler acik bufede goruluyor. Bu gemide tanistigimiz biri de Gluten sindiremiyormus. Onun icin ozel ekmek, makarana, filan ayarlamislar. Sut icemeyene soyadan yapilmis dondurma filanda var. Anladigim kadari ile istegin mudur tarafindan senle onaylandiktan sonra masana bakan sef garson ve garsona gidiyor. O hic belli bile etmeden senin yiyeceklerini getiriyor.
Adamlar bu isin ilmini almis. Ilk aksam ne iciyorsun neyi severek yiyorsun gozluyorlar. Mesela ben domates suyu karim da buzlu cay iciyordu ogunlerde. Ilk aksam soyledik ondan sonra hersey kendiliginden geldi. Biz sofraya oturmadan ictiklerimiz hazirlanmisti. Ben de tatli yemiyorum. Meyva dedim. Her aksam yemekten sonra onume cesitli meyvalar geldi. Hatta meyvali yogurtta verebilirim dedi garson. Iyi olur dedim. Meyvanin yaninda meyvali yogurtta getirmeye basladi. Bu konular hicbir sorun degil yani.

Cengiz abi, hazir su tayfun mayfun olayina deginmisken, en buyuk korkum yola ciktigim geminin Okyanus'ta alabora olup batmasi. Bunlarin buna karsi hazirliklari var mi? Bu Isvec'te yaklasik 10-12 sene evvel Baltik denizinde sefer yapan koca gemi gece iki-uc dakikada millet uyurken batti ve yuzlerce kisi öldu. Bir de yaklasik kac saatte vardiniz adalara? Google'da baktim kiyiya epey uzak. Neden bilmiyorum hayatta en buyuk kabusum okyanusun ortasinda acik denizde ölumu beklemek. Okyanus ustu ucarken bile fena oluyorum. Sonsuz derinlik ve yalnizlik duygusu cagdistiriyor bende.

Hazir laf acilmisken konu disi da olsa yazayim: gecenlerde gercek olaya dayali bir film izledim, Avusturalya'da geciyor ve adi The Reef http://www.imdb.com/title/tt1320291/
Filmde Avusturalya mercan adalarina gidip dönuste yelkenlileri alabora olanlarin dramini gösteriyordu. Önlerinde iki secenek kaliyor: Ya ters dönen teknenin ustune tuneyip yardiim bekleyecekler, ya da kuzeyde 20 mil ötede oldugunu varsaydiklari adalara yuzecekler. Kara mara gözukmuyor. Teknenin ustune tunerlerse akinti onlari iyice uzaga atacak ve susuzluk sorunu var ve ustelik tekne cöktu cökecek ama sansa bir ucak gecerse havaya atacaklari sinyal bombasi var. Yuzerek kuzeyde 20 mil ötede olduklarini varsaydiklari adalara yuzerlerse ise o sularda cirit atan beyaz köpekbaliklarina yem olma riski var. Sonucta bir kisi teknenin ustune tunemeyi tercih ediyor, diger dört kisi yuzuyor. Sonucta o bir kisiyi kimse bulamiyor. Yuzen dört kisinin ucunu ise beyaz köpekbaligi yiyor. Olayin gercegini ise Shark Files'da okudum. Iki balikcinin yelkeni en tehlikeli sularda ters dönuyor. Biri tekneye tunuyor öburu ise yuzerek görmedigi karaya gitmege karar veriyor. Tekneye tuneyeni bulamiyorlar diger adam yuzerek dönuyor ama Adelaide aciklari ve beyaz köpekbaliginin en yogun oldugu yerler. Ben olsam yuzerken korkudan giderdim.

Gene buna benzer bir olay daha okumustum, gene iki kisinin yekleni dönuyor bunlardan ikisi de yuzerek dönmege karar veriyor ve birini beyaz köpekbaligi yiyor öburu kurtuluyor nasil oluyorsa. Kabus gibi gercekten.

Bana hangi secenek deseniz, eger yuzerek dönmek isteyenlerin sayisi ikiden fazla ise yuzerdim cunku grup halinde denizde pek gelmiyor bu köpekbaliklari ama tek basina hayatta yuzmezdim.

Kerem evladim senin korkmadigin arac var mi? Ucaktan korkarsin duser diye, gemiden korkarsin batar diye, trenden korkarsin raydan cikar diye, otomobilden korkarsin carpar diye. Ata esege bin diyecem ama onlarda isirir cifteler filan dersin belki. Saka yapiyorum elbette. Nazim sana geciyor takiliyorum.

Istatistik yapiyorsun yolda bile giderken mazallah yoldan cikip lokantaya giren otomobilleri kamyonlari filan duyuyoruz. Bana sorarsan en tehlikelisi oto (hele bizim ulkedeki gibi utanmadan trafik canavari diye ayilar yerine olayi suclayanlari saymiyorum. Ucak, tren, ve gemi kazalarinin orani ortada. Elbette tum tren raydan cikip kopruden asagi ucmaz ya da devrilmezse kurtulma sansin hem de siyrik cizikle cikmak kazadan yuksek bir olasilik. Ucak kazalarinda malaesef cogunda tum canlilar gidiyor.

Evet o Estonya gemisini hatirliyorum. Ama hiyarlar geminin araba aldigi ana kapiyi iyi kapamazlarsa gemi ne halt etsin. Tayfun, Sunami, ya da hani oyle dev dalgalar karsinda geminin fazla bir sansi olmayabilir. Ama buyuk yolcu gemisinin cankurtaran kayiklari bile 70-80 kisilik koca motorlar. Tayfuna da girmiyorlar iste. Nasilsa bir sebebten olecegiz diyerek risk almak iyi bir sey degil. Ama hayatin tadini da cikarmak lazim. Tavsiye ederim. Sizin oradaki fiyortlari pek meth ediyorlar. Belki bir gun beraber gezeriz gemi ile. Kimbilir?

Tesekkur ederim abi.Ucaklarda bile ozel monu veriliyor,gemide olmamasi sacmalik olur,benim sorunun sacmaligi oradan geliyor yani.Ama bu ucak menulerinden oyle bir agzim yandi ki ister istemez sormak istedim.Bazen menu cikmaz,bazen eksik gelir.Bir keresinde deniz urunleri menusu istedim bol tereyagli 4 tane koca karides sis geldi.Ne bileyim deniz urunleri deyince aklima karides gelmedi acikcasi...Sirketlerin satis elemanlarindan aldigim bilgilere guvenemiyorum, o yuzden sana danismak istedim.

Avusturalya'ya uçmadan önce uçağa binmeden bi küçük rakı çekip hostesten "mehtabım diyerek sana yüz vurdum"u istemiş adamla konuşuyorsun şu an Diabetik menü felan hiç istemedim hayatta (11 yıllık profesyonel diyabetikim ).

Uzun uçak yolculuklarında insanın yemek yiyesi gelmiyor. Ama bayağ bi içesi geliyor
Gemi ile bir yere gitsem herhalde hiç bir mekanı göremeden dönerim. Bu herşey dahil tatil köyleri gibi geliyor bana. Eminim süperdir ve eğlendirir ama benim Çiğdem'in bayılacağı türden bu tatiller.

Önce bir kısa akdeniz turu yapıp alıştırma yapmak lazım. Hanım durmadan soruyor bende " Sen Titanic'in başına geleni bilmiyormusun yavrum " diye habire öteliyorum.

Yorumları beğenerek okuyoruz. Cengiz Abinin tatil yazıları değme tatil yazarlarına taş çıkartır.

Mehmet ben de ucakta icki icmeyi sevmiyorum,ozellikle uzun bir yolculuktan sonra fazla kacirmissan adami kotu hirpaliyor. Sen de raki siparis edebilirsin belki , organik raki cikti Turkiye'de denedin mi bilmiyorum.Tadi harika.

Tekirdag altin serisi siparide simdi

Milliyett de benim yaptigimi yapan biri cikmis. Resimli olmasi guzel.

http://tatil.milliyet.com.tr/gemilerde- ... htm?PAGE=1

Bu arada biraz evvel haberlerde duydum. Oha ayilar dedim. Iki Turk gemisi (biri Feribot oburu yuk gemisi) Adriyatikte carpisip yuk gemisi batmis. Murattebattan 10 kisi kaiypmis. Hic sasirmadim. Bunu yapsa yapsa ancak bizimkiler yapar acik denizde bu teknolojiye ragmen. Dusunebiliyor musunuz ayiligi diyecem ama ayilara hakaret ediyorum aslinda. Ayiyi kaptan diye oturtsaniz acik denizde baska gemi ile carpismaz. Bunlar birbirlerini bulmuslar. Bunlari gorunce bizimkilerden Denizci olmaz tezini destekliyor. Hani bogaz gibi dar yer filan olsa anlayacagim biraz.