forum.cimbom.org

Bu hafta SL 4 gun surecek. Cuma'dan Pazartesi'ye kadar. Bugun lider oynuyor. Pazartesi de FB galiba. Yarismaya katiliyorsaniz oynamayi unutmayin. Birkac dakika kaldi Bursa macinin baslamasina.

"Galatasaray Kulübü'nün kuruluşunun 105. yılı nedeniyle Spor Toto Süper Lig'de 17 Ekim Pazar günü oynanacak Galatasaray-Ankaragücü karşılaşmasını Ali Sami Yen Stadı'nda Sarı-kırmızılı kulübün davetlisi olarak izleyecek Fatma nine, karayolu ile geçtiği Kars üzerinden havayolu ile bugün İstanbul'a giderken, Şavşat halkı kendisi için bir uğurlama töreni düzenledi.

"En büyük Galatasaray" diye bağıran miniklere eşlik eden Fatma nine herkesin sempatisini kazanırken, Pazar günü oynanacak karşılaşma öncesinde Sarı-kırmızılı kulüp tarafından Fatma Nine'ye bir kupa, Şavşat Kaymakamı Salih Altun'a da bir anı tabağı hediye edileceği öğrenildi."

İnsanın yüzünü güldüren bir haber ama inşallah ninemizi bu yaşta yollara düşürmek sağlığını tehlikeye atmaz. Onun haricinde gerçekten güzel bir olay. Kendisini şeref tribününde görürüz inşallah

Zeki Muren'e gel sana odul verecegiz diye getirtip yuregine indirdilerdi. Bu kadini yerinden yurdundan edip ASY'de getirilmesi yine vicik vicik civik birilerinin isi. Yasi 105 filan mi imis? Ne alaka bu nine ile GS arasinda. GS taraftari filan demeyin bana.

Istanbulu adamaklilli gezdirip cebine iyice bir para koysalar bari de geldigine degse. Ama bunu yapmazlar. Polat'in otelinde birkac gun yesin icsin diyecegim ama yiyecek icecek hali var mi bakalim? Resmi sitede mi bu haber? Baktim goremedim de. Yoksa GS dergisindekilerin malzeme bitince akillarina gelen is mi bu?

Bu arada kadinin koyune forma, ayakkabi, ve top ile birlikte birkac PC hediye etselerdi daha bir adamakilli is yapmis olacaklardi. Yuz o zaman gulerdi. Aslani kafese koyup zavalliyi o gurultude ordan oraya dolastirmislardi hoparlorden biri anirirken. Bu kadina da bunu yapacaklar gibi. Kafa iste boyle islere calisiyor. Bari bir de sahaya cikarip bir penalti attirsalardi daha bir sukse yapardi.

Gol olmus bile, TV karsisina simdi gectim...

Maçı izleyemiyorum ama yazılı anlatımlardan pek birşey oynamadığımız ortada. Yazık oldu koca GS'ya

Forumda millet mac izlemeyi birakti galiba. Hurriyet Aslan'in gucu yetmedi yazinca berabere kaldik sandim, dile kolay dört yemisiz. GS'in bitmesi Turk futbolunun bitmesi demek.

Gelecek hafta da bir dede bulsun getirsinler. Cok komik be. Frank'in yerine o cikarsin takimi. Belli oldu. Ben ocak diyordum ama bu is pek ocak ayina kalmayacak gibi. Adamin yeni cocugu var. Ugrastirmasinlar versinler tazminatini da gitsin.

Seyrantepe icin kombinizi aldiniz mi? Cimleri ekiyorlarmis. Ednanlar her aksam gidip obekliyorlarmis gubre olsun diye.

Kerem Tezic wrote:Forumda millet mac izlemeyi birakti galiba. Hurriyet Aslan'in gucu yetmedi diyince berabere kaldik sandim, dile kolay dört yemisiz. GS'in bitmesi Turk futbolunun bitmesi demek.

Bunu da nerden cikardin. TS Kasimpasaya 7 atmis. Cuma gunu Bursa Karabuk maci da iyi idi. Turk futbolunu bitirenler Hollandalilar.

Bu arada senin yumurta topuk gelecek galiba. Gelecek hafta FB maci var. Bu sefer 8 filan olur gibi.

10 sene sonra ilk galibiyet, MKE mutlu.

FR istifaya cagirilmis.
FT gel demisler...

Evet Kerem, maca bakmadim, haberleri baskalarindan aliyorum.

izleyemeyen herkes için yazıyorum: galatasaray her zamanki gibi oynadı: berbat. oynamadı yani. futbol adına hiçbirşey göremedim. sezon başından bu yana olduğu gibi. hayır her hafta inatla izliyorum, acaba değişecek mi diye, bir şey yok. şunu da söylim asla skor odaklı bakmam, yazmam. baros 1-2 yaptığında da babama; gs bu maçı çevirse sanki maçı hak etti mi dedim, nitekim kaybetti. gs daha önce de söylediğim gibi 2001'de bitmişti zaten. yumurta topuk çağrıları vardı, rijkaard istifaya davet edildi. kerem abi gözün aydın yarınki manşetleri merakla bekliyorum. köylü rijkaard'ı kariyeri de kurtaramaz bu saatten sonra. servet gerçek bir yetenek.

Görünen köy kılavuz istemedi.
Milli maç yenilgileri sonrası, "Türk futbolu Hiddink'in elinde kaldı" demiştim.
Türk futbolu'nun bugünkü durumunda Hiddink'in kabahati yok.
Galatasaray da Polat yönetiminin ve Rijkaard'ın elinde kaldı.
Galatasaray'ın bugünkü haline bu beylerin etkisi ne yazık ki var.
Camia ise devekuşu gibi kafayı kuma gömerek ve goygoyculuk yaparak bu beylerden medet umdu. Taraftarların bu refleksini anlayabiliyorum. 2000 sonrasının artarda getirdiği darbeler sonrası bir dala tutunmak istemişti GS'ye gönül verenler.
Neyse... Gelinen nokta ortada işte.
Teknik-taktik değerlendirmesi yapılamaz bugünden sonra.
Rijkaard ve ekibi tarafından adeta ruhu kemirilmiş, sindirilmiş, kanı emilerek zombi haline getirilmiş futbolcu kadrosundan daha ne beklenebilir ki?
Gelenler de sisteme uyuyor ve zombileşiyor. Büyük umutlarla alınan Misimovic takıma çok güzel "adapte oldu" yani uyum sağladı bu rezilliğe. Kim gelirse gelsin farketmez.
Bu saatten sonra Rijkaard'ın gitmesi de birşey değiştirmez. Zaten bu arkadaş herhalde küme düşürene kadar bırakmamaya kararlı gözüküyor.
Daha ne söyleyelim...

Tıkandık. Çözüm yok. 5-6 ay önce bu takım kümede kalmaya oynar diyenler vardı. Çok haklı çıktılar.

Cengiz abi, GS Avrupa'da olmadikca digerleri Anderlecht'le Bursa'da veya Trabzon'da 1-1, 1-1 sonrasi atilan tek gol icin sabaha kadar davul-zurna göbek atma, deplasmana gidis ve en az 5'li bir samar yiyip dönus zihniyetindeki klupler. GS son senelerde iyi degildi Avrupa'da ama gene de iyi zamaninda Avrupa'da zirveye oynayabilecek tek takim ve bundan genelde milli takim da kazancli cikiyor. Gicik oluyorum Bursa, Trabzon, Sivas, Kayseri, Ankaragucu gibi takimlara. Sermayenin Anadolu'ya kaymasi gibi futbolun da agirligi Anadolu'ya kaydi. Böyle bir ligin hic keyfi yok benim icin. Bursa'yi göruyoruz iste Avrupa'da dumduz. 1990'li yillarin sonlari, 2000'lerin basi her acidan guzel bir nostalji artik. Her acidan gri bir bulut tabakasi göruyorum Tukiye ile ilgili, ayni cocuklugumun 70'li yillari gibi aklimda kalan tek sey gri bir renkti. Bilmem bende mi var bir tek bu his. Ayrica birisi bana bu GS'in böyle bu hale gelisini izah etsin anlamakta gucluk cekiyorum. Frank'la bir alakasi yok adam geldiginde firtina gibi idi takim. Oynanan futbolu herkes öve öve bitiremiyordu ilk haftalar, nasil böyle bodoslama geri vitese takilindi akil alir gibi degil. Sakatliklar ve Turkiye'deki diger takimlarin kasap havasi oynayip hakem denen kalaslarin buna sessizligi mi? Elanor az buz adam mi kacti? Ben dunya kupasinda izledim, az buz degil Brezilya milli takiminin temel oyuncusu. Seninle Frank ve Elanor konusunda tamamen ayriliyoruz. Su gecen seneki kadronun ve teknik ekibin o noktadan bu noktaya gelisini anlamakta gucluk cekiyorum.

Frank parasini almadan gitmeyecek. GS'da da bu parayi verip baska birini getirme luksu yok. O zaman diyorum Frank'i alt yapi hocaligina kaydirsinlar. Artik bitti cunku. Neskeens onun yerine gecsin. Belki bir cozum olabilir. Belki Frank bunu kabul etmez istifa eder. O zaman ikisi de giderler gibi.

GS'in Avrupa basarilarina gelince. Bu klubun ya da taraftarin kulturu ile ortaya cikmis bir durum degil. GS az buz mu nal topladi Avrupada da daha dun sampiyon olmus Bursa'dan filan Avrupa basarisi bekleniyor. Bugun Bursa'yi al su andaki GS koy Bursa'nin bulundugu gruba. Bakalim ne oluyor? Kime elendikleri ortada iken bu laflar havada kaliyor.

Turk futbolunda basari olmasi icin ac insanlarin ayni ulku ve hedefte birlestirmek gerekiyor. Bu o kadar kolay degil boyle alinan maaslarin dengesiz oldugu bir takimda. Yonetim desen rezil heriflerin elinde. Tek bir olumlu ve etkili yaptiklari bir is yok. Bunun hesabi da sorulmuyor ustelik. Bu isler bilincli olsa ilk kellesi gidecek olan Polat olurdu. Bakin o tek kurusluk katkisi bile olmadigi halde Seyrantepe stadindan kendine parsa cikarma pesinde. Bu herifi hala klup toplantilarinda konusturup dinliyorlar serseriler. Kimse ulan su yaptigin islerin icinde hangisi duzgun. Yaptigin transferler ortada. Avrupa sahnesine bile cikamamis olmanin utancinda bile degilsin. Sen ne hakla hala o baskanlik koltugunu isgal ediyorsun def ol diyecek adam yok. O da Seyrantepeye cimen ektiklerini anlatiyor. Borclari ayarlamis sirketleri birlestirmis. Hadi oradan serefsiz diyecek adam yok ortada.

Servet maçtan sonra açıklama yapıyor: "Ben güven ortamında başarılı olabilen bir oyuncuyum. Bana güven varsa başarılı olurum".
Burada Rijkaard'a taş attığı çok açık.
Her ne kadar bizim hoca'nın varlığından haz etmesem de, bir futbolcunun çıkıp bu kadar küstahça konuşabilmesini de içime sindiremiyorum.
Servet'in laflarının meali şudur: Bu adam bana güvenmiyor, ben de o zaman kendimi fazla sıkmam.
Bir futbolcu böyle düşünemez. Futbolcunun görevi meslek ahlakına sadık kalmaktır.
Rijkaard'ın futbolcu harcamak konusundaki becerilerini inkar etmiyorum. Son olarak Elano'yu yedek kulübesinde gözleri yaşlı bırakarak G.Saray'a son kazığını da attı.
"Son kazık" diyorum çünkü yarın Yönetim Kurulu kendisiyle masaya oturarak yolları ayırabilir.
Mehmet Helvacı'nın stad çıkışında yaptığı açıklamalar bunu çağrıştırıyor.
Peki bu doğru bir yöntem mi G.Saray'ın kurtuluşu için?
Bir kere şu var ki... Rijkaard'ın gitmesiyle ya da kalmasıyla G.Saray kurtulmaz.
Kısa vadede G.Saray'ın kurtuluşu yoktur.
Bu sene bitti... Belki gelecek sene de bitti.
Yönetim topluca istifa edecek, yeni bir yönetim kurulu gelecek, yeni bir teknik ekip ve futbolcu kadrosu oluşturacak.
O halde... Hoca değişikliği ile takımın ihya olacağını zannetmek yanlış.
Basında dinlediğim yorumlar, Fatih Terim'i takımın başına getirmek yönünde. Terim gelirse takım şahlanacak gibi bir izlenim yaratıyorlar...
Böyle kolaycı reçetelere başvurmak en büyük hata olur.
Galatasaray yeniden yapılanmak zorundadır.
Eğer bu geçiş devresinde Polat takımın seneye Avrupa kupalarına katılmasını istiyorsa, Rijkaard ile yollar ayrılabilir. Ama dediğim gibi bu karar kurtuluş için "yeter şart" değil.
Geçiş dönemi ve yeniden yapılanma dönemi ise Fatih Terim gibi misyonunu doldurmuş adamlara emanet edilmemeli.