Kalli'nin açıklamaları..
Posted: Fri Aug 03, 2007 11:47 am
Dün Zaman gazetesini ziyarete gitmiş.Aşağıdaki söyleyişiyi yapmışlar.
Çuvalla para verseler Arda ve Sabri'yi sattırmam
Yeniden G.Saray'ın başına geçmesi herkesi şaşırtmıştı. Kimi yaşı ile ilgili polemikler yapıyor, kimisi de futboldan uzun süre ayrı kalmasının getireceği sıkıntıları diline doluyordu. Kamuoyu, ilerlemiş yaşına rağmen onun hâlâ çok dinç ve dünyadaki sayılı 3-4 futbol bilgininden biri olduğunu anlamakta gecikmedi.
Kendine özgü tatlı sert kurallarıyla takım üzerinde otorite kuran Kalli, futbolcularına taç atışlarını nasıl kullanacakları ayrıntısına varıncaya kadar bir dizi açılım getirince artık kafalardaki bütün kuşkular rafa kaldırıldı. Spor otoritelerinden 'Galatasaray'ın en iyi transferi' övgüsünü bile almaya başladı.
Üç yıldır aynı gazete çatısı altında meslektaş olarak çalıştığımız Karl Heinz Feldkamp'la nihayet Bolu'da sohbet etme fırsatı bulduk. Alman hocanın nazik davetine katılmak için Genel Yayın Müdür Yardımcımız Mehmet Kamış, Spor Editörümüz Hayri Beşer, yazarımız Ahmet Çakır ve muhabir arkadaşlarımız Behram Kılıç ve Mahmut Bürkük'le birlikte Bolu'nun yollarına düştük. Seyfi Alp'in tercümanlığında akşam başlayıp gece yarısına kadar süren birlikteliğimizde, bu kez roller değişmişti. Kalli, sorularımıza içten ve samimi cevaplar verdi:
Geçen yılın yıldızı Arda'nın performansından şu ana kadar memnun musunuz?
Sadece Arda değil, özellikle Sabri'nin de performansından çok memnunum. İki oyuncumun da yüzüne söyledim. Onların ikisini satın alacak para henüz icat edilmedi. R.Madrid, Bayern Münih, Barcelona çuval dolusu para verse bu oyuncuları sattırmam. Onlara daha çok şey öğreteceğim.
Medyada Arda'yı yedek soyunduracağınızın yazılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim sistemimde 3 Arda oynayamaz. Bana bir Arda her zaman lazım.
Uzun bir aradan sonra yeniden G.Saray'da görev almak sizin için riskli bir karar değil miydi?
Tekrar bu atmosfere girebilmem 3-4 yılımı aldı. Bu süre içinde inanın sizden aldığım enerjiden çok etkilendim. Burada yaptığımız çok ciddi çalışmalar sonrasında Türk futbolunu mercek altına aldık. Zaman medya grubu olarak bana çok iyi imkanlar sağladınız. Bunu da burada söylemem lazım. G.Saray'la görüşmelerim döneminde zor günler yaşadım. Siz orada bana bir gazete olarak çok fair (centilmence) bir davranış sergilediniz. Sizin yazarınız olmama rağmen beni hiç sıkmadınız haber almak için. Hatta bana gazeteye geldiğimde, 'G.Saray'da göreve başlayacak mısınız?' diye sormuştunuz. Ben o zaman bir şey söyleyememiştim; ama inanın cevap verememek içimde büyük bir ağırlık oldu. Sözleşme imzalamadan önce sizi telefonla arayıp 'Burada başarısız olursam beni geri alır mısınız?' diye aramak geldi içimden. (Gülerek) Hocalığa yeniden dönerek büyük risk aldım. G.Saray'la yeni bir yola, girdiğimizi hissediyorum.
Zaman ekibi, G.Saray Teknik Direktörü Karl Heinz Feldkamp ile Boluspor maçı öncesinde görüştü.
Galatasaray'ın geçen sezonu başarısız bitirmesi işinizi zorlaştırıyor mu, yoksa bir avantaj mı?
G.Saray açısından bakılırsa aslında çok risk almadım. Ben ligi 3. olarak bitirmeyeceğimi garanti edebilirim. Geçen sene F.Bahçe şampiyon olurken, aynı zamanda diğer takımlar üzerinde bir deprem etkisi yaptı. Galatasaray adına geçen sezon için çok iyi şeyler söyleyemeyiz.
Sizin gelmenizle birlikte G.Saray haberlerinin 1. sayfalara taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu yeniliğin heyecanı olarak görüyorum.
Size karşı çıkan yöneticilerin tepkisi değişti mi?
Bana karşı olan 4-5 kişi hiçbir reaksiyon göstermedi. Negatif eleştiriler bekledim. Ancak bunlar çok çabuk ortadan kalktı. Son olarak G.Saray Adası'nın açılışında yaşadığımız bir gerçek vardı. Orada ben tam coşkunun olduğu sırada futbolcularımı yanıma çağırdım ve 'Bakın bu takım geçen yıl 3. olduğu halde bu kadar seviliyor. Sizden bekleneni ona göre yapın.' dedim. Bunu bütün oyuncuların gözlerine bakarak söyledim.
Gelişinizde sizi çok şaşırtan bir olay yaşandı mı?
Kadronun kalabalık olması beni şaşırtmıştı. Çünkü kiralık oyuncuların da takıma dönmesiyle birlikte bir anda kadro 36 kişiydi. Bu kadar fazla oyuncuyla bir teknik adamın çalışması mümkün değil. Mesela İsviçre ve Almanya kampında bazen iki takım otobüsüne ihtiyaç duyuluyordu. Ben şimdi şu oyuncu kırılacak bu oyuncu kırılacak diyerek takımın bu sayıda kalmasına razı olamam. Çünkü insanlar da benden bir şeyler bekliyor. Bazı gerçekleri yaparken de birileri kırılacak. G.Saray'ın oyuncu listesi bana eski bir olayı hatırlattı. Bir dönem Mısır'da çok parası olan İsmaliye takımına gitmiştim. Başkan çok güçlüydü. Bana 32 tane yardımcı verdi. Ben de kabul ettim. Onları bir saat çalıştırdı önce 18'e sonra 7 kişiye düşürdüm.
Gönderdiğiniz oyunculara durumu anlattınız mı?
Tabii ki anlattım. Ben takımdan gönderdiğim oyunculara karşı fair davrandım. Bütün oyuncularımı her gün uyardım. Kadronun küçüleceğini, şaka zamanı olmadığını, ayaklarını denk almaları gerektiğini uzun uzun anlattım. Hem bire bir hem de takım toplantılarında söyledim.
Gidenlerin takım içinde disiplin sorunu mu vardı yoksa performans açısından mı gönderdiniz?
Gönderilen adamlarda kesinlikle disiplin sorunu yoktu. Örneğin Orhan Ak'ı sol kanatta çok oyuncu olduğu için gönderdim. Taraftar ve yönetim benden kısa sürede başarı bekliyor. Bu gidecek oyuncuların da kısa sürede performans gösterme kabiliyetleri sınırlıydı. Bu oyuncuları kadroya almamam kalitesiz olduklarını göstermez. Öyle bir takıma gitmeliler ki tekrar Galatasaray'a dönebilmeliler. Şu anda takımdan ayrı çalışan bu oyuncuların ben dahil antrenörlerimiz, masörlerimiz emrindeler.
Necati Ateş'in kadro dışı kalması çok tartışıldı. Necati'de eksik bulduğunuz ne vardı?
Necati'nin yaptığı hataları takıma yeni gelen biri yapsa anlayışla karşılarım. Kendisini geliştiriyor derim. Mesela Özgürcan yapsa... Yanlış pas verse, motive olamasa... Bu pozisyonda Hakan var, Ümit Karan var, Serkan yeni gelmiş... Herkesin birbirini geçmesi gerekiyor bu mevki için. Ancak sen sahaya nasıl olsa bu forma benim diye çıkıyorsun. Bütün bunların yanında bunu da bana hissettiriyorsun. Bunu kabul edemem. Bir futbolcu formayı alır oynar ya da tribüne oturur. Buna kendisi karar verir.
Tribüne yolladığınız futbolcular var geçmişte...
Kaiserslautern ile anlaştığımda Damir Hotiç çok ünlü bir oyuncuydu. Daha kulübün kapısından içeri girer girmez yanıma geldi. "Hocam benim adım Hotiç. Asla yedek kulübesinde oturmam." dedi. "Tamam" dedim ve kendisini tribüne gönderdim.
Mondragon'un gitmesinden sonra kalede bir sorun görüyor musunuz?
Şu anda üç tane genç adam var elimde. Her gün hangisi ön plana çıkacak diye düşünüyorum. Acaba bunlardan gerekli performansı alamazsam 4. kaleci lazım olur mu diye zaman zaman aklıma geliyor. Yabancı hakkımı kalecide değil de, Linderoth'ta kullanmak istedim.
G.Saray'da istediğiniz takım ruhu oluşmaya başladı mı?
Takımdaki 7-8 kişiden çok memnunum. Takım gerçek kimliğine yavaş yavaş kavuşuyor. Takımda herkesin rolleri belli oluyor. Mesela Hasan Şaş neşeli kimliğiyle ön plana çıkıyor. Linderoth sakin yapısıyla dikkat çekiyor. G.Saray'a yeni gelen Serkan ve Barış, hayatlarında böyle bir şey görmedi. Takım içinde aile atmosferi oluşmaya başladı.
Çuvalla para verseler Arda ve Sabri'yi sattırmam
Yeniden G.Saray'ın başına geçmesi herkesi şaşırtmıştı. Kimi yaşı ile ilgili polemikler yapıyor, kimisi de futboldan uzun süre ayrı kalmasının getireceği sıkıntıları diline doluyordu. Kamuoyu, ilerlemiş yaşına rağmen onun hâlâ çok dinç ve dünyadaki sayılı 3-4 futbol bilgininden biri olduğunu anlamakta gecikmedi.
Kendine özgü tatlı sert kurallarıyla takım üzerinde otorite kuran Kalli, futbolcularına taç atışlarını nasıl kullanacakları ayrıntısına varıncaya kadar bir dizi açılım getirince artık kafalardaki bütün kuşkular rafa kaldırıldı. Spor otoritelerinden 'Galatasaray'ın en iyi transferi' övgüsünü bile almaya başladı.
Üç yıldır aynı gazete çatısı altında meslektaş olarak çalıştığımız Karl Heinz Feldkamp'la nihayet Bolu'da sohbet etme fırsatı bulduk. Alman hocanın nazik davetine katılmak için Genel Yayın Müdür Yardımcımız Mehmet Kamış, Spor Editörümüz Hayri Beşer, yazarımız Ahmet Çakır ve muhabir arkadaşlarımız Behram Kılıç ve Mahmut Bürkük'le birlikte Bolu'nun yollarına düştük. Seyfi Alp'in tercümanlığında akşam başlayıp gece yarısına kadar süren birlikteliğimizde, bu kez roller değişmişti. Kalli, sorularımıza içten ve samimi cevaplar verdi:
Geçen yılın yıldızı Arda'nın performansından şu ana kadar memnun musunuz?
Sadece Arda değil, özellikle Sabri'nin de performansından çok memnunum. İki oyuncumun da yüzüne söyledim. Onların ikisini satın alacak para henüz icat edilmedi. R.Madrid, Bayern Münih, Barcelona çuval dolusu para verse bu oyuncuları sattırmam. Onlara daha çok şey öğreteceğim.
Medyada Arda'yı yedek soyunduracağınızın yazılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim sistemimde 3 Arda oynayamaz. Bana bir Arda her zaman lazım.
Uzun bir aradan sonra yeniden G.Saray'da görev almak sizin için riskli bir karar değil miydi?
Tekrar bu atmosfere girebilmem 3-4 yılımı aldı. Bu süre içinde inanın sizden aldığım enerjiden çok etkilendim. Burada yaptığımız çok ciddi çalışmalar sonrasında Türk futbolunu mercek altına aldık. Zaman medya grubu olarak bana çok iyi imkanlar sağladınız. Bunu da burada söylemem lazım. G.Saray'la görüşmelerim döneminde zor günler yaşadım. Siz orada bana bir gazete olarak çok fair (centilmence) bir davranış sergilediniz. Sizin yazarınız olmama rağmen beni hiç sıkmadınız haber almak için. Hatta bana gazeteye geldiğimde, 'G.Saray'da göreve başlayacak mısınız?' diye sormuştunuz. Ben o zaman bir şey söyleyememiştim; ama inanın cevap verememek içimde büyük bir ağırlık oldu. Sözleşme imzalamadan önce sizi telefonla arayıp 'Burada başarısız olursam beni geri alır mısınız?' diye aramak geldi içimden. (Gülerek) Hocalığa yeniden dönerek büyük risk aldım. G.Saray'la yeni bir yola, girdiğimizi hissediyorum.
Zaman ekibi, G.Saray Teknik Direktörü Karl Heinz Feldkamp ile Boluspor maçı öncesinde görüştü.
Galatasaray'ın geçen sezonu başarısız bitirmesi işinizi zorlaştırıyor mu, yoksa bir avantaj mı?
G.Saray açısından bakılırsa aslında çok risk almadım. Ben ligi 3. olarak bitirmeyeceğimi garanti edebilirim. Geçen sene F.Bahçe şampiyon olurken, aynı zamanda diğer takımlar üzerinde bir deprem etkisi yaptı. Galatasaray adına geçen sezon için çok iyi şeyler söyleyemeyiz.
Sizin gelmenizle birlikte G.Saray haberlerinin 1. sayfalara taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu yeniliğin heyecanı olarak görüyorum.
Size karşı çıkan yöneticilerin tepkisi değişti mi?
Bana karşı olan 4-5 kişi hiçbir reaksiyon göstermedi. Negatif eleştiriler bekledim. Ancak bunlar çok çabuk ortadan kalktı. Son olarak G.Saray Adası'nın açılışında yaşadığımız bir gerçek vardı. Orada ben tam coşkunun olduğu sırada futbolcularımı yanıma çağırdım ve 'Bakın bu takım geçen yıl 3. olduğu halde bu kadar seviliyor. Sizden bekleneni ona göre yapın.' dedim. Bunu bütün oyuncuların gözlerine bakarak söyledim.
Gelişinizde sizi çok şaşırtan bir olay yaşandı mı?
Kadronun kalabalık olması beni şaşırtmıştı. Çünkü kiralık oyuncuların da takıma dönmesiyle birlikte bir anda kadro 36 kişiydi. Bu kadar fazla oyuncuyla bir teknik adamın çalışması mümkün değil. Mesela İsviçre ve Almanya kampında bazen iki takım otobüsüne ihtiyaç duyuluyordu. Ben şimdi şu oyuncu kırılacak bu oyuncu kırılacak diyerek takımın bu sayıda kalmasına razı olamam. Çünkü insanlar da benden bir şeyler bekliyor. Bazı gerçekleri yaparken de birileri kırılacak. G.Saray'ın oyuncu listesi bana eski bir olayı hatırlattı. Bir dönem Mısır'da çok parası olan İsmaliye takımına gitmiştim. Başkan çok güçlüydü. Bana 32 tane yardımcı verdi. Ben de kabul ettim. Onları bir saat çalıştırdı önce 18'e sonra 7 kişiye düşürdüm.
Gönderdiğiniz oyunculara durumu anlattınız mı?
Tabii ki anlattım. Ben takımdan gönderdiğim oyunculara karşı fair davrandım. Bütün oyuncularımı her gün uyardım. Kadronun küçüleceğini, şaka zamanı olmadığını, ayaklarını denk almaları gerektiğini uzun uzun anlattım. Hem bire bir hem de takım toplantılarında söyledim.
Gidenlerin takım içinde disiplin sorunu mu vardı yoksa performans açısından mı gönderdiniz?
Gönderilen adamlarda kesinlikle disiplin sorunu yoktu. Örneğin Orhan Ak'ı sol kanatta çok oyuncu olduğu için gönderdim. Taraftar ve yönetim benden kısa sürede başarı bekliyor. Bu gidecek oyuncuların da kısa sürede performans gösterme kabiliyetleri sınırlıydı. Bu oyuncuları kadroya almamam kalitesiz olduklarını göstermez. Öyle bir takıma gitmeliler ki tekrar Galatasaray'a dönebilmeliler. Şu anda takımdan ayrı çalışan bu oyuncuların ben dahil antrenörlerimiz, masörlerimiz emrindeler.
Necati Ateş'in kadro dışı kalması çok tartışıldı. Necati'de eksik bulduğunuz ne vardı?
Necati'nin yaptığı hataları takıma yeni gelen biri yapsa anlayışla karşılarım. Kendisini geliştiriyor derim. Mesela Özgürcan yapsa... Yanlış pas verse, motive olamasa... Bu pozisyonda Hakan var, Ümit Karan var, Serkan yeni gelmiş... Herkesin birbirini geçmesi gerekiyor bu mevki için. Ancak sen sahaya nasıl olsa bu forma benim diye çıkıyorsun. Bütün bunların yanında bunu da bana hissettiriyorsun. Bunu kabul edemem. Bir futbolcu formayı alır oynar ya da tribüne oturur. Buna kendisi karar verir.
Tribüne yolladığınız futbolcular var geçmişte...
Kaiserslautern ile anlaştığımda Damir Hotiç çok ünlü bir oyuncuydu. Daha kulübün kapısından içeri girer girmez yanıma geldi. "Hocam benim adım Hotiç. Asla yedek kulübesinde oturmam." dedi. "Tamam" dedim ve kendisini tribüne gönderdim.
Mondragon'un gitmesinden sonra kalede bir sorun görüyor musunuz?
Şu anda üç tane genç adam var elimde. Her gün hangisi ön plana çıkacak diye düşünüyorum. Acaba bunlardan gerekli performansı alamazsam 4. kaleci lazım olur mu diye zaman zaman aklıma geliyor. Yabancı hakkımı kalecide değil de, Linderoth'ta kullanmak istedim.
G.Saray'da istediğiniz takım ruhu oluşmaya başladı mı?
Takımdaki 7-8 kişiden çok memnunum. Takım gerçek kimliğine yavaş yavaş kavuşuyor. Takımda herkesin rolleri belli oluyor. Mesela Hasan Şaş neşeli kimliğiyle ön plana çıkıyor. Linderoth sakin yapısıyla dikkat çekiyor. G.Saray'a yeni gelen Serkan ve Barış, hayatlarında böyle bir şey görmedi. Takım içinde aile atmosferi oluşmaya başladı.