Page 1 of 2
Bülent Ecevit Vefat Etti...
Posted: Mon Nov 06, 2006 1:10 am
by Ismail Gezer
Oy vermişliğim yok. Muhtemelende hiçbir zaman vermeyecektim. Türkiye Cumhuriyetini yönetmede hep kifayetsiz kaldığına inansamda severdim. Ecevite sempati duymamak zordu bence.. Neyse memleketin başı saolsun.. Allah rahmet eylesin..
Posted: Mon Nov 06, 2006 8:03 am
by Mehmet Gorgen
Allah rahmet eylesin..
Posted: Mon Nov 06, 2006 8:48 am
by Mehmet Cirak
Allah rahmet eylesin, cok uzuldum.
Posted: Mon Nov 06, 2006 8:23 pm
by Cengiz Akgun
Turkiyenin makus siyaset tarihinin bir elemani olma di$inda malasef bir katkisi olmadi. Bugun cekilen sikintilarda onun da cok ama cok buyuk parmagi var. Malasef adam yoklugunda kor olur badem gozlu olur lafinin orneklenmesinden oteye gecemez gozumde. Kalbi yerli yerinde namus ve $erefine soz soylenemez ama beyni ve ki$isel harisligi Demirel gibilerini aratmayacak duzeyde idi. Hele o arkadaki sevimsiz Rah$an son ba$bakanlik gorevini kukla oynatir gibi arakadan oynatti onu. Sola vurulan tirpanin sapi rolunu farkinda olmadan cok guzel oynadilar ikisi de. Erbakan gibileri Demirel bile cesaret edemezken kendisi ye$ertti. Gercek ve dogru tarih yazildiginda Turkiye Devletinin dibine istemeyerekte olsa kibrit suyu dokenler arasindadir Bulent bey. Ben 1970'leri ya$ayan bir genc olarak kendisini hicbir zaman af etmeyecegim. O donemin butun siyasetcilerini asla af etmedigim gibi. Hepsi birer vatan haini gibi gaflet ve dalalet icinde idiler. Bugun milli gelir adam ba$ina hala 3300 dolar civarinda ise sorumlulardan biridir kendisi. Ovunebilecegi tek bir eseri yok. Kibris konusundaki cesareti bile sonra yaptiklari ile tamamen erozyona ugratti. Yazik.
Not; Yalin Turkce kullanimina verdigi onemi takdir ederim. Belkide takdir ettigim tek yonu de budur.
Posted: Mon Nov 06, 2006 9:24 pm
by Savas Macun
Topragi bol olsun.
Dedem'in bir lafi hic aklimdan cikmadi onun icin soyledigi, ki dedem Yugoslavya'dan 50li yillarda goc etmisti ve Tito hayraniydi.Bu yuzden sol soylemlere karsi sempati ile bakardi daima politikayla cok yakindan ilgilenmemis olmasina ragmen.
Ecevit'in halk tarafindan inanilmaz desteklendigini ancak Istanbul'da iktidara geldikten sonra benim kimseye diyet borcum yok dedigi anda bir cok insan icin bittigini soylemisti.
Mutevazi yasantisi, insanlara saygiyla yaklasmasi ve durustlugu gene de herkese ornek olacak cinsten idi.
Allah rahmet eylesin.
Selamlar
Savas
Posted: Mon Nov 06, 2006 10:15 pm
by Ozgur Huseyinoglu
O kadar uzun bir siyaset hayati yasamasina ragmen, kendine, cevresine, destekcilerine menfaat saglamanin, asil amac olarak goruldugu, cikarciligin herseyin ustunde tutuldugu politika sahnesinde, durustlugun, ve guvenilirligin (ve zerafetin/sayginin da) sembolu olarak kalabilmeyi basardi (coguna gore en azindan). Allah rahmet eylesin, sevenlerinin basi sagolsun...
Posted: Tue Nov 07, 2006 12:12 am
by Murat Kara
Cengiz Akgun wrote:Sola vurulan tirpanin sapi rolunu farkinda olmadan cok guzel oynadilar ikisi de.
Bu cumleden 'farkinda olmadan' ibaresini cikartirsak ben de aynen katiliyorum.
Ecevit, nam-i diger Karaoglan, Turkiye Cumhuriyetinin cok onemli siyasetcilerinden birisiydi. Destek alir veya almaz ama Turk siyaseti icersindeki yeri tartisilmaz. Oynadigi en onemli rol ise Turk solunu saga kaydirmadaki inanilmaz basarisi elbette. 'Demokratik Sol' kavramini ortaya atarak, o zamana kadar 'devrimci' sol olarak bilinen ve - benim arastirmalarima gore yanlis bir sekilde - Ataturk ilkeleri ile de bagdastirilan sol kavramina meydan okudu ve daha sonra bu konuda cok basarili oldu. Yani turk solunu, 2.enternasyonali hala devrimci olarak gorenlerin oldugu bir donemde 2.enternasyonalden
mucadele ederek cok bilincli bir sekilde kopartmisti. Ozal 'devrimi' basariya ulastiktan sonra 28 Subat mudahelesi ile sistemin guvenilir bir elemani olarak basbakan olmasina izin verilmesi de bu yuzdendi elbette.
Ecevit'in hayati ve tecrubeleri bir bakima Turk halkinin ezilmesinin mekanizmalarini yansitan bir ayna gibidir. Bu yonden incelenmesi ve didik didik edilmesi gerekir.
Bu arada elbette sevenlerine bas sagligi dilemek ve iyi bir savasci oldugu icin onu selamlamak da gerekir.
Ferhan Sensoy'un bir fikrasi vardir Demirel/Ecevit hakkinda. Sevenlerinin uzuntusunu dagitmak icin yazayim buraya.
Ozal bir gun Reagan'a ziyarete gider. Hos bes yaptiktan sonra Reagan Ozal'a doner ve yahu sizin oralarda biri romantik oteki klasik iki unlu siyasetci vardi. Ne yapiyorlar simdi onlar kuzum diye sorar. Ozal da her zaman ki bilmis haliyle, birinin romani gitti tiki kaldi, digerinin klasi gitti geri kalanina da baba diyorlar diye lafi yapistirir. Herhalde Ozal'in tercumani da Ferhan Sensoy'du o sirada.
Posted: Tue Nov 07, 2006 3:08 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Saglikli bir degerlendirme yapmak icin aradan zaman gecmesi gerekir; bugun bircok insan duygusal nedenlerden dolayi Ecevit-Demirel donemlerini saglikli degerlendirmeyecektir. Ama bana gore, sosyo-politik olarak Bulent Ecevit asla bir solcu degildi ve hicbir zaman da olmadi.
Dagarciginda her iktidara geldiginde cikardigi genel aflar, ekonomik krizler, bir bakaninin sebebi hala aciklanamayan intihari, asla sol benzeri partilerle bir araya gelmeme konusundaki istikrari ve buna ragmen MHP ile olaganustu uyumlu bir koalisyon calismasi, sag kolunun Halkbank ile ilgili Yuce Divan'a konu olmus yolsuzluk ithamlari, 17 Agustos'ta deprem bolgesine gidememesi, 12 Mart, 12 Eylul, Kibris harekati olan bir adamdi.
Benim en cok aklimda yer eden, esi ile hayati boyunca bir tatil yapmadigini ve birbirlerine asla hediye almadiklarini iftiharla anlatmasi; ozellikle disarida esi ile basbasa bir aksam yemegi yemesini bir israf olarak gordugunu acikladigi bir roportaji geliyor. En uzun tatili Hamzakoy'du galiba.
11 Eylul 1980 tarihinde, darbeden 1 gun once Gunaydin gazetesinde cikan bir bulmaca-fikra vardi. "Soru, firtinali bir havada, bir kayikta Turkes, Erbakan, Ecevit ve Demirel olsa bu firtinadan kim kurtulur ?
Cevap : Turkiye..."
Yine de usuldendir, Allah rahmet eylesin. Ve cikardiklari af nedeni ile ortaliga salinan suc makinalarinin canlarini yaktigi insanlarin beddualarindan onu ve hanimini korusun...
Posted: Tue Nov 07, 2006 4:37 pm
by Mehmet Marsan
Rahmetlide ne hirs vardi. Neyin hirsi oldugunu bile anliyamamistim. Erbakan ve Turkes ittifaklari hafizlarda kara leke olarak kalacakdir. Sosyal Sigorta sistemine onculuk etmesi ve Kibris olayinin basinda ki tutarliligindan baska bir basarisi aklima gelmiyor.
Allah rahmet eylesin.
Not: Amerika'da bugun ara secimler var. Senatorlerin 1/3, milletvekillerinin hepsi secime giriyorlar. Sevgili Murat Gokcigdem icin yogun gunlar.
Posted: Tue Nov 07, 2006 4:54 pm
by Osman Kiciman
Mehmet Marsan wrote:Rahmetlide ne hirs vardi.
Hırs rahmetlide miydi, yoksa eşinde mi? Şu sahne gözümün önünden gitmiyor; Son seçim kampanyasında Ecevit artık zor yürüyor. Hala seçim otobüslerinin tepesinde, düşmesine ramak var
Kurtuldu rahmetli
Posted: Tue Nov 07, 2006 5:26 pm
by Kenan Atak
Öncelikle ölum berbat bir sey. Hem ruh hem beden kayboluyor, yakinlari icin daha da kötu. Bu yuzden gecmise dönup eskinin analizini simdi yapmak istemem. Topragi bol olsun dedikten sonra kafamdaki su soruyu sormak isterim: Insanlari bilinc altinda uzen ne? Hep bu soruyu sorarim. Gercekten Ecevit'in ölumu mu (bu sadece Ecevit icin degil) ? Ecevit'le ayni evi paylasmiyorsaniz ayni duygusal ortami paylasmiyorsaniz o degil. Yoksa insanlar kayip giden zamana yani hizla ölume yaklasmalarina mi bilinc altinda uzuluyorlar? Ecevit politik bilincimizin olustugu yillara damga vurdu. Son senelerde ortada yoktu. Ölunce bir dönemin kapanmis oldugunu hissettik belki de birden. Cenzaler de böyle oluyor insan kendini topraga yakin hissediyor, caresiz hissediyor, cevap veremeyecegi varlik sorularinin karsisinda kendini buluyor, hersey anlamsizlasiyor, basarilarin, basarisizliklarin, guzelligin, temsil ettigin seyler..vs. 'Gercekle' yuz yuze geliyor insan bilinc altinda. Kafamdan bunlar gecti sabah sizinle paylasayim dedim. Ben iflah olmaz bir karamsarim onu da belirteyim.
Posted: Tue Nov 07, 2006 9:18 pm
by Mehmet Gorgen
Murat Kara wrote:
. Oynadigi en onemli rol ise Turk solunu saga kaydirmadaki inanilmaz basarisi elbette. 'Demokratik Sol' kavramini ortaya atarak, o zamana kadar 'devrimci' sol olarak bilinen ve - benim arastirmalarima gore yanlis bir sekilde - Ataturk ilkeleri ile de bagdastirilan sol kavramina meydan okudu ve daha sonra bu konuda cok basarili oldu. Yani turk solunu, 2.enternasyonali hala devrimci olarak gorenlerin oldugu bir donemde 2.enternasyonalden mucadele ederek cok bilincli bir sekilde kopartmisti. Ozal 'devrimi' basariya ulastiktan sonra 28 Subat mudahelesi ile sistemin guvenilir bir elemani olarak basbakan olmasina izin verilmesi de bu yuzdendi elbette.
Valla Murat bey, 1 enternasyonel, 2. enternasyonel ilk kez sizden duyduğum şeyler. Devrimci lügatında kullanılan bizim bilmediğimiz şeyler mi? Bana sadece Atatürk devrimlerini öğrettiler de.
Posted: Tue Nov 07, 2006 9:21 pm
by Can Baysan
Basınımız ve kamuoyumuz, "gidenin" ardından layıkıyla doğruları söylemeyi göze almayı öğrenemedi ne yazık ki...
Yanılmıyorsam Umur Talu bahsetmiş Sabah'ta; Ecevit'in üçlü koalisyon iktidarının son döneminde kendisine diri diri kefen biçenlerin, Karaoğlan ölüp gittikten sonra arkasından en ciğer parçalayıcı methiyeleri sıraya dizmeleri aklımıza neyi getiriyor?..
Türkiye'nin canına okuyan medya-siyaset-dış gizli servisler-para ilişkilerini!
Bir teoriye göre, 18 Mayıs günü, Danıştay şehidi M. Yücel Özbilgin'in cenazesine katılmak için diretip bunda başarılı olmasaydı, şu anda aramızda, yani yaşıyor olacaktı...
Oysa çok değil 4 yıl önce, o fırtınalı günlerin başbakanı Ecevit'i öldürmek için bilerek yanlış tedavi uygulayanlara kendi gözümüzle şahit olduk. İktidardan alaşağı etmek için elleriyle kurup tırnaklarıyla yukarıya taşıdığı partisinin grubunu elma gibi ortadan ikiye bölen Brutus'lere de. Hepsi avuçlarını yaladılar. Ölmesi için Tanrı'ya dua ettikleri Ecevit o gün ölmedi, hatta seçimlerden sonra koltuğunu ayakta dipdiri şekilde halefine bizzat kendisi devretti.
Türkiye'nin en talihsiz, buna karşın en çok sevilen siyaset adamıydı o...
Siyasetin en ateşli, en kızgın, en çatışmalı, en kamplaşmalı döneminde meydanlara çıktı, "Karaoğlan" lakabını dağa taşa yazdırdı, alanları "Halkçı Ecevit" sloganıyla inletti; neticesinde %42 oy alarak, CHP'nin 27 Mayıs sonrası elde ettiği en büyük orana ulaştı, bugünün Baykal'lı altıokçuları o oranı rüyasında dahi göremez...
Ne olurdu sanki Ecevit'i biraz destekleselerdi, "Önemli olan benim siyasi çıkarı değil ülkemin menfaatleri" deselerdi... 5 Ocak 78'de koltuğa oturur oturmaz terörün fitilini alçakça ateşledi, Türkiye'nin batağa sürüklenmesini arzulayan hainler. Kamplarda yetiştirdikleri teröristler ülkeyi kana buladı, cinayetlerin ardı arkası kesilmiyordu, her biri hakkında polisin tahkikat yapması dahi imkansız hale gelmişti, muhalefetse ülkücü saldırganların sırtını sıvazlamakla meşguldü... Öte yandan büyük sermayenin kendisine karşı cephe alışı, gazetelerde sayfa sayfa "uyarı ilanları" yayınlatmaları...
Biliyorum, Nasrettin Hoca "Hırsızın hiç suçu yok mu?" demiş, Karaoğlan da masum bir bebek paklığında değildi; günahı olmasa bile hataları vardı elbette.
Bunları konuşmanın şimdi anlamı yok.
Ecevit'i istemediler. Onu yakmak amacıyla ülkeyi ateşe verdiler. Sonunda 12 Eylül oldu.
Ne derseniz deyin, Ecevit bu ülkenin gördüğü en kem talihli başbakandı. 80'lerin Özal'ı, 50'lerin Menderes'i, 60'ların Demirel'i gibi dikensiz gül bahçesinde hükümranlık oynamamıştı. Siyasetin en alevli ve en ayrışmalı zamanında %42 oyu kendi kanatlarında birleştirdi o.
Bir de güvercinin kanatları altında...
Güle güle Kıbrıs Fatihi...
Güle güle işçi grev haklarının babası...
Güle güle gözü kararmış cuntacılara tek başına göğsünü siper eden fikir adamı...
Güle güle, Taksim'e 300 bin kişi toplayan genel başkan...
Güle güle, "Toprak işleyenin su kullananın" şiarını ülkeye yerleştirmeye fırsatı yetmeyen adam...
Güle güle şair...
Bu ulus seni unutmaz.
Posted: Tue Nov 07, 2006 10:50 pm
by Cengiz Akgun
Mehmet Gorgen wrote:
...
Valla Murat bey, 1 enternasyonel, 2. enternasyonel ilk kez sizden duyduğum şeyler. Devrimci lügatında kullanılan bizim bilmediğimiz şeyler mi? Bana sadece Atatürk devrimlerini öğrettiler de.
TV seyretmiyor musun be oglum. Baykal amcan $ilide Sosyalist Enternasyonel toplantisinda. Bayagi buyuk ba$arilarda imza atmi$ Kibris konusunda. Bir Fatihi gomerken oburu doguyor haberiniz yok.
Neyse bu ba$lik altinda burada olmamasi greken sozler soylenecek. Elbette sol denince 70'lerde cirkin suratlarini halklara ozgurluk filan diyerek ortaya cikan bozguncu Stalinciler, Marksistler, Maocular, Enver Hocacilar gibi ne idugu belirsizlerin pe$inde olanlarlarla birlikte demesinler diye bu soytarilardan kendini uzak tutmak isteyen Ecevit'in bu taraklarda bezi yoktu.
En guzelini yine bekir Co$kun yazmi$:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/538 ... d=2&gid=61
Posted: Wed Nov 08, 2006 6:11 am
by Murat Kara
Mehmet Gorgen wrote:Murat Kara wrote:
. Oynadigi en onemli rol ise Turk solunu saga kaydirmadaki inanilmaz basarisi elbette. 'Demokratik Sol' kavramini ortaya atarak, o zamana kadar 'devrimci' sol olarak bilinen ve - benim arastirmalarima gore yanlis bir sekilde - Ataturk ilkeleri ile de bagdastirilan sol kavramina meydan okudu ve daha sonra bu konuda cok basarili oldu. Yani turk solunu, 2.enternasyonali hala devrimci olarak gorenlerin oldugu bir donemde 2.enternasyonalden mucadele ederek cok bilincli bir sekilde kopartmisti. Ozal 'devrimi' basariya ulastiktan sonra 28 Subat mudahelesi ile sistemin guvenilir bir elemani olarak basbakan olmasina izin verilmesi de bu yuzdendi elbette.
Valla Murat bey, 1 enternasyonel, 2. enternasyonel ilk kez sizden duyduğum şeyler. Devrimci lügatında kullanılan bizim bilmediğimiz şeyler mi? Bana sadece Atatürk devrimlerini öğrettiler de.
Sevgili Mehmet,
Turkiye nufusu 70 milyon olan bir ulke. Dunya nufusu ise 6 milyar civarinda. Tarih tabii ki bir tek Turk tarihinden olusmuyor. Turk tarihi bu obur 5 milyar 930 milyon civarindaki herifin/kadinin yarratigi tarihlerle de ici ice yasamak zorunda kalmis. Keske imkan olsa da kalmasaymis. Ama kalmis iste, kalmaya da devam ediyor. Yapacak bir sey yok.
Bir de tabii tarih sahnesinde olan buyuk olaylarda Turklerin payi nufusuna oranla buyuk olsa da nispeten kucuk sayilir.
Sadece 70 milyonun tarihini bilenler icin etrafa soyle bir bakmanin zamani gelmis de geciyor demektir. Tabii olaylari gercekten anlama ihtiyaci duyanlar icin bu boyle. Yoksa hepsi hikaye.
Bu nedenle (Cengiz'in pesin sansurunu de goz onune alarak) kisa bir liste yapayim sana:
1789-Fransiz devrimi (burjuva'nin yukselisi)
1848-Avrupa ayaklanmalari (isci ve ciftcilerin yukselisi)
1848-1854-Ayaklanmalarin bastirilmasi (burjuvanin yukselisi)
1. Enternasyonal (1848 ayaklanmalarinin tecrubeleri)
2. Enternasyonel (Devrimci Sosyal Demokrasinin dogusu)
1914 - Sosyal Demokrasinin ihaneti ve devrimciligi terki
3. Enternasyonel - 1924 oncesi (Lenin ve parti teorisi, iscilerin yukselisi)
3. Enternasyonel - 1924 sonrasi (Lenin'in olumu sonrasi Stalin ve burokrasinin yukselisi)
3. Enternasyonel - 1930larin basi (Stalin-Hitler pakti ve 3E'nin olumu)
4. Enternasyonel - 1936 (Stalin burokrasisine karsi Trotsky'nin savasi)
1950-1974 (burjuvanin yukselisi)
1974-1990lar (burjuvanin krizi, ekonomik krizler, kar marjinin azalmaya baslamasi)
2001-gunumuze (burjuvanin krizinin aciga cikmasi, ciplak militarizmin geri donusu)
Turkiye'de Ecevit'e kadar lafla da olsa 2.Enternasyonele bir baglilik soz konsuydu. Cengiz'in verdigi Baykal ornegi de o iste. CHP hala 2.Enternasyonele bagli oldugunu soyluyor. Ecevit ise 'Demokratik Sol' kavrami ile buna tamemen sirtini donmustu.
Tabii 2.Enternasyonel de bu arada Ecevit'den belki de daha cok saga kaydi. Gercekte ise 2.Enternasyonel 1914'de en guclu Alman bransi tarafindan 1.Dunya Savasina destek verilince olmus oldu cunku o savas dunyada emperyalist bir savas olarak goruluyordu.
Butun bunlar ilginc konular. Ecevit'in Turk tarihi icersindeki yeri, Turk tarihinin Dunya tarihi icersindeki yeriyle de ilgili bir bakima. Ecevit o acindan da incelenebilir. Vaktim ve bilgim olsa ben yapardim ama yok maalesef.
Bunlar epey derin konular tabii. Merakin varsa ozelden mesaj at bildigim kadariyla bilgilendirmeye calisirim.