G.Saray taraftarı vatan hainliğine devam ediyor...
Posted: Sun Aug 27, 2006 12:22 am
Buünkü karşılaşmanın bitiminden sonra ne yazılmış çizilmiş diye piyasadaki GS forumlarının bir kısmını turladım. ASY saha zemininin kepazeliği hakkında en çarpıcı konu başlığı "Galatasarayı" forumunda atılmıştı:
"Yönetimin takıma son hizmeti: Patates tarlası"
* * *
Geçen pazar akşamı Telegol'de Serhat Ulueren'in yaptığı Aziz Yıldırım röportajını izlerken, Fenerbahçe Başkanı'nın "Stadla ilgili bir sorununuz var mı?" sorusuna karşılık sarfettiği şu söz kulağıma takılmıştı: "Evet, var. Saha zemini çok bozuk, bu durum takıma zarar veriyor. Yakın zamanda yenileme çalışmalarına başlayacağız."
"Transferler neden yapılmadı, neden bu kadar beklendi?" diye FB yazarları haklı olarak feveran ederken, F.Bahçe yönetimi -kariyeri düşüte olmasına ve son gittiği iki takımda huzur bulamamasına rağmen- dünya piyasasında iyi tanınan, Sırp Milli Takımı'nda ve önce Gerets'in, sonra Hiddink'in çalıştırdığı PSV'de attığı gollerle isminden çokça söz ettirmiş Mateja Kezman'a imza attırdı. Bir diğer transfer Deivid'i bilemeyiz, hatta bileti kesilen Luciano'nun yerine sarı-lacivertli kadroya katılacağı söylenen Edu'nun ne denli üstdüzey oyuncu olup olmadıkları hakkında Brezilya ligini takip eden futbol otoriteleri fikir yürütecektir, mesele bu değil.
Fenerbahçe yönetimine baktığımızda, eleştirilecek yanlarını sıklıkla forumda vurguluyoruz ama dikkati çeken şey; kulüpte ya da takımda başgösteren sıkıntının farkına varıyorlar ve bu sorunlara kendi futbol bilgileri yettiğince çözüm bulmaya çalışıyorlar. Arada sırada hata yapıyorlar ama üstün körü bir bakışla ellerinden gelen çabayı ardına koymadıklarını söylemek mümkün.
Boğaz'ın öbür yakasındaki Hasnun Galip binasının "yetkili" isimleri ne çare üretiyorlar Galatasaray'ın mevcut sorunlarına?
Geçen sezon tüm olumsuz şartlara rağmen şu ya da bu şekilde şampiyon olundu. Bu, Galatasaray'ın sezon boyunca ligi futbol olarak domine ettiği demek değildi. Takımın, kadro darlığından ve teknik direktör zaaflarından kaynaklanan problemleri vardı, yine de finiş çizgisi şampiyon olarak geçilince tüm yanlışlıklar, sıkıntılar, sorunlar halının altına süpürüldü ve gerek Canaydın'ın, gerekse Adnan Polat'ın göğüs boşluklarını kabartan gereksiz bir özgüven kurulup kaldı. Gerets "kahraman hoca" oldu vs...
İlk acil ihtiyaç transferdi. Ön libero ve oyun kurucu mevkilerine oyuncu gerektiği aşikardı, Gerets bile basın mülakatlarında bu sıkıntıya dikkat çekiyordu. Nerdeyse tüm yaz ayı boyunca yönetimin ağzından şu cümleler düşmedi:
-Galatasaray taraftarı gönlünü ferah tutsun, takıma gereken takviyeleri yapacağız...
Takviye diye 33 yaşındaki futbolu unutmuş Okan ve Arjantin'den alınan ne olduğu belirsiz (Fakat 4 haftada anlaşıldı!) Carrusca alındı ve allanıp pullanıp taraftarın önüne "transfer" diye sunuldu. Oysa Gerets bile bu isimlerin kadroya katılışından yana değildi.
Bunun üzerine lige adım atılırken ve ligin ilk haftalarında kendilerine yöneltilen her transfer sorusuna "Galatasaray'ın ihtiyacı olan adamları alacağız..." yanıtları verildi, tıpkı geçen sene başındaki gibi sarı-kırmızılı taraftar hayali beklentilere gark edildi.
Spor sayfalarında geçen isimleri tek tek söylemeye gerek yok, hepiniz biliyorsunuz. Galatasaray taraftarının nerdeyse kulüp binasının önünde mendil açıp, "Allah rızası için doğru mevkiye doğru dürüst transfer" diye yalvartmadıkları kaldı...
Gelinen noktada, Bay Adnan Polat'ın maç çıkışında gazetecilere verdiği beyanat, durumun ne kadar içler acısı olduğunun ve 3. Canaydın yönetiminin de taraftarın umudunu paramparça etmede diğer ikisinin gerisinde kalmadığının göstergesi:
-Bizim ihtiyacımız defansif özelliği olan lider bir orta saha oyuncusuydu. Arzu ettiğimiz oyuncularla görüştük. Ancak hepsi İtalya ve İspanya'yı tercih ediyor. Transfer olabilir. Bir iki alternatifimiz bulunuyor. Mutabakata varırsak getiririz. Ancak, benim politikam genç oyunculara örnek teşkil eden lider bir oyuncu olması gerekiyor. Burada da birikimleri olan bir oyuncu olması lazım. Düşündüğümüz oyuncuları getirmek mümkün değil. Avrupa takımları alıyor. Transfer olmasa da dünyanın sonu değil. Ancak, yetişme döneminde birikimi olan bir oyuncunun içerde olması iyi olur diye düşünüyoruz.
-Bu takımla şampiyon olduk. Yeter ki takım olalım. Camia destekçimiz olsun. Fransa'da bize geleceği yönünde adı çıkan oyuncuyu kulübünün bırakması söz konusu değil.
-Taraftarlar Galatasaray için geliyor. Şampiyon takım için geliyor. Bir futbolcu için herkes geliyorsa şampiyon takıma haksızlık yapıyorlar.
* * *
Bütün bunlara, bir de saha zemininde başgösteren, patates tarlasını andıran felaket tablo eklenince, yönetimin Galatasaray'ın ihtiyaçlarını ne denli ciddiye aldığı(!) ortaya çıkıyor.
Ve kahrolası ağızlarıyla hala utanmadan "Taraftar stada gelmiyor, taraftar tribünleri doldurmuyor, taraftar takımına destek olmuyor..." diye milyonlarca boynu bükük insanın üzerine nefret kusmaya devam ediyorlar.
Taraftar bu gecekonduyu andıran leş stada niye gelsin? Taraftar, koltukları senerlerdir su yüzü görmemiş tribünlere niye rağbet etsin? Taraftar, Hakan'ların, Cihan'ların, Okan'ların, Hasan'ların narkozu verdiği bu hasta takımı niye izlesin? Gerets'in her hafta birbiri ardına yumurtladığı zırvalıkları görüp kahrolmak için mi?
Galatasaray'ın başına yönetici ve spor yazarı diye çöreklenenler... Siz uygun adım, kaleminizi elinize alıp, basın mensuplarının önünde ağzınızı açıp, "Galatasaray taraftarı vatan hainliğine devam ediyor" diye haykırın, yazın, gücünüz yettiğince!
Yıktığınız, mahvettiğiniz, hiçbir ilkesini, hiçbir değerini sağ bırakmadığınız Galatasaray'a en öldürücü hançer darbelerini saplamaya devam edin!
Ne de olsa bu memlekette "vatan hainliği" yapan birileri hep olacak...
"Yönetimin takıma son hizmeti: Patates tarlası"
* * *
Geçen pazar akşamı Telegol'de Serhat Ulueren'in yaptığı Aziz Yıldırım röportajını izlerken, Fenerbahçe Başkanı'nın "Stadla ilgili bir sorununuz var mı?" sorusuna karşılık sarfettiği şu söz kulağıma takılmıştı: "Evet, var. Saha zemini çok bozuk, bu durum takıma zarar veriyor. Yakın zamanda yenileme çalışmalarına başlayacağız."
"Transferler neden yapılmadı, neden bu kadar beklendi?" diye FB yazarları haklı olarak feveran ederken, F.Bahçe yönetimi -kariyeri düşüte olmasına ve son gittiği iki takımda huzur bulamamasına rağmen- dünya piyasasında iyi tanınan, Sırp Milli Takımı'nda ve önce Gerets'in, sonra Hiddink'in çalıştırdığı PSV'de attığı gollerle isminden çokça söz ettirmiş Mateja Kezman'a imza attırdı. Bir diğer transfer Deivid'i bilemeyiz, hatta bileti kesilen Luciano'nun yerine sarı-lacivertli kadroya katılacağı söylenen Edu'nun ne denli üstdüzey oyuncu olup olmadıkları hakkında Brezilya ligini takip eden futbol otoriteleri fikir yürütecektir, mesele bu değil.
Fenerbahçe yönetimine baktığımızda, eleştirilecek yanlarını sıklıkla forumda vurguluyoruz ama dikkati çeken şey; kulüpte ya da takımda başgösteren sıkıntının farkına varıyorlar ve bu sorunlara kendi futbol bilgileri yettiğince çözüm bulmaya çalışıyorlar. Arada sırada hata yapıyorlar ama üstün körü bir bakışla ellerinden gelen çabayı ardına koymadıklarını söylemek mümkün.
Boğaz'ın öbür yakasındaki Hasnun Galip binasının "yetkili" isimleri ne çare üretiyorlar Galatasaray'ın mevcut sorunlarına?
Geçen sezon tüm olumsuz şartlara rağmen şu ya da bu şekilde şampiyon olundu. Bu, Galatasaray'ın sezon boyunca ligi futbol olarak domine ettiği demek değildi. Takımın, kadro darlığından ve teknik direktör zaaflarından kaynaklanan problemleri vardı, yine de finiş çizgisi şampiyon olarak geçilince tüm yanlışlıklar, sıkıntılar, sorunlar halının altına süpürüldü ve gerek Canaydın'ın, gerekse Adnan Polat'ın göğüs boşluklarını kabartan gereksiz bir özgüven kurulup kaldı. Gerets "kahraman hoca" oldu vs...
İlk acil ihtiyaç transferdi. Ön libero ve oyun kurucu mevkilerine oyuncu gerektiği aşikardı, Gerets bile basın mülakatlarında bu sıkıntıya dikkat çekiyordu. Nerdeyse tüm yaz ayı boyunca yönetimin ağzından şu cümleler düşmedi:
-Galatasaray taraftarı gönlünü ferah tutsun, takıma gereken takviyeleri yapacağız...
Takviye diye 33 yaşındaki futbolu unutmuş Okan ve Arjantin'den alınan ne olduğu belirsiz (Fakat 4 haftada anlaşıldı!) Carrusca alındı ve allanıp pullanıp taraftarın önüne "transfer" diye sunuldu. Oysa Gerets bile bu isimlerin kadroya katılışından yana değildi.
Bunun üzerine lige adım atılırken ve ligin ilk haftalarında kendilerine yöneltilen her transfer sorusuna "Galatasaray'ın ihtiyacı olan adamları alacağız..." yanıtları verildi, tıpkı geçen sene başındaki gibi sarı-kırmızılı taraftar hayali beklentilere gark edildi.
Spor sayfalarında geçen isimleri tek tek söylemeye gerek yok, hepiniz biliyorsunuz. Galatasaray taraftarının nerdeyse kulüp binasının önünde mendil açıp, "Allah rızası için doğru mevkiye doğru dürüst transfer" diye yalvartmadıkları kaldı...
Gelinen noktada, Bay Adnan Polat'ın maç çıkışında gazetecilere verdiği beyanat, durumun ne kadar içler acısı olduğunun ve 3. Canaydın yönetiminin de taraftarın umudunu paramparça etmede diğer ikisinin gerisinde kalmadığının göstergesi:
-Bizim ihtiyacımız defansif özelliği olan lider bir orta saha oyuncusuydu. Arzu ettiğimiz oyuncularla görüştük. Ancak hepsi İtalya ve İspanya'yı tercih ediyor. Transfer olabilir. Bir iki alternatifimiz bulunuyor. Mutabakata varırsak getiririz. Ancak, benim politikam genç oyunculara örnek teşkil eden lider bir oyuncu olması gerekiyor. Burada da birikimleri olan bir oyuncu olması lazım. Düşündüğümüz oyuncuları getirmek mümkün değil. Avrupa takımları alıyor. Transfer olmasa da dünyanın sonu değil. Ancak, yetişme döneminde birikimi olan bir oyuncunun içerde olması iyi olur diye düşünüyoruz.
-Bu takımla şampiyon olduk. Yeter ki takım olalım. Camia destekçimiz olsun. Fransa'da bize geleceği yönünde adı çıkan oyuncuyu kulübünün bırakması söz konusu değil.
-Taraftarlar Galatasaray için geliyor. Şampiyon takım için geliyor. Bir futbolcu için herkes geliyorsa şampiyon takıma haksızlık yapıyorlar.
* * *
Bütün bunlara, bir de saha zemininde başgösteren, patates tarlasını andıran felaket tablo eklenince, yönetimin Galatasaray'ın ihtiyaçlarını ne denli ciddiye aldığı(!) ortaya çıkıyor.
Ve kahrolası ağızlarıyla hala utanmadan "Taraftar stada gelmiyor, taraftar tribünleri doldurmuyor, taraftar takımına destek olmuyor..." diye milyonlarca boynu bükük insanın üzerine nefret kusmaya devam ediyorlar.
Taraftar bu gecekonduyu andıran leş stada niye gelsin? Taraftar, koltukları senerlerdir su yüzü görmemiş tribünlere niye rağbet etsin? Taraftar, Hakan'ların, Cihan'ların, Okan'ların, Hasan'ların narkozu verdiği bu hasta takımı niye izlesin? Gerets'in her hafta birbiri ardına yumurtladığı zırvalıkları görüp kahrolmak için mi?
Galatasaray'ın başına yönetici ve spor yazarı diye çöreklenenler... Siz uygun adım, kaleminizi elinize alıp, basın mensuplarının önünde ağzınızı açıp, "Galatasaray taraftarı vatan hainliğine devam ediyor" diye haykırın, yazın, gücünüz yettiğince!
Yıktığınız, mahvettiğiniz, hiçbir ilkesini, hiçbir değerini sağ bırakmadığınız Galatasaray'a en öldürücü hançer darbelerini saplamaya devam edin!
Ne de olsa bu memlekette "vatan hainliği" yapan birileri hep olacak...