Page 1 of 1
Tenis-Federer-Yunan Bayrakları-Konstantinapol-Fatih
Posted: Mon Jan 30, 2006 4:26 pm
by Can Baysan
2006'nın tenisteki ilk Grand-Slam turnuvası olan Avustralya Açık, tek erkeklerde İsviçreli Roger Federer'in zaferiyle son buldu.
Önümüzdeki yıllara iyice damgasını vuracak ve "gelmiş geçmiş en iyiler" listesinin başında yer alacak gibi gözüken Federer, finalde Kıbrıs Rum Kesimi'nden Marcos Baghdatis'i yenerek kupaya uzandı.
İlginç olan ise; maçın oynandığı kortun tribünlerini, sanki stad tribünü gibi formalarla, bayraklarla, tezahüratlarla donatan Rumların, "Türk ordusu Kıbrıs'tan defol" ve "Konstantinapol Yunandır" gibi pankartları ve ellerindeki Yunan bayraklarını sergileyip durmasıydı.
TFF seçimlerinin içine siyaset girdi diye karaları bağlayaduralım; dünyanın öbür ucunda, bir Rumun oynadığı final kisvesi altında resmen gövde gösterisi yapıldı. Tribünleri "Hellas, Hellas" diye inletmekle kalmayıp, yıllardır savundukları "Kıbrıs Yunandır" tezlerini güçlendirme çabalarına sporu da alet ettiler. Spor arenasından bakınca, ortada KKTC diye birşey görünmüyor. Sadece koskoca duran bir "Kıbrıs Cumhuriyeti" gerçeği empoze edilmeye çalışılıyor.
Bu tip şeyler sırf Rumlara özgü değil elbette...
2002 yılında oynanan Fenerbahçe-Panathiniakos UEFA Kupası maçında da, Ş.Saraçoğlu Stadı'nın tribünlerinde koskocaman bir "Atının üstünde Fatih Sultan Mehmet" resimli pankartı açılmıştı; altında da şöyle yazıyordu: "İstanbul-since 1453"...
İki millet de olaya bu kısırlıkla yaklaştıkları sürece, Kıbrıs'taki halkların geleceği ortak bir paydada emin ellerde buluşturulamaz.
Posted: Tue Jan 31, 2006 12:02 am
by Burak Fenercioglu
Baghdatis ileride ne kadar kendini gelistirmeye gonullu olacaktir bilemem ama yetenekli bir oyuncu oldugu kesin... Vuruslarini gecen seneye oranla saatte 10km hizlandirdigi konusuldu final macinda. Bu kolay is degil!
Underdog olusu ona turnuva boyunca sevimli bakilmasina yol acti. Dogrudur. O da bu bakisi bosa cikarmayip iyi bir turnuva cikardi. Roddick'i cok rahat gecip Nalbandian'i 2-0 geriden gelip yenmek kolay isler degil. Karsisinda bana gore 'all-time best' Federer olmasa buyuk ihtimalle turnuvayi sampiyonlukla noktalayabilirdi de.
Tabi ki Rum halkinin da Turklerden farki yok, basariya, zafere aclar. Baghdatis'in bu gidisi herkesi costurmus. Rumu, Yunani ortak... Ben soyledigin turden pankartlar gormedim. Sadece geleneksel kiyafet giyen, surekli danseden rahatsiz bir herif vardi dikkatimi ceken.
Eger bu tarz pankartlar acmislarsa Rumlar, basariyi asiri sekilde millilestirmisler, cocugun basarisini baltalamislar demektir.
Posted: Wed Feb 01, 2006 1:14 am
by Can Baysan
Cumhuriyet gazetesi yazarı Ali Sirmen'in 31 Ocak tarihli yazısında değindiği olay, Türklerin uluslararası camiada lobi kurma ve hakkını arama bakımından, nasıl etkisiz ve takipsiz bir "politkasızlık" sergilediğini görme açısından çok canalıcı bir örnek içeriyordu.
Avustralya-Türkiye Dostluk Forumu YK Başkanı (bir Avustralyalı), bir roman yazmış. Kıbrıslı Türklerin çektikleri zorlukları konu alan bir roman. Yazdıktan sonra adam bir mektup gönderiyor KKTC ve Türkiye dışişleri yetkililerine, mektupta "Yalnızca posta ücreti karşılığı, kitabımdan 2000 adet ülkenize göndermeye hazırım" diyor kısaca... Bizim Türk yetkililer, adamcağıza zahmet edip de bir cevap yazmaya bile tenezzül etmiyorlar.
Düşünün; tecrit ve ambargolardan dolayı dünyayla bağlantısı kesilen Kıbrıs Türkleriyle ilgili, onların sesini, fikrini, yaşayışını yansıtan, konu alan bir roman yazılmış, yazarı açık açık diyor ki: "Telif filan istemem. Kitabı alın, dünyaya tanıtın, dünya Türkleri tanısın"... Bizimkilerin umurunda değil. Öte yandan; -Sirmen'in de belirttiği üzere- yabancılar, bir "Geceyarısı Ekspresi" filmini öyle bir kullanıyorlar ki; alnımıza yapışan damganın silinmesi için bir kuşağın değişmesi gerekiyor. Veyahut, bir tenis maçını öyle bir ulusal gövde gösterisi haline getiriyor ki; tüm dünya, -neredeyse- Kıbrıs'ta sadece Rum devletinin bulunduğunu, bunların tüm adayı temsil ettiklerini, Türklerinse orada sadece "işgalci" olarak yer kapladıklarını düşünecek hale geliyor, çünkü görüntü bu.
Batılı devletlerin bir bir "Ermeni Soykırımı"nı kabul etmeleri ve yasalaştırmalarına bizimkilerden bir Allah'ın kulu sesini çıkarmıyor, kaderimize razı oluyor; İsviçre'de "Soykırım savları bir yalandır" diyen Yusuf Halaçoğlu ve Doğu Perinçek saniyesinde gözaltına alınıyor, tık yok; öte yandan Türkiye'de Orhan Pamuk desteksiz bir iddiasından dolayı doğruluğu tartışılır bir yargılama sürecine tabii tutuluyor; Avrupalılar, dünyayı ayağa kaldırıyor, bizimkiler "kuzu". AB, hazırlık aşamasında kendi onay verdiği "yeni TCK"yı yerden yere vuruyor, yasalaşmadan önce basının yaptığı uyarılara oralı olmayan AKP hükümeti, bu kez, yasada eksiklikler olabileceğinden dem vurmaya başlıyor, AB yöneticilerinin "aba altından sopa" gösterdiğini görünce...
Aleyhimize planlanan ve uygulamaya konulan "ayak oyunları"na karşı, "tıp" oynamayı sürdürdükçe, daha çok ensemize vurup lokmamızı alırlar ağzımızdan...
Posted: Wed Feb 01, 2006 2:15 am
by Cengiz Akgun
Yurt di$inda ya$ayan biri olarak Dunya'nin dort bir ucuna kopek surusu gibi dagilmi$larla ba$ etmenin azinlikta olma dolayisiyla oldukca zor oldugunu gormem zor olmadi. Hele hele boyle ikinci ucuncu ku$aktan olup yarim yamalak olaylari bilenler elbette babalarindan analarindan duyduklari eski kinleri gudecekler. Bunlarla sava$acagiz diye filmlerde filan hayal mahsulu olaylara takilip bizi rencide ediyorlar diyerek bu tur olaylari devlet ve millet davasi yapmak ise abesle i$tigal etmek oluyor. Bunun yerine bu tur enerjiyi ulkede kulturlu, cagda$, ve egitimli insanlar olarak yeti$meye ve yeti$tirmeye onem vermeye kullanip ve olaylarin aslini tembellik yuzunden ondan bundan degil ara$tirarak ogrenerek once kendi halkini bilgilendirip sonrada da propaganda yapanlari susturmayi denemek lazim. Ama goruldu ki bir Isvicre macinda hala davarlik halktan cok yoneticiyim ya da futbolcuyum diye ortaya cikanlarin kanina i$lemi$. O zaman zor i$te bize iftira atiyorlar demek. I$te ortadasiniz; Teknik direktor yardimciniz kar$i oyuncaya tekme atiyor ve soyunma odasinda guvenlik kuvvetlerinin gozu onunde rakibi hastahanelik ediyorsunuz derler adama. Havalaninda marifet gibi Ceheneme ho$ geldiniz diye kar$ilarsaniz insanlari cehenemin zebanisi rolunude filmlerde, TV serilerinde filan size yaki$tirdiklarinda yuksunmemek gerekir. Yabancilari birakin bir tarafa. Once insanlar Turkiyede birbirlerine olan saygi ve sevgiyi ogrenecekler. Bir sirada iti$ip kaki$madan nasil durulur. Oto yolunu her tatil ve bayramda mezbahaya cevirmeden araba nasil surulur filan gibi konulardan yola cikmak lazim. Onu bunu taklit etmeden gerek sanat gerek spor ve gerekse bilim dalinda dort dortluk insan uretmeye ozen gosterecekler. Bu i$ once aileden ba$layacak. Ilk okulda ye$erecek universitede fidan verecek. Meyvesini de i$ hayatinda verecek ve tohumlarini da kendi ailelerini kurduklarinda sacacak. Bu dongunun gerisi kendiliginden gelir. Ama bu olmayip bugunku durum gibi sefillik ucubetlik cehalet kultursuzluk ve egitimsizlik bir mikrop gibi toplumu zehirleyip hasta ettikce yani odun gibi gelip odun gibi bu dunyadan gocmeye devam edildigi surece iftira bile olsa bu manzaraya ali$mak lazim. Onun icin statlarda spor salonlarinda adam gibi koltuga oturup onu bunu taciz ve tehdit etmeden spor olayini izleyip galip gelen rakip bile olsa alki$lamayi ve takdir etmeyi ogrenin derler once adama. Bu yapilmadigi surece Geceyarisi Ekspresi de cevrilir Ku$luk ya da Seher Vakti Otobusu de.