Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Moderator: Staff
-
- Posts: 173
- Joined: Fri Nov 05, 2010 2:06 am
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Eskiden olsa Ismail gibi yazarlar atesledikleri fitille forumlari yangin yerine cevirirlerdi, bir anda burada 2 online varsa 50ye kadar cikardi.
Simdi artik kimse kimsenin dedigini takmiyor, atar gider yapani blokluyor gidiyor.
Sunu sormaya calisiyorum, blok/yoksay artik adi neyse tusu nerde
Simdi artik kimse kimsenin dedigini takmiyor, atar gider yapani blokluyor gidiyor.
Sunu sormaya calisiyorum, blok/yoksay artik adi neyse tusu nerde
-
- Posts: 1279
- Joined: Tue Oct 22, 2002 11:38 pm
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Yazmayayım dedim ama yazılmayacak gibi de değil. Önemli olaylar cereyan etmekte. Bu olayları anlamanın en iyi yolu sakin kafa ile toplumun dinamiğini incelemek ile mümkün olabilir sadece. Bu yapılmaz ise iş kafa göz yarmaya varır sonunda. Yani dejenere olur.
Bu forum bu yazı için doğru bir forum değil. Ama böyle kendisine ayrılmış sayfalardan kaçıp taa buradaki futbol sayfasına taştığına göre, konu buradakilerin bile dikkatini çekmiş demek ki. Bu bile başlı başına olayların ne boyutta olduğunu gösteriyor.
Peki olaylar neden ve nasıl önemli? Buraya sığdırabilmek için bir kaç açı belirlemekte fayda var. Açılardan bir tanesi hükümetin açısı, diğeri protestocuların açısı, ulusal sermayenin açısı, uluslararası sermayenin açısı ve nihayet bütün bu olayları sessizce izlemekte olan halkın açısı. Bütün bu açılara eğilmek gerekir ancak burada bunu yapmak biraz ağır kaçacağı için, burayı okuyacakların ilgisini çekecek açıları ele alayım ben. Yani hükümetin ve protestocuların açısını.
Hükümetin açısından bakıldığında, olayları anlamak mümkün değil onlar için. Kendilerini son on yıldır ülke ekonomisini üçe katlamış, demokratik olmayan ve ülkenin başındaki en büyük demoklesin kılıcını yani darbe kültürünü ezmiş, ülke ekonomisini dünya ekonomisine entegre etmiş, yasaları uygulama konusunda çok olmasa da bir düzen ve ciddiyet kurmaya çalışmış, bunları yaparken dik duruş sergilemiş ve her önüne gelenle yatağa girmemiş bir hükümet olarak gördükleri için bu olayların neden patlak verdiğini anlamaları zaman alacaktır.
Bunun ana nedeni olarak bu gelişmeleri yaparken iki çelişkili dinamiği birbirinden ayırt edemeyişi gösterilebilir. Bu dinamiklerden birincisi bu süreçte uygulanan politikaların Türkiye'deki orta sınıfı büyütmesidir. Orta sınıf büyürken beklentileri de büyür. İkinci dinamik ise aynı politikaların alt sınıfların ümğünü sıkmasıdır. İşverene sağlanan serbestlik, özelleştirmeler ve devletin kararlı bir şekilde, yargısı ile, yasama gücüyle ve hükümeti ile iş adamının arkasında durmasıdır. Bunun sonucu olarak bu gün günde 12-13 saat çalışan insanlar babalarının emekli maaşı kadar kazanamamaktadır.
Orta sınıfın büyümesi 2008 krizi ile durma noktasına geldi. Daha sonraki yıllarda bir küçülme bile olmuş olabilir. Batı ülkelerinde bu durum çok daha vahim yaşanıyor ancak AKP'nin sıcak para politikası ve tüm batılı ülkelerinin para basma politikaları Türkiye'nin şu ana kadar çok da etkilenmemesini sağladı denilebilir.
Orta sınıf üzerindeki bu baskı şimdi kendisini tıpkı batıdaki Occupy orta sınıf hareketlerinde yaşandığı gibi bir patlama olarak gösterdi. Elbette burada gösterilere katılan herkesin orta sınıf olduğunu söylemek saçmalık olur. Hareketin karekterini anlamak için liderliğine ve o liderlerin kulak verdiği kesime bakmak gerekir. Bu hareketin liderlik mücadelesini sanatçılar, avukatlar, doktorlar vs kazanmış görünüyor şu ana kadar. Çarşının bu konudaki hamleleri ise çok ilginç. Her ne kadar siyasi olarak eğitimsizlik olsa bile Çarşı yapısı gereği bir işçi sınıfı örgütü sayılabilir. Bu kadarcık bir işçi sınıfı katılımı bile gösterileri dinamik ve ilginç hale getiriverdi. Hatta başlangıçta tüm taraftarlar birleşiverdi doğal olarak. Bu konuda buraya birşeyler yazmıştım daha önce. Şimdi aradım buldum: viewtopic.php?f=2&t=4996&start=15
Elbette orta sınıf laubaliliği işin içinde olduğu için Çarşı gurubu da sonunda lay lay lom yapmakla yetindi. Bu arada UltrAslan'ın ve Genc FB'lilerin tutumları da kafa yapılarının ne durumda olduğunu ortaya koydu.
Bu laubaliliğin nedeni ise toplumu 30 yıldır etkisi altında tutan post modern ideoloji. Yani kişinin toplumdan bağımsız bir atom gibi davranabileceğini iddia eden ve kişiye sahip olduğundan daha fazla güç ithaf eden ideoloji. Bu konuya girersem çıkamam. O nedenle pas geçeyim. Şunu söylemekle yetineyim. Burada arada sırada rastladığım gibi bu hareketin "siyasi" bir hareket olmadığı iddia ediliyor. "Eylem yapıyorum ama siyaset yapmıyorum" demek "yumruk atıyorum ama hiç bir amacım yok" demek ile aynı. Bir amaç varsa siyaset de var olur. Kabul etsen de etmesen de. Çünkü siyaset kendi çıkarlarını organize olarak savunma sanatıdır.
Yine hükümetin açısından bakıldığında şunu da söylemek mümkün. Bu günün liderleri post modern zamandan gelmiyorlar. Mücadelenin keskin yaşandığı, siyasetin ciddi bir uğraş olduğu, sokakta gencecik insanların katledildiği bir dönemden geliyorlar. Böyle bir siyasi kadronun karşısına lay lay lom mantığıyla, entellektüel ve organizasyon olarak hazırlıksız çıkmak ve siyaset yapmaya çalışmak, Muhammed Ali'ye sokakta yumruk atmak ile aynı anlama gelir.
Şimdi geleyim protestocuların açısına. Gerçi zaten gelmiş oldum o açıya üst paragrafda. Protestolar her zaman olduğu gibi küçük sayılabilecek bir olay nedeniyle patlak verdi. Ancak protestocuların olayların nasıl oldu da böyle hemen büyüdüğünü kavrayabildiklerini zannetmiyorum. Tıpkı hükümet gibi onlar da şaşkınlıkla izlediler olayların tırmanışını muhtemelen. Toplum dinamiğini tane tane analiz eden bir liderlikten yoksun oldukları ortada. Daha düne kadar başbakanın karşısına kimi çıkaracaklarına karar vermekte zorlandılar. Sonunda başbakanın canını sıkmayacak, olayların üzerini örtme eğilimli bir liderlik çıktı ortaya çıka çıka. Dağ fare doğurdu yani.
Protestocular açısından bakıldığında olayların bir anlık patlama olduğu açık. Ancak o protesto gösterisi orta çaplı bir ayaklanmaya dönüşünce, ayaklanmaya katılan kitlelerin beklentileri protesto liderlerini baskı altına almakta. Beklentiler büyümekte. Bu kitleler sadece orta sınıf değil, alt sınıfları da içermekte. Bugün tencere, tavayı küçümseyenler (ki boş tencere gelir eşitsizliğini de simgelemektedir) yarın karşılarında organize olmuş halk kitlelerini görürler. O nedenle tecrübesi olan bu iktidarın, tencere tavalı gösterilerden, molotof kokteyli, havai fişekli gösterilere göre çok saha fazla dikkat edeceğini söylemek yerinde olur. Ancak iktidar çok iyi bilmektedir ki orta sınıf liderlik, alt sınıfların isteklerini bastırmak için her şeyi yapacak. Zaten bir çok yazarın "artık yeter tadında bırakın" tavsiyesi yapması da boşuna değil. Öyle ki, halk da oluşan beklentileri azaltabilmek için dejenere olmuş sendika liderleri bile harekete geçip kıytırıktan grevlere işçi sınıfının havasını almaya çalıştılar.
Öyle ya da böyle, bu olaylar çok şeyi değiştirdi bile. Öncelikle, yurt içinde AKP'nin sarsılmaz olduğu, Erdoğan'ın her istediğini yapabileceği yalanı tüm çıplaklığıya ortaya çıktı. Muhtemelen başkanlık sistemi bu nedenle engellenecek. Çin'in son zamanlarda yaptığı gibi Türkiye'nin kalkınmasını alt yapı projeleri ıle (sıcak para desteği sayasende) gerçekleştirmeyi hayal eden ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirirken bir çok zengin müteahhit yaratan AKP'nin projelerini yapabilmesi için gereken ortam bir nebze de olsa zehirlenmiş oldu. Ayrıca, Türkiye'deki gençlik ilk ciddi siyasi tecrübesini edinmiş oldu. Gelecekti siyasi strejilerinin içersine sadece gaz maskesi değil, kendileri gibi yoksul ortamdan gelen polisler ile diyaloğa girdikleri anları hatırlayarak, o polisleri ileride nasıl kendi taraflarına çekebileceklerini de alacaklarından ve bu durumu yönetmeyi öğreneceklerinden eminim.
Yurt dışında ise... (Derken yemek vakti geldi ve zaten yazı da çok uzun oldu) Sonra yazmaya devam etmeye çalışırım.
Bu forum bu yazı için doğru bir forum değil. Ama böyle kendisine ayrılmış sayfalardan kaçıp taa buradaki futbol sayfasına taştığına göre, konu buradakilerin bile dikkatini çekmiş demek ki. Bu bile başlı başına olayların ne boyutta olduğunu gösteriyor.
Peki olaylar neden ve nasıl önemli? Buraya sığdırabilmek için bir kaç açı belirlemekte fayda var. Açılardan bir tanesi hükümetin açısı, diğeri protestocuların açısı, ulusal sermayenin açısı, uluslararası sermayenin açısı ve nihayet bütün bu olayları sessizce izlemekte olan halkın açısı. Bütün bu açılara eğilmek gerekir ancak burada bunu yapmak biraz ağır kaçacağı için, burayı okuyacakların ilgisini çekecek açıları ele alayım ben. Yani hükümetin ve protestocuların açısını.
Hükümetin açısından bakıldığında, olayları anlamak mümkün değil onlar için. Kendilerini son on yıldır ülke ekonomisini üçe katlamış, demokratik olmayan ve ülkenin başındaki en büyük demoklesin kılıcını yani darbe kültürünü ezmiş, ülke ekonomisini dünya ekonomisine entegre etmiş, yasaları uygulama konusunda çok olmasa da bir düzen ve ciddiyet kurmaya çalışmış, bunları yaparken dik duruş sergilemiş ve her önüne gelenle yatağa girmemiş bir hükümet olarak gördükleri için bu olayların neden patlak verdiğini anlamaları zaman alacaktır.
Bunun ana nedeni olarak bu gelişmeleri yaparken iki çelişkili dinamiği birbirinden ayırt edemeyişi gösterilebilir. Bu dinamiklerden birincisi bu süreçte uygulanan politikaların Türkiye'deki orta sınıfı büyütmesidir. Orta sınıf büyürken beklentileri de büyür. İkinci dinamik ise aynı politikaların alt sınıfların ümğünü sıkmasıdır. İşverene sağlanan serbestlik, özelleştirmeler ve devletin kararlı bir şekilde, yargısı ile, yasama gücüyle ve hükümeti ile iş adamının arkasında durmasıdır. Bunun sonucu olarak bu gün günde 12-13 saat çalışan insanlar babalarının emekli maaşı kadar kazanamamaktadır.
Orta sınıfın büyümesi 2008 krizi ile durma noktasına geldi. Daha sonraki yıllarda bir küçülme bile olmuş olabilir. Batı ülkelerinde bu durum çok daha vahim yaşanıyor ancak AKP'nin sıcak para politikası ve tüm batılı ülkelerinin para basma politikaları Türkiye'nin şu ana kadar çok da etkilenmemesini sağladı denilebilir.
Orta sınıf üzerindeki bu baskı şimdi kendisini tıpkı batıdaki Occupy orta sınıf hareketlerinde yaşandığı gibi bir patlama olarak gösterdi. Elbette burada gösterilere katılan herkesin orta sınıf olduğunu söylemek saçmalık olur. Hareketin karekterini anlamak için liderliğine ve o liderlerin kulak verdiği kesime bakmak gerekir. Bu hareketin liderlik mücadelesini sanatçılar, avukatlar, doktorlar vs kazanmış görünüyor şu ana kadar. Çarşının bu konudaki hamleleri ise çok ilginç. Her ne kadar siyasi olarak eğitimsizlik olsa bile Çarşı yapısı gereği bir işçi sınıfı örgütü sayılabilir. Bu kadarcık bir işçi sınıfı katılımı bile gösterileri dinamik ve ilginç hale getiriverdi. Hatta başlangıçta tüm taraftarlar birleşiverdi doğal olarak. Bu konuda buraya birşeyler yazmıştım daha önce. Şimdi aradım buldum: viewtopic.php?f=2&t=4996&start=15
Elbette orta sınıf laubaliliği işin içinde olduğu için Çarşı gurubu da sonunda lay lay lom yapmakla yetindi. Bu arada UltrAslan'ın ve Genc FB'lilerin tutumları da kafa yapılarının ne durumda olduğunu ortaya koydu.
Bu laubaliliğin nedeni ise toplumu 30 yıldır etkisi altında tutan post modern ideoloji. Yani kişinin toplumdan bağımsız bir atom gibi davranabileceğini iddia eden ve kişiye sahip olduğundan daha fazla güç ithaf eden ideoloji. Bu konuya girersem çıkamam. O nedenle pas geçeyim. Şunu söylemekle yetineyim. Burada arada sırada rastladığım gibi bu hareketin "siyasi" bir hareket olmadığı iddia ediliyor. "Eylem yapıyorum ama siyaset yapmıyorum" demek "yumruk atıyorum ama hiç bir amacım yok" demek ile aynı. Bir amaç varsa siyaset de var olur. Kabul etsen de etmesen de. Çünkü siyaset kendi çıkarlarını organize olarak savunma sanatıdır.
Yine hükümetin açısından bakıldığında şunu da söylemek mümkün. Bu günün liderleri post modern zamandan gelmiyorlar. Mücadelenin keskin yaşandığı, siyasetin ciddi bir uğraş olduğu, sokakta gencecik insanların katledildiği bir dönemden geliyorlar. Böyle bir siyasi kadronun karşısına lay lay lom mantığıyla, entellektüel ve organizasyon olarak hazırlıksız çıkmak ve siyaset yapmaya çalışmak, Muhammed Ali'ye sokakta yumruk atmak ile aynı anlama gelir.
Şimdi geleyim protestocuların açısına. Gerçi zaten gelmiş oldum o açıya üst paragrafda. Protestolar her zaman olduğu gibi küçük sayılabilecek bir olay nedeniyle patlak verdi. Ancak protestocuların olayların nasıl oldu da böyle hemen büyüdüğünü kavrayabildiklerini zannetmiyorum. Tıpkı hükümet gibi onlar da şaşkınlıkla izlediler olayların tırmanışını muhtemelen. Toplum dinamiğini tane tane analiz eden bir liderlikten yoksun oldukları ortada. Daha düne kadar başbakanın karşısına kimi çıkaracaklarına karar vermekte zorlandılar. Sonunda başbakanın canını sıkmayacak, olayların üzerini örtme eğilimli bir liderlik çıktı ortaya çıka çıka. Dağ fare doğurdu yani.
Protestocular açısından bakıldığında olayların bir anlık patlama olduğu açık. Ancak o protesto gösterisi orta çaplı bir ayaklanmaya dönüşünce, ayaklanmaya katılan kitlelerin beklentileri protesto liderlerini baskı altına almakta. Beklentiler büyümekte. Bu kitleler sadece orta sınıf değil, alt sınıfları da içermekte. Bugün tencere, tavayı küçümseyenler (ki boş tencere gelir eşitsizliğini de simgelemektedir) yarın karşılarında organize olmuş halk kitlelerini görürler. O nedenle tecrübesi olan bu iktidarın, tencere tavalı gösterilerden, molotof kokteyli, havai fişekli gösterilere göre çok saha fazla dikkat edeceğini söylemek yerinde olur. Ancak iktidar çok iyi bilmektedir ki orta sınıf liderlik, alt sınıfların isteklerini bastırmak için her şeyi yapacak. Zaten bir çok yazarın "artık yeter tadında bırakın" tavsiyesi yapması da boşuna değil. Öyle ki, halk da oluşan beklentileri azaltabilmek için dejenere olmuş sendika liderleri bile harekete geçip kıytırıktan grevlere işçi sınıfının havasını almaya çalıştılar.
Öyle ya da böyle, bu olaylar çok şeyi değiştirdi bile. Öncelikle, yurt içinde AKP'nin sarsılmaz olduğu, Erdoğan'ın her istediğini yapabileceği yalanı tüm çıplaklığıya ortaya çıktı. Muhtemelen başkanlık sistemi bu nedenle engellenecek. Çin'in son zamanlarda yaptığı gibi Türkiye'nin kalkınmasını alt yapı projeleri ıle (sıcak para desteği sayasende) gerçekleştirmeyi hayal eden ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirirken bir çok zengin müteahhit yaratan AKP'nin projelerini yapabilmesi için gereken ortam bir nebze de olsa zehirlenmiş oldu. Ayrıca, Türkiye'deki gençlik ilk ciddi siyasi tecrübesini edinmiş oldu. Gelecekti siyasi strejilerinin içersine sadece gaz maskesi değil, kendileri gibi yoksul ortamdan gelen polisler ile diyaloğa girdikleri anları hatırlayarak, o polisleri ileride nasıl kendi taraflarına çekebileceklerini de alacaklarından ve bu durumu yönetmeyi öğreneceklerinden eminim.
Yurt dışında ise... (Derken yemek vakti geldi ve zaten yazı da çok uzun oldu) Sonra yazmaya devam etmeye çalışırım.
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Eski tüfeklerin yuvaya döndüğünü görmek güzel...
Madem öyle,
Soros saplantılı solcularımız, işlerin arkasından Soros çıkarsa, Sorosun Çocukları aslında bizmişiz mi diyecekler?
At izi it izine karışmış.
Lakin eyleme (aslında işgale) devam kararı, kendi davalarına zarar verecek. Algının kolay değiştiği bir dünyadayız. Bugün Tayyip’e boyun eğdirdik, zafer bizim diyebilirlerdi. İllegal örgütlerin kamuflajı olmaya devam ederlerse, kurunun yanında yanan yaş odun olacaklar.
Madem öyle,
Soros saplantılı solcularımız, işlerin arkasından Soros çıkarsa, Sorosun Çocukları aslında bizmişiz mi diyecekler?
At izi it izine karışmış.
Lakin eyleme (aslında işgale) devam kararı, kendi davalarına zarar verecek. Algının kolay değiştiği bir dünyadayız. Bugün Tayyip’e boyun eğdirdik, zafer bizim diyebilirlerdi. İllegal örgütlerin kamuflajı olmaya devam ederlerse, kurunun yanında yanan yaş odun olacaklar.
-
- Posts: 4210
- Joined: Thu Oct 24, 2002 9:29 am
- Location: Bursa-TR
- Contact:
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Aslinda buyuk bir cogunluk forumu okuyor ama yazmiyor.Olsun bu da iyi. Twitter gibi cok dinamik bir arac varken bu tarz forumlarin hala ayakta kalmasi hem okuyani hem yazanindan dolayi.
Gezi olayinin analizi derinligince yapilmali, atlar-itlere sigdirmak, gecmisi yorumlayamamak gelecegi gorememek gibi ...
Akepe'ye oy vermemis olsamda RTE ve yanindaki toplasan sayisi 30u gecmeyecek saksakcisi ya bu sureci iyi degerlendirecek oz elestiri yapacak (ki hic umudum yok) yada degisimin altinda kalacak.
Bakmayin siz o genclik kollari felan hikaye, Akepe nin tabani kendisinin degil zaten, Erbakan 60 yasinda felan olsa ve yasasaydi bunlar su an hala el etek opuyorulardi.
Ama bu surecin en zararda olani KILICDAROGLU ve CHP, artik nasil toplarlar bilmiyorum.
Belki statukoyu yikip yeni sol ve sag partiler lazim bize, hatta ve hatta yeni liderler. Daha ilimli daha birlestirici, TV de gormekten zevk alacagin, kanal degistirmek istemeyecegin yuzler.
7 yasindaki oglum TV de RTE yi gorunce "bu adam niye hep sinirli baba ? " diye sordu.
Cevap veremedim
Gezi olayinin analizi derinligince yapilmali, atlar-itlere sigdirmak, gecmisi yorumlayamamak gelecegi gorememek gibi ...
Akepe'ye oy vermemis olsamda RTE ve yanindaki toplasan sayisi 30u gecmeyecek saksakcisi ya bu sureci iyi degerlendirecek oz elestiri yapacak (ki hic umudum yok) yada degisimin altinda kalacak.
Bakmayin siz o genclik kollari felan hikaye, Akepe nin tabani kendisinin degil zaten, Erbakan 60 yasinda felan olsa ve yasasaydi bunlar su an hala el etek opuyorulardi.
Ama bu surecin en zararda olani KILICDAROGLU ve CHP, artik nasil toplarlar bilmiyorum.
Belki statukoyu yikip yeni sol ve sag partiler lazim bize, hatta ve hatta yeni liderler. Daha ilimli daha birlestirici, TV de gormekten zevk alacagin, kanal degistirmek istemeyecegin yuzler.
7 yasindaki oglum TV de RTE yi gorunce "bu adam niye hep sinirli baba ? " diye sordu.
Cevap veremedim
TRUST GALATASARAY
MGC
MGC
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Cok uzun sinif analizleri yapmaga falan gerek yok bence. Bir ulkenin basbakani '53 sunni vatandasimiz sehit oldu' diyerek ayirimcilik yapiyorsa bu is bitmistir. Kendisi Alevileri dusman goruyor, muhalefeti dusman goruyor, beyni demokrasinin d'sinden anlayamiyor. Birikimi de yok zaten. Kin kusan sinir kupu birisi. Yillar once dedikleri 'demokrasi bir aractir' duraga gelince o aractan inilir' diyerek ne oldugunu ortaya koymustur. Degismedigini itiraf ediyor degisemez zaten degismek icin dusunmek gerekir. Bu ulkenin bit kadar beyni olmayan sozum ona solculari Oya Baydarlar Murat Belgeler falan kendisine zamaninda destek olarak ne kadar ongorusuz ve cahil olduklarini ortaya koymusllardir. Bu ulke solcusunun en buyuk cehaleti bati kavramlari ile Turkiye'yi anlatmaga calismalardir. Sinif kavramini kullanmaga bayiliyorlar oysa hangi sinif hangi sinif bilnci var. Niyazi Berkes'i okumalarinda yarar var solcu gecinen bir yigin saskinin ozellikle Oya Baydar, Ahmet Insel, Murat Belge gibi tiplerin. Ya da Vittfogel'in dogu usulu despotizm kitabini. Bu iki yazari okumadan iste boyle sinif minif gibi kavramlarla Turkiye gibi bir dogu toplumunu anlatmaga calisirlar ve 1923 degisimini kucuk gorup Ataturk'u karalama cabasina giderler tek parti donemi diye. Kendi sictiklari boktu yetmez ama evet. Yarginin hali ortada. Akillari basmaz kiclari sakiz cigner, aydinim diye TV'lerde boy gosterirler. Bugunku durumda en buyuk hata onlarda, normalde ustune bahsetmege bile degmez bir zavalliyi nerelere getirdiler.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Posts: 173
- Joined: Fri Nov 05, 2010 2:06 am
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Basbakanin yukarida dedigine inanamadim.Erdoğan, eylemlerini sürdüren protestoculara 'Gezi Parkı'nı boşaltın, yoksa bu ülkenin güvenlik güçleri boşaltmasını bilir' diye seslendi.
Erdogan ayni Aziz Yildirim gibi davraniyor.
Ulkenin huzurunu, menfaatini dusunen biri bunun tam tersini soyler, soylemeliydi.
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Şu an mecidiyeköyde 8-10 yaşındaki çocukları “tayyip istifa” diye bağırtıyorlar tencere tava eşliğinde.
Keşke adam olsaydınız da bu kadar düşmezdiniz.
Keşke adam olsaydınız dayabancı basına bel bağlamazdınız,
Keşke adam olsaydınız da 2 ağacı bahane edip kan akmasına yol açmazdınız,
Keşke adam olsaydınız ki değilsiniz, ruhunuzu şeytana satmazdınız!
Keşke adam olsaydınız da bu kadar düşmezdiniz.
Keşke adam olsaydınız dayabancı basına bel bağlamazdınız,
Keşke adam olsaydınız da 2 ağacı bahane edip kan akmasına yol açmazdınız,
Keşke adam olsaydınız ki değilsiniz, ruhunuzu şeytana satmazdınız!
-
- Posts: 39
- Joined: Wed Jul 25, 2012 5:37 pm
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Bu adam degismez, degisemez, cünkü patolojik bir hal almis. Bunun bilimsel aciklamasini nöropsikolog Prof. Ian Robertson getirmis.
"İktidar ve başarı, insan beyninde değişime neden olabilen en önemli iki uyarıcı olarak biliniyor. Hiçbir insan beyni bu iki uyarıcının, bu denli yoğun dozda alınmasından sonra sağlıklı ve rasyonel kalamaz."
"Bu iktidar sarhoşluğunun beyin üzerindeki etkileri, kokainin yarattığı etkilere çok benziyor. Her ikisi de beynin fonksiyonlarında radikal değişimlere sebep oluyor ve beyinde bulunan "mükâfat" bölümüne gönderilen dopamin hormonunun aktivitesini arttırıyor. Bu değişimler aynı zamanda beyin zarını da etkiliyor ve düşünme yetisinde hasara neden oluyor."
"Beyinde yaşanan bu süreçler insanı daha benmerkezci, daha kaygısız ve daha az kendini sorgulayan biri haline getiriyor ve bunların sonucunda tehlike ve yanlışları algılama kabiliyetini zayıflatıyor. Bütün bunlar bir liderin kendi kendini sabote etmesine yol açıyor. Zıtlaşma ve karşıt görüşlerden doğan anlaşmazlıklara karşı daha sabırsız ve asabi bir hale getiriyor. Bu durum, Erdoğan'ın eylemcilere yönelik agresif ve inatçı tavırlarında açıkça görülüyor."
"İktidar olmak, vazgeçilmezlik duygusunu besler. Ülkenin kaderinde çok kritik bir rol oynadıklarına inanan liderler, koltuklarını korumak için çoğu kez ülkeyi kasıp kavurmuştur."
Türkcesi http://t24.com.tr/haber/basbakanin-send ... yor/231986
Ingilizcesi http://www.thewinnereffect.com/
"İktidar ve başarı, insan beyninde değişime neden olabilen en önemli iki uyarıcı olarak biliniyor. Hiçbir insan beyni bu iki uyarıcının, bu denli yoğun dozda alınmasından sonra sağlıklı ve rasyonel kalamaz."
"Bu iktidar sarhoşluğunun beyin üzerindeki etkileri, kokainin yarattığı etkilere çok benziyor. Her ikisi de beynin fonksiyonlarında radikal değişimlere sebep oluyor ve beyinde bulunan "mükâfat" bölümüne gönderilen dopamin hormonunun aktivitesini arttırıyor. Bu değişimler aynı zamanda beyin zarını da etkiliyor ve düşünme yetisinde hasara neden oluyor."
"Beyinde yaşanan bu süreçler insanı daha benmerkezci, daha kaygısız ve daha az kendini sorgulayan biri haline getiriyor ve bunların sonucunda tehlike ve yanlışları algılama kabiliyetini zayıflatıyor. Bütün bunlar bir liderin kendi kendini sabote etmesine yol açıyor. Zıtlaşma ve karşıt görüşlerden doğan anlaşmazlıklara karşı daha sabırsız ve asabi bir hale getiriyor. Bu durum, Erdoğan'ın eylemcilere yönelik agresif ve inatçı tavırlarında açıkça görülüyor."
"İktidar olmak, vazgeçilmezlik duygusunu besler. Ülkenin kaderinde çok kritik bir rol oynadıklarına inanan liderler, koltuklarını korumak için çoğu kez ülkeyi kasıp kavurmuştur."
Türkcesi http://t24.com.tr/haber/basbakanin-send ... yor/231986
Ingilizcesi http://www.thewinnereffect.com/
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
İstanbul hastanelerinde yer kalmamış,
Binlerce hasta varmış,
TOMA’lardan fışkırtılan sularda kimyasal maddeler varmışş,
15-20 gün önce twitter’dan yayılan yalanlarla çok sayıda safdirik vatandaş gece vakti sokaklara dökülüp kafa ütüledi.
Aynı terane aynı dümen şu an yine tekrar ediliyor. Bu kadar gerizekalının bir arada bulunabilmesi ayrı konuda yarın sınavı olan milyonlarca genç var. Biraz adam olsanızda kuru gürültünüzü yarına erteleseniz olmaz mı?
Binlerce hasta varmış,
TOMA’lardan fışkırtılan sularda kimyasal maddeler varmışş,
15-20 gün önce twitter’dan yayılan yalanlarla çok sayıda safdirik vatandaş gece vakti sokaklara dökülüp kafa ütüledi.
Aynı terane aynı dümen şu an yine tekrar ediliyor. Bu kadar gerizekalının bir arada bulunabilmesi ayrı konuda yarın sınavı olan milyonlarca genç var. Biraz adam olsanızda kuru gürültünüzü yarına erteleseniz olmaz mı?
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Kesinlikle katılıyorum. Akli melekelerini tamamen yitirmiş gibi görünüyor. Mayıs 1945'e doğru giden Hitler'den hiçbir farkı kalmadı artık olayın. Garip olan tek şey; hala kendisini savunabilen, aynı dili konuşan iktidar sözcülerinin varlığı. Savaşın sonlarına doğru galip gelmenin imkansız olduğunu gören herkes, en yakın kurmayları dahi Hitler'in tamamen bilincini yitirmiş olduğunda hemfikirdi. Tıptaki karşılığına tam olarak ne denk düşer bilemem, ama çok ağır bir psikoz yaşadığı neredeyse kesin. Ruh hastalığı belirtileri bunlar artık başka siyasi miyasi izaha gerek yok. Hiç kimse konuşmuyor ama çocukluğunun araştırılması lazım. Alfred Adler, çocukluğun insanın kişilik yapısındaki etkisinin önemine çok fazla dikkat çekmiştir.Tokat Baris wrote:Bu adam degismez, degisemez, cünkü patolojik bir hal almis. Bunun bilimsel aciklamasini nöropsikolog Prof. Ian Robertson getirmis.
-
- Posts: 173
- Joined: Fri Nov 05, 2010 2:06 am
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Yarina universite sinavi varmis.
Basbakan bile yarina kadar muhlet vermisken hangi adi hangi serefsiz bu aksam bu olaylarin cikmasini sagladi ise allahindan bulsun. Bu cocuklara yazik degil mi, daha gencecikler kanlari kayniyor, TV izletmesen sesleri duyacaklar, kulaklarina bisey takip sesleri duymasalar kalpleri kut kut atacak.
Yaziklar olsun.
Sebebi kimse vali mali defolsun gitsin.
Basbakan bile yarina kadar muhlet vermisken hangi adi hangi serefsiz bu aksam bu olaylarin cikmasini sagladi ise allahindan bulsun. Bu cocuklara yazik degil mi, daha gencecikler kanlari kayniyor, TV izletmesen sesleri duyacaklar, kulaklarina bisey takip sesleri duymasalar kalpleri kut kut atacak.
Yaziklar olsun.
Sebebi kimse vali mali defolsun gitsin.
-
- Posts: 1279
- Joined: Tue Oct 22, 2002 11:38 pm
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
İlginç, Taksim Dayanisma halktan gelen baskılara dayanamadı ve protestoyu uzatma kararı aldı. Burada temel konu ezilen halkın istediklerini bu şekilde elde edip edemeyeceği. Halkın ezildiği filan yok diye düşünenler olabilir. Onların yanıt vermeleri gereken basit soru ise şu olur o zaman: halk ezilmiyorsa nasıl bu ayaklanma bu aşamalara gelebildi? Sadece bir adama ya da bir partiye kıl oldukları için mi? AKP şiddet kullanınca, neden herkes evine gidip o ezilmemiş güzel yaşamlarına geri dönmüyor, kız arkadaşı ile sinemaya gitmiyor da gelip dayak yemek pahasına, hayatını tehlikeye atma pahasına organize devlete kafa tutuyor? Gerzek mi bunlar? Elbette gerzek değiller ve içlerindeki yarayı iyileştirmek umudu ile sokaktalar. O nedenle her türdan insan var gösterilerde ve kesinlikle sonuna kadar desteği hak ediyorlar.
Yani sorun halkın taleplerinde değil. Sorun liderlik sorunu ve yol, yöntem sorunu. Protesto siyasetinin sınırları belli. O sınırlara ulaşılınca neler olacağı da belli. Eğer hükümet protestoları yatıştırırsa, olaylar yatıştıktan sonra herkesi evinden tek tek toplayacak ve hesap soracak. Yok tersi olursa, ki az olasılık, protesto hareketi hükümeti al aşağı ederse ve Erdoğan'nın yerine kendi liderlerini geçirmeye çalışırlarsa, o zaman kendi aralarında çıngar çıkacak ve bu yamalı bohça gibi duran liderliğin içinden en azılısı diğerlerini süpürecek ve iktidar olmaya çalışacak. Elbette bu olasılık çok düşük ama gerçekleşirse bu şekilde bir durum ortaya çıkacak. Mısır ve Tunus'daki orta sınıfın organize ettiği hareketlerde ortaya çıkan sonuç da bu oldu o nedenle. Müslüman Kardeşler, emperyalist güçlerin de desteği ile işi götürdüler. Halbuki komünist, sosyalist, solcu geçinen bir yığın orta sınıf hareketi Mısır'da Müslüman Kardeşlere destek verdi o zaman da. Şimdi Türkiye'de TKP, İşçi Partisi vs gibi orta sınıftan medet uman bir yığın ulusalcı hareket de bu protestoların liderlerine destek veriyor, anti-kapitalist Müslümanlar toplu namaz kılarken, onları polisten koruyor, vs. Elbette polisten herkesi korumak lazım ama bu görüntüler liderliğin bilinçli yarattığı görüntüler ve siyasi bir değeri var.
Şimdi durum böyle iken, yani düzgün bir şekide organize olamamış halkın bir atımlık enerjisini çarçur ederek, köküne kadar organize olmuş devlete karşı savaşa sürmek, halka yapılacak bir iyilik değil. Bunun adı burnunun ucunu görememektir. Geçmişten hiç ders almamaktır. Elbette uzun analize filan gerek yok diyerek bu durumu örtbas etme taktiği ile halkın gözünü boyamaya çalışacak olanlar da bu zümreden çıkacaktır. Beyin denen organı ve geçmişte ediniler dersleri kullanmak yerine, bir iki felsefe kitabı önereceklerdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bunları söylemek, devlete karşı çatışmaya girmiş halkı desteklememek değildir elbette. Tam tersi, hangi koşullarda olursa olsun halkı desteklemek gerekir. Liderlerin hatasını ve ideolojisini halka mal etmek yanlış olur. Benim açımdan halka verilecek en güzel destek, onlara peşine takılıp gittikleri liderliklerin onları nerelere götüreceğini anlatmak ve gözlerini açmaktır. Türkiye'de bunu yapabilen çok insan yok şu anda. Bu nedenle bu tür bir yardım çok daha değerli bir hal almakta.
Şimdi geleyim yurt dışına. Burnunun ucunu göremeyenler, diyecektir ki bu ulusal bir mücadele ve sadece bir yaşam tarzı mücadelesidir. AKP on yıldır önce ekonomik mücadeleyi kazandı, sonra siyasi mücadeleyi kazandı şimdi ise üçüncü aşama olan yaşam tarzı mücadelesini yapmakta. Tecrübeliler ve teker teker bunları yürürlüğe koyuyorlar. Erdoğan gibi diplomatlıktan nasibini almamış bir liderleri olması biraz işlerini zorlaştırıyor ama Erdoğan'ın dik kafalı yaklaşımı zaman zaman onların işine de yaradı. Mesela orduya karşı dik durdu, vs. Ama şimdi biraz sorun yarattı ve halkın sokaklara dökülmesi için bahane oldu. Yine de bütün bu ulusalmış gibi görünen mücadeleler uluslararası bir projeye bağlı olmak zorunda. Yoksa finanse etmek mümkün olmaz.
Peki hangi proje bu? Elbette bir yığın proje var ortalıkta. Burnunun ucunu göremeyenler, bu projeler içinde en küçüğünden başlayarak olayları açıklamaya çalışırlar ya da projeleri bile göremiyebilirler. Düzgün bir analiz ile en büyük projenin ABD'nin hayatta kalmaya çalışma projesi olduğunu görmek zor değil. Bütün rakamlar ve son on yılda yapılan siyaset bunun böyle olduğunu söylemekte. Artık herkes bunu söylüyor zaten. Sınıf analizi yapanlar ise bunu otuz yıldır söylüyor ve son on yıldır olanları sadece bir hızlanıştan ibaret olduğunu biliyor.
Bu proje ABD'nin bölgede önemli bir rol oynamasını ve AB'nin de bunu fırsat bilerek eski koloni politikalarını yürürlüğe koymasını sağladı. Bu durum AKP'nin komşularla "sıfır sorun" siyasetinin içine etti. Ancak iyi bir iş adamı edasıyla önlerinde açılan fırsatları gören AKP hemen bu siyaseti terk ederek, saldırgan bir siyasete yöneldi. Bunu da Libya'daki kolonileştirme projesinin başında "sıfır sorun" siyasetini denediğinde yanağına yediği ABD tokadı sonrası farketti ve hemen yön değiştirdi.
Ancak daha önce Saddam'ın, Kaddafi'nin ve hatta Özal'ın da keşfettiği gibi bu uluslararası proje dostlarla değil çıkarlarla yönetilmekte. O nedenle AKP'nin Deniz Baykal'a uyguladığı tarifeye benzer bir tarifeyi ABD, CNN vasıtası ile AKP'ye uygulayınca ve suç üstü yakalayınca bizim Erdoğan yine küplere bindi. Bu gösterileri AKP'ye karşı koz olarak elinde bulundurmak ABD ve AB'nin işine geliyor. Erdoğan son zamanlarda Suriye konusunda kraldan da kralı davranınca ABD'nin keyfini kaçırdı hafiften. Zamanlamayı kendisi yapmak isteyen ABD Erdoğan'ı baskı altına alıyor birazcık. Öte yandan Erdoğan'a "ne yapıyorsun birader, yakında Suriye'ye saldırmamız gerekecek ve senin de halk desteğine ihtiyacın olacak, böyle acemilikler yapma, büyütme şu olayları" mesajları vermekte. Elbette asalak uluslararası sermaye ise bu durumu küresel kumarhanede yeni bir masa açma fırsatı olarak gördü ve hemen işe koyuldu.
Bütün bunlar Erdoğan'ın egosuna dokundu biraz. O nedenle biraz kafası karıştı ve sağa sola saldırıyor. Hakkını vermek gerek ama. Türkiye'yi elli yıldır etkisi altında da tutan "paternalizm" yani devlete baba herşeyi bilir geleneğini çok iyi kullanıyor. Ama ortaya çıktı ki yeni nesil bu devlet baba safsatasını yemiyor artık.
Yani sorun halkın taleplerinde değil. Sorun liderlik sorunu ve yol, yöntem sorunu. Protesto siyasetinin sınırları belli. O sınırlara ulaşılınca neler olacağı da belli. Eğer hükümet protestoları yatıştırırsa, olaylar yatıştıktan sonra herkesi evinden tek tek toplayacak ve hesap soracak. Yok tersi olursa, ki az olasılık, protesto hareketi hükümeti al aşağı ederse ve Erdoğan'nın yerine kendi liderlerini geçirmeye çalışırlarsa, o zaman kendi aralarında çıngar çıkacak ve bu yamalı bohça gibi duran liderliğin içinden en azılısı diğerlerini süpürecek ve iktidar olmaya çalışacak. Elbette bu olasılık çok düşük ama gerçekleşirse bu şekilde bir durum ortaya çıkacak. Mısır ve Tunus'daki orta sınıfın organize ettiği hareketlerde ortaya çıkan sonuç da bu oldu o nedenle. Müslüman Kardeşler, emperyalist güçlerin de desteği ile işi götürdüler. Halbuki komünist, sosyalist, solcu geçinen bir yığın orta sınıf hareketi Mısır'da Müslüman Kardeşlere destek verdi o zaman da. Şimdi Türkiye'de TKP, İşçi Partisi vs gibi orta sınıftan medet uman bir yığın ulusalcı hareket de bu protestoların liderlerine destek veriyor, anti-kapitalist Müslümanlar toplu namaz kılarken, onları polisten koruyor, vs. Elbette polisten herkesi korumak lazım ama bu görüntüler liderliğin bilinçli yarattığı görüntüler ve siyasi bir değeri var.
Şimdi durum böyle iken, yani düzgün bir şekide organize olamamış halkın bir atımlık enerjisini çarçur ederek, köküne kadar organize olmuş devlete karşı savaşa sürmek, halka yapılacak bir iyilik değil. Bunun adı burnunun ucunu görememektir. Geçmişten hiç ders almamaktır. Elbette uzun analize filan gerek yok diyerek bu durumu örtbas etme taktiği ile halkın gözünü boyamaya çalışacak olanlar da bu zümreden çıkacaktır. Beyin denen organı ve geçmişte ediniler dersleri kullanmak yerine, bir iki felsefe kitabı önereceklerdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bunları söylemek, devlete karşı çatışmaya girmiş halkı desteklememek değildir elbette. Tam tersi, hangi koşullarda olursa olsun halkı desteklemek gerekir. Liderlerin hatasını ve ideolojisini halka mal etmek yanlış olur. Benim açımdan halka verilecek en güzel destek, onlara peşine takılıp gittikleri liderliklerin onları nerelere götüreceğini anlatmak ve gözlerini açmaktır. Türkiye'de bunu yapabilen çok insan yok şu anda. Bu nedenle bu tür bir yardım çok daha değerli bir hal almakta.
Şimdi geleyim yurt dışına. Burnunun ucunu göremeyenler, diyecektir ki bu ulusal bir mücadele ve sadece bir yaşam tarzı mücadelesidir. AKP on yıldır önce ekonomik mücadeleyi kazandı, sonra siyasi mücadeleyi kazandı şimdi ise üçüncü aşama olan yaşam tarzı mücadelesini yapmakta. Tecrübeliler ve teker teker bunları yürürlüğe koyuyorlar. Erdoğan gibi diplomatlıktan nasibini almamış bir liderleri olması biraz işlerini zorlaştırıyor ama Erdoğan'ın dik kafalı yaklaşımı zaman zaman onların işine de yaradı. Mesela orduya karşı dik durdu, vs. Ama şimdi biraz sorun yarattı ve halkın sokaklara dökülmesi için bahane oldu. Yine de bütün bu ulusalmış gibi görünen mücadeleler uluslararası bir projeye bağlı olmak zorunda. Yoksa finanse etmek mümkün olmaz.
Peki hangi proje bu? Elbette bir yığın proje var ortalıkta. Burnunun ucunu göremeyenler, bu projeler içinde en küçüğünden başlayarak olayları açıklamaya çalışırlar ya da projeleri bile göremiyebilirler. Düzgün bir analiz ile en büyük projenin ABD'nin hayatta kalmaya çalışma projesi olduğunu görmek zor değil. Bütün rakamlar ve son on yılda yapılan siyaset bunun böyle olduğunu söylemekte. Artık herkes bunu söylüyor zaten. Sınıf analizi yapanlar ise bunu otuz yıldır söylüyor ve son on yıldır olanları sadece bir hızlanıştan ibaret olduğunu biliyor.
Bu proje ABD'nin bölgede önemli bir rol oynamasını ve AB'nin de bunu fırsat bilerek eski koloni politikalarını yürürlüğe koymasını sağladı. Bu durum AKP'nin komşularla "sıfır sorun" siyasetinin içine etti. Ancak iyi bir iş adamı edasıyla önlerinde açılan fırsatları gören AKP hemen bu siyaseti terk ederek, saldırgan bir siyasete yöneldi. Bunu da Libya'daki kolonileştirme projesinin başında "sıfır sorun" siyasetini denediğinde yanağına yediği ABD tokadı sonrası farketti ve hemen yön değiştirdi.
Ancak daha önce Saddam'ın, Kaddafi'nin ve hatta Özal'ın da keşfettiği gibi bu uluslararası proje dostlarla değil çıkarlarla yönetilmekte. O nedenle AKP'nin Deniz Baykal'a uyguladığı tarifeye benzer bir tarifeyi ABD, CNN vasıtası ile AKP'ye uygulayınca ve suç üstü yakalayınca bizim Erdoğan yine küplere bindi. Bu gösterileri AKP'ye karşı koz olarak elinde bulundurmak ABD ve AB'nin işine geliyor. Erdoğan son zamanlarda Suriye konusunda kraldan da kralı davranınca ABD'nin keyfini kaçırdı hafiften. Zamanlamayı kendisi yapmak isteyen ABD Erdoğan'ı baskı altına alıyor birazcık. Öte yandan Erdoğan'a "ne yapıyorsun birader, yakında Suriye'ye saldırmamız gerekecek ve senin de halk desteğine ihtiyacın olacak, böyle acemilikler yapma, büyütme şu olayları" mesajları vermekte. Elbette asalak uluslararası sermaye ise bu durumu küresel kumarhanede yeni bir masa açma fırsatı olarak gördü ve hemen işe koyuldu.
Bütün bunlar Erdoğan'ın egosuna dokundu biraz. O nedenle biraz kafası karıştı ve sağa sola saldırıyor. Hakkını vermek gerek ama. Türkiye'yi elli yıldır etkisi altında da tutan "paternalizm" yani devlete baba herşeyi bilir geleneğini çok iyi kullanıyor. Ama ortaya çıktı ki yeni nesil bu devlet baba safsatasını yemiyor artık.
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Ulusal direnişin arkası oldukça sağlam çıktı:
“8 Alman vakfı protestoların bitmemesi için eylemcilere kol kanat gerdi. Daha önce terör örgütlerine yardım eden bu vakıflar eylemcilerin gıda sorunu yaşamaması için Taksim Meydanı'na sürekli yemek servisi yaptı. Migros'un kamyonları kişisel ihtiyaç maddelerini Taksim'e boşalttı. Alkollü içecekleri ise Anadolu Grubu karşıladı. Bu grup da kamyonlarla sevkıyat yaptı.”
Kan Gövdeyi götürsün diye twitterdan yalan üstüne yalan yazanları, sağa sola taş atan, polise molotof atan teröristleri, elleri kelepçeli görmek dileğiyle.
“8 Alman vakfı protestoların bitmemesi için eylemcilere kol kanat gerdi. Daha önce terör örgütlerine yardım eden bu vakıflar eylemcilerin gıda sorunu yaşamaması için Taksim Meydanı'na sürekli yemek servisi yaptı. Migros'un kamyonları kişisel ihtiyaç maddelerini Taksim'e boşalttı. Alkollü içecekleri ise Anadolu Grubu karşıladı. Bu grup da kamyonlarla sevkıyat yaptı.”
Kan Gövdeyi götürsün diye twitterdan yalan üstüne yalan yazanları, sağa sola taş atan, polise molotof atan teröristleri, elleri kelepçeli görmek dileğiyle.
-
- Posts: 173
- Joined: Fri Nov 05, 2010 2:06 am
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Hahaha Alman vakiflari geyikleri tekrardan basladi demek.
Neden 10 senede 1 mutlaka 1-2 olayin arkasinda bunlarin oldugu iddia ediliyor cok merak ediyorum.
Mesela neden Rus vakiflari degil de Alman vakiflari, aksanlari daha cirkin diye olabilir mi, yada tipten mi kaybediyorlar.
Migros ve Anadolu grubu kismina ise yorum dahi yapamiyorum.
Neden 10 senede 1 mutlaka 1-2 olayin arkasinda bunlarin oldugu iddia ediliyor cok merak ediyorum.
Mesela neden Rus vakiflari degil de Alman vakiflari, aksanlari daha cirkin diye olabilir mi, yada tipten mi kaybediyorlar.
Migros ve Anadolu grubu kismina ise yorum dahi yapamiyorum.
-
- Posts: 39
- Joined: Wed Jul 25, 2012 5:37 pm
Re: Bugun futbol yok, haberiniz yok mu
Istanbul valisi Can Dündar'a "caresizim" demis. Bu olaylara kimin sebebiyet verdigini sanirim hepimiz biliyoruz. Simdi cikip da "Ben müdahalenin pazar günü olacagini söylemistim. Bir gün önce emrinin kimin verdigini arastiriyoruz, bunun arkasinda dis mihraklarin oldugunun belgeleri ellerimizde" derse sasirmam. Cünkü malumunuz, bu olayi kurgulayan, en ince detayina kadar planlayan her zaman ki gibi dis mihraklardir.Efe Tuncel wrote:Yarina universite sinavi varmis.
Basbakan bile yarina kadar muhlet vermisken hangi adi hangi serefsiz bu aksam bu olaylarin cikmasini sagladi ise allahindan bulsun. Bu cocuklara yazik degil mi, daha gencecikler kanlari kayniyor, TV izletmesen sesleri duyacaklar, kulaklarina bisey takip sesleri duymasalar kalpleri kut kut atacak.
Yaziklar olsun.
Sebebi kimse vali mali defolsun gitsin.
Zaytung'un haberinden alinti:
İstanbul ve Ankara’da gördüğü yoğun ilginin ardından Adana’da da kalabalık bir topluluğa seslenen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Değerli kardeşlerim, 28 şubat'ı planlayanların, onun öncesinde merhum Özal’ı zehirleyen hadi en iyi ihtimalle fazla kilo aldırarak kalp krizi geçirmesine sebep olanların bu gezi parkı işini tezgahladıklarını biz çok iyi biliyoruz. Bu sefer her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüşler… 500 tane çevreci parkta eylem yapsın, polis onlara ağır müdahalede bulunup çadırlarını yaksın, ertesi gün kalabalık daha da büyüsün, polis şiddetini daha da artırsın, işler iyice zıvanadan çıksın, 3 kişi ölüp 4000 kişi yaralansın, o arada ben sert konuşup hiç geri adım atmayayım, eylemciler iyice kontrolden çıksın, benim dışımda kim varsa, Cumhurbaşkanı, Bülent Arınç falan ılımlı mesajlar versin, Vali'm özür dilesin, ben daha da sertleşip partiden adam toplayayım... Bunlar hep bizim hizmetlerimizi çekemeyenlerin planlı programlı işleri değerli kardeşlerim… Ama biz bu oyuna gelmeyiz… Haa eğer bizim bu oyuna gelmememizi de planlamışlarsa bir durur düşünür o zaman belki oyuna da gelebiliriz. Bunları hep göreceksiniz önümüzdeki günlerde…"
http://zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=213768
Mizah yoluyla bir basbakanin ne denli ruh hastasi oldugu daha iyi anlatilamaz.