Page 7 of 29
Posted: Thu Nov 06, 2008 7:02 pm
by Ugur Sahin
Murat Gokcigdem wrote:Salih Bora wrote:Çünkü Can Dündar'ın anlattığı Atatürk, ailemizin içinden bir Mustafa.
O da bizdendi, siradan, basit, bizim gibiydi denilerek, ustun bir insani desifre eden yapimciya bir soru: madem o da bizim gibiydi de, 100 yıldır bu toplumda neden onun gibisi çıkmadı?
"Atatürk bizden biriydi" deyince anladığınız hakikaten bu mudur? "Atatürk halktan biriyse neden başka çıkmadı" mıdır bütün itiraz dayanağınız?
Atatürk bizden biriydi, çok büyük bir adam olmasına engel değil ki bu? Aksine bu düzeyde biriyken hala "bizden biri" olması zaten güzel olan tarafı. Hayatının bilmemkaç senesi cephelerde geçen birinin karanlıktan korkma naifliğinde olması gölge mi düşürüyor kafanızdaki "Atatürk" imajına?
Sorun Atatürk'te veya Can Dündar'da değil, o imajda zaten bence. Herkesin kafasındaki Atatürk imajı bir değil ki. Ben çocuğuma bana zorla öğretilen Atatürk imajını zerk etmek istemiyorum. Ben Atatürk'ü hatası olduysa da seviyorum, çünkü benim Atatürk'üm insan, hata yapabilir. Rakı içince daha çok seviyorum, kız arkadaşı varken gönlü başka kıza kayınca da. Çünkü o zaman daha bir "bizden biri" oluyor.
"Benim Atatürk'üm bana, senin Atatürk'üm sanadır"a geliyor laf bir noktada; o noktanın ironikliği en güzeli zaten.
Ugur
Posted: Thu Nov 06, 2008 8:07 pm
by Salih Bora
Posted: Thu Nov 06, 2008 8:13 pm
by Cengiz Akgun
Ugur Sahin wrote:
Atatürk bizden biriydi, çok büyük bir adam olmasına engel değil ki bu? Aksine bu düzeyde biriyken hala "bizden biri" olması zaten güzel olan tarafı. Hayatının bilmemkaç senesi cephelerde geçen birinin karanlıktan korkma naifliğinde olması gölge mi düşürüyor kafanızdaki "Atatürk" imajına?
....
Ugur
Karanliktan korkan adamin cephede filan isi ne diye sordum gecenlerde? Cephede isik mi var? Ha sonralardan oldu filan mi denmege getirilmis bilemiyorum. Adam isiksiz uyuyamam demis. Bunu laf ola diye filme sokusturmanin gerekcesi ne?
Ben de gece lambasi takiyorum. Gece bazen kalkarim saga sola ayagimi filan vurmayim diye. Bir kere vurdum ondan sonra bunu akil edip yakiyorum holde. M. Kemal'in de benim gibi Seytan gelip basucunda seyini cikarip gostermege kalksa bile karanliktan filan korkmadigina eminim. Karanliktan paranoya icinde olanlar kendinden emin olmayan boyle cin min filan gibi hurefaya inananlar korkar. Buradaki mesaj yaptiklarindan hesap verecegini anladigi icin karanliktan korktu filan olmasin sakin? Oyle ya bir iki Kaymak Hafiz bu laiklik ugruna bok yoluna gitmedi degil hani. Bunun hasabini ote dunyayi beklemeden gelip alacaklar filan diye dusunmege basladi ise korkar adam karanliktan.
Belgesel yapiyorum diye bunlara ne luzum gordu diye soruluyor. Raki ictigi kadini olan duskunlugu filan bilinen yonleri idi. Bunlari bir daha ustune basacagina madem iki saatlik zamani var daha baska bilinmiyen yonlerini vermesi icin bula bula karanlik isini bulmasi garip degil mi sence.
Babaannemin annesi (ben o zaman 6 yasinda filan idim) kanserdi. Akciger kanseri artik son gecesi. Yataginda oyle motor gibi abuk subuk konusmaya basliyor. Derken babanneme "Suat aman su cama kaca bir Arap fellah" geldi demis. Babannem de "dur anne ben perdeyi kapayim oyleyse" diyerek perdeyi kapamis. Buyukanne soyle bir gulmus. "Ilahi Suat yine cikti perdenin ustune" demis ve bir kac dakika sonra da olmus. Babannem Azrail ona oyle gozuktu derdi. Sonra benim aklim ermege basladi delikanlilik zamanimda bunu yine soyleyince "yahu babanne Azrail de melek degil mi? Ne diye insanlara Arap fellah gibi gozuksun almaya geldiginde" diye sormustum. Ne bileyim ben oglum. Azrail'den korkulur derdi.
Pencerede kara fellah gorurseniz habiriniz olsun goturmege geldi demektir.
Posted: Thu Nov 06, 2008 9:01 pm
by Murat Gökcigdem
Ugur Sahin wrote:Ben çocuğuma bana zorla öğretilen Atatürk imajını zerk etmek istemiyorum.
Ugur
Ataturk'u putlastirmak, onu insan ustu gostermek oldugu gibi kendisi hakkinda cevrilmis eksik ve hatali kisisel analizlerle dolu belgesellerinde yanlis oldugunu dusunuyorum.
Bende zamani gelince rahmetli dedemin bana ogle yemeklerinden sonra bahcede oynamadan once 45 dakika okudugu kitapi kizima okumayi istiyorum.
Dun gibi hatirliyorum 1969 senesinde Akcay'da "oglum, Ataturk hakkinda yurt icinde ve yurt disinda bir suru sorularla, kitaplarla belgeselerle karsilasabilirsin. Onun dusuncesini, kisiligini kurcalayanlar olucaktir. Onlari seyretmeden, okumadna once sana bir tek bu kitapi okuyacagim. Ve bu kitap onu sana anlatacaktir" demisti.
Sabirla bana sayfalari Turkcesini benim anlayacagim sekilde yavas yavas kahvesini yudumlarken okurdu, nur icinde yatsin. Bende zevkle dinlerdim.
Kitapin adi mi?
Nutuk.
Posted: Fri Nov 07, 2008 1:33 pm
by Alpay Dedeoglu
Benim taktigim laf '' Ataturk bizden biriydi ben bunu anladim '' lafi.
Veya ''insan olarak Ataturk''.
Buradaki en buyuk sorunlardan biri Turkce ifade problemi oldugundan ucu acik kelimelerle , cok bir halt soyledigi sanip entellik yapmak.
Biz kimiz? İnsanlar. Ben peygamber veya uzayli
diyene rastlamadim Ataturk'e. Zaten fiziken ve biyolojik olarak bildigin
''human being''. Yok askeri rejimler ve Kemalist iktidarlar
oyle gosterdi ,bende inandim diyorsan, bende sana sen salak misin sen? derim.
Hakkinda yazilmis yerli yabanci binlerce kitap var, okumadinmi?
Ben kitap okumam , film ve televizyon seyrederim. tabii canim oldu, yakinda Ataturk haplarindan cikariyorlar, iciyorsun, hop butun Ataturk
bilgileri kafanda. Ugrasma yok, zahmet yok.
Ya da Biz kimiz? Turk milleti.
Bunun devletini kurup, bagimsizligini kuran kisi
ve ne mutlu Türküm diyene diyorsa, kusku nerede.
Tahmin ediyorum Ataturkun TC kimligi vardi.
Ha esas soruyu soyle ortaya koyun
ortalama Turk gibi bizim gibimiydi?
Hayir kardesim degildi. Filmdede acik acik diyor:
''Ben halkin seviyesine inmem, onlar benimkine ciksin'' diye.
Aziz Nesinin %60 i salaktir dedigi, ortalama egitim duzeyi
ortaokul olan, kotu beslenen, ahlaki dusuk, tarikatlarin ve dis guclerin kontrolunde, yabanci dil ozurlu bir yigini tasvir ediyorsan o bizden degildi.
IQ seviyesi oldukca yuksek oldugu gorulen, 1 asir once Rousseau orjinal metninden okuyup notlar cikarip
ileride kuracagi Cumhuriyet icin fransizca notlar alan adamdan bahsediyoruz.
(Birak bizden biri olmayi, ecnebiler gecen yüzyilin ilk 20 liderinden biri olarak tasvir ediyorlar yaptigi degisimin zaman surecinin kisaligini ve basarilanin buyuklugunu goz onune alarak. Cok kaba bir hesapla 3-5 milyar kiside 1 olasik var o ilk 20 icin icin koca dunyada)
65 milyonluk ulkede bile su anda Fransizca Rousseau okuyup anlayacak kisi sayisi cok azdir. Birak bizi Fransada bile cok azdir.
Kaldi ki Ataturkun esas mesgalesi askerlik , felsefe ve siyaset bilimi hobisiydi hobisi.
Yok yok ben bunu demek istemedim. Yani herkesin Ataturk olabilme sansi varmi ? Hayir, o bir tane (Tabii icinde bulunulan kosullarin zorlugu lider basarisini o kadar yukari cikartir).Ama ayni performansa, calismaya ,
ahlaka, zekaya, hirsa, cesarete, dayanikliliga, azime, karizmaya, yeteneklere sahip olursan sende saygin bir lider olursun.
Ataturkun sergiledigi performansin onda birini bile sergilemeyen
Ispartali demogoji ustasi bir coban,
Memur evladi malatyali kurt cocugu,
Kasimpasali kaptan oglu IETT muhasebecisi,
Kayserili ''Bundan tuccar falan olmaz'' diye umut kesilen tesviyeci cocugu,
devletin en tepesine kadar cikiyorsa (ki Osmanlida olsaydi ruyalarinda goremezlerdi ) , herkesin sansi var kardesim. Bu da onun kurdugu Cumhuriyet sayesinde oluyor.
''Benim cocuklarima zaaflariyla insan Ataturk cok sevimli geldi.'' Ogluna sevimli kahraman ariyorsan Walt Disney, susam sokagi karakteri
seyrettir. Insani sicakligi ariyorsan illa cok zaafli birini mi ariyorsun?
Evet zaafli, veya sevimli yanlari vardi elbet ama isin genelinde bunun orani cok azdi. Bu kadar seyi yapmak icin disiplinli, ciddi, caliskan, yanliz olmak zorundaydi. Sevimli olacak ve zaaf gosterecek luksu ve zamani cok azdi ki omuzlarinda bu kadar sorumluluk varken. Filmdeki problem zaten (kendide kabul ediyor Can Dundarin ki Yeditepe Universitesinde ogrencilerle yaptıgi soylesiyi basindan sonuna kadar seyrettim, tam tamina oyle diyor ) dengeli , tam onu yansitan bir numune demeti (fairly representing samples) yok, maksatli secilmis ve hep bir yonde gosterilmek istenen yonleri vardir. Ortaya ben Ataturku tanitiyorum, 70 yildir yapilamayan komple bir Ataturk belgeseli yapiyorum, filmde insan Ataturk olan Mustafa dersen , o yanlis, dupeduz yalan, en hafif tabiriyle ticari pazarlama hilesi. Insanlari kandiriyorsun. Vaadettigini koymuyorsun ortaya. Basligin ''Ataturkun zaaflari, yanlisliklari, duygusal gelgitleri '' diye koyuyorsan tamam o zaman ne soylediysen onu gostermissin demektir .
Ben Can Dundarin anlayisini begenmedim ve begenmeme ozgurlugum var. Ne diktaciyim, ne bagnaz kemalistim, ne de darbeciyim. Ama bu kadar seyi borclu oldugumuz bir degere daha saygili, objektif , vefali ve ozenli davranmamiz gerektigini dusunen biriyim. Benim gozumde onu putlastiran darbeci ve ittihakcida bir, zarar vermek istiyan tarikatci, Turkiyeyi somuren global guclerin yerli uzantilarida bir..
Posted: Fri Nov 07, 2008 3:10 pm
by Kenan Atak
Alpay bu kadar guzel yazilabilir eline saglik (ki genelde kimsenin yazisina kolay kolay imza muhur falan demem ama son derece net ve mantiklica ifade etmissin).
Posted: Fri Nov 07, 2008 3:24 pm
by Kenan Atak
Turkiye gercegini en somut bicimde gösteren ikinci sayfa haberleri deniliyor ya, su haber gibi hergun bir suru haber cikiyor, akil alir gibi degil ama cok seyi de gözler önune seriyor.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10306248.asp?gid=229
Posted: Fri Nov 07, 2008 4:07 pm
by Ugur Sahin
Sorun bu forumdaki insanların Atatürk'ü nasıl algıladığı değil zaten, Atatürk'ün kitlelere nasıl anlatıldığı. Kitap okuyacak seviyede olan adam, Atatürk hakkında tek kitap okumasa bile resmi tarihte sunulduğu gibi bir insanüstü karakter olmayacağını tahmin eder. Zaten bu mantıkla gidersek okulda çocuklara tarih marih de hiç öğretmeyelim, salak olmayanlar okusun öğrensin. (fena fikir olmayabilir aslında.) Gerçek böyle değil ama.
Soruyu "ortalama Türk gibi biri misiniz" diye sorarsak forumda bile çok az insan "Evet ortalama Türk insanı ayarında bir insanım" der sanıyorum, bırakın "Atatürk ortalama Türk gibi mi"yi. (Lake Wobegon effect deniyor buna, eğlenceli konudur.) Tabii ki çok ender rastlanan bir insan Atatürk, bunu aksine söyleyecek insan azdır.
Can Dündar'ın "Atatürk'ün her yönünü anlatan" bir film yapma iddiası yok (
http://www.ntvmsnbc.com/news/459149.asp röportajı var, merak eden gider okur.), o şablonlardan sıyrılmış bir film yapmaya çalıştığını anlatıyor. Şablonlardan kaçınmaya çalışırken kötü taraflarına (rakı içmeyi, kadınlara düşkünlüğü falan kötü taraf olarak nitelendirmeyi reddediyorum - kayıtlara düşsün istedim
) fazla ağırlık vermiş olabilir.
Filmi tabii herkesin beğenmeme özgürlüğü var, ben izlemedim ama çok çok bayılacağımı sanmıyorum. Ama çocuğuna süperkahraman gibi bir adam yerine sevimli bir Atatürk izletmek isteyenlere "Sen git Walt Disney izlet", çapkın bir Atatürk izletmek isteyenlere "Don Juan'ı izlet" deme özgürlüğümüz var mı, ondan o kadar emin değilim.
Ama filme verilen tepkileri okurken kafamda tek bir soru var, "Şu Çılgın Türkler'i eleştirir mi bu yazar?". Eleştirmez yargısına varmışsam, direkt ciddiye almıyorum, daha rahat oluyor.
***
İki Mustafa Kemal vardır; biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, O’nu “ben” kelimesiyle ifade edemem. O, ben değil, bizdir. O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur.
Benim kafamdaki Atatürk imajları da bu 2 iki farklı taraftan oluşuyor, kendi ağzından anlattığı gibi.
Ugur
Posted: Fri Nov 07, 2008 4:09 pm
by Ugur Sahin
Kerem Tezic wrote:Turkiye gercegini en somut bicimde gösteren ikinci sayfa haberleri deniliyor ya, su haber gibi hergun bir suru haber cikiyor, akil alir gibi degil ama cok seyi de gözler önune seriyor.
http://www.objektifhaber.com/yeni/objha ... O33O162504
Geçenlerde de bi belediye başkanı "Yeşillik isteyen manava gitsin" demişti. "Kendi iyice kaybeden insan" diye bi köşe var Uykusuz'da, durum öyle hakikaten.
Ugur
Posted: Fri Nov 07, 2008 4:18 pm
by Kenan Atak
Bu Kucukler adli eleman cözmus olayi gercekten. Linkteki habere bakinca önce gözlerimi ogusturdum bir mizah haberi falan mi diye. Ama gercek gibi gözukuyor
Posted: Sun Nov 09, 2008 1:01 pm
by Murat Biricik
Murat Gokcigdem wrote:Bu derece onemli belgeselerin ilk once yapimcilari kim, neyin nesi ve ne mesaji vermeyi umut ediliyor diye sorusturmamiz lazim.
Yillar once hislerime katilip Sarizeybek dokumantini yukardaki sorulari arastirmadan -birazda yurt disinda olmanin heyecani ile - hemen izlemistim.
Gozlerimdeki yaslar ve hislerimin yatistigi andan sonra Can Dundar kim diye kendi capimda arastirmami yapmis, kendisinin tutarliligi olmayan gorusleri dikkatimi cekmisti.
Pazartesi Avrupa Birligi yaninda, Sali gunu milliyetci, carsamba ozgurluk insan haklari bahaneleri ile solcu, persembe Islamci, Cuma devrimci, Cumartesi sabahi ekonomi hakkinda uzman, Cumartesi aksami serbest Pazar kritigi, Pazar’da Kemalist....
Ataturk tabiki en sonunda bir insandi. Hatalari yanlisliklari mutlaka olmustur.
Ama ben Can Dundari gorsem kendisine bu onemli calismasinin sonucu ve onun sorumlulugunu iceren bazi sorular sorardim:
1) Niye Goran Bregovic de, bir baska Turk muzisyen degil? Balkanlarin muzik stilini mutlaka Turkiye icinden de birisi derleyebilirdi?
2) Yeni cumhuriyeti kurarken isyan uzerine isyan cikmis:
# 21 Mayıs 1919, Mahmut Berzenci İsyanı
# 6 Mart 1921, Koçgiri İsyanı
# 4 Eylül 1924, Beytüşşebab İsyanı
# 13 Şubat 1925, Şeyh Said İsyanı
# 10 Haziran 1925, Nehri İsyanı
# 7 Ağustos 1925, Reşkotan-Raman İsyanı
# Kasım 1925, 1. Sason İsyanı
# 16 Mayıs 1926, 1. Ağrı İsyanı
# 21 Ocak 1926, Hazro İsyanı
# 7 Ekim 1926, Koçuşağı İsyanı
# 26 Mayıs 1927, Mutki İsyanı
# 13 Eylül 1927, 2. Ağrı İsyanı
# 7 Ekim 1927, Bıcar İsyanı
# 6 Temmuz 1929, İt Resul İsyanı
# 20 Eylül 1929, Tendürek İsyanı
# 26 Mayıs 1930, Savur İsyanı
# 20 Haziran 1930, Zilan İsyanı
# 21 Temmuz 1930, Oramar İsyanı
# 7 Eylül 1930, 3. Ağrı İsyanı
# 24 Ekim 1930, Pülümür İsyanı
# Eylül 1930, 2. Mahmut Berzenci İsyanı
# Kasım 1931, Şeyh Ahmed Barzani İsyanı
# Ocak 1937, 2. Sason İsyanı
# 21 Mart 1937, Dersim İsyanıAtaturk de onlara gerekli mudaheleleri verdigini biliyoruz.
Sen simdi kalkip filminde Atatürk’un Kürtlere ozerklik istedi mesaji niye verildi?
3) Atatürk, yunan bayragini ayaginin altina serildiginde kralda Turk bayragini cignedi denildiginde “ben onun hatasini tekrar etmem” demis.
Filmde “ben cahillerin seviyesine inmem” diyerek kendi halkıni asalidigi mesaji niye verildi?
4) Kendi heykellerini diktiren bir diktatör olduğu imajı niye verildi?
5) Atatürk için günde bir büyük rakı ve üç paket sigara içiyordu diyerek onu ayyas gibi niye gosterildi?
5) Atatürk için yalnız öldü etrfainda kimse yoktu diye niye mesaj aklatirildi?
Kendisi hic bir zaman yanliz olmadi ve olmayacak ki!
Murat, sen istersen yukaridaki listeyi bir sekilde Can Dundar a ulastir. Bak bugunku Milliyet te bir haber var, kendi agizindan neler yapmagi planliyormus:
"
İnsanlar önyargısız izleyince samimiyeti anlıyorlar"
Can Dündar, Mustafa belgeseli için gelen eleştirilerle ilgili, "İnsanlar önyargısız kötü niyetsiz izlediğinde samimiyeti anlıyorlar anlayacaklardır" dedi.
Eleştirilerin çoğunun filmi izlemeden yapılan eleştiriler olduğunu söyleyen Dündar, filmi izleyenlerin eleştirilerin biraz insafsız, filmin de o kadar kötü olmadığını görüyorlardır" dedi.
Belgeseli bir hafta içinde 700 bin kişinin izlediğini belirten Dündar, "Bir haftada 700 bin izleyici bir belgesel için çok sevindirici bir rakam. Türkiye'de ilk defa bir belgesel bu rakama ulaşıyor. Bu en azından belgeselciler adına çok sevindirici" şeklinde konuştu.
Dündar, Said-i Nursi belgeseli ile ilgili ne söyledi?
Kamuyounda Mustafa'dan sonra Said-i Nursi ile ilgili bir belgesel yapacağı ve muhazakar kesime yakınlaştığı konusunda çıkan haberlere cevap veren Dündar, birçok yeni projesinin olduğunu söyledi.
"Önümde koca bir liste var. Bu listeye devam etmek istiyorum.
Bunun içinde tarihimizin bazı lanetlediği şahıslar da var. Enver Paşa'nın belgeselini yapmak istiyorum. Dolayısıyla, yani bu liste içinde ille sevdikleriniz olmuyor. Sevmedikleriniz hatta karşı olduklarınız da olabilecek" dedi.
Seyircinin şaşıracağını söyleyen Dündar, birçok portreyi gündeme getireceğini belirtti. Mustafa belgeselinden sonraki projesini de söyleyen Can Dündar, "Sırada Fatih Sultan Mehmet var. Ama henüz dillendirmiyoruz. Ama üzerinde çalışıyoruz hala"şeklinde konuştu.
Posted: Sun Nov 09, 2008 2:28 pm
by Murat Biricik
Jacintha Abisheganadan nin "Here's to Ben" albumunu hararetle ariyorum. Youtube da the Boulevard of Broken Dreams i soylerken buldum. Tek kelimeyle muhtesem.
http://www.youtube.com/watch?v=KXvAM1oBG3A
Kimilerine gore bu Singapurlu diva, jazz sanatcisi Diana Krall ile kiyaslanmayacak kadar iyi. Her soyledigi esere ruh ve derin bir duygu yukledigini soyluyorlar. Ben "Here's to Ben' albumunu bir tanidigimda tekrar tekrar dinledim, dinlemege pek doyamiyorsunuz.
Jacintha Abisheganadan nin CD leri kolay bulunmuyor. Yurticinde siparis vermeniz lazim. Yada ben dogru adreste aramadim. Yurtdisi seyahatine gidenler CD koleksiyonu genis olan dukkanlarda yada mega muzik evlerinde sanatcinin CD lerini bulabilirler.
Posted: Sun Nov 09, 2008 2:33 pm
by Murat Biricik
Jacintha Abisheganadan dan "Here's to Life". HQ Audio, mutlaka dinleyin.
http://www.youtube.com/watch?v=uwHcxRVSdXI
Posted: Tue Nov 11, 2008 3:48 am
by Cengiz Akgun
Barlas'i iki yuzludur diye sevmeme. Ama gazetecilik konusunda oldukca etkin bir birikimi vardir. M. Kemal Ataturk'un muzikle ilgili bir okudu ve duy iki aniyi anlatmis dun ve bugun. Ilki Munir Nurettin'le ilgili;
Bir tren seyahatimizde yanında Fahrettin Altay Paşa da vardı. Kahvelerini içerken beni çağırdı, "Gramofona bir plak koy da dinleyelim" dedi. Ben de Münir Nurettin Selçuk'un bir plağını koydum. Daha ilk ses çıkar çıkmaz, "Çabuk kapat bunu, yerine başka koy" dedi. Safiye Ayla'nın bir plağını koydum. "Tamam güzel oldu şimdi" dedi ve "Münir Nurettin'in ne kadar plağı varsa getir" dedi. Üç dört plağı vardı, hepsini Atatürk'e verdim. Camı açtı ve tüm plakları attı. Sonra da "Oh be" dedi. Şaşkın bakışlarımız içinde bir şey sormadık. Ta ki Ankara'ya gelinceye kadar. Keyifli bir anında plakları niye attığını sorduk. Gülmeye başladı. "Münir Nurettin hani bir gece Dolmabahçe'ye gelmişti, sofrada şarkı söylerken, ben de keyifliydim söylediği şarkılara iştirak ediyordum. Bir müddet sonra şarkısını kesti ve yanıma gelip kulağıma, 'Lütfen benimle beraber söylemeyin, şarkıyı bozuyorsunuz, ben rahat söyleyemiyorum' dedi. Belki kimse sezmedi ama kendime mani oldum, ters bir şey söylemedim. Tabii şarkı bizim işimiz değil ama keyiflenmişiz, söylemeye çalışıyoruz. Beyefendiyi pek rahatsız etmişiz. O gece ona çok kırıldım, gücendim. Ama yine de plaklarını atmamalıydım, yanlış yaptım" dedi. Münir Nurettin'i bir başka gece yine davet etmişti ama o gece nedense Münir Nurettin'den hiç şarkı istemedi.
İşte "Gerçek yaşam" budur.
Kimse Atatürk'e susması için uyarıda bulunamazdı herhalde o dönemin siyasi ortamında.
Ama Münir Nurettin bunu yapabilirdi ve içinden öfkelense de bunu Atatürk hoşgörü ile (Veya tahammülle) karşılardı.
Ne dersiniz?
Bu da M. Kemal muzik konusunda bile ne kadar bilgili oldugu hakkinda.
Adana milletvekili ve gazeteci (Türk Sözü'nün Başyazarı) Ferit Celal Güven Ankara Halkevi Başkanı'yken (1934-46), bir halk müziği konserine Atatürk de gelir.
Sahnede bir saz çalmakta, Ankaralı Seymenler de nağmelerin eşliğinde zeybek oynamaktadırlar.
Atatürk gösterinin bitiminde sahnedekileri alkışlar.
Ancak ayrılmadan önce Ferit Celal'i uyarır:
- Bu tek sesli müziği artık geride bırakmalı ve çok sesli müzik de yapabilmeliyiz, der.
Bu uyarı üzerine birkaç hafta sonra yeni bir konser düzenlenir.
Bu defa sahnede bir saz değil, en az 10-15 saz halk müziği parçaları çalmaktadırlar.
Bu konserin de şeref konuğu olan Atatürk'e, gösterinin bitiminde Ferit Celal Güven "İstediğiniz gibi çok sesli müzik yaptık. Artık sahnede bir saz değil, en az on saz olacak" der.
Atatürk güler:
- İstersen yüz tane saz koy, hepsi aynı sesleri çıkartırsa yine tek sesli olur bu müzik, diye hafif azarlar
Posted: Tue Nov 11, 2008 9:56 am
by Mehmet Cirak
Mukemmel, cok tesekkur ederim....