Ismail Gezer wrote:Orhan Pamuk, şu konuda böyle konuştu, şöyle karşı çıktı, böyle muhalefet etti, şunları yazdı... Yok yok yok.. Eğer kitaplarında bilmediğim bir muhalefet anlayışı sergilediysede özür dilerim okumuş değilim ama okuyanlardan da birşey duymadık...
Orhan Pamuk, kendisinin de her firsatta belirttigi gibi, dogu ile batinin kulturel olarak birlesip (sentezlenip) baris icersinde beraber yasayabilecegini savunuyor. Bunu eserlerinden oldugu kadar, 11 Eylul saldirilari sonrasinda yazdigi
su makaleden de anlamak mumkun (turkcesini bulamadim)
Pamuk’un bu beklentisi oncelikle pek saf ve romantik. Cunku olay dogu/bati catismasi ya da kaynasmamasi degil gelir dagilimdaki bozukluk. Iste Cin ise yarar hale gelince nasil dogu/bati birlesiverdi oralarda.
Isin ilginc yani Pamuk, Ataturk’un cizdigi yoldan yuruyor. Ayni zamanda da Ataturk’un cizdigi yolun tersine gidiyor. Bu da Kemalizmin en buyuk celiskilerinden birisi. Simdi Cengiz ve erbabi beni kaldirip atacak forumdan ama sunu soylemek yine de gerekli Pamuk’un icinde bulundugu durumu anlayabilmek icin.
Ataturk batiya yanasalim derken, o gunun kosullarinda bazi kesimleri, ozelikle de Genc Osmanlilarin kurulmasinda da rol oynayan kucuk sanayici ve disari ile entegrasyonu elzem goren buyuk toprak sahiplerini filan memnun ediyordu. Ote yandan Osmanli’nin dine dayali devlet olmasindan dolayi ulkede guclu bir ruhban sinifi vardi ve bu ruhban sinifi kendisini ve prensiplerini savunabilmek icin turanciliga kadar varan cizgilerde siyasetler ureterek, bunlara uyulmasini istiyordu. Ataturk, butun bunlarin arasinda dans ederken hepsine bir emzik verme geregi duydu, ki bugun Ataturk’un dahi olarak gorulmesindeki en buyuk nedenlerden birisi budur. Yoksa devrim denemesi nedeniyle kelleyi kaptirmasi muhtemeldi. Ancak bunlara emzik verirken, ortaya cikan celiskilere goz yumdu ve bu celiskilere muhalef edenlerin de gozunu yumdu.
Mesela, Genc Osmanlilarin destekledigi ve uzak dogunun da Turk oldugunu iddia eden Turancilik akimini tam desteklemedi ve dedi ki biz once su Anadoluyu bir kurtaralim, uzak doguya sonra bakilir dedi. Bunun uzerine Turkluk kavramini kucultmus oldu ve Turancilarin (bugun Bozkurtlar kaldi bir tek) hismini cekti uzerine. Ama onlara odunler de verdi ve 1935 yilinda basilan ve gunumuze kadar pek az degisen ve Turklerin koklerini Hunlara kadar uzatacak kadar komik durumlara dusen tarih kitaplarini bastirdi. Bu yazilanlar o kadar somuruye acikti ki, bir donem Turklerin bozkirlarda gezerken yanlislikla Amerika kitasina gecerek Kizilderililerin atasi olduklari turunden dunyayi katila katila gulduren tezler ortaya atilmasina bile neden oldu. Butun bunlar bile Bozkurtlarin son zamanlara kadar Ataturk’e dis bilemesine engel olmadi ama. Ancak 1990’larin sonunda Bozkurtlar Kemalizm ile barismaya basladi. Simdi ise pek siki fikilar.
Ote yandan herkesin bildigi gibi Ataturk bati medeniyetleri seviyesine ulasmak icin, yani batinin yonetim bicimlerini ulkeye getirmek, bati ekonomisine uzun vadede entegre olmak vs turu ilkeleri de masaya koydu. Elbette bir yandan Osmanli hayali ile yasayip bolgede tekrar somurucu guc olma sevdasi olanlar ile ote yandan Turkiye de dahil butun bolgeyi somurme sevdasi olanlari ayni anda memnun etmek imkansiz ve celiskili bir durum. Ilk baslarda bu durum cok belirgindi ve mandacilar ve ( o kadar da olmaz, cus diyerek bu konuda turancilarin safhinda yer alan) kemalistler olarak ayrilmisti. Sonradan her iki tarafin birbirine nispeten yaklasmasi ile ara kapandi biraz ama bu iki baskin grubun mucadelesi gunumuze kadar surmekte. Ruhbancilar ve Turancilar onceleri bereber iken sonra ruhbancilar baskiyi yiyince, turancilar onlarin yaninda tuyduler. Kemalistler de zaman zaman bir oraya bir buraya kaymaktalar zaten. Bu durum baska onemli gruplasmalarin olmadigi anlamina gelmiyor tabii.
Sonucta bu mucadele herkese zarar vermeye basladigi icin, butun hepsinin bir anlamda sentezi olan Ozal ve Erdogan gibi tipler tureyerek her iki tarafa da emzik verme islevini surdurmeye devam ettilerm (sadece bu anlamda onlari Ataturk ile karsilastirmak mumkun elbette). Bu arada ordunun da gunun kosullarina gore bir oraya bir buraya kaydigin gorduk.
Butun bunlar olurken ruhban sinifi ile turancilarin arasi da acildi, sonra kapandi, sonra yine acildi, vs. Ruban sinifi hala guclu ama daha cok kume dusmemeye oynamaktalar. Mandacilar ve kemalistler ezeli rekabeti temsil ediyor dersek, ordu da hakemlik yapmakta. Ruhbancilarin kadrosu iyi ama hakem hatalariyla ligde zor duruyorlar.
Ancak son zamanlarda dunya siyaseti degisince ve taraf tutmak gerekince, simdi ortalik karisti. Boyle ona buna emzik vererek olmuyor artik. Taraf tutmak gerekecek. O nedenle burokratlardan olusan ordu hemen tarafini secti ve hakem hatalarini turancilardan yana kullanmaya basladi. Simdi baticilar biraz sarsildilar ve toparlanmaya calisiyorlar. Bu arada ezeli rekabete alismis seyirci de homurdaniyor. Ruhban takiminin TD’siyim ben deyip ama daha cok mandacilara taktik veren Erdogan da sap gibi kaldi ortada simdi yaranacak yer ariyor. Yukari tukurse biyik, asagi tukurse sakal. Su andaki gidisata gore emzik deposuna yiginak yapiyor gibi ama durum hic de parlak degil. Yerinde olmak istemezdim.
Bunlari bilmek gerekiyor Pamuk’un dustugu durumu anlayabilmek icin. Simdi Pamuk’a ‘ulkeyi’ rezil etti diye kizanlar bu kesimlerden turancilarin eline oynamis oluyor. Isin ilginci, bunu bazi batici gecinenler de (durumu anlamadiklari icin) soyluyorlar ve turancilarin eline oynamis oluyorlar. Belki de bilseler kimin eline oynadiklarini Pamuk’a destek verecekler.
Bu arada ulkeyi dis basinda rezil eden elbette bu soylemleri 15 yildir veren Pamuk degil, ona tepki gostererek, 301’i cikararak, turanci emellere destek verenler ve bati bundan hoslanmayip yaygarayi bastigi zaman moraranlar.
Ismail Gezer wrote:Edebiyat gibi harflere, kelimelere, cümlelere; kelimelerin o cümle içindeki yerine endeksli bir alanda uluslararası ödül vermekte çok mantıksız. Hiçbir çeviri aslının yerini tutamaz. Bazen dahada iyi olabilir gerçi. Ama çeviri yapmak orjinalini yazmak kadar zordur. Türkçedeki bir kelimeyle ingilizcedeki bir kelimenin %100 aynı anlama gelmesi bile pek mümkün değilkene.. Dandik bir türkçeyle yazılmış bir kitap, kaliteli bir tercümanın elinde ingilizce olarak harika bir kitap halini alabilir, en azından üslup olarak...
Guzel olan herseye destek verilmeli. En guzel desteklerden birisi de bu guzellikleri daha da guzel hale getirecek rekabettir. Rekabet insan biyolojisinde ve doga da bile var. Onsuz guzelliklere guzellik katmak imkansiz. Onemli olan bu rekabet icin guzel ortam yaratabilmek, onu yonetebilmek ve guzellik yerine cirkinlik uretilmesini engellemektir. Bu anlamda edebiyat rekabet edilmesi gereken en onemli dallardan birisini olusturuyor.
Ote yandan rekabet pahali bir is cunku iyi bir organizasyon ve yeterli kaynak istiyor. Bunlarin olmadigi yerde rekabet yaratmak cok zor. Varlikli ulkelerde rekabeti daha cok gormemizin asil nedeni ise bu.