Page 49 of 95
Posted: Tue Sep 09, 2008 2:03 pm
by Ismail Gezer
Ufuk Sezekkaplan wrote:
95 secimleri bir milattir. Bana gore 2 temel sebebi vardi; biri 12 Eylul doneminin Turk solunu ne yazik ki bozguna ugratmasi ve Turk siyasetinin altyapisini ilimli İslam'a gore ayarlamasiydi. Bunun sonucu 95'te alindi. Unutmayalim, Mili Gorus ekolu 12 Eylulden once her zaman % 9'da gezinen bir paya sahipti, arada koalisyon ortagi ve hukumet sozcusu falan olurlardi.
2.sebep SHP'nin Istanbul Belediye Baskanligi doneminde (Nurettin Sozen) tarihteki en buyuk beceriksizlige damga vurmasiydi. Istanbul Belediyesi rusvetle anilan bir yer oldu. Sadece ISKI rezaleti degil, ben yasadim biliyorum, her imza icin alenen para oduyordunuz. Bunu takip eden donemde RTE'nin Istanbul BB oldugu donemde bu kesildi.
Bu oyle bir donemdi ki Istanbul'da hala daha korkuyla anilir. Sozen ve ekibinin Istanbul'a ve soa verdigi zarar olculememistir.
Ayni donemde Erdal Inonu'nun Demirel'e payanda olmasi, silik ve kisiliksiz politikalr halki soldan soguttu. Geleneksel olarak koylu oylari olarak bilinen DP oylari da sehirlesme (lumpenlesme) sayesinde yeni akima, RTE'ye kaydi. Hikayesi daha uzundur elbette ama solun kadro yapisini degistirmemesi ve politburodan cikmamasi da bunu tetiklemistir. Dusunun, Baykal 1979 yilinda Enerji Bakaniydi. Ben dogdugumda milletvekili olan adamlar hala daha ayni konumda solda particilik yapiyorlar.
Ilimli İslam'in TC'den gitmesinin ise bugun bir yolu var. Ekonomik kriz. Bugn hane halkinin para biriktirme hassasi yok oldu, TC'de her vatandas, donuna kadar kredi karti borclusu. Isletmeler sermayesiz ve fiktif gelirlerle (Kobiler banka kredisi ile, esnaf tefeciden aldigi borclanma ile) yasiyor. Kriz bir duzeltme yapacak hem uretmeyen bu toplumun ekonomik parametrelerine hem de abuklasan sosyal yapiya. Simdilik umutla bekliyoruz
.
Son olarak ben MHP'nin hic de tutarli (genel) bir cizgisi oldugunu dusunmuyorum, adamlar Nihal Atsiz Turkculugunden, 1980 sonrasi İlimli İslam'a donduler. Turk-İslam Sentezi tartismalarini hatirlayalim. Bu sapma, hala daha MHP doktrininde buyuk donus olarak adlandirilir; Turkculuk ile Islamcilik 12 Eylul oncesinde birbirini yiyordu, MHP'liler o donemde MSP'lilere yesil komunist adini takmislardi vs. O yuzden MHP'nin 1980'lerden sonra aldigi pozisyon tam bir sapmadir.
Ha bu arada sonucta hepsi iktidara geldiklerinde yandaslarina ihale dagitiyorlar o da ayri konu; sistem boyle.
'Ekonomik kriz çıksa ne eyi olur' kısmı hariç yazıya büyük ölçüde katılıyorum.
Çok doğru tespitler var, bana göre..
95 seçimlerinde ortaya çıkan sonucu 12 Eylül'e fatura etmek azıcık haksızlık olur. Adamlar muazzam çalıştılar. Palavrada olsa bir 'Adil Düzen' hülyasına memleketin % 20'sini inandırabildiler.
İstanbul'a ilk geldiğim sıralarda bizim okulun ordan, o güzelim ormanın ortasına iğrenç bir şekilde dikilen binaları göstermişlerdi, bir Nurettin Sözen eseri olarak.
Geçenlerde bir belgesel izledim 1990 yazında neler yaşandığına dair. Ağırlıklı olarak fakirlerin yaşadığı semtlere 15 günde bir 'ancak boruların pasını alacak kadar' su verilirken, Kadıköyde Bakırköyde nerdeyse hiç su kesintisi yaşanmadığını, Ergun Göknel ve N.Sözen'in zihni sinir projeleriyle Yalova'dan tanerlerle su getirmeye kalkıştığını, Terkos barajına deniz suyu doldurtup doğal dokuyu katlederek herşeyi ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını görmek acı vericiydi. Bunlar kolay kolay unutulmaz. 'İyidir veya kötüdür' diyemem ama Mustafa Sarıgülden başka bir solcunun Büyükşehir Belediyesinde, en azından yakın gelecekte, hiç şansı yok...
İktidara gelen yandaşlarını ihya ediyor kısmıda en acı gerçek! Türkiyede bir partinin taraftarı olmakla bir takımı tutmak arasında çokda bir fark yok!
Posted: Tue Sep 09, 2008 3:02 pm
by Kenan Atak
Bugun deger verdigim bir arkadasima da söyledim ancak insanlar arasindaki diyalog kopuklugunu biraz kendimce simdilik ve kabaca söyle acikliyorum (bir kac önceki mesajimda da biraz vurgu yapmistim):
Cok istisna iki insan olmadikca iki insanin (veya daha fazla) birbirini anlamasi ve diyalog kurmasi mumkun degil (kuruluyor gibi gözukenler de illuzyondan ibaret aslinda diye dusunuyorum) zira yasanan tecrubeler ve onun dile getirilmesindeki kopukluk, kullanilan kavramlarin iki taraf tarafindan hem ifade edilmesi (sirf tek bir kisi icin bile buyuk kopukluklar söz konusu bir seyi hissedip dile getirme konusunda) hem de öbur taraf tarafindan anlasilmasi (anlatanin o kelimeyi soylerken ki psikolojik durumu nedir ve onu nasil vurguluyor o vurgulama bilinc altinda neye karsilik geliyor) cok zor. Bir de insan egosu ve insanin hala bilinc alti kalmis evrilmemis guduleri girince iki insanin (butun sosyo ekonomik degiskenleri control altinda tutsan bile) diyalogundan karmasa cikiyor. Bu benim kendi tecrubelerimden sabit, baskalarinda da gözlemliyorum bunu. Dedigim gibi cok istisna durumlar söz konusu olabilir ki o da kolay aciklanacak bir durum degil. Bu durumu hem cesitli kurumlarin icinde (arkadas cevresi, okul, aile, is dunyasi herhangi bir organizsayon vesaire) rahatlikla gözlemleyebilirsiniz, zaman ve mekan gözetmeksizin zaten insanlik tarihi de karmasalarla dolu ve bu ayni sekilde devam ediyor. Dil konusuna yapisal yaklasanlari okudukca bunu daha net gözlemliyorum.
Bu arada kisilerin politik egilimlerinin ve söylemlerinin de o kisilerin davranislari ile celismesi (dincilerin halki hortumlamasindan solcu, sosyalist gecinenlerin en sömurgeci ulkelerde yasayip veya baskalarinin emegini sömurmesine kadar) beni hic sasirtmiyor.
Ayrica serbest irade denen seye de inanmiyorum, biz dogdugumuzda kavramsal catidan kurumlara kadar hersey kurulu ve biz o kafesin icine giriyoruz, bir eylemimizi de o eyleme neden olan pek cok önceki faktöru bir araya getirip eylemimiz bu faktörlerin pespese gelmesi nedeni ile kesiksiz sekilde bunlarin devaminda olustu diye doga kanunlarindaki gibi deterministik (fizigin kvantum kismina giren ve determinisitik olmayan kismini haric tutarsaniz) sekilde aciklayamamak bizi serbest irade denen bilincsel illuzyona göturuyor. Bu yuzden serbest irade ve demokrasi gibi kavramalar da bana cok ucucu geliyor. Cok karamsarsin diyebilirsiniz ama su ana dek geldigim nokta bu. Bu dediklerim de aslinda kah benim Ugur'la kah bu evrendeki sonsuz sayida insanin birbiri ile iletisim kopuklugu ile baglantili diye dusunuyorum.
Posted: Tue Sep 09, 2008 4:45 pm
by Murat Kara
Ismail Gezer wrote:Ağırlıklı olarak fakirlerin yaşadığı semtlere 15 günde bir 'ancak boruların pasını alacak kadar' su verilirken, Kadıköyde Bakırköyde nerdeyse hiç su kesintisi yaşanmadığını, Ergun Göknel ve N.Sözen'in zihni sinir projeleriyle Yalova'dan tanerlerle su getirmeye kalkıştığını, Terkos barajına deniz suyu doldurtup doğal dokuyu katlederek herşeyi ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını görmek acı vericiydi. Bunlar kolay kolay unutulmaz. 'İyidir veya kötüdür' diyemem ama Mustafa Sarıgülden başka bir solcunun Büyükşehir Belediyesinde, en azından yakın gelecekte, hiç şansı yok...
Bunlar yoksullukla direk ilgili olan seyler. Ha eskiden yoksulluk yokmuydu vardi elbette ama eskiden umut da vardi. 80 darbesi sonrasi umutlar sondu.
Simdi ise umutsuzluk diz boyu. Dunya degismeden Turkiye'ye zenginlik gelmez ve dunya da degismeyecegine gore umut yok mantigi hakim.
Halbuki dunya bal gibi degisir. Dunyayi degistirebilecek iki tane guc var: patron veya calisan (sermaye veya isci). Su anda sermaye degistiriyor dunyayi keyfine gore. Pek de iyiye gitmiyor o nedenle. Cunku sermayenin mantigi yagmala mantigi ve insanlari teknolojik olarak egitip siyasi olarak cahil birakma mantigi.
Posted: Tue Sep 09, 2008 7:52 pm
by Alpay Dedeoglu
Kerem nereye ? Boyle birakip gidecekmisin?
Ozel sebep demissin ama, ona gelene kadar o kadar cok yerde
varizki. Hayatinimi sileceksin her yerden...
Sen beni soktun bu foruma , nereye simdi?
Ustelik birak herseyi , eski Galatasaray Klubu sporcusu,
ustelik ailedende, bence bir sorumlulugun var.
Galatasaray formunda GS formasi giymis,
ustelik basariyla giymis bir sporcusun,
demirbasisin buranin artik.
Ilk smaci vurdugunda basladi o sorumluluk,
GS bir yasamdir, kulturdur, durustur.
Bak ne kadar cok seni takip eden varmis?
Hic yazmamis genc bir cocuk yazmis,
demekki etkiliyorsun iyi olarak.
Turkiye artik o kadar standart ses ve laflara kaldiki, yurt disindan , ustelik eski bir sporcunun
verecegi cok sey var.
Galatasarayli agbimsin, kardesin olarak rica ediyorum lutfen.
Turkiyenin disaridan o kadar kotu bir goruntusu varki ve o kadar cok
Cumhuriyet ve bagimsizlik degerleri zedeleniyorki,
Kerem, Ozan gibi arkadaslar cok buyuk infial icindeler.
Onlarin amaci biraktiklari vatana geri donmekti,
ama artik bu fikirden uzaklasiyor olmalari onlari uzuyor.
Duyarlilar iste , yanlismi?( O kadarda kotu degil, korkmayin) Biz yurt icindekiler ise
kaynatilan tenceredeki kurbagalar gibiyiz, alistik artik,
mayistik artik, tepki gosterecek halimiz kalmadi.
Disaridakiler ise sicak tencereye girmek istemiyor tabiiki.
Mevzuu ortadan girip zaten ''Bekir Coskun da adam degil'' yerine,
''Cevrecilige onculuk yapmis biri keske daha derinlikli ve nitelikli olabilseydi'' diye lafa girmek daha mantikli.
Hele Kerem gibi cok nazik, dusunceli ve hassas bir insanin yazdigina boyle yaklasilmamali.
Engin Ardic denmis. Bilen bilir , Engin Ardici en cok sevenlerdendim,
ilk ciktigi kitabindan itibaren takip ederim. Artik saygi duyuyorum fakat nefret ediyorum. Yasliliktan korktugu icin hayatinin geri kalan kisminda rahat etmek icin ruhunu satti. Eskiden yaptigi sey arastirip bilgi vermekti, simdi artik tek yonlu muhalif yazar oldu. Bu adamin GS lisesindeki lakabi ''Hayvan'' dir,
bosu bosuna bu lakabi vermemisler demekki.
Artik bir moda var, malum herkes yaranmak icin ''Cumhuriyeti kuran kadrolarin ve kurumlarin hatalari ve zayifliklari'' ile dalga geciyor, pek pejoratif ve ilkel buluyor. Tamam cok yanlisliklari oldu ama,
Bolgesinde, kulturunde, dini gelenekelerinde hic beklenmiyecek bir sekilde bu bu duzeni kurdular. Simdi onlara artik vurmak, alay etmek bir moda oldu.
Engin Ardicin kitaplari vardir. ''Islam Teksasta'' ''Mustafa Kemal sizin gibi kro degildi''. Burada muhafazakar yiginla ilgili yazdigi yazilari yazsaya.
Bunlar degisim falan gecirmedi . Bunlar ''Hayvan'' der , ''Bulgurla beslenen kara kalabaliklar'' der, kadinlarina beyinsiz imasi yapar, adamlarina asagilik ve firsatci imalari yapar der. Tarikatlarla ilgili arastirma ve tesbitleri vardir. Bunlari hala simdi yazsaya. Hadi politika yazmiyor, tamam.
Sahane Yunan kulturu, azinlik kulturu, beyoglu, Eski Istanbul yazilari vardir.Onlari yazabiliyor mu? Hayir. Trende aykiri, ekmek tehlikeye girer.
Nerede Tosuncuklar yazilari, nerede kilik kiyafet (hani su turban) yazilari, nerede kontrolsuz yapilasma ve rant yazilari, nerede din adina ogretilen sacmaliklar yazilari. Niye varsa yoksa Ittıhak Terakki, Ataturkun zaaflari,yemekten sonra cay icen memur zihniyeti, Ozala ve Menderese yazik ettiler, Dogan ve Karamehmet grubu kirli camasirlari, don dolas bu yazilar. Klasik muzik, sinema, sanat bile yazamiyor. Niye? Bir ruhunu satti, iki artik kutuphaneye ve okumaya zaman ayirmiyor. Kucuk Mehmet Barlas oldu, yali almaya oynuyor. Kulis yapiyor,Parise gidiyor, surekli yaranma halinde. Uzuntu verende bu.
Suratina tukurecekler diye uzun zamandir GS pilavina gelmiyor.
Posted: Tue Sep 09, 2008 8:23 pm
by Kenan Atak
Merak etme Alpay biraz sinirle yazdim bir yere gitmek falan söz konusu degil, forum katilimcilari da kusura bakmasinlar biraz fazla hassaslastik son zamanlarda bunda senin bahsettigin neden de buyuk rol oynuyor, zaman geciyor yabanci bir ulkede kendimize bir yer bulmaga calisiyoruz, buldugumuzu saniyoruz oysa nerde olursa olsun yasadigin toplumdaki parcalanmis (fragmanted) insanin tek duzeligi ve senin ruhuna hakim olma cabasi, ruhsal sefillik, ön yargilar ve siradanlik ile yogrulmus bilinc dunyalari bir sure sonra seni de etkiliyor hele yurt disinda olunca varolusun en temel ögesi olan kendini ifade etme ihtiyacini da tam karsilayamiyorsun bu da insani daha da geriyor, icerde olanlarin da bizi anlamasi lazim sonucta kolay degil böyle mucadele vermek. Hayatin her kademesinde hata yapiyoruz ben de kelimeleri biraz daha dikkatle tartarak yazacagim herkesi de bu konuda biraz daha titiz olmaga cagiriyorum kimse dusmanim falan degil boyle dusman gibi bir kavram olamaz da bir insanin lugatinda benim de ustte bahsettigim gibi bu ifade etmede net olmamanin karsisindakinin kafasini iyice karistirdigini dusunuyorum. Yani kisacasi hatayi kendimde buluyorum karsimdaki beni anlamayinca.
Engin Ardic deyince aklima geldi senin gibi benzer nedenlerden cok kizdigim yani var cunku o da laf gecirme hevesine kapiliyor ama Turkiye gercegini anlamak icin Niyazi Berkes'i okuyun demisti zamaninda, gecenlerde peder beyle de bu konuyu konusuyorduk Niyazi Berkes'i iyi okumak lazim bence ne kadar o zamanin olanaklari ile metodik bilgilerden az haberdar olsa da okuyup dusunmege deger bir yazar. Insanlara kizsak da satir aralarinda birseyler kapmakta yarar var. Yuzde 5 bile kapsan ve yuzde 95'i cöpe atsan bile o kaptigin yuzde 5 bile ise yariyor.
Posted: Tue Sep 09, 2008 8:58 pm
by Cengiz Akgun
Ardic'in Paristeki Ren Viyanda da Tuna nehrinin boklu sularindan ice ice bu hale geldigini biliyordum zaten. Baska yerde tatil yapmam diyor adam. Simdi tamamen bir satilmis'i oynuyor Tayyib beyin Uzanlar'i ne hale getirdigini gorunce biyad etmis bir halde.
Posted: Wed Sep 10, 2008 2:53 am
by Salih Bora
Siz Türkiye siyaseti'ni tartışadurun... İsviçre'de adına Atlas Deneyi dedikleri bir deney yapılacak önümüzdeki günlerde.
Bir bakıma, Minyatür Big Bang.
NTV'de ve CNN Türk'te Türkiye'nin en saygın fizik hocaları saatler boyunca tartıştılar, pek az şey anladım. Fiziğe pek kafam basmaz.
Higs Bozonu diye bir şey varmış mesela... Evren, bu zerreciklerin bir araya gelmesiyle oluşuyormuş... Ama daha teori safhasında bu. Atlas Deneyi'nde teoriyi kanıtlar bulgular elde ederlerse müthiş bir olay olacakmış.
Tabii esas amaç başka.
Yapılacak olan, iki atom protonunun, yerin 100 küsür metre altındaki bir özel alanda, bir makine sayesinde hızlandırılarak birbirine çarptırılması. Bu sayede ortaya müthiş bir enerji çıkması düşünülüyormuş.
Yani Big Bang'i laboratuvar ortamında gerçekleştirecekler.
Öyle ki, çıkan enerji, 400'er ton ağırlığında iki trenin karşı karşıya saatte 200 km hızla birbirlerine çarptıklarında çıkan enerjiye eşitmiş.
Fakat, bir şey okudum. Diyorlar ki, bu çarpışma Big Bang kopyası olduğuna göre, kara delik'ler meydana getirebilir ve bunlar da genişleyerek dünyayı yutabilir.
Başta korkmadım değil.
Neyse ki sonra NTV'de bir hoca çıkıp, kara delik oluşsa da bunun mini minnacık bir kara delik olacağını ve S.Hawking'in bulfuğu teoriye göre saniyenin şu kadarda bir'lik kısmında kendini yok edeceğini söyledi.
Basite alınacak gibi değil... Sırf bu yüzden AİHM'e dava açıp, projenin durdurulmasını talep edenler varmış.
Tehlike yok. Dünya yaşayacak.
Çok önemli bulgulara ulaşılacağı anlaşılıyor.
Evren nasıl varoldu?
İnsanlığın yanıtına bir türlü erişemediği soru bu.
Posted: Wed Sep 10, 2008 3:33 am
by Murat Kara
Kerem Tezic wrote:Merak etme Alpay biraz sinirle yazdim bir yere gitmek falan söz konusu degil, forum katilimcilari da kusura bakmasinlar biraz fazla hassaslastik son zamanlarda bunda senin bahsettigin neden de buyuk rol oynuyor, zaman geciyor yabanci bir ulkede kendimize bir yer bulmaga calisiyoruz, buldugumuzu saniyoruz oysa nerde olursa olsun yasadigin toplumdaki parcalanmis (fragmanted) insanin tek duzeligi ve senin ruhuna hakim olma cabasi, ruhsal sefillik, ön yargilar ve siradanlik ile yogrulmus bilinc dunyalari bir sure sonra seni de etkiliyor hele yurt disinda olunca varolusun en temel ögesi olan kendini ifade etme ihtiyacini da tam karsilayamiyorsun bu da insani daha da geriyor, icerde olanlarin da bizi anlamasi lazim sonucta kolay degil böyle mucadele vermek. Hayatin her kademesinde hata yapiyoruz ben de kelimeleri biraz daha dikkatle tartarak yazacagim herkesi de bu konuda biraz daha titiz olmaga cagiriyorum kimse dusmanim falan degil boyle dusman gibi bir kavram olamaz da bir insanin lugatinda benim de ustte bahsettigim gibi bu ifade etmede net olmamanin karsisindakinin kafasini iyice karistirdigini dusunuyorum. Yani kisacasi hatayi kendimde buluyorum karsimdaki beni anlamayinca.
Engin Ardic deyince aklima geldi senin gibi benzer nedenlerden cok kizdigim yani var cunku o da laf gecirme hevesine kapiliyor ama Turkiye gercegini anlamak icin Niyazi Berkes'i okuyun demisti zamaninda, gecenlerde peder beyle de bu konuyu konusuyorduk Niyazi Berkes'i iyi okumak lazim bence ne kadar o zamanin olanaklari ile metodik bilgilerden az haberdar olsa da okuyup dusunmege deger bir yazar. Insanlara kizsak da satir aralarinda birseyler kapmakta yarar var. Yuzde 5 bile kapsan ve yuzde 95'i cöpe atsan bile o kaptigin yuzde 5 bile ise yariyor.
Kerem sinirinin gectigine sevindim. Biliyorsun pek cok konuda sana katilmiyorum ama bir gocmen olarak neler cektigini ve dusundugunu biliyorum. Sana destek olacak cok insan bulabilirsin burada. Onun icin isim degisikligi vs de eger cok elzem degilse gereksiz. Senin Tezic olarak yazman, insan olarak kim oldugun konusunda cok daha fazla bilgi verir okuyana.
Bu kitap isleri ise biraz karisik. Bu "Turkiye'nin durumu" muhabbeti aslinda daha cok "Turkiye'nin siyasi durumu" muhabbeti. Siyasi konularda ise asil sorun problemi anlamak degil. Problemi anlamak nispeten kolay. Hemen hemen herkes dunya siyasetinin, butun ulkleleri hem siyasi hem ekonomik olarak nasil etkiledigini, kucuk ulkelerin ne durumda oldugunu ve haksizliklarin ve yolsuzluklarin ne boyutlara ulastigini biliyor. Yani mevcut sisteme karsi muazzam bir antipati olusmus durumda zaten.
Asil sorun cozum konusunda! Bu isin nasil cozulecegine karsin bin bir cesit gorus var. Kimisi allaha havale etmek lazim diyor. Muslumanlar Al-Kaide'ye dogru kayiyor, Hristiyanlar ise yakinda dunyanin sadece Hristiyanlardan olusmasi gerektigini dusunen Palin'e dogru kayacak belki de.
Bir digeri reform diyor. Dogru reformlar yapilirsa o zaman sistemi duzeltmenin mumkun oldugunu soyluyor. Keynes ile gelmis gecmis en buyuk reformu yasayan batinin bu reformlari simdi nasil teker teker geri aldigini daha dogrusu almak zorunda kaldigini gormek istemiyor. Ayrica bu reformlari toplumdaki hangi guclerin yapacagini soylemiyor. Dine dogru kayarak neo-fasizmin gozler onunde iktidara gelmesini dogru durust bir cozum bulmaya yegliyor.
Bir digeri ortaliga komunist laflar sacarak merkezcilik yapiyor. Bu kesim temelde reformculugu savunuyor ama reformlarin sermaye tarafindan yapilamayacagini sadece isci sinifi tarafindan yapilabilecegini soyluyor. Isci sinifini arkasina alip sonra sistemi degistirmeden reformlarla is hallolur diyor. Radikal komunist laflar duyarsan birisinden, muhtemelen bu gruba ait oldugunu gorursun.
Bir digeri devrim yapalim diyor ama devrim yapmanin ne kadar kazik bir sey oldugundan bahsetmiyor ve devrimin hazirlik asamasini gerceklestirmeyi reddediyor. Hadi sokaga cikip gosterelim sunlara mantigi ile hareket ediyor. Devrimden sonra ne olacagini da soylemiyor. Sanki insanlar enayi, boyle gerzeklere kanip sokaga dokulecek. Bunlar olurken diger yandan grevler artiyor insanlar lidersiz bir sekilde haklarini ariyorlar.
Bir digeri devrimin seklini sosyalist olarak belirliyor, devrim yapalim ve sonra herseyi oluruna birakalim diyor. Ondan sonrasi allah kerim diyor. Iyi o kadar ugras devrim yap sonra onu karsi-devrime iade et! Gorursem soylerime geliyor is. O da yetmedi bu devrim ancak ulke bazinda olur diyor. Sanki Turkiye'de sosyalist devrim olsa Avrupa, ABD - eger kendileri de devrim virusu ile ugrasmak zorunda degiller ise o sirada - Turkiye'deki devrimin yasamasina izin verecekmis gibi.
Ve nihayet digeri (bir tanesi) sosyalist devrim kosullari zaten olusmus durumda ve alternatifsiz gorunen bu dunyada herkes mevcut duzene dis biler hale geldi bile diyor. Fakat sosyalist bilinc olusmadan sosyalist devrim olmaz diyor. Sadece ayaklanma olur ve diger gucler (dinciler, fasistler, vs) bunu kullanarak zorla iktidara gelir diyor (darbe vs). O nedenle bir 'dunya partisi' kurmak ve kuresel bir sosyalist bilinc yaratmak gerekir diyor (sermayenin kuresel bilinci var cunku). Turkiye'de devrim olursa o devrimin ABD'de, Avrupa'da, Asya'daki devrimleri ateslemesi lazim diyor (ya da tersi). Daha sonra bu gunku sermaye diktatorlugunu ters yuz edip, isci diktatorlugu ile dunya sistemini tamamen degistirmek lazim diyor. Bugun sermayeyi elinde tutan %10'un sahip oldugu sermaye dikatorlugu yerine (ama kendi aralarinda nispi bir demokrasi var. Ihaleler filan), halkin %90'i, diger %10'u uzerinde diktatorluk kursun ama kendi arasinda gercek demokrasi yapsin diyor.
Bu temel cozum onerilerinin dalli budakli bir cok varyanti da var elbette. Ayrica bu goruslerini hepsinin altinda elbette belli filozofik dusunce tarzlari, ideolojiler filan var.
Eger cozum ile ilgileniyorsan butun bu cozumler arasinda hangi cozume destek verdigini bilmeden kitap okumak sorunlu bir is. Mesela reformculuk aklina yatiyorsa, dincilerin kitaplarini okumak gerekir mi? Dinci isen komunist kitap okur musun kendini egitmek icin? Nasil sececeksin ne okuyacagini?
Elbette o kitalari gerekirse okursun ama secimini yaptiktan sonra 'siyasi dusmanim ne yapiyor ve ne dusunuyor acaba' mantigiyla okursun sadece.
Posted: Wed Sep 10, 2008 9:39 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Oncelikle Ufuk'a bana Sariyer'de yasattigi muhtesem manzara esligindeki balik ziyafeti icin cok tesekkur edip milletin bir yerlerini sisittireyim
Alpay'a da gec geldigi icin koca bir yuh !
Dunya mali dunyada kalir Alpay Bey bu kadar calismayin
Galatasaray yedik Galatasaray ictik Galatasaray kaynattik.
Kulis calismalarimiz devam edecek
Bir sonraki durak Iskender Iskenderoglu'nun kucuk dukkani
Suleyman oku burayi, misafir getirecegim sana.
Posted: Wed Sep 10, 2008 11:12 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Yukaridaki yazilari simdi okumaya firsatim oldu.
Gitmez gitmez kimse bir yere gidemez
Kusmek kizmak yok bizim kitabimizda lutfen..
Ne demis unlu bir Turk Dusunuru
"Bu hamur daha cok su kaldirir"
Benim aklim hala Sariyer'de
Turkiye'nin siyasilerine yazarlarina kakiim
Karides guvec, ahtapot salatasi, deniz borulcesi
Tekir, coban salata
Yaziyim daha menuyu ...
Posted: Thu Sep 11, 2008 11:41 pm
by Ismail Gezer
Bir 11 Eylülde daha mide bulandıracak ölçüde amerikan propagandasına maruz kalıyoruz. Aşağılık köpekler Irak'ta Afganistanda yüzbinlerce insanı katlettiler, doğru düzgün belgeselini bile yapmıyor basın leşkerleri! Çünkü onlar insan değil! Onlar ölmez, telef olur!
Posted: Fri Sep 12, 2008 3:33 am
by Murat Kara
Ismail Gezer wrote:Bir 11 Eylülde daha mide bulandıracak ölçüde amerikan propagandasına maruz kalıyoruz. Aşağılık köpekler Irak'ta Afganistanda yüzbinlerce insanı katlettiler, doğru düzgün belgeselini bile yapmıyor basın leşkerleri! Çünkü onlar insan değil! Onlar ölmez, telef olur!
Yapanlar var da yayinlayan yok.
Posted: Fri Sep 12, 2008 1:54 pm
by Ali Kaya
Son günlerde çok konuşulan ve üç gün önce İsviçre'de başlayan LHC
deneyleri ile ilgili nefis bir video:
http://video.haberturk.com/video.aspx?v ... =haberturk
(LHCb, ALICE, CMS ve ATLAS yapılacak 4 farklı deneyin isimleri)
Ali Kaya
Posted: Mon Sep 15, 2008 4:20 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Murat Kara wrote:Ismail Gezer wrote:Bir 11 Eylülde daha mide bulandıracak ölçüde amerikan propagandasına maruz kalıyoruz. Aşağılık köpekler Irak'ta Afganistanda yüzbinlerce insanı katlettiler, doğru düzgün belgeselini bile yapmıyor basın leşkerleri! Çünkü onlar insan değil! Onlar ölmez, telef olur!
Yapanlar var da yayinlayan yok.
Eskiden 11 Eylul'lerde biz Bursa'nin kurtulusunu anardik.Kilic kalkan felan.Simdi sokaktaki bebeye sorsan ikiz kuleler el-kaide diyor.
Benim de canimi sikan bu.
Sehrimin kurtulus gununu geri verin bana
Amerikalilarla bir alip veremedigim yok ama
Amerika'dan tiksinme bende de fazlasi ile var
Dunyada bir bebek olumlerine, savaslarda ailesini kaybeden cocuklara uzulurum.
Bu Bush-Cheney-McCain-Obama hiyarlari yuzundeAmerikaya atom bombasi atsalar uzulmeyecekmisim gibi geliyor su gunlerde.
Bu arada lanet suruyor Dick CHENEY
Lincoln dogumlu imis
Posted: Mon Sep 15, 2008 4:33 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Kuruculari Lincoln oglum !