Son 2 maçtır hakemlerden yana ciddi sıkıntımız var,hatta Kasımpaşa maçını da ekleyebiliriz.Bariz yapılan hatalar (uçarak elle çıkarılan top,Aydın'ın biçilmesi) dışında,özellike orta saha oyuncularımıza top alırken arkadan yapılan fauller inanılmaz.
Şu maçlarda hakemler sadece işini düzgün yapsaydı bu skorlar gelirmiydi emin değilim ama tabii görünen bazı sorunlar var.
Türk oyuncularda dağılma var ve ben bu dağılmaların neden milli maç sonralarına denk geldiğini merak ediyorum...
Herkes Arda'nın kötü yönde coşmasından bahsediyor ama takıma zarar veren adamlarda aslan payı defans hattındakiler ve Ayhan oldu bu maçta daha çok.Baros'un kaçırdığı gol de inanılmaz derecelerde...
Biraz oyuncu bazında ele almak gerekirse,
Caner'den başlamak isterim lafa;Defansif müdahalelerde yetersiz olduğu kadar,esas problemi geriden oyun kurma,doğru yere "doğru şekilde" pas verebilme.Sürekli bir havadan oynama isteği var.Şişirme değil belki yaptığı ama sol bek olarak ön liberoya veya kanat oyuncusuna havadan ve sert pas atıyor,bu tip pasları özellikle de o bölgede yer yer 2 kişi bastırırken kontrol etmek zor,takım arkadaşını zor durumda bırakıyor.Hızlı ve orta yapmayı biliyor ama bunları gösterecek pozisyon bilgisi zayıf.Umarım toparlar bir an önce,tam emin değilim bu takımın oyuncusu olduğundan...
Servet - Son birkaç maçtır saçmalamaya başladı,karşı kaleden gelen degajları yerde sektirme ve daha sonra pas yapmaya çalışmak ve atak esnasında çizgiye (korner bayağının oralar) inme gibi olayları var son 2-3 maçtır.Asıl yapması gereken işi eksik yapmasının yanında,üstüne vazife olmayan işleri yapmaya çalışıp,yapamayıp,takım oyununun içine eden kişilerden biri.
M.Topal - Oynadığı pozisyon gereği rakibi rahatsız etmesi gerekirken son zamanlardaki yumuşak pres yapması ve top kontrolündeki zaman kayıpları pahalıya patlıyor ama yine de kumaşı belli,toparlayacaktır...
Ayhan - Yokluğunda herkes onun öneminden bahsetti,ben biraz temkinli davrandım.Pas yüzdesi,topsuz oyun falan bunlar güzel konular ama bu Ayhan'ın kaçıncı adamın ayağına pas vermesi yüzünden yediğimiz gol sayamıyorum artık.Ayhan'ın bu "kifayetsiz" pas vermesi ve sonucunda topu kaptırması,kendi etrafında dönmesi gibi bir "signature" oldu. Dikat edin topu 7-8 metre ötedeki adama atarken bazen yapıyor bunu,topu acayip bir yavaşlıkla atıyor ve araya giren forvet veya orta saha oyuncusu kontraya çıkıyor sayesinde,sezon sonu teşekkür edilmeli...
Aydın - Bildiğin manyak diye tahmin ediyorum, hala nerde oynadığının farkında değil ve bu gidişle olmayacak.Hırs,mücadele ve istek konularında ciddi sıkıntısı var.Gören 2 CL kupası var sanacak.Söylecek laf bulamıyorum.Adam biraz Arda'yı kıskanıp gaza falan gelir,yok...
Elano- Mehmet Topal ile benzer sorunları yaşıyori fizik ve konsantrasyon problemi var.
Baros - İnanılmaz bir gol kaçırmış olsa da birşey söyleyecek değilim.Kalitesi belli,çok faydalı,arada bi tutukluk yapması normal ama dün o golü atmalıydı...
Arda - Herkes gerekli analizleri yapmış hakkında. Dün bence gayet iyiydi son 2-3 maça göre,ilk yarıda sol tarafta birilerini yerlerde süründürdükten sonra aynı adamı tekrar geçmeye çalışınca Hasan Şaş benzetmesi yapıldı haklı olarak.Bu tip saçmalıklara bir son vermesi lazım kaptanın...
Kewell'ı ve Nonda'yı sahada göremedim.İkisi de asla 90 dk oyuncusu değil, hatta yedekten girdiklerinde bile bazen ağır davranıp,isteksiz görünebiliyorlar ama bitiricilikleri herkesten fazla.Bu yüzden oynuyorlar...
Umarım toparlar herkes. Başımızdaki teknik ekip ve oyuncuların potansiyeli,uzun süre içimizi rahat ettirecek düzeyde.Taraftarın ve yönetimin saçmalamaması lazım...
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 1:54 pm
by Davut Gerçekcioğlu
Sahaya çıkan onbirin tamamı milli oyunculardan kurulu, skora direkt etki edebilecek birden fazla oyuncu bulunan bir takımın sonuca gidememesinin sebebi ne olabilir?
1- genel olarak güçsüz ve gücünü 90 dakikaya yayamayan oyunculardan kurulu olması
Bir oyuncu ne kadar yetenekli olursa olsun gücü yetersizse yeteneklerini kullanamaz. gücü olmayan oyuncu ise sahadayken takıma zarar verebilir.
2- futbol zekası (genel indirgenecek olursa topsuz alanda futbol oynama becerisi) yetersiz olması
topsuz alanda futbol oynamak kısmen daha fazla enerji gerektirir ve b şıkkı a şıkkının doğal bir sonucudur.
Galatasarayda farklı yetenekte oyuncular var bunlara basitçe bakalım
sabri - güçlü çevik ama futbol zekası düşük
servet - güçlü ve hırslı ama oynadığı mevkiye göre yavaş ve top kullanma becerisi zayıf
mehmet topal - yeterince güçlü değil, yetenekli ama kendini geliştiremiyor.
mustafa sarp - yetenekli ama güçsüz ve futbol zekası yetersiz
ayhan - yetenekli, hırslı, gücünü sonuna kadar kullanmak istiyor ama gücü yetersiz
aydın - çok yetenekli ve çevik ama kendini geliştirmekten ve istikrardan uzak
arda - gücü olsa messinin karşılığı olarak real madride giderdi eminim
kewell - futbol mantalitesi yerinde ama gücsüz olduğu için yapabileceklerinin çok uzağında
nonda - takımın en klas oyuncularından biri, top saklama ve kullanma becerisi üst düzey ama o da güçsüz ve yavaş
elano - gücü olsa takımı sırtlayacak oyunculardan biri ama malesef...
baroş - takımda benim kriterlerime göre en donanımlı futbolcu, organize bir takımda her zaman istikrar sağlar.
keita - oyun istikrarını 90 dakikaya yayabilse rakip için en tehlikeli oyuncu tipi ancak o da güç olarak yetersiz hala.
yukarda saydığım oyunculardan sabri ve baroş hızlı ve güçlü oyuncular. Bunların dışındaki oyuncuların hepsi oyundan düşebiliyor ikinci yarılarda. Durum böyle olunca ne taktik kalıyor ortada, ne de yardımlaşma. dirençli ve ilk toplara basan bir rakip çıktığında bocalayıp kalıyoruz.
Galatasarayın yıllardır orta sahada güçlü ve oyunu yönlendirebilecek bir oyuncuya ihtiyacı var. Devre arasında mutlaka ernst tipinde bir oyuncuya ihtiyacımız var.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 2:44 pm
by Kenan Atak
Alpay'in dedigi gibi GS'in en buyuk avantaji TD'u ve teknik ekip. Bunlar eldeki genc oyunculari zamanla hatalarindan arindirabilirler. Turk basini hemen her alanda oldugu gibi sporda da son derece cahilce aptalca yorumlar yapiyor. Frank gibi bir adami bile 'sen futbolu bilmiyorsun' demege getirilerse sasirmam yakinda. Mesela Aydin fizikman guclenmeli, Ugur (benim favorim) daha derli toplu olmali, Sabri buyuk kazanc bana göre cok önemli bir oyuncu, Turkiye'de fizik ve hiz olarak Avrupa standartlarindaki iki uc oyuncudan biri. Topal cok formsuz...bunlari en iyi görup ilsyecek olanlar Frank ve Neeskens. Elano, Kewell gibi adamlara bu kadar praya yazik gunah. 7 milyon evro verdigin adamin bu kadar kötu olmaga hakki yok. Bana göre Turkiye'de eksik olan sporda yabanci egitmen sorunu, yabanci futbolcu degil. Frank, Neeskens gibi adamlara her tur yatirim yapilsin ama Elano'ya 7 milyon evro buyuk bir savurganlik. GS bu sene CL'e kalsin yeter. Cok basarili olacaklarina inaniyorum. Birakin FB Bursa ve GB'i yenip Avrupa'da tuzla buz olup Turkiye ligi sampiyonlugu ile dumbede dumbede caddede gobek atip sampiooon diye bagirip kurtlarini döksunler. Arabacilarin halini göruyoruz iste. Iki kupa aldilar Denizli ile, hedefleri kit oldugu icin simdi birbirlerine giriyorlar. GS TD konusunda cok saglam adim atti. Bunun arkasinda durulmali.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 4:45 pm
by Tan Erten
Herkes oyuncular hakkında gerekli analizleri yapmış, ben girmeyeceğim. Tek diyeceğim, Ayhan henüz forma girememiş, çok top ezdi. İyi bir Ayhan'la bu maç bu skorla bitmezdi. Oyunculardaki yorgunluklar da normal biraz; sezon bizim için erken başladı. Yalnız Mehmet Topal kendini toparlamazsa, gelecekte işi zor. Zira önümüzdeki sezon oraya bir transfer yapılacaktır mutlaka.
Sonuç olarak, ben de Kerem'e benzer düşünüyorum: Bu sene CL'ye kalsak ve UEFA'da bir çeyrek final oynasak ben çok mutlu olurum. Fazla üzülmeyin, iyi bir teknik ekibin katkısı bize Ankaragücü maçını kazandırmaktan çok daha fazla olacaktır. Kulüp de Rijkaard'ın arkasında duracaktır.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 5:12 pm
by Eray Tunç
Tan Erten wrote:Herkes oyuncular hakkında gerekli analizleri yapmış, ben girmeyeceğim. Tek diyeceğim, Ayhan henüz forma girememiş, çok top ezdi. İyi bir Ayhan'la bu maç bu skorla bitmezdi. Oyunculardaki yorgunluklar da normal biraz; sezon bizim için erken başladı. Yalnız Mehmet Topal kendini toparlamazsa, gelecekte işi zor. Zira önümüzdeki sezon oraya bir transfer yapılacaktır mutlaka.
Sonuç olarak, ben de Kerem'e benzer düşünüyorum: Bu sene CL'ye kalsak ve UEFA'da bir çeyrek final oynasak ben çok mutlu olurum. Fazla üzülmeyin, iyi bir teknik ekibin katkısı bize Ankaragücü maçını kazandırmaktan çok daha fazla olacaktır. Kulüp de Rijkaard'ın arkasında duracaktır.
Bu sezon 2. olan takimin Sampiyonlar Ligi icin eleme oynama hakki olacak mi? Senelerdir rezil sonuclar aliyoruz ve bu sezonu da Sivas ve Besiktas'la harciyoruz. Eger bu hak varsa sampiyonluk umurumda degil. Twente'ye kendi evinde kaybettigi unutulan "efsane rekorbahce" sampiyon olsun, belki biraz rahatlar, sakinlesirler.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 5:42 pm
by Ozgur A. Boztepe
Benim canimi fazla sikmadi bu maglubiyet. Bunu genel taraftara empoze edemem ama, herkez boyle hissetmeli diyemem. Benim Galatasaray maclarini seyretme amacim, Galatasarayin bir parcasi oldugumu hissetmek. Kazanilan maclar bonus. Arkadaslarla top oynarken Gs formasi giymemde galatasarayli oldugun icin, bir yemege giderken takim elbisenin yakisina rozet takmamda. Kazanan unlu bir takimin rozeti takmak icin degil, Galatasaray'in rozetini takmak icin. Kendinimi iyi hissettirmek ve mutlu etmek icin. Bu forumada girme sebebim Galatasaray adi gecen bir kac kelam okuman ve birkac yazi yazmak. Insanlar ne kadar zeki gormek, ve ne kadar zekiyim gostermek icin degil, icinde Galatasaray oldugu icin, vaktimi Galatasaray'a ayirip mutlu olmak. Eger yazmazsamda, izlemezsemde sebep yine Galatasaray, maglubiyetler veya baska seyler degil.
Bu baglamda 90 dakika galatasaray formali sporcularin, bir gelenege bagli olarak yaptiklari sporun izleyeci olarak bir parcasi olmak, benim icin mutluluk verici. Galibiyetler sevindirici, belli plan dogrultusundaki gelismeler cok daha onemli. Aydina yapilan ve calinmayan faul, Murat bey gibi beni; maglubiyetten daha cok kizdirdi. Veya Nonda'nin bicilmesi.
Rijkaard ismi cok buyuk bir isim. 6 1 1 ligde, 1 1 0 avrupa liginde iyi rakamlar. Ligde 2., avrupa gurubunda 1. Alinan ve olan yildizlarda cabasi. Bu boyle iken bir gercek varki Rijkaard'i getirip daha iyisini getiremezsin. Bu yuzden GS ilk 3te kaldigi surece 2 sene Rijkaard gider sesleri cikmaz. Cikarsada floryaya yasakli olup fisiltilari duyan saklabanlardan cikar. Oda onemli degil.
Kaan Onem'in "Galatasaray Berbat, seyredilmez" tespitine katilmiyorum. Ingiltere sadece Chealse Liverpool, Mancherster, Arsenal; Ispanya sadece Barca degil. Italyayi fransayi saymiyorum bile. Galatasarayin oynadigi futbol Ingiltere liginde oynanan avaraj futboldan daha seyir zevkli. Olmasa ne olucak, Galatasaray TSL'de oynuyor, ve baska yere gitmeyecek. Milan taraftari seyretmiyecekmi artik takimini. Milan 10 senedir sikici oynuyor. Bu senede basirisiz. Daha azmi Milan. Tabiki degil.
Genel taraftar profilini mutlu edilicek transferler yapildi bu sene, dedigim gibi ilk 3 te kaldigi surece-ki kalinacagi cok acik goruluyor - Rijkaard ve ekibi, Galatasarayi bir seviyede getirir ve tutar.
Beni ise Gs nin 10. olmasi degil, Rijkaard'in gonderilmesi yaralar. Tipki 5. oldugumuz zaman degilde, Fenerbahce macindaki kavgalardan ve rezillikten sonra gazete okumayi ve foruma yazmayi biraktigim gibi.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 6:09 pm
by Cengiz Akgun
Iste yuz karasi yenilen goller. Ibret alinacak vaziyette. Adamlar tek basina girip uc dort adami gecip birinde bel filan kirip gol atmislar. Arda isi yani. Frank buyuk degisikler olacak demis. Ne yapacak acaba? Kendi mi soyunacak. Sari lacivertli forma gorduler mi son 10 kusur senedir nevirleri donuyor adamlarin. Psikolojik bir travma bu olay.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 6:40 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Galatasaray takiminin cok calismasi lazim.
Basit oyuna geri donecekler.
Gavurcasi "back to the basics".
Arda , Elano gibi teknik oyuncular topla fazla eveleme geveleme yapmayacaklar.
Hizlica rakip sahaya gececekler.
Ayaga sert tek pas yapacaklar.
Bol bol isabetli sut atacaklar.
Duran top organizasyonlarina daha cok calisacaklar.
Kanat oyuncularinin ve on liberolarin fizik gucunu arttiracaklar.
Forvetler daha yipratici ve firsatci olacaklar. Son vuruslari daha etkili olacak.
Yedekler daha hazir ve motivasyon dolu olacaklar.
Sakatliklara karsi Serdar ve A2'den diger gencler hazir olacak.
A takim kadrosu beyinsizce kart gormeyecek.
Yonetim de takimin aksayan , sakatliklarla bogusulan bolgelerine adam alacak.
Sistemin ve hocanin arkasinda durulacaksa onumuzdeki sene icin bu takimdan potansiyel gidici futbolcularin yerine adam arayacaklar.
Taraftar elbette elestirecek ama her zaman onlarin yaninda olacak ve destekleyecek.
Ne kadar basit yazdim degil mi?
Bunu da organize eden FR olacak. Ben degil.
Umarim oyuncularimiz milli maclardan sakat ve asiri yorgun donmezler.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 7:18 pm
by Ismail Gezer
Kerem Teziç'ten başka Sabri'nin hakkını veren olmamış galiba. Uğur bu haliyle Sabri'nin çeyreği bile değil! Hoca, FR olunca futbolculardan başka eleştirecek kimseyi bulamıyor insan:D
Galatasaray'ın kötü olduğunu düşünüyorum ve dahada kötüye giderse şaşırmam. Ama bütün bunlara rağmen GS taraftarı yada yönetimi teknik kadroyu kovmazsa, işte buna şaşarım
Sweetheartzede Hıncal'da Rijkaard'a sallamaya başlayınca peşinden gidecek çok kişi çıkacaktır. Rıdvan'da ortalığı karıştırmak için kendisine layık görülen vazifeyi yapıyor zaten.
GS trabzonu eskaza yensede fenere yenilecek ve puan farkı 8 olup, ikincilik için oynamaya başlayacağız.
Bende Fenerin şampiyonluğunu kutlamaktan başka çare yok
Biz gelecek senenin takımını kurarız. Bunada devre arasında habire sakatlanan işe yaramazlardan kurtularak başlarız! Yerlerine şimdiden adam bakmaya başlasalar iyi olur!
Gökhan Zan elde patladı. Linderoth çoktan patladı, toz bulutu bile kalmadı. Emre Güngör'ünde şutlanması lazım. Mehmet Topal bile gönderilebilir, en azından kiralık!
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 8:01 pm
by Kenan Atak
Yahu bir maglubiyet iki beraberlige karalar baglamissiniz. Hayat nasil duz yolda gitmiyorsa spor da öyle. Durun bakalim daha! Iyi hoca bana göre basarinin anahtari. GS'in basindaki ikili futbol ve TD kariyerleri olarak Derwall'den sonra gelmis en iyi ekip. Bunlar bos adamlar degil. Ben Turk spor basinini takip etmiyorum ama eger bu ikilinin kariyerlerini tartisyorlarsa (ki hic sasirmam tartisyorlarsa) vah derim halimize. Bu yaz bir macini seyredip cok begenmistim GS'i. Hani su Elano'nun uzaktan gol attigi mac. Bunu yavas yavas uygulayacaklardir. FB'nin tökezlememesi mumkun degil. Futbol falan oynamiyorlar ki! Sirk takimi FB. Yillardir sansasyonel adam alip iyi fiyata satarlar, kadrolarida ne alt yapidan adam olur ne de Turk. GS'i yenip sampiyon olurlarsa caddede gumbede gumbede kafada raki kadehi oynamayan adam kalmaz, butun futbol felsefeleri bu kit alana sIkIsmis iste. Frank'in isi zor zira Turkiye'de adamin kaval kemigine sinsice tekme atarlar. Hakem calmaz. GS herzaman kiskanilir cunku bu ulkede bir elit kompleksi var, elitin varligi zenginlik olarak görulmez kafasi ezilmege calisilir maalesef. Taa Tevfik Fikret'ten beri GS camiasina antipati duyulur. Ingiltere'deki erkek gibi vucut vucuda mucadele, topa sertlikten eser yok bu ulke liginde. Dun Ugur ve Aydin'a atilan tekmeler normalde kirmizi kartlik. Kewell, Elano falan bu ligte ayakta zor dururlar, ustelik ikisi de vucut vucuda mucadelenin en sert oldugu ulkeden geliyorlar. Benim gördugum en buyuk eksiklik hucuma cikildiginda topu alanin etrafindakiler hareketlenmiyorlar, cakili oynuyorlar ve cok zor yerlere top atiliyor. Basit, hizli ve sert oynarlarsa bu ligte rakip tanimamalari lazim. Benim icin Frank ve Neeskens'in kredisi sonsuz. Bunu Derwall'den beri hic bir hoca icin söylemedim. Hincal'i falan hic okumayin, komiktir hostur ama kesin Denizli'yi ister GS'a.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 8:22 pm
by Selcuk Samli
Cengiz Akgun wrote:
Selçuk Samli wrote:
..
Oyunumuzu hic begenmedim,ona ragmen yakaladigimiz pozisyonlari gole cevirsek bir ihtimal maci kazanabilirdik.Hakemler cok kotu mac yonetiyor:verilmeyen penaltilar,sahada dayak yiyen oyuncular...
....
Tamam da Selcuk Persembe gunku Hollandaliyi da gorduk. Bu adamda mi GS dusmani idi? Ben maci eyretmedim ozetlere baktim. Persembe gunu bana buz gibi gol gorunen Arda'nin kafa golunu 4 degil 6 hakem de vermedi. Sonra Arda'ya sordular "hakemin takdiridir belki biraz yuklendim" diye de itiraf etti. TV'den goruldugu gibi olmuyor dememk ki. Yine ayni sekilde Arda bana penalti yaptilar ama vermedi dedigi pozisyonda olayi hem orta hakem hem de aut cizgisindeki yeni uygulamali hakem vermedi. Evet adam beline sarilir gibi oldu ama Arda da kendini bok cuvali gibi atinca vermedi. Halbuki yere inme yerine devam etse belki de prnaltiya luzum kalmayacakti. Ama edemezdi cunku pili bitmisti.
Arda da yabacisini da iste gorduk demek ki hakemler hata yapiyorlar yapacaklar dedigine gore buunu boyle kabul edecegiz. Her takim tutana olay sadece kendi takimina karsi oluyor gibi gozukuyor malasef. Daha kritik bir gozle bakiliyor kendine olanlar.
GS artik yesekde bir sey olmaz bir yeriz iki atariz sacmaligindan vaz gececek. CUnku bu her zaman olacak is degil. Yahu Graz macinda da 10 kisi 45+1 de karsi kale onune gidersen kotradan yersin. Bugun de ucuncu golun rezilligi ortada. Santra yapiliyor ileri cikacagiz derken bir tane daha yiyorsun. Gerci artik o saatte doktor ne yerse yesin demis bile ama olsaun yahu bu kadar lagarlik olmamali.
GS Barcelona degil. Frank iyi guzel de Barcelonadaki zenginlikle istedigini alabilme luksu yok burada. Adam gelir gelmez Ronaldinho'yu almislar. Bizimkiler ise eline kici kirik Elano'yu verdiler. Ben kendisini genc saniyordum ama 50'sine merdiven dayamis bir futbol adami. Aklini onune alip bu adamlari adam etmege baksin. Degilse tarih tekerrure basladi. Gecen sene de Eskisehir macina kadar gayet guzel lider bir sekilde giderken hersey tepe taklak oluverdi. Bu gidiste hayra alemet degil. Gecen hafta kendi sahanda puan ver bu haftada daha gecen gun toplama olarak birlestirilmis bir Ankaragucune yenil.
Iste Frank'in Hollanda ikinci ligde filan dolanirken birden bire basina gecerek 5 sene icinde Barcelona'daki kariyeri:
Barcelona (2003–2008)
Rijkaard was not out of a coaching role for long, and less than a year after leaving Sparta Rotterdam, he was appointed manager of Barcelona for the 2003–04 season. The season would prove to be a watershed for the club, but not without initial instability. Rijkaard arrived at the club as it entered a new phase, having elected a new President in Joan Laporta and a new managerial board, but with fans unhappy that Laporta had let English midfielder David Beckham snub the chance to join the club. For Rijkaard, the team he inherited, with the exception of new superstar signing Ronaldinho (who was the club's second choice after Beckham), also consisted of many underachieving players from the old guard and era that failed to meet the club and its fans' demands to match arch rival Real Madrid's success in the early 2000s, having not won a trophy since 1999.
Rijkaard had a disappointing start at Barcelona that saw some sections of the club's fans call for his resignation, and he drew flak from the media when the team lost to Real Madrid in December 2003.[5] Rijkaard's resilience won through and from 2004 onwards, he achieved a massive turnaround, as the team went from strength to strength. Barcelona finished runners-up in La Liga in 2003–04, having been close to the relegation zone at one point in the earlier stages of the season. Rijkaard then took Barcelona to the next level as he phased out the old guard and rebuilt a new-look side around Ronaldinho, with new players like Deco, Samuel Eto'o, Rafael Márquez and Ludovic Giuly, along with the latest promotion of some young players from the previous era trained in the club's youth teams (i.e. Víctor Valdés, Carles Puyol, Xavi and Andrés Iniesta). He eventually succeeded in turning around the fortunes of the club, with the strong support of Laporta, and within the next couple of years finally managed to win La Liga both in 2004–05 and in 2005–06.
He became the first Barcelona coach to have won twice at Real Madrid's stadium Santiago Bernabéu, an achievement which even successful managers like Johan Cruijff, Louis van Gaal and Luis Aragonés were unable to accomplish. His no nonsense policy on and off the field, and the sparkling football played by his team, won him many plaudits and Rijkaard was among the five nominated coaches for UEFA's Team of the Year 2005. On 8 March 2006 he was also honoured by UEFA for his contributions to the European Cup Competition throughout his career as player and manager.[6]
Rijkaard with Xavi, Ronaldinho, and Puyol.Rijkaard also achieved success on the European stage winning the 2005–06 Champions League with a 2–1 win against Arsenal in the final. Barcelona had been losing 1–0 for most of the match before his late tactical substitutions proved the decisive factor, as the introduction of Henrik Larsson and Juliano Belletti contributed directly to Barcelona's two goals. The win made him the only fifth individual to have won the European Cup both as a player and as a manager, alongside Miguel Muñoz, Giovanni Trapattoni, Johan Cruijff, and Carlo Ancelotti.
After losing to Manchester United in the semifinal of the 2007–08 UEFA Champions League, Rijkaard was asked whether he would quit at the end of the season seeing as though he had not won anything for two successive seasons. Rijkaard replied:
"I have no intention of leaving. It would be different if the players were saying it is time for me to go but that is not the case."
On 1 May 2008, it is reported that Frank Rijkaard allegedly confided to a colleague that he would be stepping down as Barcelona manager at the end of the season. But 24 hours later Rijkaard stated in a press conference that he has no intention of leaving Barcelona. [7]
On 8 May 2008, the day after Barcelona's dismal 4-1 defeat to arch rivals Real Madrid, Barcelona's president Joan Laporta announced that at the end of the 2007-2008 season, Frank Rijkaard will no longer be head coach of the first team. Laporta made the announcement after a board meeting; Rijkaard was succeeded by Josep Guardiola.[8] Joan Laporta made it clear that Frank Rijkaard's achievements "made history" and praised him for his time at the club.
Cengiz Abi merhaba,
Tabii ki maglubiyetin sebebi hakemler degil,ben sadece gorup aklima geleni yazdim.GS iyi oynamadi,iyi oynamayip,eline gelen sanslari da degerlendirmezsen, cok sansli degilsen, kaybedersin.Futbolcular ve teknik ekip hakkinda bir sey yazmak istemiyorum.Ama bunun cok daha iyisini yapmak durumundalar ve o kabiliyete de sahipler.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 8:24 pm
by Ismail Gezer
Televizyonlarda (Rıdvan dahil) yorumculuk ayağına malı götürenler yapacak FR eleştirilerini. Ben ,tabiki, izlemediğim için bilemiyorum şu an. Zaten bizi afallatan teknik kadroya duyduğumuz güven. Hoca iyi, kadro iyi! Peki sorun ne? Diye düşünüyorsun ve tıkanıp kalıyorsun! TV'lerde konuşan -pardon keçiboynuzu kemirenlerle- GS taraftarlarının teknik kadro konusunda aynı düşündüğünü sanmıyorum. O konuda sıkıntı yok!
Ama maalesef FB düne kadar top oynamadan, kılpayı, kazandı maçlarını. Dünki maçta ise, iyi oynayarak kazanmışlar. Bundan sonrada FB'nin puan kaybetmesinin bile çok zor oldugunu düşünüyorum. En azından 2 hafta daha kaybetmeyecekleri kesin, zaten biri bizim maç, iddia oranlarını merakla bekleyeceğim, hiç oynamadığım halde
Yani, son iki maça rağmen iyi puan topladık ama 5 puan fark yedik ve bunun daha kötüye gitme ihtimali hayli yüksek!
Milli takım arasında sakatlıklarında artma ihtimalini düşünürsek, ölmüşüzde ağlayanımız yok. Temel sorunda bence bu. Bu kadar sakat normal değil.
Bence, fenerin şampiyonluğunu kabullenelim, gerisi daha kolay olur
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Mon Oct 05, 2009 11:17 pm
by Mehmet Gorgen
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Tue Oct 06, 2009 11:37 am
by Davut Gerçekcioğlu
Son ankaragücü maçından sonra aklımıza getirmek istemediğimiz bir durum daha var o da disiplinsizlik. Teknik heyete güvenimizden dolayı bunu sorgulamaktan kaçınıyoruz belki. graz maçında da son dakikalarda çok pozisyon verdik yemedik, ankaragücü maçında şans bizden yana olmayınca 3 gol birden geldi. Daha kötü oynayıp ezilerek yenilseydik laf söylemezdim, eksiklerimiz varmış demekki der geçerdim. Ancak son iki maçta kasımpaşa maçında yaptığını yapmak istedi ve ciddiyetten uzaklaştı takım. Daha kötüsü ise teknik heyetin bu ciddiyetsizliğe ön ayak olmasıdır ki sanmıyorum. Bu disiplinsizliğin cezasını teknik heyetin kesmesi lazım birkaç sorumlu bulup. Bende futbol oynamış biri olarak tecrübe ettiğim için şunu söyleyebilirim ki, futbolcuların TD den çekinmesi lazım. TD futbolcunun gözünün içine baktığı zaman hocanın karşısında ezilmesi lazım. Başarı ondan sonra geliyor. Futbolcular rijkard ve nesskense saygı duyuyor olabilirler ama daha önemlisi onlardan korkmaları lazım.
Rijkard herşeyden önce türk oyuncularının mantalitesini çözmeli. Oyuna bakış açılarını daha da profesyonelleştirme çabasına girmeli. Ayrıca bazı futbolcuların hala güçlenememesi de beni endişelendiren bir başka konu. Oyuncular idmanlarda ezilmiyor demekki. Yıllardır hep güçlü bir kadronun hayalini kurdum ama bir türlü o hayalim gerçekleşmedi. Dinamo kiewin bazı dönemler öncülüğünü ettiği sade ama güçlü futbol beni her zaman cezbetmiştir. Futbol oyunu benim için aynı zamanda bir güç gösterisidir, güçlü olanın güçsüzü ezdiği.
Biz birçok alanda olduğu gibi futbolda da bazı şeyleri sonradan görüp tatbik ediyoruz. Avrupada söz sahibi takımlara baktığınız zaman, teknik kapasitesi üst düzey ama mücadele gücü zayıf oyuncuların kontenjanı 1 tanedir. Diğer oyuncuların 90 dakika mücadele edebilmesi gerekir ki o bir kişinin açığı kapansın. Biz sınırları aştık, avrupada söz sahibi olmak istiyoruz. Bu yüzden bazı gerçekleri artık görmemiz lazım. Tribünleri coşturmak adına onca akıttığımız paraya yazık.
Re: TSL 8. Hafta: Ankaragucu-GS 3-0
Posted: Tue Oct 06, 2009 2:02 pm
by Eray Tunç
Davut Gerçekcioğlu wrote:... TD futbolcunun gözünün içine baktığı zaman hocanın karşısında ezilmesi lazım. Başarı ondan sonra geliyor. Futbolcular rijkard ve nesskense saygı duyuyor olabilirler ama daha önemlisi onlardan korkmaları lazım.
Volkan'in, Yaser'in ve digerlerinin simdi nerede olduklarina bakip korkmalari gerekir. Artik karsilarinda Skibbe'ninki, Bulent'inki gibi basarisizlik halinde sepetlenecegi mutlak bir teknik ekip yok, calisip kadroya girmezlerse sezon sonu beklenmeden sepetlenen kendileri olurlar.
Madem Turkiye'nin futbolda Avrupa'ya acilan penceresiyiz, yabancilari bize uydurmak yerine biraz da biz yabanci takimlarin calisma yontemlerine, is ahlaklarina ve bakis acilarina kendimizi uydurmaya calisalim.
Davut Gerçekcioğlu wrote:... Ayrıca bazı futbolcuların hala güçlenememesi de beni endişelendiren bir başka konu. Oyuncular idmanlarda ezilmiyor demekki. Yıllardır hep güçlü bir kadronun hayalini kurdum ama bir türlü o hayalim gerçekleşmedi. Dinamo kiewin bazı dönemler öncülüğünü ettiği sade ama güçlü futbol beni her zaman cezbetmiştir. Futbol oyunu benim için aynı zamanda bir güç gösterisidir, güçlü olanın güçsüzü ezdiği.
Bu konuda fazla endisem yok. Mumkun olabilecek en iyi kondisyonerlerden biriyle calisiyoruz. Gecen sezon milli oyuncularimiza Avrupa Sampiyonasi oncesi yapilan yuklemenin bedelini fazlasiyla odedik. Zaman icinde takimin kondusyonu daha iyi seviyelere gelecektir. Asiri yuklemeyle ilk baslarda alinan iyi sonuclara karsin olusabilecek sakatlik risklerine karsi yavasca yukselen bir kondisyon grafigini tercih ederim.