Page 4 of 11
Posted: Wed Dec 17, 2008 5:02 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
0-2 BJK alir.
Geriden totem geriden totemmmmmmmmm
Ibrahim Uzulmez yokmus, cok uzuldum.Sirf makara yapmak icin Galatasaray'li topcular sahaya terlikle ciksa keske
Posted: Wed Dec 17, 2008 5:44 pm
by Ali Gursel
Ufuk,
Denizli'nin tek puan alma şansı savunmayı orta saha ya da biraz ilerisinde başlatıp yaslanarak deli gibi basarak savunma yapmak ve de Nobre/Holosko'ya uzun top dışında atak falan yapmamak. Bunun sorunu 90 dakika nefesi yetmez 70-90 arası bir araba pozisyon verir, ama fena kumar da değil, gol bulamazsak, hele kazara onlar bir tane bulursa dirençleri artar.
Ezcümle Anadolu takımı gibi oynayarak puan alabilirler ve tabii bir Anadolu takımından kaliteli oldukları için de galibiyet şansları dahi olur.
Bunu yapmamaları için sebep camia BJK'ı böyle oynatmayı, sonuç iyi olsa da hoş karşılamayabilir.
GS'ın buna yapabileceği normal oyun düzeni içinde saldırmak, gol bulmayı ummak. Bunun riski belli, orta sahamızdan sonra iyi kontrataga kalkan oyuncuları olan bir takıma boş alan bırakıyor oluruz, yiyebiliriz, yersek işler çetrefilleşir.
İkincisi, ki bu beni çok eğlendirir, bizimkilerin de yaslanıp sen gelmiyorsan ben de gelmiyorum tipi al gülüm ver gülüm oynamaları. Yani yenilirse tepe ile farkı 5 puan olacak olan ben değilim, BJK düşünsün diye bizim de yaslanmamız. Bizim seyirci de korkarım bunu kaldırmaz ama anlayacaklarını bilsem çok isterdim. İki tarafın da saldırmadığı bir oyunda da GS'ın gol şansı daha fazla olur, atamaz isek de nedir yani, en kötü ihtimal berabere kalır liderin üç puan, FB'nin bir puan gerisinde oluruz.
Maalesef bu ikinciyi yapacagımızı sanmam çünkü yapsak BJK çok zor durumda kalır ve zaten Mustafa Denizli de araya beş puanla girersek hedeflerimize ulaşmış oluruz falan deyip ters manyel veriyor ama dedim ya yapmayızç
Demirkol dün Nonda oynamalı falan diye zırvaladı. Lincoln'e yapılan fauller sert değil, çift forvet devam edilmeli falan bilinç altından dahi olsa ne olsa da şu GS tökezlese diye konuşuyor adam, üzülüyorum bazen.
Bizim kadroya gelince, ben de Ufuk'un kurduğu kadroyu kurarım, Aydın varyantını düşünürüm ama tercihim Ayhan, Barış, Topal üçü birden oynasın olur. Nonda-Baroş birlikte başlamayı aklımdan dahi geçirmem, sonuçta GB değil rakip.
Sonuç tahmini yapmak istemiyorum. En son favori olduğumuz derbide 4 yedik, Cisse hayatının maçını oynar, Nobre yine gol atar falan yeniliriz, fıtık oluruz, iyisi mi derbidir, sonuç belli olmaz demek.
Ali
Posted: Wed Dec 17, 2008 6:00 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Ali Gursel wrote: İkincisi, ki bu beni çok eğlendirir, bizimkilerin de yaslanıp sen gelmiyorsan ben de gelmiyorum tipi al gülüm ver gülüm oynamaları.
En son favori olduğumuz derbide 4 yedik, Cisse hayatının maçını oynar, Nobre yine gol atar falan yeniliriz, fıtık oluruz, iyisi mi derbidir, sonuç belli olmaz demek.
Ali
Ali, çok ilginç bakmışsın; ama bir de oyuncularının genel kişilikleri var. Sen ne kadar oyunun belli bir süresinde arkaya yaslanalım desen de elindeki Arda, Baros ve Lincoln kurgulu orta sahan ve forvetin topu aldığında -refleks olarak- ileri gidecek. Belki kadroyu buna göre oluşturarak başlaman mümkün olur ama o zaman da ilkel basının "korkak Skibbe"'den başlayan, "ırz düşmanı, baba katili, aşağılık hırsıza" kadar giden ölçülü ithamlarına maruz kalırsın.
Bence oyun sistemimiz aynı kalabilir. Bu maç kadro ayarı ile çözülür, hiç sıkıntı yok. Yenilirsek de yeniliriz ama ben biliyorum ki yenilsek de ancak arıza bir durumdan yenileceğiz. Bakma sen bizim ASY seyircisi de basındaki dallamalar kadar öküz değil, gayret görürse yenilgiyi bile sindirir (nitekim 1-4'lük FB maçından sonra seyirci sorunu yaşamadık).
FB maçlarını ise hiçbir şey ile kıyaslamıyorum. O maçlar her türlü değerlendirmenin dışında.
Sahalarında yatır kemiği var. Benim teknik analizim bu !
Posted: Wed Dec 17, 2008 6:32 pm
by Ali Gursel
Oyuncuların kişiliği var, TDlerin kişiliği var, yani takımın kişiliği var, bizimki de saldıran takım, haklısın. Benimki hayal zaten olmayacağını biliyorum, ama olsa çok eğlenirdim. Korkak Skibbe falan diye tepki de olur, onu da maalesef biliyorum ama oyun öyle olsa kenarda Denizli'nin suratını görmek isterdim, puan kaybı dağları aşmış ve de rakibi bastırmadığı halde üzerine gitmeyen bir BJK, çok eleştirilirdi, üstüne giderse de Gençlerbirliği muamelesi görecek, Denizli onu görecek kadar anlar futboldan, tam iki ucu çoklu değnek
. Ama dediğin gibi bizim takımda yok o eğilim, olmayacağını biliyorum yani.
Bir de bilmem Barca - Real maçını izleyebildin mi, dünyada çok az futbol takımı bastırarak bu kadar kaliteli bir rakibi bu kadar acze düşürebilir, ama bunu Barca'dan başka kim yapabilir bilmiyorum. Arsenal uğraşıyor, gencecik çocuklarla ama ligde 5. Chelsea, Man u. hep bir yerlerde frene basıyorlar, Liverpool desen değil, İtalyanlar hiç değil.
Yani futbolda Amerikalıların deyimi ile "reckless abandon" ile saldırarak (sanırım gözünü karartarak diye tercüme edilebilir) başarılı olmak rakibin seviyesi arttıkça zorlaşıyor. GB'ne yaparsın, AG'ne yaparsın ama çok motive olmuş biraz da hakem arkadaşlı FB'ye yapamıyorsun.
Bu konuda GS'ın bu sene oynadığı muhteşem maç Hertha Berlin maçıdır bence. Üst seviyede bir rakibe saldırarak sindirmenin en güzel örneğiydi, adamlar 15. dakikada sonra top ayaklarına geldiğinde hayata küsmüş gibiydiler, atak yapmıyorlardı, yani sinmişlerdi. Barca bunu Real'e yaptı, daha da rezil ederek yaptı. Biz nereye kadar yaparız bilmiyorum ama sanki UEFA'lar falan kazanmak için kontrolü, saldırmamayı da bilmek lazım, yarın öbürgün UEFA'da CSKA, Milan, Sevilla, Tottenham falan rakip olabilir, bunlar saldıranı kötü bozabilecek takımlar.
Ali
Yatır konusnda ise katılıyorum, psikolojik yatırımız var.
Posted: Wed Dec 17, 2008 7:09 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Real - Barca maçından önce nedense Real'de bizdeki FB takıntısı gibi bir fobi vardı, nitekim 3 gün kala Schuster'i -bunu itiraf ettiği için- şutladılar.
Barcelona/United ---- Real/Chelsea ve Arsenal çok belirleyici modeller. Aslında bunladan birini benimseyip futbol sahası mimarisinden, hoca seçimine; transfer anlayışından, kadro tercihlerine kadar bir uygulamaya gidilse başarılı olacağı kanatindeyim.
Barcelona: Her devir, tercihini pahalı ve özenle seçilmiş oyunculardan kullanır, hoca açısından yeri geldiğinde kariyersiz adamları takımın başına getirmekten korkmaz. Yönetim Rijkaard'ın ilk senesinde son anda direnerek bileti kesmedi. Bu yönden Real'den ayrılıyorlar. Bir de son yıllarda star bile olsa, takımın total futboluna ters etki edeceğini anladıkları adamın biletini kesmeye başladılar. Ben bunu daha önce Ferguson'da görüyordum (Beckham), bu aslında dünya futbolunda önemli bir dönüşüm olabilecek bir nokta.
United, bir fark olarak Barca'dan hoca tercihinde daha muhafazakar ama bu İngiltere liginin hocalara genel bakışı bakımından böyle, 23 yıl 2.ligde takım çalıştıran adamlar var orada.
Real: Hep star, hep forma satışı, hep eski oyuncu kökenli hoca ve hep yönetimin takımın üzerindeki elleri. Her zaman hoca kovma, başarılı olsa bile kovma, hep değişim. FB'nin özenebileceği bir model olmalı. Chelsea de bu modele yakın gibi geliyor bana. Bize asla !
Futbola ise kattıkları bir şey yok, devrimci değiller.
Arsenal: Hoca istikrarındaki genel İngiliz sabrı ve Hoca'nın genç yetenek takıntısı malum ama bu takıntının hakkını verecek izleme sistemi var. Ayrıca Wenger'in dünya futboluna getirdiği neredeyse orta yapmadan, topu kaldırmadan hızlı kısa pas trafiği ile oynattığı futbol. Çok gelişmiş bir Ajax modeli, bir felsefe takımı Arsenal. Ne United'a ne Barca'ya benzemiyor. Yine de en zor model, çok idealist, Nasri'den mesela memnun değiller, kimyayı tutturmak çok zor ve çok çalışma gerektiriyor.
Bazen düşünürüm, Türkiye'de zengin iş adamları var, itibar için Anadolu kulüplerinin başına geliyorlar. Sonra hedefleri o takımı ligde ilk 6 ile 10 arasında sokmak. İBB mesela veya Hacettepe veya Sivas.
Bir Allah'ın kulu da demiyor ki ben tamamen genç yetenek yaratmak ve futbol okulu oluşturmak üzerine bir takım kuracağım, en fazla küme düşerim (ki sonunda bunu demeden düşüyorlar), hocası özenle seçilecek, 5-10 yıl başında kalacak. Ne kaybeder? Hacettepe seyircisi kulübü basıp, başkanı mı döver? Bu ülkede bir milyon kulüp başkanı geldi, hadi 3 büyükleri anladık, Anadolu'da da yok mu bir devrimci adam, anlamadım gitti.
Posted: Thu Dec 18, 2008 6:31 pm
by Alpay Dedeoglu
Ozan Ersoy wrote:Ali Gursel wrote:Mehmet Gorgen wrote:
Sende hiçbirşeyi unutmuyorsun maşallah
Daha neler hatirliyorum bir bilseniz... Mesela bizim Alpay'in imzasi "GS'in gelecegi icin Skibbe ve Lincoln derhal yollanmali" gibi bir seydi. Simdi "Icinde Kalli olsun da isterse cehennemin dibi olsun" gibilerinden bir seye donusmus. Ceyrek, yari final falan oynarsak es kaza, neye donusecek bilmem.
Zor is beyler anliyorum, cikip "ulen yanilmisiz" demek. Buna Ingilizce'de "humbling experience" diyorlar. Ayagini yere bastiriyor. Deneyin ben gecen sene yaptim baslik bile actim. Insan rahatliyor.
Ozan Ersoy
Aleni satasma olmus,
bizde atlamisiz, ki 2 lakirti etmek lazim. Skibbeye karsi cikma nedenlerinden biri Kalli baslayan yapilanmanin ve sistemin sekteye ugramasiydi(Prensipe ihanet). Bana gore kallinin kendisinin gelmesi ile giderildi.
Tecrübeler sunu gosterirki Kalli ile GS istatiskleri ile her zaman hakli cikarsiniz. Kalliden once skibbe - Kalliden once Skibbe diye inceleyelim siterseniz konuyu sezon sonunda.
Sonunda yanilmisiz deriz elbet . Galatasarayla ilgili bir konuda kotu olarak elestirdiginin iyi cikmasi, bunun tersinden daha iyi bir durumdur benim icin. vallahi sevinirim.
Lincoln konusunda ise yanildigimi kabul etmiyorum. Gecen yil niyeti yoktu, uyum saglayamadi, ayakta duramiyordu. Bu yil aklini basina topladi, alpay bana AYsegul diyor bunu gurur meselesi yaptim,
kend,mi toplamaliyim dedi ve kapasitesini gosterdi. 3 milyon euroya gecen yil ne verdi GS'ye tartisilir?
ayrica galatasarayin tarihinin en iyi topunu oynadigi ifadesi beni gulumsetir. Daha gecen yildan ortalama olarak daha iyi oynuyorlar seviyesine bile gelmediler birde tranfer maliyetleri ile sonucu karsilastirdiktan sonra fark daha carpici.
Posted: Thu Dec 18, 2008 7:50 pm
by Ozan Ersoy
Peki Alpay, demek gecen sene dogru durust Avrupa maci kazanamayan sezonun buyuk cogunlugunu Song/Emre/Servet'in Hakan ve Umit Karan'in kafasina top sisirip, gerisinde orta sahada bogusarak geciren GS'in seviyesine kadar gelemedi daha bu seneki GS. Ne diyelim? Bekleyelim gorelim, sonuc adamiyiz. Servet orta sahada oynamaya baslarsa Kalli geldi GS bu hale geldi deriz artik. Kalli'nin bazi yaptiklari GS'in yeni bir temel atabilmesi icin cok gerekliydi ama bu seneki futbolda Kalli'nin fazla bir etkisi oldugunu dusunmuyorum acikcasi. Skibbe'nin futbol anlayisi Kalli'den cok farkli. Bence Burak Dilmen'in gelmesi daha fazla olumlu etki yapti takimda. Yapilis yontemi cok amatorce ve cirkindi ama sonuc olumlu oldu.
__________________________________________
Bu arada Besiktas macinin hakemi hakkinda yonetici Haldun Ustunel'den yorumlar.
Üstünel, karşılaşmanın hakemi Cüneyt Çakır'ın hiçbir etki altında kalmadan maçı yöneteceğine inandığını da vurgulayarak, ''İki takımın da teknik kapasitesi çok üst seviyede. Sayın Cüneyt Çakır'ın da sertliğe çok fazla müsamaha göstermeyen, kartları fazla uygulayan bir hakem olduğunu biliyoruz. Teknik kapasitesi üst düzey iki takımın karşılaşacağı müsabakada, sertliğe fazla müsamaha göstermeyeceğine, düzgün bir yönetim göstereceğine inanıyoruz'' diye konuştu.
Daha once dedigim gibi GS yonetimini bir cok konuda etkisiz, silik vs goruyoruz ama yeri geldiginde de krediyi vermeyi unutuyoruz. Bu macin hakeminin Aydinus olacagi bariz belliydi. Gecen hafta mac vermeyip dinlendirdiler bile. Son anda bir seyler dondu Cakir'i verdiler. Elbetteki GS lobisinin payi vardir bu iste. Bu macin hakemi dobermanin ciktigi tornadan cikmisa benzer komiser Bunyamin falan olsaydi yanmistik. Besiktas'in orta sahada Cisse, Toroman, Ugur Inceman gibi adamlarla basacagi, sinsi faullerle takimi durduracagi bariz. GS yonetimi bu hamleleri masa basinda onledi. Simdi bu hakemle isleri zor. Aninda sariyi cikariyor cunku, itiraza da tahammulu yok. Ceza sahasindaki itisme kakismaya, formadan cekmeye, faul yapmaya da penalti cok rahat calacak bir hakem. Gokhan Zan'dan bir penalti bekliyorum.
Aslinda bu hakem Besiktas yonetimine yarayacak bir hakem. Bir kirmizi kart, penalti ile yenilirlerse, butun gurultu hakeme kayacak, pacayi kurtaracaklar. Penalti kirmizi kart falan olmadan, GS cikip 3,4 tane atip kazanirsa, artik patlama durumuna gelmis taraftar ne yapar bilmem.
Ozan Ersoy
Posted: Thu Dec 18, 2008 8:20 pm
by Muhammet GÜLHAN
Öncelikle ilk mesajım merhabalar...
Zorlu ve çok önemli bir derbi maçı bizi bekliyor.Mutlaka kazanmalıyız ve ilk yarıyı üst sıralarda bitirmeliyiz...3 kulvarda da iyi gidiyoruz ve üst üste oynanan maçlar bizim sürekli üstümüze bişeyler eklememizi sağlıyor, her geçen gün daha iyi futbol oynuyoruz.
Bu maçta liberolarımız kalabalık Beşiktaş orta sahası karşısında çok dikkatli olmalılar.Lincoln'ü rahat oynatabilirsek pozisyonlar kaçınılmaz olur ve golü buluruz.Kazanmamız dileğiyle...
Posted: Thu Dec 18, 2008 8:29 pm
by Ali Gursel
Alpay Dedeoglu wrote: Daha gecen yildan ortalama olarak daha iyi oynuyorlar seviyesine bile gelmediler birde tranfer maliyetleri ile sonucu karsilastirdiktan sonra fark daha carpici.
Alpay, sanirim bunu gecen seneki ve bu seneki UEFA kupasi maclarini katmadan soyluyorsun, zaten katsan soylemen mumkun olmaz.
Neyse, gecen sene cok begendigin oyunda yine cok begendigin Hakan Sukur'un imzasi vardir. Ben GS icin Hakan Sukur'un birakmasinin ardindan cok buyuk bir dudus donemi olacagina inaniyordum, bunca transfere ragmen falan yine de yasandi o dusus, ama bitmis gibi duruyor, bu da cok memnun edici bir durum tabii.
Bir diger memnun edici durum da yillardir Hakan'in onlerini kapadigi iddia edilen
diger ustun golcularin Hakan sonrasi performanslarini gormek oldu tabii, takimi bolmus, Umit'in moralini bozmus, yoksa cocuk Premiership'lik oyuncuymus falan, neler okuduk boyle. O takke dusup o kel de gozuktu.
Gecen sene ile bu seneyi karsilastirmak cok kolay degil, GS bu sene Steaua'dan sonra en kotu oynadigi Avrupa macinda gecen sene en iyi oynadigi Avrupa macinda oynadigindan iyi top oynadi, hedefi Avrupa olan bir GS icin gecen sene ki oyunlar ve de begenmedigimiz Skibbe'nin takimindan 5 yenilerek veda edilen Avrupa tek kelime ile rezalettir.
Ama nasil bunun sucu tek basina Kalli'ye yuklenemezse, bu seneki bozuk olan hersey de Skibbe'ye yuklenmemeli. Ben burada sIk sIk Skibbe'den sikayetci oldugum seyleri yaziyorum, hatta Ozan da bana hatirlatiyor ama sana forumdas tavsiyesi: bir konuda kalbini kapatma, ya da kalbin gozlerini kapatmasin Skibbe hakkinda. Adam kotu oynatinca kabahatli, takim iyi oynayinca cunku Kalli geldi demek o yolda oldugunu gosteriyor. Ne oldugunu gozlemekten ziyade ben hakliyim diyebilme derdinde bir soylem bence.
Kalli'nin takimini bir sene (ondan once de bir baska sezon) seyrettim, kadrolar ve oyun felsefesi de farkliydi ama Kalli'nin hicbir macinda ben Hertha karisinda, ozellikle ilk yaridaki GS'i izlemedim. Kalli'nin oyunu degil o, Kalli ile de en azindan dogrudan alakasi yok. Gunahlari nasil Skibbe'ye aitse sevaplari da Skibbe'nin kendisinin olmali, gecen sene takimi Kalli'nin GS'ina bes atti.
Ali
Posted: Thu Dec 18, 2008 11:03 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Ali Gursel wrote: Gecen sene ile bu seneyi karsilastirmak cok kolay degil, GS bu sene Steaua'dan sonra en kotu oynadigi Avrupa macinda gecen sene en iyi oynadigi Avrupa macinda oynadigindan iyi top oynadi, hedefi Avrupa olan bir GS icin gecen sene ki oyunlar ve de begenmedigimiz Skibbe'nin takimindan 5 yenilerek veda edilen Avrupa tek kelime ile rezalettir.
ama Kalli'nin hicbir macinda ben Hertha karisinda, ozellikle ilk yaridaki GS'i izlemedim. Kalli'nin oyunu degil o, Kalli ile de en azindan dogrudan alakasi yok. Gunahlari nasil Skibbe'ye aitse sevaplari da Skibbe'nin kendisinin olmali, gecen sene takimi Kalli'nin GS'ina bes atti.
Ali
Ali'cim, farklı verilerle farlı bilimsel sonuçları alırsın. Santcis'i - Meira'yı - Baros'u - Kewell'i alıp verelim mi Skibbe'nin eline Orkun'u - Carrusca'yı, Bouzid'i ve aynı maçları bir daha oynatalım mı?
Kalli bir devrimcidir. Kurucu bir hocadır. Adam enkaz olarak devraldığı bir kurumu yeniden inşa etti. Kalli geldiğinde 5 maç ceza almış, 4 iyi yabancısından 3'ü gitmiş (Mondragon-Tomas-İliç), yeni kurulan kadronun neredeyse nüvesi 2.lig takımlarından gelen oyunculardan oluşuyordu (Barış, Serkan Çalık, Volkan Yaman, Orkun, Bouzid hatta Hakan Balta).
Ben böyle bir dönüşümün altına giren ve altından kalkan başka hoca bilmiyorum, bilen varsa bir örnek versin. Bugün hayranlıkla sevdiğimiz Servet'i bile taraftar FB tandanslı diye yadırgıyordu ilk maçlarda. Üstelik Canaydın-Adnan Polat ikilemli bir yönetim modeli ile.
Kalli 2.lig topçularından bugün muazzam denilecek bir iskelet kurdu, bakın geçen sene başında ismini bilmediğimiz Mehmet Topal ve Barış iyileşti diye neredeyse Yuşa Babaya mum yakacağız. Bu iskeleti kurdu, yetmedi bir de takımı şampiyon yaptı.
Buradan Skibbe başarılıdır değildir analizine girmiyorum ama Kalli'nin varlık nedeni bambaşkaydı. Tekrar ediyorum, deliyi getirseniz, öyle bir dönüşüm baskısının altına girmez. Örneği yoktur.
Skibbe'nin başarılı olmasını çok isterim ama varlık koşulları bambaşka. Ayrıca Alpay'ın dediği gibi, Kalli geldikten sonra takım kurgusunun ve sonuçlarının değiştiği de realite.
Ufuk.
Posted: Thu Dec 18, 2008 11:12 pm
by Ali Gursel
Ufuk Sezekkaplan wrote:Ali Gursel wrote: Gecen sene ile bu seneyi karsilastirmak cok kolay degil, GS bu sene Steaua'dan sonra en kotu oynadigi Avrupa macinda gecen sene en iyi oynadigi Avrupa macinda oynadigindan iyi top oynadi, hedefi Avrupa olan bir GS icin gecen sene ki oyunlar ve de begenmedigimiz Skibbe'nin takimindan 5 yenilerek veda edilen Avrupa tek kelime ile rezalettir.
ama Kalli'nin hicbir macinda ben Hertha karisinda, ozellikle ilk yaridaki GS'i izlemedim. Kalli'nin oyunu degil o, Kalli ile de en azindan dogrudan alakasi yok. Gunahlari nasil Skibbe'ye aitse sevaplari da Skibbe'nin kendisinin olmali, gecen sene takimi Kalli'nin GS'ina bes atti.
Ali
Ali'cim, farklı verilerle farlı bilimsel sonuçları alırsın. Santcis'i - Meira'yı - Baros'u - Kewell'i alıp verelim mi Skibbe'nin eline Orkun'u - Carrusca'yı, Bouzid'i ve aynı maçları bir daha oynatalım mı?
Kalli bir devrimcidir. Kurucu bir hocadır. Adam enkaz olarak devraldığı bir kurumu yeniden inşa etti. Kalli geldiğinde 5 maç ceza almış, 4 iyi yabancısından 3'ü gitmiş (Mondragon-Tomas-İliç), yeni kurulan kadronun neredeyse nüvesi 2.lig takımlarından gelen oyunculardan oluşuyordu (Barış, Serkan Çalık, Volkan Yaman, Orkun, Bouzid hatta Hakan Balta).
Ben böyle bir dönüşümün altına giren ve altından kalkan başka hoca bilmiyorum, bilen varsa bir örnek versin. Bugün hayranlıkla sevdiğimiz Servet'i bile taraftar FB tandanslı diye yadırgıyordu ilk maçlarda. Üstelik Canaydın-Adnan Polat ikilemli bir yönetim modeli ile.
Kalli 2.lig topçularından bugün muazzam denilecek bir iskelet kurdu, bakın geçen sene başında ismini bilmediğimiz Mehmet Topal ve Barış iyileşti diye neredeyse Yuşa Babaya mum yakacağız. Bu iskeleti kurdu, yetmedi bir de takımı şampiyon yaptı.
Buradan Skibbe başarılıdır değildir analizine girmiyorum ama Kalli'nin varlık nedeni bambaşkaydı. Tekrar ediyorum, deliyi getirseniz, öyle bir dönüşüm baskısının altına girmez. Örneği yoktur.
Skibbe'nin başarılı olmasını çok isterim ama varlık koşulları bambaşka. Ayrıca Alpay'ın dediği gibi, Kalli geldikten sonra takım kurgusunun ve sonuçlarının değiştiği de realite.
Ufuk.
Kalli konusunda soylediklerinin hic biriyle derdim yok, hepsine katilirim, ama senin aksine Alpay bunu Skibbe'yi basarisiz kilmak icin kullaniyor.
Kalli'nin Lincoln'u BJK maci oncesi kadro disi birakmasina kadar Lincoln ne yapiyordu, sonra ne yapti diye de bakabilrisin olaya, bir de Lincoln Skibbe ile ne yapiyor acaba.
Sonra Kalli geldikten sonra GS duzeldi, dogrudur. Ama GS Baris ve Topal geldikten sonra da duzeldi, ekonomik kriz ciktiktan sonra da duzeldi, Obama baskan secildikten sonra da duzeldi, havalar soguduktan sonra da duzeldi vs. Bu olaylardan biri kagit uzerinde Kalli'den cok daha alakali takimla, digerleri degil. Korelasyon ile sebep sonucu ayirmak lazim, yoksa Obama GS'a iyi geldi cikarimlari da ayni derece de gecerli.
Ha, Baris ve ozellikle Topal'i GS'a kazandirdigi ve kurduklari ve gecen sene yaptiklari icin heykeli dikilir eywallah, ama bunu alip Skibbe aleyhine kullanmayi anlamiyorum, ozellikle Kalli zamaninda kenarda curuyen Lincoln bugun acik ara Turkiye liglerinin en formda oyuncusu olmusken.
Ali
Posted: Thu Dec 18, 2008 11:32 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Ali Gursel wrote:
Kalli'nin Lincoln'u BJK maci oncesi kadro disi birakmasina kadar Lincoln ne yapiyordu, sonra ne yapti diye de bakabilrisin olaya, bir de Lincoln Skibbe ile ne yapiyor acaba.
Ali
Ali, bu bana göre -basında ve bizim forumda da var, o bakımdan- tuhaf bir söylem. Yani Lincoln geçen sene Kalli'ye kızdı, hayata küstü ve oynaması gerektiği halde oynamadı. Buna inanmak için elimizde sebep var mı? Senin Kriz-Obama-Havanın soğuması üçlemen gibi, adam belki seyircili oynamaya başlayınca kısa devre yaptı, 5.haftadan sonra yediği tekmelerden ürktü veya kısmi sakatlıklar geçirdi. Nitekim geçen sene en az 7-8 hafta sakatlık nedeniyle oynayamamıştı.
Velev ki
Lincoln Kalli'ye kızıp oruca girmiş olsun, bu profesyonellik midir? Bunu benimsememiz mi gerekiyor? Bunun üzerinden Kalli'ye vurmak doğru mu (genel kamuoyu için söylüyorum, Kalli için Gestapo yakıştırmasına kadar gitti bu iş geçen sene çünkü).
Diğer yandan kendi adıma Kalli'yi idealize ederken Skibbe'nin hakkını vermemek anlamına gelmesini istemem. Skibbe adam yönetiminde yani oyuncu ilişkilerinde Kalli'den daha başarılı. Kalli'yi sevmek, Skibbe'ye saygı duymamayı gerektirmiyor elbette.
Posted: Fri Dec 19, 2008 12:01 am
by Ali Gursel
Ufuk Sezekkaplan wrote:Ali Gursel wrote:
Kalli'nin Lincoln'u BJK maci oncesi kadro disi birakmasina kadar Lincoln ne yapiyordu, sonra ne yapti diye de bakabilrisin olaya, bir de Lincoln Skibbe ile ne yapiyor acaba.
Ali
Ali, bu bana göre -basında ve bizim forumda da var, o bakımdan- tuhaf bir söylem. Yani Lincoln geçen sene Kalli'ye kızdı, hayata küstü ve oynaması gerektiği halde oynamadı. Buna inanmak için elimizde sebep var mı? Senin Kriz-Obama-Havanın soğuması üçlemen gibi, adam belki seyircili oynamaya başlayınca kısa devre yaptı, 5.haftadan sonra yediği tekmelerden ürktü veya kısmi sakatlıklar geçirdi. Nitekim geçen sene en az 7-8 hafta sakatlık nedeniyle oynayamamıştı.
Velev ki
Lincoln Kalli'ye kızıp oruca girmiş olsun, bu profesyonellik midir? Bunu benimsememiz mi gerekiyor? Bunun üzerinden Kalli'ye vurmak doğru mu (genel kamuoyu için söylüyorum, Kalli için Gestapo yakıştırmasına kadar gitti bu iş geçen sene çünkü).
Diğer yandan kendi adıma Kalli'yi idealize ederken Skibbe'nin hakkını vermemek anlamına gelmesini istemem. Skibbe adam yönetiminde yani oyuncu ilişkilerinde Kalli'den daha başarılı. Kalli'yi sevmek, Skibbe'ye saygı duymamayı gerektirmiyor elbette.
Ufuk, sebep sonuc konusunda haklisin, burada da iliski olmayabilir ama sen de yazmisin, Skibbe insan iliskilerinde daha iyi duruyor (Kalli simdilik sadece Mourinho ve Aragones'ten iyi gozukuyor
).
Lincoln'un profesyonelligi en kuvvetli yani degil, ama zaten o da kuvvetli olsa bizde olmazdi diye bir klise ekleyeyim, Cevat Prekazi'nin cok kossam Real AMdrid'de oynardim demesi misali.
Ali
Posted: Sun Dec 21, 2008 6:37 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Yahu öldünüz mü? Maç başlayacak, ne bir kadro girişimi, ne bir tahmin? USA'dakiler, tatile erken mi çıktınız?
Bu arada sabah uykudayken birden sol bacağımda bir kasılma oldu, neredeyse kopacak sandım. Masajla falan iyileştirmeye çalıştık, ama İstanbul'da yağışlı bir hava var. Onun mu etkisi bilmiyorum, sürekli ayağım çekiyor. Bu sebeple maça gitme imkanım olduğu halde gidemiyorum. Yani sakatlık nedeniyle maça gidemeyen taraftar olarak nette bu gece de başınıza belayım.
Milliyet'e göre Denizli'nin kadrosu 3-2-3-2 gibi birşeymiş. İnternet baskılarında Denizli'den Sürpriz Kadro başlığı ile şöyle iddia ediyorlar:
Beşiktaş’ın teknik patronunun, savunma üçlüsünü Gökhan - Zapotocny - Seriç üçlüsünden kurması bekleniyor. Üçlü defansın önüne İbrahim Toraman ve Cisse’yi koyarak iki ön liberolu sistemi yerleştirmek isteyen Denizli, bu ikilinin önünde de Ekrem, Delgado ve Tello üçlüsüne görev vereceği belirtildi.
İleride Holosko ve Nobre ikilisine forma vermesi beklenen tecrübeli hocanın, böylece Galatasaray karşısına 3-2-3-2 taktiğiyle çıkacağı vurgulandı.
Bu muhtemelen doğrudur da bunun nesi sürpriz onu anlamadım. Ben daha hafta başında Seric'i oynatır diye yazdım, geçen maç sonlarda oynattı zaten ve elinde de adam olmadığına göre...
Ben asıl, Tello forvet, yanına Batuhan, Bobo orta sahanın göbeğinde gibi bir Denizli yaratıcılığı beklerdim. Ki hala daha umudum var.
Tahminim: 3'lü defans genel anlamda zaten intihardır; hele bizim gibi forveti manyak bir takıma bu zayıf kadronun mümkünse 5-4-1 çıkıp, Ali'nin dediği gibi, kontratakta atacağı tesadüfe bel bağlaması gerekir. Bu sene gözden kaçtı, en iyi ilk yarılardan birini SS'da FB'ye oynadık. Takımın kalibresi yüksek maçlarda bu sene daha iyi oynıyor. Son 4-5 haftadır ivme de artıyor.
Bu maç hiç endişeli değilim. Hele başlarda takımı istekli görürsem sonuna kadar rahat seyrederim. Şimdiden iyi seyirler...
Posted: Sun Dec 21, 2008 7:01 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Nonda-Baroş çıkıyormuşuz. Sabri yedekmiş.