Alpay Dedeoglu wrote:
Hadi soylemeyeyim diyorum duramadim. Bazi agbiler GS'nin yuksek cikarlari icin degil, kendileri olasi yikintinin altinda kalmamak icin son 6 macta boluculukten birlestiricilige gectiler. Servet, Topal, Emre, Karan, Baris, Balta, Ugur ve digerleri yil boyunca savasmasaydi zor gelirdi sampiyonluk. O savasma ruhuda Kalliden geldi, agbilerden degil.
Savaşan futbolculardan biri bakın neler demiş:
**********************************************************
Galatasaray ve Milli Takım'ın genç yıldızı Mehmet Topal'ın hayatı Türk filmlerini aratmayacak cinsten. Ekonomik sıkıntılar içinde Malatya'nın Hanımağa ilçesinde 9 yaşında okul takımında başlayan futbolculuk yolculuğu, 22 yaşında Galatasaray'a uzandı. 2008'de ilk kez Avrupa vitrinine çıkmaya hazırlanan genç yıldız, şimdiden gözünü İngiltere'nin Arsenal takımına dikti bile.
- Ekonomik durumumuz iyi değildi. Seçmelere gitmek için spor ayakkabım bile yoktu. 38 numara ayakkabı giyiyordum. Ancak ödünç bulduğum 42 numaralı bir ayakkabıyla seçmelere katılmak zorunda kaldım.
- Hocamız soyunma odasında konuşma yapıyordu. Ben ise dalmışım, İngiltere'de futbol oynuyorum. Hocamın sözleriyle kendime geldim: 'Mesela Mehmet Topal. İnşallah İngiltere'nin Arsenal takımında forma giyecek.'
- Liverpool yenilgisinin faturasını Gerets bana kesti. Uzun süre yedek kaldım. Linderoth sakatlanmasa bu süreç uzayabilirdi. Yedek kaldığım günlerde hep Hakan Şükür yanımdaydı ve bana çalışmam gerektiğini söyledi.
Tarih 3 Mart 1986'yı gösterirken dünyaya gelen Mehmet'in çocukluğu 9 kardeşli bir ailede ve ekonomik sıkıntılar içinde geçti. Sokak arasında başlayan futbolcu olma hayalleri ilk kez okul takımına seçilmesiyle iyice depreşti. Uzun boyu, düzgün fiziği ve süper tekniğiyle önce beden eğitimi hocası Ahmet Açıkgöz'ün dikkatini çekti. Bir dönem Malatya Belediye'de forma giyen Ahmet hocanın tavsiyesiyle belediyenin seçmelerine katılmaya karar verdi. Ailesinden gizlice bir arkadaşıyla seçmelerin yolunu tutan Mehmet'in karşısına bu kez ayakkabı sorunu çıktı. O anı adeta tekrar yaşayan Mehmet, dalıp gittiği maziden şu hatırayı nakletti: "Ekonomik durumumuz iyi değildi. Seçmelere gitmek için spor ayakkabım bile yoktu. 38 numara ayakkabı giyiyordum. Ancak ödünç bulduğum 42 numaralı bir ayakkabıyla seçmelere katılmak zorunda kaldım. Buna rağmen seçilmeyi başardım. Tam üç ay babamdan gizli gizli gittim futbol oynamaya."
Belediye'deki 7 yıllık başarılı performansının ardından Genç Milli Takım seçmelerine davet edilen genç Mehmet, burada Çanakkale Dardanelli yöneticilerin dikkatini çekmeyi başardı. İlk kez çok sevdiği ailesinden 16 yaşında ayrılmak zorunda kaldı. Ancak annesinden izin almak o kadar kolay değildi. Mehmet, "Yaşım tutmadığı için Çanakkale Dardanel'de oynamak için ailemin izni gerekiyordu. Ancak annem bir türlü gitmeme izin vermiyordu. Bir haftada zor ikna ettim annemi." diyerek bir engeli daha nasıl aştığını anlattı.
Ç.Dardanel'de 3 yıl PAF, 2 yıl da A takımda oynayan başırılı futbolcu, Ümit Milli Takım'ın da değişmez ismi olmayı başarmıştı. Artık hayalinde G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş'tan çok İngiltere'de futbol oynamak vardı. Hatta bir gün soyunma odasında yaşadıklarını futbol hayatının hedeflerinden biri haline getiren Mehmet şöyle devam etti: "Hocamız maçla ilgili konuşma yapıyordu. Ben ise dalmışım. İngiltere'de futbol oynuyorum. Ben bulutların üzerinde uçarken hocamın sözleriyle kendime geldim. Hocam, 'Mesela Mehmet Topal. İnşallah en kısa zamanda İngiltere'nin Arsenal takımında forma giyecek.' diyordu. Bu sözler beni şoke etti. Çünkü aynı anda ben de hayalimde İngiltere'de futbol oynuyordum. Bir gün İngiltere'nin Arsenal takımında forma giymek isterim."
Telefondaki ses İstanbul'a çağırdı
Çanakkale Dardanel'de kendini ispatlayan genç Mehmet için Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'tan transfer teklifleri geliyordu. Takım arkadaşları Hasan Kabze ve Fevzi Elmas G.Saray'da oynadığı için onun da gönlü Sarı-Kırmızılı takımdan yanaydı. Bir türlü bitmeyen pazarlıklar ve transfer döneminin sona ermesine kısa süre kala gelen telefonla hayali gerçek oldu. Karşıdaki ses, "Mehmet, hemen otobüse bin ve İstanbul'a gel. Takımınla anlaştık. Artık Galatasaray'da oynayacaksın." diyordu.
Teknik Direktör Eric Gerets döneminde daha yeni takımıyla iki antrenmana bile çıkmayan Mehmet, Denizlispor karşısında kendini ilk 11'de buldu. Mehmet Topal için rüya gibi başlayan sezon adeta kâbus gibi sona ermişti. Şampiyonlar Ligi'nde, Liverpool karşısında ilk yarıyı 3-0 yenik kapatan Galatasaray'da Gerets, faturayı genç yıldıza kesmişti: "Aslında Liverpool karşısında kötü oynamıyordum. Ancak takımın en zayıf halkası olduğum için Gerets, beni oyundan çıkardı. Yani o yenilginin faturası bana kesildi. Ondan sonra uzun bir süre yedek beklemek zorunda kaldım."
Feldkamp'ın gelişiyle sezona yine kulübede başlayan Topal, İsveçli oyuncu Linderoth'un sakatlanmasıyla kendisini ilk 11'de buldu. Linderoth'un sakatlanmasına bir oyuncu olarak üzüldüğünü dile getiriyor Mehmet ve ekliyor: "Ama Linderoth sakatlanmasaydı kadroya girme sürecim biraz uzun olabilirdi. Çünkü burada maalesef yabancı oyuncular her zaman ilk tercih oluyor. Yerli bir oyuncunun kadroya girmesi için çok daha ekstra işler yapması gerekiyor."
En büyük destekçisi Hakan Şükür oldu
Yedek kulübesinde geçen günlerde Mehmet'in en büyük destekçilerinden biri kaptan Hakan Şükür'dür. Her fırsatta Mehmet'e sabırlı olmasını öğütleyen kaptan, ona çok çalışmasını tavsiye eder. Bir maçtan sonra attığı golün sevincini Hakan Şükür'le paylaşmasının altında ise bir rüyanın yattığını belirtiyor Mehmet Topal: "Kayserispor maçına gidiyorduk. Takım otobüsünde Hakan ağabey yanıma geldi. 'Mehmet, rüyamda gol attığını gördüm. İnşallah bu maçta gol atacaksın.' dedi. Ben de 'Ağabey eğer gol atarsam kulübede sana koşacağım.' dedim. Gol atınca da sevincimi kaptanımla paylaştım. Ancak bunun farklı yerlere çekilmesine bir anlam veremedim."
Mehmet Topal, ligin ilk yarısında başarılı bir oyun sergilemesine rağmen devre arasında yerine her gün yeni bir oyuncunun adının geçmesine üzüldüğünü gizlemiyor. Başkan Adnan Polat, bütün oyunculara olduğu gibi genç yıldız Mehmet'e de bir başkan gibi değil ağabey gibi yaklaşıyordu: "Başarımızda başkanımız Adnan Polat'ın büyük payı var. Bize her zaman bir başkan, bir yönetici gibi değil, ağabey gibi davrandı. Yaptığımız bire bir konuşmalarda bana olan güvenini ortaya koydu. Benim gibi genç bir oyuncunun başkandan böyle sözler duyması çok önemlidir."
Feldkamp'ın görevi bırakması bütün takımı şoke eder. Mehmet, bu durumdan çok etkilendiklerini, ancak ligin bitimine az bir süre kaldığı için kendilerini çabuk toparladıklarını anlatıyor: "Kendimizi toparlamasını bildik. İnanılmaz bir kenetlenme yaşadık. Sezon boyunca çok zor ve yorucu bir şampiyonluk mücadelesi vermiştik. Sezon sonunda da şampiyon olarak emeklerimizin karşılığını aldık. İlk şampiyonluk sevincini yaşadım. İnanın, şampiyonluk anlatılmaz sadece yaşanır. Çünkü hiçbir kelime bu büyük sevinci, gururu ve mutluluğu anlatmaya yetmez."
Milli Takım'da da aynı ruhu yakalayacağız
Mehmet Topal, 2008 Avrupa Şampiyonası'ndan hem kendi adına hem de Türkiye adına oldukça ümitli: "G.Saray'daki arkadaşlığı ve takım ruhunu Milli Takım'da da yakalarsak final oynarız. Çünkü başımızda çok kaliteli bir teknik adam ve çok iyi bir kadromuz var. İnşallah ben de bu ilk şampiyonada oynadığım futbolla ülkemi en iyi şekilde temsil ederim."
******************************************************
Demek ki abiler de savaşma ruhu aşılayabiliyormuş (bu arada M. Topal'ın röportajda bahsettiği golu attıktan sonra Hakan'a koşma olayıda burada abilik-bölücülük vs. kapsamında değerlendirilmişti.)
Ayrıca Hakan'ın altını oyduğu Kalli tekrar Zaman gazetesinde yazmaya başlamış!! Benim biraz kafam karıştı. Birisi bu olayı cemaat, abiler, bölücülük ve birleştiricilik kapsamında yorumlayabilirse sevinirim.
Ali Kaya