Görkem KIRGIZ wrote:Cengiz Akgun wrote:Gorkem'in ki imama kizip oruc bozmak. Oyle otobuse kizip apartman hayati sIkIci deyip kacmak var mi?
Cengiz abi, bunlar verdiğim basit örnekler. Aslında demek istediğim, insana saygı yok, şehrin her köşesinde bir karambol izlenimi, okulum bitince ne olacağım bilemiyorum, herkes borç batağına sürüklenmiş gidiyor bir ekonomik kriz daha oldumu bir reklamcılık bölümü öğrencisi olarak iş bulmam imkansız. Bunun daha askerliği var, allah korusun ileride savaş tehlikesi var. Belki abartı gelecek ama, böyle bir ihtimal bana çok yakın geliyor ve bir savaşın içinde bulunmak istemiyorum şahsen. 5 yaşından 18 yaşına kadar düzenli spor yapmış biri olarak, ne spor yapabiliyorum, ne bir müzik organizasyonunu içinde bulunabiliyorum. Canım sıkıldığında elime bir kitap alıp gidebileceğim bir park yok. Her gece 1,5 - 2 saat elektriğimin kesilmesini istemiyorum ve ayda 3-4 kez saatler süren su kesintisinden bıktım. Bir devlet dairesine gittiğimde görevlinin tanıdığı 5-6 kişinin önüme geçmesine, müdürüne şikayet ettiğimde kaale alınmamaktan nefret ediyorum.
Belki de dediğinde haklısın, sıkılıp kaçmak istiyorum çünkü ot gibi bir hayat yaşadığıma inanıyorum.
Sevgiler,
Görkem
Bu konu gercekten de zor bir konu. Ben askerlik icin cikmadim yurt disina. Askerligi yaptiktan sonra ciktim, cikinca tam cikayim bir daha da geri donmek zorunda olmayim diye
O zaman kafamda Turkiye'nin bunalimlar icersinde yuzen hali ve Turk insaninin bundan dogan bunalimli tavirlari vardi. Ayrica askeri darbe olmayan bir yerde hayat nasil oluyor acaba diye merak da ediyordum. Isin ilginc yani komutanimla oturup sohbet ediyorduk ve bu konulari konusuyorduk. O da eline firsat gecerse cik git bir bakalim, begenmezsen geri gelirsin dediydi.
15 yil sonra geriye donup baktigimda olayin o kadar da basit olmadigini goruyorum simdi. Oncelikle insanlarin kendi yetistigi ortamdam cikip baska ortama girmesi cok ciddi bir yukumluluk altina girmeyi gerektiriyor. Bu yukumluluklerin en basinda gittigin yerin kulturunu ve insanlarini (sadece dilini degil) ogrenmek, onlarla bir Turk olarak degil fakat bir insan olarak iletisim kurabilmeyi ogrenebilmek ve uygulayabilmek geliyor. Bunu yapamamak demek, hem cesitli baska zorluklara gogus germek (dislanmak gibi) hem de kendi kulturunun kemiklesmesine katlanmak demek oluyor. Yurt disina 60-70'lerde gitmis Turklerin, turk mahallerinde odaklanip, iclerine kapanmalari bu nedenle olmakta. Onlarin sansizligi Turkiye'nin en geri bolgelerinden kalkip bu ise niyetlenmis olmalari ve en kritik asamalarda devletten filan hic bir yardim ve sevkat gormemis olmalari. Bu duruma dusen universite mezunu da cok insan gordum ben cunku bu duruma dusmek dusmemekten daha kolay.
En basta yabanci kulturun mantigini (dolayisyla tarihini) kavramak kolay olmuyor. Bunu basarabilirsen, o zaman zaten o ulkedeki bir cok insanin onune gecmis oluyorsun ve onlarin tarihini bilmenin onlar uzerinde yarattigi olumlu hava ile iliski kurmak cok kolaylasiyor.
Aslinda bunlar anlamli bir hayat yasamak isteyen herkes icin gerekli. Ancak kendi ulkende bu tur detaylara girmeden de baska ilgi alanlari bularak yasaman mumkun. Yurt disinda ise hem dil hem de cocuklugunu orada gecirmemis olmanin verdigi zorluklarla her detaya girmen ve her konuda yurt disindaki insanlarla yoldas olman zor. Onun icin belli bir seviyede kaliyor bu iliskiler ama yine de onlari cok anlamli hale getirmek mumkun olabiliyor.
Bu arada gelismis ulkelerdeki insanlarin kulturu bize gore daha geri, bir anlamda. Genel egitim duzeyleri yuksek, mantiklari gelismis ama isleri ile yasamlarini birbirinden ayirmakta zorlaniyorlar. Onun icin derin dusunen insanlara rastlaman zor, eger oyle biriysen. Tabii bu cok guzel dostluklar kurmana kesinlikle engel degil. Tam tersine, bilmedikleri konularda senden birseyler ogrendiklerine kanaat getirirlerse o zaman yukaridaki ilk kosulu da gerceklestirmis oluyorsun.
Bu dediklerimi orada bulacagin Turkler ile de yapman mumkun, ki genelde zaten oyle basliyor. Benim icin de oyle baslamisti. Ama aradan bir 5 yil gecince, yerel halk ile kaynasmis olmak onem kazaniyor. Bu kendi kulturunu kaybettigin anlamina kesinlikle gelmez elbette. Tersine, kendi kulturunu daha iyi anlayip, kendi kulturunde dort elle sarilacagin kisimlari gormus oluyorsun.
Binalar vs de onemli, cunku insanin gunluk yasamindaki kullanisli zamanin artmasini sagliyor alt yapi farki. O zaman yukarida soylediklerime daha cok zaman kaliyor elbette. Tabii bu aradaki zaman farkini isverene kaptirmamak kosuluyla.
Ben Turkiye'de 25-30'un gecmis (daha dogrusu duzenini kurmus) insanlara cok zorda kalmadiklari surece yurt disina cikip yasamayi onermem. Cok emek istiyor ve en az bir 10 yil geriden basliyorsun gittigin ulkedeki insanlara gore. Bu onemli bir sure.
Bir de isin melankolik tarafi var. Ozellikle ilk baslarda (Turkiye'yi cok ozledigin donemlerde) her sey gozune batiyor. Sonra alisinca bu sefer Turkiye'deki hersey gozune batiyor. Biraz daha zaman gecince (sentezleme luksun olunca) o zaman aradaki farki cok net anlayip, Turkiye'nin guzellikleri ile bulundugun ulkenin guzelliklerini karsilastirmaya basliyor insan. Tabii insanina gore degisir bu, cirkinlikleri karsilastirmak da mumkun bu asamada.
Bir baska onemli faktor de gittigin ulkede ekonomik olarak basarili olup olamayacagin, kolayca is bulup bulamayacagin. Gelismis bir ulkeye gidersen o zaman zaten daha bastan 2. sinif vatandas konumundasin. Kendini 1. sinif vatandas yapabilmen icin ilk sart yukaridaki kaynasma sarti. 2. sart ise ekonomik olarak kendini kabul ettirmen ve is bulmakta zorlanmaktan kurtulman. Aslinda bu 2. asamaya gelmek 1.yi, 1.yi basarmak da biraz 2.yi gerektiriyor. Yani bir o, bir bu one geciyor ve sonunda bir cevre edinmis oluyorsun. Ve bu cevre de senin orada rahat etmeni saglayacak cevre oluyor.
Bir de su savas konusunu iyice dusunmek lazim. Eger ciddi bir savas cikarsa Turkiye'de bu Dunya Savasinin bir parcasi olur. Gecmise bakarsak, gelismis ulkelerin dunya savaslarinda yasadiklari yikimlar, diger ulkelere gore cok daha fazla. Yani Turkiye Dunya Savasi sirasinda siginilan ulke durumunda filan bile olabilir. (Tabii dunyanin kendisi yasanacak halde kalirsa o zaman, o da ayri bir konu.)
Bir baska konu da yurt disina cikanlari ulkeye ihanet ediyormus gibi gosterilmesi. Bir yandan imrenirler, bir yandan da filozofisini yaparlar. Oysa durum farkli. Eskiden (kuresellesmeden once) yurt icinde calisan insana ihtiyac yuksekti cunku baskalari ile ticaret hacmi dusuktu Turkiye'de. O ortamda boyle kampanyalar vardi, beyin gucu meyin gucu diye. Simdi ise dunyanin beyin gucu diyelim ki ABD'de, is gucu Cin'de vs yogunlasmis durumda. Ulkelerin sinirlari iyice asindi. Artik yurt disinda kazanip, Turkiye'ye ayda $500 gonderebilen birisi, Turkiye'de calisarak ekonomiye yapacagi katkidan daha fazlasini yapabiliyor. Cunku o parayla ithalat yapilabiliyor. Gerisi fasa, fiso.
Biliyorum biraz derine girdim ama bu gocmenlik isi gercekten oyle biletini alip bir kara parcasina konmak kadar basit degil. Onun icin iyice dusunup tasinmak lazim. Simdi yahu su Turkiye'den bir kurtulsak da gerisi kolay diyebilirsin. Ben de diyorum ki gerisi hic de kolay degil. Zira isin ucunda koca bir hayati baska bir yerde harcamak var. Kaynar sudan atlayip, atese dusmek cok daha kolay.
Ote yandan Avrupa'da gozun varsa ve bir tek Ingilizce biliyorsan Belcika'yi oneririm. Belcika'ya gidebilirsen kuzeyine yerlesmen gerekir. Orada 3 dili cok guzel konusuyorlar. Guneyinde Ingilizce konusmuyorlar. Waterloo guneydeki en son bolge Ingilizce konusulmayan. Ondan daha kuzeydeki yerler iyi. Dil gercekten ilk asamada cok onemli. Senin icin Belcika'nin bir faydasi da lobici sirketlerin cok olmasi ve bu nedenle reklam endustrisinden elemanlara ilgi duyuyor olabilirler (tam da bilmiyorum bunu).