Posted: Thu Feb 02, 2006 5:12 pm
Bu acilan kampanyanin GS'i karaladigina ve cok iyi olduguna dair iki gorus kopyaliyorum asagiya. Karaladigini Kiran dusunuyor ve dogru taraflari var. Cok iyi bir kampanya oldugunu dusunense Hincal. Onun da dogru taraflari var. Bana gore cok daha organize yapilmaliydi ve yonetim tarafindan yapilmaliydi. Ama bu yonetimde beceri sifir, yonetime olan guven de sifir. O yuzden camianin hala ayakta oldugunu, gerektigi zaman birlesebilecegini durumu toparlayabilecegini gostermesi ve taraftara/futbolcuya tekrar guven asilayabilmesi icin onemli bir kampanya.
Bu forumda bana cok zengin mutahhit tanidiklari olan ve bu adamlarin "gozunu kirpmadan milyonlarca dolari GS bagislayacaklarini ama Canaydin'dan baska birisine bagislayacaklarini" ozelden soyleyen arkadaslarimiz vardi. Ben inanmiyordum. Simdi inaniyorum.
Ozan Ersoy
**********************************************************
2 Şubat 2006, 11:12
İHA'dan İsmail Kamit'in röportajı:
Sarı-kırmızılı kulübe kurumsal demokrasiyi getirmek için sürdürdüğü çalışmalarını sonuçlandırdığı taktirde, genel kurulda yönetime talip olmak için adaylığını kısa bir süre sonra açıklayabileceğini belirten Kıran, Başkan Canaydın ile aralarında kırgınlık olmaması için çalışmalarını kendinden tavizler vererek gerçekleştirdiğini kaydetti.
Turgay Kıran, Galatasaray eski yönetim kurulu üyesi Adnan Polat tarafından sarı-kırmızılı kulübe maddi gelir sağlamak amacıyla gerçekleştirilen yardım kampanyasının Galatasaray'ın dünyada çok iyi bilinen markasını zor duruma düşürdüğünü belirterek, "Bir 'depremzedelere yardım veya sokakta kalmış çocuklara yardım' gibi bir kampanyayla para bulunması bize pek sevimli gelmiyor. Adnan eğer Galatasaray'a yardım etmek istiyorsa bunun yolları var. Değerli işadamlarını bir otelde toplayıp onlara Galatasaray'ın herkesin bildiği ekonomik durumunu anlatarak kendilerinden yardım isteyebilirdi. Ancak 2 saat boyunca telefonla yapılan yardım kampanyası bana ve benim gibi düşünen Galatasaraylılar'a hiç hoş gelmedi. Düşünce doğru. Ama araç olarak seçtiği yol yanlış diye düşünüyorum. Dolayısıyla bana bu olay Galatasaray'ın kurumsal imajında bir sıkıntı meydana getirecek gibi geliyor. İyi niyetle düşünülmüş bir şey. Maalesef yanlış bir yola sokuldu" dedi.
"GALATASARAY'A BİN TANE 100 BİN DOLAR VERECEK İNSAN VAR"
Elde edilmek istenen maddi gelirin farklı yöntemlerle de bulunmasının mümkün olduğuna işaret eden Kıran, "Galatasaray'a bin tane 100 bin dolar verecek insan vardır. Ama Galatasaray'ın da onlara bir şey vermesi gerekir. Eğer olay Riva ile ilgiliyse bin tane sertifika hazırlayıp bu belgeleri değerli işadamlarına verirdik. Onlar da bir-iki yıl sonra oluşacak bu projede hak sahibi ve kazanç sahibi olurlardı. Dolayısıyla paralarını da keyifle verirlerdi. Bu da bir yardım olmazdı. Bir tasarının sonucu olurdu. Bizim bunun gibi çok sayıda tasarımız vardı. Bunların hepsini zamanında yönetim kurulumuza sunduk. Ancak maalesef bunlar gerçekleşmedi. Dolayısıyla Galatasaray'ın kurumsal imajını zedeleyecek bir yardım kampanyasına gitmesine gerek yok. Galatasaray elindeki mal varlıklarıyla ve entelektüel sermayeyle çok daha önemli tasarılarla para toplayabilir. Ama ne yazık ki şu anda böyle bir olayı üzülerek izliyoruz" diye konuştu.
"FIFA'YA ŞİMDİYE KADAR YAPILAN ÖDEMELERDE PARALAR NASIL BULUNDU?"
Galatasaray eski yönetim kurulu üyesi Adnan Polat'ın 'Galatasaray'ın FIFA'ya olan 1.5 milyon dolarlık borcunu en geç iki hafta içerisinde ödemelidir. Aksi taktirde takımın 6 puanı silinir. Bu ceza takımın Avrupa kupalarından men edilmesine, hatta küme düşürülmesine kadar gidebilir' ifadelerine de tepki gösteren Kıran, "Bunlar hep yanlış bilgilenmeden oluşuyor. Galatasaray'ın bugün ilk defa FIFA'ya ödemesi olmuyor. Şimdiye kadar kimsenin haberi olmadan bu ödemeler yapıldı ve hiç gündeme gelmedi. İlk defa bir Galatasaraylı bunu gündeme getirdi. Son derece yanlış bir olay. Galatasaray FIFA'ya 1.5 milyon dolar ödeyemeyecek kadar aciz değil. Bunu da bütün Galatasaraylılar biliyor. Bugüne kadar FIFA'ya gerçekten çok önemli paralar ödendi. Bu paralar nasıl bulundu ? Adnan kardeşimizin bunu öne çıkararak böyle bir kampanyaya girmesi doğru değil" ifadelerini kullandı.
"GALATASARAY'IN İLERİ GELENLERİNİN DEĞİL, SESSİZ ÇOĞUNLUĞUNUN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPTIM"
Galatasaray'ın yeni başkanının ve yönetim kurulunun belirleneceği Mart ayındaki genel kurul için çalışmalarını sürdürdüğünü kaydeden Kıran, göreve talip olduğunu ilerleyen günlerde açıklayabileceğini söyledi. Kıran şöyle devam etti:
"Ben 2 yıl önce Galatasaray'a kurumsal demokrasiyi getirmek üzere bu yola çıkmıştım. Turgay Kıran adı önemli değil. Galatasaray'ın 2. yüzyılında bir sistem değişikliği olması gerektiğini savunmuştum. Bu savunmamın karşısında sayın Canaydın beni ikna ederek, çalışmaları beraber yapacağımız konusunda bana söz vermişti. Ancak parasal sıkıntıların öne çıkması nedeniyle ben bu kurumsal demokrasiyi Galatasaray'da uygulama şansına sahip olamadım. Dolayısıyla bu dönemde, Galatasaray'ın ileri gelenlerinin değil de sessiz çoğunluğun sözcülüğünü yaptım. Sayıları oldukça fazla olan, mesleklerinde oldukça uzman arkadaşlarımın sözcülüğünü yapıp Galatasaray'a önümüzdeki günlerde kurumsal demokrasiyi getirmenin tartışmasını yapıyoruz. Eğer bu tartışma sonucunda istediklerimizi getirme şansına ve güvenine sahip olursak 15-20 gün sonra ben de bu arkadaşlarımla beraber Galatasaray'da bu sisteme talip olduğumuzu ilan ederiz".
"BAŞKANIMLA BİRBİRİMİZİ SEVMEMİZ ÖNEMLİ DEĞİL"
Kıran, mevcut yönetimde Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın'ın kendisine 2. başkanlık sözü vermesine rağmen yerine getirmemesi nedeniyle aralarında bir kırgınlık olmadığını, bu tür kırgınlıkların diğer konularda yaşanmaması için de çalışmalarını kendisinden tavizler vererek sürdürdüğünü dile getirerek, "Başkanımızın bana 2. başkanlık söz ü vardı. Fakat 2. başkan olarak farklı bir arkadaşımıza görev verdi. Dolayısıyla böyle bir durumda kırgın bir insan hemen o gruptan ayrılır. Biz Galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda ve genel kurulun verdiği oylan sonucunda orada duruyoruz. Bizim onlara bir borcumuz var. Benim bir kırgınlığım yok. Başkanımla birbirimizi sevmemiz de hiç önemli değil. Biz Galatasaray'a olan görevimizi yerine getirmek için vardık. O yüzden bugün de hiçbir kırgınlık olmaması için mümkün olduğu kadar kendimden taviz vererek çalıştım. Bana 100. yılla ilgili görev verildi. Mümkün olduğunca onunla ilgili çalışmalarımı gerçekleştirdim. Bu konularla ilgili projelerimizi başkanımıza yönetim kurulumuza verdik. Bunların uygulanıp uygulanmadığı ise onlara sorulacak sorulardır. Çünkü biz görevimizi yaptık. Dolayısıyla benim başkandan dolayı bir kırgınlığım yok. Ancak tabi ki bir başkan görev verdiği zaman o sözü tutmasını bilmeli" şeklinde konuştu.
"HERKES GALATASARAY'IN MENFAATİ İÇİN ÇALIŞIYOR"
Riva projesiyle ilgili çalışmaların ağırlıklı olduğu dönemde Canaydın'ın 'Galatasaray'a ihanet edenler var' şeklindeki ifadesiyle ilgili olarak ise Kıran, "O 'ihanet' kelimesini sanırım başkan ağzından kaçırdı. Sonrasında defalarca sorulmasına rağmen bunu yanlışlıkla ifade ettiğini söyledi. Çünkü Galatasaray'da ihanetle suçlanacak birileri yok. Herkes Galatasaray'ın menfaati için çalışıyor. Biz o kelimeleri unuttuk" ifadelerini kullandı.
İHA muhabirinin 'Galatasaray'ın mevcut borcunun bu rakamlara ulaşmasında siz kendinizi ne kadar sorumlu hissediyorsunuz?' şeklindeki sorusu karşısında ise Kıran, "1996 yılından itibaren Galatasaray'ın sportif başarısı yükselirken ekonomik gücü düşmeye başlamıştır. Bu da 10 yıl boyunca görev alan başkan ve yönetim kurullarının sorumluluğudur. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Cansun ile de aynı konuyu konuştuk. Ama 'Senin döneminde borç şu kadar oldu, benim dönemimde şu kadar oldu" diye konuşmanın bir anlamı yok. Bu borçlar ödenmediği için bugünlere gelinmiştir" cevabını verdi.
"RİVA'YI ÇOK DİKKATLİ İZLEMELİYİZ"
Riva projesinin Galatasaray için önemli bir değer olduğunun altını çizen Kıran, "İlk zamanlarda başkanımızın 75-80 milyon dolar değer biçtiği bu projelerin değeri 150 milyon dolara yaklaştı. Demek ki Galatasaray'da projeler iyi irdelenip, uzman kişiler tarafından ele alınıp yönetilirse Galatasaray'a çok daha önemli ekonomik gelirler sağlanabilir. Demek ki biz Riva'yı çok dikkatli izlemeliyiz. Önemle üstüne gitmeliyiz. Çünkü arkasından Florya ve Seyrantepemiz var. Buralarda çok ciddi tasarılar yapılarak Galatasaray'ın önü çok rahat açılabilir" dedi.
Yaşanan tüm sorunlara rağmen Galatasaray'ın geride bıraktığı maçlara bakıldığında son 6 sezonun en başarılı dönemini yaşadığını, bunu da her şeyden önce Galatasaraylılık ruhuna bağladığını vurgulayan Kıran, "Pırıl pırıl oyuncularımız terlerinin son damlasına kadar savaşıyorlar. Olayı bir gurur meselesi yapmışlar. Bunu söylerken bile insanın tüyleri diken diken oluyor. Onun için ben bütün kardeşlerimi kutluyorum. Ayrıca bizim eğitimini ve kültürünü hazmetmiş bir teknik direktörümüz var. Avrupalılarda para sorundur. Ama g6z örüyorsunuz parayı hocamız bile sorun etmiyor. Kendisinin Galatasaray'ı gururla taşıdığına inanıyorum" diye konuştu. Galatasaraylıların birbirlerine sevgi ve saygı bağıyla kenetlenip sportif başarıyı ve ekonomik gücü de yeniden geri getirmeleri gerektiğini belirten Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Turgay Kıran, bunun için şanslarının ve her türlü olanaklarının bulunduğunu sözlerine ekledi.
***********************************************************
2 Şubat 2006, 10:32
Hıncal Uluç'un Sabah Gazetesi'ndeki yazısı:
İşte Galatasaraylılık bu.. Bravo Adnan!..
Adnan Polat harika bir iş başardı.. Galatasaray'a hizmet etmek için yönetimde olmanın şart olmadığını gösterdi. Özhan Canaydın da harika bir iş başardı. O da G.Saray'a hizmet için yönetimde olmanın şart olmadığını gösterdi..
1980'de İstanbul'a taşındığımdan bu yana çok daha yakından izlemeye başladığım G.Saray'da gördüğüm en kahredici uygulamaydı bu. Yazılı kuralı olmadığı halde, yönetim dışından birinin devreye girmesi mümkün olmuyordu.
Dışardakiler adeta "Daha beter olsunlar da sıra bana gelsin" diye uzak duruyor, yönetimdekiler ise, büyük bir kıskançlıkla "Ya ben.. Ya da batsın isterse" kıskançlığı içinde dışardan uzanan elleri ısırıyorlardı.. Özhan Canaydın ve Adnan Polat, tüm içtenlikleri, tüm cesaretleri ve tüm Galatasaraylılıkları ile geleceğe örnek bu teşebbüsün gerçekleşmesini sağladılar.
Adnan ortaya atıldı. Özhan, başkan olarak atılımı kabul etti, hatta arkasında durdu..
Son yıllarda Galatasaraylılık adına yapılan en güzel eylemdi bu..
Sorunu çözer mi?.. Çözer..
Hayır, mesele toplanacak birkaç milyon dolarda değil.. Mesele, G.Saray'daki dayanışma ruhunun tekrar ortaya çıkmasında..
G.Saray camiası, Adnan'ın yaktığı meşalenin etrafında toplanırsa eğer, ki toplanmaya başladılar, çözülmeyecek sorun yok.. G.Saray camiası için bugünkü mali sorunlar, devede kulak.. Camia birleşirse..
Şimdi bu kenetlenmeye kimlerin katıldığını, kimlerin uzak durduğunu izleyeceğiz.
Kendileri için Galatasaraylı olanlarla, G.Saray için Galatasaraylı olanlar şaşmaz bir şekilde ortaya çıkacaklar..
Bu güzel olay başlıyor, ama çirkinlik sürüyor.. Tüm sorumlular iğrenç, rezil, kokuşmuş Konya olaylarını geçiştirmek, örtbas etmek için söz birliği etmiş sanki..
Bir uçak içinde, topu topu 20 metrekarede, herkesin, özellikle de medyanın, kameraların ve fotoğraf makinelerinin önünde cereyan eden olayları unutturmak için bir söz birliği var sanki..
Neden?..
Yönetim bu amigo işine bulaşmış. Üstüne giderse, adamlar konuşur, rezil olurlar.
Medya korkuyor. Gördüklerini, bildiklerini yazamıyorlar. Adları Taksim olayları içinde de geçen kişilerin kendilerine kötülük yapmasından korkuyorlar.. Yönetimi kızdırmaktan korkuyorlar. Çünkü ülkemizde haber çıkarma bitti. Yönetimden biri telefon edip söyleye ki, haber olsun. Tek haber alma kaynağını kaybetmek, yöneticiyi kızdırmak ister mi?.
Durum ne kadar acı görüyorsunuz.. Ondan sonra da, Trabzon'da yaşanan dehşet saatlerini yadırgamıyorsunuz..
Futbolcu ile karanlık güçler bu kadar iç içe olursa.. Ve de devlet bu kadar zayıf, bu kadar güçsüz, bu kadar işlevsiz olursa, eline silahı alan "Bizzat ihkak-ı hak" ka çıkar tabii..
Bu arada, özetle, G.Saray'da son durum.. İnan Kıraç, yani "Liseci" lerin lideri, desteğini çektiğini açıklayınca, Özhan Canaydın'ın artık yeniden aday olması mümkün değil. Kıraç yokken seçime girerse hezimete uğrar. Özhan bunu göze alamaz..
Ali Dürüst hala düşünüyor.. Beş yılı geçti düşünmesi.. Tefekküre dalacak artık. Derviş Ali!. Bir düşünen daha çıktı.. Alp Yalman.. Özhan Canaydın'ı olağanüstü kongrede yıkan muhalif platformun desteğini aldığına inanırsa, ortaya çıkar resmen..
Yiğit Şardan'ın şansı yok. Sonunda Turgay Kıran'ın yaptığını yapıp, son anda kazanması muhtemel adayın listesine katılabilir.
Turgay Kıran'ın şansı daha da yok.. Kendisi oy atar kesin.. Ama onun listesinde olanların tamamının oyunu bile zor alır. Şu anda başkanlığa en yakın aday Semih Haznedaroğlu.. Çünkü Ünal Aysal'ın desteğini aldı.
Ünal Aysal'ı para babası gibi göstermeye çalışanlar var gerçekte.. Adamda para, G.Saray'ın şu an ihtiyaç duyduğu sıcak para var gerçekten.. Esirgemiyor da.. AEG hisselerinin geri alınması gibi büyük, son futbolcu ödemelerinin yapılması gibi küçük ödemeleri her zaman yapıyor.. Ama Ünal Aysal bu değil..
Özhan Canaydın yapılan anlaşmayı rafa kaldırmasaydı, gerçek Ünal Aysal'ın ne olacağını görecektik. G.Saray'ın Başkanı Semih Haznedaroğlu olacak. Tüm G.Saray Şirketleri bir G.Saray Holding'de birleştirilecek, bu holdingi Aysal yönetecek. Yani G.Saray yönetimi artık profesyonellere bırakılacak.
Formül iyi.. Semih de kazandıktan sonra Özhan'ın yaptığını yapar, Ünal'ın telefon numarasını unutur mu? Bilmem!..
Bu forumda bana cok zengin mutahhit tanidiklari olan ve bu adamlarin "gozunu kirpmadan milyonlarca dolari GS bagislayacaklarini ama Canaydin'dan baska birisine bagislayacaklarini" ozelden soyleyen arkadaslarimiz vardi. Ben inanmiyordum. Simdi inaniyorum.
Ozan Ersoy
**********************************************************
2 Şubat 2006, 11:12
İHA'dan İsmail Kamit'in röportajı:
Sarı-kırmızılı kulübe kurumsal demokrasiyi getirmek için sürdürdüğü çalışmalarını sonuçlandırdığı taktirde, genel kurulda yönetime talip olmak için adaylığını kısa bir süre sonra açıklayabileceğini belirten Kıran, Başkan Canaydın ile aralarında kırgınlık olmaması için çalışmalarını kendinden tavizler vererek gerçekleştirdiğini kaydetti.
Turgay Kıran, Galatasaray eski yönetim kurulu üyesi Adnan Polat tarafından sarı-kırmızılı kulübe maddi gelir sağlamak amacıyla gerçekleştirilen yardım kampanyasının Galatasaray'ın dünyada çok iyi bilinen markasını zor duruma düşürdüğünü belirterek, "Bir 'depremzedelere yardım veya sokakta kalmış çocuklara yardım' gibi bir kampanyayla para bulunması bize pek sevimli gelmiyor. Adnan eğer Galatasaray'a yardım etmek istiyorsa bunun yolları var. Değerli işadamlarını bir otelde toplayıp onlara Galatasaray'ın herkesin bildiği ekonomik durumunu anlatarak kendilerinden yardım isteyebilirdi. Ancak 2 saat boyunca telefonla yapılan yardım kampanyası bana ve benim gibi düşünen Galatasaraylılar'a hiç hoş gelmedi. Düşünce doğru. Ama araç olarak seçtiği yol yanlış diye düşünüyorum. Dolayısıyla bana bu olay Galatasaray'ın kurumsal imajında bir sıkıntı meydana getirecek gibi geliyor. İyi niyetle düşünülmüş bir şey. Maalesef yanlış bir yola sokuldu" dedi.
"GALATASARAY'A BİN TANE 100 BİN DOLAR VERECEK İNSAN VAR"
Elde edilmek istenen maddi gelirin farklı yöntemlerle de bulunmasının mümkün olduğuna işaret eden Kıran, "Galatasaray'a bin tane 100 bin dolar verecek insan vardır. Ama Galatasaray'ın da onlara bir şey vermesi gerekir. Eğer olay Riva ile ilgiliyse bin tane sertifika hazırlayıp bu belgeleri değerli işadamlarına verirdik. Onlar da bir-iki yıl sonra oluşacak bu projede hak sahibi ve kazanç sahibi olurlardı. Dolayısıyla paralarını da keyifle verirlerdi. Bu da bir yardım olmazdı. Bir tasarının sonucu olurdu. Bizim bunun gibi çok sayıda tasarımız vardı. Bunların hepsini zamanında yönetim kurulumuza sunduk. Ancak maalesef bunlar gerçekleşmedi. Dolayısıyla Galatasaray'ın kurumsal imajını zedeleyecek bir yardım kampanyasına gitmesine gerek yok. Galatasaray elindeki mal varlıklarıyla ve entelektüel sermayeyle çok daha önemli tasarılarla para toplayabilir. Ama ne yazık ki şu anda böyle bir olayı üzülerek izliyoruz" diye konuştu.
"FIFA'YA ŞİMDİYE KADAR YAPILAN ÖDEMELERDE PARALAR NASIL BULUNDU?"
Galatasaray eski yönetim kurulu üyesi Adnan Polat'ın 'Galatasaray'ın FIFA'ya olan 1.5 milyon dolarlık borcunu en geç iki hafta içerisinde ödemelidir. Aksi taktirde takımın 6 puanı silinir. Bu ceza takımın Avrupa kupalarından men edilmesine, hatta küme düşürülmesine kadar gidebilir' ifadelerine de tepki gösteren Kıran, "Bunlar hep yanlış bilgilenmeden oluşuyor. Galatasaray'ın bugün ilk defa FIFA'ya ödemesi olmuyor. Şimdiye kadar kimsenin haberi olmadan bu ödemeler yapıldı ve hiç gündeme gelmedi. İlk defa bir Galatasaraylı bunu gündeme getirdi. Son derece yanlış bir olay. Galatasaray FIFA'ya 1.5 milyon dolar ödeyemeyecek kadar aciz değil. Bunu da bütün Galatasaraylılar biliyor. Bugüne kadar FIFA'ya gerçekten çok önemli paralar ödendi. Bu paralar nasıl bulundu ? Adnan kardeşimizin bunu öne çıkararak böyle bir kampanyaya girmesi doğru değil" ifadelerini kullandı.
"GALATASARAY'IN İLERİ GELENLERİNİN DEĞİL, SESSİZ ÇOĞUNLUĞUNUN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPTIM"
Galatasaray'ın yeni başkanının ve yönetim kurulunun belirleneceği Mart ayındaki genel kurul için çalışmalarını sürdürdüğünü kaydeden Kıran, göreve talip olduğunu ilerleyen günlerde açıklayabileceğini söyledi. Kıran şöyle devam etti:
"Ben 2 yıl önce Galatasaray'a kurumsal demokrasiyi getirmek üzere bu yola çıkmıştım. Turgay Kıran adı önemli değil. Galatasaray'ın 2. yüzyılında bir sistem değişikliği olması gerektiğini savunmuştum. Bu savunmamın karşısında sayın Canaydın beni ikna ederek, çalışmaları beraber yapacağımız konusunda bana söz vermişti. Ancak parasal sıkıntıların öne çıkması nedeniyle ben bu kurumsal demokrasiyi Galatasaray'da uygulama şansına sahip olamadım. Dolayısıyla bu dönemde, Galatasaray'ın ileri gelenlerinin değil de sessiz çoğunluğun sözcülüğünü yaptım. Sayıları oldukça fazla olan, mesleklerinde oldukça uzman arkadaşlarımın sözcülüğünü yapıp Galatasaray'a önümüzdeki günlerde kurumsal demokrasiyi getirmenin tartışmasını yapıyoruz. Eğer bu tartışma sonucunda istediklerimizi getirme şansına ve güvenine sahip olursak 15-20 gün sonra ben de bu arkadaşlarımla beraber Galatasaray'da bu sisteme talip olduğumuzu ilan ederiz".
"BAŞKANIMLA BİRBİRİMİZİ SEVMEMİZ ÖNEMLİ DEĞİL"
Kıran, mevcut yönetimde Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın'ın kendisine 2. başkanlık sözü vermesine rağmen yerine getirmemesi nedeniyle aralarında bir kırgınlık olmadığını, bu tür kırgınlıkların diğer konularda yaşanmaması için de çalışmalarını kendisinden tavizler vererek sürdürdüğünü dile getirerek, "Başkanımızın bana 2. başkanlık söz ü vardı. Fakat 2. başkan olarak farklı bir arkadaşımıza görev verdi. Dolayısıyla böyle bir durumda kırgın bir insan hemen o gruptan ayrılır. Biz Galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda ve genel kurulun verdiği oylan sonucunda orada duruyoruz. Bizim onlara bir borcumuz var. Benim bir kırgınlığım yok. Başkanımla birbirimizi sevmemiz de hiç önemli değil. Biz Galatasaray'a olan görevimizi yerine getirmek için vardık. O yüzden bugün de hiçbir kırgınlık olmaması için mümkün olduğu kadar kendimden taviz vererek çalıştım. Bana 100. yılla ilgili görev verildi. Mümkün olduğunca onunla ilgili çalışmalarımı gerçekleştirdim. Bu konularla ilgili projelerimizi başkanımıza yönetim kurulumuza verdik. Bunların uygulanıp uygulanmadığı ise onlara sorulacak sorulardır. Çünkü biz görevimizi yaptık. Dolayısıyla benim başkandan dolayı bir kırgınlığım yok. Ancak tabi ki bir başkan görev verdiği zaman o sözü tutmasını bilmeli" şeklinde konuştu.
"HERKES GALATASARAY'IN MENFAATİ İÇİN ÇALIŞIYOR"
Riva projesiyle ilgili çalışmaların ağırlıklı olduğu dönemde Canaydın'ın 'Galatasaray'a ihanet edenler var' şeklindeki ifadesiyle ilgili olarak ise Kıran, "O 'ihanet' kelimesini sanırım başkan ağzından kaçırdı. Sonrasında defalarca sorulmasına rağmen bunu yanlışlıkla ifade ettiğini söyledi. Çünkü Galatasaray'da ihanetle suçlanacak birileri yok. Herkes Galatasaray'ın menfaati için çalışıyor. Biz o kelimeleri unuttuk" ifadelerini kullandı.
İHA muhabirinin 'Galatasaray'ın mevcut borcunun bu rakamlara ulaşmasında siz kendinizi ne kadar sorumlu hissediyorsunuz?' şeklindeki sorusu karşısında ise Kıran, "1996 yılından itibaren Galatasaray'ın sportif başarısı yükselirken ekonomik gücü düşmeye başlamıştır. Bu da 10 yıl boyunca görev alan başkan ve yönetim kurullarının sorumluluğudur. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Cansun ile de aynı konuyu konuştuk. Ama 'Senin döneminde borç şu kadar oldu, benim dönemimde şu kadar oldu" diye konuşmanın bir anlamı yok. Bu borçlar ödenmediği için bugünlere gelinmiştir" cevabını verdi.
"RİVA'YI ÇOK DİKKATLİ İZLEMELİYİZ"
Riva projesinin Galatasaray için önemli bir değer olduğunun altını çizen Kıran, "İlk zamanlarda başkanımızın 75-80 milyon dolar değer biçtiği bu projelerin değeri 150 milyon dolara yaklaştı. Demek ki Galatasaray'da projeler iyi irdelenip, uzman kişiler tarafından ele alınıp yönetilirse Galatasaray'a çok daha önemli ekonomik gelirler sağlanabilir. Demek ki biz Riva'yı çok dikkatli izlemeliyiz. Önemle üstüne gitmeliyiz. Çünkü arkasından Florya ve Seyrantepemiz var. Buralarda çok ciddi tasarılar yapılarak Galatasaray'ın önü çok rahat açılabilir" dedi.
Yaşanan tüm sorunlara rağmen Galatasaray'ın geride bıraktığı maçlara bakıldığında son 6 sezonun en başarılı dönemini yaşadığını, bunu da her şeyden önce Galatasaraylılık ruhuna bağladığını vurgulayan Kıran, "Pırıl pırıl oyuncularımız terlerinin son damlasına kadar savaşıyorlar. Olayı bir gurur meselesi yapmışlar. Bunu söylerken bile insanın tüyleri diken diken oluyor. Onun için ben bütün kardeşlerimi kutluyorum. Ayrıca bizim eğitimini ve kültürünü hazmetmiş bir teknik direktörümüz var. Avrupalılarda para sorundur. Ama g6z örüyorsunuz parayı hocamız bile sorun etmiyor. Kendisinin Galatasaray'ı gururla taşıdığına inanıyorum" diye konuştu. Galatasaraylıların birbirlerine sevgi ve saygı bağıyla kenetlenip sportif başarıyı ve ekonomik gücü de yeniden geri getirmeleri gerektiğini belirten Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Turgay Kıran, bunun için şanslarının ve her türlü olanaklarının bulunduğunu sözlerine ekledi.
***********************************************************
2 Şubat 2006, 10:32
Hıncal Uluç'un Sabah Gazetesi'ndeki yazısı:
İşte Galatasaraylılık bu.. Bravo Adnan!..
Adnan Polat harika bir iş başardı.. Galatasaray'a hizmet etmek için yönetimde olmanın şart olmadığını gösterdi. Özhan Canaydın da harika bir iş başardı. O da G.Saray'a hizmet için yönetimde olmanın şart olmadığını gösterdi..
1980'de İstanbul'a taşındığımdan bu yana çok daha yakından izlemeye başladığım G.Saray'da gördüğüm en kahredici uygulamaydı bu. Yazılı kuralı olmadığı halde, yönetim dışından birinin devreye girmesi mümkün olmuyordu.
Dışardakiler adeta "Daha beter olsunlar da sıra bana gelsin" diye uzak duruyor, yönetimdekiler ise, büyük bir kıskançlıkla "Ya ben.. Ya da batsın isterse" kıskançlığı içinde dışardan uzanan elleri ısırıyorlardı.. Özhan Canaydın ve Adnan Polat, tüm içtenlikleri, tüm cesaretleri ve tüm Galatasaraylılıkları ile geleceğe örnek bu teşebbüsün gerçekleşmesini sağladılar.
Adnan ortaya atıldı. Özhan, başkan olarak atılımı kabul etti, hatta arkasında durdu..
Son yıllarda Galatasaraylılık adına yapılan en güzel eylemdi bu..
Sorunu çözer mi?.. Çözer..
Hayır, mesele toplanacak birkaç milyon dolarda değil.. Mesele, G.Saray'daki dayanışma ruhunun tekrar ortaya çıkmasında..
G.Saray camiası, Adnan'ın yaktığı meşalenin etrafında toplanırsa eğer, ki toplanmaya başladılar, çözülmeyecek sorun yok.. G.Saray camiası için bugünkü mali sorunlar, devede kulak.. Camia birleşirse..
Şimdi bu kenetlenmeye kimlerin katıldığını, kimlerin uzak durduğunu izleyeceğiz.
Kendileri için Galatasaraylı olanlarla, G.Saray için Galatasaraylı olanlar şaşmaz bir şekilde ortaya çıkacaklar..
Bu güzel olay başlıyor, ama çirkinlik sürüyor.. Tüm sorumlular iğrenç, rezil, kokuşmuş Konya olaylarını geçiştirmek, örtbas etmek için söz birliği etmiş sanki..
Bir uçak içinde, topu topu 20 metrekarede, herkesin, özellikle de medyanın, kameraların ve fotoğraf makinelerinin önünde cereyan eden olayları unutturmak için bir söz birliği var sanki..
Neden?..
Yönetim bu amigo işine bulaşmış. Üstüne giderse, adamlar konuşur, rezil olurlar.
Medya korkuyor. Gördüklerini, bildiklerini yazamıyorlar. Adları Taksim olayları içinde de geçen kişilerin kendilerine kötülük yapmasından korkuyorlar.. Yönetimi kızdırmaktan korkuyorlar. Çünkü ülkemizde haber çıkarma bitti. Yönetimden biri telefon edip söyleye ki, haber olsun. Tek haber alma kaynağını kaybetmek, yöneticiyi kızdırmak ister mi?.
Durum ne kadar acı görüyorsunuz.. Ondan sonra da, Trabzon'da yaşanan dehşet saatlerini yadırgamıyorsunuz..
Futbolcu ile karanlık güçler bu kadar iç içe olursa.. Ve de devlet bu kadar zayıf, bu kadar güçsüz, bu kadar işlevsiz olursa, eline silahı alan "Bizzat ihkak-ı hak" ka çıkar tabii..
Bu arada, özetle, G.Saray'da son durum.. İnan Kıraç, yani "Liseci" lerin lideri, desteğini çektiğini açıklayınca, Özhan Canaydın'ın artık yeniden aday olması mümkün değil. Kıraç yokken seçime girerse hezimete uğrar. Özhan bunu göze alamaz..
Ali Dürüst hala düşünüyor.. Beş yılı geçti düşünmesi.. Tefekküre dalacak artık. Derviş Ali!. Bir düşünen daha çıktı.. Alp Yalman.. Özhan Canaydın'ı olağanüstü kongrede yıkan muhalif platformun desteğini aldığına inanırsa, ortaya çıkar resmen..
Yiğit Şardan'ın şansı yok. Sonunda Turgay Kıran'ın yaptığını yapıp, son anda kazanması muhtemel adayın listesine katılabilir.
Turgay Kıran'ın şansı daha da yok.. Kendisi oy atar kesin.. Ama onun listesinde olanların tamamının oyunu bile zor alır. Şu anda başkanlığa en yakın aday Semih Haznedaroğlu.. Çünkü Ünal Aysal'ın desteğini aldı.
Ünal Aysal'ı para babası gibi göstermeye çalışanlar var gerçekte.. Adamda para, G.Saray'ın şu an ihtiyaç duyduğu sıcak para var gerçekten.. Esirgemiyor da.. AEG hisselerinin geri alınması gibi büyük, son futbolcu ödemelerinin yapılması gibi küçük ödemeleri her zaman yapıyor.. Ama Ünal Aysal bu değil..
Özhan Canaydın yapılan anlaşmayı rafa kaldırmasaydı, gerçek Ünal Aysal'ın ne olacağını görecektik. G.Saray'ın Başkanı Semih Haznedaroğlu olacak. Tüm G.Saray Şirketleri bir G.Saray Holding'de birleştirilecek, bu holdingi Aysal yönetecek. Yani G.Saray yönetimi artık profesyonellere bırakılacak.
Formül iyi.. Semih de kazandıktan sonra Özhan'ın yaptığını yapar, Ünal'ın telefon numarasını unutur mu? Bilmem!..