forum.cimbom.org

Yıldırım Demirören'in yeniden başkanlığı kazanmasında gözden kaçırılmaması gereken birkaç faktör var.
Birincisi, geçen seneki iki kupalı şampiyonluk.
GS ve FB yatıp kalkıp dua etmeliler Beşiktaş geçen yıl şampiyon oldu diye... Bu iki kupa Demirören'in üzerinde bir illüzyon perdesi yarattı ve sanki sportif açıdan başarılıymış izlenimi vermesini sağladı.
İkinci faktör ise işin siyasi ve kültürel yanıyla ilgili.
Bildiğiniz gibi Murat Aksu, AKP'li eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun oğlu.
Beşiktaş ise yıllardan beri CHP'nin kalesi olmuş bir semt. Mevcut belediye başkanı da bu partiden.
Ayrıca kulüplerin üyelik politikasının genellikle orta ve üst sınıfları kulüp üyesi yaptığı için, şu meşhur "yaşam tarzı" konusu BJK kongresinde de gündemde oldu bana göre.
Demirören, "modern görünümlü" eşiyle çizdiği portre ile birçok kesime "güven verdi".
Murat Aksu ise, bilmiyorum karısının başı örtülü mü örtüsüz mü, fakat şurası kesin ki, kendisinin üzerine şöyle bir yafta yapıştırıldı: Aksu seçilirse Beşiktaş AKP'nin ve Cemaat'in istilasına uğrar.
Halkla ilişkiler tam da bu safhada öne çıkması gereken bir zanaat.
Aksu'nun bu kesimi ikna etmesi için yapması gereken öyle çok fazla birşey değildi... Eşinin başı açıksa eğer, kampanyayı eşiyle birlikte yürütecekti. Ardından tanıtım toplantılarını içkili düzenleyip, elinde -içmese bile- şarap kadehiyle poz verecekti. Yok şarap olmaz diyorsa, daha iyisi var, Tekirdağ rakısını beyaz leblebi eşliğinde yudumlayacaktı. Göğsüne Atatürk rozeti takmayı elbette ihmal etmeyecek ve arkafona da Safiye Ayla'nın sesinden Rumeli türküleri kasetini koydu mu bu iş tamamdı. Böylelikle "Beşiktaş Atatürk ilkelerinin takipçisi olmaya devam edecektir" mesajı orta-üst sınıf kongre delegelerine ulaşacaktı... Bunu yapsaydı, inanın bana Demirören'e en az 3000 oy fark bindirirdi.
Yani bu kesimleri ikna etmek öyle deveye hendek atlatmak değil. Bir iki şekilsel gösteri vaziyeti kurtarmaya yeter de artardı.
Acaba neden yapmadı? Düşünemedi mi, yoksa babasını AKP içinde zor duruma düşürmekten mi korktu?
Orasını düşünmek de benim işim değil.
BJK kongre üyeleri "çağdaş bir yöneticilik" değil "çağdaş bir görüntü" aradılar.
Peki Aksu'nun çağdaş bir yönetici olacağı kesin miydi?
Bilemem.
Ama Demirören'den daha kötüsü olmazdı herhalde.

Isin icinde baska isler var.

Dun Erdogan DEMIROREN ve esi (ki hanimefendi iki gun once bicak altina yatmis ve bir ameliyat gecirmis) sabah erken saatlerden gece gec saate kadar yerlerinden ayrilmayarak kongreyi izlediler.

Orada verdigi destek cok onemli. Bazi cevrelere mesajdi bu. AKSU'ya oy atacak bazi adamlarin sandik basinda cark ettiginden eminim. Ki sonuclar bunu gosteriyor.

Baskan'i tribundeki taraftar secmiyor. Aidatini odeyen kongre uyeleri seciyor.

Erdogan DEMIROREN'in kongreye gelip o kadar saat oturdugunu duyunca sonuclara bile bakmadim. Kesin kazandi DEMIROREN dedim.

BJK alipta kacacakti ama GB berebaerligi buldu. gerci GB de bus sene eski senelerdeki gibi degil. Mac orta saha kapismasi gibi gidiyordu. Durum 1-1. Her iki golde guzel atildi. GB'nin golu daha guzeldi. Ama bu ceza sahasina girip geriye kesme ile atilan gollerde guzel oluyor. BJK ve dunde FB boyle guzel goller atti. Santrafor'a ihtiyac kalmiyor. Hizli acik iceri girp sifira yakindan geriye kesiyor ve arkadan gelen icin guzel bir firsat oluyor. kalecide saskin bakiyor.

BJK Yusuf ve Holosko'nun oyuna girmesi ile arap ati gibi acildi. Durum 3-1

Mac 4-1 bitti. Hic boyle bitecegi isareti yoktu. Denizli hasta herhalde. Tayfur takimin basinda cikmis.

Fenerbahçe son dakkada 1 puanı kurtardı. Maçın büyük bölümünü izledim. Diyarbakır çok iyi mücadele etti, Fener karabol pozisyonları bulabidi ancak. Gerçi Ayman'ın golü de kolay kolay atılacak bir gol değil..

Bir kötü haftayı fark açılmadan kapadık

Fenerbahçe'nin maçını gördüğünü çalan ve tarafsız bir hakemin yönetmesi,maça
ayrı bir seyir zevki veriyor.

Guiza gördüğü sarı karttan dolayı, Mehmet Topuz'da gördüğü kırmızı karttan dolayı
haftaya Manisaspor maçında yoklar.

UEFA'nın Avrupa Ligi için öne çıkardığı slogan: Respect... Yani "saygı".
Futbolcu, sportmenlik çerçevesi içerisinde rakibe, seyirciye, oyuna, yani sporun tüm unsurlarına saygı duymayı bilmeli.
Türkiye'de Fenerbahçe kulübü sportmenlik açısından çok başarısız bir sınav veriyor.
Elbette ki bir kulübün kendi öznel kültürü, o kulübün futbolcularına da yansır.
FB'li futbolculara baktığımızda neler görüyoruz? Topsuz alanda rakibine kafa atan futbolcu (Lugano-Emre Aşık), rakibine "gırtlağını keserim" işareti yapan futbolcu (Emre-Cangele), rakibinin boğazına sarılan futbolcu (bugün Mehmet Topuz), rakibine kavgada arkadan yaklaşıp kafasına yumruk patlatan futbolcu (Bilica-Arda), topsuz alanda rakibinin kıçına arkadan tekme atan futbolcu (bugün Bilica), hakemin üzerine su döken futbolcu (Roberto Carlos).
Galatasaray'da şu tür işler gördünüz mü siz?
Başka birşey daha var. O da Alex, Semih ve Guiza'nın marifetleri...
Kadıköy'deki maçlarda skor kötü gidiyorsa son dakikalara doğru ceza sahası civarında veya içinde kendilerini yere bırakıyorlar. Sonra da kasaptan ciğer isteyen kedi masumluğunda (!) hakeme bakarak penaltı bekliyorlar.
Amaç seyirciyi tahrik edip gerek hakemi gerek rakibi baskı altına almayı sağlamak.
Sahtekarlık ve çirkeflik dizboyu yani.
Ama bugün okkalı bir tokat yediler.
Alex'in faul numaralarına birkaç kere kanmasına rağmen maçı iyi niyetli yönettiğini düşündüğüm Koray Gencerler'i kutluyorum.

Diyarbakırspor'un da çok alkışlanacak tarafı vardı bu akşam.
Göbeği kapatan, çok koşan, ikinci topların hepsini alan, ileride birkaç oyuncu bekleterek akıllı kontrataklar düşünen Diyarbakır diğer Anadolu takımlarına da örnek olmalı.
Andre Santos'un attığı gol ise Galatasaray ve Beşiktaş açısından ders niteliğinde.
Neden?
Fener'in zora giren maçlarda taktiği ceza sahasına top şişirip dönen topları kaleye vurmak üzerine.
Ceza sahasını karıştırıyorlar, ikinci toplara koşuyorlar. Gerçi bugün Diyarbakır fazla bu tip toplar bırakmadı onlara.
Ama atılan golde kornerden gelen topa 4 tane FB'li oyuncu kale ağzında bekleyerek karambol avcılığı yaptı ve ödülünü buldular.
İş takipçilikte bitiyor.
Bizim teknik ekibin kulağına kar suyu kaçmıştır umarım bu ince ayrıntıdan dolayı.

Bu arada bazı müjdeli haberler de vereyim.
Lugano adelesinden sakatlanmış. En az 2 hafta yok diyorlar.
Şimdi haklı olarak, bir insanın sakatlanmasına nasıl sevindiğimi soracaksınız.
Öyle canice tavırlarım yoktur ama bu Lugano çirkefine (ve FB'deki pek çok türdeşine) gelen belalar beni üzmüyor.
Ne yapayım... Gönlüme söz geçiremem ki.
Ayrıca Guiza sarı kart cezalısı. Mehmet Topuz da en az 2 maç ceza alacaktır.
Bir de Bilica pisliğinin topsuz alanda Diyarbakırlı oyuncunun kıçına attığı sinsice hareket var. Şimdi top Federasyon'da. Marka değeri diye atıp tutmak kolay. Dayasınlar 3 maç cezayı bu sefil yaratığa.

Salih Bora wrote: Türkiye'de Fenerbahçe kulübü sportmenlik açısından çok başarısız bir sınav veriyor.
Elbette ki bir kulübün kendi öznel kültürü, o kulübün futbolcularına da yansır.
FB'li futbolculara baktığımızda neler görüyoruz? Topsuz alanda rakibine kafa atan futbolcu (Lugano-Emre Aşık), rakibine "gırtlağını keserim" işareti yapan futbolcu (Emre-Cangele), rakibinin boğazına sarılan futbolcu (bugün Mehmet Topuz), rakibine kavgada arkadan yaklaşıp kafasına yumruk patlatan futbolcu (Bilica-Arda), topsuz alanda rakibinin kıçına arkadan tekme atan futbolcu (bugün Bilica), hakemin üzerine su döken futbolcu (Roberto Carlos).
Galatasaray'da şu tür işler gördünüz mü siz?
Başka birşey daha var. O da Alex, Semih ve Guiza'nın marifetleri...
Kadıköy'deki maçlarda skor kötü gidiyorsa son dakikalara doğru ceza sahası civarında veya içinde kendilerini yere bırakıyorlar. Sonra da kasaptan ciğer isteyen kedi masumluğunda (!) hakeme bakarak penaltı bekliyorlar.
Amaç seyirciyi tahrik edip gerek hakemi gerek rakibi baskı altına almayı sağlamak.
Sahtekarlık ve çirkeflik dizboyu yani.
Ama bugün okkalı bir tokat yediler.
Alex'in faul numaralarına birkaç kere kanmasına rağmen maçı iyi niyetli yönettiğini düşündüğüm Koray Gencerler'i kutluyorum.

Anlaşılan Diyarbakır'ın savunma oyuncusu Erdinç'te aynı fikirde.

http://www.fotomac.com.tr/Fenerbahce/20 ... k_cirkefti

Salih Bora wrote:Bu arada bazı müjdeli haberler de vereyim.
Lugano adelesinden sakatlanmış. En az 2 hafta yok diyorlar.
Şimdi haklı olarak, bir insanın sakatlanmasına nasıl sevindiğimi soracaksınız.
Öyle canice tavırlarım yoktur ama bu Lugano çirkefine (ve FB'deki pek çok türdeşine) gelen belalar beni üzmüyor.
Ne yapayım... Gönlüme söz geçiremem ki.

Alin benden de o kadar. Sakatlanan FB'li oyuncu oldugunda kesinlikle uzulemem.

Baros sakatlandiginda FB camiasi (taraftarlar+yonetim+futbolcular) ne kadar uzulmustur sizce. Eminim FB-GS maci oncesi Aziz Yildirim , "ilk dakikalarda sert girin, hakem nasilsa macin basinda kart gosteremez. iyice bir sinsinler, korksunlar" diye takimi gaza getirmistir. Baros'un sakatlanmasi da bu stratejinin bonusu oldu. Macin basinda oldukca agresiftiler.

Mac sonunda da Emre Belozoglu buyuk bir aferin almistir Aziz Babasindan. Baros'un sakatlanmasiyla GS'in forvet sorunu oyle icinden cikilmaz bir hal aldi ki, Emre'nin butun sezonki performansi bile FB'ye Baros'u sakatlamasindan daha faydali olamaz.

Uzun lafin kisasi, karsimizda o kadar acimasiz, ve basari icin o kadar gozu donmus bir rakip var ki, "FB'li futbolcunun sakatligina uzulmek" konsepti bana gulunc geliyor.

Ben arada hicbir fark gormuyorum. Su anda Fb'lilerin buyuk bir kismi hakem dusmani. Az daha bu hafta GS bu haliyle lider olacakti.

Bu Baros'un sakatliginda da kraldan cok kralci oluyorsunuz. Bizzat Baros'un agzindan duydum. Emre'nin hicbir sucu yok tamamen bir sansiz kaza oldu dedi. Adam kendisi bunda kasit gormezken (cok saf ya da aptal olmali aksi halde) sizler okuz altinda buzagi aramaya devam ediyorsunuz. Adam bilmez mi yapilan hareketin kasitli olup olmadigini?

Ne buzagi aramasi.

Gozlerimizle gorduk Emre'nin hareketini. Once bicti sonra ne yaptigini farkedince olay yerinden uzaklasti. Hakemde yurek olsaydi cagirip kirmiziyi basardi.

Kimse Trabzon'dan bahsetmiyor. Benim favori TD aldi sazi eline geliyor. Bakalim kim, nasil durduracak...

Mehmet Marsan wrote:Ne buzagi aramasi.

Gozlerimizle gorduk Emre'nin hareketini. Once bicti sonra ne yaptigini farkedince olay yerinden uzaklasti. Hakemde yurek olsaydi cagirip kirmiziyi basardi.

Peki Baros bu lafi nasil ediyor. Kibarliktan mi? Hadi oldugunda farkina varamadi diyelim. Senin Tv.de gordugunu o da merak edip gormustur. Ben nasil sakatlandim diye.

Emre'yi bokum kadar sevmem. GS oynarken de hic sevemedim. Gitmesine de uzulmek soyle dursun sevindim. Yani Emre'ye hicbir zaman bir sevecenlikle bakmadim. Karaktersizin onde gideni. Kontrati bitsin Aziz de onu sutlayacaklarinin arasina koymustur. Ama Baros cikip olay hakkinda kulaklarimla duydugumu soylerse, kimsenin gozune bakarak ve guvenerek kalkip hala Emre soyle kansizlik yapti demiyecegim gibi diyeni de kale almam bu konuda.

Emre Baros'u kasten bilerek tekme atarak sakatladi demedim. Baros da onu diyor muhtemelen. Benim dedigim 1) Baros'un sakatlanmasinin tek sebebi Emre'dir. 2) FB o gun maca GS'i sindirmeye asiri bir sertlik ve agresiflikle basladi. Emre'nin topa mudahelesi de bunun bir parcasidir.

Video burda bakin.
http://www.youtube.com/watch?v=XJhBywlbhTU

Emre 0:29'da topa mudahale edemeyip diziyle carpip Baros'un tum ayaklarini ve govdesini yerden kesmis, ardindan 0:30'da dengesini kaybeden Baros tek ayaginin uzerine berbat sekilde dusmus. Baros'un sakatlanmasinin sebebi Emre'nin topa asiri kontrolsuz ve dengesiz bir sekilde mudahele etmeye calismasi. Zaten mudahele de edememis, ancak biraz dokunmus. Yonunu, hizini bile degistirememis.

Faul, sari kart, kirmizi kart bunlar beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren bu olay niye 1. dakikada oldu? Rastlanti mi? Ben raslantilara inanmam. Mactan once olanlari Arda'ya yapilanlari unutmayin. Bu olanlarin hepsi planli.

GS'in o macta FB icin en tehlikeli uc adami kim? Arda, Baros ve Keita (ve belki de Kewell ).

Arda'nin zayif yani ne? Fanatik ve duygusal. Onu mac oncesinde bitirdiler.

Baros'un zayif yani ne? Fiziksel olarak gorece gucsuz. AY da kesin "maca sert baslayin ve Baros'a sert girin" demistir. Sertlik sakatlama amacliydi ve planliydi demiyorum. Bezdirmek, fizik olarak ezmek amacliydi muhtemelen. Sakatlik FB icin harika oldu tabii ki.

Keita'nin zayif yonu ne? Hircin ve cabuk parlayan. Onu da Carlos cok guzel tahrik edip yoldan cikardi. Dikkatinizi cekerim. Keita fizik olarak guclu oldugundan, ona yapilan fauller cogunlukla tokat, cekistirme, boynuna sarilma seklinde.

Gordugunuz gibi adamlar "The Art of War" u okuyup hatmetmisler, savasa hazirlanir gibi stratejiyle geliyorlar karsimiza.

Sonucta, Arda'ya yapilanlar ve daha macin basinda Baros'un paldir kuldur sakatlanmasi GS'li futbolculari panige surukledi. Hakemin kendilerini korumayacagini ve kendilerinin de boyle sakatlanabilecegini dusunmus olmalilar. Ben o macta 20 senedir seyretmedigin kadar ezik bir GS seyrettim.