Page 11 of 14

Posted: Sat Jun 10, 2006 12:46 am
by Ismail Gezer
Bende onu söyleyecektim :)
Oooooooooooooooofff :) Koçum Ümit, Deniz Sekinin ayağına bastı :)
Ayakkapının topuğu gitmiş :)
Çook sert girdi :)
Ümit ortama alışamadı :)
Banu Zorlu'yla isim benzerliği olunca herkes korkmuş anlaşılan :)
Ümitte tırstı zaten, hatırlayamadı ama eminde olamadı :)
Tolga Girici wrote:Umit Karan Beyaz Show programinda su anda. Neler diyecek bakalim.

Hulya Zorlu diye biri baglandi, Umit Karan nasil beni tanimaz diye basladi. Bir anda korktuk. Smile Aman diyim.

Posted: Sat Jun 10, 2006 12:49 am
by Ismail Gezer
Telefondaki GS'li bayanın isteğiyle tezahürat yaptırıyor Karan, mikrofon elinde Beyazın kulağına dayanmış olarak... :)
Ümit alıştı ortama :)
Deniz Seki, 4 sene üst üsteyi söylemeye başlayınca, Ümitle Beyaz el ele danseder gibi oldu... :)
Ümitin sesi çıkmıyor ama telefonlar ona geliyor, şimdi Deniz Sekiden futbol fukarası sorular.. :)
Ümit seneye kalacam der gibiydi, hadi bakalım, jübile yapmak istiyormuş, klasik sözler ama yinede kulağa hoş geliyor :)

Posted: Sat Jun 10, 2006 1:07 am
by Tolga Girici
Alo Umit Karan seni cok seviyorum acayip seviyorum yaaa! - Gizem Bilmemne

Sozlesmen bitince ne yapacaksin diye sordu. Her zaman oncelik Galatasarayda, jubilemi GS'da yapacagim insallah dedi.

Posted: Sat Jun 10, 2006 1:20 am
by Ismail Gezer
İTÜ'den kıymetli bir hocamız çıktı, kendisinin psikolojik sorunları olduğunu çok rahat söyleyebilirim.. Futbolun lüzumsuzluğundan bahseden bir profesörün gözünden bilmemne fışkırtan adamların rekorlarıyla ilgilenmesi ilginç yani :) Allah akıl fikir versin, akedemik kariyerin kimseyi adam etmediğini daha önce söyledimmi bilmiyorum ama şimdi söylemiş olayım :) Kız öğrencilere ve asistanlara asılan evli barklı yaşlı başlı profesörlerimizi hiç saymıyorum :) Zaten bunun yeri burası değil :)

Posted: Sat Jun 10, 2006 2:02 am
by Ismail Gezer
Memorial’de yılın altın takımı Galatasaray

Memorial 11 Altın Adam Yarışması'nda sezonun 11 Altın Adamları'nın belirlendiği son jüri toplantısı yapıldı.

Toplantıya, Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Adnan Polat mayıs ayı değerlendirmesinde layık görülen “Ayın Altın Yöneticisi” ödülünü, Selçuk Dereli ise “Ayın Altın Hakemi” ödüllerini almak üzere katılırken, Trabzonspor Basın Sorumlusu Zeyyad Kafkas ve Spor Toto Genel Müdürü Bekir Yunus Uçar ise onur konuğu olarak yer aldı. Jüri üyelerinin oylarıyla belirlenen Turkcell Süper Ligi 2005-2006 sezonu 11 Altın Adam'ı içinde Turkcell Süper Ligi'ni 2. olarak tamamlayan F.Bahçe'den 5, şampiyon olan Galatasaray'dan ise 3 futbolcu yer aldı. Sezonun Altın 11 Adam'ı şöyle oluştu: “Mondragon (G.Saray), İbrahim Toraman (Beşiktaş), Song (G.Saray), Önder (F.Bahçe), Ümit (F.Bahçe), Appiah (F.Bahçe), Aurelio (F.Bahçe), Saidou (G.Saray), Alex (F.Bahçe), Fatih Tekke (Trabzon) ve Gökhan (Kayseri).” Ayrıca, değerlendirmede ‘Yılın Hakemi’ olarak Serdar Tatlı, ‘Yılın Teknik’ Direktörü olarak G.Saray'ın Belçikalı çalıştırıcısı Erik Gerets ve ‘Yılın Yöneticisi’ olarak ise G.Saray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın seçildi.
ZAMAN

Posted: Sat Jun 10, 2006 7:42 am
by Tolga Girici
Kaleci antrenoru Nezihi Bologlu benim icin her zaman bir kapali kutu olmustu. Yillarca kulubede muzmin yedek kaleci olarak kaldi. Nasil bir kaleci oldugunu bir turlu goremedim. Yillar sonra kaleci antrenoru olarak geri dondu. Yillarca kulubede kalan bir kaleci nasil antrenorluk yapacak diye dusunuyordum. Ama sonradan Nezihi Bologlu'nun cok iyi bir antrenor oldugunu duydum, zaten 3 kaleciyi de hazir tutmak kolay is degil. Asagida Fanatik gazetesinde cikmis bir roportaji var.
1 numaralı yardımcı!

ImageHerkes şampiyonluk öyküsünü kendine göre anlattı. Ama ya takımın kaleci antrenörü Nezihi Boloğlu... İşte; kendini Galatasaray’a hizmet etmeye adayan Nezihi’nin Fanatik’e yaptığı açıklamalar...
10.06.2006

Mondragon’dan, Aykut’tan ya da Fevzi’den bahsederken, “Gol yediler” demiyor, “Golü yedik” diyerek bu üç kalecinin hatalarına ortak ediyor kendini... Kariyerinde birçok şampiyonluk yaşamasına rağmen, bu sezonun yeri onun için çok farklı. “Babam kollarımda öldü ağlamadım, ama Denizli’deki Fenerbahçe maçı bittiğinde gözlerim sel oldu” diyor Nezihi... Herkes kendine göre bir şampiyonluk hikayesi anlattı ama elbet Nezihi’nin de bir hikayesi vardı, mutlu sonla biten... İşte o hikaye;

“Fatih Hoca ile 2 yıl çalıştıktan sonra A Takım’da göreve başladım. İlk teklif yönetimden geldi. Taffarel’in kalmayacağı anlaşılınca Hagi ile beraber göreve başladım. Daha önce de Güvenç hoca Kocaeli’ne çağırmıştı. Altyapıda çalışmak zor, mutlaka çok sevmen gerek. Çok bilmişlik yapmayacaksın, antrenörlük başka hocalık başka bir şey...”

“Parasızlık çelik gibi yaptı”
“Çok şampiyonluk gördüm. Oyuncu olarak 2 kez lig, 2 Türkiye Kupası, 2 Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Türkiye Spor Yazarları, 2. Lig’de Gençlerbirliği’nin şampiyonluğu ve dahası... Ama inanın böylesini ilk kez yaşadım. Elbette sorunlarımız vardı ama parasızlık asla belimizi bükmedi. Aksine futbolcuları çelik gibi yaptı. Futbolcu sahaya çıktığında ve hakem düdüğü çaldığında parayı, pulu düşünmez. Maç oynarken, “Kaç para alacağım” diye düşünen futbolcu yoktur.”

“Bir yılın birikimi vardı”
“Babam kollarımda öldü ben ağlamadım. Ama Fenerbahçe maçı bittiğinde gözyaşlarım sel gibiydi. Çünkü koskoca bir yılın birikimi vardı. Çalışmışsın, emek vermişsin, iyi kötü günler yaşamışsın”

“Mondi Fener’e gitse de kardeşim”
“Bu takımdaki kaleciler benim herşeyim. Kardeşim, arkadaşım, dostum... Her konuda onlarla oturup konuşuruz. Sahaya çıkınca işimizi dört dörtlük yaparız. Mesela Mondragon Fenerbahçe’ye gitse yine de benim kardeşim olarak kalır. Yani aramızdaki bağ mesleki anlamda değildir. Tamamen karakterlerinden dolayı...”

Bir Mondragon anısı...
“Maç bitti, Mondragon koşmaya başladı. Mondi iyi olunca yanına gitmem, kötüyken giderim. Her yediğimiz golü oturup konuşuruz. Artık onun, ne zaman neye kızdığını, ne zaman çalışmak istediğini, herşeyini bilirim. İşine inanılmaz konsantre olur. Duygusallıkla, konsantrasyonu ayırır. Çalışmayı çok sever, çok yardımsever ve dindardır. Yeri geldiğinde personele bile yardım eder. Maçtan sonra hiç dokunmam, yanına bile yaklaşmam. Ama ne dediysem saygı duyar. Yapmak istediğimiz şeyleri harfiyen yerine getirir. Hiç de itiraz etmez. Mondi’nin topu oyuna başlatış şekli tipik Güney Amerikalılar’da olduğu gibidir. Karşı karşıya pozisyonlarda artık kolay kolay yatmıyor, son ana kadar bekletmeye çalışıyoruz. Geçen sezon Gençlerbirliği maçında adamla birlikte döndü sonuna kadar gitti. Mondi bir gün Hagi teknik direktörken çalıştığımız bir şekilde bir top kurtardı. Ve bana (Hoca gördün mü çalıştığımız gibi topu kurtardım) dedi. İşte o zaman çok mutlu oldum”

“Önce Galatasaraylılık geldi”
“En büyük sorunum dil. Gerets ile iletişimimizde bize Erdal Hoca yardımcı oluyor. Hocamız harikadır. Kaleciler konusunda beni hiç sıkmadı, hep özgür bıraktı. Galatasaraylı olduğum için antrenör olduktan sonra profesyonel olmayı beceremedim. Galatasaraylılık her zaman önce geldi.”

“En iyisi Kayseri, en kötüsü Fener maçı”
“Bence en iyi maç Kayseri maçıydı. Çok korkuyordum, ama o kadar rahat geçeceğini hiç tahmin etmedim. Resmen rakibi sürklase ettik. Kayseri’ye oynayacağı alan bile bırakmadık. En kötü maç ise Fenerbahçe’ye mağlup olduğumuz maçtı. Bence Mondragon’un da en kötü performansıydı.”

“Aykut baskı altına girdi”
“Aykut için en büyük handikap, Almanya’dan geldiğinde sürekli oynamamasıydı. Maç eksiği vardı. Genç ve yetenekli. Çok iyi de vasıflara sahip. Türkiye’de kaleci zaten zor yetişiyor. O da zaman zaman baskı altına girdi. Özellikle Alex’ten yediği frikik golünden sonra. Şansını iyi kullanamadığı için de üzüldü. Bir yedek kaleci için motivasyonu korumak çok zordur.”

“Gençler birşey öğrenince mutlu oluyorum”
“Fezvi benim için özel bir kaleci. Çünkü daha fazla çalışma imkanı bulduk. Mondragon ve Aykut çift kalelerde oynayınca, Fevzi’yle ben ilgilendim. Biz de bir kalıp vardır, en ufak detaya kadar çalışırız. Bu bize Eser hocadan miras kalan birşey. Eser hoca bana (Ben gidince en fazla altyapıdaki kalecilerle ilgilen) demişti. Gençlere en ufak birşey öğretsem bile mutlu oluyorum”

“Kaleci için fizik ve psikoloji bütündür”
“Futbolcularla aynı kondisyon çalışmasını yapıyoruz ama kalecinin kendine has kondisyon çalışmaları da vardır. Bir kaleci 90-100 kiloluk vücudu yerden kesip, planjon yapar. Bunun için özel bir çalışma yapmak gerek. Kaleciliğin fizik ve psikoloji ise bir bütündür. Birinde hata olursa diğeri de aksar.”

“Nezihi hala yedek mi?”
“Hiç unutamadığım birçok anım var. Ama bunlardan en ilginci şuydu; Diyarbakır’da Seyrantepe diye bir yer var. PAF takım ile orada maç yapacağız. Ben çocukların ısınmasına yardımcı oluyorum. 3-4 polis de bizi izliyor. Bir polis diğerlerine (Bu Nezihi değil mi?) diye sordu. Diğeri de (Yahu bu hala mı yedek) diye cevap verdi. Bunu hiçbir zaman unutamam. Bu sezon da Aydın’ın son dakikalarda girip gol attığı maç... Aydın ısınıyor, Bülent Tulun’a dönüp (Aydın gol atar) dedim. Aydın golü attığı anda da Bülent abi dönüp bana sarıldı”

“Hep yedek kaldım, kendimi körelttim”
“Hayrettinin ve Stauche’nin yedeğiydim. Stauche fena değildi. Rus ekolünden yetişmişti. Eski maçları izleyince o kadar çok hata buluyorum ki... Eskiden yenilen gollere bakınca, (Ya ne kadar basit goller yemişiz) diye düşünüyorum. Futbolcuları da kalıp içine sokmaya çalışıyorlar, elinden çıkar, elinde tut... Gençlerbirliği’ndeyken Trabzonspor’dan da teklif aldım. Ama Trabzon’dan alacağımın yarısına Galatasaray’a geldim. Mustafa hocanın (Denizli) bana yeteri kadar şans verdiğine inanmıyorum. Yedeklik pozisyonuna girdim ve bu durumu kabullendim. Takım arkadaşlarıma da bunu söylemiştim. İşte en büyük hatam buydu. Kendimi körelttim.”

“Ben çok şansılıyım, Eser hocayla çalıştım”
“Kendi Milli takımında oynamayan hiçbir yabancı kalecinin Türkiye’de işi yok. Aslında bu kural haline bile getirilmeli. İngiltere’de yabancılara karşı böyle benzer bir uygulama da var zaten. Türkiye’de böyle bir zihniyet var. Biz yetiştirme derdindeyiz, bazıları kaleci kurtarsın da nasıl kurtarırsa kurtarsın diye düşünüyor. Onun için kaleci eğitmenleri yetiştirilmeli. Ben o yüzden şanslıyım. Eser hocayla çalıştım.”

Posted: Sun Jun 11, 2006 1:28 am
by Ismail Gezer

Posted: Sun Jun 11, 2006 9:04 pm
by Ismail Gezer
Reklam yapmış gibi olmayalım ama Coca Cola'nın son reklamında Hasan Kabze, Necati, İbo Toraman falan oynuyor. Güzel reklam.. Necati penaltı kullanıyor :)

Posted: Wed Jun 14, 2006 1:44 pm
by Ismail Gezer
Kendisinden hiç hazzetmem, meslek namusundan mahrum olduğunu düşündüğüm bir yazar ama nedense spor yazılarını beğeniyorum: Erdal Şafak!

Adnan Polat hakkında güzel bir yazı yazmış. Güzel şeyler yazmış demiyorum :)

Rüyalara giren adam

Posted: Wed Jun 14, 2006 7:57 pm
by Ismail Gezer
Kamp Programı Hakkında...
Ligi şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray, 29 Haziranda çalışmalarına start verirken, Fenerbahçe, hazırlık çalışmalarına başlama tarihini 21, Beşiktaş ise 20 Haziran olarak belirledi.

5-15 Temmuz tarihleri arasında Hollanda'da kamp yapacak Galatasaray, 28 Temmuzda Borussia Mönchengladbach ile de özel bir maç yapacak. Sarı-kırmızılılar, 30 Temmuzda ise Beşiktaş ile Süper Kupa mücadelesine çıkacak.

Kaynak: Sabah

Posted: Thu Jun 15, 2006 1:48 pm
by Can Baysan
Image

16. Şampiyonluğumuzu kuşaklara aktaracak bu unutulmaz hatıra Koleksiyon Paketi, sınırlı sayıda basıldı (Limited Edition) ve sadece Gazete Bayilerinde satılacak.

16. Şampiyonluğumuzun şerefine hazırlanan Paket, sadece 16 YTL’den satışa çıkarılacak. Sezon Almanağı Paketi, Galatasaray Dergisi Abonelik sistemine dahil olmadığından, sadece gazete bayilerinden satın alınabilecek.

Posted: Fri Jun 16, 2006 2:14 am
by Ismail Gezer
Jübilemi Galatasaray’da yapmak istiyorum

Galatasaray'ın milli futbolcusu Ümit Karan, jübilesini Galatasaray'da yapmak istediğini söyledi.

Antalya'da hem tatilini yapan hem de tedavisini sürdüren Sarı-Kırmızılı golcü, "Kaldığım otelde hem fitness hem de futbol sahasında tedavimi ve çalışmalarımı fizyoterapist İlhan Er nezaretinde sürdürüyorum. 10 gün daha sürecek çalışmalar sonunda İstanbul'a döneceğim." dedi. G.Saray'da altı yıldır top oynadığına işaret eden Karan, “G.Saray benim her şeyim oldu. Jübilemi bu kulüpte yapmak istiyorum. Ben hiçbir zaman F.Bahçe'ye giderim demedim. Profesyonel oyuncuyum. G.Saray beni istediği sürece takımda kalacağım.” diye konuştu. G.Saray ile bir yıl daha sözleşmesi bulunduğunu kaydeden Karan, daha çok yıllar G.Saray'a hizmet vermek istediğini belirtti. Ümit Karan, bu sezonun geçen yıldan daha zorlu geçeceğini de ifade ederek, şunları ekledi: “G.Saray bu yıl Şampiyonlar Ligi, Türkiye Ligi ve Türkiye Kupası'nda mücadele edecek. Zorlu bir döneme giriliyor. Takımımızda güçlü bir kadro var. Yapılacak bir iki kaliteli transferle bu kulvarlarda da başarılı olacağımıza inanıyorum. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olmak için çok çalışacağız. Bu yıl da Türkiye Ligi'nde yine G.Saray şampiyon olacaktır. Oturmuş bir kadroya sahibiz. Başarı yine gelecek.” ZAMAN

Posted: Fri Jun 16, 2006 6:00 pm
by Tolga Girici
Bayrağımız Boğaziçi Köprüsü’nde Dalgalanmaya Başladı

Image

Şampiyonluk sonrası, dünyanın dört bir köşesinde dalgalanmaya başlayan Galatasaray bayraklarına bir yenisi daha eklendi. Şampiyon olduğu sezonlarda Boğaziçi Köprüsü’ne Galatasaray Bayrağı asan Kulübümüz, bu sene de geleneği bozmadı.

2005-2006 Turkcell Süper Ligi Şampiyonu Galatasaray’ın bayrağı, Boğaziçi Köprüsü’nde dalgalanmaya başladı. Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Haldun Üstünel’in katkılarıyla yaptırılan bayrağımız, 15 gün boyunca Boğaziçi Köprüsü'nde dalgalanacak.
Bu kopruye bayrak asma olayi gereksiz gerginlige yol aciyor her sene. Iki gune kalmaz Fenerliler gelir denize dusurmeye calisir.

Posted: Fri Jun 16, 2006 9:45 pm
by Can Baysan
Tolga Girici wrote:...

Bu kopruye bayrak asma olayi gereksiz gerginlige yol aciyor her sene. Iki gune kalmaz Fenerliler gelir denize dusurmeye calisir.
İki güne kalmaz yallah deyip boğazın serin sularına bırakırlar.
Buna ayrılan paraya ve zamana yazık.

Posted: Tue Jun 20, 2006 1:19 am
by Ismail Gezer
Galatasaray’ın eski başkanlarından Mehmet Cansun, sezonun son haftasında Fenerbahçe’nin Denizli’de berabere kalması ve Sarı-Kırmızılı takımın Kayserispor’u yenmesiyle elde edilen şampiyonluğun UEFA Kupası’ndan daha değerli olduğunu söyledi.
ZAMAN


Yok daha neler!