Savas Macun wrote:Hasan Tezcan wrote:Cok iyimsersin Savas. FB'in durumu o kadar ic acici degil bana sorarsan.
Ayrica GS FB'yi arkadan gelip gecti bile, ve fark artacak gibi me geliyor
önumuzde ki seneler. Kalli ve retro zihniyet ile degil elbette.
Farkliligimiza degindigin icin tesekkur ederim. Lise ve kultur takimin guc
ve ilham kaynagidir.
Neden degil?
1 milyar dolara yaklasan piyasa degeri.
Naklen yayin gelirlerinin sadece %16'sinin olusturdugu bir butce.
Son 5 senede alinan 4 sampiyonluk.
Her sene bir onceki seneye oranla artan bir Avrupa basarisi ve PR.
UEFA finalini oynatacagin modern ve bol gelirli bir stad.
Ipotek edilmemis gelirler.
Cok mu iyimserim?
Savas
Sevgili Savaş,
Şu işlere biraz bakalım: yüksek piyasa değeri iyi hoş da kime ne faydası var doğrudan? FB fınansal açıdan başarılı, haklısın. Bu kendi başına herhangi bir şeye yetseydi Chelsea arada bir CL finali oynardı, değil mi?
Son beş yılda dört şampiyonluk da gayet iyi, ama unutma, FB'nin karşısında her zaman Canaydın'lı bir GS olmayacak. Bugün kime sorsan GSlısı, FBlisi, BJKlisi Özhan Canaydın'ın futbol olarak başarısız olduğunu sana söyler. 6 senede doğru düzgün kaç tane yabancı transferi var GS'ın, kaç kere hoca değiştirmiş? Futbol olarak iyi yönetilmedi GS buna rağmen Canaydın'ın 6 senesinde şampiyonluklar 4-2, yani biri el değişse eşit olacak.
Daha sağlıklı karşılaştırma istiyorsan Aziz Yıldırım'ın 10 yılına bak, sadece Canaydın'a değil.
Her sene bir önceki seneye oranla artan Avrupa başarısı nereden çıktı? Bu sene başarılı bir FB var (o da dikkatini çekiyorum, şu andaki durumda daha önce yapılanın altında bir başarı, hatta defalarca yapılan bir sürü şeyin altında). Ben öyle her sene düzenli olarak artan bir grafik görmüyorum, bir sürü başarısız sene üstüne nisbeten başarılı bir hadi bilemedin iki sene görüyorum.
Stadda UEFA finali oynatmak ise tam hoş bir sada işte, maç bitip uçaklar havalandıktan sonra hiçbir şey kalmıyor elinde.
Fazla iyimser olmak taraftarın işi ama bir de gerçekler var. Eğer cidden Avrupa'nın büyük ama son bilmem kaç senedir CL'de final görmemiş bir takımının 34 yaşındaki adamını alarak "her sene gittikçe artan Avrupa başarısı" diye CL'de ciddi sonuçlar beklersen bence daha epey beklersin. Türkiye'de bile lider olamadığınızı tekrar hatırlatayım. GS Avrupa'da başarılı olduğu yıllarda FB'ye 10 puan fark atıyordu ligin ortasında.
Ama başarıdan kastin Türkiye'de şampiyonlukları GS ile paylaşmak ve de klübün bütçesine ve de stad gelirlerine bakarak mutlu olmaksa geleceğiniz aydınlık, lafım olmaz. Yok Avrupa'da ciddi takım olmak istiyorsan, bu modeli düşünmek lazım.
Belki olur, belki olmaz. Ama olması için daha bir sürü dönemeçte doğru kararlar verilmesi lazım. Çok uzun konu ama şu kadarını söyleyeyim, FB iki sene iyi Brezilya'lı alamasın (Zico gider, piyasada olmaz vs.) çuvallar. Yerlilerin ne hale getirildiğini gördük hafta sonu. Sürekli iyi yabancıya hatta Brezilya'lıya ihtiyaç var. Bir klüp içinde bulunduğu ülkenin oyuncularından kendini soyutlayarak ne derece başarılı olur (AT üyesi değilsen tabii) bilmiyorum. GS'ın Hagi ile gelen başarıları hoş sada oldu, Alex gidince FB ne olacak biliyor musun? Hadi gitmeyi bırak, Alex üç ay sakatlık geçirse FB ne olur biliyor musun? Tek bir adam üstüne kurulmuş, o adam oynamayınca sudan çıkmış balığa dönen bir takımdan bahsediyoruz. Stad, gelir, bütçe hepsi çok hoş, yarın Alex'i 2 aylığına takımdan çıkar bak ne oluyorsunuz.
Bir ekol, bir anlayış, makine gibi işleyen bir takım mı var ortada yoksa bir yıldız ve onuns tiline göre kurulmuş, o oynamayınca oynamayan bir takımı mı, sen karar ver.
GS'ın derin lise, kol kırılır yen içinde kültürünün handikapları olduğu muhakkak. Tıpkı astığı astık kestiği kestik müteahhit modelinin de handikapları olduğu gibi. İkisinin de avantajları da var. Birinci kısa vade değil uzun vade peşinde koşar, günlük başarılara, sansasyona takılmaz. Bütün bunlar o lisenin kültüründen gelir. Amacı Avrupa'da başarıdır, bu da kurucusunun 100 küsür sene önceki sözlerinden ve kültüründen gelir. Bu iş bir başkanla, gelirle falan olmaz.
Ama bu farklar beş senedir böyle değil elli senedir böyle. Biri diğerinden senin sandığın kadar iyi olsaydı bugün sampiyonluk sayıları neredeyse eşit, Türkiye Kupaları biri diğerinin elli katı, Avrupa'da kazanılmiş kupalar, yarı finaller, çeyrek finaller çetelesi böyle olmazdı. Hele hele müteahhitçi klüp aleyhine böyle hiç olmazdı.
Farkında mısın, GS'da kimse GS'ın büyüklüğü şöyle midir, böyle midir, tarif edilir mi, edilemez mi falan gibi muhabbetler yapmaz. Ne seyircisinin, ne de camiasının buna ihtiyacı vardır. Hedefleri Ali Sami Yen tarafından belirlenmiştir, GS o yönde çalışmaya devam eder, kültürünün iyi ve kötü yanlarını da sırtında taşıyarak. Yapılanlar ortadadır, fazla tarife hacet de yoktur.
Kimi gün iyi müteahhit gelir, derin lise zayıf başkan çıkarır, bes senenin dördü müteahhitçiler kazanır. Kimi gün derin liseden iyi futbol başkanı çıkar, aynı müteahhiti GS şampiyonluğu görme rekortmeni yapar, takıma Avrupa'da kupa kazandırır. Bu işler böyle gider, ama son beş seneye bakıp 8 sene öncesine hoş sada dersen sonra çok üzülürsün.
Canaydın maddi konularda, stad konularında falan nasıldır bilmem ama futbol konusunda çok kötü idi, onun faydasını görüyorsunuz beş senedir, ama korkarım bitmek üzere o devir. Bu arada FB yapısal bir değişimi başlatabilirse (bak başarırsa demiyorum, başlatabilirse diyorum çünkü bir başkanla ne yaparsa yapsın değişim sınırlıdır) ne ala sizin için. Onu da görmeye daha epey var.
Ali