Page 75 of 95
Posted: Sat Mar 07, 2009 12:29 am
by Mert Tokman
Onumuzdeki hafta bizim okulun bahar tatili - bir haftalik tatilim var
North Carolina'nin Outer Banks'ine daha once hic gitmemistim... Iki hafta evvel Florida'da tuttugumuz baliklarin tadi damagimda kaldi - yine balik icin iyi biryer olsun dedim...
Hatteras Island diye biryerde tam okyanusun ustunde, suya sifir, icinde hot tub'i olan, 6 odali, 15 kisinin kalabilecegi 3 katli bir evi Pazartesiden Cuma'ya kiraladim ve ayiptir soylemesi sudan ucuz bu mevsimde.
Biraz evvel sahibi ile konustum - adam eski profesor simdi dunyayi gezip yazarlik yapiyor --- hava 65 F civari ve balik inanilmaz dedi... Buraya gelip bir taze balik ekmek yersen bir daha Istanbul'da yemezsin dedi.
Icim pir pir oldu - Disneyworld'e gitmeyi bekleyen cocuklar gibi Pazartesi'yi iple cekiyorum
Donunce gordugumu anlatirim...
Posted: Thu Mar 12, 2009 11:49 pm
by Kerem Gulec
Posted: Thu Mar 19, 2009 3:49 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Gunun fikrasi
A mortician was working late one night. It was his job to examine the dead bodies before they were sent off to be buried or cremated. As he examined the body of Mr White, who was about to be cremated, he made an amazing discovery. Mr. White had the longest private part he had ever seen!
‘I’m sorry Mr. White,’ said the mortician, ‘but I can’t send you off to be cremated with a tremendously huge private part like this. It has to be saved for posterity.’
With that, the mortician used his tools to remove the dead man’s schlong. He stuffed his prize into a briefcase and took it home.
The first person he showed it to was his wife. ‘I have something to show you that you won’t believe,’ he said, and opened up his briefcase.
‘Oh my God!’, she screamed.
‘White is dead!’
Posted: Thu Mar 19, 2009 4:21 pm
by Alpay Dedeoglu
http://www.hurriyet.com.tr/magazin/anas ... sp?gid=229
Çıkarılacak ders: Recep ivedik diye kro bir karakter yaratinca
Adnan Polati cepten arayip bilet isteyebilmen gayet normal oluyor.
Mert kardesim, bu arada o eski profesore selam ilet, İstanbulda ekmek arasi baligin tadida baliktan degil , ambiyanstan. Bu arada sende bilgilendir bakalim bizi su pek muhtesem Amerikan baligi hakkinda..
Posted: Thu Mar 19, 2009 6:56 pm
by Murat Biricik
Asagidaki yaziyi ibret icin okumak lazim. Emekli degilse emekli ederler. Once kendisine sonra calisma arkadaslarina ve bizlere olan saygisindan dolayi tesekkur ederim.
Bahadır Altan (Kaptan Pilot)
Tohumlar, uygun koşullar oluşuncaya kadar toprakta ya da saklandığı yerde uyur. Yeterli nem ve ısı oluşunca ancak, filizlenmeye başlar. Sonra bu filizler sürgün verip toprağın üzerine doğru yol alır. Bir sabah bakarsınız ışığa kavuşmuş ektikleriniz. Taze yapraklar hızla baş kaldırırlar güneşe doğru.
Havacılıkta kazalar da aynı tohum gibidir. Elverişli zemin yoksa uyur toprağın altında.
Bütün koşullar birleşip, zincir tamamlanmadan kolay kolay kaza olmaz. Hep, birileri çıkar, kazayı oluşturacak bu zinciri kırar ve zehirli sarmaşıkların ışığa ulaşmasını engeller. Ya nemi yok eder, ya sıcaklığı düşürür ya da zemini serleştirir. Yani basar üzerine, birilerinin özenle kabartıp, gübrelediği toprağın. Havacılıkta birer mayın olarak algılanması gereken binlerce kaza tohumu saklı toprağın altında.
Biz uçucular kazalardan dersler çıkartırız. Her yıl tekrarlanan eğitimlerde en çömezimizle en tecrübeli kaptan yan yana onları inceler, üzerlerinde tartışır, yeniden yaşarız adeta. Bunlar yeterli değil kuşkusuz ama keşke bizim dışımızdakiler de üç gün sonra unutmamak için aynı çabayı gösterse! Yani “bütün aktörler,” başta yönetim kademeleri olmak üzere bize katılsa! Zincirin tamamlanmasını hep birlikte engellemeye çalışsak. Belki o zaman toprağın üzerine çıkmayı başaran bir deli sürgün, bir şubat sabahı aniden uzanıp Arısanları, Sezerleri, Özgürleri, Eskinleri aramızdan almayı başaramaz...
“Ama bu kazada bir sorumluluğu yok THY yönetiminin!. .”
Beni bir bankanın yönetim kuruluna atamaya kalksalar “ bankaya bir düşmanlığınız mı var?” diye sorarım önce! Çünkü ben paradan hiç anlamam, ben havacıyım, ben uçarım. Yolcumun saçının teline zarar gelmemesi için, uçağımın boyasının çizilmemesi için, meslek onurumun zedelenmemesi için, bulutları delerim, dağları aşarım. Gerekirse Tahsin gibi, Murat gibi, Olgay gibi, Ulvi Murat gibi canımı veririm. Ama tüccarlıktan, reklamdan, nazar duasından, hiç anlamam.
Bu konularda THY’yi yöneten üç kişilik icra komitesi bir numaradır! Onlar, şirket hızla büyürken insanları limitlerin üzerinde gece gündüz uçurarak nasıl maliyet düşürülür, nasıl reklam yapılır, nasıl kar edilir iyi bilirler! O nedenle söz, yetki, karar, ve de iktidar onlarda! Bu konuda ellerine su dökemez kimse!
Peki “havacılık” derseniz, uçuş güvenliği derseniz, meslek etiği, onuru, disiplini derseniz, sosyal diyalog, hak, emek... Özetle “insan” derseniz yanıt alabilir misiniz?
Ama “bu kazada sorumluluğu yok İcra Komitesi’nin!”
Bu “üçlüye” bir çift sözümüz var:
Efendiler! “Uçuş Emniyeti” deyince, binlerce havacının da sizler, eline su dökemezsiniz. Bilmezsiniz ama personelinizin çoğunun okuduğu lisenin bile adı “Hava Lisesiydi.” Havacılığın her dalında, yakıt kokusuyla, uçak gürültüsüyle, kar, sıcak demeden ter döktüler. Çoğu kazandıklarını meslek hastalıkları ve kanser tedavilerinde harcıyor, emekli olur olmaz yaşamlarını yitiriyor ama her koşulda yolcularına güler yüz gösteriyorlar. Bu konuda teknisyeninden, yolcusunu kurtarmak için çabalayan kabin memuru ve kaptanına kadar hiçbirimizin yanına bile yaklaşamazsınız!
Kusura bakmayın ama bu konuda gerçekten, üçünüzü toplasak bir “havacı” etmezsiniz!
Ağır gelmesin bu sözlerim, mahkemelere de koşmayın hemen. İspatlı belgelidir yazdıklarım. Biz de para konusunda sizinle aşık atamayız! Siz satıştan anlarsınız; halkın vergileriyle yaratılan bu şirketi “başarıyla” nasıl “pazarladığınızı” Necati Doğru Vatan Gazetesi’nde yazıyor. Bizim pazarladığımız sadece uzmanlık alanımızdaki emeğimizdir. Taşeronlarınızla birlikte satış, sizin işinizdir! Siz reklamın da alasını bilirsiniz! Ana vatanından getirttiğiniz “starlar” hem şirketin, hem sizin “reklamınızı” yaparlar, bir taşla beş kuş vurursunuz!
Ama çok önemli bir farkımız var: Bizler neyi bilmediğimizi biliriz!
Bir kazadan geriye size bir “adet” cenaze töreni, uzmanlara hazırlatılmış, nerede nasıl “vurgu” yapılacağı belirlenmiş bir konuşma ve bilmem kaç milyonluk sigorta maliyeti kalır sadece. Gözyaşlarınız, suratınıza makyaj gibi taktığınız o artık çok bildik gülümseme kadar içtendir! Ama biz yıllardır hiç unutmadık yitirdiklerimizi. O yüzden yüksek çıkar çığlığımız!
Siz THY’nin başına, kantardan anladığı için kasabın, kuyumcu terazisinin başına konduğu gibi atandığınız zaman, bilmeniz gereken sadece, havacılık ve uçuş güvenliği konusunda “birşey bilmediğiniz” idi. O zaman öğrenme şansınız olacaktı. Ama ne yazık ki bunu bilemediniz! Sky Life dergisinde yayınlanan “Yolcu Memnuniyeti Birinci Önceliğimizdir!” başlıklı Genel Müdür imzalı yazı bunun çok net itirafıdır. Uçuş güvenliğinden habersizliğin belgesidir. THY’yi beş yıldızlı otel, bu gerçekleri açık açık yüzünüze söyleyenleri de düşman bellediniz. Kininize tanıktır bu satırların yazarı ve hala parçalamaya ezmeye sindirmeye çalıştığınız binlerce THY işçisi...
Sizleri poh pohlayıp yağlayanların, THY deyince yemek mönüsünden başka birşey aklına gelmeyen Hıncal Uluç’tan, Engin Ardıç’a; Mehmet Barlas’tan M.Ali Birand’a basınımızın “değerli” köşe yazarlarının hiç mi payı yok bu sonuçta? Umur Talu ve Necati Doğru gibi birkaç duyarlı kalem dışında herkes “sizinle gurur duyuyordu!”… Siz gübrelerken onlar hortum tuttular bu güne kadar… Hep birlikte suladınız, ısıttınız, kabarttınız toprağı… Tohumlar böyle filizlendi, yola koyuldular.. .
Vereceğim örnekler çok somuttur sayın “İcra Komitesi”, elle tutulacak kadar somut. Öyle nazarla falan kandıramazsınız insanları. Şeytan işi de değil bunlar, sizin icraatınız! Bunları kaza oldu diye değil, daha önce de çeşitli yayınlarla, panel ve sempozyumlarda dile getirdiğimden, şimdi yazma hakkını kendimde görüyorum. İnsan hayatını ilgilendiren konularda susmanın sorumluluğunun, konuşmaktan ağır olduğuna inandığım için yazmaya da devam edeceğim...
Bakınız neler yaptınız:
Havacılıkta çok riskli olan bu büyüme hızına, personel yetiştirmek mümkün değildi. Uçaklara yetişmek için pilot sayısı altı yüzden birdenbire iki bine fırlayınca, bu pilotların “eğitimi”, “standardizasyonu” diye, şirketin sizi “hiç ilgilendirmeyen” bir meselesi ortaya çıktı! Üstelik bu eğitimin yapılacağı “Başkanlığa” atadığınız “Eğitim Başkanı” çok hızlı ceket ilikleyen ama o tarihlerde öğretmenlik vasfı bile olmayan biriydi. Dinlemediniz!
Bu mesleğin geleneğidir, en deneyimlilerden en dinamiklerden en bilgili ve yabancı dili en iyi olanlardan bir “Baş Pilot” seçilir. Herkes ona saygı duyar, büyüktür sözü dinlenir.
Siz iki yıllık bir kaptanı böyle bir makama atadınız. Bu “Baş Pilot”, en temel havacılık kurallarını önce kendisi uygulaması gerekirken hiçe sayarak, hem de bol yolluklu dış yatı uçuşlarıyla, maaşını ikiye katlayarak aylık limitleri aşınca, bir de “ödüllendirip”, “Uçuş Emniyet Başkanı” yaptınız. Yani şirketin Uçuş Güvenliğini, kuralları hiçe sayan, tam anlamıyla “kırmızı ışıkta geçen” bir “kaptana” emanet ettiniz. Neydi bu “kaptanın” özelliği? Bu konuda çok iyi eğitimler görmüş nitelikleri sınanmış birisi miydi acaba? Hayır, beş vakit namaz kılar ve Temel Bey’le birlikte sık sık Hacca giderdi sadece! Ha bir de pilotlara bol bol “savunma ve ceza” verirdi “esas duruşları bozuk” diye!..
Derdimizin kimsenin namazında haccında olmadığı açık… İtirazımız bunların mesleki yeterliliklerin ve etiğin önüne geçmesine. Ne yazık ki bunu da anlayabildiğinizden kuşkuluyum.
THY’de pilot seçimini kim yapar? Eskiden örneğin Cem Kozlu mu karar verirdi dersiniz?
Bu işin Hamdi Topçu’dan geçtiğini en yetkili ağızdan ben duyduğuma göre, sanırım duymayan yoktur. Sizler pilotları AKP’den “Hamil-i Kart” peşine düşürdüğünüzle övüne durun. Bunun sonuçlarının 10 yıl sonra çıkacağını da “bilmiyordunuz!” .
Ya da öğretmen pilotların Boeing uçağında başarısız bulup “fail” ettikleri pilot, bizzat sizlerin talimatıyla önce uçuş okuluna öğretmen yapılır; oradan da A-320’ye atanır ve yolcuyla birlikte eğitilmeye çalışılırsa bu nasıl bir mesleki erozyona yol açar bunu da “bilemezdiniz!”
Çünkü “bilmediğinizi bilmiyordunuz!”
Esas sorun sizin bilmediklerinizi “bilen” ve “Kaptan” olan, yani aramızdan çıkan, Genel Müdür Yardımcılarınız, Uçuş İşletme Başkanlarınız Baş Pilotlarınız, Uçuş Emniyet Başkanlarınızın bunlara karşı ne yaptığıdır!
Sayın THY İcra Komitesi, sizin gerçekten bir suçunuz yok bu kazada!
Siz daha sonrakiler için toprağı gübrelemeye, sulamaya devam ediyorsunuz sadece.
Bunu bilinçli yapmadığınız kesin. Eminim farkında bile değilsiniz!
Zaten sorun da burada!..
Emniyetli uçuşlar...
Bahadır Altan (Kaptan Pilot)
Posted: Thu Mar 19, 2009 7:30 pm
by Mert Tokman
Alpay Dedeoglu wrote:Mert kardesim, bu arada o eski profesore selam ilet, İstanbulda ekmek arasi baligin tadida baliktan degil , ambiyanstan. Bu arada sende bilgilendir bakalim bizi su pek muhtesem Amerikan baligi hakkinda..
Tatil cok guzel gecti ve kiraladigimiz evden cok memnun kaldik ama balik konusunda hayal kirikligina ugradim acikcasi.
Kiyidan ancak kaya baligi tipli garip yaratiklar geldi - onlari da tuttugum gibi geri attim...
Denize gunluk tur yapan bir balikci ile tek basima ciktim cunku cok dalga olunca Wendy'i ve oglani tutuyor deniz - kaldigimiz yerde Avon, Hatterus Island - Outer Banks, NC - mevsim disi olunca bizden baska pek kimse yok ortalikta ama bu bizim hosumuza gitti... Bir heves adamlara tonla para verdim - ve ancak ton baligi tuttuk
Yani bunlarin "yellowfin tuna" dedigi cins. Tutmasi bayagi macera cunku bayagi buyuk balik cekene kadar iflahin kesiliyor ve ciftlik degil boyle yabani olunca tabii daha lezzetli ama benim favorim degil acikcasi - fakat bu mevsimde buralarda bundan baska pek birsey cekmiyorlarmis... Sonra sandvicini de yedik - tunadan hem balik kofte yapiyorlar hem de tuna steak halinde sandvic yapiyorlar - fakat lezzetin Eminonu-Kadikoy iskelelerinden alip yiyecegin istavritli balik ekmekle alakasi yok... Yani lezzet yonunden hayal kirikligi ama macera olmasi acisindan guzel bir tecrube oldu...
Yolu duseceklere tavsiyem okyanus yerine sound tarafinda ev tutmalari hem daha az ruzgarli hem de aksam gunesin batisini izlemek mukemmel oluyor.
Posted: Thu Mar 19, 2009 8:18 pm
by Cengiz Akgun
Iste adam ne guzel aciklamis. Bahadir Altan'in dedigi gibi biz yaptik oldu ile bu isler bu kadar olur. Hollandalilari filan karalayarak kendi develerini korumaya calisan bu takunyali tarikat musveddeleri senelerdir boyle guya cagdas uygarligi yakaladiklarini sanirlar.
F-16 kullanmakla A-320 Boeing 777 ayni sey olur mu? Biri yaris arabasi oburu 18 tekerlekli TIR. Elbette bu farki biliyorlardir ama agir vasita ehliyeti ayri olmasi gibi bir sey. Bir tanidigim vardi. Adam 70'lerde TIR'la Avrupaya gider gelirdi. Istanbulda o daracik yerlerde doner park eder filan. Ama ozel arabasi ile yapmadigi kaza kalmadi idi.
Posted: Thu Mar 19, 2009 9:05 pm
by Murat Kara
Murat Biricik wrote:Bahadır Altan (Kaptan Pilot)
Isten attiklarini yazmislar dunku tarihle ama eski haberi gecmisler.
Posted: Thu Mar 19, 2009 9:08 pm
by Cengiz Akgun
Mert Tokman wrote:Alpay Dedeoglu wrote:Mert kardesim, bu arada o eski profesore selam ilet, İstanbulda ekmek arasi baligin tadida baliktan degil , ambiyanstan. Bu arada sende bilgilendir bakalim bizi su pek muhtesem Amerikan baligi hakkinda..
Tatil cok guzel gecti ve kiraladigimiz evden cok memnun kaldik ama balik konusunda hayal kirikligina ugradim acikcasi.
Kiyidan ancak kaya baligi tipli garip yaratiklar geldi - onlari da tuttugum gibi geri attim...
Denize gunluk tur yapan bir balikci ile tek basima ciktim cunku cok dalga olunca Wendy'i ve oglani tutuyor deniz - kaldigimiz yerde Avon, Hatterus Island - Outer Banks, NC - mevsim disi olunca bizden baska pek kimse yok ortalikta ama bu bizim hosumuza gitti... Bir heves adamlara tonla para verdim - ve ancak ton baligi tuttuk
Yani bunlarin "yellowfin tuna" dedigi cins. Tutmasi bayagi macera cunku bayagi buyuk balik cekene kadar iflahin kesiliyor ve ciftlik degil boyle yabani olunca tabii daha lezzetli ama benim favorim degil acikcasi - fakat bu mevsimde buralarda bundan baska pek birsey cekmiyorlarmis... Sonra sandvicini de yedik - tunadan hem balik kofte yapiyorlar hem de tuna steak halinde sandvic yapiyorlar - fakat lezzetin Eminonu-Kadikoy iskelelerinden alip yiyecegin istavritli balik ekmekle alakasi yok... Yani lezzet yonunden hayal kirikligi ama macera olmasi acisindan guzel bir tecrube oldu...
Yolu duseceklere tavsiyem okyanus yerine sound tarafinda ev tutmalari hem daha az ruzgarli hem de aksam gunesin batisini izlemek mukemmel oluyor.
Internet'de soyle bir guide buldum.
http://www.hatterasguide.com/
Istavrit balik ekmek mi olur ya. Palamuta ya da lufer'e ne oldu. Kapkara yagda ne lezzetli olurdu.
Balikci ton baligi icin fishing rod verdi mi, Mert? Buralari bizim Cirak'ta bilir muhakkak. Ada da senin kaldigin Avon'dan baska birkac koy daha varmis. Yazin cok pahali mi acaba? Ev kiralamak zordur herhalde. Ama Labor day'den sonra okullar acilinca el ayak cekildiginde iyi olabilir. Cape Hetteras diye duymustum. Galiba burnundaki deniz feneri de meshur.
Posted: Fri Mar 20, 2009 7:41 pm
by Mert Tokman
Cengiz Akgun wrote:Balikci ton baligi icin fishing rod verdi mi, Mert? Buralari bizim Cirak'ta bilir muhakkak. Ada da senin kaldigin Avon'dan baska birkac koy daha varmis. Yazin cok pahali mi acaba? Ev kiralamak zordur herhalde. Ama Labor day'den sonra okullar acilinca el ayak cekildiginde iyi olabilir. Cape Hetteras diye duymustum. Galiba burnundaki deniz feneri de meshur.
Balikci tam techizat - ister onun teknedeki rod'lardan kullan ister kendininkini getir - ikiside olur...
Hatteras ince uzun kilometrelerce giden bir tarafi Atlantik okyanusu diger tarafi "sound" denen anakara ile ada arasinda kalan deniz parcasina bakan bir yer. Hatteras'in aslinda tamamina yakini ulusal park - sadece yerlesim icin belirlenmis 4-5 kucuk koyun haricinde yapi yok - ama istersen kamp icin cadir falan kurabilirsin...
Bu 4-5 koy icinde ben en cok Avon'u begendim - daha temiz ve bakimli... Bunun haricinde Rodanthe diye bir yer var... burasida guzel ve Nights in Rodanthe (Richard Gere ve Diane Lane) filminin cevrildigi - konu edildigi yer. Rodanthe, Waves ve Salvo birbirinin pesi sira geliyorlar zaten... Avon'un guneyinde de Buxton ve Cape Hatteras var. Buxton daha cok adanin yerlilerinin yasadigi yer gibi gozuktu bana - orta okulu falan orada - ve isyerleri daha cok yerlilerin ihtiyacini karsilayacak yerler... Cape Hatteras ise daha turistik, daha ticari ve karsi adaya (Okracoke) ferry'nin kalktigi yer. Karsi ada Okracoke'da ilginc biryer - kucuk bir yat limani var - gayet sirin bir tatil adasi... Bu arada daha evvel eklemeyi unuttum --- Howard's Pub diye biryer var Okracoke'da ve dunyanin cesitli yerlerinden yuzlerce bira var menusunde ve Efes Pilsen bunlara dahil
Hatteras'in kuzeyinde Kitty Hawk, Kill Devil Hills falan gibi yerler var ama bunlar benim pek hosuma gitmedi --- Jersey Shores, Ocean City vari yerler evler birbiri ardina dizilmis, sikis tikis olmus ve ticari yonu cok on plana cikan yerler - fazla kafa dinlenmez...
Bunlarinda kuzeyinde Northern Beaches dedikleri Corolla ve Duck var - buralar guzel ve bakimli ama daha pahali...
Posted: Fri Mar 20, 2009 9:01 pm
by Mert Tokman
Bu kadar balik muhabbeti olunca yaninda bir de su zikkimdan lazim
Bu reklami sevgili MGC'ye gonderiyorum...
http://www.youtube.com/watch?v=2LuX5WMzNv8
http://www.youtube.com/watch?v=MUnJ7BN9taI
Posted: Fri Mar 27, 2009 6:51 pm
by Cengiz Akgun
Gecen ay Buffalo New York eyaletinde dusup 50 kisinin hayatina mal olan kazanin ilk sonuclari Amerkan Ulusal Tasimacilik Emniyet Kurulu (NTSB) tarafindan aciklanmis. Dun otelde verilene USAToday'de okudum. Kabahati pilot da bulmuslar. Ucagi "stall" dedikleri sekilde havada tutunmasini saglayamamis. Bizimkilerin de bu sonucla ucagi dusurduklerini hala sanmaktayim. Cunku boyle yapilmamasi gerekn bir hatanin malsef inis aninda yapilmasi halinde sonucu yere cakilma oluyor. Ingilizce bilenler icin gayet guzel aciklamislar. Bilmiyenler ve kisa bir ozetini isteyenler olursa ozetleyebilirim.
http://www.usatoday.com/news/washington ... rash_N.htm
In the most detailed account to date of the crash, the National Transportation Safety Board suggested the pilot's actions, not weather conditions, prompted the plane to go out of control. The plane was flying in freezing rain and snow, but the NTSB found that ice had a "minimal impact" on how the plane performed.
Posted: Sun Mar 29, 2009 10:12 pm
by Kenan Atak
Gecen hafta bizim is yerinin kullandigi istatistik programinin tum dunyadaki kullanicilarinin katildigi dev bir konferans vardi ve bunun icin sizin yeni kitanin bas sehrine geldim. Burda bir de bu programla yaptigimiz bir calismayi tanittim. Aslinda otel Maryland'da Potomac nehrinde idi ve nefis bir oteldi ama baskenti, Virginia'nin kuzeyini de görduk. Izlenimlerimi yazarim daha sonra ama forumdan da Murat Gökcigdem, Ozgur Huseyinoglu ve Mehmet Marsan'la keyifli bir aksam yemegi yedik. Ucunde de gösterdikleri ilgi icin cok tesekkur ederim. Daha sonra Murat sagolsun kaldigim yere de birakti, kendisi bu forumda diger arkadaslarin dedigi gibi deyim yerinde ise peygamber gibi bir insan. Ozgur ve Mehmet de zahmet edip geldiler gercekten cok ama cok tesekkur ederim. Mert uzakta kalmasa onu da cagiracaktik. DC insani gercekten etkieleyen cok kudretli bir sehir. Bunu özellikle bina mimarilerinde vurgulamislar. Sehirde bir yerde yemek yerken dunya politikasina yön veren insanlarla karsilasmak cok da sasirtici degil diyorlar. Firsat olsa Appalachian daglarina gidecektik ama olmadi. Simdi aklima geldi, enayi gibi resim cekmeyi unuttuk beraberce.
Posted: Sun Mar 29, 2009 10:34 pm
by Murat Gökcigdem
Seninle tanistigimiz icin cok memnunuz Kerem.
Mert Tokman'nin kulaklarini cinlattik ama umarim gelecek sefer daha programli bir plan yapar sizleri daha iyi agarlariz.
Posted: Mon Mar 30, 2009 12:35 am
by Cengiz Akgun
Murat Gokcigdem wrote:Seninle tanistigimiz icin cok memnunuz Kerem.
Mert Tokman'nin kulaklarini cinlattik ama umarim gelecek sefer daha programli bir plan yapar sizleri daha iyi agarlariz.
Benim de nedense kulaklarim cok cinladi. Neden acaba diyordum.