Page 8 of 9
Posted: Tue Dec 05, 2006 4:40 pm
by Hasan Tezcan
Ismail Gezer wrote:Kaynağıda belirtmek lazım. Hatta takdir etmek lazım! İnsanların Aziz Yıldırım'dan Koç sülalesinden trstığı bir ortamda bu haberi yapabilmek bile başarıdır ki bunu başaranda maraton.com.tr' dir....
Maraton, Lig TV'ye bagli degil mi? Lig TV'nin/Digiturk'un de TFF ile yayin
anlasmasi var + federasyon/baskani ile FB'nin arasi iyi degil. Bunu gövde
guc gösterisi olarak algiliyorum. TR'de guvenilir kurum kurulus kalmamis.
FB tarihini dinledikten sonra korkmaya basladim. Bu insanlar cok piskin ve
planli programli calisan kisiler. Birakalim ne halleri varsa görsunler demek
geliyor icimden. Cekinmeden, korkmadan tarihi revize edebiliyorlar. Ne mide
varmis...biz ne yapabiliriz bu insanlara karsi. Yalani gercek diye algilamak
bir jenerasyon alir...dunyada butun medeniyetler bu sekilde kurulmus zamaninda.
Bir insan olarak benim midem bunlari kaldirmiyor...
Posted: Tue Dec 05, 2006 4:43 pm
by Ismail Gezer
EN YAKIN ADAY YANAL
Ersun Yanal ismi yerli hocalar içerisinde en önde olan ama onun da Hakan Şükür ile sorunlu geçmişi yönetimini düşündürüyor. Polat, Yanal’ı göğüsleyecek gücü bulduğu anda ona takımı emanet etmekten çekinmeyecektir. Ki G.Saray’ın geleceği ve elindeki genç futbolcuları ileriye taşıma projesi düşünüldüğünde Yanal hiç de yanlış bir isim değil. Arda’nın gelişimine büyük katkı yapan Ersun Yanal, bu sayede G.Saray yönetiminin gözünü açmayı başardı. Canaydın bir ay önce bu konuyla ilgili olarak Yanal’a teşekkür edip zeytin dalı uzattı. Bakalım ilerleyen günlerde bu yakınlaşma başka anlamlar kazanacak mı?
GÖKMEN ÖZDEMİR
Yok daha neler! Sallayan sallayana. Ersun'a gıcık olan sadece Hakan Şükür'müş gibi yazmış Gökmen!
Uyan Gökmen uyan! We don't like Ersun!
Posted: Tue Dec 05, 2006 4:59 pm
by Mehmet Marsan
Ismail Gezer wrote:EN YAKIN ADAY YANAL
Ersun Yanal ismi yerli hocalar içerisinde en önde olan ama onun da Hakan Şükür ile sorunlu geçmişi yönetimini düşündürüyor. Polat, Yanal’ı göğüsleyecek gücü bulduğu anda ona takımı emanet etmekten çekinmeyecektir. Ki G.Saray’ın geleceği ve elindeki genç futbolcuları ileriye taşıma projesi düşünüldüğünde Yanal hiç de yanlış bir isim değil. Arda’nın gelişimine büyük katkı yapan Ersun Yanal, bu sayede G.Saray yönetiminin gözünü açmayı başardı. Canaydın bir ay önce bu konuyla ilgili olarak Yanal’a teşekkür edip zeytin dalı uzattı. Bakalım ilerleyen günlerde bu yakınlaşma başka anlamlar kazanacak mı?
GÖKMEN ÖZDEMİR
Yok daha neler! Sallayan sallayana. Ersun'a gıcık olan sadece Hakan Şükür'müş gibi yazmış Gökmen!
Uyan Gökmen uyan! We don't like Ersun!
Bari istediklerimiz listeliyelim
Sevmeyip istemediklerimiz:
Ersun
Durulu
Lucescu
Bizi Istemiyenler:
FT
Sevip istediklerimiz: (Hincal Turk olmasi sartini kostu)
Aykut
Rasit
Bu hafta FB yi yenerse Hikmet
BUYRUN YAZIN
Posted: Tue Dec 05, 2006 5:09 pm
by Ismail Gezer
Durulu kim?
Ben Gerets kalsın istiyorum. En azından sezon sonuna kadar.. Ama yönetim için düşüncelerim ayrı, apayrı..
Posted: Tue Dec 05, 2006 6:10 pm
by Ismail Gezer
Besiktasli bir grup taraftar Koc urunlerini boykot etme karari aldi.
Son gunlerde Koc Grubu`nun onde gelen isimlerinden Ali Koc`un Fenerbahce aleyhine cikan haberleri grubun reklamlarini kesme tehditiyle onledigini one suren Besiktasli taraftarlar `Koc urunu alma aldirma` kampanyasi baslatti. Taraftarlar son gunlerde yasanan olaylarda sessi kalmayi tercih eden Rahmi Koc`a da serzeniste bulundu.
www.besiktask.net,
www.webkartallari.com ve
www.penche.com gibi sitelerde bu kampanyaya destek verildigi gozlendi.
Kartalhaber.com
GS forumlarıda benzer girişimlerde bulunacak. Olay büyüyor..
Posted: Tue Dec 05, 2006 7:07 pm
by Ismail Gezer
Galatasaray da PFDK'ya sevkedildi
Galatasaray, Şükrü Saracoğlu Stadı'nda geçen Pazar günü oynadığı Fenerbahçe derbisinde, sarı kırmızılı taraftarların kötü amaçlı pankart açmak, kötü tezahüratta bulunmak ve stada zarar vermek nedeniyle Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevkedildi. G.Saray'dan önce Fenerbahçe'de disiplin kuruluna sevkedilmişti...
Trabzonspor'a 1 maç seyircisiz oynama cezası...
Turkcell Süper Lig’de hafta sonu yapılacak Trabzonspor-Ankaraspor karşılaşması seyircisiz oynanacak.
Turkcell Süper Lig’in 15. haftasında Hüseyin Avni Aker Stadı’nda yapılan Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasında meydana gelen saha olayları nedeniyle Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Trabzonspor Kulübü’ne 1 maç seyircisiz oynama cezası verdi.
Buna göre ceza, 10 Aralık Pazar günü yapılacak Ankaraspor karşılaşmasında uygulanacak.
DHA
Posted: Tue Dec 05, 2006 7:08 pm
by Mehmet Marsan
Ismail Gezer wrote:Durulu kim?
Ben Gerets kalsın istiyorum. En azından sezon sonuna kadar.. Ama yönetim için düşüncelerim ayrı, apayrı..
Bilmedigim bir nedenden dolayi Mustafa Denizli'ye Durulu derler.
Bence de Gerets kalsin. Hayranligimdan degil daha iyisini bulamiyacaklari icin.
Posted: Tue Dec 05, 2006 7:38 pm
by Hasan Tezcan
Mehmet Marsan wrote:Ismail Gezer wrote:Durulu kim?
Ben Gerets kalsın istiyorum. En azından sezon sonuna kadar.. Ama yönetim için düşüncelerim ayrı, apayrı..
Bilmedigim bir nedenden dolayi Mustafa Denizli'ye Durulu derler.
Bence de Gerets kalsin. Hayranligimdan degil daha iyisini bulamiyacaklari icin.
Adnan Polat'a kaldiysa yandiniz benden söylemesi...
Posted: Tue Dec 05, 2006 8:02 pm
by Ali Gursel
Wallahi TD, Polat, Hakan, Song, Arda falan degil, baskanimiz bir yere giderse yandik, Allah zeval vermesin, insallah kongremiz dirayetli davranir da kendisini bir 10 sene falan daha baskan secer, hatta mumkunse padisahlik sistemine geceriz, o hep baskan kalir.
Baskalari Koc ailesinden falan medet umarken bizimki tek basina ortaligi kasip kavuruyor, dile kolay.
Posted: Tue Dec 05, 2006 9:55 pm
by Mehmet Gorgen
Allaht'tan FB'Lİ yazarın biri Gerets'in kanından rahatsız olmuş da bir yazı yazmış.Buna da şükür.
"
Gerets’in kanı
Galatasaray futbol takımının teknik direktörünün alnındaki kan hepimiz tarafından bir utanç lekesi olarak görülmediği sürece hiçbir tarafımızı düzeltemeyiz.
Futbol dünyamızı zaten bu koşullar altında düzeltmemiz mümkün değil. Düşünün, tribünden adamın başına bir şey atılıyor, adamın alnı kan içinde kalıyor ve futbol dünyasının “insanları” bunu “her derbide oluyor böyle şeyler” diye yorumluyor.
Öyleymiş. Fenerbahçe stadındaki her derbide birileri bir şey atar ve ister Galatasaraylı ister Beşiktaşlı olsun, bir yönetici ya da futbolcu yaralanırmış.
Bu olayları “olur böyle şeyler” diye alan futbol dünyası ne yazık ki ülkemizi sürekli utanç içinde bırakan bir “çete”ye dönüşmüş durumdadır.
Küçük ya da büyük iktidar oyunları, tribünden gelecek bir alkış için alt düzeye inebilen yöneticiler, küçük ya da büyük parasal çıkarlar, mafyanın karıştığı seçimler uzun süredir bu dünyayı aşağıya çeken bir yapının temel taşları oldu.
Şike zanlısı yöneticiler, şike yaptığı kesinleşmiş futbolcular halen sahnenin önündeki yerlerini kaybetmiyorsa onları bir koruyan var demektir.
Milli futbol takımımızın İsviçre maçında yaşanan rezaletlerin sorumluları hâlâ yerlerinde duruyorsa da kimseye ceza vermek mümkün olmaz.
***
Bu dünyanın içinde insanlar dövüldü, kurşunlandı ama kimse kimseden şikâyetçi olmadı, hiçbir sanık yakalanmadı ve her olayın üstü örtüldü.
Futbol dünyasının içinden kiminle konuşsanız hemen size bu olayların ardındaki gerçekleri anlatır.
Ama hep “kol kırılır yen içinde kalır.”
Ankara’da zaman zaman bir hareket kendisini gösterir, başkentte iktidar olanlar futbol dünyasındaki rezilliklerin üzerine gitmek için bir hamle yapar. Ama bu hamle de başladığı gibi biter, çünkü Ankara’dakiler de bu dünyadaki karmaşık ilişkilerin içinde dağılır ve taraf olurlar. Böylece her şey eski hamam eski tas durumunda kalır. Belki bazen bir iki yüz değişir, ama ana yapı asla değişmez.
Gerets’in alnındaki kanı temizlemek Türkiye’yi yönettiğini iddia eden herkes için bir görevdir. Bu ülkede her şeyin temiz olmasını isteyenler bunu yapmak zorundadır.
Bunu yapmayan, bu görevi savsaklayan herkes kirli Türkiye’nin biraz daha kirlenmesine katkıda bulunmak suçunu işliyor.
Merak edene not: Elli yıldır Fenerbahçe taraftarıyım. Can’ı, Lefter’i, Mikro Mustafa’yı, Ergun’u ve oncasını önce sahanın kenarında yere oturarak seyrettim. Galatasaraylı arkadaşlarımla yan yana Fenerbahçe-Galatasaray maçları izledim. Futbol Federasyonu’nun son maçtaki olaylar üzerine Fenerbahçe’ye en ağır cezayı vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yetkililerin çok geç kaldığı kanaatindeyim. Temiz futbol istiyorum. Galatasaray teknik direktörünün alnında kan görmek istemiyorum "
http://www2.vatanim.com.tr/root.vatan?e ... d=4&wid=11
Posted: Tue Dec 05, 2006 10:07 pm
by Ismail Gezer
Aziz Yıldırım'ın medyayı nasıl avucunun içine aldığının en bariz kanıtı, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin web sayfalarıdır. Tenezzül edip bakmadığım gazeteleri saymıyorum.. Dün akşamki canlı yayının durdurulması olayından bahseden 2 gazeteye rastladım: Sabah ve Zaman.. Sabah'ta zaten vardı haber, Zaman'da yeni çıktı.. Hürriyet ve Milliyet ise Bülent Ersoyun mini eteği kadar haber değeri görmemiş bu olayda(!). Yada Aydın Doğan-Aziz Yıldırım antlaşması gerçekten varmış.. Telegol bile kuyruğunu kıstırıp sindi bir köşeye.. Helal Azize..
Posted: Tue Dec 05, 2006 10:42 pm
by Kenan Atak
Mehmet Gorgen wrote:
Merak edene not: Elli yıldır Fenerbahçe taraftarıyım. Can’ı, Lefter’i, Mikro Mustafa’yı, Ergun’u ve oncasını önce sahanın kenarında yere oturarak seyrettim.
Mikro Mustafa bizim aile bireylerinin yakindan tanidigi bir isimdir. Peder beyle valide hanim GS'da spor yaparken o donem Kalamis'ta FB'li sporcularla beraber eglenirlermis. Bu yalan degil. Biz görmedik tabii o dönemleri ama seyirciler de karisik oturup mac izlermis. Neyse birgun Bodrum'a gidiyorum. Varan'a bindim. Yanima beyaz sacli, hafif esmer tenli, son derece sempatik, ufak tefek ve saglikli görunumlu bir amca oturdu. Hani su Ege kasabalarinda olur ya böyle eski rum göcmenleri öyle birisi. Yolda sohbete basladik. Cok ta efendi bir insan ve insana huzur veren bir ses tonu var. Meger Mikro Mustafaymis. Ben de ailem sporcu GS'dan deyince kim onlar dedi sohbet koyulasti tabii hatirlayinca. Yol nasil gecti hatirlamiyorum. Cok keyifliydi. Hatta molada bana 'disarda et yeme karnini bozarsin' diye de uyardi. Sesi o kadar huzur verici ve tane tane konusuyordu ki mi$il mi$il uyuya kaldim yolda. Maalsef Turkiye'nin su an geldigi durum, gecirilen evrim cok aci. Ortada adam yok adeta. Degerler minimumda. Dunyanin en cok cocuk pornosu yapilan ulkesiyiz butun yasananlar birbirine paralel. Pislik her yeri sarmis. Kö$e yazari diye gecinen kisiler birbirine nasil laf sokarim derdinde. Bir dusunce saglikli bir sekilde tartisilamiyor, cunku amac kendi hakliligini(!) ispat etmek. O yuzden ne spor seyrediyorum ne haber okuyorum. Umarim ligler iptal olur. Bu isin kaymagini yiyenler de ablak ablak kala kalirlar.
Posted: Tue Dec 05, 2006 11:46 pm
by Ismail Gezer
Fenerbahçeli avukatlar şikeye karşı tutum için toplandı
Fenerbahçe Kulübü ile ilgili 2000-01 sezonunun son haftasındaki şike ve teşvik primi iddialarının ardından, kulübün çağrısı üzerine Fenerbahçeli avukatlar, neler yapılabileceği konusunu görüşmek üzere İstanbul'da toplandı.
Fenerbahçe Kulübü'nün Faruk Ilgaz Tesisleri'nde gerçekleştirilen toplantıya, kulüp asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, kulüp hukuk kurulu başkanı avukat Metin Özer ile Fenerbahçeli yaklaşık 30 avukat katıldı.
Basına kapalı yapılan toplantı öncesinde AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şekip Mosturoğlu, güncel konularla ilgili Fenerbahçeli hukukçularla fikir alışverişinin olacağı bir çalışma toplantısı yapacaklarını belirterek, ''Şike iddialarıyla ilgili basında çıkan haberler, bunlara karşı geliştirilecek sosyal bir hareket varsa, o hareket konuşulacak. Bu avukatlar, kulübün çalışanı değil, gönüllü avukatlar. Bir bölümü taraftar derneklerinin avukatları. Toplantıda fikir alışverişinde bulunacağız'' dedi.
ZAMAN
Aziz Yıldırımı temize çıkarmak için 30 avukat yeter mi?
Posted: Wed Dec 06, 2006 12:45 pm
by Ismail Gezer
Sadece SABAH ve ZAMAN gazetelerinin haber olarak verebildiği "Şeref Tribünü'nün susturulması" olayıyla ilgili değerli bir yazarımız yazı yazıp, neden diye sorabilmiş:
Şeref Tribünü neden sustu?
HaberTürk kanalında yayınlanan Şeref Tribünü programı, tam da yayının ortasında, kurum yöneticilerinin aldığı bir kararla iptal edildi.
Her şeyden önce ekran karşısındaki izleyiciye karşı şık olmadı...
Dahası, Cihan Oskay'la yapılan röportajın anonslarından sonra yayınlanmaması, "Medyayı kimler kontrol ediyor ?" sorusunu gündeme getirdi.
Bu sorunun sorulması dahi acıdır, inciticidir.
Şeref Tribünü programını beğenenler de var, beğenmeyenler de...
Bir fikir sahibi olabilmemiz için, en azından son program yayınlanmalıydı, olmadı.
Tuğrul Yenidoğan ve arkadaşlarına geçmiş olsun, diyorum.
Her fırsatta "özgürlüğünü" öne çıkaran HaberTürk yöneticilerinin tavrına da şaşırıyorum.
ATİLLA GÖKÇE
Bu konuda yazı yazamayan spor yazarlarının bırakın yazarlığı adamlığı bile tartışılır!
Posted: Thu Dec 07, 2006 2:28 pm
by Ismail Gezer
Hıncal, beklenildiği üzere Ali Koç ve Habertürk meselesini yazdı. Sevmesekte, beğenmesekte Aziz Yıldırımdan korkmayan tek tük birkaç yazardan biri. Çok uzun yazmış:
Vehbi Koç'un ilkeleri çiğnenirken..
HaberTurk'te sansür uygulaması.. mı?..
Takdir ettiğimiz bir diğer isim
Ercan Güven de bu konuda azda olsa yazı yazma cesaretini gösterebilenlerden..
'Ekiş'
Her şeyimiz "ters" vesselam...
"şike" bile tersten yazıldığı gibi "ekiş" olmuş.
Bizim bildiğimiz "şike", dinlenen telefonlar, ele geçirilen mikroskobik ve ikinci derece deliller, uzun takipler, izlemeler sonucunda ortaya çıkarılabilen çok gizli, çok tehlikeli organize bir faaliyettir.
Şahit mahit hak getire...
Kural; "omerta".
Yöntem; sonuna kadar "inkâr".
Nerede öyle kanal kanal dolaşan gönüllü itirafçılar.
Resmen "ek iş" yapıyorlar. Hem de fazla mesaili tarafından.
* * *
Hem, sonuçlardan geriye işler çark şikede.
Tuhaf skorlar, tuhaf oyunlar dikkati çeker ve araştırma başlar.
Lakin bizde; belgeler kamyonla.
Kasetler, itiraflar...
Maça bakıyorsunuz, normal.
* * *
Yine de belge belgedir değil mi?
Peki belgeler nerede?..
Ekranlarda.
Savcılar, federasyon yöneticileri, televizyondan izliyorlar.
Yahu yok mu bu ülkenin federasyonu, savcıları, emniyet birimleri, mahkemeleri?
Yetmiyor... Şike belgeleri yayınlayacağını iddia ettiği için yayından kaldırılan spor programları var.
Haber Türk'ün sorumlu müdür açıklaması:
"Cihan Oskay bandından haberim olmadığı için yayından çıkarttım"!
Külahıma anlat e mi?
* * *
Mahkemeler ekranda kuruluyorsa...
Futbol yorumcuları savcı oluyorsa...
İtirafçının ahlaki yapısı, itiraf ettiklerinin önüne geçiyorsa...
Televizyonun genel müdürü de müdahil avukat olur tabi.
Ekranların hali ortada:
Bizim süper starımız Ajdar.
* * *
Bir kere diski kaymaya görsün toplumsal belkemiğinin...
Kambur kambur üzerine.
Temizlik bile daha çok kirletiyor hepimizi.
Hani, Allah'a kurban edeceği kızı için gökten keçi indirilen evliya hikayesi gibi.
Evliya değil, peygamber. Kız değil oğlan. Keçi değil koç.
Devamını siz bulun.