Hakan Sukur ve de Muhtemel Bir Veda

Forum Galatasaray Spor Kulubu ve Turk sporu hakkinda ayrintili haberler, yorum ve analizler, ogretici arastirmalar ve diger onemli spor olaylari hakkinda bilgi akisini saglamak, yazilanlari saglikli bir yapi cercevesinde dunyadaki butun Galatasarayli arkadaslar ve diger sporseverler ile paylasmak amaciyla kurulmustur.

Moderator: Staff

Ali Kaya
Posts: 182
Joined: Sun Mar 26, 2006 1:21 pm

Post by Ali Kaya »

Kerem Tezic wrote:
Ali Kaya wrote: Türk milleti hakkında ki "necip" düşüncelerinizi ifade ettikten sonra
memleketi idare edecekler nasıl seçilmeli, bir de onu anlatsanız tam süper
olacak!

Ali Kaya
Bana hiddetlenip yazmissin belli ama kimse ile kapismak gibi bir niyetimin olmadigini belirttikten sonra ustte yazdiklarima iki kelime daha ekleyeyim (her ne kadar bu kadar dar bir yerde uc bes kelime ile meramimi tam olarak anlatabilecegimi dusunmuyorsam da). Öncelikle ben topluma degil ama toplumun bu kadar cahillestirilmesine öfkeliyim ve sinirim de oraya aslinda ama yazdiklarimi beni tanimayan elbette ters algilayabilir.
Hayır hiç hiddetlenmedim, bu forumda yazarken hiddetleneceğimi de sanmıyorum.

Yazılarınızı çok uzun süredir takip ediyorum. Sizi şahsen tanımadığım için sadece yazdıklarınız üzerinden yorum yapabilirim. Eğer öfkeniz topluma değil toplumun bu kadar cahilleştirilmesine ise bence yazılarınızda bunu daha açık hissettirmelisiniz. Yoksa "bitin hacmi kadar olmayan ebatlardaki beyinleri" ya da "karpuz buyuklugundeki kafalarina mikroskop soksan bitin binde biri kadar gozukmeyen beyinleri" denince insan ister istemez yanlış anlayabiliyor. Malum,beyin büyüklüğü ile cahillik arasında doğrudan bir bağlantı yok.

Ali Kaya
Ozan Ersoy
Posts: 3764
Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
Location: NC, USA

Post by Ozan Ersoy »

Ali Kaya wrote:
Yazdıklarınız soruma cevap olmamış. İlla kömürden, mercimekten bahsetmek istediyseniz, "seçimler olsun fakat kömür dağıtmak yasak olsun" falan diyebilirdiniz.

Bu tür "kıyakları" sadece AKP'nin yaptığını düşünüyorsanız siyaseti hiç bilmiyorsunuz ya da takip etmiyorsunuz demektir.

Ali Kaya
Tabii ki soruna yanit yazdiklarim. Ama igneleyici sekilde yazdigim acik yazmadigim icin yanit olarak kavrayamamis olman da kesinlikle anlasilabilir, hosgoruyle karsilanabilir bir durum. Herkes herseyi cozecek diye bir sey yok.

Kuskusuz "secimler olsun ama bugunku duzenbazlik olmasin" demek istiyorum. Sen cik sabahtan aksama zaten bilgisiz adama, camiye ibadet etmeye gelmise "CHP'ye oy veren cehennemin yolunu secmistir" de, sonra ondan aklini kullanip oyunu vermesini bekle. Yig karda kisda donanin kapisina yarim ton komur, "oyunuz AKP'ye gitmezse kafaniza yikariz evinizi" de ondan sonra ondan kendi yargi gucunu kullanip secmesini bekle. Bu sartlarda %47'de olur, %97'de.
Bu tür "kıyakları" sadece AKP'nin yaptığını düşünüyorsanız siyaseti hiç bilmiyorsunuz ya da takip etmiyorsunuz demektir.
Baskasi yapiyor diye AKP aklanmis mi oluyor? Dunyanin hangi gelismis kendi kaderini cizebilen ulkesinde bu rezalet var? Burada AKP'nin yaptigini aklama cabasi mi sezinliyorum? Oyleyse yanit farkli olacaktir elbet.

"Idare etmek" demekle bu ulkeyi "manage etmek" demek arasinda hic bir fark yok. Ikisi de yabanci sozcuklere etmek ekini ekleyip Turkce'lestirme cabasidir. Etmek eklemekle de Turkce olmaz. Fark var diyene hodri meydan, aciklasin bana farkini.

Ozan Ersoy
Kenan Atak
Posts: 1734
Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm

Post by Kenan Atak »

Ali Kaya wrote:
Yazılarınızı çok uzun süredir takip ediyorum. Sizi şahsen tanımadığım için sadece yazdıklarınız üzerinden yorum yapabilirim. Eğer öfkeniz topluma değil toplumun bu kadar cahilleştirilmesine ise bence yazılarınızda bunu daha açık hissettirmelisiniz. Yoksa "bitin hacmi kadar olmayan ebatlardaki beyinleri" ya da "karpuz buyuklugundeki kafalarina mikroskop soksan bitin binde biri kadar gozukmeyen beyinleri" denince insan ister istemez yanlış anlayabiliyor. Malum,beyin büyüklüğü ile cahillik arasında doğrudan bir bağlantı yok.

Ali Kaya
Haklisiniz ancak yazimda (ki burasi tek yazdigim ve ender yazdigim bir yer) beyinsizlik ifadesini cumlenin devaminda ulkedeki genel cehaleti dile getirenlere 'seckinciler' diye sifat takanlar icin kullandim. Aslinda kimseye de ne dedim ne yaptim diye hesap verecek halim de yok, buralara gelip yazmayi da dogru bulmuyorum. Insan en iyi kendini bilir ve aciklama yapacagi tek yer de kendi vicdani hemen her konuda. Hatta bos zamanlarimda okudukca insanlarla tartismanin bile yanlis olduguna ve bosa gecen zaman olduguna kanaat getirdim. Ammmaaa su an olan bitene muthis ofkeliyim, gerek hic yere iceri alinip kanser olup giden ve en sevdiklerinden ayrilan insanlarin dramina ve hukuk cinayetlerine toplumun seyirci kalmasindan, en guzel inci gibi koylarin tras edilip ustune 8 katli oteller dikilecek kadar gozu donulmescesine cinayet islenmesine tepkisiz kalinmasina kadar. Neyse uzun konular yazmakla bitmez.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
BarisCakan
Posts: 207
Joined: Fri Oct 17, 2003 10:19 pm
Location: istanbul, türkiye

Post by BarisCakan »

Ozan Ersoy wrote: "Idare etmek" demekle bu ulkeyi "manage etmek" demek arasinda hic bir fark yok. Ikisi de yabanci sozcuklere etmek ekini ekleyip Turkce'lestirme cabasidir. Etmek eklemekle de Turkce olmaz. Fark var diyene hodri meydan, aciklasin bana farkini.

Ozan Ersoy
Ozan genel olarak savunduklarında arkandayım ben de. Ama olayı buraya kadar getirdiğinde bence yanlış yöne sapıyorsun. Sonuçta herkes iletişim kurmak için bildiği şekilde davranmakta. Herhangi biri "aman bu Öztürkçe miydi, şu nasıldı" diye kendini ifade etmekten vazgeçme noktasına geldiği zaman, o iletişimin kuralları kaybolan iletişimi haklı çıkarmıyor. Yani eğer 'düzgün' anlatamıyor derdini diye birisi susuyorsa sonuçta bu yarardan çok zarar getirmiş değil mi?

İdare etmekle manage etmek arasındaki fark budur bence. İdare etmeyi dil olarak sadece Türkçe bilen herkes anlar, ama İngilizce bilmeyen manage'ı bilemez. Birbirimizi anlıyorsak eğer, önemli olan da o değil midir? Diyorsun ki insanlar böyle böyle zamanla mörcır'cı da olacak :) Belki de haklısın, ama insanları bu konuda tartaklayarak önüne geçilebilineceğinden de ben emin değilim. Yani demek istediğim bu gerçekten değerli tartışma hep beraber daha tatlı tatlı da yapılabilir. Yani edebi, kültürel, canlı bir mesele böyle 'hayt-huyt'la keyifsizleşiyor.

Ben de kendimi gayet yeterli bilmeme rağmen foruma ilk yazmaya başladığımda ciddi ve düzgün yazmak yerine SMS diliyle, imlasız ve gayriciddi bir iki yazı yazmıştım ki Özgür'den galiba mail geldi, gayet nazikçe uyarıldım. Bundan sonra bu forumun bu konudaki özenini fark edip buna uygun yazdım hep. Tek de değilimdir heralde bu konuda. Bunlar çok güzel, doğru şeyler.

Bir eski kelimeyle ne hararet oldu ama. Transfer durdu topiği açıldı :)
Ozan Ersoy
Posts: 3764
Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
Location: NC, USA

Post by Ozan Ersoy »

BarisCakan wrote:
Ozan Ersoy wrote: "Idare etmek" demekle bu ulkeyi "manage etmek" demek arasinda hic bir fark yok. Ikisi de yabanci sozcuklere etmek ekini ekleyip Turkce'lestirme cabasidir. Etmek eklemekle de Turkce olmaz. Fark var diyene hodri meydan, aciklasin bana farkini.

Ozan Ersoy
Ozan genel olarak savunduklarında arkandayım ben de. Ama olayı buraya kadar getirdiğinde bence yanlış yöne sapıyorsun. Sonuçta herkes iletişim kurmak için bildiği şekilde davranmakta. Herhangi biri "aman bu Öztürkçe miydi, şu nasıldı" diye kendini ifade etmekten vazgeçme noktasına geldiği zaman, o iletişimin kuralları kaybolan iletişimi haklı çıkarmıyor. Yani eğer 'düzgün' anlatamıyor derdini diye birisi susuyorsa sonuçta bu yarardan çok zarar getirmiş değil mi?
Baris haklisin ama anlasilmadigima artik eminim. Ben su paragrafi ornek olarak cekip almam, Ali Kaya'ya hotleme zotleme amaci degil, "alin size Turkce'nin durumunu gorun, ben de ayni dertten cekiyorum" demekti. Ali ya da Veli olabilirdi, ona karsi soylenmis bir sey degil. Etmek, olmak, yapmak ekleyerek Turkce'lestirmeye calistigimiz sozcukleri ve bir kac baglaci, zamiri cikarin, geriye bir sey kalmiyor. Bu bence cok kotu bir durum. Kapi gibi yonetme, isletme sozcukleri dururken neden atalarimiz idare etme sozunu alip Turkce'lestirmeye calismislar acaba? Bu soz eger Turkce'yse ve her Turkce bilen bundan ne demek isteniyor anliyorsa, 10 yasin altinda Turkce konusan her cocuga sorun bakalim kacta kaci idare etmeyi biliyor? Bilmeyenlerden kacta kaci yonetme sozcugunun anlamini biliyor?

Sonucta ben de yenik durumdayim isin icinden cikamiyorum cunku senin dedigin gibi anlasilmama kendimi anlatamama, aciklayamama tehlikesiyle karsi karsiya kaliyorum. Bu durumdan cikmak icin yazari, sunucusu, siyasetcisi, yoneticisi, ogretmeni, kamu gorevlisi ciddi bir ulusal caba gerek. Var mi boyle bir caba? Yok.

Yine de bu ulus Mustafa Kemal'in actigi yoldan giderek dilini goreceli olarak bir oranda duzeltebildi. Bir Nutuk'u acin okuyun, 5 sozcuk Turkce, 95'i Arapca, Fars'ca. Bugunun genci icin okumasi ve anlamasi hala zor. Bir de bu devrim yapan adamin yazdiklari. Osmanlica yazilanlari bastan geciyorum. Ata dedigimiz insanlarda biraz onur ve ozkimlik bilinci olsaydi bugun zaten cok degisik yerlerde olurduk. Ama Arapca'nin Allah'in dili oldugunu sanan, kutsal dil oldugunu dusunen, Arapca guzel, kulaga hos dil oldugu icin Kur'an'in Arap'lara indirildigini sanan ummetci mantiginda boyle bir ongoru beklemek cok sacma tabii, onu da biliyorum.
Ben de kendimi gayet yeterli bilmeme rağmen foruma ilk yazmaya başladığımda ciddi ve düzgün yazmak yerine SMS diliyle, imlasız ve gayriciddi bir iki yazı yazmıştım ki Özgür'den galiba mail geldi, gayet nazikçe uyarıldım.
Bendim sanirim o. Ozgur de olabilir, sagolsun. Mehmet Gorgen'e de atmisimdir, 7-8 sene once. Ilk geldiginde surekli buyuk harf yaziyordu. Forumda uyardim, "buyuk harf Internet dilinde bagirmak, sinirlenmek anlamina gelir, okumasi da zor" dedim. "Sana ne istedigim gibi yazarim" diye yanitlamisti beni. "Tabii bana ne ama okumam gecerim" dedigimde de duzeltmisti. Bak eski gunler... Nereden nereye? Gorgen'i mi niye kirayim? Adam Internet aleminin en iyi futbolcu tarayicisi. :)

Ozan Ersoy
Ufuk Sezekkaplan
Posts: 1333
Joined: Tue Feb 22, 2005 11:33 am

Post by Ufuk Sezekkaplan »

Kerem Tezic wrote: Aslinda kimseye de ne dedim ne yaptim diye hesap verecek halim de yok, buralara gelip yazmayi da dogru bulmuyorum. Insan en iyi kendini bilir ve aciklama yapacagi tek yer de kendi vicdani hemen her konuda. Hatta bos zamanlarimda okudukca insanlarla tartismanin bile yanlis olduguna ve bosa gecen zaman olduguna kanaat getirdim.
Bosa gecen zaman oldugun kanat getirmemen gerekir sevgili Kerem cunku seni az cok yazilarindan taniyanlar ne kadar net ve durust yazdiklarinin farkindadirlar (herhalde). Ha yazdiklarin rahatsiz edici olabilir o baska, mesela ben bit beyinli olarak niteledigin kitle tabirinden rahatsiz oldum. Ama sebebi, bu nitelemenin aci bir sekilde dogru olmasi.

Istanbul'da yasayanlar. Kaciniz taksiye bindiginizde arabeske, pis koltuklara, les gibi kokan taksicilere muhatap kalmiyorsunuz ve mesela kisa mesafe gitmek zorunda kaldiginizda adamlardan neredeyse sopa yemiyorsunuz?

Kaciniz yilbasi aksami Istiklal caddesine kiz arkadasiniz ile gidebilirsiniz?

Yilbasini birakin, aksam 22.00'den sonra Istiklal caddesinden ana yola cikip taksi cagirmak isterken bir tinerci tarafindan sislenmeyeceginizin garantisi var mi? Peki bu tinerci 24 sabikanin uzerine tutuksuz yargilanirken ve sokaklarda gezerken, adami kasa diye iceri atip sonra cenazesini Belediye'ye kaldirtan bir sistem sizce bit beyinli degil midir?

Bence Kerem az bile yazmis.

Bana aci gelen, saf koy kulturunden cikip bozulan ve bir tehdit gibi sehir yasamina coken lumpen kulturun -ne koylu gibi saf, ne sehirli gibi kuralli- Turkiye'yi 1980'den bu yana adim adim ele gecirmesidir.

Mehmet Ali Erbillerin, Ayse Armanlarin, Hincallarin, Seda Sayanlarin, Muslum babalarin kulturudur bu. Her duzeyde de kucumsenmelidir, kusura bakilmaya.

Rontgencilik programlarina milyonlarca basvuru yapan, sabah evlilik programlarini belgesel gibi seyreden, otoyol kenarinda piknik yapan ve arkasinda pisligin daniskasini birakanlara neden ben saygiyla bakayim ki?

Kerem doganın, yesilin katletildiginden bahsetmis; Karadeniz gibi bakir bir seridi otoyol soytariligi ile katlettiler; Sumela manastirini Bodrum evlerine cevirdiler. Istanbul'da tarihi, ozgun Okmeydanini tarif eden tarihi nisantasi nerede bulundu biliyor musunuz? Izinsiz, iskansiz insa edilen bir gecekondunun bahcesinde. Gecekondunun sahibi gazetede bir de arsiz arsiz, bu tas yuzunden kapidan eve giremedigini soyluyordu.

Evet burada, bir cuval nohuta oyunu satan adamlar var. Bunu ihtiyac icin falan da yapmiyor, kisiliksiz oldugu icin yapiyor (kimin icin yaptiginin onemi de yok ve bana gore Turkiye'de solcusu da sagcisi da din faktorune oynamayi iyi bilir, biri fethullah gulen'e oynarken oburu alevi cemaatine oynar).

Turkiye'ye son 20 yildir dayatilan tek bir recete var: Zengin ol, tuket, bunun icin her yol mesrudur.

Polat Alemdar'in halk kahramani oldugu bir toplumun fertleri icin neden bit beyinli tanimlamasi yapilamayacakmis ben anlayamadim? Zaten bu ulkede demokratlik adina herkese (mesela Ataturk'e, Cumhuriyet'e) atis serbest.

Ama lumpenlere ve lumpen kulturune laf soylemek yasak. Alinmasinlar yavrular.
Fatih Mutlu
Posts: 625
Joined: Tue Oct 22, 2002 11:57 pm

Post by Fatih Mutlu »

Ozan Ersoy wrote:Ben su paragrafi ornek olarak cekip almam, Ali Kaya'ya hotleme zotleme amaci degil, "alin size Turkce'nin durumunu gorun, ben de ayni dertten cekiyorum" demekti.
sakin bunu bir edebiyatcinin yaninda soyleme, komik duruma dusersin.

bu Turkcenin eyvahlik hali degil, zenginligidir.

bundan hoslanip hoslanmamak baska sey, ama turkiye'de kullandigimiz turkce, orta asyadan anadoluya getirdigimiz turkcenin, anadoluda biz geldigimizde burada olan medeniyetlerin dilleriyle, sonrasinda arapca ve daha sonrasinda osmanlicayla ve en nihayetinde biraz da fransizcayla yogrulup harmanlanmasindan evrimlesmis bir dildir. bu da dilin ahlik vahlik hali degil, zenginligidir.

bugun turkiye'de "ifade etmek", "idare etmek" lafini anlamayacak tek bir insan gosteremezsiniz. o halde buna yabanci demek, hakikaten komik oluyor. ancak bunu bir de bilirkisi edasiyla soylemek trajikomik oluyor, maalesef.
Ozan Ersoy
Posts: 3764
Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
Location: NC, USA

Post by Ozan Ersoy »

Fatih Mutlu wrote:
Ozan Ersoy wrote:Ben su paragrafi ornek olarak cekip almam, Ali Kaya'ya hotleme zotleme amaci degil, "alin size Turkce'nin durumunu gorun, ben de ayni dertten cekiyorum" demekti.
sakin bunu bir edebiyatcinin yaninda soyleme, komik duruma dusersin.

bu Turkcenin eyvahlik hali degil, zenginligidir.

bundan hoslanip hoslanmamak baska sey, ama turkiye'de kullandigimiz turkce, orta asyadan anadoluya getirdigimiz turkcenin, anadoluda biz geldigimizde burada olan medeniyetlerin dilleriyle, sonrasinda arapca ve daha sonrasinda osmanlicayla ve en nihayetinde biraz da fransizcayla yogrulup harmanlanmasindan evrimlesmis bir dildir. bu da dilin ahlik vahlik hali degil, zenginligidir.

bugun turkiye'de "ifade etmek", "idare etmek" lafini anlamayacak tek bir insan gosteremezsiniz. o halde buna yabanci demek, hakikaten komik oluyor. ancak bunu bir de bilirkisi edasiyla soylemek trajikomik oluyor, maalesef.
Edebiyatciyi bilmem cunku onlarin bir kismi ulkeyi satmakla zamanini geciriyor taa divan zamanlarindan ama dil bilimi konusunda yasamini vermis, yillarini gecirmis insanlarin yaninda cok rahat soyleyebilirim. Onlar Turkce'nin yapisal olarak, sozcuk turetmeye, Ingilizce, Fransizca'da bile o kadar fazla olmayan kokten yeni sozcuk turetmeye elverisli oldugunu savunurlar ki ben de katilirim. Ornegin seker, sekerli, sekerlik, sekerci, sekersiz sozcuklerinin karsiligini Ingilizce kac degisik kelimede bulacaksiniz bir dusunun. Asil zenginlik budur, dilin gelismeye yonelik altyapisi. Sonra bir de ayni sozcuge eklenebilen ayri anlamlar var. Seker var seker degil mi?

Herkes anlarmis. Soyleyin bir 10 yasinda cocuga "oglum kendini ifade edemiyorsun" diye suratiniza bos bos bakacaktir. "oglum kendini anlatamiyorsun" deyince buyuk olasilik anlayacaktir. Hani nerede herkes anliyor? Sonradan ifadeyi ogrenmesi anlamak degil, cocuk buyuyunce yabanci dil sozcuk dagarcigini gelistirmis demektir.

Ne zenginlikmis bu ama? 70 irkin, 70 dilinin sozcuklerini al, sonuna etmek, olmak, yapmak eylemlerini ekle, dilini zenginlestir. E tabii sinerjiyi yakalayamazsiniz, morciri yapamazsiniz, porfekt karneyi getiremezsiniz eve. Gunun birinde mutakaait de olup elinizi hayattan cekince, bir bakmissin bu kultur, bu ulke elden gitmis.

Kim gulunc duruma dusuyor burada acaba? Elin Fransiz'i, Alman'i, Ingiliz'i hatta Cin'lisi caba gosterirken, bizim ne kultur zenginligimiz varmis bilememisiz degerimizi, boyle komik (gulunc) durumlara dusmusuz.

Ozan Ersoy
Last edited by Ozan Ersoy on Thu Jul 17, 2008 12:19 am, edited 1 time in total.
Fatih Mutlu
Posts: 625
Joined: Tue Oct 22, 2002 11:57 pm

Post by Fatih Mutlu »

"ifade etmek" lafina bon bon bakan cocuk varsa eger, bunda utanacagimiz cok sey var maalesef.

turkce'nin zenginligini soylerken, ben kelime turetebilmeye uygun bir dil olmasini yadsimiyorum ki. bu nasil dilin zenginligi ise, benim bir onceki mesajimda soyledigim yogrulmusluk da bu dilin bir zenginligi.

daha da otesinde, bu harman bizim kulturel mirasimiz. ancak, sacma sapan bir saplanti yuzunden, biz bu zenginligi hor gormusuz ve bu kulturel mirastan zorla uzaklastirilmisiz. bugun elin oglu, azicik zorlamayla bes yuzyil once yazilmis eserleri okuyup anlayabilirken, ben 1990li yillarda, 1960li yillarda yazilmis uzay geometrisi kitabimi okuyup anlayamiyordum. simdinin "ifade etmek" lafina bon bon bakacak bastibacaklari ise korkarim 1980leri bile anlayamacak. aman ne zenginlestik, ne zenginlestik. bravo bize, alkis, reverans.

hamis: elin ingiliz'i catir catir "rsvp" kullaniyor yahu.
Ozan Ersoy
Posts: 3764
Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
Location: NC, USA

Post by Ozan Ersoy »

Fatih Mutlu wrote:
daha da otesinde, bu harman bizim kulturel mirasimiz. ancak, sacma sapan bir saplanti yuzunden,
Ya yaa eteklerdeki taslar boyle dokuluyor iste. Bu dili o hale getirip, halkin %90'inin anlayamayacagi hale getirenler, okuma yazma oranini %10'lara dusurenler sacmalamamislar da, bunu gorup duzeltmek icin yasamini harcayanlar sacmalamis. "Ulan ben ne diye Farsca'nin 20 bin, Arapca'nin 20 bin, dilime uymayan, soylemekte zorlandigim, anlamini cikarmakta zorlandigim sozcuklerini ogrenmek zorunda olayim, kendi ari dilim dururken" diye sorgulamayin da neymis "dedemin 1850 senesinde yazmis kitabi niye okuyamiyorum?" diye kendinize dert edinin.

Saplantilar ne travma yaratmis ama... Dagilmislar dagilmislar. Iyi de olmus... Mutakaitler gecmise mazi gelecege niyazi olmuslar.

Ozan Ersoy
Fatih Mutlu
Posts: 625
Joined: Tue Oct 22, 2002 11:57 pm

Post by Fatih Mutlu »

olayi terbiyesizlik boyutuna indirgeyip "etekteki taslar" gibi sacma sapan ithamlar yapacak ve "mutekaitler" vs gibi bir tarafindan kendince kategorizasyonlar yapacaksan hic ugrasmayayim senle.

once, kafandaki orumcek aglarini temizle; insanlarin yazdiklarini on yargisiz oku, ondan sonra laf soyle.

kimse, elin soylemekte zorlandigin arapca kelimesini zorla ogren diye bisey yazmadi burada. ben de yazmadim. "idare etmek", "ifade etmek" gibi, senin verdigin ornekler de, kesinlikle bu dediklerinle ortusmuyor.

burada bahsedilen, eger onyargisiz okuyup "karsimdaki ne demeye calisiyor?" diyerek anlamaya calisacaksan soyleyeyim, dilin yuzyillarca suregelmis bir evrimle aldigi hali "tu kaka" ederek, dogal gelisimi hice sayip, bir anda "oz turkce" diye zorlamaya girisilmesi.

"anlatmak" nasil turkce ise, "ifade etmek" de oyle turkce. turkce bilen insan ikisini de anlar. bu da dilin zenginligidir. "olanak" nasil turkce ise, "imkan" da oyle turkce. "olanak" kelimesini turetip bunu turkce'ye katmaya calismak dili zenginlestirmektir. ama, dili arapca'dan gecmis kelimelerden temizleyecegim diye "imkan" kelimesini tu kaka yapmak ayni olcude dili fakirlestirmektir.
Ozan Ersoy
Posts: 3764
Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
Location: NC, USA

Post by Ozan Ersoy »

Fatih Mutlu wrote: once, kafandaki orumcek aglarini temizle; insanlarin yazdiklarini on yargisiz oku, ondan sonra laf soyle.
Orumcek agi gericiler icin kullanilir. Benim geriye gitmekle en ufak ilgim, ilintim bir olmadigi gibi bugunun Turkiye'sinde her turlu tartisma ortaminda bu egilimi acik olarak gormekteyim. Yani kulahi bana ters giydirmeye calismak yararsiz. Benim sozlerimde edepsiz en kucuk bir sey yok. Ustu hafif kapali bile olsa ki burada kapalisi falan kalmamis, dil devrimine laf sokarsan, devrimi yapanlara "sacma sapan saplantilari vardi" dersen, benden de ona gore yanidini alirsin. Buna katlanabilmen, boyle ofkelenmemen gerek.
Dilin yuzyillarca suregelmis bir evrimle aldigi hali "tu kaka" ederek, dogal gelisimi hice sayip, bir anda "oz turkce" diye zorlamaya girisilmesi.
Bunun bir nedeni var: Anadilinde bu sozcuklerin anadan cocuklara ogretilmemis olmasi bu dilin sadece Osmanli devlet duzeyinde ve o devrin okuma yazma bilenleri tarafindan kullaniliyor olmasi. Sonuc olarak bu durum insanlari yonetimlerden, is ve guc sahibinden uzaklastirmis ve cahil birakarak kolelestirmis. Turk cocugu, genci Turkce ogreniyor. Turkce'nin kendine gore kurallari, yapisi var ve ogrencinin bu yapiya uymayan sozcukleri ogrenmesi yillari aliyor. Hatta bir cogunun sozcuk dagarcigina bu sozcukler girmiyor bile. Ama Turkce'nin kendi dogal yapisini kullanarak sozcuk uretildiginde insanlar cok rahat anlayabiliyorlar. Bu yontem kullanarak dil canlandirilmis, halkin daha cok bilgilenmesi, okudugunu anlayabilmesi saglanmistir.

Bakin size bunu kanitlayayim.

Ozturkce "Anla" kokunden bir suru sozcuk turetecegim. Yaninda da ayni anlamda Turkce'ye yerlesmis yabanci sozcukleri de ekleyecegim.

anlamak = idrak etmek (arapca)
anlatmak = izah etmek (arapca)
anlati = tahkiye (arapca)
anlatim = ifade (arapca)
anlayis = telakki (arapca), mantalite (fransizca)
anlasma = itilaf (arapca)
anlasmak = mutabakat sağlamak (arapca)
anlatis = takrir (arapca)
anlam = mana (arapca)
anlak = zeka (arapca)

Simdi oturup dusunelim. Bir Turk cocugu ilkokulda okuma yazma ogrenirken, bilgi dagarcigi genislerken hangi taraftaki sozcukleri daha kolay kavrayabilir, ezberleyebilir, kullanabilir? Sag taraftakileri ogrenmesi cok daha zor degil mi? Sag taraftakiler aslinda yabanci dil ogrenmekle ayni degil mi? Sag taraftakilerin hangisinin anlamini birisi soylemedikce sozcugun kendisinden cikarabilir? Sagdakileri ogrenmenin tek yolu Arap dilbigisini bilmeyen bir Turk cocugu icin ezber degil midir? Soldakilerin anlamini kimse soylemese bile kokunden yola cikarak cikaramaz mi?

Dil devrimi sapik mapik degil iste bu yuzden gerekliydi. Bunu dusunen yururluge koyanlar Turk halkina buyuk yarar saglamistir.

Yabanci dil ogrenimine karsi degilim. Ogrenin Arapca dibine kadar. Arab'la is yapin, petrol Avrolarini vatana getirin. Hic bir sorunum yok. Benim dagarcigimda belki 100 binden fazla sozcuk vardir. Iyi Ingilizce konusmakla ovunurum. Cok da iyi bulmaca cozerim. Yani eski dildeki bir cok sozcugu de biliirim. Ama halki cahil bilgisiz birakan yontemlere, ulusun kendi kulturunu yitirmesine baskalasmasina her zaman karsiyim. "Morcir yapti bizim sirket" demekle Ingilizce konusabiliyor olunmadigini, telakki demekle de Arapca'yi yalamis yutmus olunmayacagini cok iyi bilirim.
"anlatmak" nasil turkce ise, "ifade etmek" de oyle turkce. turkce bilen insan ikisini de anlar. bu da dilin zenginligidir. "olanak" nasil turkce ise, "imkan" da oyle turkce. "olanak" kelimesini turetip bunu turkce'ye katmaya calismak dili zenginlestirmektir. ama, dili arapca'dan gecmis kelimelerden temizleyecegim diye "imkan" kelimesini tu kaka yapmak ayni olcude dili fakirlestirmektir.
Ilgisi yok. Yalnizca konusanin Arapca daha az bilmesine yol acar. Birseyi baska bir seyle degistirmekle fakirlesildigini ilk kez duyuyorum.

Ozan Ersoy
Murat Kara
Posts: 1279
Joined: Tue Oct 22, 2002 11:38 pm

Post by Murat Kara »

Kerem Tezic wrote::x


Off amma cok yazi yazilmis ben uyurken. Okumam imkansiz hepsini. Ancak Kerem yine dokturmus (yine paragraf yapisi kullanmadan; tablo gibi oluyor yazilarin Kerem). Kerem sana soyle bir tavsiyem olacak:

Iyi kalp ile iyi cozum arasinda hic bir iliski yok. Hatta iyi kalbe dayanan analizler genellikle yanlis olur. Cunku soyut kavramlar girer isin icine, farkina bile varmazsin. Iyi cozum zinde kafa ve objectif analizle olur.

Senin su hasere ilaci icen adami ele alalim mesela. Senin yorumunun temelinde 'kazma bireylerden olusan toplum kazmadir ve yapacak seyler sinirlidir (noktasiz)' savi yatmakta.

Bir kere haber dogru mu bilmiyoruz. Belki adam intihar etmek icin yapti o hareketi ve basin abartti. Belki adam akil hastasi idi ve tedaviye ihtiyaci vardi. Hatta belki boyle bir olay hic bir zaman olmadi.

Ikincisi, ne bir bireyin yaptigi aptallik ne de bir bireyin yaptigi akillilik bir toplum icin olcu olmaz. Istatistiklere bakmak en saglikli yontem. ABD dunyanin en cok bilim adami yetistiren ve en cok arastirma yapan ulkesi ama halk arasindan bu haberdeki adam seviyesinde cok insan cikar.

Ucuncusu, bir ulke sadece bireylerden olusmaz. Bu bireylerin ister istemez bir araya gelerek olusturduklari cikar gruplarindan olusur. Bu gruplar ideolojik olarak toplanmislarsa onlara dernek, siyasi parti filan denir; futbol takimi desteklemek icin toplanmislarsa taraftar denir; bu dunyayi halledip obur dunyayi da garantiye almak icin toplanmislarsa ummet denir; kitlesel uretim yapmak icin toplanmislarsa isci ve isveren denir; uretim icersindeki cikarlarini savunmak icin toplanmislarsa sinif denir; vs, vs. Toplum senin dusundugunden cok daha karmasik bir yapi. Elbette sen de bunu biliyorsun ama olanlar seni bunalttigi icin uzuluyorsun ve boyle ciglik atasin geliyor.

Dorduncusu, insanlarin yorumlari ve davranislari bulunduklari konuma gore sekillenir. Ayni sekilde, yorumlar ile davranislar ille de birbiri ile otusmez, cunku zamanlama faktoru bu ikisini ayirir. Mesela, 'normal' zamanda kil oldugun bir insana, bir deprem aninda yasamini kurtarmak icin yardim edersin.

Besincisi, toplum karmasik elbette ama toplumsal olaylar daha da karmasik. Belli ortamlarda belli toplumsal davranis bicimleri cikar ortaya. Yukaridaki gruplanmalar ciddiyet ve netlik kazanmaya baslar. Ozellikle gercek cikarlarla, yani ekonomik ve sosyo-kulturel cikarlarla ilgili olanlari on plana cikar. Ve bu cikarlari savunan bir mucadele de on plana cikar. Mesela, su anda Turkiye'de calisanlarin sirtindan kazanilan zenginligi paylasmak icin cok cetin bir mucadele verilmekte, TSUIAD ile MUSIAD arasinda. TSUIAD ihalelerin oluk oluk MUSIAD'a akmasina fena kil olmus vaziyette. Yonetici seckinlerin iki kesimi birbirlerinin girtlagina sarildilar. Ama calisanlarin cikarlari soz konusu oldugunda her ikisi de birbirinden farksiz. Iktidara hangisi gelirse gelsin her ikisi de calisanlara giydirecek. Calisma saatleri artacak, emeklilik gecikecek, maaslar reel olarak azalacak. Birisi halki uyutmak icin Muhammed'i model alacak, oteki Ataturk'u.

Altincisi, boyle karmasik ortamlarda, kafa karistiran insanlar zengin olurlar. Cunku durumu netlestirmek isteyenler ister istemez calisan kesimin yaninda bulurlar kendilerini. Cunku durumun netligi sadece neler olup bittigini anlamaya calisan kesime yarar. Milleti uyutmak isteyenin isine yaramz. O durumda yonetici seckinler tutup da sana seni zengin edecek ihaleler vermezler. Daha da kotusu kacacak delik bulman icin 3'e kadar sayarlarsa kendilerini comert gorurler.

Yedincisi, butun bunlari dikkate almadan 'hasare ilaci icen' adamin icinde bulundugu durumu da anlamak olanaksiz. Ayni sekilde senin pedere saldiri duzenleyenlerin tezgahladiklari haince planlari da anlamak olanaksiz.

Dusun bir bakalim. Ben dogru bakis acisini tarihsel materyalizm ile bulabildim. Sen ise anladigim kadariyla Sartre, Nietzsche vs'den pek etkilenmissin. Benim girdigim sokaklarda isiklar parlak ve etkin. Senin girdigin sokaklarda belli ki sonuk ve urpertici. Sana tavsiyem soyle 6-7 blok geriye git, saga dondugun yerden duz git, 5. sokaktan sola sap, 2. ana caddeye kadar yuru, kirmizida bekledikten sonra karsiya gec, sola don, 500m sonra sagdaki sokaga gir. 200m sonra solda, kebabcinin onunde bulusalim :)
Fatih Mutlu
Posts: 625
Joined: Tue Oct 22, 2002 11:57 pm

Post by Fatih Mutlu »

Ozan Ersoy wrote: benden de ona gore yanidini alirsin. Buna katlanabilmen, boyle ofkelenmemen gerek.

Arab'la is yapin, petrol Avrolarini vatana getirin.
madem ofkelenmek yok :) once sen kendi dilini adam gibi kullanmasini ogren. yanidini degil yanitini olacak o.

"Arab'la" degil, arapla olacak.

ben su kadar kelime bilirim, bu kadar sey ederim demekle olmuyor. dilini dogru durust kullanacaksin oncelikle.

ayrica not: isadami degil akademisyenim. kimseyle ne petrol alisverisim var ne de baska bir alisverisim.

Ozan Ersoy wrote: Bakin size bunu kanitlayayim.

Ozturkce "Anla" kokunden bir suru sozcuk turetecegim. Yaninda da ayni anlamda Turkce'ye yerlesmis yabanci sozcukleri de ekleyecegim.

anlamak = idrak etmek (arapca)
anlatmak = izah etmek (arapca)
anlati = tahkiye (arapca)
anlatim = ifade (arapca)
anlayis = telakki (arapca), mantalite (fransizca)
anlasma = itilaf (arapca)
anlasmak = mutabakat sağlamak (arapca)
anlatis = takrir (arapca)
anlam = mana (arapca)
anlak = zeka (arapca)

Simdi oturup dusunelim. Bir Turk cocugu ilkokulda okuma yazma ogrenirken, bilgi dagarcigi genislerken hangi taraftaki sozcukleri daha kolay kavrayabilir, ezberleyebilir, kullanabilir? Sag taraftakileri ogrenmesi cok daha zor degil mi? Sag taraftakiler aslinda yabanci dil ogrenmekle ayni degil mi? Sag taraftakilerin hangisinin anlamini birisi soylemedikce sozcugun kendisinden cikarabilir? Sagdakileri ogrenmenin tek yolu Arap dilbigisini bilmeyen bir Turk cocugu icin ezber degil midir? Soldakilerin anlamini kimse soylemese bile kokunden yola cikarak cikaramaz mi?

Ozan Ersoy
senin bir kere bir cocugun anadilini nasil ogrendiginden zerre haberin yok, burada ahkam kesiyorsun. bir insan anadilini kelime ezberleyerek, anlam cikararak ogrenmez. gunluk kullanimdan ogrenir, duyarak ogrenir. cocuk oturak kelimesini duyar, onun oturulacak birsey oldugunu gorur ve beynine bu islenir. bu kelimeyi ogrendikten cok sonra "vaaay, oturmak, oturak; bu bundan turemis" der.

bu girizgahtan sonra, gelelim esas meseleye. orumcek kafali gericiye degil, kafasinda orumcek agi olana denir. kafasinda orumcek agi olan da, karsisindakinin ne dedigine bakmaz; karsisindakinin nasil kendi gibi olmadigindan hareketle yargilarda bulunur. "bu kesin sucudur, bucudur; bak oyle oldugunu da satir arasindan ele vermis" gibi aklinca tespitlerde bulunur. boyle tespit yaptigini sanarken de, kafadaki orumcek aglari satirin uzerinde - arasinda degil - ne yazdigini anlayabilmesini engeller. anlatalim:

meger dil devrimine laf sokmusuz: simdi satir uzerinde demisim ki, turkce'nin kelime turetebilme ozelliginin kullanip yeni sozcuklerin dile katilmasi bir zenginliktir. bu dil devriminin bir parcasi. laf sokmak boyle olmaz. benim laf soktugum, -bak satir arasi aramana gerek yok, ufak bi supurgeyle acik acik anlasilacak sekilde yaziyorum- halkin yillardir kullandigi, artik turkcelesmis pek cok kelimenin, orneklerle konusacak olursak, 'ifade', 'idare', 'imkan'. vs, "bunlar bizim dilimiz degil, bunlar arapca" denerek dilden atilmaya calisilmasidir.
Osman Kiciman
Posts: 397
Joined: Wed Dec 24, 2003 10:22 am
Location: Atakoey, IstanbuI / TR

Post by Osman Kiciman »

Hakan Şükür sen nelere kadirsin :D

Tamamını okumasam da şöyle bir göz gezdirdim. Ben de okuldaki hocalarımın etkisiyle yıllarca Türkçe karşılığı olan kelimeleri tercih etmeye çalıştım. Ancak "yazmaya" başlayınca iş değişiyor. Zamanı geliyor tekrar yapmamak adına aynı cümlede bir kelimeyi iki kez kullanıyorsun ki o zaman yabancı dilden giren bir ikincisine ihtiyaç duyulabiliyor.

Şu an dilin nasıl öğretildiği hakkında fikrim yok, ancak biz 70'lerde mumkun mertebe "Turkçe" kelimelerle okuma / yazmayı öğrendik. Üniversitede ben ve bir çok arkadaşım da hukuk derslerinde haklı olaraktan kafayı yedik. Ama sonra o kelimeleri de yerinde kullanmaktan zevk aldım.

Aynı anlamda sözcükler farklı yerlerde kullanılabilir...

Anlasmak'la mutabakat sağlamak aynı değildir. Birincisi her yerde kullanılır, mutabakat daha çok muhasebede kullanılır. Anlamı aynı kullanış yeri farklı diyelim...

Sonra "bir konuda mutabık olmak" diye bir çıkarımı anlaşmak fiilinden yapamayız ya da bugüne dek yapmamışız. Anlaştık mı diye sorduğunuzda aynı anlamı vermez...

Anlamakla idrak etmek de aynı anlamdadır, ama idrak da bir aşamadan süreçten geçip sonuca varmak vardır. Yani başında anlamadığınız bir şeyi sonunda idrak edebilirsiniz...

Türkçe kelimeleri daha temel anlamlarıyla kullanıyoruz ama Osmanlı'nın etkisiyle Arapça / Farsça kelimelere çeşitli anlamlar yüklenmiş gibi geliyor bana. Sanatın etkisiyle olabilir...

Sonuçta bunlar bence zenginliktir. Okuduğum kitapta bilmediğim yeni bir terimi öğrendiğimde kökenine bakmadan mutlu olurum. Türkçe ise daha da mutlu olurum. Ama illa Türkçe kökenli olsun diye farklı coğrafyada kullanılan bir terimin dikte ettirilmeye çalışılmasına da uyuz olurum.

Forumun sadece fonunun beyaz kalmasını umut ederek kesiyorum muhabbeti...
Post Reply