Page 67 of 95

Posted: Thu Jan 29, 2009 11:31 pm
by Kaan Önem
Burada herkes iyi kötü bir şeyler karalıyor kendi minvalince. Hoş, güzel yazılar ortaya çıkıyor. Yazanlar zaten belli bir seviyenin üzerinde. Fakat görünen o ki hepimiz zaten halihazırda var olanı ortaya koyuyor ardından da verip veriştiriyoruz. Ülkenin hali zaten ayan beyan ortada, görünen köy kılavuz istemiyor. İleri gitmesi gerekirken her gün bir öncekini arar hale geliyoruz. Demem o ki, birazda bu durum nasıl değişir, neler yapılabilir biraz da bunu konuşalım. Herkes aklına geleni yazsın, düşüncelerini, projelerini paylaşsın, bir beyin fırtınası yapalım.

Şimdi size bir olay anlatayım ben. Babam'ın görev yaptığı okulda 5.sınıfa giden çok zeki bir çocuk var. Dersleri iyiymiş fakat ailesi kendisini potansiyel iş gücü olarak gördüğü için okuldan alıyor. Bu bahsettiğim okul İstanbul'da bir kırsal kesimde. Yer ve isim vermek istemiyorum, zaten detayların çok önemi yok. Şimdi öte yandan bir de çevremde sıklıkla karşılaştığım bir durum var; bazı ebeveynler okumak istemeyen çocuğunu zorla okutmak için çabalayıp duruyor. Önüne hanlar hamamlar seriliyor tabir-i caizse ama yok, çıkmıyor. Bugün İstanbul'da bir sürü yayınevi var. Cağaloğlu hakeza öyle. Eskiye göre gerileme mi vardır ilerleme mi bilemem ama elimizin altında bugün istediğimiz yayını bulabilme şansımız var. Üstelik yayınevinden temin edildiğinde ucuza geliyor, olmadı temiz 2.el kitap bulmak yine istiklal caddesindeki sahaf ve pasajlarda çok çok kolay. Hal böyleyken kaç kişi kitap talep ediyor bilhassa genç nüfustan ? Oldukça az. Neden etmiyor bence bunun cevabını arayalım. Ben evvelden beri kitap okumayı severim. Bir çeşit tutku. Kimisi görünce bu kadar okuma kafayı sıyırırsın diyor. Kısa film çekiyoruz diyorum, çevremden aldığım ilk tepki : Porno mu ? Avrupalının bokunda boncuk falan aradığım yok ama uçurum kadar bir kültür farkı var. Antalyada otelde plaj voleybolu oynadığım turist oyun bitince yensin yenilmiş olsun gelip tokalaşıyor efendice. Neden hayran olmayayım ki ? Avrupadakiler bence çok şanslı. Şu istanbul'da yaşasalar kafayı yerler. Yemem diyenin ya çok sağlam bir sinir sistemi olması lazım yada ileri seviyede gamsızve tepkisiz. Ben olamıyorum, Türkiye'de kalmayı da düşünmüyorum.

Posted: Fri Jan 30, 2009 12:42 am
by Mert Tokman
Kaan Önem wrote:Avrupalının bokunda boncuk falan aradığım yok ama uçurum kadar bir kültür farkı var... Türkiye'de kalmayı da düşünmüyorum.
Kaancim - sorunun cevabi bana gore bu iki cumlende gizli... Ilerici, genis goruslu insanlar azinlikta ve onlarin buyuk kismi kendini bu izdiraptan kurtarmanin ve yurt disina cikmanin yollarini ariyor.

Ilerlemenin yolu uretimden geciyor - sadece fiziksel degil fikirsel uretimide buna dahil. Yaratciliktan ve fikir uretmeden tamamen yoksun bir millet haline donustuk. TR'de ARGE'ye ne yatirim yapiliyor, en son bir firma ne zaman kendine ait bir fikir gelistirip pazara surmus bir bakin lutfen - varsa yoksa gelismis ulkelerden fikir alip onu TR'ye modifiye edip milletin onune suruyorlar - TV programlarindan, buz dolaplarina hepsi boyle - hepsi baska yerlerde uretilmis fikirlerin Turk'e uydurulmus taklidi - cok gurur duydugumuz Anadolu Atesi gosterisinin icinde anlatilan hikaye bile Irlanda'lilarin Riverdance gosterisinde ki hikayenin Anadoluya uyarlanmisi... Bir tane de kendimiz fikir yaratalim ama yok! Ilerici oldugumuzu dusunen bizler bile burada Arsenal, Barca'ya bakin ne guzel oynuyor - GS'da boyle oynasin diyoruz - kendimize ait yeni bir fikir gelistirmedik... Yenilikci diye ortaya cikan Cesme'ye Belediye baskani olmaya kalkismis herifin dustugu komik durumlar ortada iste... Yeni fikirleri gelistirebilecek insanlarin cogunlugu erken yasta yurt disina gocuyor - kalanlarda taklitlerle gecinip gidiyor - hem kultur yozlasiyor hem de dis borc artiyor...

TR de yaratici dusunceye, arastirmaya onem verilmedigi gibi su gecen politik donemde gerici dusunceye prim veriliyor. Bu gidisati tersine cevirmenin iki yolu var --- ya yukaridan asagiya bir degisim - yada asagidan yukari dogru yayilan bir degisim sureci...

Yukaridan asagiya yayilan bir degisim sureci icin ornek Kolombiya'ya bakin... Yillarca kokain mafyasinin altinda ezik buzuk bir hukumet - harac, rusvet girla gidiyor - dunyanin en tehlikeli birkac ulkesinden biri - hergun sokaklarda insanlar goz gore gore olduruluyor - sonra dis guclerinde yardimi ile once ordu gucleniyor, mafyanin gucu azaltiliyor, secim demokrasisi kontrol altina aliniyor, bezmis halk ilerici ve kulturlu bir universite profesorune hukumeti emanet ediyor. O devlet baskani ulkeye devrimi getiriyor - bugun Kolombiya G.Amerika'da en az suc islenen ulkelerden biri haline geliyor ve turizm patlamasi yasiyor - ekonomisi en hizli gelisen ulkelerden biri. Soru: TR'de boyle bir devrim gerceklestirebilecek bir lider gorebiliyormusun?

Asagidan yukari dogru yayilan degisim sureci cok daha zaman alici ve gelisimi daha zor. TR de kulturel yozlasmanin etkisi burada buyuk bir etken - cunku kolaycilik, kisa yoldan kose donmecilik kulturun bir parcasi haline gelmis durumda. Yani oyle bir durum var ki kendi icinde bir dongu. Devrim yapabilecek bir liderin olmadigi icin asagidan yukari yayilan bir degisim icine girmek durumundasin fakat bu zaman alici ve zor bir olusum ve bu senin degistirmek istedigin kulturun baskaldirdigi bir olusum. Bu durumda degisimi baslatabilmek icin asagidakilere yani halka yapmaya usendikleri ve istemedikleri birsey yaptirmak durumunda kaliyorsun. Halki motive etmek icin atesleyici bir liderinde yok - peki ne olacak o zaman?

Ya halki atesleyen bir "olay" gerceklesecek - ABD'de radikal Hiristiyanligi atesleyen 9/11 olayi gibi - yada beklenmedik bir lider dogacak - Obama gibi...

TR de hergun bir "olay" oluyor - teror desen var, ekonomik kriz desen yillardir var, burnumuzun dibinde 3-4 degisik savas var --- halk "olay" ile yasamaya alismis artik olaylar motive edici olmaktan cikmis ancak cok cok cok buyuk bir olay olmasi lazim halkin ayaklanip degisim sureci icin arti bir yukun altina girmesi icin. Soru: Nasil bir olay olursa halk ilerici politikayi on goren bir degisim surecine girmeye karar alir? Yalniz unutma ki burada halk sen, ben, Kerem degiliz - kunduraci Osman usta, pastirmaci Mahmut abi, ve insaat kalfasi Abuziddin.

Degisimi atesleyecek bir lider ve/veya olay sorularina yanit verebilirmisin?

Posted: Fri Jan 30, 2009 3:14 am
by Mehmet Cirak
Tayyip baba cosmus...

Saglam kabadayi milletiz, moderatorun kolunu asagi indirmesi inanilmaz.

Hadi bakalim, bir tas gitti kuyuya, simdi cikaralim hep beraber.

Posted: Fri Jan 30, 2009 3:58 am
by Ugur Sahin
Kaan Önem wrote:Burada herkes iyi kötü bir şeyler karalıyor kendi minvalince. Hoş, güzel yazılar ortaya çıkıyor. Yazanlar zaten belli bir seviyenin üzerinde. Fakat görünen o ki hepimiz zaten halihazırda var olanı ortaya koyuyor ardından da verip veriştiriyoruz. Ülkenin hali zaten ayan beyan ortada, görünen köy kılavuz istemiyor. İleri gitmesi gerekirken her gün bir öncekini arar hale geliyoruz. Demem o ki, birazda bu durum nasıl değişir, neler yapılabilir biraz da bunu konuşalım. Herkes aklına geleni yazsın, düşüncelerini, projelerini paylaşsın, bir beyin fırtınası yapalım.

Şimdi size bir olay anlatayım ben. Babam'ın görev yaptığı okulda 5.sınıfa giden çok zeki bir çocuk var. Dersleri iyiymiş fakat ailesi kendisini potansiyel iş gücü olarak gördüğü için okuldan alıyor. Bu bahsettiğim okul İstanbul'da bir kırsal kesimde. Yer ve isim vermek istemiyorum, zaten detayların çok önemi yok. Şimdi öte yandan bir de çevremde sıklıkla karşılaştığım bir durum var; bazı ebeveynler okumak istemeyen çocuğunu zorla okutmak için çabalayıp duruyor. Önüne hanlar hamamlar seriliyor tabir-i caizse ama yok, çıkmıyor. Bugün İstanbul'da bir sürü yayınevi var. Cağaloğlu hakeza öyle. Eskiye göre gerileme mi vardır ilerleme mi bilemem ama elimizin altında bugün istediğimiz yayını bulabilme şansımız var. Üstelik yayınevinden temin edildiğinde ucuza geliyor, olmadı temiz 2.el kitap bulmak yine istiklal caddesindeki sahaf ve pasajlarda çok çok kolay. Hal böyleyken kaç kişi kitap talep ediyor bilhassa genç nüfustan ? Oldukça az. Neden etmiyor bence bunun cevabını arayalım. Ben evvelden beri kitap okumayı severim. Bir çeşit tutku. Kimisi görünce bu kadar okuma kafayı sıyırırsın diyor. Kısa film çekiyoruz diyorum, çevremden aldığım ilk tepki : Porno mu ? Avrupalının bokunda boncuk falan aradığım yok ama uçurum kadar bir kültür farkı var. Antalyada otelde plaj voleybolu oynadığım turist oyun bitince yensin yenilmiş olsun gelip tokalaşıyor efendice. Neden hayran olmayayım ki ? Avrupadakiler bence çok şanslı. Şu istanbul'da yaşasalar kafayı yerler. Yemem diyenin ya çok sağlam bir sinir sistemi olması lazım yada ileri seviyede gamsızve tepkisiz. Ben olamıyorum, Türkiye'de kalmayı da düşünmüyorum.
Sonunda verdiğin karar, daha doğrusu "Türkiye'de kalmalı mıyım?" sorusu üniversite çevrelerinde; özellikle de dili olan, Avrupa'da iş bulması o kadar güç olmayan kesimde bayağı yaygın, açıkçası kalmayı düşünen (kalmaya karar veren mi deseydim yoksa) biri olarak ürkütücü derecede yaygın.

Üniversiteye okumaya gidip iyi kötü bir düzen tutturanların hatırı sayılır kısmı dönmeyi düşünmüyor; üniversiteyi burada okuyup dışarıya "kapağı atanlar"ı da katarsan; okumuş nufusunu bu derece kaybeden bir ülkenin geleceğine de insan güvenle bakmıyor.

Burda da birkaç kere yazmıştım; Sami Yen'de çok maça kendim gibi gördüğüm taraftarların sayısı artsın; tribünler silme ıslıkçıya falan kalmasın diye gittiğim oldu. Türkiye'de kalmak istememin nedenlerinden biri de bu; en önde gelenlerden olmasa bile.

Tabii bir de herşeyine rağmen Istanbul'dan başka yaşayabileceğim çok fazla şehir hayal edemiyorum; en önemli nedeni odur herhalde.

Gerçi 3 sene çalışıp askerden de yırtmak var aslında ya :)

Ugur

Posted: Fri Jan 30, 2009 4:15 am
by Ugur Sahin
Mehmet Cirak wrote:Tayyip baba cosmus...

Saglam kabadayi milletiz, moderatorun kolunu asagi indirmesi inanilmaz.

Hadi bakalim, bir tas gitti kuyuya, simdi cikaralim hep beraber.
Tayyip'in hareketinden ziyade İstanbul Belediye'sinin hareketi etkiledi beni açıkçası. Normalde Tayyip'i karşılamaya gidecek insan sayısının 100 katının Taksim'de olduğu haftasonu gece saatlerinde metro 1'de kapanırken; metro bu gece Istanbul'da 3'e kadar açık ve ücretsiz olarak havaalanı seferi yapacak. Bu hareketten kim sorumlusuyla "ben ettim sen etme abi" diyene kadar dövmek lazım ki sinirler yatışsın.

Türkiye'den soğumak için az da neden yok aslında; aslına bakarsanız.

Ugur

Posted: Fri Jan 30, 2009 7:05 am
by Cengiz Akgun
Gecen hafta Amerikadaki CBS'de "60 minutes" diye guzel bir programda Israel'in yaptiklari ve amacinin ne oldugu gozler onune serildi ama bir sonuc cikacagi ve Amerikada bir kamuoyu yaratacagini hic sanmam. Bu programn yapimcilari da Musevilerdir. Liberal olduklari icin boyle bir programi yapma caseretini bulmuslar.

Israel'in bugun Filistinlilere reva gordugu acikca Nazi Almanya'sinin Yahudilere reva gordugunun aynisidir. Semantik seylere takilip cikip tartisacak olan vardir bu sozume belki. Yok canim Filistinli'den sabun yapmadilar diyerek demogaji ile Umit Karan olayindaki suya tekme vurmak siddet olur mu beyni gelismemis filan diyecek kadar taraf olanlar cogunlukta olursa bir kulp bulunur.

Musluman din kardesi gibi seylerden hic anlamadigim icin Araplari genelde bokum kadar sevmem. Elbette Osmanli'nin sonunda collerde din kardeslerine reva gorduklerinden degil. Ne de olsa onlar da bir bagimsizlik savasi veriyorlardi. Bunu anliyorum ama, amasi var. Bugunku karektersiz halleri ve din kisvesi ile bir zaman elleri ile kurduklari medeniyetin icine etmege azmetiklerinden bu duygu pekisti ben de. 1967 savasinda filan Israel'in bunlara attigi patak ile 71'de yedikleri ikinci dayakta da Israel'i destekledi idim. Ilkinde cocuk sayilirdim ikincisin de delikanli zamanima rastladi. Israel'e olan sempatim colu kaldirip vahaya donsturmeleri ilime bilime olan duskunlukleri ve caliskanliklari her zaman ben de hayranlik uyandirmasindir. Hele hele Nazi Avrupasin da cektikleri eziyetin ustune zavaliligi oynamayip aklin ve cesaretin nelere kadar oldugunu gostermeleri idi herhalde. Elbette arkalarinda onlara yardim eden buyuk bir guc vardi ama su Arap dunyasina akan parayi goz onune alirsaniz sefilligi acizligi gericiligi ahlaksizligi gorursunuz.

Yalniz Israel (onlarin deyisi ile) yanlis bir yolda. Iclerinde bu basariyi simarikliga dondurup isi gaddarliga vardirarak atesle oynadiklarinin farkinda olmayanlar cok guclu hale geldiler. Insanlari hele boyle kaybedecek hicbirseyi olmayacak duruma getirip ondan sonra bunlar fanatik filan diye bizi yok etmeye yeminliler demeleri gulunc hale gelmeye basladi. Ortadogu da her an fitili cekip ortaligi ceheneme cevireceklerinin farkinda degillermis gibiler. Elbette o uc milyonun herbiri ayni sekilde dusunmuyor. Ama bu Orta Avrupada Nazilerin gazabindan kurtulanlarin altinda kaldiklari psikolojik "never again" gudusu kendilerini ustun gorup bir Musevi icin bin Filistinli feda olsun politikasi eninde sonunda o korktuklarini tekrar yasatacak onlara. Bu yaptiklarinin koktenci Musluman denilen Hamas bilmem ne gibi soytarilarin ekmegine yag surdugunu onlar da cok biliyorlar. Yaptiklari tam bir kirli oyun. Bu kisir dongunun devami icin bu politakayi yeg gorup guya baris ister ayaginda bulunduklari topraklardan bunlari surup cikarcaklarini sanmaktalar. Eski ABD Cumhurbaskani Carter seneler sonra bunu gordu. Bu oyunun nerelere nasil vardigini da biliyor. Ara sira soylese de bunadi ihtiyar durumunda.

Gelelim 60 Dakika programina. Gazze'de olan vahsetin detaylari asla Amerikan TV'da gosterilmedi. Buradaki musluman dusmanligini gidiklamak icin cakar olmaz roketlerin dususu (hicbir insan kaybina sebeb olmamasi onemli degil bu orkunun verdii traw=vma yeter adi altinda) ve cok az zarara yol acmasi Filistinlilerin atom bombasi attiklari edasi ile verildi. Sinirleri bosanmis bir iki kadin ve cocukla gecistirdiler. Arkalarina aldiklari zaten Dunyadan habersiz Amerikan kitlelerine kendirinin magdur olduklarini inandirmalari zaten cok zor degil boyle yanli basinda olunca ortada. Ama bu tur 60 Dakika gibi programlar hic degilse arada sirada gercekten bir nebze de olsa olayi acikligi ile goz onune seriyor Gazze'de yapilan vahset ve oyunlar akli fikri olanlarin ortada ne dondugunu anlamak isteyeni aydinlatiyor. Ama bunlar cok ama cok azinlikta. Israel verdim ya da verecegim masali ile kandirdigi yerlerde hizla yerlesim bolgeleri kuruyor. Hem de en iyi yerlerinde. Buraya da en azili kendi koktencilarini yerlestiriyor. Bir kadin belediye baskanini gosterdiler bu beldelerin birinde. Buradan oluruz de cikmayiz dediler. Burasi sizin miydi dendiginde "buralar bize Tanri'in verdigi topraklar" diye Tanriyi da boyle ucuzca arsa ve toprak komisyoncusu durumuna dusurmesi hakikaten komik oluyor bu devirde boylelerinin. Onun icin bunlarin icinde Hamas'a tas cikaracak olanlarda az degil. Israel'in yapmak istedigi Filistin devletinin asla kurulmamasi yonunde. Kimseyi kandirmasinlar. Baris filan hikaye. Ne barisi? Baris olursa Amerikan yardimi kesilecek. Yapmaya calistiklari eski Guney Afrikadaki "Aparteid" denilen ayrilikci sefil bir politikayi bu yerlerde hortlatmak. Amac bunlar asla bir arada yasayamaz diyerek azinligin cogunlugu (ikinci sinif olsa iyi) ucuncu sinif olarak gutmesi. Evi temizlyeceklere, yapida calisacak ameleye, tarlada o gunesin altinda calisacak irgata gerek var. Bu programda hayretler icinde gordum. Gazze'de Flistinlilerin kullanamadigi yollar filan var. Amerikalilarin hayatta duymadigi akillarinindan gecirmedigi seyler diyemeyecegim cunku cok degil 50 yil once zencilerin halini bildikleri icin olsa gerek boyle seylerin Amerikalilar tarafindan filan da umursamayacaklarini saniyorlar. Filistinli ciftci tarlasina gitmek icin ne badirelerden kac tane yol kesiminden kotroldan gecmek zorunda. Gazze de yasayan biri senelerdir dogdugum buyudugum Kudus'e gitme izni vermediler gidemiyorum. Orda yasayan kiz kadesimi goremedim diyor. Durum boyle olunca Gazze'de Hamas'in neden kazandigi ortada. Evleri boyle stratejik bir tepe de olan Filistinli ailenin evi ikiye bir Israelli askerler tarafindan basiliyor. Adamlar evi istedikleri gibi kullaniyorlar. Yiyip icip yatip uyuyup cikip gidiyorlarmis. TV kamerasi gelince icerdeki askerler cikmadilar ve CBS oldugunu bildikleri icin de bir bok yiyemediler. Ama eve gelen evin kucuk cocuklari evin kapisi acilmayinca sokakta kaldi. Bunu goren Amerikali elbette ulan bu ne istir diyordur ama su anda kendi evinden bankaya olan borcundan atilacagi icin bunla mesgul olamiyor. Yeni Gazze de evim diyemiyorsun tarlam diyemiyorsun isim gucum diyemiyorsun. Isrel'liler neye izin verilerse ona gore yasamaktasin. Ondan sonra basimiza roket attilar diye yakin. Silah sokuyorlarmis de. Atom bombasi bulsalar atacaklar elbette. Ne onlara ne de bize diye.

Tayyib efendi guzel aciklamais "Acik Hava" hapishanesi diye Gazze'yi. Bugune kadar acaba onumuze bir kemik atarlar da bizde gemdiniriz diyen cok basbakan gordu bu devlet. Gerci Tayyib yol iz bilememesi yuzunden basini gozunu yarmis. Ama birilerinin Mehmet Akif'in dedigi gibi "dursun bu hayasizca akin" demesi gerekiyordu. Bundan ic siyasette parsa cikacagini da biliyor ve eminim vicdani da sizlamistir gorduklerineden. Yalniz ben hala bunlarin kadina filan bakis acisindan ilerici gozu ile bakmasam da (cunku bunlarin din ve dunya gorusleri hala bana gore karanlik) birilerinin o panelde bu sekilde oyun bozanlik yapmasi lazimmis Peres'in dediklerine bakarak. Hamas'in kadinin cocgun etegine saklanarak yaptiklarini da acikca kinasa idi belki bir seye benzerdi.

Israel ne kadar ugrassa ortalama bir Arap ailesi 7-8 cocuk yaparak nufusca bunlari bogmaya calistiklari icin arada bir boyle sebeblerle girip temizlik yapacaklar.

Uzulerek soyluyorum bir gun Israel'in basina bir faleket gelirse bu yapilanlardan gelecek. Artik bu isi oturup cozulmesi icin ellerinden gelen her gayreti gostermeleri lazim. Ama onlar orali degil gibi gozukuyorlar.

Posted: Fri Jan 30, 2009 10:17 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Akillara zarar bir durum, RTE dunya medyasinin en ustune oturmus.
Soyledigi seyler icinde gercek ve dogruluk var ama..

Asagida Ingiliz The Financial Times'da cikan haberi aynen ekliyorum.Bir cok dunya basin kurulusu olayi , esit konusma hakki verilmedi ondan dolayi kizdi felan demisler ve ustun koru gecistirilmis. Bu arada bu olaya konu olan moderator David IGNATIUS , Body of Lies filminin kitabinin yazari.Post'ta yaziyor.

AKP bir sonraki secimi kazandi. Bir sonrakini ise kaybetmesi icin Turkiye'deki Israil-ABD lobisi-medyasi calismaya baslar artik :D
Herif resmen Israililere "siz oldurmeyi iyi bilirsiniz" demis yaa.

Dun CHP Istanbul BB Baskan Adayi KILICDAROGLU aksam TV seyrederken "ananı sk.... tuh be herif kazandi" demistir .Ben olsam derdim.Dun gece bir suru adam ellerini ovusturdu, bir surusu de duvarlari yumrukladi.
===============================================

Erdogan storms out of Davos debate
By Richard Edgar and Andrew Edgecliffe-Johnson in Davos

Published: January 29 2009 20:46 | Last updated: January 29 2009 20:46

The World Economic Forum in Davos was rocked by a diplomatic fracas on Thursday night as Recep Tayyip Erdogan, the Turkish prime minister, stormed off the stage after an emotional debate with Shimon Peres, Israel’s president, in a session about Gaza and the case for Middle East peace.

Klaus Schwab, organiser of the Davos gathering, scrambled to reassert “the Davos spirit” after Mr Erdogan said he would never come back to the Swiss resort. The incident was one of the biggest upsets to an event dedicated to what he called “natural understanding” between nations.

Mr Erdogan, sitting beside Prof Schwab in a press conference, said that he had walked out because David Ignatius, a Washington Post columnist chairing the session, had not allowed him to reply to comments about the conflict in Gaza by Mr Peres.

Mr Peres had spoken for 25 minutes, twice the time Mr Erdogan had spoken and five times the length of time participants had been given for their opening remarks, he said.

Mr Ignatius had reached out to tap Mr Erdogan on the shoulder as his speech overran, prompting the Turkish prime minister to push him away.

Mr Erdogan complained that Mr Peres had raised his voice and addressed him “in a manner not in line with…the spirit of Davos.”

“I have great respect for Peres and for his age,” he said, but what the Israeli leader had said about Gaza was “not true because history refutes it and political science too”. Mr Erdogan said at the press conference he would talk to Mr Schwab about whether to return, but a repeat of the moderation “would cast a shadow over efforts to reach peace.”

“I always yield when it is necessary but that does not mean I will always take the lower hand,” he said. BREH BREH

Amr Moussa, secretary general of the Arab League and another participant in the debate, told the Financial Times the moderation had been “simply unfair”.

Israel has long regarded Turkey as its closest ally among Muslim states, and has traditionally enjoyed diplomatic, commercial and military ties with Ankara. When the current Israeli government started its latest peace initiative with Syria, which has since been frozen, Turkey acted as the principal mediator.

However, relations have taken a turn for the worse since Israel launched its offensive against the Gaza Strip in late December.

Posted: Fri Jan 30, 2009 11:03 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Haberleri okuyup gulmeyi birakinca bir fincan simsiyah filtre kahve esliginde olayin vehametini biraz daha iyi anladim.

Bu olay Turkiye capinda bir yahudi aleyhtarliginin kivilcimini yakabilir.Hani yokmuydu diyeceksiniz elbette vardi ama devletin en ust seviyesinde konunun bu sekilde zikredilmesi varoslarda patlama yaratabilir.

Umarim DISISLERI BAKANLIGI havayi yumusatmayi basarir.
Yoksa gelecek hem ekonomik hemde siyasi olarak kotu gunlere gebe.

Yine nur topu gibi bir krizimiz oldu.
Biz Turkler krizi cok seviyoruz.Yonetmeyi bilmesek te ...

Posted: Fri Jan 30, 2009 11:43 am
by Kenan Atak
Benim mevcut durumdan rahatsiz olup kendi zincirlerini kirip daha guzel bir hayat icin (ekonomik neden degil elbet bizim duzeyde egitimi olanlara) gitmek isteyene hep sempatim olmustur. Ben ulkeyi terkettigim donemde gidisati goruyordum, bizimkilere söyledigimde inanmiyorlardi, simdi ise hakliymissin diyorlar, bugun gelinen resmen RTE menseli cunta döneminde, 'böyle sanatin icine tukureyim' diyenlerin en basta oldugu dönemde ise hic durmayin diyorum. Evlenip cocuk yapip TV önunde osurarak uyuklamak ve yasamina hic anlam aramadan yasamak size keyif veriyorsa kalin elbet. Ait oldugun yer köklerin lafi falan tamamen bos laflar. Ait oldugun yer toprak baska sey degil. Kendini yasadigin topluma yabanci hissettigin an ipleri koparacaksin. Orda mucadeleye falan degmez, yillar gecer bakarsiniz kisacik bir ömur gitmis, kimler heba oldu, surundu o dansöz ruhlu ulkede kimse ilgilenmedi bile. Benim arkadaslarin halini göruyorum simdi adeta ruhen samanlasmislar. Bu ulkenin gittigi surec icinde sanat, doga sevgisinin dolayisi ile insan sevgisinin hic olmadigi kati soven ve dinsel dogmalarin hayatin her kesiminde ic ice girdigi cehalet surecidir. Bu surecle mucadele falan edilmez, edeni de kimse dönup desteklemez, arka cikmaz.

* Cengiz abi RTE samimi/duyarli olsa paralari ic edilen binlerce insanin magdur oldugu deniz feneri olayinin ustunu kapatmak icin ugrasmaz, bunu yazan medyaya da cildirip tehditler savurmazdi. Tamamen secim taktikleri bunlar. Avrupa'nin belki alirlar diye pesinden kosan kendisi neyin onurundan falan bahsediyorsun. Orda binlerce ufak filistinli Hamas'in pisliklerinin bedelini öduyorlar, RTE'nin kime yanastigi ortada. Herif ulkede irkciligi hortlatti hemen her alanda. Biraz da dinsel bagliligin etkisi. Filistinliler hristiyan olsa konusmaz bile bu konuyu. Afrika'da neler oluyor su anda, kendisi ne yapmis!

Posted: Fri Jan 30, 2009 12:03 pm
by Salih Bora
Mehmet Hocam, seçimlere daha iki ay var.
Bak bakalım, 15 gün sonra RTE'nin bu şovunu hatırlayan birisi kalacak mı?
Seçmen çabuk unutur bizde.

Posted: Fri Jan 30, 2009 12:20 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Salih Bora wrote:Mehmet Hocam, seçimlere daha iki ay var.
Bak bakalım, 15 gün sonra RTE'nin bu şovunu hatırlayan birisi kalacak mı?
Seçmen çabuk unutur bizde.
Hatirlatirlar Salihcim :)

Bir de Turkiye meselelerine egilelim

Tarimda cok geriyiz

http://www.komikaze.net/Default.asp?gun=20090112

:lol:

Posted: Fri Jan 30, 2009 12:27 pm
by Alpay Dedeoglu
Dün olanlari canli seyrettim. Kamera sakasi falan var zannettim bir ara.
Louis Bunuelin surrealist filmine dusmus gibi hissettim cunku hersey cok cok gercekustu cereyan etti.
Crosscultural studies'cilere ve siyaset bilimcilere bayagi konu cikti.
Bu arada Davos'ta herseyde guzel guzel gitmiyor. Putin Dell Bilgisiayarin sahibini fircaladi, Amerikayada mali krizdeki beceriksizligi dolayisiyla catti.
Sarkozy siratarak alayci tonda ''Fransada grev var, kimse umursamiyor, keh keh keh'' falan diyerek yuzbinlerce insanin yaptigi grev ile dalga gecti ve Fransizlari bayagi kizdirdi.

Simdi gelelim Erdoganin cikisina:

1-) Erdogan toplantiya sinirli geldi cunku IMFten istedigi yardimi alamadi. Daha dogrusu muhtemelen secim ekonomisini onleyici ve devlet harcamalarini kisitlayici yeni maddeler eklemesine kizdi, anlasmadi. Doviz ziplar, ekonomi kotuye giderse secim oncesi hayirli olmaz.

2-)Baska kizdiran konu, Kemal Kilicdaroglu meselesi cok onemli bir mesele haline geldi. AKPnin amiral gemisi ve cikis noktasi olan Istanbul Belediyesinin ilk defa kaybedilme tehlikesi dogdu. AKP beklenildigi gibi gene kazansada , Istanbulda kaybedilen oylarin ulke genelinde yuzdelere buyuk etkisi var.

3-) Ilk once ne Simon Peres'in uslubunun ne de Erdoganin uslubunun yadirganmamasi gerekir. Israillilerle is yapanlar bilir. Kabadirlar, dan diye konuya girerler, seslerini yukseltirler, ama isi sonuca ulastirirlar ve is yapma rasyonaliteleri vardir. Isin girgiri , sizde ayni tonda cevap verirseniz vede tabiiki isinize hakimseniz acayip saygi duyarlar ve severler. Sonra gene bir sonraki sipariste bagiris cagiris, gene anlasma.
Boyle sacma bir donguye sahiptir ve birazda yorucudur Israilli ile is yapmak.
Bu tarz kaba, yuksek sesle ve direk konusma tarzinin anayurtlu col Hebrewu anlaminda bir adi da var. Simdi unuttum , S ile baslayan birsey diyorlar ''Harbi İsrailli konusmasi'' anlaminda. Tan tersi kibar, medeni ve diplomatik olursaniz ikiyuzlu, guvenilmez, samimiyetsiz , züppe addediliyorsunuz ve saygi gormuyorsunuz. Zatn bizim Basbakanin Kasimpasa tarzi biliniyor. Gayet guzel iki Ortadogulu kendi tarzlarinda gayet guzel anlasti ve gerilim disari atildi. Ama yer yanlisti, Isvicrede uluslararasi bir forumda olmaz o is. Oraya gelince oranin kurallarinida kabul etmis olursun. Analoji yapacak olursak,bu 2 col kabilesi liderinin karsilikli elle yemek yemesine benzer ve dogaldir fakat bunu klas bir Fransiz restoraninda yaparsiniz , bu acayip kacar.

4-) Moderator seciminde buyuk bir yanlislik yapilmis. Hem tarafli, hem moderatorluk kulturu olmayan, hemde bazi hassasiyetlerden anlamayan adam oraya moderator olmaz. Bir Amerikalinin kendi asan bir konuda yuzune gozune bulastirmasini izledik.


5-) Erdoganin yanlisi ofke kontrolunde basarisiz olmasi ve cikip gidip ben birdaha Davosa gelemeyecegim demesidir. Son finali yapmali, ofkesini ve kirmiziya donen suratini kontrol etmeli, siz boyle davranmaya devam ederseniz ben her Davosa geliste bunu yuzunuze vururum demeliydi. Kusup misketlerini toplayip giden cocuga benzediki cok kotu bir bitiristi.
Birde tabii İngilizce bilmemesi cok buyuk bir eksi. Dun yaptiklarini mesela akici bir Ecevit Ingilizcesi ile yapabilmis olsa daha iyi anlasilabilirdi.

6-) Israilede kontrolsuzlugu konusunda iyi bir uyari yapilmistir cunku ulkelerinin artik normale donup baris icinde yasamalari icin boyle bir sert uyari gerekiyor. Toplu akil tutulmasina kapilmis gibiler ve bu onlarin butun enerjisini vede potansiyelini bitiriyor. Kendileri icin yazik, bolge icin
yazik.

7-) Tahmin ediyorum Peresi artik yas haddinden geriye cekmeleri lazim.
Cok buyuk yanlislik yapti ve bir kismida fiziki bir yetersizlikten oturu (kulaklari duymuyor) sesini yukseltti. Ben Erdoganin karsisinda hem mevki hemde yas olarak dengi Netanyahu veya Livnyi gormek isterdim.

Posted: Fri Jan 30, 2009 2:16 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
AKP'nin secim kaygisini anlayabiliyorum.Bir cikis gerekiyordu.Bu Bursa'da cok derinden hissedilebiliyor.

Su anki BB Baskani Hikmet SAHIN (Eski Inegol Belediye Baskani, 3 esli oldugu soyleniyor) aday gosterilmedi.Su an ki Merkezdeki ilcelerden OSMANGAZI Belediye Baskani Recep ALTEPE BB ye aday gosterildi.Bu da buyuk bir ince ayar gerektirdi. Sonrasinda Hikmet SAHIN DP (Demokrat Parti)'den adayligini koydu.Su an belediyenin tum imkanlarini kullanip bu secime diger partiden girecek.Bursa'nin heryerinde bilboardlarda son 2 donemde yaptigi icraaatlari anlatiyor, parti amblemsiz reklamlar ,sadece kendi resmi. :D

CHP ise BB icin karsilarina cok guclu bir aday cikardi. KAMIL KOC otobuslerinin sahibi CEO su Sena KALELI. Sena KALELI cevresinde sevilen basarili bir is kadini.Zengin.Ailesi iyi bir aile.

MHP'nin adayi ise eski ic isleri bakani Mehmet GAZIOGLU Tansu CILLER tarafindan kurulan 50.hukumette onemli bir pozisyon olan Ic Isleri Bakanligi gorevi yapti.O donemin basbakan yardimcilari Erdal INONU, Murat KARAYALCIN ve Hikmet CETIN.

Bursa'nin sadece bir buyuk ilcesi CHP'de oda benim oturdugum Nilufer ilcesi.Gelir ve egitim duzeyi yuksek varosu az.Merkez ilce Osmangazi ve varosu fazla Yildirim da ise gecmis yillarda mutlak bir AKP ustunlugu vardi.Bu sene Nilufer'de AKP yüksek Mimar Işıl Zeliha Gençoğlu Maydaer adinda bir kadin'i cikardi ancak Niluferi su anki baskan CHP'li Mustafa BOZBEYden almasi zor.

AKP Yildirim'da yine kazanir adaylari simdiki baskan Ozgen KESKIN.Ama son zamanlara kadar Bursa il Genel Meclis Baskani Nurettin AVCI Ozgen KESKIN'in karsisina aday olarak dikilmisti.Yani bir bolunmusluk var.

Kisacasi AKP kalelerinden biri olarak gordugu Bursa'yi kaybedebilir.Merkez'deki uc ilcenin ikisini kazanmasi buyuk bir basaridir.

RTE bu cikisi ile dengeleri degistirebilir ama Salih'in dedigi gibi secime daha zaman var. Bu cikisi sicak tutup aktif politika yapmak zorundalar.

Ronald REEGAN 'a ithaf edilen bir soz buldum.Cok hosuma gitti.

Politics is supposed to be the second-oldest profession. I have come to realize that it bears a very close resemblance to the first.

Posted: Fri Jan 30, 2009 3:02 pm
by Kenan Atak
Kendinizi cok ama cok ciddi bir ekonomik krize, sosyal sorunlara ve hatta bolgesel sorunlara hazirlayin derim ama cok ciddi sekilde. Nedeni alttaki resimde gizli. Ne yazik ki su RTE ve AKP'e muhalefet F. Altayli, Colasan, DMG anlayisindaki basin ve mecliste CHP'nin tekelinde, ve bu aptallik bizi bu noktaya getirdi. Asil soylenecek seyleri soylemeyn muhalefet ve Turkiye'de hicbir zaman olmayan aydin sinifi, bu RTE'e destek veren kendine aydin sifati takan kör embesillerin de destegi ile iki kutuptan olusan ama özu gerzeklik olunca tek kutuba inen inanilmaz bir acmaza surukleniyor ulke. Haydi bakalim Hamas'la ve Iran'la el ele Turkiye, simdi izleyelim sonucu
http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galer ... &p=8&rid=2

Posted: Fri Jan 30, 2009 4:19 pm
by Ugur Sahin
DİPLOMATİK NEZAKET

- Yaz bakalım Kayhan... Ona öyle demezler, peynir ekmek yemezler...
- Daha diplomatik bi dilde şeetsek diyorum beyefendiciim. Mesela; “Beyefendi olaydan duyduğu rahatsızlığı dile getirerek; Ona öyle denmesinin fevkalade yanlış olduğunu, peynir ekmek yenmesini ise doğru bulmadığını belirtirken...”
- Geçme Namık Kemal Köprüsü’nden ürkütürsün vakvakları, bi yere çam diktim, eben orayı biliyo, git topla kozalakları...
- Kendileri devamla; “Memleketin yüce menfaatleri bakımından üçüncü köprünün bir an evvel Namık Kemal adıyla hizmete açılarak, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmesini, bu meyanda vakvakların, parantez içinde pekin ördeği, ürkütülmeden kozalakların toplanıp ihraç edilerek hazineye yeni girdiler sağlanmasını tavsiye etti”.
- Dağdan kestim kereste, kuş besledim kafeste... Bir keltoş çıktı karşıma, öpüverdim son nefeste...
- Beyefendi, konuyla ilgili görüşlerinin bilhassa bugünlerde maksatlı olarak kamuoyuna yanlış aksettirildiğinden bahisle; “Memleketimizin ormanları kereste uğruna heba edilmekte, kuş cenneti yanlış politikalarla kuş cehennemine çevrilmektedir... Hal böyleyken günün birinde insanın karşısına birisi çıkarsa öpülüvermesi kaçınılmazdır.”
- Çok konuştun ettin başıma telaş, bir takarsam, az gelir Çemberlitaş...
- Öhö... Bu kadarı da fazla olmuyo mu Yakut Bey... Çemberlitaş filan...
- O da olmazsa keman yayı, tren rayı, hatta Almanya’yı...
- Sayın Beyefendi, kendi müdürlükleri döneminde yüzlerce kilometrelik tren rayı ve otoyol yapıldığına dikkat çekerek; “Neticede bu hızla yapılanan genç bir ülkenin Almanya’yı rahatsız etmesi tabiidir... Bu nevi hasetliklere pabuç bırakmak son derece yanlış olur, onu da ifade edeyim” dedi.
- Olmadı ki... Açıklamamı yanlış ifade ediyosun Kayhan... Hani, nerde keman yayı... Ondan hiç söz etmedin...
- Beyefendiciim, hır çıkmasın diye birazcık mevzuyu yumuşatıyoruz... Keman yayı da olmayıversin, anlayan anlar... Çok istiyosanız “Keman yayı girişinin önlenmesi için gümrük duvarlarının yükseltilmesini” önerebiliriz... Gayet güzel anlaşılır derdimiz. Hem bana kalırsa bu denli düzeysizlik iyi diil... Kamuoyu önünde yıpranıyoruz... Bu işi daha kurnazca yapmamız gerekmez mi?
- Çok doğru söyledin Kayhan... Kayhan... Kay...
- Hayrola beyefendiciim, niye ismimi tekrar ediyorsunuz?..
- Ne kadar hoş bi ismin varmış senin ööle, daha önce hiç dikkat etmemiştim Kayhan.
- Çok âlicenapsınız Beyefendi... İltifat buyuruyorsunuz...
- Seni görevinden alıyorum Kayhan... Artık muavinim diilsin...
- Ama niye Beyefendiciim ben naaptım şimdi... Bir hatam olduysa affediniz, neden beni işimden ekmeğimden ediyorsunuz...
- Merak etme Kaya, sana hemen bir iş bulucaz... Borusan’da göreve başlıycaksın...
- İnanınız anlayabilmiş değilim... Neden, Beyefendi? Niçin ben Borusan’da işe başlıycam?
- İşe başlıycaksın, sonra sırayla benim verdiğim listede adı bulunan şahıslara selam söyliyceksin... Sonra; “Sana Kaya’nın selamı var Borusan’a girmiş” olucak... Gerekli selamlar yerlerine ulaşsın, bir süre sonra seni tekrar yanıma aldırıciim Kayhan... Hadi şimdi git çekmecelerini topla...
Atilla Atalay, 2007 yılında Leman'da yazmış.

Ugur