Page 35 of 40

Posted: Tue May 09, 2006 2:12 am
by Ozgur Huseyinoglu
Tolga Girici wrote:...
Alaattin Metin: Ben haric.

Besiktasli: (Gulerek) Sizi kastetmiyorum. Zaten siz genelde Aziz Yildirim'la ayni fikirdesiniz.
...
Epey guldum bu diyaloga.
Orasi beni de cok guldurdu canim! :D BJK'li Eleman (Atıf Keçeci imis sanirim adi) "sahibinin sesi" fikrini daha bariz vurgulayamazdi. AMetin alinmak filan bir yana, "yarabbi sukur, herkese boyle baskan" moduna girdi... :)

Posted: Tue May 09, 2006 8:07 pm
by Ismail Gezer
Deniz Baykal: "Hiç kimse ’kuraldı, ilkeydi, federasyondu’ demesin. Önemli olan Türkiye’nin barışı ve kardeşliğidir. O barış ve kardeşliğin gerektirdiği düzenleme yapılmalıdır. Spor bir araçtır, amaç değildir.
Milliyet


AKP milletvekilleri Ahmet Yeni ve İrfan Rıza Yazıcıoğlu, bu yıl Türkiye futbol liglerinde küme düşmenin kaldırılması için kanun teklifi verdi. CHP de benzer bir teklif için hazırlanıyor.
Hürriyet


Diyarbakır ve Samsunsporun ligde tutulması gerekiyormuş.. Ağalar kendi işlerini pek güzel becerdiler sıra futbola geldi!

Posted: Tue May 09, 2006 8:25 pm
by Ozgur Huseyinoglu
Ismail Gezer wrote:Diyarbakır ve Samsunsporun ligde tutulması gerekiyormuş.. Ağalar kendi işlerini pek güzel becerdiler sıra futbola geldi!
Tutup da 18. ve 19. ligde birakilirken, 17. dusurulmeyecegine gore, boyle bir duzenleme getirmeleri, bu olumcul hafta oncesinde, Denizli'nin butun motivasyonunu alir da goturur yahu... :evil:

Tamam, zaten bazilarimiz o isin olabilirligine hic olasilik vermiyordu ama, biz umudun yagini cikarma modunda olanlarin daglarina boyle kar yagdirmasalar olurdu yani... Ya da bir hafta daha bekleyin de oyle yapin yapacaginizi be adamlar....

Dunya kupasi nedeniyle daha da gec baslayacak ligde, nur topu gibi 21 takim mi olacakmis peki gelecek sene ligde, bu kanun teklifine gore... Hey allahim yahu...

Posted: Wed May 10, 2006 12:37 am
by Ismail Gezer
Denizli maçıyla ilgili olarak en ciddi handikapımız Denizlisporun hocası Nurullah Sağlam! Fener maçlarından çok salak taktiklerle oynatıp paso fark yiyor! Şimdi herkesi adam markajıyla durdurmaya kalkar!

Posted: Wed May 10, 2006 10:35 am
by Hasan Tezcan
Kume dusmeme teklifi, bana FB komplosu gibi me geldi. Denizlispor'un FB
macina daha isteksiz cikmasini saglayacak bir karar olacak...Durum böyle
iste...gazeteleri göreve cagiriyorum, cok guzel bir mevzu.

Posted: Wed May 10, 2006 12:18 pm
by Ismail Gezer
Deniz Baykal Galatasaraylı :)
Gerçi millet sadece Diyarbakır ve Samsundan bahsediyor, buda ayrı bir garabet! Vekillerimiz 3 takımın düşeceğinden habersiz galiba.
Hasan Tezcan wrote:Kume dusmeme teklifi, bana FB komplosu gibi me geldi. Denizlispor'un FB
macina daha isteksiz cikmasini saglayacak bir karar olacak...Durum böyle
iste...gazeteleri göreve cagiriyorum, cok guzel bir mevzu.

Posted: Wed May 10, 2006 12:52 pm
by Ismail Gezer
Motivasyonu Cimbom'dan

G.Saray yöneticilerinin Beşiktaş maçı sonrası yaptıkları "Artık % 90 şampiyonuz" açıklamaları Samandıra'da Fenerbahçeli futbolcuları motive etmek için kullanılıyor.

Fenerbahçe'nin Denizlispor maçı öncesi Samandıra Tesisleri'nde olağanüstü hal ilan edildi. Bu hafta tüm izinleri kaldıran Daum herkesten özveri istedi. Alman teknik adam, futbolcularından vakitlerinin çoğunu tesislerde geçirerek maça öncelikle zihinsel olarak hazırlanmalarını istedi. Ağır idman yaptırmayacak olan Daum, "Eğer her şeyinizle maça motive olursanız başarılı olursunuz. Bu tür maçlara futbolcular zihinsel olarak hazırlanır. Ben de sizden bunu bekliyorum" uyarısında bulundu. Beşiktaş maçı sonrası Galatasaray Sportif Direktörü
Bülent Tulun'un "Artık % 90 şampiyonuz" şeklindeki açıklaması ile Adnan Polat'ın "Şampiyonluğa inancımız daha da arttı" sözleri Samandıra Tesisleri'nde duvarlara asılarak Fenerbahçeli futbolcuların Denizli maçına daha iyi motive olmaları hedefleniyor.
SABAH


Yahu bu Adnan Polat ne kötü bir yöneticidir! Geldiğinden beri aleyhimize çalışıyor! Oooof of :)

Posted: Wed May 10, 2006 6:41 pm
by Ismail Gezer
Fenerbahçeyle oynayacakları kupa maçları öncesi,"Fener bizim rakibimiz değil" diyerek kupa maçlarını angarya görüp yedeklerle sahaya çıkan, çuvalla gol yiyen, buna mazeret olarakta lige daha fazla önem vermelerini gösteren, birinci ligimizin değişmez hocalarından Nurullah Sağlamın bu hafta sonu oynanacak maçta lige verdikleri önemi göstermelerini bekliyorum.. Bu sefer fener onların rakibi, aksini iddia edemez :)

Posted: Wed May 10, 2006 8:42 pm
by Can Baysan
"Denizlispor, 19 yıl önce Beşiktaş'a yaptığını şimdi Fenerbahçe'ye yapacak"

Bundan 19 yıl önce Türkiye 1. Ligi’nde tıpkı şimdi olduğu gibi büyük bir zirve yarışı yaşanıyordu.

Ligin son iki haftasına girildiğinde şampiyonluk potasında yer alan Beşiktaş ve Galatasaray arasındaki çekişme iyice kızışmıştı. Galatasaray önünde 33. haftaya kadar üstün giden Beşiktaş, deplasmanda Malatyaspor’a 1-0 yenilince paniklemeye başladı. 34. haftaya iki takım da 50’şer puanla kafa kafaya girerken Beşiktaş, gol averajıyla lider durumdaydı. Siyah Beyazlıların 34. haftada rakibi ise ligde 8. sırada yer alan ve hiçbir iddiası bulunmayan Denizlispor’du. Ramazan Bayramı’nın ilk günü 31 Mayıs 1987’de İnönü Stadı’nda Denizlispor’u ağırlayan Beşiktaş’ın hesabında çifte bayram yapmak vardı. Karşılaşmanın oynanacağı İnönü Stadı, Siyah-Beyazlı taraftarlarca gelin gibi süslenmişti. Nitekim maçın 86. dakikasına kadar her şey yolunda gidiyordu. Beşiktaş 1-0 öndeydi. Denizlispor, frikik kazanmıştı. Frikiği kullanan Denizlisporlu Erol topu ağlara gönderince, o yılın şampiyonu da değişmişti.

Beşiktaş’ın şampiyonluğunu elinden alan Erol Tolga, yıllar sonra ilk defa konuştu. Düzce’de mütevazı bir hayat süren Erol, özel bir şirkette müdürlük yapıyor. Emektar futbolcu, mahallede kahveye gittiğinde hâlâ Beşiktaşlıların kendisine laf attığını söylüyor. Erol Tolga, attığı golü hiç unutmadığını belirtiyor. Şampiyonu değiştiren adam olarak ünlenen Tolga, golü ise şöyle anlatıyor: “Orta sahanın solunda oynuyordum. O maçta frikik olmuştu, sol ayakta ben çok iyiydim. Beşiktaş’ın kalesinde Jurkoviç vardı. Bir vurdum Jurkoviç sadece fileleri seyretti. Golden sonra tribünlerde çıt çıkmıyordu. O golüm tesadüf değildi. Maçtan önce kamp yaptığımız otele TRT’den muhabirler gelip bizimle röportaj yapmışlardı. Beni de sol ayağı çok güçlü olarak tanıtmışlardı. Ondan sonraki hafta da Altay’a aynı golü attım.”

Karşılaşmadan sonra soyunma odalarına giderken Beşiktaşlı futbolculardan en ufak bir söz işitmediğini söyleyen Denizlisporlu eski futbolcu, “Beşiktaşlı futbolcuların kızgınlığı belli oluyordu. Ufak bir kargaşanın dışında bir şey olmadı. Yine de efendi insanlardı. Kaptan Samet hepsini yatıştırdı. Onlar için kötü bir gündü tabii. O golden sonra bana birçok kulüp talip oldu. Ben Malatyaspor’a gittim, üç yıl da orada forma giydim.” diyor. Maçtan sonra soyunma odasında yöneticiler tarafından para dağıtıldığını belirten eski futbolcu, “Bir yerlerden para geldi. Yöneticiler de bize dağıttı. O yıllarda çok yapılan bir şeydi. Kaynağı açıklanmamıştı.” diye konuşuyor.

Beşiktaş’a attığı o golle hatırlanmasının kendisini mutlu ettiğini ifade eden Erol, “Çocuklarıma anlatacağım güzel bir anım var. Şampiyonu tayin eden bir goldü.” diyor. Denizlispor’la gönül bağının hiçbir zaman kopmadığını ifade eden Erol Tolga, eski kulübünün Süper Lig’de kalacağını söylüyor. Denizlispor’un Fenerbahçe’ye teslim olmayacağının da altını çizen Tolga, “Denizli, Fenerbahçe’ye de çelmesini takar.” ifadesini kullanıyor.

Kaynak: Zaman
Haber: Yasin Tuncer

Posted: Wed May 10, 2006 8:54 pm
by Ozgur Huseyinoglu
Can Baysan wrote:... Maçtan sonra soyunma odasında yöneticiler tarafından para dağıtıldığını belirten eski futbolcu, “Bir yerlerden para geldi. Yöneticiler de bize dağıttı. O yıllarda çok yapılan bir şeydi. Kaynağı açıklanmamıştı.” diye konuşuyor.
Bu sefer de mactan once odeme yapildi mi demis sanirim Denizlili yoneticinin teki?? Bizimkiler te$vik gonderdi diyecegim ama, verecek parayi nerden bulmuslar ki?? Bilen var mi bu iddianin(?) arkasini/detayini? Direk yonetici agzindan cikmis bir laf mi bu?

Posted: Wed May 10, 2006 10:37 pm
by Ismail Gezer
Okunmaya değer bir yazı bence.. Koca koca yazıları buraya asmak hoşuma gitmesede, bazı yazıların okunması lazım :)


Zizou bizi bırakma

İbrahim Altınsay


Beşiktaş-Galatasaray maçı biter bitmez akbabalar üşüştüler futbolcuların üzerine TV'de... Hedefleri, Güney Amerika'nın Şampiyonlar Ligi Libertadores Kupası'nı, ardından Kıtalararası Kupa'yı kaldırmış biriydi. Güney Amerika futbolunun efsane olmuş oyuncularından Oscar Cordoba'ydı... Orta alana yapılmış bir degajda, maç bitimine saniyeler kala doksana vurulmuş bir şutta 'şike' arayanlar zavallılığını ortaya vurdu sadece.
Ancak güvercin görünümlü akbabalar da varmış meğer. Neymiş? Cordoba'nın hareketleri tereddüt yaratmış, devre arasında çıkarılmalıymış. Ekranda böyle ahkâm kesenlerden biri, Beşiktaş'ta profesyonel olarak çalışmış bir yorumcuydu üstelik. Üç sezon önce yetkili olduğu dönemdeki kuşkulu sonuçların hesabını vermeliydi önce... Cordoba'nın kaleciliğini tartışanlara ise bir dünya kulübü olan Boca Juniors'un, kaleci antrenörlüğüne getirmek için onun futbolu bırakmasını beklediğini hatırlatayım. Bir de, iki yıl önce Arsenal'e transferi engelenmeseydi, şu sıralar büyük olasılıkla Şampiyonlar Ligi finaline hazılanıyor olacağını... Maç kazandırmadı diyenlere ise sakat sakat bitirdiği Londra'daki 2-0'lık Chelsea maçını izlemelerini öneririm... Cordoba'nın eldiven izleri, 100. Yıl Şampiyonluk Kupası'nın ve yöneticilerin görgüsüzlüğüne bulanmış olsa da yeni kazanılmış Türkiye Kupası'nın üzerinde hâlâ duruyor. Ama o kutlama resimlerinin en kıyısında. Ya da hiç yok.
Beni en çok yaralayan Tümer'in ve Sergen'in golden sonra Cordoba'dan hesap sorma şovu oldu. Takım olarak maç kazanıldığını, takım olarak maç kaybedildiğini, kaptanlık bandı takmış bu futbolcular demek ki bilmiyor. Ama Cordoba'nın olgun ve özgüvenli tavrıyla Ümraniye'de takımı bir arada tuttuğunu, gençleri yüreklendirdiğini, zor zamanlarda öne çıkıp herkesi toparladığını bilmemezlik edemezler. Cordoba da Tümer'in auta giden şutlarının, Sergen'in top çevirmesinin hesabını mı sorsaydı yani. Hani Tümer'in dövmesinde "Tanrı'dan başka kimse benden hesap soramaz" yazıyordu. Tümer tanrı mı olmuştu ki, kader birliği yaptığı arkadaşından hesap soruyordu... Sergen de Oscar'ın paslarıyla 100. yılda Fenerbahçe'ye, Londra'da Chelsea'ye attığı golleri unutmuş olamazdı... Özü sözü bir Sergen'e son kez Beşiktaş formasını giyeceği Trabzon maçında bir görev düşüyor: Takımının onurlu mücadele vermesine öncülük etmek... Onu PAF takımından beri zevkle ve heyecanla izlemiş ama varolanla yetinme tavrına hayıflanmış bir futbolsever olarak istiyorum bunu.

Büyük futbolcu-büyük sporcu
Pazar gecesi ekranlardaki 'akbabalar parti'sini bırakıp NTV'deki Real Madrid-Villarreal maçına geçtim... 'Büyük futbolcu' olmak başkaydı, 'büyük sporcu' olmak başka... O gece bir büyük sporcu, Real Madrid formasıyla son lig maçına çıkıyordu. Dünya Kupası'nın ardından da futbolculuğa veda edecekti. Real taraftarları evlerinde yazıp getirdiği pankartlarla gözleri yaşlı uğurladı onu. Son dakikalarda kulübeye giderken küçücük bir selam verdi tribünlere. Çünkü takım sahada oynuyordu hâlâ. Bitiş düdüğüyle birlikte, büyük olasılıkla Real'de yerini alacak olan Riquelme'nin yanına gitti, 5 numaralı formasını ona verdi ve sahayı kolunda rakibinin formasıyla terk etti. Zinedine Zidane'dı bu sporcu... Bana hep Luis Malle'in sevimli kahramanı 'Zazie'yi hatırlatan ve söylerken bile saygı duyduğumuz lakabıyla, Zizou... Soyadı alfabetik sıralamalarda hep en sona ama sporculuğu, adamlığı hep en başlara yazılacak biri. Oysa 34 yıl önce bir haziran günü, Marsilya'nın göçmen semti Castallane'de hep en aşağıda kalmaya mahkûm bir Cezayirli olarak dünyaya gelmişti. Futbolcu yetiştirmesiyle ünlü Cannes kulübünün 'izci'sinin dikkatini çekmesi şansı oldu. O andan sonra kazanmadığı kupa kalmayacaktı. Ben onu esas, takım
ruhu üzerine yapılmış en görkemli belgesellerden biri olan "Les yeux dans les Bleus"de (Mavililerin Gözlerinden) tanıdım. Kamplardaki aksi, durgun halini... Suudi Arabistan maçında atıldıktan sonra soyunma odasındaki yalnızlığını... Stattaki sesleri dinlerken omuzlarına çöken sorumluluğu...
Defalarca dünyanın en iyi futbolcusu seçilmesine karşın, "Dünyanın en iyi futbolcusu değilim ama oraya gelmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım" diyen de oydu. Göçmen çocuğu olarak iki kat çalışması gerektiğini biliyordu. Hedeften çok oraya ulaşmak için verilen emeğin, kavganın önemli olduğunu da!
O şimdi doğduğu Castellane'nin onursal başkanı olduğu futbol takımında göçmen çocuklarıyla daha fazla ilgilenecek. Ve dünyanın en iyi futbolcusu seçildiği zamanlarda bile aksatmadığı gibi çocuklarını okuldan kendisi alacak. O çocukların en büyüğü Zidane'ın küçükken hayran olduğu Marsilya'nın Uruguaylı futbolcusu Enzo Francescoli'nin önadını taşıyor.

Kim biliyor?
Zidane'ın biyografisini, bizim Radikal Spor dizi halinde yayımlamalı. Sadece futbola heveslenen çocuklar değil, bütün futbolseverler, bütün büyük futbolcular okumalı... Zidane, yoksulluk, ırkçılık gibi toplumsal sorunları kişisel sorunu yaparken, askerlik gibi bir sorununu kulüp sorunu, ülke sorunu yapan Tümer Metin okumalı. Milli takımdan ayrılmayı, oyundan alınmayı sindiremeyen Hakan Şükür okumalı... Yöneticilerin okumasının bir faydası olacağını sanmıyorum. Özellikle "Sıkılmasalar bunu da yapacaklar" denen her şeyi yapan Beşiktaşlı yöneticilerin... Doyumsuzluklarından kupayı da, kulübün değerlerini de kirlettiler. Şimdi de çıkmış "Devre arasında Tigana'dan Cordoba'yı değiştirmesini istedik" diye günah keçisi arıyorlar... Böylece kulübün simgesi olacak Cordoba'yı arkadan vuruyorlar.
Cordoba'yı da Zidane'ı da futbolda bu yerlere getirenler aslında adlarını hiçbirimizin bilmediği, tanımadığı yöneticiler, futbol adamları... Biz onları bilmiyoruz ama dünyanın en iyi futbolcusu Zidane çok iyi biliyor. Önemli olan da bu.


Posted: Thu May 11, 2006 3:44 am
by Ismail Gezer
Çekin siyasetinizi spordan..

Dini siyasete alet ettiler, siyasetin ta göbeğine soktular, yetmedi.. Şimdi de sporu siyasete gömmeğe kalkışıyorlar..
Hem de bu defa bayrağı, Ana Muhalefetin ismi var, cismi ve umudu yok lideri Deniz Baykal taşıyor..
Diyarbakır'ın ligde kalması gerekiyormuş. Bu yüzden bu sene küme düşme kaldırılmalıymış.. Bunun için Meclis'ten yasa çıkarmaya teşebbüs ediyorlar..
Neresinden baksan yanlış, neresinden tutsan pislik.. Ama bunların oy uğruna kapanan gözleri görmüyor. Ya da bal gibi görüyorlar da,
umurlarında değil..
Şimdi, bu düşüncesiz davranışın arkasındaki anlamları, aklıma geldiği sıra ile yazıyorum..

1. Bu PKK'ya ödündür.. "Biz, devlet ve millet olarak PKK ile başa çıkamadık. Şimdi spora, futbola ihtiyacımız var. Franko'nun, Salazar'ın yaptığını yapacak, Diyarbakır'daki isyancı güçleri 'Futbol' ile oyalayacağız. Yoksa bura halkını tutamayız" demektir.

2. Bu Diyarbakır sporu aşağılamadır. "Siz futbol oynamayı beceremiyorsunuz. Sonuncu olup küme düşüyorsunuz ama, biz sizi düşürmeyiz. Bundan böyle ligde mahalle takımlarına hatır için alınan yeteneksiz çocuklar gibi 'Fasulye'den oynayacaksınız. Size düşme yok. Siz sonuncu olun biz yasa çıkarır kurtarırız" demektir.

3. Bu Türkiye Futbol Ligini öldürmedir. Diyarbakır düştü.. Düşmez.. Lig 21 takım.. Seneye gene düştü.. Düşmez.. Lig 24 takım.. Gene düştü.. Düşmez.. Daha seneye 27 takım.. Sonu var mı?.

4. Şikeyi teşvik eder. Diyarbakır düşmez. O zaman ötekiler de düşmez. Düşme olmayınca, gelsin üsttekilere satılan maçlar..

5. Türkiye'nin FIFA ile ilişkileri askıya alınır. Hatta Türkiye ihraç edilir. FIFA kurallarına göre futbol kararlarını Federasyon verir. Siyasetçiler değil. Meclis yasa ile futbola karışırsa, FIFA da işe karışır ve Türkiye futbol dünyasında Kuzey Kıbrıs durumuna düşer. Milli maç oynayamaz. Kulüpleri Avrupa Kupalarına alınmazlar.

6. Bu Türkiye'nin Süper Lig dışındaki liglerini aşağılamadır. "Bu liglerde oynamak ayıptır, rezildir. Süper Ligde oynamazsanız yoksunuz" demektir. Bu görüş Süper Lig'de kalma uğruna her şeyi yapmayı mubah kılar.. Şike, tehdit, hakem satın alma, şiddet, olay çıkarma..

7. Diyarbakır, senelerden beri kümede kalmak için oynuyor. Hatta kümede kalsınlar diye "Derin Devlet"in müdahale ettiği iddiaları da yaygın. Şimdi Diyarbakır genci olarak, sizi böyle bir takım mı çeker, yoksa İkinci Lig'de başa oynayarak, birinci lige çıkma amacının peşinde takır takır mücadele eden bir onurlu Kulüp mü?. Genç adam hangisi için stadları doldurur, hangisinde futbola küser "Lanet olsun" der?.

8. 34 hafta sonunda futbolcuların halini görüyorsunuz. Bunu 42 haftaya çıkardınız mı, bizim futbolcunun pestili çıkar. Tatile vakit kalmaz. Milli takıma zaman kalmaz. Avrupa Kupalarında iyice dökülmeye başlarız. Kulüpler Birliği ve Faal Futbolcular Derneği bu ülkede gerçek güç olsalar, böylesi bir teklif akıllara bile gelmezdi.

9. 21 takımlı lig topaldır. Her hafta bir takımın maçı eksik kalır, puan cetvelleri sanallaşır ve heyecanın tadı kalmaz. Düşünün bu yıl, Fener maçlarını bitirmiş ve son hafta Galatasaray'ı bekler olsaydı, neler olurdu?.. Bunu küme düşmeye ve Avrupa Kupalarında oynama hakkına yayın, çıkan tabloya bakın.

10- Futbol sonuçları Meclis'te alınmaya başlarsa, bu yıl küme düşmeyi önleyen Saylavlar, yarın Şampiyonu ilan etmeye de kalkışmazlar mı?. Gülmeyin. Neden olmasın?. Kim tutar onları?.. Futbol sahalar yerine Meclis'te oynanırsa, bu ülkeye sanıldığı gibi dirlik ve düzenlik mi, yoksa tam bir bölünmüşlük mü gelir?.
Hıncal Uluç


Hıncal haklı...

Ercan Güven'de haklı....

Posted: Thu May 11, 2006 2:33 pm
by Ismail Gezer

Haftanın hakemleri
Turkcell Süper Ligi´nde 34. ve son hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu´ndan yapılan açıklamaya göre ligde 34. hafta maçlarında görev yapacak hakemler şunlar:

13 Mayıs Cumartesi:
19.00 Sivasspor-Ankaragücü: Cemil Şensöz
19.00 Vestel Manisaspor-Konyaspor: Abdullah Yılmaz

14 Mayıs Pazar:
19.00 Samsunspor-Diyarbakırspor: Cem Papila
19.00 Trabzonspor-Beşiktaş: Yunus Yıldırım
19.00 Gençlerbirliği-Çaykur Rizespor: Serdar Tatlı
19.00 Galatasaray-Kayserispor: Bülent Demirlek
19.00 Kayseri Erciyesspor-Ankaraspor: Kuddusi Müftüoğlu
19.00 Denizlispor-Fenerbahçe: Selçuk Dereli
19.00 Gaziantepspor-Malatyaspor: Vedat Yüksel
FANATİK

Posted: Thu May 11, 2006 3:57 pm
by Ismail Gezer
Denizlispor'dan Adnan Polatvari açıklama: 20:45'te sevineceğiz

Denizlispor Teknik Direktörü Nurullah Sağlam, Denizlispor-Fenerbahçe maçının bitiminde sevinen tarafın kendileri olacağını söyledi.
Sağlam, Fenerbahçe'nin ve Denizlispor'un hedeflerinin belli olduğunu, bu tip maçlarda puana daha fazla ihtiyaç duyan takımların kazandığını, şu anki konumu itibariyle takımının Fenerbahçe'den daha fazla puana muhtaç bulunduğunu belirtti.
Bazı kanser hastalarından karşılaşmayı kazanmaları yönünde elektronik posta aldıklarını bildiren Sağlam, ''Onların iyi dilekleri ve istekleri var. Oyuncularımız ve biz gelen elektronik postalardan bazılarını gözyaşları içerisinde okuyoruz. İşimizin ciddi olduğunun, fedakarlık istediğinin farkındayız. Bu düşünceyle maça hazırlanıyoruz. Umut ediyorum pazar günü saat 20.45'te sevinen taraf biz olacağız'' dedi.
Denizlispor Menajeri Can Çobanoğlu da Denizlispor'dan ilgisini esirgeyen bir kesimin bulunduğunu ve onlarla ilgili lig bittikten sonra konuşmak gerektiğini söyledi.
Tarihi başarılılarla dolu Denizlispor'un böyle bir final maçına bu şekilde çıkmasının yanlış olduğunu kaydeden Çobanoğlu, ''Onurla çıkılan mücadele yolunun gururla sonuna geleceğiz. Bunu herkes böyle bilsin. Fakat bu onur ve gururu futbolcular ve taraftarımızla paylaşıyoruz. Kimse suni kahramanlar yaratmasın. Buradaki kahramanlar, uzun süredir maddi imkanları yerine getirmememize rağmen hocalarımız ve futbolcu kardeşlerimizdir'' diye konuştu.
Öte yandan, Fenerbahçe maçının hazırlıklarını sürdüren Denizlispor'da kapılar dış dünyaya kapatıldı. Bugünden itibaren basın mensupları dahil, kimse kulüp tesislerine alınmayacak.


Hasta mektuplarıyla gaza gelmekte moda oldu! Gerçi bu seferki fenerlilerin uydurduğu gibi palavradan değil gibi görünüyor!

Posted: Thu May 11, 2006 10:21 pm
by Ismail Gezer
SkyTürk'teki Futbol Hattı programında Deniz Baykalın 'Diyarbakırspor düşmesin kural mural hikaye' mealindeki lafını tartışıyorlar, Turgay abim diyorki, "spor basını şiddetle karşı çıktı,başta benim gazetem Milliyet olmak üzere....." :) En son Akşamda yazıyordu kendisi! Böyle çok pot kırıyorda, kanıksadık, sözleri daha çok muteber biri olsa çok dalga geçilirdi.. Üstelik sempatik :)