Page 4 of 7

Posted: Fri Jun 17, 2005 10:43 pm
by Murat Fahrioglu
Ergun Gursoy, Ribery ile temas halindeyiz geri gelmesine calisiyoruz demis. Gelmezse de elimizde tazminat alabilecek belgeler var demis. Iki tane de yabanci alacakmisiz ama sirf transfer yapmak icin degil, yabanci hakkimizi iyi kullanacakmisiz. Ribery olayindan sonra artik kimse transfer ile ilgilenmiyor zaten. Basin bile uyduruk isim uretmekten vazgecti. Bunlar ellerindekini tutamiyor baska nasil alsinlar biz de pek isim sallamayalim demislerdir herhalde. Zaten Ribery haberleri ile GS bolumu doluyor gazetelerin.

Posted: Fri Jun 17, 2005 10:49 pm
by Ozgur Huseyinoglu
Murat Fahrioglu wrote:Basin bile uyduruk isim uretmekten vazgecti. ... Zaten Ribery haberleri ile GS bolumu doluyor gazetelerin.
(Konuyu saptirmis olmayayim ama) Cok komik aslinda di mi?! :) Bizim transfer ile ilgilenen yoneticilerimiz, ve bu hukuk sorunuyla ilgilenen yoneticilerimiz farkli. Ve normal sartlarda, transfer gundemi konusunun basinda Mehmet'in duzenli yeniledigi yazisindan gorebileceginiz uzere, her gun itinayla isimler uydurulup duruyormus. Ama 2 gundur, bir tek haber asabildi oraya Mehmet, ve isin sirri da yukarda biraktigim yer tabii ki! Ne kotu, basinin kendini boyle haber uydurmaya zorunlu hissetmesi?!

Hoscakalin,

Posted: Fri Jun 17, 2005 10:55 pm
by Cengiz Akgun
Murat Fahrioglu wrote:Ergun Gursoy, Ribery ile temas halindeyiz geri gelmesine calisiyoruz demis. Gelmezse de elimizde tazminat alabilecek belgeler var demis. Iki tane de yabanci alacakmisiz ama sirf transfer yapmak icin degil, yabanci hakkimizi iyi kullanacakmisiz. Ribery olayindan sonra artik kimse transfer ile ilgilenmiyor zaten. Basin bile uyduruk isim uretmekten vazgecti. Bunlar ellerindekini tutamiyor baska nasil alsinlar biz de pek isim sallamayalim demislerdir herhalde. Zaten Ribery haberleri ile GS bolumu doluyor gazetelerin.
Figo'yu getirecekler ya. Nerede $amli? Teknik Universite'de Matematik bolumunde benim zamanimda Doc. olan Bahattin $amli vardi. $imdi emeklidir bile. Kombinezon olayina gelince pek keyiflenir ve her sene yaptigi soylenilen "bu kombinezon kadinlarin giydigi cinsten degil ha" $akasini yapardi.

Ayraniniz yok icmeye cakanizindan gecilmez giderken .. diye kimse dalgasini gecmiyor bunlar demec verirken. Her neyse. Ergun dediyse iki yabanci daha alinir. Bizim mahallede iki velet var pazarlayayim onlara bari. Edi ile Budu (u'larin ustunde noktalar var). Ganali Amerikalilar. 50 metreden kalaye vuruyorlar.

Posted: Sat Jun 18, 2005 3:30 am
by Cengiz Akgun
Bazi yerlerde abuk subuk tarti$malar gordum. Hatta gazetelere de sicrami$. GS klubu verdigi maa$lari ispat edemiyormu$. Kimisi de elden nakit verdim derler demi$. Burasi Bakkal dukkani mi be? Her $irketin maa$ verirken sundugu bir bordro olur. Maa$i nakit vermeye kalsalar bile. Ne gunlere kaldik yarabbim.

Posted: Sat Jun 18, 2005 7:45 am
by Mehmet Gorgen
Cengiz Akgun wrote:Bazi yerlerde abuk subuk tarti$malar gordum. Hatta gazetelere de sicrami$. GS klubu verdigi maa$lari ispat edemiyormu$. Kimisi de elden nakit verdim derler demi$. Burasi Bakkal dukkani mi be? Her $irketin maa$ verirken sundugu bir bordro olur. Maa$i nakit vermeye kalsalar bile. Ne gunlere kaldik yarabbim.
Vallahi Cuma namazından sonra cami çıkışında para topladıklarında hayrına verdiğin para da bile sana makbuz veriyorlar (istemesen bile).

Koskoca kulübün nakit verdiği para da bile enazından futbolcudan imzalı kağıt alınır. Aksi takdirde futbolcuya verilecek parayı direktör veya koordinatör diye geçinen adamların iç etmeyeceği ne belli.

10.000 usd maaş al , sonra gel böyle uyuz bir yöneticilik sergile.

Bu mudur büyük kulüp yöneticiliği.


Hadi oradan..

Bu arada sinan kalpakçıoglu da hala kulüpte görevliymiş.Ben bir ara gitti sanmıştım.
:lol:

Posted: Sat Jun 18, 2005 7:51 am
by Mehmet Gorgen
Bir GS yöneticisinin verdiği mesajlara bakın.Yağmasan da gürle demişler :lol:

Dişe diş!


Ribery'yi G.S'ye getiren Adnan Öztürk SABAH'a konuştu.



Hesabı öderler

G.Saraylı yönetici Öztürk, ilk röportajını SABAH'a verdi: "Ribery'nin aklını çeliyorlar. Diouf kim oluyor ki... Onu darmadağın ederim".

Ribery'nin Marsilya'ya kaçmasıyla patlak veren krizde, G.Saray cephesinin kilit isimlerinden Adnan Öztürk sessizliğini SABAH'a bozdu ve müthiş açıklamalar yaptı. İşte Öztürk'ün olay yaratacak sözleri: "Marsilya mecareya yelken açıyor. Fransa'da bu filmi çevirenler hesabını da verir. Ben G.Saray'a asla kazık attırmam. Fransa'nın 5. sınıf takımı Marsilya'nın eti ne budu ne? Marsilya zaten ekonomik bir kriz yaşıyor. 10 milyon Euro'yu ödeyecek güçleri yok. Ben yapılanları unutmadım. Marsilya Ribery'i kandırmanın keyfini en fazla 2-3 gün yaşar. Bu işin peşini bırakmam. Marsilya'da da 18 bin kişinin çalıştığı bir fabrikamız var. Pape Diouf kim ki? Çok üstümüze gelirlerse onu darmadağın ederim.

Ribery çocuğum gibi
Ribery'nin gitmesinden beni sorumlu tutanlar ayıp ediyor. O benim çocuğum gibi. Çok saf ve temiz bir kalbi var. Geldiği günden beri onunla hep ilgilendim. Ehliyeti yoktu alması içinben yardımcı oluyordum. Hatta nüfus cüzdanı bile benim elimde. Ama karısı Türkiye'ye alışamamıştı. Bence o aklını çelmiş olabilir. Hatta benim 4.5 yaşındaki kızım bile Ribery'den daha akıllı. Ribery benimle konuşmaktan çekiniyor. Hatta etrafına, 'Adnan bey bana kırıldı mı?' diye sormuş ve konuşmak için araya aracılar sokuyor. Ribery konusunda Gaatasaray'ın zarar edip etmeyeceğini Sinan Kalpakçıoğlu'na sordum. O da bana, 'Çok güçlüyüz. Elimizdeki belgeler sağlam. Bu işten kesinlikle zarara uğramayız' dedi.

İstediğim adamı alırım
Galatasaray yönetimi de artık bu çalkantılardan ve yıpranmalardan kurtulup, biraraya gelmeli ve hangi oyuncuların transfer edileceğini belirlemeli. Çünkü hayat devam ediyor. Ben Sportif A.Ş'deki görevimden istifa ettim ama eğer benden yardım isterlerse yabancı transferinde yine yardımcı olurum. Çünkü Almanya, İspanya, Fransa ve Arjantin gibi ülkelerde bağlı olduğum şirketimin gücü sayesinde alamayacağım futbolcu yok."

Posted: Sat Jun 18, 2005 3:19 pm
by Savas Macun
Valla cok samimi dusuncemi soylemek gerekirse bu is benim dahi agrima gitti. Elalemin gelip de ulkemde olan bir kurulusu bu kadar yok sayarak elinden mal calmasini icime sindiremiyorum.Bu yuzden de Canaydin'in kasina gozune degil ama gucu olan her kurum ve kulubun kisisel veya is iliskilerini kullanarak bu ise yardimci olmalarini vede tum uyuz fransiz ve avrupa alemine bunu odettirmeleri gerekir.En basta TFF yardim elini uzatip Erzik nezdinde dahi girisimleri derhal baslatmalari gerekir, son yillarda olanlara bakilirsa yonetimin bu iste kesinlikle ihmalinin vede yanlisinin oldugunu dusunuyorum umarim dediklerinde hakli cikarlar ve de bu meselnin faturasini hem Marsilya'ya hemde Ribery'e odetirler. GS yonetimi ile ilgili yorumlara bir sey demeyecegim, bunu en iyi bilecek ve elestirecek sizlersiniz, daha icindesiniz, dedigim gibi umarim bu isten GS hakli cikar ve gucunu gosterir, bu uzun vadede herkes icin prestiji acisindan onemli bir mesele.

Selamlar
Savas

Posted: Sat Jun 18, 2005 6:48 pm
by Mustafa Dogan
Galatasaray memlekete zarar vermeye başladı!

Posted: Sat Jun 18, 2005 7:04 pm
by Hasan Tezcan
Ne demek yani bu? Kompetan yöneticin yoksa (hukumet de olsa) rezil
olmaya mahkumsun. Oh olsun duzenbazlara. Insanin maasini ödememek ne
oldugunu görsunler simdi...diger kuluplere ibret olsun.

Posted: Sat Jun 18, 2005 7:52 pm
by Ufuk Sezekkaplan
[
quote="Alpay Dedeoglu"]Ufuk Bey,

Yonetime hepimiz kizginiz ama genede boyle hakaret dolu kelimeleri
kullanmadan da bu tepkimizi ifade edersek daha iyi olur.
Oyle yada boyle taraftarı oldugumuz klubun secilmis insanları ve
mevkileri. Biz bu kelimeleri kullanirsak baskalari neler der.

Tepki gösterme sekil onerinizi ise cok yararli bulmuyorum.
Sadece gazeteler ve iletisim sirketlerine para kazandirir.
Ulasilmasi gereken mercii Kongre uyeleridir
.

Sevgili Alpay Dedeoğlu,

Uyarin icin cok tesekkur ederim. Uslubumda hata oldugu konusunda haklisin. Burada dogrudan hakaret etmek amacıyla bu yaziyi yazmadim ama kaptirinca arada bunlar da dokuldu. Bir de tabii bu forumda biz bizeyiz dusuncesi ile gerekli dikkati gosteremedim.

Ne var ki gozledigim kadariyla bizim yonetimin sayginligi sadece bende degil, bu foruma karalayan neredeyse herkesin gozunde dibe vurmus durumda; benden onceki ve sonraki yorumlara bakarsan Canaydin’a ve Gursoy’a yapilan bircok degisik yakistirma gorebilirsin. Dolayisiyla durum biraz da “soyleyene degil,soyletene bak” durumu.

Tepki konusuna gelince; biliyorsun bizde tepki denince akla kulubu basma, havaalanında adam tartaklama, camlari indirme gibi fiziksel eylemler gelir. Ben, forum arkadaslarim nezdinde hic degilse somut, anlasilir ve fiziksel olmayan bir tepki verilmesini arzuladim; ha yontem bu degil de su olur, eyvallah. Yeter ki yonetim, taraftarin rahatsizliginin bir tepki verme noktasina geldigini anlasin ve bu tepkiyi ajandasina alsin. Diger yandan Kongre uyelerine ulasilarak yapilacak birsey olduguna hic inanmiyorum. Bu, Politburoya, Moskova’daki komunist yonetimi degistirmek icin dilekce ile basvurmak gibi birsey olsa gerek.

Sevgiler,

Ufuk Sezekkaplan

Posted: Sun Jun 19, 2005 7:37 pm
by Cengiz Akgun
Mehmet Gorgen wrote: Ribery konusunda Gaatasaray'ın zarar edip etmeyeceğini Sinan Kalpakçıoğlu'na sordum. O da bana, 'Çok güçlüyüz. Elimizdeki belgeler sağlam. Bu işten kesinlikle zarara uğramayız' dedi.
....
Yanli$ yerin altini cizmi$$in Mehmet'im. Asil cizilecek nokta burasi olmali idi. GS'ya senelerdir kulah giydiren Kalpakcioglu boyle dmi$se inanin yandi gulum keten helva. UEFA kupasi maci icin bunun akli ile teberru toplayanlarin sonunda ne oldugunu biliyoruz. Hic mi yok yahu GS'da akli ba$inda bir insan. Insanlar "bir tane gosterin di$Imi kirayim" diyecek hale geldi. Demek Kalpakcioglu cok gucluyuz dedi ha. Peh peh peh. Davayi kazandik o zaman. Hakikaten Diouf'u paralayip darma dagan ederler artik bu i$ kalpakci'nin lafina kaldi ise, aklim iyice yatti yani.

Posted: Sun Jun 19, 2005 8:48 pm
by Hasan Tezcan
Cengiz Akgun wrote:
Mehmet Gorgen wrote: Ribery konusunda Gaatasaray'ın zarar edip etmeyeceğini Sinan Kalpakçıoğlu'na sordum. O da bana, 'Çok güçlüyüz. Elimizdeki belgeler sağlam. Bu işten kesinlikle zarara uğramayız' dedi.
....
Yanli$ yerin altini cizmi$$in Mehmet'im. Asil cizilecek nokta burasi olmali idi. GS'ya senelerdir kulah giydiren Kalpakcioglu boyle dmi$se inanin yandi gulum keten helva. UEFA kupasi maci icin bunun akli ile teberru toplayanlarin sonunda ne oldugunu biliyoruz. Hic mi yok yahu GS'da akli ba$inda bir insan. Insanlar "bir tane gosterin di$Imi kirayim" diyecek hale geldi. Demek Kalpakcioglu cok gucluyuz dedi ha. Peh peh peh. Davayi kazandik o zaman. Hakikaten Diouf'u paralayip darma dagan ederler artik bu i$ kalpakci'nin lafina kaldi ise, aklim iyice yatti yani.
:D aynen Cengiz abi, imzami atarim. Cok guclulermis...
duzenbazlar...maas sallamak icin limit 3 ay ona göre...
duzenbazlik bu manada.

Posted: Sun Jun 19, 2005 9:51 pm
by Mehmet Gorgen
Cengiz abi çok yaşa, o kadar dolmuşum ki asıl noktayı dediğin gibi kaçırmışım.

Bence yönetimden önce Kalpakçıoglu bey'den kurtulmamız lazım.

Onun aklı ile gittiğimiz durumlar ortada , sonuçları da ortada. UEFA sen misin teberrülü bilet satan deyip bastı milyonlarca euroluk ceza. Teberrüden gelenden fazlasını UEFA'ya ceza diye ödedik.

Posted: Mon Jun 20, 2005 4:51 pm
by Ozan Ersoy
Rezillikler devam ediyor. Bulent Tulun ve eski menecer Bico Ribery'nin evini basmislar. Kapiya kadar dayanmislar. Ribery de firsat bilip "Turkler beyzbol sopalariyla beni tehdit ettiler" diye kiyameti koparmis gazetelerde.

Bizim yoneticilik anlayisi budur arkadaslar. Ulan (ulen degil ama lutfen dikkat cekerim) bu isin davasi, avukati, proseduru var, sen herifin evine kadar gitmekle ne bok halledecegini saniyorsun, moronluk uzerine moronluk. Butun bunlar davada aleyhine kullanilmayacak mi GS'in. Ne zaman zarar vermeyi birakacaksiniz GS'a. Yetti be...

Bulent Tulun sen oyna sen oyna... 70'lerden kalma favorilerine hastayim ben.

Bir duzgun adam cikmayacak mi bu kulupten?

Ozan Ersoy

Posted: Mon Jun 20, 2005 8:16 pm
by Serdar Beyazyurek
Dun Bulent Tulun cikip TRT 1'de bu konuda baya bir konusmus... Assagidaki haberi resmi siteden aldim.
Bülent Tulun TRT 1'deydi

Galatasaray Spor Kulübü Sportif Direktörü Bülent Tulun; Franck Ribery ile ilgili olarak medyada yer alan haberler doğrultusunda 19 Haziran Pazar akşamı saat 23:00'da TRT 1'de yayınlanan Futbol Vizyon programında konuk oldu.

Bülent Tulun'un Fransız futbolcunun transferinin detaylarını anlatarak konuşmaya başladığı programda öncelikle Galatasaray’la Ribery arasında iki ayrı sözleşme olduğunun altını çizdi. “Tüm ülkelerde ve FIFA nezdinde iki tane sözleşme vardır. Biri milli federasyonların geçerli saydığı tek tip sözleşme ve diğeri futbolcuyla kulüp arasında yapılan özel sözleşme. Galatasaray, Ribery ve Metz arasında üçlü bir sözleşme vardır. Biz bu sözleşmeyi yaparken futbolcunun menajeri John Bico’dur” açıklamasını yapan Tulun; Ribery Galatasaray’da oynamaya başladıktan sonra 12 Nisan’da Bruno Heiderscheid’ın kulübe faks çekerek, yeni menajer olduğunu iddia edip, futbolcunun sözleşmesini istediğini belirtti. Bu tarihe kadar Ribery’e üç ayrı ödeme yapıldığını da belirten Tulun; 12 Nisan’dan 20 Haziran’a kadar Heiderscheid’ın resmiyetini belgeleyemediğini ve FIFA’da halen Ribery’nin menajeri olarak Bico’nun göründüğünü de sözlerine ekledi.

Heiderscheid’ın 12 Nisan’dan sonra kulübe müteakip fakslar gönderdiğini belirten Bülent Tulun konuyla ilgili olarak; “Biz kendisini resmi olarak kabul etmediğimiz için, tüm bu yazışmaları yine hukuk prosedürü çerçevesinde geri yolladık. Galatasaray Spor Kulübü bir kurumdur. Sözlerle değil belgelerle hareket eder. Bu 1905’ten beri böyledir. Galatasaray yanlış transfer yapabilir, beklenen başarıyı elde edemeyebilir ama herşeyi hukuki ve yasaldır” açıklamasını yaptı.

Bülent Tulun; Frank Ribery’nin sözleşmesinde yazılı olan ödeme hükümleri kapsamında ücretlerini ve hatta Haziran ayı ücretini de alarak ülkesine döndüğünü söylerken; ardından yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: “Ülkesine döndükten sonra Haziran ayının 13’ünde avukat Patrica Mayersuer’dan ödeme sözleşmesine uyulmadığı için, sözleşmenin otomatik olarak feshedildiğini Ribery’nin ağzından yazılmış ve imzalanmış bir tebligat aldık. Özel sözleşmesi bizde olduğu için, muhtemelen ne Marsilya kulübünde, ne menajerinde ne de avukatta bu sözleşme olmadığı için kendileri olsa olsa metoduyla hareket etmektedirler.”

Soruları da cevaplayan Bülent Tulun; Ribery’nin Galatasaray’da oynadığı süre boyunca hiç bir Avrupa Kulübü’nden resmi teklif almadıklarını belirtirken; yine FIFA kuralları çerçevesinde, bir kulübün sözleşmesi olan bir futbolcuyla kendi kulübünden izinsiz görüşmesinin bile suç olduğunun da altını çizdi. “En az hatalı olan Marsilya kulübüdür, bu da suçu işlemekten kurtarmayacaktır. Ortada 3 suçlu var. Birincisi Marsilya Kulübü Sportif Direktörü Bart Dijouf, ikincisi Dijouf’un eski ortağı ve Ribery’nin menajeri olduğunu söyleyen Bruno Heiderscheitt, son olarak da Ribery’dir. Ribery burada kandırıldı. En büyük üzüntüm bu kadar kaliteli bir oyuncunun kandırılarak futbol hayatını riske atmasıdır. Ama Galatasaray Kulübü, hukuk çerçevesinde 1 lirasını kimseye kaptırmaz.Bunu almak isteyenlerin de burnundan fitil fitil getirir” açıklamasını yapan Tulun; Ribery’nin Marsilya’ya imza atmasında en büyük etkenlerden biri olan Bruno Heiderscheitt’ın artık bu oyuncuyla hiçbir ilgisinin olmadığını deklare ettiğini de söyleyerek, "Bu ne demektir biliyor musunuz? Durumun nereye gittiğini fark etti ve kaçıyor. Ama peşini bırakmayacağız. Neticede futbolcuyu yanıltan menajeridir. Yanılan Marsilya kulübüdür, aracı olan avukattır. ‘Bunları ben bilmeden yaptım’ evrensel hukukta geçersizdir. Galatasaray bir üçüncü dünya ülkesinin dördüncü kulübü değildir. Fenerbahçe nasıl Ortega olayında hakkını savunduysa, Galatasaray da savunacaktır. Sadece FIFA nezdide değil kişisel davalarda açılacaktır” dedi.

Kendisine sorulan Ribery geri gelecek mi sorusuna ise; “Ribery konusunda yüzde 100 haklıyız. Ribery geri gelecek mi? Buna kişisel cevap veriyorum. Galatasaray’ın Yönetim Kurulu var ama bu davranış biçimindeki bir futbolcu için Galatasaray ananeleri içinde dönmesi çok zor. Davayı kazanacak olmamız, Ribery’nin geleceği anlamına gelmiyor. Ribery Galatasaray’a dönmeden önce herkes cezasını çekecek. Daha sonra Ribery’nin Galatasaray Spor Kulübü’nde oynayıp oynayamayacağını Galatasaray Spor Kulübü düşünür ve karar verir.”

Sözlerine devam eden Bülent Tulun: “Ben size sıcağı sıcağına bir örnek vereyim. Bundan 15 gün önce beni Monaco Kulübü’nün ikinci başkanı aradı. Bana “Franck Ribery’yi beğenerek izliyoruz, bu oyuncu sizin kontratlı futbolcunuz olduğu için sizden muhtemel bir transfer olayı için izin istiyoruz” dedi. Bu da Fransız kulübü... Biz de kendilerine, bizim için futbolcu transferinde aslolan iki kaide vardır dedim; bir tanesi bizim en değerli oyuncumuz olsa bile bizim kulübümüzde oynamayı arzu etmemesidir. Önce oturur oyuncumuzla neden oynamak istemediğini konuşur, sorgularız daha sonra gerçekten gitmeyi istiyorsa bize en iyi anlaşmayı yapmak düşer. Daha önce Filipescu’da, İlie’de olduğu gibi... Bu yüzden dolayı izin verirseniz önce biz oturalım futbolcumuzla konuşalım daha sonra size dönelim dedim. Monaco ikinci başkanı benim bu cevabım üzerine çok teşekkür etti. Bundan dört gün sonra kendileri beni tekrar aradı ve “bu oyuncu iki senede dört kulüp değiştirmiş bu yüzden etik olarak Monaco tiplemesine ve geleneklerine uymuyor, size çok teşekkür ediyoruz, Monaco’dan istediğiniz bir şey var mı?” dediler. Bu olayı da bir dipnot olarak anlatmak istedim” dedi.

Bülen Tulun Vatan Gazetesi’nde yer alan haberle ilgili ise şu açıklamalar da bulundu:

“Franck Ribery bizim sözleşmeli oyuncumuz. Haziran 2005 ücretini dahi ödemişiz. Franck Ribery ile ailesi ve arkadaşlarından sonra görüşmesi en doğal kurum biziz. Yani halen işvereniyiz. Dolayısıyla bizim kendisiyle görüşmemizden daha doğal bir hakkımız olamaz. Biz hala yazılı kurallara uyarak, biz de resmi görünen menajeriyle ve Galatasaray’ın tam yetkisiyle Galatasaray’ı Avrupa’da temsil eden Haim Fresco ile beraber Ribery ile görüşmek ve uyarmak üzere Fransa’ya gittik. Beni görünce şaşırdı çünkü kendi düşüncesine göre orada bulunan en resmi kişi bendim. Kendisine dedim ki “Franck şu anda iki ayrı kulüple kontrat imzalamış durumdasın ve sen iyi bir oyuncusun, çok gençsin ceza alacaksın. Bizim için genç ve başarılı bir oyuncunun ceza alıp futboldan uzak kalması hoş bir şey değil, senin için hiç hoş bir şey değil. Sana sadece bunu söyleyip, uyarmak için geldik.” Dedi ki “benim menajerimle görüşün”. Ben de dedim ki “bizde senin resmi bir menajerin yok. Bize hiçbir şeyi teskif edemedi.” Cevap olarak “yok menajerimle görüşün” dedi. “Peki bu sözlerimi dinledin mi?” dedim, “evet dinledim” dedi. Teşekkür edip elini sıktık ve arabamıza bindik. Bu neden yapıldı, bir bizim kendi oyuncumuz böyle bir hakkımız var, iki ‘böyle bir uyarıyı neden yapmadınız bu oyuncuya’ gibi bir şeyle karşılaşmamak için. Neyse, biz işimizi yapıp arabımaz bindik tam bu arada John Bico’yu, Marsilya Kulübünün İkinci Başkanı aradı. John Bico, Marsilya Kulübünün yaptığı şeyin ne kadar yanlış olduğunu, resmi olduğu iddia edilen menajerin ne kadar yanlış yaptığını ve Ribery’nin de buna alet edildiğini anlatan, ders mahiyetinde yaklaşık 30 dakikalık bir telefon konuşması yaptı. Arayan adam dinledi çünkü bunlardan haberi yok. Bu konuşmadan sonra da biz arabımızla devam ettik ve döndük. Şimdi bugün gazeteyi açıp baktığımızda görüyoruz ki beyzbol sopasıyla camlar kırılmış, araba tahrip edilmiş... İnanılır gibi değil, bunu yazan Vatan Gazetesi yalan yazıyor. Ben bunu kamuoyu önünde söylüyorum, yalan yazıyorlar. Bu yalanı nasıl yazıyor? Bu kendilerini ilgilendirir ama biz yeni TCK kapsamında kendilerine gerekli hukuki davayı açaçağız. Bu kadar basit.”