Page 25 of 95

Posted: Sun Mar 09, 2008 8:53 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Gorkem ben de bildiklerimi sana soyleyeyim belki isine yarar.

En geneli, senin de muhtemelen bildigin mekanlar, Kadikoy'deki Akmar Pasaji ve Tunel'den Galata Kulesine inen yolda bulunan muzik dukkanlari. Bunlarda eskiden nota falan satilirdi, simdilerde muzik aleti satilsa da neyin nerede oldugunu biliyorlar cogu zaman.

Ucuncu olarak Kerem'in dedigi, Beyoglu Sahaflar Carsisi (Galatasaray Lisesinin karsi sokagindan HSBC'nin az ilerisinden veya Balikpazarindan girebilirsin). Ama bu mekan cok daginik ve gun gectikce eski ozelligini kaybediyor. Mesela ben 1990'larda burada bayagi orijinal Zagor ve Teksas bulabiliyordum ("mel'un avci" yazanlardan). Simdi yeni baski Kaptan Swing bile zor cikiyor :D . Dolayisiyla burada ancak denk getirirsen iyi plak bulabilmen mumkun, bir iki ay once ben Queen'in The Works albumunun plagini gormustum mesela, Alan Parsons da gordugumu hayal meyal hatirliyorum ve hepsi Orhan Gencebay'in veya Umit Besen'in plaklari ile karismis haldeydi. Gidersen ayiklama yapmaya gayret et.

Son tavsiye de Besiktas'ta Koyici pasajina git. Mc.Donalds'in bir ust katina cikip, postanenin oldugu yone yuru. Pasajin o yondeki cikisinda bir cayci var, saginda Heavy Metal albumlarinin yogunlukta oldugu bir mekan var. Sahibi Cenk, ayni zamanda Pentagram grubunun davulcusudur ve gelenlerle cok yakindan ilgilenir. Cok beyefendi bir insandir, arsivi cok genistir (HM + Rock). Oijinal plak ariyorsan o konuda yardimi olur mu bir sorabilirsin. Bence olur.
Yalniz, soylemesi ayip, elemenlari cok dangil dungul adamlardir, illa Cenk'i bulman lazim. Aksi halde hayal kirikligina ugrarsin. Cenk cogu zaman oradadir, konusunu iyi bilir ve mutlaka yardimci olur.

Kazara Priest'in Rocka Rolla'sini yakalarsan haber vermeyi unutma :)

Posted: Sun Mar 09, 2008 9:12 pm
by Osman Kiciman
Görkem dediğin gibi iş nete kaydı tamamiyle. Gitti gidiyor sağlamdır; hem plak konusunda, hem de guvenilirlik açısından. Genelde satılan plak ender bulunan bir seyse resmi de muhakkak olur. Aynı yurt dışındaki gibi plak ve kabına ayrı not veriliyor. Bir de satıcının genel kanaat notu var ki alıcıların verdiği notların ortalaması ile oluşuyor. Bu kriterlere uyduktan sonra sorun yaşamazsın. Ben de bir kaç plağımı satıp yeni plaklar aldım. Hiç sorun da yaşamadım. Onun dışında Kerem ve Ufuk yazmış.

Akmar'da Hayri başta olmak üzere her yerden alışveriş yapabilirsin...
İstiklalde de galiba Anadolu pasajındaydı, çok iyi bir plak satıcısı var...
Ordan da epey plak aldım... Yolum düşerse dukkanın adını alayım...

Yalnız 50lerden ne aradığını da pek merak ettim :D

Osman

Posted: Mon Mar 10, 2008 4:53 am
by Cengiz Akgun
Mart ayi burada halk ya da umumi denen "Public" TV'lerin her uc ayda reklamsiz yayin yapiyoruz diye seyirciden bagis topladiklari zaman yine. "Fund drive" diyorlar. Para toplarkenden ustune ustluk gosteri gibi ozel programlar yapiyorlar. Bunun DVD'sini kitabini ya da sanatcisinin gelecekte olan lokal konserinin biletini iki uc misli fiyatina teberru karsiligi olarak satiyorlar. Gipsy King filanda cikti idi vaktiyle bu programlara. Boylece Amerikalilar hayatlarinda radyo ve Tv'lerinden zar zor duyacaklari muzigi duymus oluyorlar.

Gecen aksam Misirli bir Kanadali'nin Primid'lerin onunde yaptigi konseri yayinladilar. Tarkan Amerikaya geldi gelecek cikti cikiyor derken adi Chantal Chamandy olan 5 dil bildigini soyleyen ana ve babadan Misirli (anladigim kadari ile Hiristiyan) guzel oldugu kadar da suh olan bu sarkicin konseri gorkemli idi. Misirlilar bile bir adim daha attilar. Turkiyede hala Mor otesi Kizil berisi ile Eurovizyona gitmeyi tasarlasin.

En son Lubnanli Tarub'u hatirliyorum. Turkiye filmleri gelmisti bizim sinemada gostermistik. Boyle balik etinde sut beyaz siyah sac ve iri siyah goz kalin dudakli Arap dilberi olarak. Chantal kumal. Ben Araplari genel karakter olarak sevmesem de Arapcayi severim. Genelde pek guzel cikmaz iclerinden. Gencligimde TV yoklugunda aksamlari uzun dalga ve kisa dalga Sam ve Kahire radyosundan epey oynak Arapca sarki dinlemisligim vardir. Fransizcadan sonra kulagima hos gelen bir dildir Arapca. Farscanin ise neden Osmanlilar tarafindan ayni kefeye kondugunu ise hicbir zaman anlayamadim. Gerci Chantal'in muzik yalelli olsada bize gider.

http://www.chantalliveatthepyramids.com/

Site acilir acilmaz bu konserin kapanis sarkisi basliyor. Oldukca suh bir dansla "Helwa el Beladi" diyerek isi bitirdi. Ama sadece muzik ve sarki yetmiyor. Sesi guzel. Gormek lazim etkilenmek icin. Konserin basini kacirdim bu hafta yakalayacagim. Epey bir dansoz kadrosu ile cikmis. Seyretmesi sevaptir dedim.

Bu da kendi sitesi:

http://www.chantalchamandy.com/

Misirin unlu dansozu Dina'dan sonra ihrac ettigi biri olmus Chantal. Gerci Fransizca ve ingilizceyi Arapcaya tercih ediyor.

Posted: Mon Mar 10, 2008 5:41 am
by Mehmet Cirak
Cengiz Akgun wrote:Misirlilar bile bir adim daha attilar. Turkiyede hala Mor otesi Kizil berisi ile Eurovizyona gitmeyi tasarlasin.
Iyi hos da Cengiz Agabey, arada Mor ve Otesi'ne niye laf edersin? Kac parcalarini dinlemisligin var? Muzik turu olarak Chantal ile de hic alakalari yok zaten. Mor ve Otesi 1995'te ortaya cikmis, TR'de duzgun alternatif rock yapan guruplarindandir. Hatta "Anadolu Rock" tarzi bazi parcalari da vardir. Kendilerine cok bayilmasam da TR'de onlardan cok daha iyi diyebilecegim bir rock gurubu (populer olmus olan) bilmiyorum. Gurubun elemanlari da hepsi Turkiye'nin en iyi okullarindan cimadirlar.

Chantal ise Kanada'li bir pop'cu. Seni cok etkilemis ama herhalde Misir piramitlerinin ve dansozlerin de etkisi olmustur.

Sanatta bence karsilastirma yapmak cok zor ve cogu zaman dogru bir sekilde yapilamiyor ama ben Turkiye'yi Mor ve Otesi gibi bir grubun temsil etmesini cok daha fazla isterim. Hos zaten Eurovision da bes para etmez bir yarisma...

Posted: Mon Mar 10, 2008 8:17 am
by Cengiz Akgun
Mehmet Cirak wrote:
Cengiz Akgun wrote:Misirlilar bile bir adim daha attilar. Turkiyede hala Mor otesi Kizil berisi ile Eurovizyona gitmeyi tasarlasin.
Iyi hos da Cengiz Agabey, arada Mor ve Otesi'ne niye laf edersin? ..
Eurovizyon icin sectikleri parcayi duydum da tepem atti ondan ettim. Sen dinledin mi o "rock" parcasini? Gerci renkler ve zevkler tartisilmaz derler ama Rock'in erbabi olmasamda Beatles ve Rolling Stones'un dogusunu bildigimden bir fikrim vardir. Yine bu PBS'de gecen gun Elvis Presley'in Las Vegas'da verdigi konser vardi. 35 sene once bile olsa o konser o zamanin sartlarindan bugune kadar adama hala neden King dedikleri ortada. Yeri doldurulmayacak sekilde rock'tan country'e country'den blues'a blues'dan senfonik denilecek muzige gecisi bile yetiyor insanlarin neden hala bugun bile onu unutamayislari. Sahnedeki hareketleri o koskaca sahneyi doldurusu hala bugun ciksa bile gorkemli. Bunlar yerleri doldurulamaycak sanatcilar.

Sanatcilarin herseyde oldugu kopya cekme yerine yaratici olmalari lazim. Turkiyede ise yaraticilik adina tek bir adim atilmiyor. Senin bu Mor Otesi'nin Eurovizyon icin sectikleri Rusya ve Slav ulkelerinde rock adina yapilan kuru gurultu punk stilinden bile kotu geldi bana. Hatta bu sadece benim gorusum degil. Turkiyede bunlarin bu parca ile gidisleri sorunlu. Evet ben Eurovisyonda birinci gelen parcayi da begenmemistim. Kazandi. Kazanirlarsa sasirmam ama ben aslini bile tutmadigim bir turun kotu kopyasini da dinleyemem. Eurovizyon eskiden bir kultur degis tokusu amacini guderdi. Her ulkenin sarkisinda kendi ulkesinin ozgun muziginin bati tarzi derlemesi gerekiyor. Bu da elbette bir yaraticilik ister. Mor otesinin parcasinda ben Turk muziginden bir ezgi de duymadim. Elin Cinlisi kalkip Longa'yi kendi enstrumanlari ile calip Dunya'ya ozgun br muzik diye tanitarak beni sasirtirken Mor Otesiin yaraticiligi solda sifir kalmis eger diger yaptiklari bu parcanin turevleri ise. Gecmislerini bilmem ve herkes gibi onlarinda ara sira ellerinde patlayan bir sey olmustur. Ilginc olani su aralar sikca da gittim Turkiye'ye ve Mor Otesi diye bir sey duymadim. Fantazi ile istigal etme durumlari daha fazla gibi bu parcaya bakarak konusacaksam. Daha adam gibi bir seyler yapmalari ve Eurovizyon gibi bir yarismaya daha da bir ozen gostermeleri lazimdi.

Elbette Chantal ile alakalari yok. Chantal Kanadalilarin iftihari Celin Dion'i ayak izlerini takip ediyor. "Here there where ever you are" ask sarkilari. Chantal'a hayran kaldim demiyorum. Bugunlerde Arapca sarkilarla bir yere gidemeyecegini saniyor. Ama yaniliyor. Iyi kotu bir seyler yaratip PBS'dekiler gozune carpmis ve bu konseri ilginc gelmis. Sting'in Col Gulun'deki (Desert Rose) Cezayirli Cheb Mami gibi aslinda bana kalirsa bu madeni iyi degerlendirebilirse Sakire'ye kok sokturur.

Gecenlerde gitarla Turkuleri Flamanko usulu soyleyip bu tur soytarilikla bir yerlere varacagina sananlari da dinledim. At o elinden o gitari birader. Kizda kastenyet calamiyor. Sordular aslinda caliyorum ama elimle daha kolay oluyor dedi. Eli ile saka saka alkisla bizim yore Turkuleri Ole oldu. Munir Nurettin'in kemikleri sizlamistir Endulus'te Raksi soylerdi. Bunlai gorse sictiklari delige kadar kovalardi herhalde. Gitarin babasi Ud birader Ud. Yapacaksan bir yenilik Ispanyol bokunu kasiklayacagina o udu adam gibi cal. Flamenko dinleyecek adam gider aslini dinler. Bak Kerem Granada'nin gobegini cevirmis. Sevilla'da berbere bile gitmis. Sozlerini anliyorlar buradan vuracagm diye kafa kola almak ise Turk isi sipin isi oluyor.

Posted: Mon Mar 10, 2008 9:54 am
by Osman Kiciman
Cengiz Abi ortalığın altını üstüne getirmiş :D

Örovizyona çok takılmamak lazım. Şarkıların kalitesinden ziyade puanlama abuklukları ile öne çıkan bir yarışma. Biz de son dönemde "televoting" Türk oylarıyla komşusuzluk ve ortak kültür paylaşımı dezavantajlarını ortadan kaldırdık. Tabi Halay, Dinle ve Every way 'deki Türk motifleriyle dönemlerine göre başarı sağlanınca hep Türk motifli şarkı ile katılınsın gibi bir durum oluştu. Athena'nın şarkısına göre MvÖ daha bizden sanki. Bu grubun genel çizgisine bakarsanız bunalım brit pop yaparlar. Ancak bu grup bu türdeki ilk albumleriyle pek populerleşememişti. İlk çıkışları Ajda'nın meşhur ettiği "yazyaz" cover'ı oldu. Sonra da Türkiye'nin en iyi metal grubu Pentagram'dan Tarkan Gözübüyük'ün produktörlüğünde dünya yalan söylüyor'la patladılar. Gerçekten çok çok iyi parçalar var bu albumde. Ama bu albumun en iyisi de Kızılok'un Sevda çiçeği cover'ı. Deli şarkısına gelince en azından ikinci kategori yani dunya yalan soyluyor tadında bir parça: Hareketli, eğlenceli... İlk dönemlerinden bunalım akorlu bir parça yapsalar Cengiz Abi ne yazardı acep :lol:

Posted: Thu Mar 13, 2008 10:40 pm
by Ismail Gezer
Youtube gene yasaklanmış güzel ülkemde :D

Bizdekide ne kafa ama..

Posted: Fri Mar 14, 2008 3:14 am
by Murat Kara
Bu orumcek kafalilar sadece videolu yayini zararli zannediyorlar. Yazili yayinlarin aslinda daha da 'zararli' oldugunu fark edince, bir sekilde internetin kapisina da kilit vurmaya calisacaklardir. Bir kac yil once, interneti ulusal sinirlar icersine hapsedip, vize uygulmasi getirmek icin ABD'de ve Ingiltere'de yogun arastirmalar yapildigini soyluyordu BBC radyo. Bir sivri zekali bulurlar nasilsa olayi cozecek.

O zamana kadar ne yazarsak yanimiza kar. Onun icin kavga dogus ile vakit oldurmeden yazismak lazim.

Posted: Wed Mar 19, 2008 2:30 am
by Celal Gürcüoglu
Aramizda acaba anne uyelerimiz var mi? Cok guzel yazmis kim yazmissa.


anneler günüde degil ama


ANNE KİMDİR / NEDİR?

Bir erkek çocuğun kaleminden çıkmış bu kadar olur yani, tam tarif !!! Anne, dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 dakika sonra seni affeden zarif bir memeli türüdür, yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır, meleğin süt verebilenidir. Yarasın diye muhallebinin içine ciğer katarak çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır. Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir, kafayı çocuklarıyla bozmuş, göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan dişisidir, bulaşık, ütü, vb. yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan, kadın dırdırı denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir . Yemek uzmanı, düzen insani, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyettir, yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir, Dizi dizi incidir lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir. Sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, "amaaan ben sana daha güzelini bulurum" diyebilen komik bir karakterdir. 'Oğlum aradım yoktun. Bende mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni e mi aslan evladım. Şapkasız çıkma o karılarla. Kara börülcem benim öptüm annen' şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre yorumlayan bilişim düşmanıdır .. Ama ..... Ama dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlıktır, olmadık yerlerde "iyi ki doğurmuşum Ulen seni!" diyen ve benim hatırıma benimle Freddy Mercury dinleyen bir sabır ağacıdır, evlatlarını asla ayırmayan, ayni zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir. Evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan, temizlik konusunda kayışı kopardığından temizlikçi gelecek diye evi temizleyen balans ayarı kaçmış temizlik kaynağıdır. Mutfakta yaşayan, evde herkesi idare eden bir tür canlıdır. Sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz bakiredir !! Oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, asmalı kabağı seyredince, Dolar yükselince, velhasıl buna benzer bir sürü şeye ağlayabilen, bu mesajı okurken duygulanıp - gözleri dolabilen, ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır. Son kiiii üç dört; Uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, asla vazgeçilmeyen, Dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını varlığına armağan edebileceği, *** ıslak - kuru AMA heeeep duygulu*** BÜTÜN ANNELERE SEVGİLER

Posted: Fri Mar 21, 2008 4:16 pm
by Ismail Gezer
Youtube'a yasak koyan yargı kararlarına yenileri eklenmiş. Burda çoğunluk yurtdışından olduğu için anlaşılamayabilir ama burdan bakınca durum biraz sinir bozucu görünüyor! Bizim yasaların ve bu yasaları uygulayanların evrim geçirmesi gerekiyor birazcık! En azından 20. yüzyıldan 21. yüzyıla adım atsalar oda yeter.. :D

Posted: Fri Mar 21, 2008 6:04 pm
by Osman Kiciman
Yaptım gitti Görkemcim :D

Radiohead dışında ne dinlediğini merak ettim BP olarak. Rock'ın içinin boşaltılması, hard rock'un ve metalin önünün kesilmesi, sonuçta ne görüntüde ne içerikte Rock'la ilgisi olmayan bir kitlenin rockçı gibi davranmasıdır ki hiç sevmem BP'u.

Sosyal konulara değinmesi ile belki MvÖ BP'tan ayrılır, ancak müzikalite bana göre BP'tur. En azından akorlar vs özgün olduklarını düşünmüyorum, DYS albumu dışında tabi...

BP 60 70 lerdeki muhteşem mirastan neyi almış? Özgünlük, progressive, deneysel, rockun ruhuna uygun sololar vs ? Gitarı uyduruk bir müzik aletine, efekt kutusuna dönüştürmekten, vokali yumuşak temiz seslerle pop ve r&b ile eşitlemekten, mp3 çağına hizmet etmekten başka ne yapmış? Merak ediyorum...

Osman

Posted: Fri Mar 21, 2008 6:14 pm
by Cengiz Akgun
Punk ve Heavy Metal Rock denilen muzik turunu nasil tutuldu bilemiyorum. Bunlarin konserlerinde filan sagir olmadan kurtulmak imkansiz. Bir Pink Floyd ya da White Sneak gibi dinlenilebilir dozu artirilmis rock muzigin (buna progressive rock diyorlar galiba) altina inmek zor benim kusagimdakilere. Agir metal olayinin cicigini cikardilar Black Sabbath'dan sonra. Bugunlerde yeni arabamdaki XM Radyo'dan 10-15 rock istasyonuna scan edip iyi bir yere kapagi atiyorum. Agir Metal olanlari ayikladiktan sonra dinleyecegim 5-6 istasyon var. Bu sabah "The Wall" caliyordu. Ise "We don't need no education" "We don't need no thought control" "No dark sarcasm in the classroom" "Teacher leave them kids alone" diyerek geldim.

Hic kuru gurultuye papuc birakmaya niyetim yok bu yastan sonra. O yuzden de Mor ve Otesi berisini anlamam. Bu isi bilmeyenleri rock muzigi yapariz diye kandirmaktalar. Dedim ya Yugaslavya ve Rusya da bu isi yapiyoruz diyenleri kopyalamislar. Hicbir ozellik gormedim.

Posted: Fri Mar 21, 2008 6:47 pm
by Osman Kiciman
Zaten Radiohead'den nefret edip Oasis dinliyorsan ben tartışmaya noktayı koyarım :D Ve senin olaya rock değil zaten pop penceresinden baktığını söylerim. Neyse sarı kırmızı ortak paydasından devam edelim...

Cengiz Abi 93'de Inonu'de Metallica'yı dinledikten sonra nerdeyse bir tam gün kulağım çınlamıştı. Konserde sublar boş mideme indirdikçe açlıktan bayılacaktım ama hayatımın KopenHAGI'ye kadarki en güzel anıydı. Tabi sonra evlendik, baba olduk falan o zirveleri geride bıraktık...

Bugun temiz ağır metal dinleme şansın yok. MP3 çağında rock ve metal popun içine sokuldu, hatta hiphop'u da eklediler nu metal diye kakalıyolar. Sonuçta herkes her şeyi dinler oldu. 80'lerdeki gibi metal yapabilen de pek kalmadı. Metallica yaratıcılığını kaybetti, psikologların esiri oldu. 15 yıldır düzgün album yapamıyor. Maiden gibi bir kaç inatçı dinazor dışında yenilerde hayat yok.

Sadece Dream Theater sonrası patlayan progressive rock ve metalin yaratıcılığı sürüyor. Ama o da sana fazla sert gelir :wink:

Posted: Sun Mar 23, 2008 3:27 pm
by Baris Tokat
Arkadaslar, son günlerde Türkiye'nin gündemini belirleyen AKP'yi kapatma davasi ve Ergenokon'la ilgili gözaltina alinmalari burda kimse tartismiyor. Kimse ilgilenmiyor mu yoksa? :shock:

Financial Times gazetesinde bati dünyasinin görüsünü özetleyen bir yazi okudum bugün. Sizinle paylasmak istedim. Yorumlarinizi merakla bekliyorum :)


Upturning Turkey

Published: March 22 2008 02:00 | Last updated: March 22 2008 02:00

Imagine any European country where the judiciary suddenly calls for the disbandment of the ruling party, as well as a ban on the prime minister and the president - only months after the elected government, under political siege from factional interests, takes its case to the people and wins a landslide. Welcome to Turkey.

Turkey is in the throes of difficult membership negotiations with the European Union, much to the chagrin of the current governments in France and Germany. But its accession prospects are also clouded by the battle of wills between the neo-Islamist - and pro-European - government of Recep Tayyip Erdogan, and a secularist establishment that regards itself as European but seems determined to unseat the ruling Justice and Development party (AKP) by fair means or foul.

However much they are covered with a figleaf of constitutional legitimacy, these efforts amount to a naked coup d'etat by forces unable to win power at the polls. If they come even close to success, Turkey really can forget about Europe.

It had looked as though this struggle was resolved. Turkey was last summer engulfed in a constitutional crisis after the army issued an elliptical ultimatum - on its website - saying Abdullah Gul, foreign minister, could not be trusted as president, and therefore guardian of the secular heritage of the republic created by Mustafa Kemal Ataturk, because his wife wears the Muslim headscarf. Mr Erdogan called elections and hugely increased the AKP's share of the vote to 47 per cent. Turks stood four-square with democracy as the generals tripped over their clumsy digital démarche - and Mr Gul is now their president.

Now the chief prosecutor has called on the constitutional court to upturn the political order, alleging the AKP is pursuing an anti-secular agenda. His case is without merit.

There is a strong whiff of class resentment about the establishment case that the AKP - the voice of the socially conservative, religiously observant, but dynamic and entrepreneurial middle classes of central Anatolia - is pursuing theocracy by stealth. The real case against the government is its lassitude in pursuing reform and EU accession - especially after Mr Gul's elevation.

That is a shame. Triumphantly re-elected, and with new hope for a deal to resolve the Cyprus dispute, Mr Erdogan has a strong platform. But he is using it to swagger around the country giving populist speeches and to change the law to allow girls to wear headscarves at universities. There is an issue of equity here - if the Kemalist dress-code is denying women further education. But it is not more important than, for instance, repealing Article 301 of the penal code, under which writers are being prosecuted for the crime of insulting "Turkishness".

Mr Erdogan should stop stalling and resume the constitutional revolution over which he has presided.

Posted: Sun Mar 23, 2008 11:57 pm
by Baris Tokat
Forum kurallarina tekrar bi göz attim: "Forumda politik, dini inanc, irk ve cinsiyet konularinda yorumlar yapmak yasaktir"

Shame on me. :oops:

Burada gecen sene Hrant Dink konusu da cok tartisilmisdi ve bir sürü ilginc yorumlar yapildigii icin, unutmusum politikayla ilgili yorum yapmanin yasak oldugunu.

Rahatsiz olan varsa mesaji silebilirim ama belki okumak isteyen vardir diye simdilik birakiyorum üstteki mesaji.