Page 18 of 26

Posted: Tue Jul 29, 2008 4:07 pm
by Ismail Gezer
GENÇLİĞİN VE TECRÜBENİN HARMANLANMASI!..

Yeni sezona flaş transferler yaparak giren Galatasaray'la ilgili analizimiz devam ediyor!..

TAKTİK ANALİZ (GALATASARAY)


LINCOLN ARTI ÇİFT FORVET OLMAMALI!..

Geçen sezon Kalli yönetimindeki Galatasaray her zaman ofansif futbol oynamak için sahaya çıkıyordu. Genelde Mehmet Topal’ ı tek ön libero olarak kullanan Kalli, sağına Barış gibi çok koşan ve pres gücü yüksek bir oyuncuyu yerleştirerek Topal’ ı kompanse etmeye çalışıyordu. Alman hoca hücum hattında 2 forvet artı Lincoln, veya 2 forvet artı Arda, ya da 2 forvet artı hem Lincoln hem Arda tercihlerinden birini kesinlikle kullanıyordu. Yani orta sahanın durumu ne olursa olsun 2 forvetten asla vazgeçmiyordu. Bu durumda zaman zaman orta sahada sıkıtılar yaratıyordu. Özetle tespitim şudur ki; Lincoln oynadığı zaman Galatasaray Lincoln artı tek forvet, (Kalli gittikten sonra Cevat Güler’ in Belediye maçında uyguladığı gibi) oynamadığı zaman çift forvetle oynamalıdır (Sami Yen’ deki Fenerbahçe maçı gibi):

Lincoln’ lü 4-2-2-1-1: Aykut, Sabri, Servet, Meira, Hakan Balta, Mehmet Topal, Linderoth, Arda, Kewell, Lincoln, Ümit Karan

Lincoln’ süz 4-4-2: Aykut, Sabri, Servet, Meira, Hakan Balta, Mehmet Topal, Linderoth (Barış), Arda, Kewell, Ümit Karan, Nonda


SKIBBE, KALLİ GİBİ MANTIK DIŞI TERCİHLER YAPMAZ!..

Skibbe’ nin bu sezon Lincoln oynadığı zamanlar 4-2-2-1-1’ i veya 4-2-3-1’ i tercih edeceğini düşünüyorum. Fakat Türk liginin şartları, çoğu deplasman takımlarının İstanbul’ daki “Çanakkale Geçilmez” mantığı Alman hocayı tek ön liberolu, çift forvetli, artı 3 ofansif orta sahalı oyun sistemine dönmek zorunda bırakabilir. Ama büyük maçlarda ve Avrupa kupası maçlarında Skibbe genelde tek hedef santrfor ve onun arkasında 2 veya 3 yardımcı forvet kullanacaktır. Orta sahanın göbeğini bu maçlarda tek ön liberoya hiç bir zaman bırakmayacaktır. Ayrıca Skibbe’ nin, Kalli’ nin yaptığı gibi Servet’ i orta saha oynatmak veya Hasan Şaş’ ı sağ bek oynatmak gibi mantık dışı tercihler yapacağına da inanmıyorum.


İŞTE CİM BOM’UN İKİ FARKLI 11’İ!..

Dünkü yazımda Galatasaray’ ın çok iyi bir forvet ve sağ bek alması gerektiğini yazmıştım. Kaleci transferinin ise bu 2 transferden sonra düşünülmesi gerektiğini ve Aykut’ a güvenmenin makul bir opsiyon olduğunu belirtmiştim. Henüz transferi bitirmemesine rağmen Galatasaray, Türkiye liginin şu an en geniş kadrosuna sahip. İşte Cimbom’ un farklı oyunculardan oluşan mevcut iki 11’ i:

4-4-2-2-1: Aykut, Sabri, Servet, Meira, Hakan Balta, Mehmet Topal, Linderoth, Arda, Kewell, Lincoln, Ümit Karan

4-4-2: Orkun, Uğur, Emre Güngör, Emre Aşık, Volkan Yaman, Ayhan, Barış, Aydın, Hasan Şaş, Nonda, Yaser Yıldız

NOT: Fırat Kocaoğlu, Mehmet Güven, Ferdi Elmas ve Serkan Çalık kadro derinliğinde ki diğer futbolcular.


GENÇLER, KEWELL VE MEIRA’DAN ÇOK ŞEY ÖĞRENECEK!..

Galatasaray yönetiminin amacı genç oyunculardan kurulu bir takım oluşturmak ve onları tecrübeli oyuncularla desteklemekti. Bu hedeflerine ulaştılar. Geçen sezon yaş ortalaması 21 olan bir orta sahayla şampiyon olmayı başaran bu takımda, oynasalar da oynamasalar da tecrübeli kaptanların rolü çok büyüktü. Bu sezonun transfer stratejisi olarak alınan Kewell ve Meira gibi uluslararası tecrübesi çok olan kaliteli yabancılardan, Galatasaraylı genç futbolcuların öğrenecek çok şeyleri var. Sarı-Kırmızılıların başarısı, genç ve tecrübeli oyuncuları doğru yöntemlerle harmanlamaktan geliyor.



SKIBBE’NIN FUTBOL FELSEFESİ SAHAYA YANSIRSA…

Geçen sezona göre kadrosu daha da güçlenen Galatasaray, bu sezon Avrupa da başarı ve ligde tekrar şampiyon olmak istiyor. Skibbe’ nin elinde değişik taktik varyasyonlar uygulayabileceği alternatifli bir kadro var. Skibbe, futbol felsefesi hücum olan, çok paslı hızlı oyunu seven ve oyuncularından toplu ofans, toplu defans yapmalarını isteyen bir teknik direktör. Eğer Galatasaraylı futbolcular, Alman hocanın isteklerini yerine getirip, oyun felsefesini sahaya yansıtabilirlerse, Cimbom bu sezon yine zirvede olacaktır.


MARATON.COM.TR ÖZEL
ANALİZ: EMRE UTKUCAN

Posted: Wed Jul 30, 2008 11:05 am
by Ismail Gezer
Futbolla alakası az ama Servet'le alakası çok... :)
"HİÇ AŞIK OLMADIM"

Servet Çetin, bu yaşına kadar hiç aşık olmadığını ve bunun eksikliğini çekmeye başladığını söyledi.


Galatasaray’ın karizmatik defans oyuncusu Servet Çetin, Elele dergisine verdiği röportajda, bu yaşına kadar hiç aşık olmadığını ve bunun eksikliğini çekmeye başladığını söyledi.

Servet Çetin, "Uzun süreli ilişki tabii ki yaşadım ama aşık olmadım. Keşke olsaydı. Açıkçası ortamları, kadınları gördükçe güvenim kayboluyor. Bazı kadınlar görüyorum, her şeyiyle çok güzel, dört dörtlükler ama birlikte oldukları insanları sevdiklerine inanmıyorum. Çıkar ilişkisi var arada diye düşünüyorum. Ben kesinlikle öyle bir kadınla birlikte olmak istemem" dedi.

Euro 2008’de yarı finale çıktık. Süper bir takım, süper bir kadroydu. Siz ise sakat olduğunuz halde harika bir oyun çıkardınız. Başa dönersek, futbol maceranız nasıl başladı?

- Futbola başlamam enteresan oldu. Ben Kartalspor altyapısına kaydolmuştum. Ama antrenmanlar Cevizli’de yapıldığı için trenle gidip geliyordum. Tabii maddi olanak da olmadığı için, trene kaçak binmem gerekiyordu. Biraz korktum bu durumdan ve lisansımı geri aldım. Sonra ağabeyim başvurdu takıma. O oynarken, bir gün eve hocası telefon açtı. Ben çıktım telefona, ağabeyim evde yoktu. Önemli bir maç varmış. "Siz top oynamayı biliyor musunuz?" dedi, ben de "Biliyorum" dedim. Aldım çantamı, oynadım o gün hazırlık maçında. Beğendiler beni, böylece Kartalspor’da başladım futbola.

Iğdırlısınız ve 11 kardeşsiniz. Zor bir çocukluk muydu sizinki?


- Ben 1 yaşındayken Iğdır’dan İstanbul’a gelmişiz. 8 tane ablam var, 3 erkek kardeşiz. Babam asgari ücretle çalışıyordu ve çok fazla karşılayamıyordu giderlerimizi. Zor zamanlar geçirdik. Şimdi imkanlar değişti ama bunun dışında hiçbir şey değişmedi. Ama insanlar param olmadığı zamanlardaki gibi davranmıyor, bakışlar bile değişti. Çok kötü bir şey bu! Ben şükrediyorum; iyi ki bu şartlarda büyümüşüm.

Balık burcusunuz. Bu burcun erkekleri hayalci olur. En uçuk hayaliniz nedir?

- Tek isteğim, iyi bir futbolcu olmak, iyi paralar kazanmak, ailemi ve kendimi insanlara muhtaç etmemek! Fazlasında gözüm yok. İyi yerlerde olmak istiyorum ama çok uçları da hayal etmiyorum.

Dışarıdan sert biri gibi görünüyorsunuz ama sizi tanıyınca hiç de öyle olmadığınız belli oluyor...

- Evet, beni tanıyanlar dışarıdan göründüğüm gibi biri olmadığımı söylüyorlar. Aslında çok duygusalımdır. Her şeyi ince ince düşünürüm. Çok gezen tozan bir tip değilim. Gece hayatını sevmiyorum. Toplasanız şimdiye kadar 5-6 kere çıkmışımdır.

Türkü merakınız varmış...

- Evet, çocukluğumdan beri türkü dinlemeyi çok severim. Maçlara da türkü dinleyerek konsantre oluyorum. Farklı farklı türküleri iPod’lara yüklüyorum. Sıkıldığım zaman değiştiriyorum. Türkü evlerine de çok giderim.

Reklamlar sayesinde annenizle de tanışmış olduk. Annenizle aranız nasıl?

- Annemle ve bütün ailemle aram çok iyi. Onlar Kartal’da oturuyor, sezon süresince kulüpte kaldığım için çok sık gidemiyorum. Ama aileme çok bağlıyım.

Anneniz size en çok neden kızar?

- Küpeme kızıyor. Bazen kıyafetlerime de kızıyor. Yırtık pantolon falan giydiğim zaman çok kızıyor. Hatta küpeyle ilgili enteresan bir anım var. Ben sakatlanmıştım, Almanya’da tedavi oluyordum. Daha önceleri de "erkek adam küpe takar mı" diyenlerden biriydim. Orada ne olduysa, artık psikolojim mi bozuldu bilemiyorum, halamın çocukları küpe taktılar kulağıma, ben de bir şey demedim, bir süre sonra da alıştım. İstanbul’a döndüğümde kapıyı annem açtı. Kulağımdaki küpeyi görünce "O ne öyle, hiç sana yakışıyor mu?" diye söylenmeye başladı. Ben de, "Doktor ameliyat sırasında takmış, kan dolaşımını sağlaması için bir ay kalması gerekiyormuş" dedim ve öyle kandırdım annemi.

Kafa atmada çok başarılısınız. Peki, kafanızı başka nelere çalıştırmayı seversiniz?

- Geçen sene inanılmaz derecede yoğun bir maç temposu yaşadık. Böyle olunca, konsantre olmak zor oluyor. Bir de, bu işi biraz da para uğruna yaptığımız için, geleceğimi nasıl garanti altına alabilirim diye düşünüyorum. Yarın oynar mıyız, oynamaz mıyız belli değil. Sakatlıklarım var. Bu yüzden kazanabildiğim kadar kazanıp en iyi şekilde yatırım yapmak istiyorum!

Hırslı mısınız peki?

- Evet, çok hırslıyım. Ben ciddi sakatlıklar yaşadım. Çalışmayı sevmeseydim, futbola dönüşüm biraz zor olabilirdi.

Futbolcular çapkınlıklarıyla ünlüler. Sizin kadınlarla aranız nasıl?

- Benim hiç o taraklarda bezim yok. İlk kız arkadaşım liseden sonra oldu. Televizyonda o zamanlar "Şu futbolcu şu kızla gezdi tozdu, futbol hayatı bitti" diye haberler duyuyordum. Bu beni kadınlardan daha da uzaklaştırıyordu. İlk aşkım ise platonikti, lisedeki öğretmenime aşıktım.

Uzun süreli bir ilişki yaşamadınız mı?

- Tabii yaşadım ama aşık olmadım. Keşke olsaydı. Arayıp "Neredesin" diyebileceğim, benim ne yaptığımı merak eden birinin olmasını çok isterdim.

Yakışıklısınız ve futbolcusunuz. Etrafınızda bir sürü kadın vardır eminim...

- Yakışıklılıktan demeyelim de futbolcu olmamdan dolayı olabilir.

Kadınlara karşı defans yaratmış olabilir misiniz?

- Olabilir... Açıkçası ortamları, kadınları gördükçe güvenim kayboluyor. Bazı kadınlar görüyorum, her şeyiyle çok güzel, dört dörtlükler ama birlikte oldukları insanları sevdiklerine inanmıyorum. Çıkar ilişkisi var arada diye düşünüyorum. Ben kesinlikle öylesine bir kadınla birlikte olmak istemiyorum.

Evliliğe bakışınız nasıl?

- Evliliğe karşı değilim. 21-22 yaşında doğru biri karşıma çıksaydı evlenirdim. Evlenmiş olsaydım çok düzgün bir hayatım olurdu ve işime de olumlu yansırdı diye düşünüyorum.

Günübirlik ilişkiler size uzak mı? Bu konuda biraz tutucu gibisiniz...

- Evet, aile yapısı olarak da biraz tutucuyum. Çapkınlık zaten istesem de yapamıyorum. Herhangi bir kafede otursam, birinden hoşlansam, o kız da bana pas verse, ben yine de yanına gidip konuşamam.

Kendinize özel bir stiliniz var. Modayla aranız nasıl?

- Modayı takip etmiyorum, kendime yakıştırdığım şeyleri giyiyorum. Marka takıntım yok. Arkadaşlarım var bir de; kot, kapri filan çizip kendileri yapıyorlar. Fiziki açıdan bana her kıyafet olmadığı için, onlara tarif ediyorum, yapıyorlar.

Beckham bir stil ikonu. Futbolcuların stil ikonu olmasına ne diyorsunuz?

- Bizim ülkemizde saçınızı, sakalınızı uzatırsınız ya da küpe takarsınız; hemen laf ederler. Oysa sıradan olmamaları gerekiyor futbolcuların bence. Ama Avrupa’da öyle değil. Aksine, onlara stil yaratıyorlar. Bu yüzden Avrupa’da oynayan futbolcuları daha şanslı buluyorum.

Bu sezon yine Galatasaray’dasınız. Ama Euro 2008’deki performansınızdan sonra mutlaka yurtdışından teklif almışsınızdır.

- Denizlispor’da oynadığımdan beri yurtdışından teklifler alıyorum ama bir türlü kısmet olmadı. Ben oynadığım takımlara hep bonservis parası kazandırarak gittim. Şu anda da İngiltere ve Almanya’dan teklif var. Tam benim istediğim ligler ama kulüp biraz yüksek para istedi.

Fatih Terim’in futbolculara yaklaşımı nasıl? Sahada hareketleri bize zaman zaman komik geliyor. Siz anlıyor musunuz ne demek istediğini?

- Evet, anlıyoruz tabii. Süper biri Fatih Hoca. Futbolcu için rahatlık ve kendine güven çok önemlidir. Fatih Hoca, o güveni, o arkadaşlık ortamını yansıtıyor bize. Tabii ki sert görünüşlü, otoriter biri ama o kadar da olmalı. Çok iyi, çok babacan. Bir de inanılmaz iyi şekilde motive ediyor. Sanırım Çek Cumhuriyeti maçı öncesiydi, bir toplantı yaptı maçtan bir gün önce. Öyle iyi motive etti ki bizi, "Hadi buradan hemen maça gidelim" olduk.

Annem sanat camiasından gelin istemiyor

Annenizin istemediği bir kızla birlikte olur musunuz?

- Annem zaten sanat camiasından ya da manken bir gelin istemiyor. İşin açıkçası, büyük konuşmak istemem ama ben de öyle bir şey düşünmüyorum.

Size kız buluyor mu?

- Evet! "Şunun şu kızı var, çok da iyi kız" diyor arada bir! Bir de benim 10 kardeşim de evli, bir tek ben kaldım. Şu an baskı var üzerimde. Her eve gittiğimde bu evlilik bahsi açılıyor ama olmuyor!

Asena’yla aramda bir şey olmadı

Bir ara Asena ile ilişkiniz olduğu yazılmıştı. Geçtiğimiz günlerde de sevgiliniz olduğunu iddia eden bir kızla fotoğraflarınız yayınlandı...

- Her gün gazetelerde biriyle olduğum çıkıyor. Ben de anlamıyorum! O kız normal bir arkadaşım, Asena’yla da aramda hiçbir şey geçmedi. Keşke biri olsa da hayatımda, ben de kurtulsam bu söylentilerden. Olsa, mutlaka arkasında durur, söyler, çıkar dolaşırım. Kimseden korkum olmaz ki; sonuçta gencim, bekarım, özgürüm. Şu anda bir ilişkim yok!


Kaynak: Hürriyet

Posted: Wed Jul 30, 2008 2:56 pm
by Murat Fahrioglu
Bir golcü, bir kaleci
ERHAN TELLİ

Galatasaray’ın hocası Skibbe, yönetime rapor vererek taleplerini iletti. Alman hoca, “Öncelikle bir golcüye ihtiyacımız var. Daha sonra da bir kaleci almalıyız” diyerek 2 yeni futbolcu istedi

Cim-Bom’un teknik patronu Michael Skibbe’nin, futbol şubesinden sorumlu yönetici Haldun Üstünel ve Futbol A.Ş. Genel Müdürü Adnan Sezgin ile yaptığı görüşmede, transferde önceliğin golcü ve kaleciye verilmesini istediği ortaya çıktı.
Almanya’da gerçekleştirilen birinci etap kamp çalışmaları ardından hazırladığı raporunu idarecilere ileten genç teknik adamın, “Önce golcü bir oyuncuya ihtiyacımız var. Ardından bir de kaleci almalıyız” ifadeleri kullandığı vurgulandı.
Yönetimin, Alman teknik adamın bu isteğini olumlu karşıladığı ve takımdan ayrılan Hakan Şükür’ün boşluğunu dolduracak yeni bir forvet oyuncusunun alınmasına öncelik verdiği öğrenildi. Yönetici Haldun Üstünel, yaptığı açıklamada Skibbe’nin eski takımı Leverkusen’de forma giyen golcü oyuncu Kiessling için Almanya’ya gittiği yolunda çıkan haberleri yalanlarken, çalışmaların sürdüğünü açıkladı.
Bu arada yüksek maliyeti yüzünden Ricardo Oliveira transferinin zora girdiği belirtildi. Real Zaragoza’da top koşturan Brezilyalı golcünün çok yüksek yıllık ücret istediği ve yönetimin bu nedenle transferi askıya aldığı kaydedildi. Şartların değişmesi durumunda Oliveira’nın tekrar gündeme gelebileceği de ifade edildi.

Aslan’da yoğun tempo

Galatasaray hazırlıklarını çift idmanla sürdürdü. Futbolcular, sabah ısınma hareketlerinden sonra taktik ağırlıklı çalışmalar yaptı. Antrenman orta ve şut çalışmasıyla sona erdi. Tedavileri biten Mehmet Güven ve Murat Akça takımla çalıştı. Bel ağrısı şikayetleri olan Servet ile Emre Güngör, Lincoln, Kewell, Linderoth ve Serkan tedavilerinin ardından önce salonda ardından sahada özel çalışmalar yaptı. Önceki akşam adalesinden sakatlanan Lincoln’ün bir süre daha takımdan ayrı çalışacağı ifade edildi. Cim-Bom akşam yaptığı idmanda pas çalışmasından sonra taktik ağırlıklı program uyguladı.

Kaynak: Milliyet

Posted: Tue Aug 05, 2008 6:44 pm
by Murat Gökcigdem
AA'nin yazdigina gore bugun 1,5 saat süren bir antrenman yapilmis.


Oldukça neşeli geçen çalışmanın ardından sarı-kırmızılı takımın forvetleri Ümit, Nonda ve Yaser bir süre daha kanatlardan yapılan ortalarda gol çalışması gerçekleştirdiler.

Sakatlik raporu soyle:

a) İdmanda yapılan el topu oyunu sırasında sağ dizine darbe alan Hasan Şaş kısa süreli bir sakatlık geçirmis.

b) Oyunun bitiminde ise boynunda ağrı hissettiğini belirten Ayhan, çalışmayı yarıda bırakmak zorunda kaldı. Sıkıntısını saha kenarında doktor İlker Yücesir'e anlatan Ayhan, daha sonra antrenmandan ayrılarak tesislere gitti.

c) Lincoln, Kewell, Mehmet Güven ve Uğur antremanlara katılmadi.

d) soğuk algınlığı nedeniyle dünkü çalışmada yer alamayan Ümit, tedavisi devam eden Servet ve dünkü çalışmada sakatlanan Barış, idmanın tamamında yer aldılar.

e) ayrıca, sindirim sistemi rahatsızlığı nedeniyle dün yapılan antrenmana katılamayan kaleci Orkun, antrenmanın ilk bölümündeki koşuya katılmasının ardından, daha sonra tesislere geçti.

f) tedavileri süren Linderoth ile Emre Güngör ise antrenmanın bitiminde fizyoterapist eşliğinde koşu yapmak için sahaya geldiler.

Simdi resimli haberler :lol:

Image

Neseli antremandan bir goruntu..

Image

Huh? Bu tablo hic bir kaleciye yakismaz :wink:

Image

diye antremanda basin toplantisi yapan Skibbe'nin


Image

laflarini duyan kalecimiz kendine gelmis :wink:

Image

Soguk alginligini atan Umit sut calismasinda...

Image

Pehlivan 1

Image

Pehlivan 1

Image

Pehlivan 2

Image

Iste Servet. Allah nazar degdirmesin...

Image

Alpaslan...Cok genc gozukuyor.

Posted: Thu Aug 07, 2008 4:22 pm
by Mehmet Gorgen
Image

Posted: Thu Aug 07, 2008 4:36 pm
by Yasin Gürel
Bu ikinci takım birinciyi yener bence (Ayhan o takımdaya :lol:) İlk onbirin bu halini beğendim sadece Linderoth'un yerine Ayhan'ı oynatırdım çünkü Linderoth paslarıyla oyunu yönlendirebilen playmaker bir oyuncu değil defansif yönleri kuvvetli bir oyuncu ama Ayhan oyun kurucu özellikleri olan defansif ve ofansif olarak dengeli bir oyuncu .Milli takımda M.topal-Aurelio ikilisi yan yana oynadığında takımın oyun kuramadığını gördük çünkü ikiside defanstan top alıp pas dağıtan tarzda oyuncular değiller.Aynı şey M.Topal-Linderoth ikilisi içinde geçerli bence pas alışverişlerinde sıkıntı yaşamamamız için Ayhan'ın bu takımda oynaması lazım.

Posted: Thu Aug 07, 2008 5:01 pm
by Ozgur A. Boztepe
Yasin Gürel wrote:Bu ikinci takım birinciyi yener bence (Ayhan o takımdaya :lol:) İlk onbirin bu halini beğendim sadece Linderoth'un yerine Ayhan'ı oynatırdım çünkü Linderoth paslarıyla oyunu yönlendirebilen playmaker bir oyuncu değil defansif yönleri kuvvetli bir oyuncu ama Ayhan oyun kurucu özellikleri olan defansif ve ofansif olarak dengeli bir oyuncu .Milli takımda M.topal-Aurelio ikilisi yan yana oynadığında takımın oyun kuramadığını gördük çünkü ikiside defanstan top alıp pas dağıtan tarzda oyuncular değiller.Aynı şey M.Topal-Linderoth ikilisi içinde geçerli bence pas alışverişlerinde sıkıntı yaşamamamız için Ayhan'ın bu takımda oynaması lazım.
Bence Linderoth Ayhan gibi calim atamiyan bir oyuncu- aziz turkcemiz, linderoth atamiyor, Ayhan atiyor- demek istiyorum.

Ama bence onun disinda ofansta hem topsuz oyunda ayhandan daha iyi hemde paslari ve sutlari ayhandan daha iyi.
Kanitlayabilirmiyim, kanitlayamam, neden, cunku adam gs de topla 7 8 mac oynadi.

Posted: Thu Aug 07, 2008 5:26 pm
by Mehmet Gorgen
Image

Posted: Thu Aug 07, 2008 6:00 pm
by Yasin Gürel
Ozgur A. Boztepe wrote:
Bence Linderoth Ayhan gibi calim atamiyan bir oyuncu- aziz turkcemiz, linderoth atamiyor, Ayhan atiyor- demek istiyorum.

Ama bence onun disinda ofansta hem topsuz oyunda ayhandan daha iyi hemde paslari ve sutlari ayhandan daha iyi.
Kanitlayabilirmiyim, kanitlayamam, neden, cunku adam gs de topla 7 8 mac oynadi.
Ofansta topsuz alanda Ayhan'dan daha iyi diyorsanız buna katılmam mümkün değil çünkü unutmayalım Ayhan eskiden forvet arkası oynuyordu hem teknik olarak şutlarıyla , paslarıyla, araya kaçışlarıyla,çalımlarıyla Linderoth'tan 3-4 gömlek üstün bir oyuncu. Linderoth'un ne zaman ileriye çıktığını gördünüzde ofansının Ayhan'dan daha iyi olduğunu söyleyebiliyorsunuz anlayamadım.Ayhan'ın bazı lüzumsuz hareketlerinin yarattığı antipati onu eleştirirkenki objektifliğinizi etkiliyor bence (şahsınıza değil genel olarak Ayhan'ı beğenmeyenlere söylüyorum)Ayhan teknik kapasite olarak hem Linderoth'tan hemde M.Topal'dan daha üstün bir oyuncudur.M.topal şutları süper olan ama onun dışında teknik kapasitesi düşük bir oyucudur top saklayamaz, çalım atamaz, araya kaçıp gol atamaz ama Ayhan ve Barış bu özellikleri olan oyuncular çok iyi demiyorum sadece Linderoth ve M.Topal'a göre iyiler diyorum.Linderoth-M.Topal ikilisine karşıyım orta sahamızın iki ön liberoyla ofans yönünden eksik olacağını düşünüyorum.

Posted: Thu Aug 07, 2008 6:37 pm
by Ozgur A. Boztepe
Yasin Gürel wrote:
Ozgur A. Boztepe wrote:
Bence Linderoth Ayhan gibi calim atamiyan bir oyuncu- aziz turkcemiz, linderoth atamiyor, Ayhan atiyor- demek istiyorum.

Ama bence onun disinda ofansta hem topsuz oyunda ayhandan daha iyi hemde paslari ve sutlari ayhandan daha iyi.
Kanitlayabilirmiyim, kanitlayamam, neden, cunku adam gs de topla 7 8 mac oynadi.
Ofansta topsuz alanda Ayhan'dan daha iyi diyorsanız buna katılmam mümkün değil çünkü unutmayalım Ayhan eskiden forvet arkası oynuyordu hem teknik olarak şutlarıyla , paslarıyla, araya kaçışlarıyla,çalımlarıyla Linderoth'tan 3-4 gömlek üstün bir oyuncu. Linderoth'un ne zaman ileriye çıktığını gördünüzde ofansının Ayhan'dan daha iyi olduğunu söyleyebiliyorsunuz anlayamadım.Ayhan'ın bazı lüzumsuz hareketlerinin yarattığı antipati onu eleştirirkenki objektifliğinizi etkiliyor bence (şahsınıza değil genel olarak Ayhan'ı beğenmeyenlere söylüyorum)Ayhan teknik kapasite olarak hem Linderoth'tan hemde M.Topal'dan daha üstün bir oyuncudur.M.topal şutları süper olan ama onun dışında teknik kapasitesi düşük bir oyucudur top saklayamaz, çalım atamaz, araya kaçıp gol atamaz ama Ayhan ve Barış bu özellikleri olan oyuncular çok iyi demiyorum sadece Linderoth ve M.Topal'a göre iyiler diyorum.Linderoth-M.Topal ikilisine karşıyım orta sahamızın iki ön liberoyla ofans yönünden eksik olacağını düşünüyorum.
Farkli fikirlerimiz oldugu belli bu konu hakkinda.

Ama Topal- linderoth-lincoln-arda-kewell orta sahasinda olmayan bir ozellik var. Oda oyunu rolantiye almak. Bu ozellikle gucsuz ve sert takimlara karsi lazim. 1 2 gol attiktan sonra, veya takim yorulunca birinin oyunu rolantiye almasi lazim. Hem takim yorulmasin diye, hem karsi takim tekmeyi daha az bassin, sakatliklar azalsin diye.
Linderoth devamli tempolu oynuyan bir adam ayrica kendi etrafinda domup topu sakliycak bir adam degil. Lincoln hem ileri oyniyan bir adam. Zaten Lincoln topu rolantiye alana kadar basarlar tekmeyi. Eger hoca kenerdan yapmazsa, bunu yapicak adam Ayhan dir. Bu yuzden bu 11'e Ayhan lazim. Senin fikrin nedir bu acidan?

Posted: Thu Aug 07, 2008 7:10 pm
by Yasin Gürel
Ozgur A. Boztepe wrote:
Farkli fikirlerimiz oldugu belli bu konu hakkinda.

Ama Topal- linderoth-lincoln-arda-kewell orta sahasinda olmayan bir ozellik var. Oda oyunu rolantiye almak. Bu ozellikle gucsuz ve sert takimlara karsi lazim. 1 2 gol attiktan sonra, veya takim yorulunca birinin oyunu rolantiye almasi lazim. Hem takim yorulmasin diye, hem karsi takim tekmeyi daha az bassin, sakatliklar azalsin diye.
Linderoth devamli tempolu oynuyan bir adam ayrica kendi etrafinda domup topu sakliycak bir adam degil. Lincoln hem ileri oyniyan bir adam. Zaten Lincoln topu rolantiye alana kadar basarlar tekmeyi. Eger hoca kenerdan yapmazsa, bunu yapicak adam Ayhan dir. Bu yuzden bu 11'e Ayhan lazim. Senin fikrin nedir bu acidan?
Bu konuda kesinlikle haklısınız oyunu rölantiye almak büyük takımlar için çok önemlidir özellikle Fenerbahçenin Mtk maçında 1-0'dan sonra yaptığı tam olarak buydu.Tempoyu düşürerek ve topu çevirerek rakip takımın etkili olmasına izin vermediler. Ayhan bu işleri yapabilecek bi oyuncu özellikle pas alışverişlerinde takımı rahatlatan defansın korkmadan topu verebileceği bir oyuncu M.topal ve Linderoth defanstan top almaya çekiniyolar insiyatif almıyolar topu kaybetmekten korkuyolar buda topun defanstan ileriye taşınmasını güçleştiriyo özellikle zor maçlarda sıkıntı yaratabilir pas alışverişi açısından.

Posted: Thu Aug 07, 2008 7:17 pm
by Mert Tokman
Yasin Gürel wrote:Ayhan teknik kapasite olarak hem Linderoth'tan hemde M.Topal'dan daha üstün bir oyuncudur.M.topal şutları süper olan ama onun dışında teknik kapasitesi düşük bir oyucudur top saklayamaz, çalım atamaz, araya kaçıp gol atamaz ama Ayhan ve Barış bu özellikleri olan oyuncular çok iyi demiyorum sadece Linderoth ve M.Topal'a göre iyiler diyorum.Linderoth-M.Topal ikilisine karşıyım orta sahamızın iki ön liberoyla ofans yönünden eksik olacağını düşünüyorum.
Sevgili Yasin -

Ayhan benim fevri hareketleri nedeni ile sempati duymadigim ancak ihtiyac duyuldugunda verilen gorevi bircok kez eline yuzune bulastirmadan yerine getirmis bir oyuncu - benim Ayhan'la ilgili gorusum bu.

Linderoth'la kiyaslarsak - bana gore Linderoth'un Ayhan'a gore artisi dogru karari cabuk verebilme ozelligi... Linderoth'u seyrederseniz kaptigi toplari nasil hic vakit kaybetmeden ILERIDE bulunan en musait pozisyonda ki oyuncuya aktardigini gorursunuz - cogunlugu da isabetli olarak... Bu belki cok abartilacak bir is olarak gorulmeyebilir ama cok onemli bir is. Ayhan bos adami bulmakda, topu ayagina almadan ne yapacagina karar vermekte ve topu isabetli olarak ileride ki bu adama vermekte daha yavas kaliyor - bu yuzden de bazen ileride ki musait oyuncularin pas yollari kapaniyor ve dolayisi ile yana ve geriye oynama mecburiyeti doguyor. Sonuc olarak Ayhan'la Linderoth arasinda farklar bana gore Linderoth oynadigi zaman: 1- daha hizli ataga kalkip karsi defansi daha dengesiz yakalayabiliyoruz; 2- ataga cikarken daha az top kaybediyoruz.

Ayhan'in Linderoth'a gore avantaji ise daha cok fiziksel - yani yine senin aksini dusunuyorum... Linderoth Ayhan kadar kosup pres yapan bir adam degil - kaptigi toplari daha cok dogru pozisyon alip, pas hizalarini keserek kapiyor - rakiple agresif ikili mucadelelere girerek degil ki Topal'in Linderoth'dan ogrendigi en iyi istir bu dogru pozisyon alip pas yollarini kesmek. Ayhan ise cok daha agresif, ikili mucadeleyi seven, toplari daha cok "yatarak, kayarak" kazanan bir yapiya sahip. Dolayisi ile takim icin arti bir enerji kaynagi oluyor oynadigi zaman.

Linderoth ve Topal defanstan topu alip cikarmakta cekingen cumlene ise hic katilmiyorum.

Posted: Thu Aug 07, 2008 7:37 pm
by Yasin Gürel
Mert Tokman wrote: Sevgili Yasin -

Ayhan benim fevri hareketleri nedeni ile sempati duymadigim ancak ihtiyac duyuldugunda verilen gorevi bircok kez eline yuzune bulastirmadan yerine getirmis bir oyuncu - benim Ayhan'la ilgili gorusum bu.

Linderoth'la kiyaslarsak - bana gore Linderoth'un Ayhan'a gore artisi dogru karari cabuk verebilme ozelligi... Linderoth'u seyrederseniz kaptigi toplari nasil hic vakit kaybetmeden ILERIDE bulunan en musait pozisyonda ki oyuncuya aktardigini gorursunuz - cogunlugu da isabetli olarak... Bu belki cok abartilacak bir is olarak gorulmeyebilir ama cok onemli bir is. Ayhan bos adami bulmakda, topu ayagina almadan ne yapacagina karar vermekte ve topu isabetli olarak ileride ki bu adama vermekte daha yavas kaliyor - bu yuzden de bazen ileride ki musait oyuncularin pas yollari kapaniyor ve dolayisi ile yana ve geriye oynama mecburiyeti doguyor. Sonuc olarak Ayhan'la Linderoth arasinda farklar bana gore Linderoth oynadigi zaman: 1- daha hizli ataga kalkip karsi defansi daha dengesiz yakalayabiliyoruz; 2- ataga cikarken daha az top kaybediyoruz.

Ayhan'in Linderoth'a gore avantaji ise daha cok fiziksel - yani yine senin aksini dusunuyorum... Linderoth Ayhan kadar kosup pres yapan bir adam degil - kaptigi toplari daha cok dogru pozisyon alip, pas hizalarini keserek kapiyor - rakiple agresif ikili mucadelelere girerek degil ki Topal'in Linderoth'dan ogrendigi en iyi istir bu dogru pozisyon alip pas yollarini kesmek. Ayhan ise cok daha agresif, ikili mucadeleyi seven, toplari daha cok "yatarak, kayarak" kazanan bir yapiya sahip. Dolayisi ile takim icin arti bir enerji kaynagi oluyor oynadigi zaman.

Linderoth ve Topal defanstan topu alip cikarmakta cekingen cumlene ise hic katilmiyorum.
Linderoth'un hızlı karar verme özelliğine katılmakla beraber defanstan top almakta isteksiz olduğunu düşünüyorum özellikle zor maçlarda baskı altında top almaktan korkmak yani teknik olarak yetersizlikten dolayı toptan kaçmaktan bahsediyorum ,pres altında top almaktan , topla bir iki adım atabilecek teknik kapasiteye sahip olmaktan bahsediyorum. Belki ben yanlış düşünüyorum izleyip göreceğiz M.Topal-Linderoth ikilisi pas alışverişini nasıl yönetecekler merak ediyorum.

Posted: Thu Aug 07, 2008 8:36 pm
by Mehmet Cirak
Valla benim dusuncelerim Yasin'e daha yakin olmakla beraber, tam bir fikre sahip olabilmek icin Linderoth'u daha fazla izlemek gerektigini dusunyorum. Linderoth iyilesip, soyle arka arkaya 10 mac oynamadiktan sonra sabaha kadar tartissak cok bir anlami olmaz. Ayhan'in yetenegini, katkisini, artilarini, eksilerini biliyoruz. Linderoth'u ise kac mac ve hangi rakiplere karsi izleyebildik, allah askina?

Posted: Thu Aug 07, 2008 11:26 pm
by BarisCakan
Mehmet Cirak wrote:Valla benim dusuncelerim Yasin'e daha yakin olmakla beraber, tam bir fikre sahip olabilmek icin Linderoth'u daha fazla izlemek gerektigini dusunyorum. Linderoth iyilesip, soyle arka arkaya 10 mac oynamadiktan sonra sabaha kadar tartissak cok bir anlami olmaz. Ayhan'in yetenegini, katkisini, artilarini, eksilerini biliyoruz. Linderoth'u ise kac mac ve hangi rakiplere karsi izleyebildik, allah askina?
:) Bence de Mert'in analizi çok doğru, hatta tamamıyla ama aynen söylediğin gibi Tobias iyileşip sürekli oynamadıkça fark etmiyor.

Bir de Mert'in Ayhan'la ilgili söylediğiyle alakalı şunu eklemek istedim:

Bu çok didişerek kaptığı topları önce yana ve arkaya oynaması şart çünkü bir kalabalık içinde oluyor genelde, alan savunmasında başka oyuncuların bölgelerine top takibinde girdiğinden. Sonra takım ileriye çıkarken dönüp tekrar top aldığında dağıtmak için topa mutlaka 4-5 kere dokunmadan pas atmıyor asla. Bu da Mert'in bahsettiği yavaş karar vermeyle alakalı. (Çok dalga geçilen Inamoto bu konuda daha iyiydi mesela Ayhan'a göre. Topu aldığında maksimum ikinci dokunuşunda isabetli pas atmış oluyordu. Ayhan Inamoto'dan daha iyi, faydalı futbolcu, onu demiyorum :) temel bir beceri kıyaslaması )

Ayhanı asıl orta saha değil yardımcı rolünde beğeniyorum. Kanatta oynarken hem ortaya hem dışarıya yardım edebilmesini beğeniyorum. Mücadeleyi bırakmamasını seviyorum. Profesyonel olmayan tavırları dönem dönem bayıyor ama bir Hasan Şaş da değil. (İkisini de çok severim, ayrı)