Page 14 of 29

Posted: Sun Feb 15, 2009 10:28 pm
by Cengiz Akgun
Ufuk Sezekkaplan wrote: ,,,
- Way out west (Laurel-Hardy)
- Blues Brothers (Belushi)
- We're no angels (De Niro-Sean Penn)
- Midnight Run (De Niro. Bu filmde FBI ajanı Alonzo'yu oynayan Kotto tam bir kült)
- The Gods must be Crazy

Türk Sinemasında favorilerim:

- Davaro
- Kibar Feyzo
- Sahte Kabadayı
- Namuslu
- Selamsız Bandosu

Ha bir de Southpark var. Ama onu herhalde başka birşey olarak değerlendirmek lazım. Bir sahnesi var mesela buraya bile yazmaya cesaret edemem :? .

Ufuk.

Midnight Run hakikaten komediyi cok guzel islemis bir film idi. Ne zaman TV'de yakalasam izlerim. Alanso'nun haber geldikce yanina suklum puklum yanasip 'yeni bir haberimiz var" dediklerinde "Bu haber beni uzecek mi?" sorusu, obur kafalet avcisinin nehir kenarinda Mafia adamlarina kursun sIktIktan sonra De Niro' ve muhasedeciyi arabaya bindirip uzaklasirlarken uzerlerine gelen ve ates acan helikopteri gorunce "yahu bunlara ne oluyor" dediginde "Marty bu sefer iyice yaptin" demesi, ve filmin sonunda muhasebecinin yagmurlugunun kemerindeki parayi kemerle verdikten sonra De Niro'nun Los Angles havalaninda durdurdugu taksiciye daha binmeden "acaba 1000 dolari bozabilecek misin" dediginde soforun "ne o sen de komedyensin herhalde, hadi oradan" diyerek gaza basmasi sevdigim sahnelerdendir.

Sener Sen'in pek filmini izlemedim. Ama yaptigi Kurd agasi taklidi hakikaten muthis. Kendisinin Turkan Soray ile yaptigi dizinin bir iki bolumunde izledim. Lokanta isi idi galiba. Adam sadece komedyen degil karakter artisti. Boyle birden fazla yonu olan sanatcilari gozumde daha da buyurler. Babasinin tiyatrodan gelmesinin bunda buyuk payi vardir.

Sinemamizi bazen yazin bir haftaligina filan turneye cikan tiyatroculara kiraya verirdik. O yuzden Avni Dilligil, Murvet Sim, Aliye Rona, Suna Pekuysal, Gazenfer Ozcan filan gibi bircoklarini yakindan tanidim. Malasef halkimizin tiyatroya olan ilgisizligi yuzunden ucuncu dorduncu gecede uc bes kisiye oynarlardi. Sanki dolu bir salona oynuyormus gibi hic renk vermeden. Tiyatroculugun acikli hikayesine boyle taniklik etmistim. Cok zor bir is boyle kan aglarken komedi yapmak.

Posted: Sun Feb 15, 2009 10:56 pm
by Cengiz Akgun
Dun Oscarlik denilen Slumdog Hint filmini gordum. Malasef herhalde sisirilmis gittigim icin pek umdugumu bulamadim. Bizim Turk filmleri gibi. Ben Oscarlik bir sey goremedim kusura bakmasinlar. Bazen boyle seyler sans. Bir Ingliz yapimci da Turk yasamina el atsa bu kadar malzeme cikar.

Cocukken beni cingenelere karsi korkuturlardi. Seni alip gotururler alini kolunu kirarlar gozunu kor ederler dilendirirler diye. Cunku bir ekmek parasi diye dilenenler oldugu gibi evde kuruyan ekmege fit olanlarda vardi o zamanlar. Kizartmada kullnilip bir daha yapilir denilen zeytinyagini da isterlerdi. Carsaf ve lavanta satarlardi. Yani eve gelip kapiyi calarlar ya da bahcede karsilasirdim bunlarla. Bu filmde de o aklima geldi. Cingeneler simdi Roman deniyormus ya ben cocukken herhalde devlet mali idi yazin gelip bos bir arazide kamp kurarlardi. Kaburgalarini sayacagin atlari arabaya kosarlar hurda toplarlar cop eselerler ve evden bakir kap kacak alip kalaylayip getirirlerdi. Kasimin soguguna kadar kizilderi cadirlari gibi cadirlarda gece ates yakip isinmaya calisirlardi. Bu dediklerim 60'larda ben cocukken. 70'lerde bunlarin bir kismi ev tutup yerlesik hale gectiler. Hala Kadikoy vapur iskelesi etrafinda cicek satan lavanta satan cingene gormek mumkun galiba. Ruhlari Amerikadaki zenciler gibi ince oldugu icin muzik isini de pek iyi yaparlar. Klarnet keman darbuka calip vur patlasin cal oynasin ilginc bir hayatlari vardi. Ha bir de fal bakarlardi fasulye filanla.

Simdi Turkiyede cop karistirip teneke kutu arayan plastik sise toplayan ve cingene olmadigi halde o hayati yasayan bir suru Istanbullu var bu "boyyuk" Turkiyede. Bir eksikleri cicek, lavanta, ya da muzik gibi ince islere girmemeleri.

Posted: Sun Feb 15, 2009 11:59 pm
by Mert Tokman
Cengiz Akgun wrote:Dun Oscarlik denilen Slumdog Hint filmini gordum. Malasef herhalde sisirilmis gittigim icin pek umdugumu bulamadim. Bizim Turk filmleri gibi. Ben Oscarlik bir sey goremedim kusura bakmasinlar. Bazen boyle seyler sans. Bir Ingliz yapimci da Turk yasamina el atsa bu kadar malzeme cikar.
Gerci sen duymamis olabilirsin ama TR'de Kucuk Emrah diye bir arabesk sarkicisi vardi - boyle "Acilarin Cocuguyum" diye filmlerde oynardi... Gecen gun dedimdi bizim arabesk filmlere benziyor diye ama yapimi guzel ve hikayenin anlatilis bicimi ilginc... Sana bana pek orjinal gelmez boyle hikayeler TR'de goz onunde ve gazetelerin ikinci sayfalarinda bol bol oldugu icin - ama Batili insanlara ilginc gelecektir boyle farkli bir kulturun fazla abartilmamis gerceksi tanitimi - o yuzden bence Oskari alir.

Posted: Mon Feb 16, 2009 6:25 am
by Ugur Sahin
Cem Yılmaz, dün akşam "Var Mısın Yok Musun"a katıldı, ben uzun zamandır bu kadar gülmemiştim herhalde. Ve bunu normalde izlemeye 5 dakka tahammül edemediğim bir programın içinde yaptı.

Sırf aksanıyla, "come on"uyla "you know"uyla anlattığı Nasrettin Hoca fıkrasından bir kariyet çıkar, o kadar söyleyeyim. Vardır Youtube'da falan illaki.

Ugur

Posted: Mon Feb 16, 2009 11:24 am
by Murat Kara
Mert Tokman wrote:
Cengiz Akgun wrote:Dun Oscarlik denilen Slumdog Hint filmini gordum. Malasef herhalde sisirilmis gittigim icin pek umdugumu bulamadim. Bizim Turk filmleri gibi. Ben Oscarlik bir sey goremedim kusura bakmasinlar. Bazen boyle seyler sans. Bir Ingliz yapimci da Turk yasamina el atsa bu kadar malzeme cikar.
Gerci sen duymamis olabilirsin ama TR'de Kucuk Emrah diye bir arabesk sarkicisi vardi - boyle "Acilarin Cocuguyum" diye filmlerde oynardi... Gecen gun dedimdi bizim arabesk filmlere benziyor diye ama yapimi guzel ve hikayenin anlatilis bicimi ilginc... Sana bana pek orjinal gelmez boyle hikayeler TR'de goz onunde ve gazetelerin ikinci sayfalarinda bol bol oldugu icin - ama Batili insanlara ilginc gelecektir boyle farkli bir kulturun fazla abartilmamis gerceksi tanitimi - o yuzden bence Oskari alir.
Bu filmi gecende film yorumcusu ecnebi bir dostumla tartisiyorduk. Ben de Cengiz gibi yahu amma cabuk etkileniyorsunuz su fakir fukara edebiyatindan dedim. Ne var iste ilk yarisi Holywood ikinci yarisi Bolywood, bir film yapmislar, ask ile para arasinda sanki secim yapmak zorunluymus gibi, oyle bir secim uzerine senaryo yazmislar dedim. Benim hatun da araya girip yoksullugu filme malzeme yapmislar, satip para kazaniyorlar diye hayiflandi.

Bizim arkadas ise filmde baska seyler gormus. Megersem Hindistan'da bu tur film yapmak her babayigidin harci degilmis. Adamin altindan kan alirlarmis. Bu film de hukumet tarafindan yakin takibe alinmis. Oskarlik olmasa filmin kaderi farkli olabilirmis.

Sonra bu acidan dusununce, gercekten de filmde guclu kareler olduguna ikna oldum. Mesela, iskence sahneleri onemli. Once vur sonra sor mantigini (law-n-order) cok iyi betimlemis. Mesela Amerikali turistlerin gelip de 'gercek' Hindistani gormek istedikleri sahne oldukca kuvvetli. 'Aha gordun mu iste gercek Hindistan'i' diye bas roldeki cocuk oykununce, hafif zengin, orta-sinif bir Amerikali hatunun 'Amerika'dan farkli degilmis' demesi onemli.

Yonetmen bunlari bilerek mi yapmis, bilmeden mi yapmis bilmiyorum. Ama bir sekilde fon bulmus filmini yaptirabilmek icin. O fonlarin geldigi yerler belli ki bu tur sahnelere he demis. Filmin block buster oldugu goz onune alinirsa, bu bile basli basina onemli bir durum. Degisen zamanlarin silik bir isareti belki de.

Posted: Mon Feb 16, 2009 1:44 pm
by Celal Gürcüoglu
Ugur Sahin wrote:Cem Yılmaz, dün akşam "Var Mısın Yok Musun"a katıldı, ben uzun zamandır bu kadar gülmemiştim herhalde. Ve bunu normalde izlemeye 5 dakka tahammül edemediğim bir programın içinde yaptı.

Sırf aksanıyla, "come on"uyla "you know"uyla anlattığı Nasrettin Hoca fıkrasından bir kariyet çıkar, o kadar söyleyeyim. Vardır Youtube'da falan illaki.

Ugur
Cem Yilmaz'i ne kadar begensemde bu gayet basit ve herkesin yapacagi fakat komik olmayan, sadece Cem Yilmaz yapti diye herkesin guldugu birsey olmus.

Posted: Mon Feb 16, 2009 2:54 pm
by Ugur Sahin
Celal Gürcüoglu wrote:
Cem Yilmaz'i ne kadar begensemde bu gayet basit ve herkesin yapacagi fakat komik olmayan, sadece Cem Yilmaz yapti diye herkesin guldugu birsey olmus.
Sonra ben de internette o kısmın videosunu tekrar izlerken fark ettim, sırf o kısmı izlemek bütün şovun içinde o kısmı izlemekle aynı tadı vermiyor. Ne bileyim en basitinden çok Mehmet Ali Erbil kaçan "mayaling" bile bi 5-10 dakka önceki bir muhabbete şahane bir göndermeydi; böyle aradan izleyince kaçıyor doğal olarak onlar.

Ugur

Posted: Mon Feb 16, 2009 3:12 pm
by Kenan Atak
Ustte Ufuk ve Cengiz abinin bahsettigi Midnight Run gercekten hos bir film. Özellikle benim gibi böyle road movie falan da seviyorsaniz daha da hos oluyor bu tur filmler. Ben böyle filmlerin gectigi hemen her yeri www.imdb.com'dan buluyorum. Filming locations diye bir yer var. Sonra gidip Google Earth'de geziyorum buralari araziye bakiyorum, tuvalete bile girdigimde koca dunya atlasi kitabi ile giren birisiyim ve sanirim artik yeruzunde bakmadigim ulke haritasi kalmadi. Konuyu biraz saptirirsam aslinda guvenilir yerler olsa gidecegim cok yer var. Mesela Nairobi, Kenya, Tanzanya Bostwana ve Guney Afrika listemde ön sirada. Bostwana akillara zarar bir dogaya sahip. Guney Afrika'da Cape Town'in hemen latinda 'great white' denilen köpekbaliklarinin cirit attigi ufak bir körfez var mesela burayi cok merak ediyorum. Zaten köpek baliklari baslibasina bende ilgi uyandiran canlilar. Gene merak ettigim bir yer Avusturalya'nin batisi, Perth ve Perth'un altina kalan kiyi seridi. Buralari inanilmaz guzel ve insan eli degmemis kiyalarin oldugu yerler. Ancak Afrika baska riskler tasirken Avusturalya'da ise zehirli hayvan ve araba ile yolda kalma riski var. Böyle kac Avrupa'li ölmus diye duydum. Cunku yollar ucsuz bucaksiz ve insan yok gibi. Yolda o sicagin altinda kaldin mi tek kelimeyle babayi yiyor insan. Sirf bu yuzden gecen yaz Death Valley denen yere gidemedim. Gene aklima gelen bir yer Mikronezya denen adalar, Marshall adalari ve Guan adasi. ABD de doga sevenler ve hangar gibi koca bir ulkeyi oldukca risksiz ve guvenli bir bicimde gezmek icin ideal. Inanilmaz jeolojik sekiller var ulkede. Bir de dogu Brezilya kiyilari var gene aklima gelen. Buralar da suc orani cok yuksek ve sakat yerler. Turla gitmekten baska care yok ki, tur olayindan haz alan biri degilim acikcasi.

Posted: Mon Feb 16, 2009 3:17 pm
by Murat Kara
Kerem Tezic wrote:Gene merak ettigim bir yer Avusturalya'nin batisi, Perth ve Perth'un altina kalan kiyi seridi. Buralari inanilmaz guzel ve insan eli degmemis kiyalarin oldugu yerler.
Kuzeybatisi da cok guzel (Kimberley).

Posted: Mon Feb 16, 2009 4:52 pm
by Alpay Dedeoglu
Ugur Sahin wrote:Cem Yılmaz, dün akşam "Var Mısın Yok Musun"a katıldı, ben uzun zamandır bu kadar gülmemiştim herhalde. Ve bunu normalde izlemeye 5 dakka tahammül edemediğim bir programın içinde yaptı.

Sırf aksanıyla, "come on"uyla "you know"uyla anlattığı Nasrettin Hoca fıkrasından bir kariyet çıkar, o kadar söyleyeyim. Vardır Youtube'da falan illaki.

Ugur
Programda galiba birisi turkce esprilerinizi cok iyi anliyamiyorum demis,
o da anlasin diye İngilizce Nasrettin Hoca fikrasi anlatiyor:

http://yenisafak.com.tr/video/?i=169560

Posted: Mon Feb 16, 2009 5:51 pm
by Celal Gürcüoglu
Alpay Dedeoglu wrote:
Ugur Sahin wrote:Cem Yılmaz, dün akşam "Var Mısın Yok Musun"a katıldı, ben uzun zamandır bu kadar gülmemiştim herhalde. Ve bunu normalde izlemeye 5 dakka tahammül edemediğim bir programın içinde yaptı.

Sırf aksanıyla, "come on"uyla "you know"uyla anlattığı Nasrettin Hoca fıkrasından bir kariyet çıkar, o kadar söyleyeyim. Vardır Youtube'da falan illaki.

Ugur
Programda galiba birisi turkce esprilerinizi cok iyi anliyamiyorum demis,
o da anlasin diye İngilizce Nasrettin Hoca fikrasi anlatiyor:

http://yenisafak.com.tr/video/?i=169560
O zaman biraz olay degisir tabii. Yalniz Ingilizcesi gayet iyi. Tebrik ederim.

Posted: Mon Feb 16, 2009 7:15 pm
by Cengiz Akgun
Bu fikrayi kime anlatiyor? O gulen kadincagiz kim oyle? Ya iste herkez bir yol tuturmus gidiyor.

Posted: Mon Feb 16, 2009 10:25 pm
by Kenan Atak
Cengiz Akgun wrote:Bu fikrayi kime anlatiyor? O gulen kadincagiz kim oyle? Ya iste herkez bir yol tuturmus gidiyor.
Bosver sen de gul iste ben de gulmege cabaladim ama acikcasi zorla olmuyor. Bende bir gariplik oldugunu dusunmege basladim artik.

Posted: Tue Feb 17, 2009 12:21 am
by Ozan Ersoy
Kerem Tezic wrote:
Cengiz Akgun wrote:Bu fikrayi kime anlatiyor? O gulen kadincagiz kim oyle? Ya iste herkez bir yol tuturmus gidiyor.
Bosver sen de gul iste ben de gulmege cabaladim ama acikcasi zorla olmuyor. Bende bir gariplik oldugunu dusunmege basladim artik.
Ben guldum. One minute esprisi gayet iyi. Nasreddin hoca esprisi de iyi. Cem Yilmaz'a cok uzun zamandir guluyorum. Ilk ciktigindan beri. Bence cok basarili.

Ingiliz komedisine de cok gulerim. Monty Phyton'un Life of Brian, Quest for the Holy Grail muhtesemdir. Esprilerin niteligi, inceligi bir yana Turkiye'de din konusunda bu tip calismalari yapacak adam anasindan dogmadi. Bir 500 sene daha da dogmaz. Ama Cem Yilmaz'daki cevheri gormeme engel degil bu.

Cem Yilmaz'in tek elestirilecek noktasi akana kokana bulasmamasidir. O da kendi tercihidir. Asker cagirir cikar guldurur, AKP'li cagirir cikar guldurur, CHP'si cagirir cikar guldurur. TRT cagirir gider, NTV cagir gider. Bu arada parayi da hamuduyla goturur. Goturemeyen de ne oldugunu anlayamaz bir turlu isi cozemez. Harbi Fener'lidir ama GS'li izleyicisini incitmez, kendinden uzaklastirmaz.

Guldurme sanati cok zor istir, sureklilik saglamak da neredeyse olanaksizdir. Cem Yilmaz cok genc yasta basladigi bu isi cok uzun zamandir epey ust seviyede yapiyor. Acikcasi Turkiye'de kendisine rakip bile goremiyorum.

Ozan Ersoy

Posted: Wed Feb 25, 2009 8:04 pm
by Mert Tokman
Cengiz Akgun wrote:Dun Oscarlik denilen Slumdog Hint filmini gordum. Malasef herhalde sisirilmis gittigim icin pek umdugumu bulamadim. Bizim Turk filmleri gibi. Ben Oscarlik bir sey goremedim kusura bakmasinlar. Bazen boyle seyler sans. Bir Ingliz yapimci da Turk yasamina el atsa bu kadar malzeme cikar.
Beklendigi gibi Slumdog sildi supurdu Oskarlari - 8 tane birden...

Dedim sana Cengiz abi - sana bana ilginc gelmeyebilir ama batili icin oldukca enteresan bir hikaye...

Dilenirken daha cok para getirsin diye guzel sesli (iyi turku okuyan) cocuklarin gozlerinin kor edilebilecegini kim dusunebilir ki buralarda... Ancak bunu daha evvel hergun sokaklarda gormus olan bizler...