Page 11 of 13

Posted: Fri Dec 08, 2006 6:44 pm
by Ali Gursel
Ilahi Selcuk, yani biraz daha devam etsen duzgun yonetim falan isteyeceksin.

Ben sorulara cevap vereyim yonetim adina:

1) Gelecek sezon Gerets ile calisip calisilmayacagina bu sezon alinan sonuca gore karar verilecek. Sampiyon olursak ya da cok yaklasirsak Gerets kalir, yoksa herseyin faturasi ona kesilip yollanir.

2) Gerets ile calisilmaz ise kiminle calisilacagina o zaman bakilacak. Ama gelen mutlaka Gerets'den daha kotu olacak, tazminat, para falan istemeyen, disarida cuvallamis bir yabanci tercih edilir. Eger boyle bir kisi dahi bulunamaz ise Mustafa Denizli, Ersun Yanal, Rasit Cetiner dusunulecek.

3) Ayrilacak oyuncular yerine hangi oyuncular dusunuluyor? Bir takim yildizlarla uzun sure gorusulecek, sonunda bunlara komik paralar onerilecek, bunlarin esleri razi olmadi diye gelmedigi ya da Ingiltere ve Ispanya'ya gittigi aciklanacak (burada Ingiltere, Ispanya falan derken bu ulkelerin eski somurgeleri de dahil tabii, yani oyuncu Hindistan birinci ligine giderse Ingiltere'ye gitmis sayilacak). Ardindan Avrupa liglerinin ikinci liglerinde forma sansi bulamayan bazi yabancilar transfer edilecek. Bu arada efsane kadrodan Fatih Akyel, Hakan Unsal ve benzeri bazi oyuncular geri getirilebilir, su anda o mevkide oynayan oyunculardan daha iyi olacaklari icin de takim nisbi bir duzelme gecirir. Bu arada Hasan Sas, Ergun ya da Necati Besiktas ile on anlasma imzalar, baskanimiz araya girip bu oyuncuyu fahis fiyatla geri alir, daha sonra taraftara bunu bir "yildiz transferi" olarak aciklar.

4) Gerekli butce olusturulabilecek mi? Avrupa'da sacmalamak ya da Turkiye'de FB'nin nallarini toplamak icin gerekli butce simdiden hazir, endise etme.

5) Scouting ekibi kuruldu mu? Carrusca'yi nasil aldik saniyorsun? Scouting ekibimiz bir plazma televizyon ve de kasetlerden olusuyor, izleyip izleyip aliriz.

6) Avrupa maclarini hangi stadda oynayacagiz? Ne onemi var, yani kadronla istersen ayda oynasan birsey yapamayacak bir takimin olacak. Ha, tabii AOS'na mac koyup taraftara extra eziyet her zaman tercih sebebidir, mumkun olursa oyle yapilacak.

7) Riva ve Seyrantepe'de son derece somut gelismeler var. Seyrantepe'de temel atilmak uzere, ama seneye yazin da temel atilmak uzere olacak, yani surekli bir somut gelisme durumunda olacagiz. Riva'da proje icin ise Turkiye'de emlak fiyatlarinin proje ve sunum fazlasindan patlayacagi zaman bekleniyor. Dolar bazinda ulasilan maximum fiyatin yuzde 20sine falan dusuldugunde proje yapilir, malum, zamanlama hersey demektir.

Simdi bunlar espiri sanarsiniz, alti ay sonra ben bu postu uplarim, tek tek bakariz. Riva'ya ellerini surmeden yonetimden ayrilacaklarini umuyorum.

Ali

Posted: Fri Dec 08, 2006 6:56 pm
by Ismail Gezer
"Selçuk bey, bu ahret sorularına kimin cevapv ermesini bekliyorsunuz acaba?" diyecektim ki, işim çıktı.. O arada cevaplar verilmiş, şimdi dikkatle okuyalım :)

Posted: Fri Dec 08, 2006 7:00 pm
by Selcuk Samli
Ismail Gezer wrote:"Selçuk bey, bu ahret sorularına kimin cevapv ermesini bekliyorsunuz acaba?" diyecektim ki, işim çıktı.. O arada cevaplar verilmiş, şimdi dikkatle okuyalım :)
Bunlar ahiret sorusu degil de cevabi verilmesi ya da dusunulmesi gereken sorular.Hem de bir an once...

Posted: Fri Dec 08, 2006 7:21 pm
by Murat Biricik
Selcuk un tanıdıgı bir ortak arkadasımız TC de yasam icin asagıdaki felsefeyi kendine rehber edindi, hep dillendirir ve hararet ile tavsiye eder:

"Expect the minimum and bear with it"

GS ile ilgili konularda bence bunun otesinde bir yaklasıma ihtiyac var. "Dibin dibi vardır; ama en iyi sartlarda dahi expect the minimum and bear with it" turu bir soylem bize daha uygun.

Posted: Sat Dec 09, 2006 4:06 pm
by Ismail Gezer
Galatasaray'a piyango...

Galatasaray’a UEFA’ndan bir milyon Euro geleceği öğrenildi.
Sarı-Kırmızılılar’a piyango... Şampiyonlar Ligi’ne Liverpool galibiyetiyle veda eden Galatasaray’a UEFA’ndan bir milyon Euro geleceği öğrenildi. UEFA’nın dev organizasyondan bu sezon 40 milyon Euro fazla gelir elde ettiği ve bu parayı katılan kulüpler arasında paylaştıracağı bildirildi. Maddi sıkıntı yaşayan Sarı-Kırmızılılar, payına düşen 1 milyon Euro’yla bir nebze olsun rahatlayacak. Galatasaray İstanbul’da konuk ettiği Liverpool maçını kazanarak 600 bin Euro’yu da kasasına koymuştu.
Milliyet


Haber doğrudur umarım :) Bu kadar başarısızken bile ŞL'den iyi para geldi diye düşünüyorum ama yekun hakkında elimde kesin bilgi olmadığından rahat konuşamıyorum.. :D Sevinin looo...

Posted: Sat Dec 09, 2006 7:10 pm
by Murat Biricik
Bu sene CL'de hic surpriz yapan olmadi...ikinci tur'a giden 16 takimin HEPSI birinci ve ikinci torbalardan cikti--inanilmaz sekilde formda yurudu birinci tur.

Hatta UEFA'ya giden 8 takimin bile sadece 2 tanesi 4. torba'dan, digerleri olmasi gerektigi gibi 3. torba'dan gittiler. Torbalarin onemi tartisiyoruz ama bu sene bariz bir sekilde torbalarin anlami gozukuyor.

Deniz
Deniz Selman nın GS-Liverpool topiginde astıgı yazıyı buraya tasıyıp, bir iki ilave yapmak istiyorum. Asagıda UEFA nın 2004, 2005, 2006 ve 9 Aralık 2007 itibarı ile sıralamadaki 15., 16., 17. takımlarını, ve bu takımların sozu gecen yıl baz alındıgında bes onceki sene puan katsayıları ve toplam puanları kopyalıyorum. Gorulen o ki bazı senelerde toplam 75,000 katsayı puanı dahi ilk 16 ya girmeye yetmiyor. Bu sene bu 75,000 puan barajı asılacak gibi duruyor. Bir diger soylemle ortalama her sene 15,000 katsayı puanı gerekli.

UEFA Team Ranking 2004 (99 -04 arası baz alınıyor)
15 - Galatasaray Tur 25.5575-19.5575-14.8560-5.5400-9.1450 74.656
16 - Leeds United Eng 22.7850-24.6750-11.8185-11.5200-3.7125 74.511
17 - Celta de Vigo Esp18.1285-19.4815-8.9025-12.1150-12.7230 71.350

UEFA Team Ranking 2005 (00 -05 arası baz alınıyor)
15 - NewcastleUnitedEng4.6750-3.8185-15.5200-24.7125-27.1385 75.864
16 - AS RomaIta 16.2380-18.1485-17.2560-12.9285-8.6200 73.191
17 - AC ParmaIta 14.2380-15.1485-10.2560-9.9285-22.6200 72.191

UEFA Team Ranking 2006 (01 -06 arası baz alınıyor)
15 - VillarrealEsp 4.9025-5.1150-20.7230-22.1040-24.1620 77.006
Deportivo La CoruñaEsp21.9025-19.1150-21.7230-9.1040-5.1620 77.006
17 - AS RomaIta 18.1485-17.2560-12.9285-8.6200-19.0675 76.020

UEFA Team Ranking 2007 ( As of Dec 9, 2006)
15 - VillarrealEsp 5.1150-20.7230-22.1040-24.1620-3.2525 75.356
16 - AS RomaIta 17.2560-12.9285-8.6200-19.0675-13.8050 71.677
17- Bayern MünchenGer6.0170-10.5555-19.4885-17.4440-15.0035 68.508

Bu sene benim takip ettigim bir uclu var, Steaua, Rapid ve Dinamo. Hatırlayacaksınız bundan iki uc sene once Romen futbolunun oldugu, bittigi, artık zor ayaga kalkacagı yonude yorumlar yapılıyordu. Bu sene BJK Romen liginin acık ara lideri ile mac yaparken Sevgili Sinan Engin bu takımı nasıl yenemedik, BJK bu takımdan nasıl puan alamadı diye dovundu. Bakın bu uc takımın 9 Aralık 2007 itibarı ile UEFA katsayıları ve son bes senelik performansları nasıl gelismis.

28 - Steaua Rom 0.7150-5.4300-11.8150-26.5550-10.7400 55.255

51 - Rapid Rom 1.7150-1.4300-1.8150-23.5550-11.7400 40.255

66 - Dinamo Rom 0.7150-7.4300-2.8150-10.5550-12.7400 34.255

Uc takım son iki senede Avrupa da iyi puan toplamıs. Bu performası az bir sapma ile devam ettirdikleri takdirde ilk 16 ya Romanya dan uc tane aday var. UEFA CL de, katsayı baz alınarak, ilk 16 ya aday uc Romen takımın kadrolarına bir bakın. Song ları yok, Tomas ları yok, Umit Karan ları yok. Arda ları liglerinde yok. Kızmamıza yermemize ragmen Gerets kalitesinde bir TD leri oldugundan supheliyim. Bu uc takımdan hangisinin GS kadar taraftar toplulugu var? Ucunun toplam taraftarı bir GS eder mi? Hangisini Avrupa daki rakip maclarda destekleyen buyuk bir kitle var?

Ama ne yapıp edip kendi liglerinden ve alt yapılarından oyuncuları degerlendirip "takım" yaratmıslar. Bu oyunculara fırsat vermis, akıllı risk almıslar. BJK, FB ve GS ın Avrupa performansları goze alındıgında Romenlerden ogreneceklerimiz olmalı!

GS ın en buyuk avantajı, kendi liginde yada dısarıda arayıp bulamadıgı oyuncuların, Florya da PAF ta bulunması. Ustune ustluk elinde " takım" huviyetini kazanmıs cok yetenekli bir kadro var.

PAF taki kadroya tandem i iyi oynayabilen iki bek, tecrubesi ile takımı rahatlatacak bir komple oyuncu ve iyi bir kaleci katabilir, imkan olur da sol kanada bir takviye yapabilirsek; inanın bunun otesinde su gitmis bu gelmis palavradır.

Selcuk Samlı nın soylediklerini/sorduklarını bu yuzden son derece onemsiyorum. Bugun itibarı ile sordugu her sorunun cevabı coktan dusunulmus ve hazırlanmıs olmalı. Yok hazır degiller ise, bırakın Allah askına su annemizin ligini, PAF lardaki gencleri, ozellik ile 87 dogumluları nasıl 2007-2008 e sezonuna hazırlıyoruz bunu tartısalım ve bir karar baglayalım.

Posted: Wed Dec 13, 2006 4:29 pm
by Ismail Gezer
İsfendiyar ölmüş

Son yıllara kadar futbol konusunda o kadar “gabi” kalmıştım ki, takımı bir çırpıda say deseler, hiç duraksamadan kaptırırdım: “Turgay, Candemir, Büyük Ahmet, Muzaffer, Talat, Turhan...”

O zamanlar futbolda soyadı yoktu. Anlı şanlı devrimlerimizden biri halk ağzında yer etmemişti. Turgay’ın Şeren, Metin’in Oktay, Suat’ın Mamat, Lefter’in Küçükandonyadis olduğu bilinirdi, ama işte o kadar...

İsfendiyar da o “soyadsız kahramanlardan” biriydi bizim gözümüzde. Tıpkı Kadri gibi, tıpkı Özcan gibi, tıpkı Mikro Mustafa gibi... (Eski İstanbul’da Müslüman futbolcuya Rumca isim takılırdı be, o kadar ileriydi İstanbul, o kadar köylülükten uzaktı!)

İsfendiyar’ın adı da bize biraz tuhaf gelirdi ha, Acem ismi...

Soyadının Açıksöz olduğunu eminim kulüpte bile az kişi bilecektir. Ben de ölüm ilanını okuyunca öğrendim, kırk beş yıl sonra.

İsfendiyar, bizim çocukluğumuzun yıldızlarından biridir: Tıpkı Turhan Seyfioğlu gibi, tıpkı Ahmet Tarık Tekçe gibi, tıpkı Suphi Kaner gibi, tıpkı Halide Pişkin gibi, tıpkı Mualla Kaynak gibi...

Sinema oyuncuları yarım yüzyıl da unutulsalar, birileri filmlerini “tozlu arşivlerden” (bu lafı da hiç sevmem) çıkarıp yayınlıyor, yeniden aramıza dönüyorlar. Adile Naşit, Kemal Sunal falan da hiç gitmemiş gibi sürekli bizimle yaşıyorlar. “Kayıt sistemlerinin” henüz mevcut olmadığı çok eski dönemlerin sanatçılarının böyle bir umarları yok, Enrico Caruso’nun sesini cızırtılı taş plaklardan aktarıp dinleyebiliyoruz ama on dokuzuncu yüzyılın dev isimlerinden örneğin Maria Malibran gibi bir soprano hakkında, Rachel, George, Dorval gibi aktrisler hakkında ancak anılardan bir “fikir” edinebiliyoruz...

Futbolcu da öyle. Fatih Terim’in henüz saçları yerindeyken oynadığı maçların filmleri elde bulunuyor ama, Vahap’ı, Leblebi Mehmet’i, hatta Gündüz’ü bile, hatta Özcan’ı bile ara bul bakalım!

İsfendiyar da, pek pek, sinemalarda asıl filmden önce oynatılan ve elbette Orhan Ayhan’ın anlattığı haber filmlerinin siyah-beyaz ve titrek karelerinde kalmıştır.

Çünkü sporun nankörlüğüdür bu: Bırakınca unutulursun ve yeni kuşaklar seni hiç mi hiç bilemezler. Hele Pele Mele gibi “efsane” düzeyine çıkamamışsan, Orhan Pamuk’un yanında “Nobel alamayan ‘diğer’ Türk edebiyatçıları” gibi boynu bükük kalmışsan...

İsfendiyar büyük bir futbolcu muydu? Yoo...

O zamanlar futbol çok yavaş, neredeyse “durarak” oynanırdı, en azından Türkiye’de böyleydi bu, sahalar topraktı, pres mres de yoktu, açıkta beleş bekleme vardı... Maçlar doksan dakika, uzatmalar hakemin “keyfine kederdi”... Üç korner bir penaltıydı demeyeceğim ama kaleciye geri pas serbestti!... Maçlar gündüz gözüyle, pazar günü saat üç buçuk gibi oynanırdı, çünkü aydınlatma yoktu, “gece maçı” bilinmezdi... “Tartışmalı pozisyonların” tekrarı mekrarı da yoktu, geyikçiler ve geyikler de... Mafya futbola girmemişti, şike ayıp sayılırdı... Kafana göre forma numarası da seçemezdin, 99 numarayla çıkmaya kalkana deli derlerdi... Beşiktaş’ın kırmızı, Fenerbahçe’nin turuncu, Galatasaray’ın mor renklerle oynaması gibi rezillikler akıllara bile gelebilemezdi... İnönü değil “Mithatpaşa” stadı vardı, oranın da bir deniz tarafı, bir de “Gazhane” tarafı... Yeşildirek Galatasaray’la, Karagümrük Fener’le, Vefa da Beşiktaş’la kapışırdı...

Bir yıldızdı İsfendiyar... Eski ve farklı bir Türkiye’nin kendi halinde yıldızı... Futbolu bıraktıktan sonra ortalıktan kaybolup sessiz sedasız yaşadı. Maradona gibi rezil de etmedi kendini, Yılmaz gibi tepki de toplamadı, Yusuf gibi barlara, Varol gibi çadır kumpanyalarına da düşmedi... Sporu spor için yaparlardı eskiden.

O zaman da onurunla unutulursun. Gerets’in kafasına taş, Mondragon’un kafasına maytap atan gecekondu itlerine sorun bakalım, Cemil diye bir isim duymuşlar mı?

ENGİN ARDIÇ

Posted: Tue Dec 19, 2006 4:59 pm
by Ismail Gezer
Harçlıklar Mondragon'dan

Image

Yaklaşık üç yıldır zam alamayan Florya Metin Oktay Tesisleri’ndeki işçilerin yüzünü Galatasaray’ın milli file bekçisi Mondragon güldürdü. Kolombiyalı kaleci, çalışanlara yaklaşan bayram ve yılbaşı için harçlık ile erzak dağıttı. Öte yandan Ergün Penbe’nin de hafta içerisinde işçilere harçlık dağıtacağı öğrenildi. Bu arada Japon futbolcu Inamoto’nun menajeri İstanbul’a geldi. Önümüzdeki sene de Galatasaray’da kalmak istediğini menajeri aracılığıyla yönetime ileten Japon futbolcunun durumu, yönetim kurulu toplantısında değerlendirilecek. Gerets yöneticilere, Inamoto’yu takımda görmek istediğini bildirdi.
AKŞAM


DÜn SkyTürk'teki funclub programında bizim Ergünle eşini gördüm. Programın sonlarını izleyebildim. Ergünde inşaat işindeymiş, çok mutlu görünüyordu, evlilik yaramış. İnşaat işleriyle eşi ilgileniyormuş, akıllı bir kadına benziyor. 10 tane villa yapmışlar (yanlış hatırlamıyorsam) ortaköy civarında. Sabri, Kabze ve Necati de ondan villa alacakmış. "Sen dürüst adamsın kazık atmassın" demişler :D Geçen maçtaki tartışmalı penaltı pozisyonunuda anlattı. Tam dinleyemedim ama düşürülmedim düştüm, art niyet yoktu olsa ayağımı cumhura takar düşerdim, dedi..

Posted: Tue Dec 19, 2006 6:11 pm
by Tan Erten
Ismail Gezer wrote:... Geçen maçtaki tartışmalı penaltı pozisyonunuda anlattı. Tam dinleyemedim ama düşürülmedim düştüm, art niyet yoktu olsa ayağımı cumhura takar düşerdim, dedi..
Bu konuda ben de dogru soyledigine inaniyorum. Zaten duser dusmez ayaga kalkti. Yerde kivranip, hakeme yalvaran gozlerle bakma gibi triplere girmedi hic.

Posted: Wed Dec 20, 2006 12:29 am
by Tolga Girici
Tan Erten wrote:
Ismail Gezer wrote:... Geçen maçtaki tartışmalı penaltı pozisyonunuda anlattı. Tam dinleyemedim ama düşürülmedim düştüm, art niyet yoktu olsa ayağımı cumhura takar düşerdim, dedi..
Bu konuda ben de dogru soyledigine inaniyorum. Zaten duser dusmez ayaga kalkti. Yerde kivranip, hakeme yalvaran gozlerle bakma gibi triplere girmedi hic.
Evet sanirim gucsuzlukten dustu, ama hic hakemin yuzune bakmadi bile. Gecen macta bir kac defa yuruyerek adam calimladi Ergun, ama sonra olmayacak yerde kaptirdi.

Posted: Sat Dec 23, 2006 11:00 pm
by Selcuk Samli
Bir Galatasaray Store hikayesi...

Yaklaşık iki buçuk yıl önce (23 Mayıs 2004'te) "Ağacı eğmek" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Galatasaray'ın internet üzerinden sattığı ürünleri incelemiş ve 51 bebek-çocuk ürününden sadece üçünün stoklarda mevcut olduğunu görmüştüm.
Galatasaray'ın yarının büyüklerini bugünden kazanma adına çok başarısız olduğu ortadaydı.
İki buçuk yıl sonra bu kez internet üzerinden değil, Galatasaray Store'da benzer bir incelemeyi zorunlu olarak yaptım. 6. yaşgünleri yaklaşan ikiz kızlarımı hayatlarında ilk kez maça götürdüm. Fortis Türkiye Kupası'ndaki GalatasarayKayserispor karşılaşmasına... Ve Ali Sami Yen Stadı'nın dibindeki Galatasaray Store'da çocuklara uygun kışlık bir şapka aradım. "Nasılsa vardır?" diye bir süre sormadan mağazayı dolaştım. Bulamayınca sordum. Kışlık şapkaların tek boyda, büyüklere göre üretildiği yanıtını aldım.
Çocuklar için sadece beyzbol şapkası modeli vardı.
Sonunda kızlarıma göre sweatshirt bulabildim.

ÖĞRENMEMEK AYIP!
Asıl komik olan, stat civarındaki tezgahlarda çocuklara göre kışlık şapkalar bulunmasıydı. Hani tüm kulüpler gibi Galatasaray'ın da "Korsan alma, aldırma" kampanyaları yaptığı o tezgahlarda...
Üç buçuk yıl önceki yazımı şöyle bitirmiştim:
"Galatasaraylı yöneticilere sorduğunuzda Barcelona ve Manchester United gibi kulüplerin merchandising organizasyonunu, sattıkları ürünleri, elde edilen geliri çok iyi bildiklerini ve böyle dev kulüplerinkine benzer ürün yelpazesine ulaşmayı hedeflediklerini söylerler.
Ne yazık ki, bazen bilmek yetmiyor işte!"
Bugün de şöyle bitirelim:
Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp.

Emrah Kayalioglu

www.sabah.com.tr

Bu konuyla ilgili bir sure once forumda bir seyler yazmistim.Yanlisliklar aynen devam ediyor anlasilan...

Posted: Mon Dec 25, 2006 2:27 am
by Ismail Gezer

Posted: Mon Dec 25, 2006 3:16 am
by Tolga Girici
Cok duygusal ve guzel bir yazi. Zaten o donemin takimina ben UEFA sampiyonu olan takimdan daha cok sempati duyarim her zaman (Gerci Okan, Hakan, Arif, Tugay, Suat iki takimda da vardi). Cunku cok guzel bir takim ruhu vardi. Genc ve savasan bir ekipti. Sonra yonetim, nasil olsa bu takim iyi diyerek siradan hocalar ve yabanci futbolcularla az daha bitme noktasina getiriyorlardi. Neyse ki Fatih Terim doneminde ayni futbolcularin ikinci kez dogusuna sahit olduk. Yonetim teknik direktor konusunda Feldkamp'a danisirsa iyi eder.

Posted: Mon Dec 25, 2006 4:09 pm
by Ismail Gezer
G.Saray'ın eski antrenörü Ünder'in acı günü
Galatasaray Spor Kulübü'ne uzun yıllar futbolcu ve teknik adam olarak hizmet veren Bülent Ünder'in babası Zübeyir Ünder vefat etti.

Zübeyir Ünder için ikindi namazının ardından Kumburgaz Kamiloba Köyiçi Camii'nde kılınan cenaze namazına, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim ve yardımcısı Müfit Erkasap, G.Saray Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Gökşen, Futbol AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin, altyapı sorumlusu Ali Yavaş ile Bülent Ünder'in bazı takım arkadaşları katıldı.


ZAMAN

Posted: Thu Dec 28, 2006 4:55 am
by Tolga Girici
Ergun Gursoy wrote:Yakışmadı Gerets

SAYIN Gerets... İyi bir yaşam sağlayabilmek için daha çok para kazanmayı istemeni ve bu yoldaki çabalarını anlayışla karşılıyorum... Kariyerinin üstünde bir miktar alıyorsun, bu parayı başka takımdan alman da bugün için zor... Adnan Polat ve heyeti, sana "Sezon sonunda vedalaşalım" diyor, anlamak istemeyip, hala gelecek yılki sözleşmeni yenilemek istiyorsun. "Başkandan başka patron tanımam" demekle de işleri iyice çıkmaza sokuyorsun.

Sana böyle diretmeyi yakıştıramadım. Senden; "Bana doğru dürüst transfer yapmadınız, sözünüzde durmadığınız gibi gelecekle ilgili planınız da yok. Büyük teknik direktörüm, sezon sonunda bu şartlarla sizinle olmayacağım. Şimdiden başınızın çaresine bakın!" demeni beklerdim.

Paralar çebe...
O zaman, "Aman hocam yapma-etme, bizi bırakma..." diye sana yalvaracaklardı. Sen iyi oynayamadın. Hiçbir yerden kemiksiz 1.300.000 Euro teklif almadığından, bu lafların altında ezilip parayı cebe atmaya devam et... Ne sen büyük hocasın, ne de yönetenler iyi bir ekip...

Fatih Terim ile yollarımızı ayıracağımıza, 1996 ruhunu yeniden canlandırıp, doğru takıma birlikte ulaşabilirdik. Denemediğimiz için pişmanlık duyuyorum. Yazık oldu...

Telafisi çok zor, ama imkansız değil... Eli iş tutanlar daha fazla dibe vurmadan bu kangreni kesmeli... Zorlamaya gerek yok, olmuyor... Olamayacağını da kimse itiraf edemiyor.
Ergun Gursoy'un Gerets'le ilgili soyledikleri dogru. Fatih Terim ile ilgili itiraflar yapmis. Fatih Terim'i dusunecegine, Hagi'yi biraz daha iyi yonetebilseydiniz o ruhu gene yakalardik. Hagi kaprisliydi, takintilari vardi ama oynattigi futbol hem Terim'den hem de Gerets'ten akilciydi. Genclere de daha cok sans veriyordu.