Page 9 of 10

Posted: Fri Oct 24, 2008 11:45 am
by Ismail Gezer
GALATASARAY MAÇININ AVUSTRALYA YANKILARI

Avustralya medyası, UEFA Kupası'nda Galatasaray'ın Ali Sami Yen Stadı'nda Olympiakos'u Harry Kewell'ın attığı golle 1-0 yenmesine geniş yer ayırdı.

Avustralya Haber Ajanjsı (AAP) , abonelerine geçtiği haberde Avustralyalı yıldızın ilk yarı da 3 net gol pozisyonunu değerlendiremediği mücadelenin 25'inci dakikasında Olympiakos kalecisi Antonis Nikopolidis'ı avladığını yazdı.

Avustralya'nın bu ay başında Katar'ı 4-0 ile geçtiği karşılaşmada sakatlığı sebebi ile forma giyemediğini de hatırlatılırken Galatasaray'ın oyunun tamamında Yunan ekibine Ali Sami Yen Stadı'nı dolduran taraftarları ile birlikte yoğun baskı uyguladığı yazıldı.

Milliyet

Posted: Fri Oct 24, 2008 12:15 pm
by Ismail Gezer
Gruptan çıkarsak A grubundan bir takımla mı eşleceğiz acaba, bilen var mı?

Posted: Fri Oct 24, 2008 12:18 pm
by Alpay Dedeoglu
Eksisozlukte azuth takma isimli bir katilimcinin cok mizahi mac anlatimi:

''akdenizin çeşitli yerlerinde bağ bozumu şenlikleri yapılırken, insanlar kışlık hazirliklarini bitirmiş, yaza iyiden iyiye veda ederken, tam da "damga vergisi, aylık ve 3 aylık muhtasar beyannamelerinin verildiği" bir teşrin i evvel gününde istanbulda oynanan ve galatasaray'in karşı yakanın leventlerini tek golle geçtiği musabakadir.

maçtan evvel bir kaç taraftar sanki nurettin eşfak in ruhu içlerine doluşmuş gibi, msn'de arkadaşları ile konuşurken şuna benzer laflar söylüyorlardii "başkasını bilmem ama ben, seviyorum yunanlilari.. onlarda da bizde de iyi insanlar çok, eh domuzlarimiz da var. domuzlarimiz biraz kudurdugunda cikiyor tüm hikaye. onun dışında yok ki bir farkimiz. isimler değişik sadece, yoksa rakı aynı rakı, dolma aynı dolma, forvet hattı aynı forvet hattı.. "

tüm bu düşünceler taraftarlarin kafalarinda uçuşurken, maçın baş hakemi gonzalez hangi takimin hangi kaleyi almasi konusundaki munakasayi orta sahada çözmeye calisiyordu.. mösyö gonzalez'in öyle bir tipi vardi ki, birisi kalkip "uefa maça hakem atamayi unutmuş, onun yerine amerikan lisesinin fizik hocasini vermişler maçin hakemi olarak" dese şahsen ben inanirdim.. her neyse, alpaslan tribunu tarafi yine galatasaray'in olurken, libya tarafindaki kaleyi olimpiyakos takimi aliyordu..

olimpiyakos takimi istanbula muhtelif sayilarda eksikle gelmişti.. kimi gazeteler 8, kimisi 17, kimisi ise 3 eksikle geldiklerini söylüyorlardi. ama tabi futbolda ve kütüphanecilikte bir takimi veyahut kitabi kadrosuna veyahut kabina bakip degerlendirmemek gerekli.. (neden ikilemeye gittiysem. hayir komik bir şey de diyemeyecegim buradan) işte yani. değerlendirmeyeceksin bence.. bugun eksik olur yarin şey olur.. olmaz yani öyle.. (demiştim)

fizik hocasi macin başlama düdügünü caldigi anda, numarali alttan da bir düdük ona eşlik ediyor, düdügü öttüren yavuz adli arkadas hemen arkadasina dönüp "olm olimpiakos her ataga ciktiginda bunu calicam, duracaklar ha duduk caldi sanip ehehe" diye gülüyordu.. nitekim dedigini de yapti maç boyunda..

maçın ilk dakikalari tipik bir trabzonspor maçı gibi geçiyordu. fakat olimpiyakos trabzonun aksine kaleyi bulamiyor, sadece galatasaray'i sikistiriyordu.. bir oradan bir buradan ataklar gelisiyor ama emre aşık ve servet çetin e yarim eden fernanda meira ataklarin tehlikeli olmasini engelliyordu.. galatasaray kontralarda içeriye atilan toplarda basarili olmaya calisiyordu ama rakibin iki torosidis ve papodopulisisisisisis "use kadar sayazagiz, bir daha gelirsenis bacaklariniza vurazaiz, bu ena" diyorlardi..

velhasil 20 kusuruncu dakikada bir duran toptan, anzak golcu harry hewell topu aglara gonderiyor, kapalidaki bir taraftar "ey artali çoban nikopolidis, bu golu yemeni biz saglamadik, bu golu yemeni seni buraya gönderenler sagladi" diye bagiriyordu.. etrafindan bakanlarin garip tepkisine "yillardir bunu soylemek icin bekliyorum lan!" diye tepki veren taraftarin üzerine çok gidilmiyordu..

macin bu dakikasindan sonra olimpiyakos un teknik direktorunun laz olup olmadigi konusunda ve nikololidis in mi yoksa abdullah gül'ün mü daha cok george clooney e benzedigi konusunda polemiklere girildi.. ilk yarinin bitip ikinci yarinin basladigi bile o muhabbet içerisinde anlasilmamisti acikcasi. zaten cok da bir hareket yoktu macta..

taa ki arda'nin kale önünde önce sag ayagina alip, sonra sol ayagina gecirip, kaleye sut cektikten sonra kalenin icinde bir yunan oyuncaya takilan topun lincoln'un önüne düşmesi ve servetin boyunun 3 kati uzunluktaki kaleye 4 metreden topu tikamayisina kadar.. galatasaray gari gol kaçırma üzerine bir oyun kurmaya baslamisti.. oyun olimpiyakos'un sahasina yigilmisti ve rakibe tek bir pozisyon bile verilmiyordu.. şahsen benim sevindirici buldugum gelişme bu. meira'nin ön liberoda oynamasi ile, emre aşık'in stoper olmasi ile galatasaray defansta güçleniyordu her bir maçta...

velhasil kewell, arda ve nonda, mutlak golleri kaciriyordu olimpiyakos kalesinde.. herkes bir sigara yakmis "ulan atamayana atmasinlar" hesabi yaparken uzatmalarin ilk dakikasinda ceza sahasinin henüz girisine ortalanan topta ispanyol oyuncu oscar, neden orada oldugunu anlamadigim kaleci santcis den evvel topa kafa vuruyor, ve top az farkla avuta gidiyordu.. ha yalan olmasin gerci, bir zamanlar nihat'in yanciligini yapan kovacevic oyuna girdikten sonra, cok net bir kafa vurusunu az farkla avuta atmıştı 85. dakika gibi..

sonuç olarak 1 gol olsun bizim olsun ekoluyle maçı kazaniyorduk.. ha gol yenebilirdi bu maçta, ama inanin daha fazlasini atardi galatasaray.. zaten arda'nin da "arkadaslar deli mi elledi biraz yavas olalim" sözünü ettigi bir musabakada galatasaray'in gerekli oldugunda birden fazla gol atabilecegi aşıkardir..''

Posted: Fri Oct 24, 2008 2:15 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Macta benim dikkatimi çeken şunlar oldu:

- Hakem maçın daha ilk saniyelerinde sertliğe taviz vermeyeceğini gösterdi. Gerçi oyunu çok kesti ve 2.yarıda çizginin içinde biçilen Kewell faulüne, ceza sahası dışında frikik verdi. Yani giden net 1 penaltımız var. Ama sertligin dozu erken düştüğü için Lincoln rahat top yaptı.

- Baros ve Kewell oyunda etkili olamadılar. Ayhan, Meira ve Sabri çok çalışkan, Emre ve Balta çakılıydılar. Arda ile Lincoln çok uyumlu oynadı. Maçın adamı Lincoln'dü (bunu bu sene 5.dir yazıyorum).

- Oyuna sonradan giren Nonda'da sanki bir küslük vardı, gitmesi gereken toplara geç gitti, ofsayttan çıkmakta ağır kaldı. Lincoln'u iyi anlayamadığı için 2 önemli top kaptırdık.

- Ümit Karan'ın maça çıkarken suratı bozuktu. Isınmalarda da ben onu göremedim. Artık takımın ciddi yedeği bile değil, Nonda olmasaydı YAser falan düşünülürdü.

- Seyirci çok istekliydi. Meira ortada top keserken, ileri yerden düz top atarken ve baskı yaparken iyiydi. Ama bu bölgenin adamı illa ki Linderoth. Topu kullanma becerisi bakımından ise -ters gelebilir- ben Meira'yı Topal'a tercih ederim.

Bu maçta özellikle Ozan'a çok hak verdim (takdirlerimizi kabul ederse :) ). Meira ortada Ayhan'la oynasın, forvetten eksiltme yapılsın diye bağırdı durdu, işte sonuç ortada. Basit bir iki istisna dışında sert, dirençli ve sağlam bir takıma kontratak bile vermedik. 5 net gol, 2 direk, verilmeyen bir penaltı var.

- Santcis topu oyuna çok iyi sokuyor. Ayağı ile 60 metre isabetli pas-degaj yapabiliyor. Seyirci onu çok seviyor.

- Rakip defansın uzun boylarına rağmen ilk dakikalarda Arda kornerden top aldı, golu de kornerden attık. Duran top kullanımında gelişme var. Veya, takım yavaş yavaş oturuyor ve birbirini görev bölgesi olarak tanıdıkça makinalaşıyor.

- Son 5 yıldır, seyircisi ile takımı ile seyrettiğim en iyi Avrupa maçıydı. Bu arada sağbek sorunumuz çözüldü gibi. Kaç haftadır gündeme bile gelmiyor. Linderoth, Barış, Uğur, Topal ve hatta Serkan Çalık iyileşirse ne oluruz düşünemiyorum.

Maç sırasında bir not. Ayhan çıkınca, Sabri cingöz bir çocuk gibi fırlayıp kenara geldi (Ayhan sakatlanınca hemen kenarı kesmeye başlamıştı) ve kaptanlık bandını kaptı. Görüntü komikti ama ben kaptanlık konusunda Meira, Kewell gibi olgun, sakin ve denyimli futbolcuların yanındayım. Servet'i ise geçici istihdam olarak görüyorum :) .

Emeği geçenlere helal olsun.

Posted: Fri Oct 24, 2008 5:08 pm
by Mehmet Gorgen
Ufuk Sezekkaplan wrote:Macta benim dikkatimi çeken şunlar oldu:

....

- Son 5 yıldır, seyircisi ile takımı ile seyrettiğim en iyi Avrupa maçıydı. Bu arada sağbek sorunumuz çözüldü gibi. Kaç haftadır gündeme bile gelmiyor. Linderoth, Barış, Uğur, Topal ve hatta Serkan Çalık iyileşirse ne oluruz düşünemiyorum.

.
Nazar etme ne olur... :lol:

Heralde Skibbe son 3 aydır en rahat uykusunu dün gece geçirmiştir.

Posted: Fri Oct 24, 2008 5:31 pm
by Omer K. KOCAOGLU
Ismail Gezer wrote:Gruptan çıkarsak A grubundan bir takımla mı eşleceğiz acaba, bilen var mı?
Hangi grup bilmiyorum ama 1.ler 3'lerle eslesiyor.
2.lerde SL'inden gelenlerle.

Posted: Fri Oct 24, 2008 5:50 pm
by Ismail Gezer
Omer K. KOCAOGLU wrote:
Ismail Gezer wrote:Gruptan çıkarsak A grubundan bir takımla mı eşleceğiz acaba, bilen var mı?
Hangi grup bilmiyorum ama 1.ler 3'lerle eslesiyor.
2.lerde SL'inden gelenlerle.
O'nu bende hatırlıyorum. Gruptan çıkacağımıza ciddi ciddi inandığım için daha sonrasını düşüneyim dedim :D

A grubuyla eşleşirsek PSG yada M.City düşer kısmetimize sanırm. yeni sakatlık yaşamaz ve sakat olanlardan ufak ufak takıma katılırsa kasımda form olarak zirveye çıkarız diye düşünüyorum.

SkyTürk'te bir program seyrediyorum. Bir amcamız çıktı "Ne oldu, Sipike'ye laf eden yazarlar nirde şimdi?" :D

Skippe değil sipike :D

Maçı tribünlerde izleyen bazılarıda Lincoln'ü eleştrip duruyor. Benim izleyebildiğim kadarıyla Lincoln gayet başarılıydı. Daha kötüsü Baroş'un kötü oynadığına dair çok sayıda yazı okudum. Ben bunada katılmıyorum.

Gol atmıyorsa Baroş kötüdür diye düşünenler bu işi bilmiyor demektir. Oturup Rıdvan'ı dinlesinler biraz. Bu formatta gol atmada orta 3'lüde Baroş kadar sorumludur. Zaten maçın tekrarını izleyenler, birçok pozsiyonda Arda'nın Lincoln'ün ve Kewell'ın attığı şutları ve Baroş'un orda boş boş beklediğini görmüşlerdir.

Sergen bu konuyu çok güzel anlattı. Baroş topu veriyor ama geri alamıyor diye. Ondan sonrada Baroş kötü oluyor! Olmaz.

Posted: Fri Oct 24, 2008 6:17 pm
by Murat Gökcigdem
Ismail Gezer wrote:Gol atmıyorsa Baroş kötüdür diye düşünenler bu işi bilmiyor demektir.
Son iki macdir Baros'un etkisi azaldi dedigim icin bu yorum bana galiba :)

Ozan'ninda dedigi gibi Trabzon macinda onune gelen bir kac pozisyonu ezdi, caprazdan bos kaleyi kacirdi. Kafa vuruslarinda da o kadar basarili degil.

Karsi defansi hareketli oldugu icin ahnekini bozdugunun farkindayim. Arkadan gelen Kewell, Arda ve Lincoln rahatlikla gol pozisyonlarina Baros'in yarattigi veya onun varligi yuzunden girdiklerinin de farkindayim.

Benim demek istedigim son iki macin uzun bolumunlerinde cok calismasina ragmen kendisine gerekli top gelmediginden duydugum rahatsizlik.

Takim cok caliskan. Kanatlardan da tehlikeli gelmeye basladik. Baros capinda son derece tehlikeli bir forvete gerekli servisi yaparsak makinenin butun carklari donucektir.

Posted: Fri Oct 24, 2008 6:28 pm
by Ismail Gezer
Murat Gokcigdem wrote:
Ismail Gezer wrote:Gol atmıyorsa Baroş kötüdür diye düşünenler bu işi bilmiyor demektir.
Son iki macdir Baros'un etkisi azaldi dedigim icin bu yorum bana galiba :)

Ozan'ninda dedigi gibi Trabzon macinda onune gelen bir kac pozisyonu ezdi, caprazdan bos kaleyi kacirdi. Kafa vuruslarinda da o kadar basarili degil.

Karsi defansi hareketli oldugu icin ahnekini bozdugunun farkindayim. Arkadan gelen Kewell, Arda ve Lincoln rahatlikla gol pozisyonlarina Baros'in yarattigi veya onun varligi yuzunden girdiklerinin de farkindayim.

Benim demek istedigim son iki macin uzun bolumunlerinde cok calismasina ragmen kendisine gerekli top gelmediginden duydugum rahatsizlik.

Takim cok caliskan. Kanatlardan da tehlikeli gelmeye basladik. Baros capinda son derece tehlikeli bir forvete gerekli servisi yaparsak makinenin butun carklari donucektir.
Yok abi estağfirullah size değil. Size cevap olsa, sizin konuyla ilgili sözünüze cevap olarak yazardım. Yukardaki yazımda TV'de "Baroş gol atamıyor artık, çok etkisiz" anlamında cümleler sarfeden insanlardan bahsetmiştim. Benim sözüm onlara ve bir takım köşe yazarlarına. Sizin söyledikleriniz bence gayet mantıklı.

Dün akşam Baroş pek pozisyona giremedi, ama bunun sorumluluğu arkasındaki üçlüye ait.

Kaldıki bizim pozisyonların çoğu organize ataklarla gelişiyor. Forveti etkisiz olan bir takımın bunu yapması zor biraz. Trabzon maçındaki 3. gol bunun en güzel örneği bence. Yanlış hatırlamıyorsam orda Lincoln'e son pası veren Baroş'du. Bursa'ya Arda'nın attığı golün pasınıda Baroş verdi sanırım. Yani gol atmasada asistleri var adamın, tribündekilerin de bunu görmesini temenni ediyorum :)

Posted: Fri Oct 24, 2008 7:21 pm
by Hasan Tezcan
Ufuk Sezekkaplan wrote:- Hakem maçın daha ilk saniyelerinde sertliğe taviz vermeyeceğini gösterdi. Gerçi oyunu çok kesti ve 2.yarıda çizginin içinde biçilen Kewell faulüne, ceza sahası dışında frikik verdi. Yani giden net 1 penaltımız var.
Dur bakalim, 1. yarida durum 1:0 iken adamlarin buz gibi penaltisini
vermedi. Sabri'nin pozisyonunu hatirlarsan. Hakem iyi degildi.

Kewell o pozisyonda disardaydi gördugum kadariyla.

Posted: Fri Oct 24, 2008 7:41 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Hasan ben Sabri'nin pozisyonunu tv.den görmedim ama orada Sabri topu söküp almıştı, diğeri hakkında da tv.de tekrar seyredenler söylesinler. Ben Kewell'i net içeride gördüm.

Posted: Fri Oct 24, 2008 7:46 pm
by Hasan Tezcan
Ne sökmesi Ufuk, tartismasiz penalti. Topa temas etmedi...

Posted: Fri Oct 24, 2008 7:59 pm
by Alpay Dedeoglu
2 ' side sekil olarak penalti gibi olsada, penalti gibi penalti degildi.

İlkinde adam topu saklayip, Sabri bir vursada atsam kendimi yere numarasina yatti. topla ve kaleye gitmekle alakasi yok, penalti almaya oynadi, su bir ayagini soksada kendimi atsama yatti. ayagini soktu , o da atti kendini.
verilebilirdi, ama futbolun ruhuna aykiri.

Kewelindkide az farklada olsa iceride ve penalti ama kaleye o kadar uzak ve pozisyon olmayan bir durumda vermekte gene futbolun ruhuna aykiri.

Hakemin bir futbol adalet duygusu vardi ve ona gore karar verdi.

Kewellin kafa vuruslarini ve Hakan Baltanin kalcadan sutlarini altyapidaki cocuklara yavas cekim yuzlerce defa seyrettirsinler.

De sanctisin hatasi degildi dunku. emrenin almasi gerekiyordu. Alamayacagini anlayinca cikti fakat tam 18 ustunde topla bulusmak zorunda kaldi , o yuzden dokunmadi. Cok zor bir toptu. Cikmasa adamin onune alip kaleye gidip gidemeyecegi kestirilemez. Hic olmazsa aciyi kapadi.

Posted: Fri Oct 24, 2008 8:13 pm
by Cengiz Akgun
Alpay Dedeoglu wrote: ..
Kewelindkide az farklada olsa iceride ve penalti ama kaleye o kadar uzak ve pozisyon olmayan bir durumda vermekte gene futbolun ruhuna aykiri.

.
Demek ki neymis? Kural oyle kagitta yazsa da yazmasa da ruha aykiri olunca olmuyor mus?

Posted: Fri Oct 24, 2008 9:29 pm
by Ali Gursel
Kusura bakmayin, ama muhalefet edecegim.

Bu kararlara futbolun ruhu isini sokmak cekici gozukse de aslinda son derece yanlis bir bakis.

Penaltinin tanimi bellidir, icinde soyle ruhen gole yakin bir durumsa calinmalidir ama degilse ihlal olsa dahi calinmamalidir diye bir sey yok. Anayasayi bir kere delmekten bir sey olmaz misali.

Ceza sahasi icinde 10 kusurlu hareketten biri varsa penaltidir, hakemin yorumu bu hareketlerden biri olup olmadigi uzerine olmalidir, futbolun ruhuna gore degil.

Nasil duduk sesi duydum zannedip bir topu eline aldiginda defans oyuncusu en yakin hucum oyuncusu 20 metre icinde dahi olmasa dogru karar penalti ise, Kewell icerdeyse dogru karar penaltidir.

Aksi arzu edilse kurala hakemin yorumu ve futbol ruhu eklenirdi (gole giden futbolcuya faul yapildiginda kirmizi kart konusunda yorum acikca davet ediliyor, burada da ayni sekilde edilebilir, bir de inadina bu yorum davet edilmemis).

Sabri'nin pozisyonunda ben penalti falan gormedim ama hakem calsa neden aldandigini anlardim, bence gayet ince bir pozisyonda dogru karar verdi, Sabri topa mudahele etti.

Kewell'dan emin degilim.

GS'i tekrar takim olarak hirs ile birlik icinde oynarken gordum, birlikte sevinip yardimlasiyorlardi, birine horozlaninca Olympiakoslular digerleri yardimina geldiler (biri Lincoln'du evet). Futbol bence cok parlak degildi, ama Tromso ve Austria Wien'i yenememekten, Steaua karsisinda 15 dakikada 0-2 olmaktan dunku oyuna gelmeyi hor gorecek kadar da yakin gecmisi unutmadim.

Daha onemlisi limonata, kapuskadan Kewell, Baros, Arda, Meira, Lincoln ayari adamlara geldik, topla oynamalarini izlemek dahi guzel. Ha, herseye olumsuz bakip olumsuzluk bulmak mumkun. Ben mactan once skor tahminim beraberlik ya da Olympiakos galibiyeti idi, ama yanilmisim. Arda bir yanilmisim diyebilmek herkes icin mumkun olmali.

Kharkiv'i yenersek gruptan cikmak garanti gibi, bes mac daha diyelim yani. Cok sacmalamaz isek 6-7 puan daha ekleriz en az, biraz sans yaver giderse belki de daha fazlasini. Simdilik gozuken bu takim bu sezon Kadikoy'e anca yillik mutad ziyareti icin gider, ama biraz puan toplayabilir. 90larda idik, 79a cikmisiz siralamada, agir agir cikacaksin bu merdivenlerden diyelim.

Oyun kismina girmiyorum, hala istedigimiz gibi degiliz.

Ali