Page 80 of 95

Posted: Mon May 25, 2009 7:43 pm
by Kenan Atak
Sagol Mehmet, atin ölumu arpadan olsun. Hayatimda en sevdigim sey blues ve Chicago festivali dunyadaki blues festivallerinin en buyugu. Biletimi aldim ve o yuzden Cirak'la orda olacagiz cimbom.org'u temsilen bir terslik cikmazsa. Söyle damardan bir girsin muzik bakalim. Benim icin tek mesele öyle bir blues sehrinde kendimizden gecip sehre asik olup o muzigin derinligine kendini kaptirmis amerkali gacolari da birakip muzik kulturu Eurovizyon ve pop dinlemekten ibaret olan Avrupa'ya dönmek olacak.

Bir havaya girelim bakalim (sut kuzulari icin degil bu muzik). :lol:
http://www.mtraks.com/artist/augie_meye ... _pictures/

Posted: Mon May 25, 2009 11:55 pm
by Bahri Unlu
Kerem Tezic wrote:Arkadaslar bu Chicago blues festivaline gitmeyi dusunuyorum. Kafamda tek korku bu domuz gribi. ABD'de neler konusuluyor bu konuda. Icimi rahatlatin biraz lutfen :)

icini rahatlatir mi bilmem.
buraya ekleyeyim...




Tüm dünyada domuz gribi virusu varlığı tespit edilen insan sayısı 11.000
Tüm dünyada domuz gribinden öldüğü kesinleşen insan sayısı 86
Böl 86'yı 11.000'e
Hastalanan insan sayısına göre ölüm oranı 0.0078
Yani kazara domuz gribine yakalanırsanız ölme olasılığınız 0.0078 .
...
Bir cok gariban ulkede acliktan olme ihtimali nedir ?
ya da nice yerlerde dogan cocuklarin 1 yasina bile gelmeden olumle sonuclanma olasiligi?
Ya da kendi halinizde Yolda giderken bir otomobil carpma olasiligi nedir ?
Cok daha az mi?
...
İlaç firmalarına aşı geliştirmeleri için Amerikan hükümetinin verdiği para kac dolar ?
Tüm dünyada insanların ateşlerini uzaktan ölçen termal kamera satışı sayısı ne kadar ?
...
Göreceksiniz, domuz gribi yaygarası giderek sönecek
İlaç firmaları mamalarını aldılar....
Stoklarını erittiler
...
Bravo..

Re:

Posted: Thu Jun 04, 2009 11:43 am
by Eli Hallufgil
Kerem Tezic wrote:Benim icin tek mesele öyle bir blues sehrinde kendimizden gecip sehre asik olup o muzigin derinligine kendini kaptirmis amerkali gacolari da birakip muzik kulturu Eurovizyon ve pop dinlemekten ibaret olan Avrupa'ya dönmek olacak.
:P Kerem Abi, bu kısım muhteşem olmuş gerçekten. Çoğunlukla Avrupa müziği dinleyen biri olarak yadırgadım. :P Şaka bir yana, Amerika'nın müzik kültüründe o kadar olumsuz yön var ki Avrupa cennet geliyor bana.

Re:

Posted: Thu Jun 04, 2009 6:00 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Gecen hafta Kulu'daydim. Bir ara gorduklerimi yazacagim.

Alpay Dedeoglu wrote:Isvecteki arkadaslar icin istek parcası ''KULULU olayı'':

Hurriyetten

''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İsveç Başbakanı Frederik Reinfeldt'i kabulüne "Kulu esprileri" damgasını vurdu.

İsveç'te Konya'nın Kulu ilçesinden çok sayıda Türk'ün yaşaması nedeniyle Ankara temaslarına başlamadan önce bu ilçeyi ziyaret eden Reinfeldt, ziyaretle ilgili izlenimlerini Gül'e anlattı. Kulu'nun çok şirin bir ilçe olduğunu, çok sayıda evin İsveç tarzı olmasının kendisini şaşırttığını ifade eden Reinfeldt, "Kulu İsveç'te Türkiye'nin en büyük kenti sanılır. Oysa çok şirin ve sakin bir yer. Ülkemizde yaşayan Türklerin memleketini görüp güzel anılarla ayrıldığım için çok mutluyum" dedi. Gül'de Reinfeldt'in bu sözlerine, "Kulu'nun İsveç'te en büyük Türk kenti olarak bilindiğini ben de duydum. Belçika'ya gittiğiniz zaman da, aynı kanı Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesi için vardır. Özellikle Brüksel'de çok sayıda Emirdağlı yaşar" karşılığını verdi.''

Peki nedir bu Kululu. Buda eksi sözlükten:

*ankara'ya 1 saat uzaklıktadır.
*çoraktır, yerlileri bir ağacı yayla sayabilmektedir. isveç'e göçenleri istanbul türkçesini anlamakta güçlük çekmektedir.
*ayrancı tesisleri ve baran tesisleri var karşı karşıya. yazın baran'da benzin alan araçlara limonata servisi vardır.
*kızlara 10 yaşından itibaren stockholm'e vize gözüyle bakılır.

Ayrıca:

toz icinde, tipik bir orta anadolu ilcesidir. yurtdisinda yasayipta bu tozu bile delicesine ozleyenler, "pudurasina gurban oldugum" derler, kafamdaki memleketin resmidir, aidiyet duygusunun kalesidir, gitmesem de gormesem de o koy benim koyumdur.. ne ankarali ne de konyali olabilmis insanlar yasar. konyali'lar pek sevmez, kurtler cok diye belki, ya da daha acik sacik giyilir biraz ondan olabilir, ilceden saymazlar nedense, kululu'lar da konyaliyim demeyi pek sevmezler, ankara'ya daha yakin oldugu icin alisverisler bilmemneler ankaradan yapilir.
adini, afyon'dan 18. yy.'da buraya gocen kulu bey'den aldigi soylenir ama rivayetler de tarihler de kesin degildir.
hemen ustunde bulunan kirk yillik aci gol'un adi duden golu olmus gormeyeli. dunyanin kusu gelir buraya, bir suru kusun goc yolu uzerinde oldugundan mevsiminde uzun objektifli fotograf makinalariyla bir suru yabanci turist ya da biolog gormek olasidir.
dugunleri meshurdur. 3 gun surer, cumadan baslar, pazar gunu "gelin alimi" ile sona erer, kiz evinde ayri oglan evinde ayri dugun yapilir, millet yer icer, icki de su gibi akar ama gizliden.. oyle alenen icilmez, amcalar dayilar babalar..bahce icinde bulunan bir kucuk "dam"da icerler sotede. cok altin takilir, 1 kilo, 2 kilo altin bulunur gelinlerin ustunde. 10 burma bilezik ( ki burkma denir burma yerine), "yedi cuce" dedigimiz bir besi biryerde tarzi birsey, 2 de set fiks olanidir. fazlasi ailenin gucune kalmistir. sonra herkes getirir altin takar zaten, "onduc" denir buna da (odunc demektir, yani biz de onlara takacagiz zaten manasina gelir) herkes onducunu bilir, kendisine gelenin aynisini getirenin cocugunun dugununde takar. takilan altinlar mikrofonla bangir bangir soylenir, biri de liste tutar ki onducler karismasin, herkes geleni goturecegini bilsin diye. bu dugunlerde prada ayakkabili, yves saint laurent parfumlu, ama salvarli kadinlar gorulebilir, buna sasmamak lazim gelir. gelenkle para basabas konusur cunku dugunlerde.
"kis ekmegi" yapilirdi eskiden. son baharda sokaklar mis gibi "yagli ekmek" kokardi. sac boregi diye bilinen muhtesemligin adi bizim orda yagli ekmektir, yogurtlusu bile yapilir, babalar patlicanlisini, cocuklar yumurtalisini sever. 4-5 komsu birlesip her hafta sirayla birine yaparlar, sert sert yuzlerce yufka ustuste dizilir, evin en soguk odasinin kosesine siralanir, kislari bunlar maharetli kadinlar tarafindan islatilarak yumusatilir, bohca gibi katlanir sofraya gelir.. benim gibi ayarsizlar bunu bile beceremez, yarisini kitir birakir, yarisini da hamur eder. islatma islemi ehil ellerde yapilmalidir.
bulgur pilavi olmazsa olmazimizdir, mercimeklisi, sebzelisi, sadesi, tereyaglisi.. bin cesidini yapabiliriz, bizden iyi kimse kisir, mercimekli kofte ve bulgur pilavi yapamaz. bulgur mamulleri bizden sorulur.
kislari patik giyer kadinlar, az daha yaslaninca lastik-mes giymemislerse, lastik-patik giymislerdir, uzun etek (ki buna da maksi denir) giyilir, ustune yelek. bu kululu kadin uniformasidir. yaslilari mutlaka ama mutlaka bembeyaz basortu baglarlar, salvarlari ve bluzları koyu renk olur.
corak degildir, corak diyenler pek iclerini gormemislerdir. her evin bahcesinde envai cesit agac dikilidir. kululular kayisiya para vermez, cunku bahcelerimiz kayisi ve erik agaclari ile doludur bir de kavak severiz galiba. neden bilemem. tuyu falan da cok olur ama?
bahcelerimizde domateslerimiz biberlerimiz, maydonozlarimiz olur. kendimize yetecek kadar olur ama guzel olur. kirt diye ses cikarir biber yerken.
civcive "cuce", kopek yavrusuna "bıddı", sakara "cot" yada "cotaynaz", avluya "havlu" bahceye "hayat", kosmaya "kopmak", yetismeye "unlasmak", herhalde yerine "ellaam", artik yerine "galan", kucuk kerpic evlere "dam", birilerine "gelinbacı" deriz ama kime dedigimizi tam olarak bilmiyorum. yasli bazi kadinlara da "aba" denir ama o da kime denir bilmem. abamiz olmayan yasli kadinlara da "ebe" deriz zaten.
dunyanin her ulkesinde bir kululu oldugunu dusunmekteyim. istatistiki veriler elimde yok ama malezya, danimarka, hollanda, norvec, belcika, isvicre, avusturya, finlandiya, fransa, almanya ve elbetteki isvec ve kanada'da bir suru akrabamiz yasar. eskiden koca koca bavullarla hediyelerle gelirlerdi, ama sanirim artik oyle degil. "gayrı burda da herşiy var gız, nineycaan" diye getirmiyorlardir zannederim. bu akrabalar sayesinde aynen bodrum ya da kusadasi gibi, yazlari 50.000 e cikar nufus belki, kislari da 10.000 civarinda seyreder. cok gelenimiz gidenimiz olur. misafir severiz, agirlamayi severiz, akrabalar gelince bayram edilir. altyapi nasil yetiyor onca millete anlayamam..
volvo, porsche, mercedes, bmw... ve daha bir suru ciks arabanin en son modeli kulu'da cok normal karsilanir, kimse de donup bir porsche'yi incelemez, bu neymis demez. hatta yazlari o son model milyarlik arabalardan, tahmin edilenin aksine topuklu ayakkabi degil, once bir baston, sonra da lastikli bir ayak uzanir, bir "ebe" ya da "dede" arabadan iner ya da indirilir, herkes ebesine dedesine pek kiymet verir.
kanuni ama ahlaki olmayan bazi hadiseler de vuku bulabilir: yurtsidina gitmek icin bir kiz 5 kere nikahlanabilir, kuzenlerine sirayla nikah kiyarak onlari yurtdisina goturebilir, erkekler de boyle isler yapabilir, ama asil evlilikte dugun olur mutlaka. hatta degisen bir bakis acisiyla birkac kez dugun de yapilabiliyor son zamanlarda. olur olmaz tipler birbirileri ile sirf yurtdisina gitmek icin nikah kiyabilir yani. bu huyunu sevmem. zengindir aslinda millet ama sanki memlekette kazanilan para helal degilmis gibi mutlaka yurtdisinda bir suru cile cekerek para kazanmak lazim gelir nedense. bu 50 yillik hic bitmeyen bir akimdir.
konusmalar ve aksan cok degisiktir. biraz kirsehir, biraz ankara biraz da konya etkileri olmakla beraber, bir kululu asla baska bir yerli gibi konusmaz. soru sorarken ozellike, -cek misin, -cak misin ekleri degisir, ceeee ve caaa haline gelir nasil oluyor derseniz bilemem ama ahanda soyle denir:
gidecaa: gidecek misin?
gelecaa: gelecek misin?
yapacaa, idecaa, gorecaa, getirecaaa gibi.
nouruyorun kelimesi, nasilsin yerine kullandigimiz bir kelimedir. nouruyorsunuz gız? gibi.
bir de ek olarak kullanilan -bilir misin? mevzusu vardir. yapabilir misin denmez, yapabiliii, idebiliii, gorebiliii, anlayabiliii... denir.
"goma" diye bir unlemimiz vardir ama anlatamam nasil oldugunu. "goma hele" dedin mi o yana bakmak icap eder, ya da saskinlik ifadesi gibi birseydir. karisik. "gavıırı" diye son derece yaygin kullanilan bir unlemi de hic anlatamam. duruma gore "nouruyorsuuz gavırı? sanki baa essahtan bi ismi yapıyorsuuz?" falan denir. anlatamam.
-musun eki, kulu dilinde -muyun'a donusmustur. biliyor muyun? idiyor muyun? seklinde olur. bir de biliyoruuu, gidiyoruu, geliyoruuu diye sorulur. ekler her zaman degisir. k lere g dedigimizi bilmem belirtmeye gerek var midir?
sadece ege'de degil, kulu'da da kabak ciceginden yemek yapilir ama yanilmiyorsam dolmasi bilinmez, dogum yapmis inegin ilk sutune "agiz" derler, daha yogun olur, bu sut kullanilarak kabak ciceginden bir yemek yapilir. bir kere yemis olmaliyim. tadini hatirlayamiyorum.
"gombe cekmek" diye tabir edilen bir ekmek yapma cesidi de vardir. yufkadan farkli olarak pide gibi disk govdeli bir ekmektir, lembas ekmegi gibi kolay kolay bayatlamaz, azicik parcasi karin doyurur, koyu renk undan, sert hamurla yapilir, ustunde kasikla verilmis sekiller olur.
erkekleri got cibinde daraanan gezer (onca anlattik artik anliyorsunuzdur? got cebinde tarakla gezer demek). durmadan saclarinin onunu tararlar, arkasi uzun yanlari kisa elli yillik sac modeli hala bir numaradr, almanci gencler cins cins kiyafetlerle ve ince degisik sekiller verilmis sakal biyiklar ve saclarla gezerler, uzun sacli kuzenime yasi bir "ebe" "oglaaaan, kimin gızısın??" demis, uyari amacli. cok uzun sacli erkekler pek sevilmez yani. erkek cocuklara da oglaaan diye seslenirler ogluum diye bagirmak yerine. guzum diye severler bebelerini kulu'nun anneleri. bir de yufkadan durum yapmislardir mesela, cocuga vermek uzere. ama ust kismi bos olur bu durumun sekil itibariyla. hemen ust kismini isirirlar ki cocuk bos ekmegi yemesin diye. bunu yaparken de kurtler gibi durumun ustunu isiralim derler, cunku biim oranin kurtleri boyle yaparmis. bu da boyle bir anekdot.
pek okumaz kulu halki, hatta okuyana da acirlar, ne ugrasti yazik, gideydi isvec'e kendini kurtaraydi der gibi. pek makbul degildir yani ilim irfan yapmak.
dunyanin neresine gidersek gidelim, ne dinlersek, ne okursak, ne is yaparsak yapalim, yazlari kerpic damlarda mutlu olmayi biliriz, hepimizi dunyanin bin memleketinden bagrinda toplayan beyaz sivali mavi kapili kerpic evler yikilip yerlerine yeni gorkemli apartmanlar dikilse de, hayatlarin icinde serin olur diye kucuk damlarda oturmayi tercih eden "ebe"lerin dizinin dibinde mutlu oluruz.
(knidos, 18.03.2009 18:02)

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Fri Jun 05, 2009 8:15 am
by Mehmet Gurdal Cetin
KUNG FU IS DEAD

http://uk.news.yahoo.com/4/20090604/ten ... 4616c.html

Veteran actor David Carradine has reportedly been found dead in a Bangkok hotel room.
The 72-year-old was in Thailand filming his latest film Stretch, according to his personal manager Chuck Binder.

Mr Binder said the news was "shocking", adding: "He was full of life, always wanting to work... a great person."

Carradine was best known for his role in the 1970s TV series Kung Fu and confirmed his icon status when he played villain Bill in Quentin Tarantino's Kill Bill movies.

70 li yillarin sonuna dogru sinemalarda sari fonlu ucuz kung fu filmleri seyredip sokaklara dagilanlara selam olsun. Genelde ben ikinci filme kalirdim. Zorla disari cikarirlardi :P

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Tue Jun 09, 2009 9:56 pm
by Kenan Atak
Herkese selam. Yahu bu ucak duse duse ben ucmadan önce dusmus hemde okyanusa cakiliyor. Cuma ucacagim korkudan aglamakli oldum. En buyuk kabusum okyanus ustu turbulans ve okyanusa cakilmak. Iptal mi etsek blues'u ne?

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Tue Jun 09, 2009 11:48 pm
by Cengiz Akgun
Kerem Tezic wrote:Herkese selam. Yahu bu ucak duse duse ben ucmadan önce dusmus hemde okyanusa cakiliyor. Cuma ucacagim korkudan aglamakli oldum. En buyuk kabusum okyanus ustu turbulans ve okyanusa cakilmak. Iptal mi etsek blues'u ne?
Evladim inanirsin inanmazsin orasini bilemem ama bir alin yazisi olayi var. Bu demek degildir elbette elden gelen tedbiri birak; nasil olsa yazilmissa olur diye tekleyen motoru olan ucaga bin. Nasreddin Hoca'nin dedigi gibi esegi saglam kaziga bagla ondan sonra Allaha teslim et.

Insanlar sabah evden ciktilar mi eve donecekler mi garantileri yok? Trafik kazasindan tut da serseri kursuna kadar her sey olabilir su Dunyada. Ucak yolculugu digerlerine gore daha emin bir yolculuk. Istatikcisin bunu biliyorsun. Yani bunu ben soylemiyorum istatistikler soyluyor. Air France'da ne oldu bilemem. Ama boyle kazalar olduktan sonra ucan pilotlardan tut sirketlere kadar herkez gozunu dort acmak zorunda kaliyor. Eskiden bir kere kontrol ediyorlarsa simdi iki kere yapiyorlardir. Sen pasa pasa ucagina bin ve gel. Kismette kopek baligina yem olmak varsa Isvec'te akvaryuma da dusersin.

Son dort haftanin ikisinde 5 saat gidis 4.5 sdaat gelis ile Amerikanin dogu ve bati yakasinda mekik dokudum. gelecek hafta yine gidecegim. Bunun okyonusu dagi bayiri yok. Zaten duserken yarisi korkudan yarisi basinc dusmesinden yere vurmadan gidiyorsundur. Ben hergun arabaya binerken ulan serserinin biri gelip carpar da olsem gam yemem de koturum kalirsam filan sonra halim nice olur diye daha fazla korkuyorum.

Jazz mi dinleyeceksin Blues mu git dinle. Allah kotu yazi yazmasin derler. Nasilsa bir gun olecegiz de hem zamansiz hem de boyle paramparca olmayi kimse istemez. Herseyin bir riski var. Hayattan zevk almanin bile.

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Mon Jun 15, 2009 5:33 pm
by Mert Tokman
Bizim okuldan getirdigim 20 ogrencimle beraber son 5 haftadir Turkiye'de idim - bir haftamiz daha var. Istanbul-Kapadokya-Kusadasi/Efes-Adatepe-Istanbul seklinde dolastik - ayni zamanda bir ithalat/ihracat dersi aliyorlar. Gorulmesi gereken bilindik herseyi gezdik. Fakat simdiye kadar kaldiklari muddetce en sevdikleri is Florya Metin Oktay tesislerinin futbolcularin soyunma odalarina kadar heryerini gezip, sonra GS Store'dan aldiklari formalarla Sivas macina gitmek oldu. GS Store'a 45 dakikada 3000-4000 dolar arasi bir para birakip ciktik. Formalari ikiser ucer alip tesislerde bulunan Ayhan, Emre Gungor ve Yaser'e imzalattilar.

Asagida Florya ve ASY gezilerimizden birkac resim...

Emre Gungor ve Augustin
Image

Sprocularin kamp yaptigi tesislerdeki otelin altindaki eglence salonu - tavla, satranc, Okey, video oyunlari, minibar, TVler - hersey dusunulmus... en favori oyunlarinin okey oldugu ve heryere goturuldugu soylendi...
Image

Store'da formalar seciliyor...
Image

Ayhan ve Erica
Image

Ayhan ve Wilson - Ayhan herkesle cok guzel Ingilizce konustu - cocuklar bile bu kadar iyi konustuguna sasirdilar...
Image

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Mon Jun 15, 2009 5:39 pm
by Mert Tokman
Fotolara devam...

Grubumuz antreman sahasinda...
Image

Image

Metin Oktay tesisleri muduru Fahri Yilmaz beni Ayhan'a tanistirirken bir zamanlar kendisinin benim sutopu kocum oldugunu anlatiyor...
Image

Emre Gungor, Kate ve Caitlin
Image

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Mon Jun 15, 2009 5:57 pm
by Mert Tokman
Aksam mactayiz...
Image

Erica davul bile caldi
:D
Image

En ondekiler bizden degil :lol:
Image

Augustine, Caitlin, Erika ve David
Image

Hemen hepsi en unutulmadik gunlerinin Florya ve mac gunu oldugunu soyluyorlar... Alan memnun, satan memnun... Bu tip turistik ziyaretler GS icin cok karli olabilir... Bizim 20 kisilik grubumuz - forma, t-shirt, sort, terlik, mac bileti derken yaklasik $5000 dolarlik girdi sagladi bir gunde.

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Wed Jun 17, 2009 3:11 pm
by Hasan Tezcan
Tesekkur ederim Mert. Sizleri bilmem ama "sicak" göruntuler beni cok mutlu etti :)

2 sene oldu dile kolay, ama bu sene kismet gidecegiz. TR burnumda tutuyor desem
abartmis olmam...her haliyle benim ulkem neticede.

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Wed Jul 01, 2009 2:39 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Buyuk AKDENIZ depremi geliyor soylentileri yavas yavas ciddiye alinacak galiba.

1-2 saat once o taraflar sallanmis. Merkez ussu Girit aciklari, siddeti 6.2

http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=198163

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Wed Jul 01, 2009 5:54 pm
by Cengiz Akgun
Mehmet Gurdal Cetin wrote:Buyuk AKDENIZ depremi geliyor soylentileri yavas yavas ciddiye alinacak galiba.

1-2 saat once o taraflar sallanmis. Merkez ussu Girit aciklari, siddeti 6.2

http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=198163
Isikara'nin kicindan uydurdugu hurafeler gunu gunune deprem hava durumu gibi veriliyor Turkiye de sizlerde buna inaniyorsunuz. Elbette Akdenizde deprem oulur. Yuzbinlerce yildir olan is. Ama bunun tarihini filan vermeye calisan saklabanlara bu kadar yuz verilmesi anca Turkiyede olur. Bak hala Kaliforniya ana kitaya bagli. Yakinda ada olacak. Ben yine guney Kaliforniyadayim. Isikara bir gun versin artikta gelmeyeyim buralara.

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Wed Jul 08, 2009 4:31 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Cok ilginc bir yazi gordum bugun. Gecenlerde de baska bir yerde yazmislardi.

Futbolcularda dis sagligi hakkinda.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?habern ... rmayi-unut

Dişin çürükse formayı unut

Dişlerdeki problemlerin, birçok futbolcunun transferine gölge düşürebildiğini belirten Ankaraspor Kulübü Doktoru Doç. Dr. Burak Kunduracıoğlu, ''Diş ve dişeti hastalıkları, vücut direncini düşürüyor. Vücut direnci ne kadar düşerse, futbolcu da sakatlanmalara o kadar açık oluyor'' dedi.

Serie A kulübü AC Milan'ın, dişlerindeki enfeksiyon nedeniyle transferinden vazgeçtiği Portolu Aly Cissokho, Trabzonspor'un yeni transferi Zafer Yelen'in kasık ağrılarına neden olan 20 yaş dişleri ve Ümit Özat'ın futbolu bırakmasına neden olan kalp rahatsızlığının nedenlerinden biri olarak görülen çürük dişler, futbolcunun kariyerini etkileyip, transferine gölge düşürebiliyor. Doç. Dr. Kunduracıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yoğun antrenmanların, vücut direncini düşürdüğünü belirtirken, futbolcunun vücudunun herhangi bir yerinde mikrop, parazit, idrar yolları enfeksiyonu, diş iltihapları veya çürükleri varsa, bunların, direnç düşüklüğünü daha da şiddetlendirdiğini ifade etti.

Futbolcuların transferleri yapılırken, esaslı bir sağlık kontrolünden geçmesi gerektiğine, ancak Türkiye'de bazı takımların bu konuda yeterince hassas davranmadığına dikkati çeken Kunduracıoğlu, ''Sakatlıkların önüne geçmek için futbolcuların, en azından koruyucu hekimlik adına diş, KBB ve idrar yolları gibi her yönüyle incelenmesi gerekir'' diye konuştu.

Kunduracıoğlu, sağlık kontrolleri sırasında ortaya çıkan diş ve dişeti hastalıklarının, vücut direncini olumsuz etkileyip, azalttığını ifade ederken, ''Vücut direnci ne kadar düşerse, futbolcu sakatlanmalara o kadar açık oluyor. Bir futbolcu, ne kadar çok sakatlık yaşarsa, daha sonra sakatlanma oranı yükseliyor. Futbolcular için bir haftanın bile çok önemli olduğu göz önüne alındığında, özellikle diş muayenesine önem verilmesi şart'' dedi.

Kunduracıoğlu, genelde 20'li yaşlarda olan futbolcularda en sık rastlanan sorunların, 20 yaş dişleri ve bunlarda gelişen enfeksiyonlar olduğunu ifade ederken, diş enfeksiyonların, kaslarda, özellikle de kasık bölgelerinde sakatlıklara davetiye çıkardığını kaydetti.

-''ÇENE KIRIKLARINA YOL AÇABİLİYOR''-

Yrd. Doç. Dr. Serdar Sütçü de diş ve dişeti hastalıklarının, futbolcuların transferini olumsuz etkileyebildiğini söyledi. Bazı diş enfeksiyonlarının, futbolculara yapılan standart muayenelerde saptanamadığını ve sinsi seyreden iltihapların, kilo kaybı, eklem ağrıları ve yorgunluğa neden olduğunu belirten Sütçü, dişlerdeki rahatsızlıkların, vücut sistemini bozduğunu ifade etti.

Bazı futbolcularda, gömülü 20 yaş dişlerinin bulunduğunu, bunlar, özellikle alt çenede ve çok derinde ise maçlarda alınan dirsek darbeleri sonucunda, çene kırıklarına yol açabildiğini söyleyen Sütçü, dişeti hastalıklarının, kalp kası hastalıkları ve kalp kriziyle de yakından bağlantısı olduğuna dikkati çekti. Sütçü de birçok kulübün, futbolcuyu sağlık kontrolünden geçirirken, diş sağlığına yeterince eğilmediğinin altını çizdi.

-CISSOKHO, ZAFER YELEN VE ÜMİT ÖZAT-

Portekiz'in Porto takımında forma giyen Fransız defans oyuncusu Aly Cissokho'nun AC Milan'a transferi, geçen ay dişlerindeki problem nedeniyle tehlikeye girmiş, Trabzonspor'un yeni transferi Zafer Yelen, geçen sezon iki kez ameliyat olduğu kasıklarındaki ağrıların geçmemesi üzerine Bayern Münih'in doktoruna gitmiş, bu doktor da ona ''Diş doktoruna git ve 20'lik dişlerini çektir' demişti. Dişlerini çektirip, iyileşen Yelen, ''Dişlerimdeki iltihaplaşmanın, kasıklarıma problem yaptığını öğrendim'' diye konuşmuştu.

Alman Bild gazetesi de Köln'ün kaptanı iken kalp rahatsızlığı nedeniyle futbolu bırakmak zorunda kalan Ümit Özat'ın, kalp kası iltihabına çürük dişlerinin neden olduğunu iddia etmiş, Özat'ın ağzındaki yedi çürüğün, kalp kası iltihabına neden olduğunu öne sürmüştü.

aa
08 Temmuz 2009, Çarşamba

Re: Yolculuk / Ani /Konu dışı

Posted: Thu Jul 09, 2009 12:38 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Ne oldu bu sene ilgilenen yok ?

http://www.ntvmsnbc.com/id/24982152/