Bloga yazdim, foruma da geciyorum..
http://galatasarayantreman.blogspot.com ... mubah.html
Kazanmak icin hersey mubah
20.asirda oynanan derbi maclarinda bu atmosfer yoktu, takimlar genelde esit sartlarda mucadele ederlerdi. Her ne oldu ise 17 Mayis 2000'den sonra oldu. Bu tarihte cinnet geciren Fenerbahceliler icin artik Galatasaray "ezeli rakip" statusunden cikip "dusman" haline donustu. UEFA ve akabinde gelen Super kupanin agirligi altinda ezilmeleri sonucunda iclerindeki taraftarlik duygulari iyice nefrete donustu ve son 10 senedir bunu yasiyoruz, ve belki daha da yasayacagiz, ta ki Fenerbahce Avrupa'dan bir kupa getirene kadar..
17 Mayis'tan sonra maddi acidan buyuk hamleler yaptilar, hedefleri Avrupa Sampiyonlar Sampiyonlugu idi, bunun icin her sey yapilacakti. Taraftarlarina endustriyel futbolun kurallarini anlattilar, Fenerium'lar kuruldu, herkes alisveris yapip kulubune katki yapacakti. Akabinde Stadyum insaati basladi, Avrupa Sampiyonlugu icin en gerek sart buydu, 55.000 kisilik muazzam bir stadyum. Bazi kisimlari insaat izni olmadan yapildi ama olsun artik bu yola cikilmisti bir kere.. Galatasaray'in egemenligi ortadan kaldirilacakti, bunun icin de mottolari "basarili olmak ve kazanmak icin hersey mubah" mantigi oldu.
2000 senesinden sonra Kadikoy'de oynanan butun Galatasaray maclarinda iclerindeki kini ve nefreti doktuler, kimi zaman futbolcularimiz dovuldu, kafalarinda yumurtalar patladi, sahaya bicak atildi, taraftarlar boklu su icinde bekletildi, tribundeki koltuklarina tezek konuldu, ustten kafalarina mermer parcalari atildi. Sonucta kazanan hep onlar oldu, yaptiklarin cogu da cezasiz kaldi tabii ki..
Bu sure icinde esas hedefleri olan Avrupa'dan kupa ile gelmeyi hic konusmadilar, cunku gorduler ki o is kolay degil. Sahaya bicak, tribunlere sidik torbasi atip, federasyon ve hakemleri baglamakla olacak bir is degil. Takimin sahaya cikip rakibi alt etmesi lazim oncelikle, tek tek turlari gecip finale gelmesi lazim. Bir iki kere umutlandilar ama sonu hep husran oldu. Sonucta bu isi yapamayacaklarini benimsediler, onlar icin artik hedef Galatasaray'i yenmek oldu. Baskanindan sporcusuna, teknik ekipten taraftarina kadar hedefleri buydu artik. Cunku Galatasaray'i yenince sonuc ve puan durumu ne olursa olsun hersey unutuluyordu, gundem degisiyordu. Bunun icin de mottolari her zaman gecerli idi. "
Kazanmak icin hersey mubah, yeter ki yenelim bunlari.."
Dun de Kadikoy'de bu sartlarda yeni bir mac oynandi. Mac onlar icin "bayram" di, bizim icin ise lig maci. Onlar kendilerini mutlak kazanmaya sartlamislardi, ama karsilarindaki takimin kendilerinden ustun olduklarini da biliyorlardi. Bu konuda kendilerinin oynayacagi futbol onemli degildi, futbol planlari rakibi oynattirmamak uzerine kurulmustu yine. Bir kisiye iki kisi basacaklardi, hakemin ilk dudugunden itibaren sarjli ve sert oynayacaklardi. Herkes biliyordu ki macin hakemi 55.000 kisi onunde onlardan birisine kolay kolay kart gosteremezdi, bu isi en iyi antrenorleri biliyordu, takimi buna gore sahaya surmustu. Gerektigi yerde rakip sindirilecek, gerektigi yerde de sinirlendirilecekti.
Daha ise mac baslamadan isinma aninda basladilar. SS stadindaki sindir & sinirlendir dusuncesi Baroni'nin Arda'nin ustune yurumesi ilk tohumlarini vermisti. Bu sirada tribunden attiklari cisim ile yan hakemin basi yarildi, daha mac baslamadan!! Onemli degildi.. "O cismi atan Galatasaraylidir, Arda seyirciyi tahrik etti, yanlislikla oldu", v.s gibi bir bahane bulunurdu nasil olsa..
Bu sartlar altinda mac basladi.. Baslar baslamaz bizde oynadigi zaman icinde en cok kufur ettikleri simdi ise bastaci ettikleri Emre Belezoglu, daha ilk dakikada Milan Baros'un ayagini eline verdi, sedye ile Acibadem Bakirkoy'e gonderdi.. Baros'un ayak tarak kemigi kirilmisti, Emre'ye sari kart bile verilmedi.
Ilk degisikligimizi 4. dakikada yaptik, topu yari sahaya getirdigimizde Fenerli oyuncular bir kisiye iki kisi basiyorlardi. Sertlik, sarj, tekme, tokat onemli degildi, bunlar futbolun icinde olan seylerdi. Akabinde auttan cevrilen bir topta golu buldular, ama ne yazik ki yan hakem dogru olarak golu iptal etmisti, bundan sonra ayni yan hakem SS stadinda ikinci kez gol iptal edemezdi, dolayisi ile Carlos'un off-side pozisyonunu gormezlikten gelip Alex'e golu yazdilar. Hersey istedikleri gibi gidiyordu, akabinde geriye cekilip sert futbola devam edecekler, ama kesinlikle bizim yari sahamizda oyun kurmayacaklardi. Bu kendileri acisindan tehlikeli idi, onemli olan orta sahalarini ve defanslarini cakili tutup kesinlikle pozitif futbol oynamayacaklardi. Rakibe sarj ve baski yapilip, onlar hata yapmaya suruklenecekti, sindirme ve sinirlendirme bu taktigin en buyuk iki unsuru idi.. Sadece taraftar degil seyircileri de oyunun bir parcasi idi.. Keita'ya atilan maddeden sonra Keita bir sure yerde kaldi, akabinde kendisine atilan nesneyi hakemin saskin bakislari arasinda gozlemciye teslim etti. Keita bu hareketi sonunda cezasiz kalamazdi, o kim oluyorda bu sekilde tribunleri tahrik edebilirdi, hakem bu olayi atlamayip Keita'ya hemen sarisini gosterdi. Hakemin vermis oldugu mesaj acikti: "Yapanin yaninda kalir, ustune giden cezalandirilir".
Bu sartlar altinda Baros Acibadem'in yolunu, Keita gozunu tutarken, takim da 45 dakika sonunda soyunma odasinin yolunu tutuyordu. Ikinci yari basladiginda degisen bir sey yoktu. Kazanmak icin hersey mubah mantiginin en sinsi oyuncularindan Alex, kendisini savasta kursun yiyen asker modunda yere birakarak penatiyi hakeme cok guzel bir sekilde yutturmustu. Futbol oynayan herkes Leo Franco'nun Alex'i cekmedigini gormustu, zaten en koyu fenerli Ridvan bile "Alex'e penalti yapildi yerine, Alex penatiyi yaptirdi" lafi ile olaya son noktayi koymustur, ama bunlar onemli degil, Alex ceza sahasi icinde dusmusse bunun sonucunda penalti mutlaka verilmedir. Skor 1-0 iken bu mutlaka verilmelidir ki Fener 2-0'a getirip maci garantiye alsin.
55.dakikada skor 2-0 olmus, rakip acisindan planlar basindan sonuna kadar iyi uygulanmisti. Akabinde olmayacak bir sey oldu 3 dakika icinde Hakan Balta ile golu bulduk. Bundan sonra SS'de panik basladi. Galatasaray ayaga pas yapip oyunu rakip sahaya yikmis ve her gecen dakika bu is can sikmaya baslamisti. Oyun bu sekilde ceryan ederken Sindir & sinirlendir taktigi hatirlandi, sol kanatta pili tukenen Carlos pozisyon sonunda Keita'yi kunde atip durdurmayi basardiktan sonra, suratina yumrugu yemesi sonunda rakibi 10 kisi birakarak gorevini yerine getirmeyi basardi. Hakem zaten Keita'ya kil olmustu onu atarak kendini tatmin etti, Carlos'a da mecburen bir sari kart gosterildi.
Carlos nasil rakibe kunde atmissa, baska bir pozisyonda da Gokhan Gonul rakibine el-ense cekiyordu. Hakem Bunyamin gures kurallarini futbola uygulamayi dusunen birisi olarak bunu da gormemezlikten gelmisti. Daha mac baslamadan uygulanan sindirme & sinirlendirme taktigi mac icinde de son derece guzel uygulanmis, Baros MR odasina, Keita soyunma odasina yollanmisti, kanadi kirik Galatasaray buna ragmen halen sahada top yapmaya calisan bir takim olarak goze carpiyordu. 2.yi atacak durumda iken Aydin ile daha tasa vurduk, mac da orda bitti zaten..
Neticede Fenerbahce bir kere daha rakibini
eze eze yenemeyerek 3 puani alan taraf oldu. "Kazanmak icin hersey mubah"'i cok guzel uyguladilar, gun onlarin gunudur, hatta onlara gore bayramdir bugun.. Kutlu olsun..
Bizim ise yolumuz uzun.. Bizim ayimiz olan Mayis'a kadar onumuzde 7 ay var.. Takim icinde cesitli sorunlar var, onlari ayri bir sekilde yazmak lazim.. Devre sonuna kadar minimum puan kaybi ile ilerlememiz lazim.. Neler olacak bekleyip gorecegiz..