Fıkralar, mizah ve komik anılar
Moderator: Staff
-
- Posts: 1923
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:14 pm
Fıkralar, mizah ve komik anılar
Böyle bir baslıga ihtiyac var. Bizde acip
bu fıkrayla baslatalım:
Bir gün temel ve Sharon Stone aynı uçakta gidiyolarmış. Uçak bir adaya düşmüş, herkes ölmüş bi bu ikisi kurtulmuş. Birkaç gün sonra baktılar olmuyor, sevişmeye başlamışlar.. Bir süre böyle devam etmiş ama zamanla temelin morali bozulmaya başlamış. Sharon Stone ile pek konuşmuyormuş, yalnız kalmak istiyormuş. Sharon Stone soruyomuş niye moralin bozuk ne oldu falan diye, temel boşver deyip geçiştiriyormuş ama gün geçtikçe de iyice mutsuzlaşmaya başlamış. Sharon Stone da daha da ısrar etmeye başlamış, ne oldu bi sorun mu var niye anlatmıyosun diye.. Temel en sonunda "Gerçekten bilmek istiyor musun?" demiş, Sharon Stone da evet demiş, Temel gel o zaman demiş, sahile masayı koymuş, örtüyü sertmiş, rakıları açmış, mezeleri koymuş, oturtmuş Sharon Stone'u karşısına.. "ben bir aydır kiminle beraberim biliyor musun?.." demiş.
bu fıkrayla baslatalım:
Bir gün temel ve Sharon Stone aynı uçakta gidiyolarmış. Uçak bir adaya düşmüş, herkes ölmüş bi bu ikisi kurtulmuş. Birkaç gün sonra baktılar olmuyor, sevişmeye başlamışlar.. Bir süre böyle devam etmiş ama zamanla temelin morali bozulmaya başlamış. Sharon Stone ile pek konuşmuyormuş, yalnız kalmak istiyormuş. Sharon Stone soruyomuş niye moralin bozuk ne oldu falan diye, temel boşver deyip geçiştiriyormuş ama gün geçtikçe de iyice mutsuzlaşmaya başlamış. Sharon Stone da daha da ısrar etmeye başlamış, ne oldu bi sorun mu var niye anlatmıyosun diye.. Temel en sonunda "Gerçekten bilmek istiyor musun?" demiş, Sharon Stone da evet demiş, Temel gel o zaman demiş, sahile masayı koymuş, örtüyü sertmiş, rakıları açmış, mezeleri koymuş, oturtmuş Sharon Stone'u karşısına.. "ben bir aydır kiminle beraberim biliyor musun?.." demiş.
NO ADNANS, NO CRY !!
-
- Posts: 14
- Joined: Mon Jul 14, 2008 11:20 am
Dursun, saatlerin geri alinacagini duyunca, evdeki tüm saatleri toplayip Saatci Temel'e gider.
- Ula Temel, saatler geri alunacakmis. Biz de evdeki saatleri senden satin aldigimiz için sana getirdik. Bunlari geri alacaksun.
Temel kendinden emin bir sekilde:
- Oyle yagma yok. Ben de duydum ama 1 saat geri alinacakmis. 1 tanesini alirim ama digerlerini almam.
- Ula Temel, saatler geri alunacakmis. Biz de evdeki saatleri senden satin aldigimiz için sana getirdik. Bunlari geri alacaksun.
Temel kendinden emin bir sekilde:
- Oyle yagma yok. Ben de duydum ama 1 saat geri alinacakmis. 1 tanesini alirim ama digerlerini almam.
-
- Posts: 4210
- Joined: Thu Oct 24, 2002 9:29 am
- Location: Bursa-TR
- Contact:
Geçenlerde bir kaç arkadaşa atmistim.Genele atalim.
Sevdigimiz kadin tipi ,
Karı koca bir barda oturuyorlar.
Önlerindeki ickileri yudumlarken bardan
içeri hoş bir hatun girer.
Bizimkilerin yanına gelir, adama sarılarak öper. Karısına aldırmadan:
- Nasılsın hayatım? Epey oldu görüşemedik...
Diyerek başka bir masaya gidip oturur.
Adamın karısı dayanamayarak sorar:
- Kim bu kadın?
Adam sakin bir sesle yanıtlar:
- Senden saklayacak değilim. Metresim!
Kadın çıldırır:
- Ne bu ne cüret! Bu ne ahlâksızlk!.. Ben buna katlanamam.
Derhal boşanıyoruz! Sen ne şerefsiz adammışsın meğer.
Bir de utanmadan metresim diyorsun... Her şey bitti anlıyor musun,
boşanıyoruz! Hem de derhal!..
Adam gayet sakin bir tavırla karısına
bakar:
- Dur bakalım hele bir sakin ol. Ne yani sevgilim Etiler'deki
dubleksi, Akmerkez'deki daireyi, Bodrum'daki tripleksi, 24 metre
yatı,altındaki son model jeepi, kımızı spor arabayı, Maldiv
adalarındaki devre mülkü, mücevher ve takı kolleksiyonlarını falan
bırakıp boşanmak mı istiyorsun? Alt tarafı bir metres için bütün bunlardan vazgeçmeye değer mi bir
tanem...
Kadın bunları duyunca sakinleşir. Çevresine bakınmaya
başlar.Biraz ilerideki masada oturan bir çift dikkatini çeker.
Kocasına sorar:
- Şurada oturan bizim Suat degil mi?
Kocası yanıtlar:
- Evet
- Peki yanındaki kim?
Kocası gayet sogukkanlılıkla yanıtlar:
- Kim olacak canım, metresi...
Kadın önce duraksar. Sonra burnunu kıvırarak kocasına sokulur:
- Aaaa ! Bizimkisi daha güzel valla!.
Sevdigimiz kadin tipi ,
Karı koca bir barda oturuyorlar.
Önlerindeki ickileri yudumlarken bardan
içeri hoş bir hatun girer.
Bizimkilerin yanına gelir, adama sarılarak öper. Karısına aldırmadan:
- Nasılsın hayatım? Epey oldu görüşemedik...
Diyerek başka bir masaya gidip oturur.
Adamın karısı dayanamayarak sorar:
- Kim bu kadın?
Adam sakin bir sesle yanıtlar:
- Senden saklayacak değilim. Metresim!
Kadın çıldırır:
- Ne bu ne cüret! Bu ne ahlâksızlk!.. Ben buna katlanamam.
Derhal boşanıyoruz! Sen ne şerefsiz adammışsın meğer.
Bir de utanmadan metresim diyorsun... Her şey bitti anlıyor musun,
boşanıyoruz! Hem de derhal!..
Adam gayet sakin bir tavırla karısına
bakar:
- Dur bakalım hele bir sakin ol. Ne yani sevgilim Etiler'deki
dubleksi, Akmerkez'deki daireyi, Bodrum'daki tripleksi, 24 metre
yatı,altındaki son model jeepi, kımızı spor arabayı, Maldiv
adalarındaki devre mülkü, mücevher ve takı kolleksiyonlarını falan
bırakıp boşanmak mı istiyorsun? Alt tarafı bir metres için bütün bunlardan vazgeçmeye değer mi bir
tanem...
Kadın bunları duyunca sakinleşir. Çevresine bakınmaya
başlar.Biraz ilerideki masada oturan bir çift dikkatini çeker.
Kocasına sorar:
- Şurada oturan bizim Suat degil mi?
Kocası yanıtlar:
- Evet
- Peki yanındaki kim?
Kocası gayet sogukkanlılıkla yanıtlar:
- Kim olacak canım, metresi...
Kadın önce duraksar. Sonra burnunu kıvırarak kocasına sokulur:
- Aaaa ! Bizimkisi daha güzel valla!.
TRUST GALATASARAY
MGC
MGC
-
- Posts: 176
- Joined: Thu Sep 15, 2005 2:30 pm
- Location: Almanya
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Boyle bir basliga ihtiyac olmadigi ortada. Size 24 saat musade. Fikralarinizi kendiniz sildiniz sildiniz, degilse ben bu basligi Cumartesi sabahi dondugunde kapatiyorum haberiniz ola.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 4210
- Joined: Thu Oct 24, 2002 9:29 am
- Location: Bursa-TR
- Contact:
Silinmesinden ziyade Yolculuk-Ani-Konu disi basligi altina eklenebilir diye dusunuyorum.Ama Mehmet SONMEZ'in fikrasi biraz agir.Sonucta burasi bir "working men club" degil , bayanlarin da okudugunu defalarca yazmistik.Cengiz Akgun wrote:Boyle bir basliga ihtiyac olmadigi ortada. Size 24 saat musade. Fikralarinizi kendiniz sildiniz sildiniz, degilse ben bu basligi Cumartesi sabahi dondugunde kapatiyorum haberiniz ola.
Bence bu gibi durumlarda bir oto kontrol sistemi devreye girmeli.Atiyorum Tuba GIRITLI bu topicin altina bir mesaj yazip " yuh kardesim biz de okuyoruz biraz dikkat " dese kantarin topuzuna oyle bir ayar gelir ki akliniz sasar ne yapacaginizi sasirirsiniz.
Forumu yine celallendirmeden Mehmet SONMEZ kardesimden bir edit talep ediyorum.
Fikra var fikra var.
Cengiz abi, ben bu silme ekleme islerinden pek anlamiyorum, elin deymisken yap bir guzellik, yada MIZAH-HOS/BOS VAKITLER adinda bir topic acip icine atip devam ediver.Bazen gulmeye gercekten cok ihtiyac oluyor.
TRUST GALATASARAY
MGC
MGC
-
- Posts: 176
- Joined: Thu Sep 15, 2005 2:30 pm
- Location: Almanya
Adasim seni anliyorum... Eger herhangi bir sekilde bayanlara, eger okurlarsa onlardan ve diger arkadaslardan özür diliyorum!! Isim saka, kimseyi incitmek degil, dogru yersiz oldu!!!Mehmet Gurdal Cetin wrote:Silinmesinden ziyade Yolculuk-Ani-Konu disi basligi altina eklenebilir diye dusunuyorum.Ama Mehmet SONMEZ'in fikrasi biraz agir.Sonucta burasi bir "working men club" degil , bayanlarin da okudugunu defalarca yazmistik.Cengiz Akgun wrote:Boyle bir basliga ihtiyac olmadigi ortada. Size 24 saat musade. Fikralarinizi kendiniz sildiniz sildiniz, degilse ben bu basligi Cumartesi sabahi dondugunde kapatiyorum haberiniz ola.
Bence bu gibi durumlarda bir oto kontrol sistemi devreye girmeli.Atiyorum Tuba GIRITLI bu topicin altina bir mesaj yazip " yuh kardesim biz de okuyoruz biraz dikkat " dese kantarin topuzuna oyle bir ayar gelir ki akliniz sasar ne yapacaginizi sasirirsiniz.
Forumu yine celallendirmeden Mehmet SONMEZ kardesimden bir edit talep ediyorum.
Fikra var fikra var.
Cengiz abi, ben bu silme ekleme islerinden pek anlamiyorum, elin deymisken yap bir guzellik, yada MIZAH-HOS/BOS VAKITLER adinda bir topic acip icine atip devam ediver.Bazen gulmeye gercekten cok ihtiyac oluyor.
-
- Posts: 1923
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:14 pm
Fıkramla ve baslıkla ilgili ne problem var anlamadım.
Saat fıkrasında ne problem var anlamadim.
MGCkinde ne var anlamadim.
Kurallara aykiri bir yazi yazildiginda baslik toptan siliniyormu?
Eger fikranin mustehcenligi varsa silinir, baslikla ilgili ne problem var?
Boyle bir seye tek kisi karar veremez, hele Hasan Tezcanin onayi olmadan
olmaz bu isler.
GS klubu futbolcusuna kufur ve asagılama serbest,
Türkiyede yanlis/dogru bir uygulama en kontrolsuz laflarla elestirmekte bir sakinca yok,
ama fikra ve mizah yasak.
Insanlar foruma geldiklerinde bir gulumsesinler dedik.
Saat fıkrasında ne problem var anlamadim.
MGCkinde ne var anlamadim.
Kurallara aykiri bir yazi yazildiginda baslik toptan siliniyormu?
Eger fikranin mustehcenligi varsa silinir, baslikla ilgili ne problem var?
Boyle bir seye tek kisi karar veremez, hele Hasan Tezcanin onayi olmadan
olmaz bu isler.
GS klubu futbolcusuna kufur ve asagılama serbest,
Türkiyede yanlis/dogru bir uygulama en kontrolsuz laflarla elestirmekte bir sakinca yok,
ama fikra ve mizah yasak.
Insanlar foruma geldiklerinde bir gulumsesinler dedik.
NO ADNANS, NO CRY !!
-
- Posts: 121
- Joined: Wed Oct 23, 2002 1:57 pm
Mehmet Sonmez in fikrasini okuyamadan silinmis. Bir fikir belirtemeyecegim ama geri kalanlar cok puritan olmayan insanlari kizdirip alindiracak cinsten degil.
Benim de gecenlerde duyup begendigim bir fikrayi anlatayim bari.
Akdeniz turuna cikmis ve Avrupalilarla dolu bir gemi batmata baslamis. Kaptan herkesi acele filikalara yollamak istiyormus ama afrali tafrali yolculari panik cikarmadan ve cabuk ikna etmenin yolunu dusunmus sonunda her millete ozel bir yontem kullanmaya karar vermis. Ingilizlere flikalara binmemenin sportmenlik disi bir davranis olacagini soyleyince hepsi binmis. Fransizlara filkalara binmenin cok akillica bir davranis olacagini soylemis. Butun Fransizlar da binmis. Sira Almanlara gelince hemen en sert tonuyla bagirmis "Flikalara mars mars" butun Almanlar flikalara binmis. Sira Italyanlara gelince de flikalara binmek kesinlikle yasak demis boylece butun Italyanlar hemen flikalara dolusmus.
Ben buna bir de Turk yolcular icin bir yaklasim ekledim ) Turk yolculara da flikalara binmek Avrupalilar arasinda cok ragbet goren bir davranis diyince Turkler de flikalara atlamis.
Benim de gecenlerde duyup begendigim bir fikrayi anlatayim bari.
Akdeniz turuna cikmis ve Avrupalilarla dolu bir gemi batmata baslamis. Kaptan herkesi acele filikalara yollamak istiyormus ama afrali tafrali yolculari panik cikarmadan ve cabuk ikna etmenin yolunu dusunmus sonunda her millete ozel bir yontem kullanmaya karar vermis. Ingilizlere flikalara binmemenin sportmenlik disi bir davranis olacagini soyleyince hepsi binmis. Fransizlara filkalara binmenin cok akillica bir davranis olacagini soylemis. Butun Fransizlar da binmis. Sira Almanlara gelince hemen en sert tonuyla bagirmis "Flikalara mars mars" butun Almanlar flikalara binmis. Sira Italyanlara gelince de flikalara binmek kesinlikle yasak demis boylece butun Italyanlar hemen flikalara dolusmus.
Ben buna bir de Turk yolcular icin bir yaklasim ekledim ) Turk yolculara da flikalara binmek Avrupalilar arasinda cok ragbet goren bir davranis diyince Turkler de flikalara atlamis.
Omer
-
- Posts: 89
- Joined: Fri Aug 10, 2007 4:57 pm
- Location: Hollanda
-
- Posts: 1923
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:14 pm
2 tane fıkra:
bir köyde müezzin köyün en güzel kızına aşık olur. akşamları gözüne uyku girmez kızı düşünmekten. bir gün kafaya koyar anne babasını alır, kızı istemeye giderler. kızın babası bir kızına bakar bir müezzine, kızı vermez. müezzin yıkılır tabi, ama elinden birşey gelmez. gel zaman git zaman bizim müezzin tatlısını alır ve tekrar gider kızı istemeye, ama yine aynı sonuç...
bir gün müezzin minareye çıkar, sabah ezanı okuyacaktır. mikrofonu açar ve:
"değerli müminler, bu ezanimi bütün sevip de kavuşamayanlar için okuyorum"
Kıssadan hisse: Bizde burada Galatasarayda ulasilamayan basarilar icin yazıyoruz
_____
bati ulkelerinden birinde, matematikten surekli zayif notlar alan cocugu, ailesi bir faydasi olur dusuncesiyle katolik okuluna gonderir.
bakarlar ki cocuk hep tam not almakta...
sebebini cok merak edip sene sonunda cocuga sorarlar:
"ne degisti?"
cocuk cevap verir:
"okulun ilk gununde arti isaretine civilenmis adami gorunce durumun ciddiyetini anladim."
Kissadan hisse: keske gecen yilki transferlere isin ciddiyetini anlatacak birileri olsaydi..
bir köyde müezzin köyün en güzel kızına aşık olur. akşamları gözüne uyku girmez kızı düşünmekten. bir gün kafaya koyar anne babasını alır, kızı istemeye giderler. kızın babası bir kızına bakar bir müezzine, kızı vermez. müezzin yıkılır tabi, ama elinden birşey gelmez. gel zaman git zaman bizim müezzin tatlısını alır ve tekrar gider kızı istemeye, ama yine aynı sonuç...
bir gün müezzin minareye çıkar, sabah ezanı okuyacaktır. mikrofonu açar ve:
"değerli müminler, bu ezanimi bütün sevip de kavuşamayanlar için okuyorum"
Kıssadan hisse: Bizde burada Galatasarayda ulasilamayan basarilar icin yazıyoruz
_____
bati ulkelerinden birinde, matematikten surekli zayif notlar alan cocugu, ailesi bir faydasi olur dusuncesiyle katolik okuluna gonderir.
bakarlar ki cocuk hep tam not almakta...
sebebini cok merak edip sene sonunda cocuga sorarlar:
"ne degisti?"
cocuk cevap verir:
"okulun ilk gununde arti isaretine civilenmis adami gorunce durumun ciddiyetini anladim."
Kissadan hisse: keske gecen yilki transferlere isin ciddiyetini anlatacak birileri olsaydi..
NO ADNANS, NO CRY !!
-
- Posts: 1923
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:14 pm
Temel oldukca şiddetli bir ishale yakalanmış ve hastaneye gitmiş. Tabii ilk muyaneyi yapan doktor bakmış ve hemen dahiliye bölümüne sevketmiş. Iş bu ya bizimki her nasılsa evraklar karışıp dahiliye yerine psikiyatriye yatırılmış. O da pek ne oldugunu anlamamış ya.. Aradan şöyle 1-2 hafta geçince sevki yapan doktor psikiyatri bölümünde bir arkadaşını görmeye gitmiş.. Tam çıkıyormuş ki bizim temel orada...
- yahu demiş... sen ne arıyorsun burada.
- bilmeeeeem... beni buraya yatırdılar.
- eeeee... n'oldu? ... ishalin geçti mi bari?
- yok canım... aynı hızda devam ediyor .. ama artık kafama takmıyorum !
Not: Kerem'e yolluyorum bu fikrayi
- yahu demiş... sen ne arıyorsun burada.
- bilmeeeeem... beni buraya yatırdılar.
- eeeee... n'oldu? ... ishalin geçti mi bari?
- yok canım... aynı hızda devam ediyor .. ama artık kafama takmıyorum !
Not: Kerem'e yolluyorum bu fikrayi
NO ADNANS, NO CRY !!
-
- Posts: 1923
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:14 pm
Temel Kıbrısa gider, bir araba kiralar. Lefkosa otoyolunda araba sürerken bir yandan da radyo dinlemektedir... çalan şarkı bir anda kesilmiş ve bir anons gelmiş:
- x otoyolunda ilerleyen sürücülerin dikkatine! bir araç ters yönde seyir etmektedir... dikkatli olunuz...
temel: hangi bir araç... hepsi ters yönden gitmektedur...
Kissadan hisse: Sadece bir tanesi mi? Butun Avrupa klupleri yanlis yapiyor !!
- x otoyolunda ilerleyen sürücülerin dikkatine! bir araç ters yönde seyir etmektedir... dikkatli olunuz...
temel: hangi bir araç... hepsi ters yönden gitmektedur...
Kissadan hisse: Sadece bir tanesi mi? Butun Avrupa klupleri yanlis yapiyor !!
NO ADNANS, NO CRY !!
-
- Posts: 1923
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:14 pm
kriz fıkrası
Mevsim yaz, aylardan Ağustos...
Riviera kıyısında küçük bir kasaba. Yaz sezonu ancak yağmur yağıyor ve kasaba bomboş. Herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar.
Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıyor. Ancak odayı beğenmezse parasını alıp gideceğini söylüyor ve yukarı çıkıyor.
Otel sahibi parayı alır almaz kasaba olan borcunu ödüyor
Kasap, 100 doları hemen kaparak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren son defa birlikte olduğu kadına götürüyor.
Kadın parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor.
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor.
Ancak tüm kasaba borçlarından kurtuluyor ve geleceğe ümitle bakıyor… “
Bankacilar bu fikrayi birbirine yollayip borc cevirme dersi veriyorlarmis.
Riviera kıyısında küçük bir kasaba. Yaz sezonu ancak yağmur yağıyor ve kasaba bomboş. Herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar.
Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıyor. Ancak odayı beğenmezse parasını alıp gideceğini söylüyor ve yukarı çıkıyor.
Otel sahibi parayı alır almaz kasaba olan borcunu ödüyor
Kasap, 100 doları hemen kaparak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren son defa birlikte olduğu kadına götürüyor.
Kadın parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor.
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor.
Ancak tüm kasaba borçlarından kurtuluyor ve geleceğe ümitle bakıyor… “
Bankacilar bu fikrayi birbirine yollayip borc cevirme dersi veriyorlarmis.
NO ADNANS, NO CRY !!
-
- Posts: 4210
- Joined: Thu Oct 24, 2002 9:29 am
- Location: Bursa-TR
- Contact:
Alpay Bey'in bu son eklediği borclu kasaba ve zengin rus hikayesine bende bir hikaye ile devam edeyim. Bu ingilizce...
Too good to be true
A bar that doesn’t take money for drinks? It’s enough to make Homer Simpson weep with joy. But in the words of the old adage: ‘If it sounds too good to be true, then it probably is.’
The other day, a good friend of mine recalled a story he had heard about a bar that was offering deferred payment of drinks bills. This sounded like my ideal watering hole until I remembered my friend’s reputation for seeing only the bright side of life. He was the man, for example, who insisted to me last summer that the boom market conditions would never end.
And so I went in search of the real story. I was told by another, more reliable source that, sure enough, the bar’s owner Gertrude had decided to try and boost sales by allowing her customers to drink now but pay later.
Word spread quickly and soon her bar was crowded all day long. With her customers released from the shackles of immediate payment, Gertrude increased her wine and beer prices. Revenues leapt again, and so she implemented yet more increases to exploit this higher demand.
A dynamic customer services consultant from the local bank recognised these customers’ debts as valuable future assets and increased Gertrude’s borrowing limit, thinking that he was making the bank a fortune by collateralising her debt. At the bank’s corporate headquarters, more experts transformed these new customer assets into so-called Alcobond securities. Despite no-one really understanding them, these securities became top sellers.
One day, a risk manager at the bank decided the time had come to demand some payment of the debts incurred by the drinkers at Gertrude’s bar. He is ridiculed at first - and then sacked for undue negativity.
But slowly, it began to emerge that, indeed, the drinkers could not settle their debts; in fact, many of them could not afford what they had been consuming before the loan system was even introduced. Gertrude dropped the prices of her drinks, but still they could not pay up. She had a stockpile of unsold booze that her suppliers could not take back and which she could not sell. Unable to meet her loan obligations, she filed for bankruptcy.
Gertrude’s suppliers had granted her generous payment due dates. Furthermore, they had been borrowing from the bank to buy more supplies to keep up with her demand and had invested heavily in the Alcobond securities.
Thus, they had sold products for which they would not receive payment, had loan obligations they could not meet, and had sunk money into bonds created by the bank of a bankrupt business. All of Gertrude’s suppliers duly followed her into bankruptcy.
The bank had worthless bonds and loans on a worthless business, and worthless loans on its suppliers too. It had hedged its risk with the worthless bonds and had insufficient insurance on these securities.
Thinking it understood the risks, an insurance company had insured the bank for the loans and had also invested in the bond scheme, but found that it did not have the means to pay off the insured bad loans as its hedge - the bonds - had become worthless. The Alcobonds dropped in price by 95%, leading to the collapse of many investors and businesses.
The government decreed that the insurance company should be saved so that individuals who had insured their cars and homes did not lose out. But the insurance company owed so much to the bank that it had to keep going back to the government for more money. The bank ultimately became insolvent as its uninsured assets took a huge hit and funds dried up.
Following intense negotiations, the bank was saved by a government that did not want such institutions to fail because Mr Average would not be able to secure a loan for a car or a house. The executives who had led the bank into insolvency celebrated by awarding themselves huge bonuses.
By now, the drinkers at Gertrude’s bar had moved on to another establishment and were demanding government help to allow them to keep on drinking. They blamed Gertrude for making it too easy to drink for free and for selling them overpriced booze.
But of course, at the end of this saga, all these bail-outs had to be paid for - so the government increased taxes on non-drinkers. It was at this point that I realised the story couldn’t possibly be true.
Too good to be true
A bar that doesn’t take money for drinks? It’s enough to make Homer Simpson weep with joy. But in the words of the old adage: ‘If it sounds too good to be true, then it probably is.’
The other day, a good friend of mine recalled a story he had heard about a bar that was offering deferred payment of drinks bills. This sounded like my ideal watering hole until I remembered my friend’s reputation for seeing only the bright side of life. He was the man, for example, who insisted to me last summer that the boom market conditions would never end.
And so I went in search of the real story. I was told by another, more reliable source that, sure enough, the bar’s owner Gertrude had decided to try and boost sales by allowing her customers to drink now but pay later.
Word spread quickly and soon her bar was crowded all day long. With her customers released from the shackles of immediate payment, Gertrude increased her wine and beer prices. Revenues leapt again, and so she implemented yet more increases to exploit this higher demand.
A dynamic customer services consultant from the local bank recognised these customers’ debts as valuable future assets and increased Gertrude’s borrowing limit, thinking that he was making the bank a fortune by collateralising her debt. At the bank’s corporate headquarters, more experts transformed these new customer assets into so-called Alcobond securities. Despite no-one really understanding them, these securities became top sellers.
One day, a risk manager at the bank decided the time had come to demand some payment of the debts incurred by the drinkers at Gertrude’s bar. He is ridiculed at first - and then sacked for undue negativity.
But slowly, it began to emerge that, indeed, the drinkers could not settle their debts; in fact, many of them could not afford what they had been consuming before the loan system was even introduced. Gertrude dropped the prices of her drinks, but still they could not pay up. She had a stockpile of unsold booze that her suppliers could not take back and which she could not sell. Unable to meet her loan obligations, she filed for bankruptcy.
Gertrude’s suppliers had granted her generous payment due dates. Furthermore, they had been borrowing from the bank to buy more supplies to keep up with her demand and had invested heavily in the Alcobond securities.
Thus, they had sold products for which they would not receive payment, had loan obligations they could not meet, and had sunk money into bonds created by the bank of a bankrupt business. All of Gertrude’s suppliers duly followed her into bankruptcy.
The bank had worthless bonds and loans on a worthless business, and worthless loans on its suppliers too. It had hedged its risk with the worthless bonds and had insufficient insurance on these securities.
Thinking it understood the risks, an insurance company had insured the bank for the loans and had also invested in the bond scheme, but found that it did not have the means to pay off the insured bad loans as its hedge - the bonds - had become worthless. The Alcobonds dropped in price by 95%, leading to the collapse of many investors and businesses.
The government decreed that the insurance company should be saved so that individuals who had insured their cars and homes did not lose out. But the insurance company owed so much to the bank that it had to keep going back to the government for more money. The bank ultimately became insolvent as its uninsured assets took a huge hit and funds dried up.
Following intense negotiations, the bank was saved by a government that did not want such institutions to fail because Mr Average would not be able to secure a loan for a car or a house. The executives who had led the bank into insolvency celebrated by awarding themselves huge bonuses.
By now, the drinkers at Gertrude’s bar had moved on to another establishment and were demanding government help to allow them to keep on drinking. They blamed Gertrude for making it too easy to drink for free and for selling them overpriced booze.
But of course, at the end of this saga, all these bail-outs had to be paid for - so the government increased taxes on non-drinkers. It was at this point that I realised the story couldn’t possibly be true.
TRUST GALATASARAY
MGC
MGC