Türkcell Süper Ligi 2008-2009
Moderator: Staff
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Agahova'yi begendigimi sagir sultan duydu. Uzun yazmama gerek yok. Adam da bir golcude olmasi gereken her turlu meziyet var. En onemlisi hizi. O top suryor defans oyuncusu topsuz adama yetisemiyor. Bu avantajini cok guzel ve etkili kullaniyor. O gun yan hakemin offside diye kestigi 5 hucumunda en azindan 2'si yanlis. Ucuncusu su goturur. Oyle aptalda degil devamli offside dusecek kadar. Zaten itiraz etti bir ikisine cunku goruyor depara ciktiginda defans oyuncusu nerde. Lubnanli Bilal ile cok can yakarlar. Biz boyle Meira'ya filan tonla para verelim adam milimetrik 35-40 metreden adamini gorup pozisyona sokuyor. (Bu adam 2007'de gelmis ve GS da denenmis. Bouzid'i alan dangalaklar bu adami yaramaz diye yollamislar. Iste adamdan bu kadar anliyorlar.) O yuzden de FB'li savunma boyle biz hucuma cikiyoruz diye onde yakalandi.
Agahova babamin oglu degil. Sizin pasa gonlunuz olsun diye Agahova iste oyle siradan biri diyecek halim yok. Ben gorduklarimden pay bictim. Boyle olsa soyle olsa fian diye uzun hesaba kitaba da gelemem. Agahova burada bu kapali defansi acar mi acamaz mi orasini goruruz. GS'da Saracoglu'nda oynayacak. FB kazanmak icin cikacagina gore 18'ine cakili kalmayarak. Nonda da burada. Bakalim Nonda ne yapacak ayni defansa.
Agahova babamin oglu degil. Sizin pasa gonlunuz olsun diye Agahova iste oyle siradan biri diyecek halim yok. Ben gorduklarimden pay bictim. Boyle olsa soyle olsa fian diye uzun hesaba kitaba da gelemem. Agahova burada bu kapali defansi acar mi acamaz mi orasini goruruz. GS'da Saracoglu'nda oynayacak. FB kazanmak icin cikacagina gore 18'ine cakili kalmayarak. Nonda da burada. Bakalim Nonda ne yapacak ayni defansa.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 397
- Joined: Tue Oct 22, 2002 5:00 pm
- Location: Istanbul
- Contact:
Kerem Bey,Kerem Tezic wrote:Yahu su son iki sayfada yazilanlara bakiyorum da yazik gercekten yazik. Imali laf sokmalar firca atmalar...vs. Anlayamiyorum dert edilen nedir? Bu sözum cogunluga. Buraya biraz da gunun yorgunlugunu atip keyifli sohbet etmek icin giriyoruz. Bizi burda duyan da yok ayrica duysa ne olur? Konu futbol gibi son derece abuk bir konu. Burda yazan herkesin kendine has özelligi var birakalim herkes bunu sergilesin. Ben acikcasi Cengiz abinin cekicinden de Ozan'in futbol bilgisinden de keyif aliyorum. Birakin isteyen Lincoln'u göndersin isteyen getirsin, kime ne! Ben Skippe'ye sabir gösterilmeli diyorum ama bu demek degil ki burda onu gönderelim diyene 'sen bunu nasil dersin' diyecegim zaten demem de, kimseye de karismam ne yazmis ne demis. Falancayi getirsek ne olur götursen ne olur! Herifler paraya para demiyorlar. Ben acikcasi takim da degistirebilir hatta dönek ve Fenerli de olabilirim. Bunun da kendine has bir etik kriteri falan mi var? Futbol dunyasi komik, tipki herhangi bir seye, bir dine, bir inanc sitemine, ideolojiye inanan gibi insanlar zamanla bagimlisi olup agresiflesiyorlar. Ha sinirlenilecek seyler var elbet bu dunyada ama bunlar da futbolla alakali degil.
Sıkıntı burdaki insanların önemli bir kısmının futbolu o kadar da "abuk" bir konu olarak görmemesinden kaynaklanıyor aslında. Ki bunun bir futbol takımının forumu olduğu, burda yazan insanların çoğunun o takıma ciddi bir zaman ayırdığı düşünülürse; gayet de normal bir şey bana göre.
Doğrudur yanlıştır ayrı konu, takım sevgisi bu kadar rasyonel bakılabilecek bir konu değil bence. Diyorsunuz ya hani Fenerli olabilirim diye; isterseniz olursunuz tabii; sizin bileceğiniz iştir. Ancak burda yazan insanların çoğunluğu için Galatasaray'ı bırakmak sanmıyorum tahayyül edebilecekleri bir şey olsun. Alt tarafı bir spor kulübü tabii, ama çok sayıda insan için öyle değil demek ki sırf o spor kulübünün amblemi var diye normalde beş para vermeyecekleri kumaş parçasına 90 YTL veriyorlar.
Fever Pitch diye bir kitabı var Nick Hornby'nin; bilmem okudunuz mu bilmiyorum; futbol taraftarlığı aslında. Kitap şu cümleyle başlıyor:
“I fell in love with football as I was later to fall in love with women: suddenly, inexplicably, uncritically, giving no thought to the pain or disruption it would bring with it.”
Kitap boyunca da bu dışardan çok saçma görünen taraftarlığı anlatmaya çalışıyor "dışardan bakan" insanlara, okumak o "abuk" imajını silebilir kafanızdan.
Olay laf sokmak, veya konunun ciddi ciddi konuşmaya değmeyecek kadar abuk olması falan değil bence. Daha saçma bir konu düşünmeye çalışıyorum; ne bileyim dandik bir Hollywood filminin bile sırf trailer'ını izleseniz üstünde çok yorum yapmazsınız gibi geliyor. Yapsanız bile "Filmin senaryosunda ciddi sıkıntılar var, 3 dakikada bana öyle geldi" diye yapmazsınız.
Bazen cimbom.org'da kendimi Pul Koleksiyoncuları Forumunda insanları futbol konuşmaya zorluyormuşum gibi geliyor.
Ugur
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Ugur,Ugur Sahin wrote:
Fever Pitch diye bir kitabı var Nick Hornby'nin; bilmem okudunuz mu bilmiyorum; futbol taraftarlığı aslında. Kitap şu cümleyle başlıyor:
“I fell in love with football as I was later to fall in love with women: suddenly, inexplicably, uncritically, giving no thought to the pain or disruption it would bring with it.”
(öncelikle Kerem bey falan cok resmi kaciyor Kerem desen yeterli ben saygisizlik kabul etmem hicbir zaman). Kendim de zamaninda maclara hatta deplasmanlara gittim bunun bir sosyal olgu oldugunu kabul etmem demek abuk degil demek degil ki! Insanlar aglama duvarlarina gidiyorlar, cesitli ayinler yapiyorlar, bir inanc sistemi icin kendilerini zincirliyorlar genis kitlelerin bir seyi benimsemesi bir sosyal olgu olabilir ama bunu anlamli yapmaz ki! Zaten senin alinti yaptigin yerde de eleman bunun aciklanamaz birsey oldugunu söyluyor. Zaten basli basina ask kavrami son derece muamma bir kavram. Bu genel kavrami anlayabilsek askin özel turlerini de aciklariz. O zaman Nick denen bu arkadas da aciklanamaz diye bir ifade kullanmaz. Ukalalik yapmak istemem ama mesela Lacan bu kavramin aciklanamaz ve buyuk celiskilerle dolu oldugunu vurguluyordu (Lacanian dictionnary of psychoanalysis' diye bir kitabi var evimde, yarin hatirlarsam evden alir getirir o bölumu yazarim). Ortada bir cizgi ve uc direk var, top bu koca delikten gecince erkek ahalisi olatrak gooooooolllll diye anirip kafa kafaya toslayip tribunlerden asagiya yuvarlaniyoruz sanki baska bir kucuk delige girmisiz gibi. Benim aklimda bu kale baska bir delige cagrisim yapiyor nedense. Sanki fetih gibi hep beraber iceri giriyoruz delikten. Aslinda hersey sembollerle alakali. Dusunuyorum deplasmlanlara falan gidip 13-14 yasinda Inönu'de sabahlayip nallari dikme riskini bile göze almisiz, essek etinden sucuklari yiyip köpek baglasan durmaz helalara sicmisiz. Ama daha o gunlerde soruyordum kendi kendime burda ne yapiyorum diye. Kendimce yasadiklarimi yorumluyorum o dönem icin. Lisede yatiliydik, kadin kiz gördugumuz yoktu, ulke zaten tabular ulkesi cinselligi namus ve serefle özdeslestirip kac kusagin icine etmisler, eh biz de o delikten futbolla giriyorduk. Bu benim kendim icin aciklamam tabii. Herkesin fethettigi kale farkli. "Kale" cok baska seylere tekabul edebilir. Herkesin fethetmek istedigi "kale" farkli sonucta. Hayatin kendisi abuk dersen diyecegim birsey yok elbet sen de haklisin.
Neyse bu konuyu acmak saatler alir uzar gider, benim demek istedigim o degil. Benim deginmek istedigim su: burda hic kimsenin ama hic kimsenin kimseye hesap vermesi gerekmiyor sen sunu ben bunu dedim diye. Zira konu futbol ve senin, benim, onun, veya bunun karakteri falan degil. Herkesin dunyayi algilama bicimi farkli ve hele ki futbolda farkli gözlem, yorum ve beklentilerin olmasi dogal. Dogal olmayan hesap sorma hesap verme. Cengiz abi de gitmis Awanigu'yu neden begendigini anlatmis uzun uzun. Yahu ne gerek var 'ayi kazana maymun tencereye' de yeterli . Herkesin kendine göre bir renkliligi var ve bunu burda eglence olarak algilamakta yarar var. Ben kazandigimiz zaman futbolu bilen arkadaslarin Ozan'in, Mert'in, Alpay'in... vesiare yorumlarini keyifle okuyorum keybedince ise Cengiz abinin hepimizi gulduren tabirlerini mumla arayip gene ne demis diye keyifle daliyorum foruma. Acikcasi kizdirmaktan zevk alan bir insan olarak kaybedince yazmayi seviyorum ben de.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Su taraftarlik konusu hakkinda bir iki laf da ben edeyim. Gerci bu soyleyeceklerimin cogu bu konuyu boyle dusunmeyenlerin fikrini degistirmeyecektir. Ama ne de olsa olabilir diyerek soze baslayayim. Soylediklerim kendi hakkimda olacak. Bir tarfatar yapisi cizmege calismiyorum
Taraftarlik cocuklukta baslayan ve o gunler sevimli olan bir olgu bence. Cocuklugun verdigi hayal gucu ile insanlar bazi soylere dort elle sariliyorlar. Gencliktede bu suruyor bir hobi olarak. Takim tutmak o takiminin basarisi ile sevinmek basarisizligi ile bir yere kadar uzulmek. Turkiyede de bu boyle idi. Benim zamanimda buyuklerimde takim tutarlardi. Ama kimse hayat felsefem GS ile baslar (ya da FB veya BJK fark etmez) GS'lilik bi yasam bicimidir gibi ilkel sacmaliklari duydugumu hatirlamiyorum. Benim cocuklugumda forma filan da bulamazdiniz. Klupler boyle seyi satmayi bundan para kazanmayi pek akil edememislerdi daha. Kokart dedigimiz klup amblemleri satilirdi orada burada. Bunu alirdiniz ve evde annenize bir GS formasi gosterirdiniz gazeteden filan. Cubuklusu ile filan ugrasmazdi elbette. Parcalisini filan yaparlar bunu ustune dikerler sansli iseniz bir de numara koyarladi. Mahhalediki bos arsa bir anda Dolmabahce stadi ourdu. O zaman zaten Dolmabahcede toprakti. Arada buyuk bir fark yoktu.
Benim cocuklugumda jikletten cikolatadan futbolcu resimleri cikardi. Ayni artist resimleri ciktigi gibi. Ben bunlari biriktirirdim. Metin Oktay'in 7-8 tane cesitli resimleri vardi. Her birininde bir iki kopyasi. Bunlari bir deste yapardik. Ondan sonra evin bahcesinde duvarinda kumar gibi bunlari sira ile duvara yapistirip birakirdik. Eger resim obur arkadasinkinin sizden onceki sirada saldigi resmin ustune duserse o resmde sizin olurdu. Adi uttum olurdu. Cocukluk iste. Epey aevk verirdi. Bazen deste kuculur bazen tek ele sigmazdi. Boylece elinizde koca bir deste sokakta yere dusmekten kirlenen vesikalik fotagraftan buyukce fotagraflarla dolasirdiniz. Annem su pis seyleri bir gun atacam derdi ve korkardim atacak diye. Iyi yerlere saklardim.
Genclik yillarimda taraftarlik bir iddia malzemesi olmustu. Sizi yenecegiz biz sampiyon olacagiz filan falan diye karsi tarafi kizdirirdik. O gunlerde de en fazla parayi bu buyuk takimlarda oynayan oyuncular kazanirlardi. San sohret baslarini dondurur Amerikalilarin "vice' dedikleri icki kumar sigara ve kadin isleri ile haydan geldikleri icin huya giderlerdi birkaci haric. Bugun de durum asagi yuklari boyle. Aldiklari para ile normal bir insanin eline gecen para arasindaki oran bugun cok fazla oldugundan is daha da cetrefilli akli basindaki bir taraftar icin bu adamlara boyle taparcasina sevmek.
Bu yonetici konusundaki ilkellik Turkiyede bir adim dahi ilerlemedigi icin kluplerin icler acisi hali ortadayken taraftarim diye ortaya cikip klup filan kurtarama calismalari bugun epey bir genci bu ise kafa yorar hale getirdi belki. Ama belli bir olgunluga geldiginizde taraftarligin ahmakca bu oyunlara gelip bu adamlarin elinde oyuncak oldugunuzu gormek zorundasiniz. Evet takiminiz yenilince uzulunur yenince sevinirsiniz ama bu takimin ve klubun yonetiminde hicbir soz sahibi olmadiginiz icin (zaten olmaniza imkan da yok) bu olgunun disindasiniz. Kim alinir kim verilir bu takimi kim calistirmalidir filan gibi seylere kafa yormanin bunu kendinize dert ederek sinir asap bozmaniz kendinze zarardan baska bir sey degil.
Ne demek yahu "hep destek tam destek". Takim yerlerde surunuyor ortada kabiliyetsiz aman surada bir iki sene daha sefa sureyim diyecek adamlarin arkasinda durmak. Bunlara verilecek en buyuk ceza klube yardim olsun diye forma almak maca gitmek yerine bes kurus harcamadan bir an evvel defolup gitmelerini saglamak. Ayni sey oyuncular icinde gecerli. Iyi oyuncu sahaya ciktiginda halinden hareketlerinden ben futbolcuyum der. Cani isterse oynayan cani istemez oynayan adamin arkasindan morali duzelsin diye bagirip cagirmak ile bu serefsizleri dogru yola getireceginizi mi saniyorsunuz. Adam kontrattini yapmis oynada da oynamazsada tonla para aliyorken sizin icin oynayacagini mi bekliyorsunuz. O halde bunlari bu kadar poh pohlamanin anlami ne? Avrupda adam aldiginin karsiligini vermek zorunda hissediyor. Turkiyede sirt ustu yatiyor.
Ben "iyi gun taraftariyim" demekle taraftari oldugum takimin macini heyecan ile seyretmekten bahsediyorum. Isler kotu gidince benim icin kimsenin boyle dokunulmazligi yok. Sampiyon olduklarinda yani da guzel bir oyundan sonra bana verilen hazzin disinda benim bu isten hicbir cikarim yok. Durum boyle iken yenildiklerinde ve buyuk basarisziliklarda da benim ustume alacagim hicbir yuk yok. Aksine bu basarisizliklarin kronik sebebi olmuslara ve bundan bir turlu ders almayip ayni hatayi bir kere iki kere uc kere degil onlarca kere yapanlara hicbir sempatim olmayacagi gibi. Ben eger para verip maci statda ya da TV'de seyrediyorsam bunun karsiligini isterim. Bu taraftarlik degilse musterilikse o da kabulum. Peki ya bu takimi ne diye tutuyorsun denebilir. Tutuyorum cunku cocuklugumdan beri GS ile hasir nesir oldum. Futbol da seyretmesini en sevdigim spor dali. bazen Avrupadaki guzel maclarda bile taraflardan biri GS olmayinca ayni heyecanla ve zevkle seyredemiyorum. Ama GS'lik benim ne hayat felsefemi belirler ne de hayat bicimimi. Maci seyrederim begendiklerimi soyler begenmediklerimi soylerim. Genelde daha iyisini istedigim icin begenmediklerim one cikiyor. Yazdiklarimi begenen begenir begenmeyen begenmez. Bugune kadar kimseye benim gibi neden dusunmuyor diye ne laf carptim ne de alay ettim. Nedense benimle ugrasan ara sira fazlalasir. Ama bu cesaretszilige kusturmeye donusmez.
Gecen sene mi TV'da Bronx Hikayesi diye bir film vardi. Robert De Niro ile Chez Palmieri diye biri bas rollerde idi. Pek tutulan bir film olmadigi icin sinemada filan seyretmedim TV'da gordum. Robert De Niro Bronx'da belediye otobusu sofuru. Oglu da o sirada sokakta birini olduren Italyan gangsterin arkadasi oluyordu filmde. Gangsteri ele vermeyince herifte bunu seviyor. Oglan babasindan ikiye bir Bronx Beyzbol takimi olan Yankees'lerin methini duyuyor baraber maca filan gidiyorlardi. Yankees'in hastasi yani. Olay 1950'lerde filan geciyor. Oglan butun Yankees'in takimini bir solukta sayiyor herkesin istatistiklerini filan ezberlemis. O zamanki meshur yildizlari Mickey Mantle Yankee'lerin. Cocuk buna asik baba da oyle her aksam yemeginde bu hafta Mickey ne halt edecek o konusuluyor. Bunu bir kere daha anlatmistim evelce. Sonra oglan bu gangsterle arkadasligi iyice ilerliyor adamda bunu seviyor ya yanina yemek yerken kumar oynanan klube filan cagiriyor. Oglan kalkip gangstere de Mickey Mantel'i filan anlatmaya basliyor bir iki kereden sonra gangster "Hey Kid. Do you know how much money Mickey Mantle makes for a season?" diye soruyor yani senede Mickey'nin kac para aldigini tahmin etmesini istiyor. Oglan daha soylemeden 100 bin dolar diyor. Baba soforlukten haftada 150 dolar kazaniyor cunku. Oglan saskin bakarken ikinci soru patliyor "Do you think Mickey Mantle gives a shit about what you will have for a dinner tonight?" diye. Aksam senin ne yiyip icecegine Mickey Mantle kafa yorar mi gibilerden.
Aksam yine baba eve gelince oglan bu duyduklarinini ayni sorularla babaya aktariyor. De Niro kopuruyor. Bunlari o gangster heriften ogrendin degil mi diyor. Ondan sonra oglan bir daha eskiden hastasi oldugu ne Yankees'in ne de Mickey Mantle'in lafini bile agzina almiyor eskiden yaptigi agzi acik ayran budalasi gibi. Artik bu konularda bazilarinizin bu turlu hidayete ermesi lazim "Arda kac para eder" diye kafa yormadan once.
Taraftarlik cocuklukta baslayan ve o gunler sevimli olan bir olgu bence. Cocuklugun verdigi hayal gucu ile insanlar bazi soylere dort elle sariliyorlar. Gencliktede bu suruyor bir hobi olarak. Takim tutmak o takiminin basarisi ile sevinmek basarisizligi ile bir yere kadar uzulmek. Turkiyede de bu boyle idi. Benim zamanimda buyuklerimde takim tutarlardi. Ama kimse hayat felsefem GS ile baslar (ya da FB veya BJK fark etmez) GS'lilik bi yasam bicimidir gibi ilkel sacmaliklari duydugumu hatirlamiyorum. Benim cocuklugumda forma filan da bulamazdiniz. Klupler boyle seyi satmayi bundan para kazanmayi pek akil edememislerdi daha. Kokart dedigimiz klup amblemleri satilirdi orada burada. Bunu alirdiniz ve evde annenize bir GS formasi gosterirdiniz gazeteden filan. Cubuklusu ile filan ugrasmazdi elbette. Parcalisini filan yaparlar bunu ustune dikerler sansli iseniz bir de numara koyarladi. Mahhalediki bos arsa bir anda Dolmabahce stadi ourdu. O zaman zaten Dolmabahcede toprakti. Arada buyuk bir fark yoktu.
Benim cocuklugumda jikletten cikolatadan futbolcu resimleri cikardi. Ayni artist resimleri ciktigi gibi. Ben bunlari biriktirirdim. Metin Oktay'in 7-8 tane cesitli resimleri vardi. Her birininde bir iki kopyasi. Bunlari bir deste yapardik. Ondan sonra evin bahcesinde duvarinda kumar gibi bunlari sira ile duvara yapistirip birakirdik. Eger resim obur arkadasinkinin sizden onceki sirada saldigi resmin ustune duserse o resmde sizin olurdu. Adi uttum olurdu. Cocukluk iste. Epey aevk verirdi. Bazen deste kuculur bazen tek ele sigmazdi. Boylece elinizde koca bir deste sokakta yere dusmekten kirlenen vesikalik fotagraftan buyukce fotagraflarla dolasirdiniz. Annem su pis seyleri bir gun atacam derdi ve korkardim atacak diye. Iyi yerlere saklardim.
Genclik yillarimda taraftarlik bir iddia malzemesi olmustu. Sizi yenecegiz biz sampiyon olacagiz filan falan diye karsi tarafi kizdirirdik. O gunlerde de en fazla parayi bu buyuk takimlarda oynayan oyuncular kazanirlardi. San sohret baslarini dondurur Amerikalilarin "vice' dedikleri icki kumar sigara ve kadin isleri ile haydan geldikleri icin huya giderlerdi birkaci haric. Bugun de durum asagi yuklari boyle. Aldiklari para ile normal bir insanin eline gecen para arasindaki oran bugun cok fazla oldugundan is daha da cetrefilli akli basindaki bir taraftar icin bu adamlara boyle taparcasina sevmek.
Bu yonetici konusundaki ilkellik Turkiyede bir adim dahi ilerlemedigi icin kluplerin icler acisi hali ortadayken taraftarim diye ortaya cikip klup filan kurtarama calismalari bugun epey bir genci bu ise kafa yorar hale getirdi belki. Ama belli bir olgunluga geldiginizde taraftarligin ahmakca bu oyunlara gelip bu adamlarin elinde oyuncak oldugunuzu gormek zorundasiniz. Evet takiminiz yenilince uzulunur yenince sevinirsiniz ama bu takimin ve klubun yonetiminde hicbir soz sahibi olmadiginiz icin (zaten olmaniza imkan da yok) bu olgunun disindasiniz. Kim alinir kim verilir bu takimi kim calistirmalidir filan gibi seylere kafa yormanin bunu kendinize dert ederek sinir asap bozmaniz kendinze zarardan baska bir sey degil.
Ne demek yahu "hep destek tam destek". Takim yerlerde surunuyor ortada kabiliyetsiz aman surada bir iki sene daha sefa sureyim diyecek adamlarin arkasinda durmak. Bunlara verilecek en buyuk ceza klube yardim olsun diye forma almak maca gitmek yerine bes kurus harcamadan bir an evvel defolup gitmelerini saglamak. Ayni sey oyuncular icinde gecerli. Iyi oyuncu sahaya ciktiginda halinden hareketlerinden ben futbolcuyum der. Cani isterse oynayan cani istemez oynayan adamin arkasindan morali duzelsin diye bagirip cagirmak ile bu serefsizleri dogru yola getireceginizi mi saniyorsunuz. Adam kontrattini yapmis oynada da oynamazsada tonla para aliyorken sizin icin oynayacagini mi bekliyorsunuz. O halde bunlari bu kadar poh pohlamanin anlami ne? Avrupda adam aldiginin karsiligini vermek zorunda hissediyor. Turkiyede sirt ustu yatiyor.
Ben "iyi gun taraftariyim" demekle taraftari oldugum takimin macini heyecan ile seyretmekten bahsediyorum. Isler kotu gidince benim icin kimsenin boyle dokunulmazligi yok. Sampiyon olduklarinda yani da guzel bir oyundan sonra bana verilen hazzin disinda benim bu isten hicbir cikarim yok. Durum boyle iken yenildiklerinde ve buyuk basarisziliklarda da benim ustume alacagim hicbir yuk yok. Aksine bu basarisizliklarin kronik sebebi olmuslara ve bundan bir turlu ders almayip ayni hatayi bir kere iki kere uc kere degil onlarca kere yapanlara hicbir sempatim olmayacagi gibi. Ben eger para verip maci statda ya da TV'de seyrediyorsam bunun karsiligini isterim. Bu taraftarlik degilse musterilikse o da kabulum. Peki ya bu takimi ne diye tutuyorsun denebilir. Tutuyorum cunku cocuklugumdan beri GS ile hasir nesir oldum. Futbol da seyretmesini en sevdigim spor dali. bazen Avrupadaki guzel maclarda bile taraflardan biri GS olmayinca ayni heyecanla ve zevkle seyredemiyorum. Ama GS'lik benim ne hayat felsefemi belirler ne de hayat bicimimi. Maci seyrederim begendiklerimi soyler begenmediklerimi soylerim. Genelde daha iyisini istedigim icin begenmediklerim one cikiyor. Yazdiklarimi begenen begenir begenmeyen begenmez. Bugune kadar kimseye benim gibi neden dusunmuyor diye ne laf carptim ne de alay ettim. Nedense benimle ugrasan ara sira fazlalasir. Ama bu cesaretszilige kusturmeye donusmez.
Gecen sene mi TV'da Bronx Hikayesi diye bir film vardi. Robert De Niro ile Chez Palmieri diye biri bas rollerde idi. Pek tutulan bir film olmadigi icin sinemada filan seyretmedim TV'da gordum. Robert De Niro Bronx'da belediye otobusu sofuru. Oglu da o sirada sokakta birini olduren Italyan gangsterin arkadasi oluyordu filmde. Gangsteri ele vermeyince herifte bunu seviyor. Oglan babasindan ikiye bir Bronx Beyzbol takimi olan Yankees'lerin methini duyuyor baraber maca filan gidiyorlardi. Yankees'in hastasi yani. Olay 1950'lerde filan geciyor. Oglan butun Yankees'in takimini bir solukta sayiyor herkesin istatistiklerini filan ezberlemis. O zamanki meshur yildizlari Mickey Mantle Yankee'lerin. Cocuk buna asik baba da oyle her aksam yemeginde bu hafta Mickey ne halt edecek o konusuluyor. Bunu bir kere daha anlatmistim evelce. Sonra oglan bu gangsterle arkadasligi iyice ilerliyor adamda bunu seviyor ya yanina yemek yerken kumar oynanan klube filan cagiriyor. Oglan kalkip gangstere de Mickey Mantel'i filan anlatmaya basliyor bir iki kereden sonra gangster "Hey Kid. Do you know how much money Mickey Mantle makes for a season?" diye soruyor yani senede Mickey'nin kac para aldigini tahmin etmesini istiyor. Oglan daha soylemeden 100 bin dolar diyor. Baba soforlukten haftada 150 dolar kazaniyor cunku. Oglan saskin bakarken ikinci soru patliyor "Do you think Mickey Mantle gives a shit about what you will have for a dinner tonight?" diye. Aksam senin ne yiyip icecegine Mickey Mantle kafa yorar mi gibilerden.
Aksam yine baba eve gelince oglan bu duyduklarinini ayni sorularla babaya aktariyor. De Niro kopuruyor. Bunlari o gangster heriften ogrendin degil mi diyor. Ondan sonra oglan bir daha eskiden hastasi oldugu ne Yankees'in ne de Mickey Mantle'in lafini bile agzina almiyor eskiden yaptigi agzi acik ayran budalasi gibi. Artik bu konularda bazilarinizin bu turlu hidayete ermesi lazim "Arda kac para eder" diye kafa yormadan once.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 397
- Joined: Tue Oct 22, 2002 5:00 pm
- Location: Istanbul
- Contact:
“Loyalty to any one sports team is pretty hard to justify. Because the players are always changing, the team can move to another city, you’re actually rooting for the clothes when you get right down to it. You know what I mean, you are standing and cheering and yelling for your clothes to beat the clothes from another city. Fans will be so in love with a player but if he goes to another team, they boo him. This is the same human being in a different shirt, they hate him now. Boo! Different shirt! Boo!”
Seinfeld'in bir bölümüne Jerry Seinfeld böyle giriyordu, takım tutmayı formaya indirgeyerek. Haksız da sayılmaz zaten dışardan bakan bir insan olarak; aslında desteklediğimiz adamların tek ortak özelliği üzerlerindeki formaları.
Peki iş "Bu adamlar kaç para kazanıyor, sana ne oluyor?" kadar basit mi? Amerika'daki NBA, NHL tarzı çok profesyonel organizasyonlarda bu kadar yüzeysel bakmayı anlayabiliyorum; sonuçta adamlarda "takım taşınması" diye bir olgu bile mevcut. Bugün bizim semtin takımı diye desteklediğin takım ertesi sene binlerce kilometre uzağa konuşlanabiliyor. Futbol her ne kadar endüstriyelleşse de henüz bu derece saçmalıklara uzak; inşallah daha da uzak kalacak.
Benim sevdiğim adamlar; bu futbolcu olsun; yazar olsun; müzisyen olsun genellikle benim senin gibi normal insanların rüyalarında görseler hayra yormayacakları paralar kazanıyorlar; düzen böyle; ne yapalım? Arda Turan 2. derece memur maaşı alsa; onu yuhalamak daha mı ayıp olacak mesele? O zaman çıkıp "Gençler Arda Turan dediğiniz adam yazları SSK Kampı'na tatile gidiyor, ayıptır eleştirmeyin" mi diyeceksin? Demeyeceksen Arda Turan'ın kazandığı paranın konumuzla ne alakası var?
Klişe bir tezahürat belki ama; "aşkımız renklere, sizlere değil.", desteklediğimiz de takımımız, "formamız", futbolcular değil aslında. Yoksa Emre Belözoğlu 7-8 sene öncesine kıyasla çok farklı bir insan değil; ama şu an ortalama bir GS taraftarı kendisinden nefret ediyor. Arda Turan yarın "Arkadaş ben Fenerbahçe'ye gidiyorum sezon sonunda" dese, şu anki sevginin binde birini alabilir mi Galatasaray tribünlerinden?
Zaten futbolculara eleştirilere, tribündeki yuhalamalara vs. gösterilen tepkiler "Abi dur daha Arda Turan'ın bankada 1 milyon doları ya var ya yok, izin ver de dünyalığını yapsın" ya da "Lincoln'ün kalbini kırmanın ne alemi var" diye verilmiyor; bu yapılanlardan "forma"nın zarar görecek olması bütün sıkıntı. Yoksa Lincoln 80 hafta sakat kalsın, yarın tazminatı verilmeden kovulsun; bana ne?
Avrupa'da adam aldığının karşılığını vermek zorunda hissediyor, Türkiye'de yüz üstü yatıyor neye dayanarak yapılmış bir genellemedir, 3 dakkalık Avrupa'dan futbol özetlerine mi? Cengiz abi, şu tarz lafın zaten genel olarak sana arada sırada yoğunlaşan tepkilerin nedeni zaten; öyle iddialar atıyorsun ki ortaya; insanı "doğru mu okudum" diye tekrar okumaya sevk ediyor; kimi zaman da cevap yazmaya.
Ha, takımı sevmekte de bir sıkıntı görüyorsanız; zor gününde "ne destekleyecem arkadaş ben, batarsa batsın, çıkarsa çıksın" diye düşünüyorsanız; çok sayıda insanın (çok şükür) takımına bundan daha sıkı bir şekilde bağlı olduğunu anlamanız gerekiyor; o şekilde düşünmeseniz bile. Bunun hayat felsefesi ya da yaşam biçimi ile de fazla bir alakası yok; muhabbetinden zevk aldığınız bir dosta karşılıksız yardım diye düşünün. Sen de yazmışsın Galatasaray'ın maçları çok daha güzel futbol maçlarından daha çok zevk/heyecan veriyor diye. O zaman o takımın başarısı/devamı için forma almak, tribüne gitmek falan mantıklı değil mi? Sanırsın forma alanlar "Forma alayım da Arda Turan bir üst model araba alsın" diye alıyorlar.
***
Her ne kadar demokratik bir ülke olsak da, benim ülke yönetiminde söz sahibi olma ihtimalim; sanırım GS yönetimine girme ihtimalim kadardır; büyük ihtimalle daha düşük. Ülkeyi de sallıyor muyuz o zaman?
Ugur
Seinfeld'in bir bölümüne Jerry Seinfeld böyle giriyordu, takım tutmayı formaya indirgeyerek. Haksız da sayılmaz zaten dışardan bakan bir insan olarak; aslında desteklediğimiz adamların tek ortak özelliği üzerlerindeki formaları.
Peki iş "Bu adamlar kaç para kazanıyor, sana ne oluyor?" kadar basit mi? Amerika'daki NBA, NHL tarzı çok profesyonel organizasyonlarda bu kadar yüzeysel bakmayı anlayabiliyorum; sonuçta adamlarda "takım taşınması" diye bir olgu bile mevcut. Bugün bizim semtin takımı diye desteklediğin takım ertesi sene binlerce kilometre uzağa konuşlanabiliyor. Futbol her ne kadar endüstriyelleşse de henüz bu derece saçmalıklara uzak; inşallah daha da uzak kalacak.
Benim sevdiğim adamlar; bu futbolcu olsun; yazar olsun; müzisyen olsun genellikle benim senin gibi normal insanların rüyalarında görseler hayra yormayacakları paralar kazanıyorlar; düzen böyle; ne yapalım? Arda Turan 2. derece memur maaşı alsa; onu yuhalamak daha mı ayıp olacak mesele? O zaman çıkıp "Gençler Arda Turan dediğiniz adam yazları SSK Kampı'na tatile gidiyor, ayıptır eleştirmeyin" mi diyeceksin? Demeyeceksen Arda Turan'ın kazandığı paranın konumuzla ne alakası var?
Klişe bir tezahürat belki ama; "aşkımız renklere, sizlere değil.", desteklediğimiz de takımımız, "formamız", futbolcular değil aslında. Yoksa Emre Belözoğlu 7-8 sene öncesine kıyasla çok farklı bir insan değil; ama şu an ortalama bir GS taraftarı kendisinden nefret ediyor. Arda Turan yarın "Arkadaş ben Fenerbahçe'ye gidiyorum sezon sonunda" dese, şu anki sevginin binde birini alabilir mi Galatasaray tribünlerinden?
Zaten futbolculara eleştirilere, tribündeki yuhalamalara vs. gösterilen tepkiler "Abi dur daha Arda Turan'ın bankada 1 milyon doları ya var ya yok, izin ver de dünyalığını yapsın" ya da "Lincoln'ün kalbini kırmanın ne alemi var" diye verilmiyor; bu yapılanlardan "forma"nın zarar görecek olması bütün sıkıntı. Yoksa Lincoln 80 hafta sakat kalsın, yarın tazminatı verilmeden kovulsun; bana ne?
Avrupa'da adam aldığının karşılığını vermek zorunda hissediyor, Türkiye'de yüz üstü yatıyor neye dayanarak yapılmış bir genellemedir, 3 dakkalık Avrupa'dan futbol özetlerine mi? Cengiz abi, şu tarz lafın zaten genel olarak sana arada sırada yoğunlaşan tepkilerin nedeni zaten; öyle iddialar atıyorsun ki ortaya; insanı "doğru mu okudum" diye tekrar okumaya sevk ediyor; kimi zaman da cevap yazmaya.
Ha, takımı sevmekte de bir sıkıntı görüyorsanız; zor gününde "ne destekleyecem arkadaş ben, batarsa batsın, çıkarsa çıksın" diye düşünüyorsanız; çok sayıda insanın (çok şükür) takımına bundan daha sıkı bir şekilde bağlı olduğunu anlamanız gerekiyor; o şekilde düşünmeseniz bile. Bunun hayat felsefesi ya da yaşam biçimi ile de fazla bir alakası yok; muhabbetinden zevk aldığınız bir dosta karşılıksız yardım diye düşünün. Sen de yazmışsın Galatasaray'ın maçları çok daha güzel futbol maçlarından daha çok zevk/heyecan veriyor diye. O zaman o takımın başarısı/devamı için forma almak, tribüne gitmek falan mantıklı değil mi? Sanırsın forma alanlar "Forma alayım da Arda Turan bir üst model araba alsın" diye alıyorlar.
***
Her ne kadar demokratik bir ülke olsak da, benim ülke yönetiminde söz sahibi olma ihtimalim; sanırım GS yönetimine girme ihtimalim kadardır; büyük ihtimalle daha düşük. Ülkeyi de sallıyor muyuz o zaman?
Ugur
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Birazcik konular dagildi, su futbolcu cok para aldi diye o futbolcu kötu oynarsa yuhalamak ta dogaldir diyen varsa ben katilmiyorum. Elbette vurdumduymaz oynayip emek sarfetmiyeni kastetmiyorum bundan. Bana göre ortada 22 futbolcunun emegi var guzel olan da bu. Orda 22 futbolcu ter akitiyor canini disine takip oynuyor böyle olunca galibiyet ve maglubiyet sadece ayrinti. Ingiltere'de en hosuma giden sey mac bitince kim kazanirsa kazansin, isterse mac kiran kirana gecsin, butun stadin ayaga kalkip ter akitanlari alkislamasi ve bu futbolcularin forma degismeleri. Turkiye'de maglubiyete korkunc tepki gösteriliyor, falanca disari diye tempo tutuluyor bunu kabul etmek mumkun degil. Skor cok buyutulunce de dengesiz kararlar aliniyor, iki maglubiyette hoca gönderiliyor futbolcu dövuluyor. Futbol sadece pazardan pazara yasanmali oysa özellikle Turkiye'de artik insanlar haftanin yedi gununu futbola ayiriyorlar internet forumlarinda. Tribun kulturunu, tifo kulturunu de anliyorum, gunluk varolus baskilari sonucta bu dayanismasiz yasadigimiz dunyada bizi dayanisma duygusunu adeta bir illuzyon biciminde stadlarda aramaga yöneltiyor. Madrid veya manchester'daki karides sandvicli taraftar kitlesi beni cekmiyor, Turkiye'deki ana avrat kufredip spora, akitilan tere en ufak saygisi olmayan haydutlar da cekmiyor, beni ceken Kop, Liverpool veya senin örnegini verdigin Fiorentina gibi. Yaslisi, genci, kadini erkegi hep beraber yasiyorlar 90 dakikalik zevki, omuz omuza. Dedigim gibi ortada bir ask falan yok ama gene de hos bir duygu o dayanisma duygusu bu kopuk, mekanik bati uygarliginda. Ama cok gereksiz buyutuluyor futbol özellikle internet de bunda öncu oldu. Bir takim cikar 30 maci kaybedip kume de duser. Eh sonra da cikar, zaman dinamik surec. Bu kadar buyutulmesi, ölum kalim meslesi yapilmasi hele ki Cengiz abinin dedigi gibi GS'lilik yasam felsefesidir falan laflari adeta komik ötesi, hic bir izahi yok. Ortada bir ask falan da söz konusu degil sonucta belirli beklentilerin futbol kanali ile tatmini söz konusu bana göre.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
-
- Posts: 2632
- Joined: Thu Oct 24, 2002 2:53 am
Soylenti degil, getirildi bile. Hem de "ben baskan oldugum surece Mustafa Denizli bum klupten iceri giremez" diyen baskan tarafindan.Ismail Gezer wrote:Mustafa Denizli'nin BJK'nın başına getirildiğine dair söylentiler var. Yıllar öncede yine BJK'ya gelmesi sözkonusu olunca bazı fanatik BJK'lı arkadaşlar kafayı yiyecekti sinirden
Hıncal çok sevinmiştir. "Akıllı Beşiktaş" başlıklı bir yazı bekliyorum şahsen...
Harika bu BJK yonetimi, hatta harika otesi.
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
"Allah seni bildiği gibi yapsın tüpçü"Ali Gursel wrote:Soylenti degil, getirildi bile. Hem de "ben baskan oldugum surece Mustafa Denizli bum klupten iceri giremez" diyen baskan tarafindan.Ismail Gezer wrote:Mustafa Denizli'nin BJK'nın başına getirildiğine dair söylentiler var. Yıllar öncede yine BJK'ya gelmesi sözkonusu olunca bazı fanatik BJK'lı arkadaşlar kafayı yiyecekti sinirden
Hıncal çok sevinmiştir. "Akıllı Beşiktaş" başlıklı bir yazı bekliyorum şahsen...
Harika bu BJK yonetimi, hatta harika otesi.
"Kombinem var. Her maç gidip küfretmezsem adam değilim"
BJK taraftarı çok gergin
M.Denizli fenerden şutlandığından beri, özelliklede son yıllarda Beşiktaşlıyım diye dolanıyor ortalıkta. Ama ben inanmıyorum. Hali tavrı, yazıları ıvırı zıvırı bana fazlasıyla Fenerliymiş hissi veriyor. Parasız ve akılsız emre'nin yolundan bitmesini, "ben doğuştan BJK'lıyım, hatta dımbılım bile siyah beyaz idi" demesini bekliyorum
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
Milliyet'in haberine göre Denizli'nin yardımcısı Sergen olacakmış
Doğru olduğunu sanmıyorum ama doğruysa yazık kere yazık Beşiktaş'a. Neyse, rakiplerden biri devredışı kaldı bana göre. FB diye bir takım zaten ortada yok! Kalakala Trabzon kaldı. Bu sene şampiyon olamazsak ayıp olur.
İstanbul'a gelirken Bolu Dağında "Düzce Aziz Yıldırım Hatıra Ormanı" diye bir tabela gördüm. Çok manidar geldi. FB'de hatıra ormanına döndü zaten...
Doğru olduğunu sanmıyorum ama doğruysa yazık kere yazık Beşiktaş'a. Neyse, rakiplerden biri devredışı kaldı bana göre. FB diye bir takım zaten ortada yok! Kalakala Trabzon kaldı. Bu sene şampiyon olamazsak ayıp olur.
İstanbul'a gelirken Bolu Dağında "Düzce Aziz Yıldırım Hatıra Ormanı" diye bir tabela gördüm. Çok manidar geldi. FB'de hatıra ormanına döndü zaten...
-
- Posts: 2632
- Joined: Thu Oct 24, 2002 2:53 am
Sinan Engin--Mustafa Denizli--Sergen YalcinIsmail Gezer wrote:Milliyet'in haberine göre Denizli'nin yardımcısı Sergen olacakmış
Doğru olduğunu sanmıyorum ama doğruysa yazık kere yazık Beşiktaş'a. Neyse, rakiplerden biri devredışı kaldı bana göre. FB diye bir takım zaten ortada yok! Kalakala Trabzon kaldı. Bu sene şampiyon olamazsak ayıp olur.
İstanbul'a gelirken Bolu Dağında "Düzce Aziz Yıldırım Hatıra Ormanı" diye bir tabela gördüm. Çok manidar geldi. FB'de hatıra ormanına döndü zaten...
Hepsinin ustunde Yildirim Demiroren.
Bana bunu hayal et deseler edemezdim wallahi.
Ali
-
- Posts: 1923
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:14 pm
Adnan Aybaba ve Bulent Ersoyada birer gorev verseler super olacak.
Klubun icinden aldigim bilgiye gore Sinan Enginin cok daha kalici zararlari var. Yeni bir yonetimin personeli bayagi degistirmesi gerekiyor.
Ona yanmamda Holosko, Cisse, Batuhan, Zapo, Bobo vs.. gibi adamlarin heba edilmesine yanarim.
Klubun icinden aldigim bilgiye gore Sinan Enginin cok daha kalici zararlari var. Yeni bir yonetimin personeli bayagi degistirmesi gerekiyor.
Ona yanmamda Holosko, Cisse, Batuhan, Zapo, Bobo vs.. gibi adamlarin heba edilmesine yanarim.
NO ADNANS, NO CRY !!
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
-
- Posts: 2632
- Joined: Thu Oct 24, 2002 2:53 am
Mustafa Denizli'nin BJK'a TD olmasi GS icin pek acidan olumsuz bir gelisme. Bunlarin en onemlisi hocamizin LigTV'deki yorumlarindan mahrum kalacak olmamiz. Ama bagrimiza tas basip katlanacagiz artik, yeter ki Besiktas icine dustugu bu bunalimdan kurtulsun.
FB'de hoca degisecegini sanmam ama dune aklimda forumda Aragones, Saglam, Skibbe arasinda once hangisi yollanir diye oylama acmak vardi ama bir de baktik basin toplantisi yapmis Saglam, oylama acmaya firsat kalmadan Aragones, Skibbe kaldilar simdi rakip.
Normalde FB hocasi sekiz macta bes yenilgi, bir beraberlik iki galibiyet alirsa sepetlenir derdim ama Aragones kolayla yollanmaz. Bizimki ise biraz sakatlarin iyilesmesine bakar. Oyuncular iyilesirse iyi sonuclar alinir, bizimkinin kenardan ilgiyle Umit Karan ya da Yusuf Simsek'i seyretme gibi performanslari fazla goze batmaz ama bu vakalar puan kayiplari ile devam ederse Aragones'i de cikartamaz korkarim.
Neyse, Luce Kasim'da bosaliyormus.
Ali
FB'de hoca degisecegini sanmam ama dune aklimda forumda Aragones, Saglam, Skibbe arasinda once hangisi yollanir diye oylama acmak vardi ama bir de baktik basin toplantisi yapmis Saglam, oylama acmaya firsat kalmadan Aragones, Skibbe kaldilar simdi rakip.
Normalde FB hocasi sekiz macta bes yenilgi, bir beraberlik iki galibiyet alirsa sepetlenir derdim ama Aragones kolayla yollanmaz. Bizimki ise biraz sakatlarin iyilesmesine bakar. Oyuncular iyilesirse iyi sonuclar alinir, bizimkinin kenardan ilgiyle Umit Karan ya da Yusuf Simsek'i seyretme gibi performanslari fazla goze batmaz ama bu vakalar puan kayiplari ile devam ederse Aragones'i de cikartamaz korkarim.
Neyse, Luce Kasim'da bosaliyormus.
Ali
-
- Posts: 6299
- Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
- Location: Alisamiyene 10 dk
- Contact:
Az önce yazdım ama burda da tekrar edeyim. Aragones'in istikbali bir maça bakar sadece bir...Ali Gursel wrote: Normalde FB hocasi sekiz macta bes yenilgi, bir beraberlik iki galibiyet alirsa sepetlenir derdim ama Aragones kolayla yollanmaz. Bizimki ise biraz sakatlarin iyilesmesine bakar. Oyuncular iyilesirse iyi sonuclar alinir, bizimkinin kenardan ilgiyle Umit Karan ya da Yusuf Simsek'i seyretme gibi performanslari fazla goze batmaz ama bu vakalar puan kayiplari ile devam ederse Aragones'i de cikartamaz korkarim.
Neyse, Luce Kasim'da bosaliyormus.
Ali
Lig, ŞL, Fortis hiç farketmez! Sıradaki maç hangisi olursa olsun, mağlubiyet halinde kesin birileri gider. Tabi bir numaralı aday: Aragones.
Çok renkli, cümbüşü bol, eğlencesi kesintisiz bir lig olduk. Tabi Trabzon'u yenemezsek bizde bu eğlencenin parçası oluruz