Ozan Ersoy wrote:Ugur Sahin wrote:
Ozan abi,
"Bu takım dolu dizgin şampiyon olup kupayı kazanınca ne denecek?" diyorsun ya, insan demek istedikten nerdeyse puan rekoruyla şampiyon olduğumuz seneyi bile küçümseyebiliyor; sen tahmin et neler denebilir istersen.
Ben yazmaktan bıktım o yüzden daha fazla bi şey yazmak da gelmiyor içimden bu konuda.
Tamam Gerets kötü, Kalli süper. Tamam.
Ugur
Birincisi yazmaktan biktiysan yazmayacaksin. Ikincisi hic bir seyi kisisel almayacaksin. Ucuncusu bu aralar cok yaptigin gozune hos gelmeyen bir cumleyi cekip yazinin gerisini cope atma huyundan vazgececeksin.
Demek istedigim bu sene GS top oynayacak, rakipleri de yenecek oyle sampiyon olacak. Benim inancim o. Yok olamazsa, en son sampiyonlugumuz gibi olursa bana hic de inandirici gelmeyecek. Rezalet oynanan derbiler, son 17. saniyede gelen goller, turlu turlu hatalar, gencleri harcamalar, 2 ay yedek birakip en onemli maca cikarmalar, 19. dakikada iki hata yapti diye oyundan almalar, yenik duruma dustuk diye orta saha cikarip 4 tane forvet almalar, Kabze'yi sol acik oynatmalar. Oyle olursa Kalli de basarisiz olmustur derim. Zaten ne FB'nin ne de baskasinin ayni hatayi yapacagini dusunmuyorum. Bir daha one gecip de son hafta sampiyonlugu kimse birakmaz.
Sampiyonlugun yolu rakipleri yenmekten, her maca ayni derecede odaklanmaktan, sahada cok calismaktan, rakibe top gostermeyip hucum etmekten ve buldugunu atmaktan geciyor.
Kalli'nin super oldugunu kim iddia etmis ki? Buraya hasbelkader Mourinho gibi bir hoca dusse de bin tane sey soylenecek. Zaten Chelsea'de kicina teneke bagladilar da yolladilar. Kalli de hata yapiyor. Bizim icin kolay mactan sonra surada hata yapti falan demek. "Bir suru karar vermek zorundayim. 10 karardan 6'si dogru cikarsa basariliyim" diyor kendisi. Bu is boyle ama sabirsiz millet 150 milyon dolar borc olmus, hala takima sag bek, kaleci, santrafor, stoper, Hitzfeld aliyor da aliyor, onu da yolla bunu da yolla.
Hani buyur 30-40 lira ver de takimi destekle. Tisss... Bombos tribunler. Kanepe, internet cafe taraftarlari sizii...
Ozan Ersoy
Sondan başlayalım.
Kanepe, internet kafe taraftarları demişsin (bilmiyorum yine "ben seni kastetmedim" diyecek misin?) ama bu sene %75 civarı, hiç fena olmayan bir ortalamayla maçları takip ediyorum. Bunu da son bir kaç lig maçında 15 milyona yapıyorum, forumu takip edenler sezon başındaki
kombine topiğini ve orda yazanları hatırlıyorlardır
(Söylemeden geçmeyeyim dedim, Sami Yen'deki Leverkusen maçında özellikle açık tribünlerde ciddi manada donan insanlara ayıptır bomboş tribünler yazmak. Laf ola beri gele.)
Kalli'yi ben şahsen başarılı buluyorum, hatalarına rağmen. İsterim ki kalsın, zaten ben en kötü hocaya bile en az 1 sene (2 de olabilir) dayanma yanlısıyım, Kalli de "kötü hoca" değil benim gözümde. Tıpkı vakti zamanında Gerets'i başarılı bulduğum gibi. Gerets'in bir de "somut" bir başarısı var ekstradan. Hani yazıyorsun ya borçlar falan, ben bir "kanepe taraftarı" olarak hiç bir iç saha maçını kaçırmadığım o sezonu da hatırlıyorum. Cumartesi maç varken Perşembe "paralarını alamadıkları için" idmana çıkmayan futbolcuları, sezon başında 200-300 bin dolar alacağı ödenmediği için kaçan Ribery'yi, futbolcu diye alınan kütükleri de hatırlıyorum. Ve Gerets'in ekonomik şartlarını Kalli ile karşılaştırınca, Kalli Brunei Sultanı gibi kalıyor imkanlar açısından.
Lig, statü gereği "rakiplerinizi" yenmeye değil, puan toplamınıza bakıyor. Sizin bunu yeterli bulmamanız, başarıyı gölgelemiyor. Rezalet oynanan derbiler (2-0'lık Fener maçında siz mazeret iznindeydiniz, ondan kaçırdınız sanırım), son 17. saniyede gelen goller (bu sezon maçlar 89. dakikada bitse kaç puandaydık, bir tahmininiz var mı?), Sion maçında oyundan alınan Carrusca falan. (İnsanın Leverkusen maçında 2. yarı giren Sabri ne zamandır niye oynamıyordu falan diye sorası da geliyor da, laf çatallanır, konudan uzaklaşırız. Gerek yok.) İlla bir yerlerden vuracaksak, bunların ne farkı var? Neden Kalli başarısız olmuştur demiyorsunuz, bütün kriterleriniz buysa?
Ben sizin "Kalli ile asla Trömsö tekrarlanmaz" yazdığınızı çok net hatırlıyorum; hala bu iddianızı sürdürüyor musunuz mesela? Sami Yen'deki Helsingborg olsun Austria Wien olsun maçlarını izlediniz mi? (Şu an Gerets Marsilya'ya çılgın attırıyor, 18.likten (düşme hattı oluyor bu bizim basın dilinde) aldığı takımı 4.lüğe taşıdı, üzerine de UEFA'da son 16'ya yükseldi.)
Kişisel alma meselesine gelince; evet Gerets'e; özellikle de şampiyon olunan döneme edilen lafları kişisel alıyorum. Belki tribünden o kadar içinde olduğum ilk sezon olduğu için, belki 2-3 sene öncesini gayet net hatırlamayacak kadar balık hafızalı olmadığım için, belki de eğrisiyle doğrusuyla gelmiş geçmiş bi adama; sırf kendi dediklerimizle çelişmemek için bu kadar zaman sonra laf atıldığında dayanamadığım için kişisel alıyorum. Tonlarca puan alan (isterseniz son 5-10 yılın şampiyonlarının aldığı puana bakın) bir takımın başarısını sadece rakibin son maçına bağlanmasına içim razı olmadığı için. Ligin son maçında, Fener Denizli'ye 50 atsa bile sadece o takımı alkışlamaya gelen bir stat dolusu taraftarın hislerine tercüman olmak için.
Bunları yaparken kimseyi ikna etmek, ya da "Tamam kantarın topuzunu kaçırmışım biraz" denmesini sağlamak gibi bir amacım da yok; bunun olmayacağını bilecek kadar bu forumda/ forumlarda kaldım ben. (internet cafe taraftarıyız ya hani, çok forum görme fırsatım oluyor.) Sadece yangına su taşıyan karınca gibi, "safımız belli olsun" diye yazıyorum.
Tek cümleyi çekmeden, her paragrafa ayrı itina göstererek yazdım bu sefer. İnşallah aynı özende bir cevap alırım.
Onun yerine numaralandırılmış bir görev tanımı gelirse, ona da eyvallah.
Sevgiler,
Ugur
ps. katılımın çoğunlukla yurtdışından olduğu bu forumda, "tribün" muhabbetinin geçmesini bayağı ironik bulduğumu da eklemek istedim.
ps2. "yazmaktan bıktıysan yazmayacaksın" kalıbına bayıldım, tdk'te başvurup "dilinde tüy bittiyse konuşmayacaksın"'ı önerdim atasözü olarak.