Gelin hep beraber Stat Yapalim !...

Forum Galatasaray Spor Kulubu ve Turk sporu hakkinda ayrintili haberler, yorum ve analizler, ogretici arastirmalar ve diger onemli spor olaylari hakkinda bilgi akisini saglamak, yazilanlari saglikli bir yapi cercevesinde dunyadaki butun Galatasarayli arkadaslar ve diger sporseverler ile paylasmak amaciyla kurulmustur.

Moderator: Staff

Ali Gursel
Posts: 2632
Joined: Thu Oct 24, 2002 2:53 am

Post by Ali Gursel »

Ozan Ersoy wrote:Burak ve Ahmet beylere tesekkur ederim degerli yorumlari icin.

Kisaca yorumlamak ve katilmadigim konulari vurgulamak gerekirse...

1) Sponsora karsiliginda stad geliri verilmesine karsiyim. Hele hele 15-20 sene gibi uzun vadelerde. Asagida da dedigim gibi GS'in stad yapma amaci seyircisine daha iyi bir statta mac izlettirmekten cok gelirini arttirmaktir. GS daha buyuk ve iyi stada gecip ayni gelirde kalamaz. Buyuk sacmalik olur, yine zararda olur GS.

2) Sponsora gelir verilecekse, stada veya tribunlere ismini vererek pazarlama firsati verilemez. TV'a reklam veren bir sirketin TV sirketinden yayin geliri payi isteme hakki olmadigi gibi, stada isim veren bir sirketin, stad gelirlerinden pay isteme hakki olamaz.

"Zaten biz stadimizin ASY olarak kalmasini istiyoruz derseniz" ki sizin gibi basta Hincal olarak buna karsi cikacaklar, bir suru gurultu yapacaklar olacaktir, o zaman GS buyuk bir potansiyelden yararlanmamis olacaktir.

3) Stad ismi ve tribun isimleri buyuk bir gayri menkuldur. Cok degerlidir. Bunlari orta vadede kiralayarak bakin ilelebet satarak degil, 10-20 sene kiralayarak buyuk bir gelir elde edebilir GS. Ondan sonra kulubun durumu iyiyse ASY ismine donus yapilir veya baska sponsor bulunur.

Stad ismi cok bariz bir pazarlama yolu. Sirketin ismi surekli TV'da, Avrupa maclarinda, web sitelerinde falan. Tribunler daha acik gozukmeyebilir ama bence onlar da buyuk bir firsat.

Yeni stadin tamami kapali ve numarali olacagi icin acik tribun, numarali tribun, kapali tribun diye ayrim olmayacaktir. Taraftarlar aralarinda lise yani, denize bakan taraf, hastaneye bakan tribun diye nitelendirmelerle konumlarini anlatacaklardir. Dusunsenize Avea tribunu, Koc tribunu, Samsung tribunu diye konustuklarini, biletlerde kocaman sirketin isminin oldugunu, kapilarda kocaman harflerle Vestel bilmem ne yazdigini.

Buyuk pazarlama potansiyeli.

4) Ahmet beyin projesinde katilmadigim/begenmedigim konu tabii ki sponsorsuz olmasi. 10 bin kisiden 12,000 dolar (her ne kadar uzun vadeye yayilsa da) toplamak, 50 bin kisiden biner dolar toplamaktan cok daha zordur. Kolay bile olsa, GS sponsorsuz buyuk potansiyellerden yararlanamamis olur ve yine zararda olur.

Ve uzun vade yerine tek kere de bu parayi toplamak cok daha faydalidir. CUNKU GS'in bu parayi faize yatirip, insaat sirketine parayi taksit taksit odeyene kadar isletme sansi da olur O yuzden taraftardan koltuk/tugla basina alinacak rakam ne kadar kucuk olursa bu projenin islemesi basarili olmasi kadar buyuk olasiliktir.

Ozan Ersoy

Devami yine gelecek....
Ozan,

Ben birkac birsey ekleyeyim, bir-iki de soru ve Ahmet'in projesi ile ilgili gorus:

1) Sponsora verilecek verilemeyecek seyler konusunda, bir kismi benim de katildigim, gorusler yazmissin, ve de genel fikrin bunun buyuk bir potansiyel oldugu yonunde. Simdi bu teorik olarak dogru olabilir, ama her malin fiyatini alicilarin olusturdugu pazar belirler.

GS'a sponsor olmak isteyen kim var, ve buna karsilik ne vermeye hazirlar? Buna cevap olmadan biz seninle burada oturup bunun ne kadar muthis bir deger oldugunu konusur dururuz, ama gunun sonunda sponsorlugun degeri ona odenen para kadardir, bizim teorik goruslerimiz degil. Bu konuda sayin Canaydin'in yonetiminin calismasi ve temaslari nedir bilmiyorum, ama korkum yaparlarsa bunu da gidip bu isi yapan firmalara birakmak yerine kendileri yapmaya kalkip ellerine yuzlerine bulastiracaklaridir.

Neyse, genel derdim, bir malin degeri pazarda getirdigi fiyat kadardir, biz ne kadar daha degerli oldugunu dusunsek de.

2) Bu sponsorluk degeri sabit bir rakam da degil. Sanirim GS sponsorlugunu 2000 ya da 2001 yilinda pazarlasa alacagi karsilik bugun alacagindan farkli olurdu. Bu konuda da sayin Suren ve Cansun yonetiminin beceriksizliklerine ve vizyonsuzluklarina ozellikle dikkat cekiyorum, sonra forumda Suren ya da Cansun dostu zannedilmeyeyim yine. GS UEFA sonrasinda cidden bir dunya markasi olma sansina sahipti, tabii ciddi pazarlama, finans, hukuki gibi desteklerle. Onun yerine ne oldugumuz ortada. Bu da o gunku yonetimlerin bence en afedilmeyecek ayibidir, gelenin gidenin hesabinin verilememsinden de ote.

Tabii sayin Canaydin da bu relatif degeri yerin dibine sokmaktan sorumlu. Avrupa'da duzenli olarak onemli klupler karsisinda mac kazanan ve Real Madrid ile ufaktan bir rekabet yasama cabalari icinde olan bir Orta Dogu ulkesi klubunun sponsorluk haklari ile, Tromso'ya elenen takimin sponsorluk haklari tabii ki bir olmaz, o yuzden madde 1)i tekrar hatirlatayim, su andaki pazarimiz ne, kim hangi haklara karsilik ne veriyor?

Onun disinda Ahmet beyin planindaki rakamlari bugunku GS icin ben de gercekci bulmuyorum. Yani su anda $12,000 verecek 10,000 kisi bulunur mu bilmiyorum. Ama 2002 yilinda daha gercekci miydi denirse, tabii ki evet derim.

Bir de bu konuda gercekcilik de bir derece isi yapanin becerisine bagli. Kollarinizi sivar, ise bas koyar, kapi asindirir, GS'in basarisinin tepesinde oldugu bir donemi secersiniz 10,000 degil de 7,800 kisi bulursunuz, bunun ustune acigi kapatmak icin kalantorlara birer tur daha atarsiniz, Ali Lukunku falan gibi sacma transferler yapmazsiniz, bir de bakmisiniz para orada.

Ama tabii butun bunlar is bilmek, is becermek ister, bizimkiler is becerisini maket yaptirarak, Ozan'in anlattigi halka acilma planlari, AIG ve Sahip Som ile gosterdiler. Bir de GS karti ve benzer kampanyalari deneyip ellerine yuzlerine bulastirarak. Tabii bu isler duzgun etud edilip yapilsa sonuclari farkli olabilirdi ama ne luzum var, imzaladigi anlasma hakkinda avukatinin verdigi tavsiyeleri dinlemeyen sonra da klubun burnundan fitil fitil getiren adamlardan ne beklenir?

Aklimdayken, bunu daha once foruma yazmistim, tekrar edeyim, ben 2000li yillarin basinda GS'in bize yurt disinda yasattigi sevinclerden duygulanip klube para vermek istemistim, kendi etim budum kadar. Birkac telefondan sonra ne bir banka hesap numarasi ne de konusabilecek insan bulamayip, biraz da dehset icinde vazgectim, o donemlerde (ve hala) GS klubunun nasil yonetildigini anlatmak icin yaziyorum bunu.

Ahmet beyin projesi yapilabilir (Sanirim Barcelona benzer bir sekilde yapti stadini), sponsor da eklenir, Ozan'in ki de yapilir. Ama dogru sartlarda ve zamanlama ile ve de dogru ekiple. GS'in su anda en buyuk problemlerinden biri Avrupa'daki icler acisi performansinin o zamanlamayi uzaklastirmasi ve de ekibinin birakin boyle bir projeyi yapmayi, GS'in CL maclarini su andaki ASY'de oynattiracak vizyonu dahi olmayisi.

Ali
Murat Biricik
Posts: 1755
Joined: Tue Oct 22, 2002 10:32 pm
Location: Yesilyurt - Ist

Post by Murat Biricik »

Ahmet Bey, selamlar:
Yazınızı ilgi ile okudum. Iki paragraftan alıntı yapıp farklı bir yorum eklemek istiyorum.
Modelimiz, 120 milyon $ tutarındaki projenin finansmanı için temel olarak 10 bin finansörü hedeflemektedir. Bu 10 bin kişinin Galatasaray Spor Kulübü Kongre üyeleri ile, yılda ortalama 2 bin $ civarında bir maliyet ile numarali tribün kombine bileti alan, alım gücü yüksek taraftarlardan oluşacağı varsayılmaktadır.
2.5 yıl süreceği varsayılan projenin, hedef finansörler tarafından 36 ayda (3 yılda) finanse edilmesi öngörülmüştür. 120 milyon $ finansmanın, 36 ayda 12 bin $ ödeyecek, 10 bin kişi ile yaratılması hedeflenmektedir. Başka bir ifade 3 yıl boyunca 3 ayda bir 1000 $ ödeyebilecek 10 bin kişi. Hedef kitle göz önüne alındığında pek zor bir rakam olmadığı görülmektedir.
Kendim ve kızkardesim GS Spor Kulubu Kongre uyeleriyiz. Spor kulubu uyesi olmama ragmen, "Galatasaray" denildiginde aklıma spordan ote bir kurum geliyor. Kendi butcemden yardım/yatırım/bagıs turu bir ek odeme yapacagım zaman Galatasaray adı ve unvanını tasıyan kurumlar arasında benim onceligim egitim yuvamızdır.

Bu konu, benim tanıdıgım farklı yas gruplarından diger uyeler tarafından da paylasılıyor. Keza o kadar hassas ki, su anda Sn. Inan Kırac onderliginde fonlanan vakıf icin, ek ihtiyac duyulması halinde, 3 yıl boyunca 3 ayda bir 1000USD odeyebilecek 10 bin kisi hedefini, sizi temin ederim, katları ile bulursunuz. En azından onbinler bunu cok ciddi sekilde dusunur ve katkı yapmanın yollarını arar.

Ne GS Lisesi GS Universitesi mezunu olmama ragmen bu bir egilim, bir gonul bagı. Yasadıgım muddetce de tahmin ediyorum ve inanıyorum, bunu koruyacagım.

Bu yukarıda paylastıgım olgu, yardım, yatırım ya da bagıs sozcukleri telafuz edildiginde, bugunku yapı icinde, Demoklesin kılıcı misali her Spor Kulup yonetiminin basında asılı donecektir.

Galatasaray Egitim kurumları opsiyonu varken, 18 milyon dolara yaptırılmıs maketler bir yana bolunmuslugu son secim ile tasdiklenmis bir yapı icerisinden 10.000 kisiden 12.000USD yatırım/bagıs/yardım toplamak cok zor, bence mumkun ve realist degildir.

Bu kısır donguden cıkma fırsatını 2005 sonu ve 2006 basında kacırdık. Soyle ki:

Bes Riva tanıtım toplantısından ucune, Riva oylamasına ve 2006 secimlerine katıldım. Tahmin ediyorum bolunmuslugu sizde rahatlık ile bu surecte gozlemlediniz.

Bu tur bir fonlamın zikredilmesi, yapılandırılması yada kaynak yaratılması, bana gore guvenden ote birlikteligin tekrar tartısmasız tahsis olunmasından geciyordu. Alp Yalman Baskan adaylıgından ziyade altında iki farklı grubun birlesebilecegi bir alternatif sundu. Her iki grup bunu reddetti. Bu bolunmusluk icerisinde, guven ortamını tahsis edip, yakalayıp soylenen miktarı fonlamak bana gore hayaldir.

Sizin modeli, ana kaynagı sponsorluk tabanlı tekrar degerlendirmek bana akıllı bir yaklasım gibi gozukuyor. Taraftar katkı yapar, bagıs yapar, yardım yapar; bunlar gecmiste yapılan projeler, calısmalar ve sonucları ile sabittir ki bir getirisi ve genel yapı icerisinde katma degeri ne yazık ki yok denecek kadar azdır.
"Adnan Sezgin'in attığı her imzanın altına ben imzamı atarım. Bu mesleği en iyi bilen adam." ADNAN POLAT

"Biri, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de, içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı."
Ozan Ersoy
Posts: 3764
Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
Location: NC, USA

Post by Ozan Ersoy »

Ali Gursel wrote: Ozan,

Ben birkac birsey ekleyeyim, bir-iki de soru ve Ahmet'in projesi ile ilgili gorus:

1) Sponsora verilecek verilemeyecek seyler konusunda, bir kismi benim de katildigim, gorusler yazmissin, ve de genel fikrin bunun buyuk bir potansiyel oldugu yonunde. Simdi bu teorik olarak dogru olabilir, ama her malin fiyatini alicilarin olusturdugu pazar belirler.

GS'a sponsor olmak isteyen kim var, ve buna karsilik ne vermeye hazirlar? Buna cevap olmadan biz seninle burada oturup bunun ne kadar muthis bir deger oldugunu konusur dururuz, ama gunun sonunda sponsorlugun degeri ona odenen para kadardir, bizim teorik goruslerimiz degil.
Ali, oyle anlamadigini biliyorum ama yazdigin ifadeyle benim yazdiklarimin arasinda cok ama cok buyuk fark var. Cok kucuk ayrinti olarak gozukebilir ama degil. Aciklamama izin ver.

Galatasaray'a sponsor aramiyoruz. Stada ariyoruz. Hatta stada bile sponsor aramiyoruz. Sponsorluk felsefi bir kavram, teknik degil. Aslinda yaptigimiz sey stad ismini ve tribun isimlerini kiralamak. Cok ama cok buyuk bir fark. Sen bugun arabani satmak icin gazeteye ilan verdiginde gazeteye sponsor mu oluyorsun? Hayir gazetedeki o yeri, o koseyi, istedigin seyi duyurmak icin kiraliyorsun. Teknik olarak budur. Felsefi olarak gazeteye sponsor oluyorsun cunku senin verdigin para gazetenin ayakta kalmasina yariyor.

Stad ismi cok onemli bir "real estate", cok onemli bir yer. Forma reklamindan bile onemli. Cunku forma reklami gorsel bir olay, ancak o formayi gordugunde uzerindeki mesajla karsi karsiya geliyorsun. Stad ismi oyle bir olay degil.

Okudugunda da o isim beynine kazinacak, radyoda duydugunda da. Hangi dil olursa olsun, farketmeyecek. Ornegin "GS bugun Liverpool'la Mercedes stadinda karsilasiyor" denecek veya yazacak. Gorsel olarak da o stada gittiginde veya TV'unu actiginda goreceksin, spiker "Mercedes stadi cok muhtesem bir stad, GS yakisan bir stad" diyecek sen de bakacaksin "vay be diyeceksin".

Ve bu senelerce boyle surecek, 10-20 sene. Taa ki herkesin aklina kazinana kadar o isim veya isimler. Bundan iyi pazarlama olur mu?

Neden dersin futbolla az cok ilgilenen herkes GS'in kurucusunun Ali Sami Yen bey oldugunu bilir de FB'nin, BJK'in, Trabzon'un kurucularinin isimleri bilinmez. Stadin isminin bunda bir payi yok mudur? GS'in Mecidiyekoy'deki stadinin ismi Ataturk stadi olsaydi, Ali Sami Yen bu kadar taninir miydi?

GS'i kucuk gorme. GS hala Turkiye'nin en taninmis markalarindan. Bugun orta doguda, afrikada, turki cumhuriyetlerde, avrupa'da Galatasaray ismi taninan Turk markalarindan. Yurt disinda yasayan Turk vatandaslari arasinda da GS en fazla taraftari olan takim.

Boyle bir seyin karsiligi nedir? Cok paradir. Ben 10 sene icin kapiyi 25 milyondan actim. Bence az. Senede 2,5 milyon dolar hic bir sey degil. Ama rakami cok yukseltirseniz 10 sene olur, 20 sene, 30 sene... 100 milyon dolarlik stadin yarisini odeyip ben ismimi vermem der adamlar, 200 milyon dolarlik bir stad olursa belki olur derler. Tabii pazarlamaniz da zorlasir.

Ayni koltuk fiyatlarini 1000 dolardan 10 bin dolara cikarirsaniz pazarlamanizin zorlasacagi gibi.

Bu yuzden proje finansmanini 2 ye boldum. %50 sponsor - %50 taraftar dedim.

Ozan Ersoy
Ahmet Ünaydin
Posts: 41
Joined: Sat Apr 30, 2005 4:06 pm

Post by Ahmet Ünaydin »

Stadın isminin her durumda çok değerli olduğuna katılıyorum. yalnız 10-15 milyon dolar verecek sponsor da projenin gerçekleşeceğinden emin olmak ister, böyle bir sorunumuz hala var.

Unutulmaması gereken Özhan beyin haklı olarak başka sıkıntıları olduğudur. Süren'in ilk döneminde alınan kredilerin çoğunda Özhan Canaydın kefaleti var. O hovardalıklar adamın kefaleti ile alınan krediler ile yapıldı. Bülent Akın, Serkan ve stad projesine harcanan para neredeyse yarım stad. Arada daha nelere, kimlere gitti paralar. Canaydın başkan olduktan sonra kendisi de katkıda bulundu bu duruma. Terim'in 2. döneminde transfere harcanan para 30 milyon doları aştı, ortada kimse yok ama. Yine kredi yine kefalet. Gitti bir yarım stad daha. 70 milyonu bulduğu söyleniyor adamın kefil olduğu borcun. Aslında bunları geri ödeyip kendini kurtarmak için başkan oldu ama daha da borçlandı.

Canaydın'ın önceliği para bulup borç ödemek. Sahip Som da bu yüzden başımıza geldi, Ünal Aysal'ın teklifi de bu yüzden geri çevrildi. Çünkü kredileri ödeyecek nakit lazım. Şimdi ise gayrimenkul satıp borç ödeme peşindeyiz.

Bu yönetim stada para harcamaz kanısındayım. Bedava'nın peşinde olacaklardır.

Tabii yönetim açısından ideali, Seyrantepenin başlaması, sponsorların o zaman gelmesi, alınan paralarla borç ödenmesi.
Kenan Atak
Posts: 1734
Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm

Post by Kenan Atak »

Baskan konusmus. Sinirleri saglam olanlar okusun. Gene caklar cuklar temenniler. Acaba bunlari gercekten demismidir, yoksa alay mi ediyor? Kapusko Arjantin'in en iyi 10 oyuncusundan biriymis. Temel atilacakmis, hersey cok guzl olacak mis mis mis. Yeni bir dudak ucuklatan proje varmis. Adi radyo proceseymis. En cok buraya guldum, maket hazirmis. Avrupa'nin en zengin klubu olma yolundaymisiz. Yazin kislik, kisin yazlik urunler satan, medium size ustu sey satmayan, bol bol terlik, sampuan incik boncuk satan storelar cok kaliteliymis. Bu yaptiklarindan dolayi elini öpeceklermis. En cok su aciklamaya taktim:"Borcumuz aldığımız seviyelerde devam ediyor. Mutlaka borcumuz olacak. Gelirlerimiz giderlerimizi karşılamaz durumda. İnşallah açıkları kapatırsak borcumuz küçülecek ve yatırımlarımızla beraber Avrupa'nın en zengin kulüpleri arasına gireceğiz..."

http://www.superspor.com/detail.php?Typ ... 9&go=43149

Ya Ozan'cim siz bu stad önerilerinizi bir kitapcik haline getirin 'How to make Arena for dummies' koyun adini da. Klube yeni yil armagani olarak yollayin. Bunlarin hic birsey yapacagi yok bu kesin. Bari kafalarinda biraz lamba yanar.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
Murat Biricik
Posts: 1755
Joined: Tue Oct 22, 2002 10:32 pm
Location: Yesilyurt - Ist

Post by Murat Biricik »

Ozan Ersoy un actıgı topik konusu dagıtmadan, yeni dunyada neler oluyor bir haber geceyim.

Stadyum projeleri icin "1 billion USD" seviyesi ilk kez yanlıs hatırlamıyorsam Wembley ile zikredilmege baslandı. Amerikan da ise bu seviyeyi daha sık duyar olduk. Ozellikle, ABD deki stadyum insaatları bulundukları sehrin ekonomik ve demografik yapısını bir asansor misali daha iyi noktaya tasıyor. Baltimore sehri bunun en guzel ornegidir.

SF 49 ers gibi Amerikan futbolunun en populer kuluplerinden Dallas Cowboys, yeni stadyum projesini sunmus. 80,000 kisilik yeni stadyum, 100,000 oturma kapasitesine cıkabiliyor. 1 milyar dolar maliyet ile butcelenmis. Muhtesem bir abide.

http://sports.yahoo.com/nfl/news?slug=a ... &type=lgns
"Adnan Sezgin'in attığı her imzanın altına ben imzamı atarım. Bu mesleği en iyi bilen adam." ADNAN POLAT

"Biri, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de, içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı."
Ali Gursel
Posts: 2632
Joined: Thu Oct 24, 2002 2:53 am

Post by Ali Gursel »

Murat Biricik wrote:Ozan Ersoy un actıgı topik konusu dagıtmadan, yeni dunyada neler oluyor bir haber geceyim.

Stadyum projeleri icin "1 billion USD" seviyesi ilk kez yanlıs hatırlamıyorsam Wembley ile zikredilmege baslandı. Amerikan da ise bu seviyeyi daha sık duyar olduk. Ozellikle, ABD deki stadyum insaatları bulundukları sehrin ekonomik ve demografik yapısını bir asansor misali daha iyi noktaya tasıyor. Baltimore sehri bunun en guzel ornegidir.

SF 49 ers gibi Amerikan futbolunun en populer kuluplerinden Dallas Cowboys, yeni stadyum projesini sunmus. 80,000 kisilik yeni stadyum, 100,000 oturma kapasitesine cıkabiliyor. 1 milyar dolar maliyet ile butcelenmis. Muhtesem bir abide.

http://sports.yahoo.com/nfl/news?slug=a ... &type=lgns
Bu haberi ben de ilgiyle okudum, ozellikle Dallas Cowboys takimini gunahim kadar sevmedigim icin. Benzetmek gibi olmasin, kendilerine Amerika'nin takimi derler ama kendi stadlari haric her gittikleri yerde yuhalanirlar, yildiz takintilari vardir (formalarinda hep bir kocaman yildiz olur), oyunlarina cok karisan, hatta yakin gecmise kadar saha kenarinda takimla mac izleyen ve habire TD muadili adami kovan bir sahip/baskanlari vardir (Jerry Jones).

Amerikan futbolu Amerikan spor dallari icinde en buyuk endustri, bir sezonda en az sayida mac yapilan spor dali olmasina ragmen.

Ama stadlar hep cok buyuk ve de bazi takimlarinkilerde kombine bilet bekleme sirasi 15-20 sene olabiliyor (Washington Redskins'in boyle mesela, bu klubun yillik geliri NFL'in en yuksek geliri, $228 melyon dolar ile, Dallas 197 melyon ile ikinci, ama bunlar 2003 rakamlari), cunku kombineler aile icinde dahi kalabiliyor olumden sonra. Sezonda toplam 16 mac yapiyorlar, evde yapilan mac sayisi 8. Bilet fiyatlari son derece pahali (ozellikle bizim standartlara gore, ben New York Giants'in maclarina 70-80 dolardan asagi bilet oldugunu sanmiyorum, localarda bu fiyat yuzlerce hatta belki bin dolardan fazla oluyordur, ortalama bilet de herhalde 150-200 dolardan asagi olmaz).

Hele bir de playoffa kalirsa takimlar bilet fiyatlari iyice artiyor.

Ama bundan daha onemlisi diger gelirler: Final maci olan Super Bowl sirasinda 30 saniyelik bir reklamin bedeli 2.5 milyon dolar idi en son. Tabii bunun sonucunda televizyon sirketleri NFL ile (futbol ligi ama klupler birligi gibi birsey ama tabii Amerika'da ozel mulkiyette klupler) yillik odemelerin milyar dolarlar ile ifade edildigi uzun donemli anlasmalar yapiyorlar yayin haklari icin.

Bu yayin haklari stadyum icinde bizim 100 yil ilerimizde isletilen ticari isletmelerden gelirler de eklenince, deliler gibi para kazaniliyor.

Bunun ustune gozunu secdigimin kapitalizminin (Murat Kara'ya cevap hakki dogdu :lol: ) katkisi da eklenince son derece karli sirketler ortaya cikiyor. Bu katki su: kluplerin oyunculara verebilecegi ucretin yillik bir siniri olmasi. Bu rakam her sene belirleniyor ($70 milyon diyelim) ve de klupler oyunculara bunun ustunde para veremiyor. Mucadeleyi arttirmak ve herkesi esit yapmak adina kurulmus kuralin bir de yan etkisi var tabii: oyuncu maaslari haric masraflardan sonra elinizde mesela $170 milyon kalirsa, oyunculara da maksimum $100 milyon verilebiliyorsa, mecburen $100 melyon kar ediyorsunuz.

Bu herkes esit harcasin kuralini klup sahiplerinin kendi aralarinda anlasarak koydugunu soylememe gerek yok sanirim.

Bu arada bu klupler 700-800 milyon dolara alici buluyorlar satiliga ciktiklarinda.

Biraz saha isinden uzaklastik ama maddi yapilari bizim futbol takimlarindan cok cok farkli isletmeler bunlar.

Ali
Kenan Atak
Posts: 1734
Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm

Post by Kenan Atak »

“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
Metin Coskun
Posts: 64
Joined: Thu Oct 24, 2002 8:14 am

Post by Metin Coskun »

Sevgili arkadaslar, oncelikle hepinizin yeni yilini kutlar, yurt disinda yasayanlarin ise neseli bir Noel tatili gecirmesini dilerim.

Stad hakkinda yapilan olumlu dusunce jimnastigini saygiyla izliyorum ve ozellikle "kendi yagiyla" bu isi becerme dusuncesine katiliyorum, bununla beraber, bazi fikirleri fazlasiyla teorik ve euphoric, ancak pratikte biraz surrealist, "gercek ustu" buluyorum sahsen.. Klasik bir klise ile aciklamak gerekirse, elmalarla armutlar karistiriliyor. Ingiltere'den, Almanya'dan ve hatta A.B.D'den verilen ornekler icimizi isitip biz Galatasaray'lilari umutlandirsa da, Turkiye gercekleri, Istanbul gercekleri ve Turkiye'de klupculuk olayinin sosyo-ekonomik yapisi dusunuldugunde benzer stratejileri Galatasaray'in yeni stadinin yapimi icin uygulamak bana biraz hayalcilik ve saflik gibi geliyor.

Ornegin Izmir'in birinci ligde, Adana'nin ikinci ligde dahi bir takimi yokken, Kayseri'de milyonlarca dolara modern bir stad yapilmasi ve hatta Kayseri'nin iki takimla 1. ligde temsil edilmesi bile ulkemizin sacma sapan gunluk sartlarinin gostergesidir, bu Sayin Abdullah Gul'un secim bolgesi diyetinden baska birsey degildir acikcasi..

Ote yandan, bakiyoruz, koskoca iki Milan takimi, A.C ve Internazionale, San Siro'yu paylasiyor, acaba onlar nicin bir sponsor bulup kendilerine birer ozel stat yapmiyorlar? Keza sampiyonlar sampiyonu SF 49'ers amerikan futbol takimi Candlestick gibi miyadini yillar once doldurmus bir stadi SF Giants beyzbol takimi ile paylasiyor, ustelik futbol oynanan cim dikdortgenin buyuk bir bolumunun toprak beyzbol ucgeni ile bolunmus olmasindan dogan olumsuzluklara ragmen! San Francisco korfezinin karsi yakasinda ise durum farkli degil, bir zamanlarin efsanevi Oakland Raiders takimi da Oakland Coliseum stadini Oakland A's beyzbol takimi ile yillarca ortaklasa kullandi. Bizim kucuklugumuzde, hem Kadikoy, hem de Ali Samiyen stadlari bir donem kapaliydi, butun maclar Inonu Stadi'nda idi, yillarca uc buyuklerin hepsini o camur deryasindaki gunduz maclarinda izledik, radyodan diger maclari takip ederken, hic de hayiflanmadik.

Sponsorluk anlasmalari ancak bir kentin "tek takim" ve "tek sirket" ile ozdeslesmis oldugu durumlarda gecerli olabilir, mesela Wolsburg- Wolkswagen, Leverkusen-Bayer orneklerinde ki gibi.. Boyle bir proje mesela Vestel tarafindan Manisa kentinde gerceklestirilebilir, zaten kentteki herkes Vestel'de calisiyor. Yoksa bir suru sorun olacagi, kamplasmalar, tuketici isyanlari gibi problemler cikacagi ortada..

Bence daha gercekci olmaliyiz ve ozumuze donmeliyiz. Galatasaray kendi gercekleri, tarihi, karakteri, kulturune ve koklerine bakarak, kendine ozgu, "ÖZGÜN" bir proje uretmedikce bu isin altindan kalkamaz. Bir egitim kurumundan dogan cemiyetimiz tekrar egitime donmeli, yeni stad projesini de corporate is dunyasi ile degil, egitimi ve ogrencileri, liseyi, universiteyi kucaklayan bir sekilde cozmelidir. Cunku isin gercegi de bu, Galatasaray Klubu borsada hisseleri dolasmasina ragmen "kar eden" bir isletme degildir, NPO (non-profit organization) seklinde yonetilmektedir. Yani bir Manchester United, Arsenal veya Real Madrid gibi her yil "reel" kari olan bir sirket degildir, Turkiye'nin sosyo-ekonomik kosullari degismedikce, pasta daha cok ama cok buyumedikce de zaten olamaz. Olursa da, ancak Chelsea, Fenerbahce, orneklerindeki gibi olur, yani birilerinin aslinda zarar eden bir sirketi belirsiz kaynaklarla beslemesiyle olur, ama bunlar da sonsuza dek surmez, gecicidir, belki Cem Uzan Galatasaray yonetimini ele gecirseydi bu bakimdan bir cok Galatasaray'li gayet mutlu olacakti, ama nereye kadar? Ornegin Isvicre'nin en koklu futbol kluplerinden Servette iflas etti, ikinci ligde surunuyorlar simdi, Servette yonetimindeki karanlik kisilerin Cenevre kantonunun yeni yaptigi stada dair yukumluluklerini yerine getirememesinden dolayi!

Ustelik 50.000 kisilik neyimize acikcasi? Ozellikle Mecidiyekoy'de, bugunkunden daha buyuk stad yapilamaz, yapmaya kalkismak bile abesle istigal, altyapisi kesinlikle kaldirmaz, zaten hali hazirda bile kaldirmiyor.

Bence Galatasaray 2000 yilinda Turkiye'nin Man. U'su veya Ajax'i olabilmek icin, kar eden bir kurum olmak icin, gerekli ivmeyi yakaladi, ama yaptirmadilar. Akillar celindi. Sabotajlar yapildi. Sinerji bozuldu. Olmadi. Yazik oldu. Ama hayiflanmak da abesle istigal.. Zaman gercekci olma zamani.. Bos kalan 50-60 bin kisilik stat kadar huzunlu bir mekan daha yoktur. Onun icin bence Galatasaray su an icin once Mecidiyekoy'deki Ali Samiyen Stadi'ni akilli ve mutevazi bir projeyle muzik, sanat gibi kulturel etkinliklere de ev sahipligi yapabilecek sekilde yenilemelidir, ki su siralar telafuz edilen buyuk projelerden cok daha ekonomik ve cok daha hizli gerceklestirilebilecek bir yatirimdir. Inanin orasi daha buyuk stadi kaldirmaz.. Eh uzaklarda bir de buyuk stad olsun diye tutturanlar varsa illaki, Olimpiyat Stadi var, yazik degilmi, orasi futbola daha uygun hala getirilemezmi? Istanbul'un bu kadar stad neyine, suraya bakin, UEFA'da subatta sadece bir takimimiz var!

Eger illaki uzaklarda buyuk ve yeni bir stadyum insa edilecekse, bu proje, daha once de bahsettigim gibi corporate is dunyasiyla degil, egitimle sporu kucaklastiran bir proje olmali.. Boylece tarih boyu yeniliklere hep oncu olmus olan Galatasaray camiasi bu yolda da bir onculuk yaparak ulkemizde malesef eksikligi acikca gozlenen spor ve egitimin yakinlasmasini saglayabilir, belki beden egitimi derslerinde mokasen ayakkabilarla minyatur kale futbol maclarindan daha atletik uygulamalara gecilebilir! Bugun A.B.D'nin kuzey dogusundaki Syracuse Universitesi'nde ogrenciler universitenin 50.000 kisilik ustu dome seklinde kapali spor kompleksinde haftanin her gunu serbestce spor yapabilmekteler, kar da yagsa, don da olsa! Hafta sonu mac var ise stad hep full dolmakta! Bu sadece orta karar bir ornek..

Sevgiler, saygilar..
Mehmet Ulupinar
Posts: 349
Joined: Thu Oct 31, 2002 11:24 pm
Location: LA, USA

Post by Mehmet Ulupinar »

Metin Coskun wrote: Ornegin Izmir'in birinci ligde, Adana'nin ikinci ligde dahi bir takimi yokken, Kayseri'de milyonlarca dolara modern bir stad yapilmasi ve hatta Kayseri'nin iki takimla 1. ligde temsil edilmesi bile ulkemizin sacma sapan gunluk sartlarinin gostergesidir, bu Sayin Abdullah Gul'un secim bolgesi diyetinden baska birsey degildir acikcasi..
Metin, bir Izmir'li olarak yorumuna bir kac satirla cevap vermek istiyorum. Izmir'den birinci lige cikmis ve (belki de benim dogmadigim zamanlarda) ucuncu buyuk sehrimizi basari ile temsil etmis Goztepe ve Altinordu gibi iki koklu takim var. Bunlara daha sonra Altay ve Karsiyaka da eklenmis ama maalesef bu cogalma olumlu bir rekabet havasi getirmek yerine olduresiye 'ya ben, ya hic' fikrini ortaya cikarinca son 5 yildaki Izmir futbolunun israf yatirimlari 1980'lerde yapilmis. Bir zamanlar Avrupa kupalarinda oynamis Altay bile bugun 2. lig yukselme grubunda vasatin ustune cikamiyorsa bunun suclusu 4 tane kulubu bir araya getirip guclendirmeyi dusunemeyen, ya da pek cok sehirde olmayan imkanlarla (Ataturk Olimpiyat stadi-evet izmir'de de var bir tane ise yaramayan, Alsancak stadi, Karsiyaka tesisleri) duzgun bir rekabet ortami yaratamayan secilmis yoneticilerdir.

Niye bu kadar laf anlattim? Cunku bugun Kayseri gibi bir sehirden iki tane takim birinci ligde top oynuyor ve milyon dolar butceli takimlara kok sokturuyorsa (bakmayin Erciyes'in ligin sonunda olduguna, bence dusecek uc takimdan birisi onlar olmayacak), bunun sebebi sehirdeki birlik ve beraberlik ruhunu takimlarina yansitabilen insanlarin varligidir. Hatta 2 sene once birinci ligden dusen takimlardan birisi Kayserispor, ikinci ligden cikan takim da Erciyesspor olunca birinci ligde Kayserispor olmali diyerek takimlarin ismini degistirmislerdi diye hatirliyorum. Ee boyle bir sahiplenmenin (E.Saglam yeterli gormese bile) oldugu yerde de milyonlarca dolarin stad yapimina harcanmasi bence sacmalik degildir. Ustelik Galatasaray'in stad yapmak icin yillardir eline gozune bulastirdigi bir ulkede HiC degildir!

Secim malzemesi olarak kullanilacak stadin 1 (yazi ile bir) yil icinde bitirilip 29 Ekim 2007'de acilmasi planlaniyor diye okumustum bir kac ay once temel atilirken. Keske guzel Izmir'imin ve Adana'nin da boyle sehrine sahip cikan insanlari olsa da onlar da yapabilseler diye ic cekmistim o sirada. Hele bir de "E5'te kenef pazarlamaktan aciz" yonetimimizin acizliklerini ve acinacak hallerini gorunce Kayserilileri tebrik etmekten baska bir sey olmadigini dusunuyorum..

Not.Izmir'de takimlar ve taraftarlar arasinda bolunmusluk o derece fazladir ki Karsiyaka'lilar '35 1/2 KARSIYAKA' sloganini kullanirlar ve Goztepe maclarinda olumlu kavgalar olmustur!!
Osman Kiciman
Posts: 397
Joined: Wed Dec 24, 2003 10:22 am
Location: Atakoey, IstanbuI / TR

Post by Osman Kiciman »

Ben de Metin Beyin yazdıklarından hareketle topiğe birşeyler karalayayım dedim..
Metin Coskun wrote: Ornegin Izmir'in birinci ligde, Adana'nin ikinci ligde dahi bir takimi yokken, Kayseri'de milyonlarca dolara modern bir stad yapilmasi ve hatta Kayseri'nin iki takimla 1. ligde temsil edilmesi bile ulkemizin sacma sapan gunluk sartlarinin gostergesidir, bu Sayin Abdullah Gul'un secim bolgesi diyetinden baska birsey degildir acikcasi..
Aslında Türkiye ligindeki takımların konumlarının belirlenmesinde siyasi tercihler belirgin rol oynuyor, o kesin! Metin Bey’in bahsettiği Kayseri örneğinin yanında üst liglerden Sivas, Konya, iki adet belediyespor ve hatta çıkıştaki Kasımpaşa dahi örnek verilebilir. Yani gelenekçi sağ seçmenin olduğu iller ve hükümete yakın kişilerin kontrolündeki kulüpler. Maalesef ülkemizde Başbakanın mahallesinin takımı olmak dahi prim yapmaya ve sponsor bulmaya yetiyor :wink: Geçmişte de Yimpaş ve Jetpa örnekleri ile islami saadet zincirlerinin futbola para akıttıklarını ve dönemsel başarı elde ettiklerini görmüştük. Metin beyin yazısına dönersek, ben de İzmir ve Adana’nın üst ligde takımı olmamasına hayıflanıyorum ama bunda en büyük hata kendilerinin. Adana’nın en iddialısı Adanaspor’un Uzan’la, Göztepe’nin de Bilgin’le anılmaya başlaması sonlarının da başlangıcı oldu. Tıpkı jetpa veYimpaş’ın takımları gibi... Yani haydan gelen huya gidiyor!

Son yıllarda üst ligin değişmezi olan memleketim Konya’nın iki ayrı takımı da 80 başlarında epey bir ikinci ligde debelenmişlerdi. Tıpkı Adana’nın iki takımının birbirine çelme takıp diğerini çıkarmaması, ya da ikinci ligdeki Kafkaf Gözgöz çekişmeleri gibi... Konyaspor, ezeli rakibi İdman Yurdu ile birleşmesi sonucu (birinin adı, diğerinin rengi ile adaleti de sağlamışlar :D ) üst lige çıkabildi. Adana’ya da aynısını yapması adına çok baskı yapılmıştı ama bildiğim kadarıyla önemli taraftar desteği olan Demirsporlular bu işe kesinlikle sıcak bakmıyor...
Metin Coskun wrote: Ote yandan, bakiyoruz, koskoca iki Milan takimi, A.C ve Internazionale, San Siro'yu paylasiyor, acaba onlar nicin bir sponsor bulup kendilerine birer ozel stat yapmiyorlar?
İtalya bu konuda yegane örnek. Nasıl olduğunu da anlayamıyorum. Milano dışında, başkentte Lazio ve Roma, Juve ile birlikte üst ligdeyken Genoa da aynı stadları paylaşıyorlardı. Aslında stadları konum olarak birbirine çok yakın olan BJK ile GS bu işi pek güzel de yapabilirlerdi. Bu konuda bir çaba da olmuştu sanki ama detayını anımsayamıyorum...

İtalya dışında endüstriyel futbol pastasının en büyük dilimlerini mideye indiren İngiltere, İspanya, Almanya ve Fransa’da ise her takımın, şehrin nüfusu ve nüfuzu ne olursa olsun, kendi stadlarında oynadıklarını görüyoruz. Burada en önemli kriter takımların geleneksel seyirci sayılarıyla doğru orantılı stad kapasitesini haiz olmaları. Dolayısıyla daha alt ligde olmasına karşın üst ligdeki ortalamaların üzerine çıkan takımlar olabiliyor. Doğru fiyat uygulamasıyla geçtiğimiz yıl alt ligde Bursaspor da tüm kombinelerini satmayı başarmıştı! Ama bugün ülkemizde hala en büyük sorun bilet fiyatlaması! Zira petrol, doğalgaz, elektrik, ihracata yönelik hammadde ithalatı gibi kontrol edemediğimiz kalemler nedeniyle her ne kadar enflasyon artışı düşüyor gibi görünse de ihtiyaç duyduğumuz tüm mal ve hizmetlerin fiyatları enflasyonun üzerinde artıyor... Aynı istikrarsızlık uzun vadeli kombine satışının uygulamaya konulmasına da ciddi engel teşkil edecek gibi, belki bu fiyatların $ veya € ‘ya endekslenmesiyle giderilebilir... Buradan Ozan’ın stad finansmanı konusuna geçebilirim. Bu konuda karamsarım ve karamsarlığım sadece GS yönetiminin ne kadar aciz olduğuyla da alakalı değil. “1000 dolar verecek 50 bin taraftar bulunur mu?” sorusuna da bulunamaz diye yanıt veriyorum. Gslı taraftarların harcamalarının içinde GS’a ayırdıkları kısım sınırlı. (Bildiğim kadarıyla yapılan bir araştırmada ilk sırada Westhamlılar çıkmıştı.) Zaten bugüne kadar yapılan yardım kampanyası vs hep başarısızlıkla sonuçlanmadı mı? Ozan’ın bahsettiği, “karşılığında bir şey alma vaadi” de son 7-8 yıldır GS yönetimlerinin inandırıcılıklarını kaybetmesi nedeniyle bir işe yaramaz bence...

Gs’ın yapması gereken de zulümpiyat rezaletini yaşamaksızın ASY’ni parça parça, ama sponsorla, ama krediyle vs yenilemek ve geliştirmekti. Ama Canaydın bir kez kafayı bir türlü aslan olamayan tepeye taktı. Hiç girdiği yoldan dönecek birine de benzemiyor. Ha keza yaptığı hatalardan döndüğü falan da görülmüş değil! Ama Ozan’ın yazdıkları gayet mantıklı. Newcastle’ın stadında da kombine sahiplerinin adlarının koltuğa yazıldığını görmüştüm. Bu da onun önerilerine eklenti olsun. Ama Türk insanından böyle kollektif bir çabayı beklemek ne derece realist bilemiyorum...
Metin Coskun wrote: Olursa da, ancak Chelsea, Fenerbahce, orneklerindeki gibi olur, yani birilerinin aslinda zarar eden bir sirketi belirsiz kaynaklarla beslemesiyle olur, ama bunlar da sonsuza dek surmez, gecicidir...
Ben de aynı şeyi yukarıda yazdım, detaylandırayım; Kurumsallaşma tüm branşları da kapsayacak şekilde tamamlanabilirse ve sportif A.Ş.’nin sadece gelir kalemlerini kapsayan yapısı BJK gibi giderleri de kapsayacak hale getirilirse GS’ın projelerini halledip borçlu yapısından da kurtulabileceğini sanıyorum. Gelir gider adaletsizliğinin giderilmesi halinde Futbol A.Ş.nin halka arzı gündeme getirilebilir... Bu arada 1996’dan beri ilk kez bu yıl mali bütçede disiplinin sağlandığına dair bir haber var. (DHA)

Chelsea konusunda ise itirazım var. Malumunuz D&T her sene en zengin futbol kulüplerini detay gelir kalemleriyle birlikte açıklıyor. 2006 raporunun anahatları da şurada var: http://www.deloitte.com/dtt/cda/doc/con ... 006(1).pdf

Ben bu raporun 2001 yılındakini Türkçeye çevirmiştim; Hatırladığım kadarıyla Chelsea bu listede gene vardı ve özellikle chelsea-village’dan gelen gelirler ve merchandizing gelirlerinin yüksek olduğundan bahsediliyordu. Yani Abramowitch aldığında Chelsea mali yönden kötü bir kulüp değildi. Ama şu anda giren sıcak para ile çok daha pahalı transferler yapıyorlar, piyasayı da gereksiz yere şişiriyorlar. Ama Real’e de birinin dur demesi gerekiyordu :D
Metin Coskun wrote: Ustelik 50.000 kisilik neyimize acikcasi? Ozellikle Mecidiyekoy'de, bugunkunden daha buyuk stad yapilamaz, yapmaya kalkismak bile abesle istigal, altyapisi kesinlikle kaldirmaz, zaten hali hazirda bile kaldirmiyor.
Açıkçası bu konu başlı başına bir topik konusu? Kutu gibi efektif, hakemi daha kolay etkileyecek, tribünlerin sahaya daha yakın olduğu, 30 bin kişilik bir stad benim de kafamdaki ideal stad! Bir çok Fbli yeni stad seyirci profillerinden memnun değil. Ama sonuçta ilk yarıda 37.000 kişilik seyirci ortalaması yakaladığını da dikkate aldığımızda yönetsel anlamda FB kulübünün aldığı kararın doğru olduğunu görüyoruz. Avrupa'da genel gidişat da stad kapasiteleri ne olursa olsun daha artırma yönünde olduğuna göre, bizim de ezeli rakibimizin stad kapasitesine yakın bir rakam hedefleyeceğimiz kesin. Mecidiyeköy’de likör fabrikası arazisinin alınması kaydıyla mevcut çadırın olduğu bölümü de stad arazisine dahil edersek bu iş için fazlasıyla yeterli idi. Ancak likör fabrikasi ile ilgili mali yükümlülüğü yerine getirmediğimiz için kullanım hakkını da kaybettik sanırım... Bir de bütün yoğunlaşma niyeyse Seyrantepe’de!

Evet konu stad olmaktan çıktı farkındayım. Ama konu konuyu açıyor :wink:
Sevgi / saygı,

Osman KICIMAN
Oltunc Özgür
Posts: 211
Joined: Tue Oct 22, 2002 10:46 pm
Location: DUBAI

Post by Oltunc Özgür »

Bayern Alianz arena yı her macta tam kapasite doldurabiliyor, Münih'te bulundugum surelerde maclarina gitme sansim oldu. Klup mac kazandikca tepeye oynadikca seyirci surekli geliyor. Hatirliyorum UEFA sampiyonu oldugumuz sene ve daha sonraki basarili CL maceralarimizda stad yari yariya bile dolmuyordu seyirciyi tahrik eden tek seyin FB maclari oldugunu soyleyebilirim. Boyle bir zihniyetteki seyirciyi ustune ustluk kadrosu yaslanmis istikrarsiz 2. sinif bir suru oyuncu dolu bir takima, Ingiltere de ki Watford klubu taraftarinin gosterdigi vefayı gosteremiyorsunuz (tam tersi olmasi gerekirken).

GS nin 5 sene oncesinde Lucescu nun gonderilisi ve FT nin getirilisiyle baslayan hatalar silsilesine ek eski SSCB nin ABD ile girdigi sidik yarisina benzer GS FB cekismeside cokusumuzde etken oldu. Bu cokusun yaralari uzun zamanda sarilabilecegi icin bence nefesi fazla tuketmege gerek yok.

Borc alarak buyume sayet alinan borclarin faizleri zamaninda odenebiliyorsa anlamli yoksa sizi yillar yili IMF den borc alip yemis Turkiye cumhuriyetine cevirir. Yakin bir zamanda 2 veya 3 sene sonra AY nin pahali futbolcu alarak avrupada basari hayali gerceklesmezse onlarinda gelecegi durum budur ..

herkese Doha Katar'dan sevgiler
Post Reply